Bilmezlikten değil,fıkaralıktan...33 KURŞUN!
30 Temmuz 1943 tarihinde, Van’ın Özalp ilçesinde...33 Kurşun!İbret, yargısız bir infazdır;gelir ölüm emri... jandarma tarafından gözaltına alınan 33 köylü ibret olsun diye, hiç bir yargılama olmadan, sınırda elleri ve gözleri bağlanarak kurşuna dizilir. ..33 KURŞUN
1.
Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Firari guvercinler su başlarında
Ve karaca sürüsü
Keklik takımı...
Yiğitlik inkar gelinmez
Teke tek doğüşte yenilmediler
Bin yıllardan bu yan, bura uşağı
Gel haberi nerden verek
Turna sürüsü değil bu
Gökte yıldız burcu değil
Otuzüç kurşunlu yürek
Otuzuç kan pınarı
Akmaz
Göl olmuş bu dağda...
"Muğlalı'nın "Rejimin partisi olan CHP'nin en gaddar generallerinden olup, gıdasını zulmün, işkencenin, kahrın öz suyundan almış biri olarak", kişiliği ve yapısı tarif ediliyor. Muğlalı'nın bütün hayatı boyunca kendisine verilen görevleri, kanun, nizam, hak, adalet, vicdan dinlemeksizin yerine getirdiği, birçok adam öldürme olaylarına karışmış birisi olduğu belirtilmektedir.*"
"Mustafa Muğlalı, 1943 Şubat ayında askeri şura toplantısı için İstanbul'dan Anakara'ya çağrılır ve dönemin genelkurmay başkanı olan Fevzi Çakmak ile beraber İnönü'nü ile görüştürülür. Saatler süren bu gizli görüşmeden sonra, Erzurum'a 3.Ordu sorumlusu olarak gönderilecek olan Mustafa Muğlalı'ya, Doğu Kürdistan'da faal olan Kürt özgürlük hareketinin tehlikelerinden(!) bahsedilmiş olunduğu ve her ne olursa olsun Kürtlerin bu çalışmalara ilgi ve bağlılık göstermelerini engelleyici psikolojik-siyasi çalışmalarda bulunma talimatının verildiği düşünülmektedir.**"
Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı
Sırtı alaçakır
Karnı sütbeyaz
Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı
Yüreği ağzında öyle zavallı
Tövbeye getirir insanı
Tenhaydı, tenhaydı vakitler
Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı
Baktı otuzüçten biri
Karnında açlığın ağır boşluğu
Saç, sakal bir karış
Yakasında bit
Baktı kolları vurulu
Cehennem yurekli bir yiğit
Bir garip tavşana
Bir gerilere.
Düştü nazlı filintası aklına
Yastığı altında küsmüş
Düştü, Harran ovasından getirdiği tay
Perçemi mavi boncuklu
Alnında akıtma
Üç topuğu ak
Eşkini hovarda, kıvrak
Doru, seglavi kısrağı.
Nasıl uçmuşlardı Hozat önünde!
Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı
Böyle arkasında bir soğuk namlu
Bulunmayaydı
Sığınabilirdi yuceltilere...
Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir
Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı
Yanan cigaranın külünü
Güneşlerde çatal kıvılcımlanan
Engereğin dilini
İlk atımda uçuran
Usta elleri...
Bu gözler, bir kere bile faka basmadı
Çığ bekleyen boğazların kıyametini
Karlı, yumuşacık hıyanetini
Uçurumların
Önceden bilen gözleri...
Çaresiz
Vurulacaktı
Buyruk kesindi
Gayrı gözlerini kör sürüngenler
Yüreğini leş kuşları yesindi...
