Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Senyour's Blog

  • başlık
    61
  • yorum
    32
  • görüntü
    102.816

Yar kokusu


Senyour

1.080 görüntü

Nereden nasıl kaçtın, buraya ne zaman geldin bilemedim.

Adın Meryem ve Fatıma'nın lakabıymış yeni öğrendim.

Suya benziyordun, bir bulut gibi beni kendimden geçirdin, sarhoş ettin.

Seni görünce, bakire Meryem'in alnındaki parolayı okudum : Muhammed.

Bir şairden öğrenmiştim, onlar birbirinden gelen bir soymuş.

Seni getiren araçtan indiğinde bir firari olduğunu hissetmiştim. Bir şeylerden kaçıyordun. Bir yere gelmiştin. Bu yer bendeki acılardı belki bilmiyorum.

Sen kökenden geliyorsun, ağaçtan ayrılıp kök salan fidansın.

Sen iffetsin, onun sırrısın.

Sen su gibisin, safsın, yağmura benziyorsun, bağlılığın yeni, çocuk gibisin, bilgilerden ve resimlerden korunmuşsun.

Ürkeksin, ceylana benziyorsun, ceylanlar seni tanıyor, senden kaçmıyorlar, Rabia'nın haline benziyorsun.

Ellerin narin, parmakların fanus gibi yanıyor.

Gözlerine bakamıyorum, şimdi yanımda oturuyorsun ya belki burada değilsin, Davud'a verilen emrin içindesin.

Evini benim için boşalt ki orası benim olsun diyor gözlerin.

Evden murad kalbindir, boşaltmaktan kasıt gayrdan arınmasıdır.

Ürkekliğin bundan belki bilmiyorum, sana sürekli bakıyor, seni anlamaya çalışıyorum ama boşuna.

Bir koku geliyor senden, daha önce hiç duymadığım yakıcı bir şey, eritiyor beni, gözlerimi temizliyor, aklımı, beynimdeki zehirleri yok ediyor, bayıltıcı bir koku geliyor saçlarından. Örtünmüşsün onları göremiyorum.

Allah her şeyi görür diyorsun, dudaklarına bakıyorum, yandan biçimli burnuna, ağzına bakıyorum, kırmızı dudakların, Allah her şeyi işitir derken dudakların güvercin kanadı gibi çırpınıyor ama zarif bir şey bu, alabildiğine narin, kıpırtısız bir çırpınma, susar gibi konuşma, belki korkarsınız diye Allah her şeyi bilendir diyorsun, kirpiklerine bakıyorum.

Bana bir hadisten söz ediyorsun, kirpiklerin delici, sert ok gibi canıma batarken, Allah kalkış gününde yaşlı bir kadını yargılarken sorar, diyorsun, 'ey kulum, neden şöyle şöyle yaptın?' Kadın, 'hayır rabbim' der, 'ben öyle şeyler yapmadım.' Allah, bunun üzerine, meleklere, 'onu cennete götürün' buyurur. Melekler, 'ey Rabbimiz' derler, 'bu kimse söylediğin kötü amelleri işlemesine rağmen neden yüzüne vurmadın?' Allah, 'o yaşlının hatasını yüzüne vurmaktan haya ettim' buyurur.

Sen bunu anlatırken kaşlarına bakıyorum. İnce, hilal gibi, kurumuş hurma dalının karanlık bulutu yarıp çıkmış ve aşağı doğru ışıklı bir yaprak gibi eğilen kaşına bakıyorum.

Senin duruluğun benim büyük denizime dokundu.

Beni bir fırtına tuttu, sularım kabarıyor, dinmek üzere büyük bir sarsıntıya tutuluyorum.

Beni yaktın, içime bir kor bırakıp gittin.

Şimdi için için yanıyorum. Burada geçirdiğin birkaç gün, onların içindeki sonsuzmuş hissini veren anlar için ayrı ayrı yanıyorum.

Yandıkça temizleniyorum.

Kirlerimden arınıyor, ağırlıklarımdan kurtuluyorum.

Sen böylesi bir firarisin işte, dokunduğunu yakan, hafifleten, saydamlaştıran, maddesinden kurtaran bir kumrusun.

Kumru diyorum ya bu kelimeyi de niçin kullandığımı bilmiyorum.

Kumruları bilmem, sakin midirler, neden birbirine yaklaşamazlar bilmiyorum.

Gözlerine bir kez baktım ve bildiklerimi unuttum.

Haya, murakabe ehlinin niteliğiymiş sana bakınca gördüm.

 

sadık yalsızuçanlar

0 Yorum


Önerilen Yorumlar

Gösterilecek hiç bir yorum yok

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.