içimizdeki sonbahar
Son beş gündür yağmur yağıyor,sonbahar yağmurları,soğuk ve esintili hiç dinmeyen bir yağmur..
Çalıştığım dairenin pencere önünde bir çam ağacı var dışarı bakınca garip bir şekilde güzel geliyor bana manzara..
İnadına yemyeşil bir ağaç...ne sonbahar yağmurlarından etkileniyor nede kışın fırtınasından öyle dimdik ve yemyeşil..
Bir çam ağacı kadar hükmümüz yok,bizim ruhumuzda ki sonbaharlar yerle bir ediyor bizi hele birde yüreğimize kar yağmaya görsün...
Doğadaki en güçsüz canlılar insanlar galiba..kışın sararıp solan bitkiler bile baharla birlikte yeniden tutunuyor yaşama bizse hep bir şeyleri kaybederek geçmişe uğurlayarak devam ediyoruz yola..
İnsan acı çekerek olgunlaşırmış....hikaye..kendimizi avutmak için uydurduğumuz bir söz başka bir şey değil..
Olgunluk dediğin yaşlılığın diğer ifade şekli,yaşlanmayı kabullenmeyenler için teselli amacı ile uydurulmuş bir söz..
Sadece bize kar kalan tecrübelerimiz yaşlandıktan sonra ne işimize yarayacaklarsa....
Biraz erken başladım bu yaşlılık sendromlarına,erken bunamamı geçiriyorum nedir??
Zaten düşüncelerimin yoğunluğundan bir unutkanlık peyda olmuş bana ki evlerden uzak evde bir odadan diğerine birşey almak için gidiyorum sonra ayakta dikilip ben ne için gelmiştim diye düşünüyorum..
Akşam yatmadan önce ertesi gün ne giyeceğimi planlıyorum sabah giyisi dolabının kapısını açıp ne giysem diye düşünüyorum!!
Neyseki anlattığım arkadaşların hepsi aynı dertten muzdarip,buda bir teselli benim için tek değilmişim yani..
Anlayacağınız sonbahar yağmurları benim ruh bahçeme erken düşmüş şimdi sıra çam ağacı gibi olabilmekte..Nasıl olcaksa o iş...
2 Yorum
Önerilen Yorumlar