"Sistem adına çalışan eşkıya çetesinin -İçişleri Bakanı Recep Peker tarafından böyle bir eşkıya çetesinin kuruluşu onaylanmıştı- üyelerince, sınır taşının öbür tarafında yaşayan Mehmet Mısto isimli bir sürü sahibinin binlerce sığır ve koyunu kaçırılır ve Özalp'teki idari ve askeri amirler arasında yağmalatılır. Arkasından değişik köylülerin, sürü kaçırdıkları gerekçesiyle toplatılması için Van Valisi, Kaymakam, Tabur Komutanı sözlü ve yazılı emirleri verirler. Bu emir gereği, hiçbir şeyden haberi olmayan, evinde-işinde olan Arapsorik ve Milanengiz köylerinden kırk(40) kişi toplatılır ve bunlar arasında hava değişimi için memleketlerine dönen ve üzerlerinde asker elbisesi olan Kürtler de vardı. Yapılan mahkemede beş kişi dışında diğerleri serbest bırakılır. Özalp askerlik şubesi başkanı, olacakları bildiğinden, içlerinde asker olanlara hemen bölgeyi terk etmelerini tavsiye ettiyse de beş Özalpli askerden ikisi hemen bölgeyi terk ederken üç kişi ise hasta olduklarından, mecburen köylerinde kalırlar.
Mustafa Muğlalı'dan emir alan Van Valisi ise kaymakama telefon açarak, serbest bırakılan tüm köylülerin ikinci kez derhal toplatılmasını emreder. Toplam otuz üç kişi olan mazlumlar arasında bulunan Mehmet Mısto'nun kızı ise devletin güvendiği birisine, sonradan alınmak üzere emanet edilir. Toplam otuz iki kişi elleri bağlatılıp Kaymakamlık binasında tutulur.
İki gün sonra Mustafa Muğlalı, Özalp ilçesine geldiğinde, etraftan kadınlar ve kızlar, ellerinde dilekçeleri Muğlalı'ya uzatıp, tutuklananların bırakılmasını talep etmekte idilerse de Mustafa Muğlalı, bunların yüzüne bile bakmamıştır. Askeri garnizona girince, vali Hamdi Onat'a, "Sorgu ve mahkeme olmadan bunların hepsini öldürün, diğerlerine ders olur." talimatını vermiştir."
3.
Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...
Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...
"Olaydan yaralı kurtulan Milanengiz köyü muhtarı Sultan Kuro'nun kardeşi İbrahim isimli köylüdür. Yaralı bir şekilde cesetlerin en altında kalan İbrahim, ölmüş numarasını yaparak askerlerin bölgeyi terk edecekleri ana kadar kurşun acısına sabreder. Akşam karanlığından sürünerek, yara bere içinde İran sınırındaki Kürtlerin yanına sığınır ve onlara durumu izah ederek bu katliamın yaşayan tek tanığı olur.
Öte yandan Van valisi Hamdi Onat ise, katliamın yapıldığı raporunu aldıktan sonra, telefon ve telgrafla katliamı organize eden Kaymakamlık ve askeri birliğe "Görevinizi çok iyi yaptınız, vatan size minnettardır." şeklinde takdir ve tebrik mesajlarını iletir. "
4.
Ölüm buyruğunu uyguladılar
Mavi dağ dumanını
ve uyur-uyanık seher yelini
Kanlara buladılar.
Sonra oracıkta tüfek çattılar
Koynumuzu usul-usul yoklayıp
Aradılar.
Didik-didik ettiler
Kirmanşah dokuması al kuşağımı
Tespihimi, tabakamı alıp gittiler
Hepsi de armağandı Acemelinden...
Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz
Gayrı eşkıyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına...
Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...
"Olaydan sekiz yıl sonra yapılan mahkemeler sonucu Mustafa Muğlalı, 20.03.1950 yılında önce idama sonra ise 20 yıl hapis cezasına çarptırılır. Bununla da yetinilmeyip, cezadan muaf kalacağı "meczubiyet"(ceza alabilecek iradeden yoksun olma) kâğıdı kendisine çıkarılır. Bu arada hapishanede olan Mustafa Muğlalı'nın, kızlarına "Bana bu işi yaptırana iki kez mektup yazdım, bana cevap bile vermedi" dediği ve iki kez mektup yazdığı kişinin de İsmet İnönü olduğu ortaya çıkar. Fakat çok geçmeden 11 Aralık 1951 yılında Mustafa Muğlalı, hapishaneden ölü olarak bulunup dosya kapanır."
5.
Vurun ulan
Vurun.
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm
Karnımda sözüm var
Haldan bilene.
Babam gözlerini verdi Urfa önünde
Üç de kardaşını
Üç nazlı selvi
Ömrüne doymamış üç dağ parçası.
Burçlardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hısım, dağların çocukları
Fransız kuşatmasına karşı koyanda
Bıyıkları yeni terlemiş daha
Benim küçük dayım Nazif
Yakışıklı
Hafif
İyi süvari
Vurun kardaş demiş
Namus günüdür
Ve şaha kaldırmış atını.
Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...
33 Kurşun...32 yargısız infaz!
1. Harapsorik köyünden Hasan oğlu Cellat Uzuntaş
2. Harapsorik köyünden Cellat oğlu Ahmet Uzuntaş
3. Harapsorik köyünden Memi oğlu Ahmet Uyanık
4. Harapsorik köyünden Mehmet oğlu Arap Ali Polat
5. Harapsorik köyünden Timur oğlu Serhenk Özkaplan
6. Harapsorik köyünden Hüseyin oğlu Haydar Akalın
7. Harapsorik köyünden Hüseyin oğlu Ömer Akalın
8. Harapsorik köyünden Timur oğlu Mehmet Özkaplan
9. Harapsorik köyünden Hızır oğlu İsmail Şen
10. Harapsorik köyünden Ali oğlu T atar Gök
11. Harapsorik köyünden Ali oğlu Mısta Ertbaş
12. Harapsorik köyünden Mihi oğlu Beşir Deniz
13. Harapsorik köyünden Cellat oğlu Mustafa Uzuntaş
14. Harapsorik köyünden Yusuf oğlu Aco Çelebi
15. Harapsorik köyünden Aco oğlu Süco Çelebi
16. Milanengiz köyünden Ahmet oğlu Salih Taşçı
17. Milanengiz köyünden Sevinç oğlu ŞOkrü Taşçı
18. Milanengiz köyünden Hızır oğlu Ali
19. Milanengiz köyünden Ali oğlu Mehmet Taşçı
20. Milanengiz köyünden Kuro oğlu Sultan Özay
21. Milanengiz köyünden Osman oğlu İsa
22. Milanengiz köyünden İsmail oğlu Yusuf
23. Milanengiz köyünden Mehmet oğlu Haydar
24. Milanengiz köyünden Muhtar Ali
25. Milanengiz köyünden Ömer oğlu Seydi
26. Milanengiz köyünden Yusuf oğlu Fındı
27. Milanengiz köyünden Ahmet oğlu Memi
28. Milanengiz köyünden İsa oğlu Paşo
29. Milanengiz köyünden Bekir oğlu Kazım
30. Milanengiz köyünden Bekir oğlu Ahmi
31. Milanengiz köyünden Ahmet oğlu Hızır Kon
32. Milanengiz köyünden Kuro oğlu ibrahim Özay...
Ve Ahmed Arif ile dile gelir 33 Kurşun!
1) İsmail Beşikçi, Orgeneral Muğlalı Olayı, Otuz Üç Kurşun, Belge Yay, Şubat 1991, I.Baskı, İstanbul
*Age, TBMM Tahkikat Komisyonu 30 Nisan 1958 ve TBMM Tutanakları
**Age, Orgeneral Kenan Esengin'in Muğlalıyı savunan 28.11.1978 tarihli Milliyet Gazetesi'ndeki yazısı
2)Doğu Gerçeği ve Müslüman Kürtler, Timaş, 1992, İst.
Önerilen Yorumlar
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.