18/11
Yalnız bir anlatıcıyım ben. Ne zaman birisi seni sorsa silahıma davranıyorum. Tedirgin ve mahçup mahalle arası aşkları gibiyim. Bir deniz kıyısında, gözünün alabildiği kumsalda şeklini bile bilemeyeceğin bir kum tanesi gibiyim. Olası bir rüzgarda savrulup gideceğim sanki hayatından sen bilmeden.
Ölçeğini bilmediğim bir haritada karşımdasın, ne yönümü ne yerimi biliyorum hayatında. Bir kazaydı yaşamına karışmışlığım o Pazar gecesinde; Oysa ben adınla başlıyorum sonraki gündüzlerime. Senden uzak, sen kadar soğuk yatak köşelerinde.
Beni özleyememe ihtimalinin olmadığı mesafelerde olmak isterdim sana, hep aklında kalacak ve göğsünü gere gere "benim" diyebileceğin aşklarda yaşamak isterdim. Böylesi imlası bozuk, uçurum kenarında gözleri bağlı kanadı kırık bir kırlangıç gibi olmak varmış kaderde ama.
Doldur şimdi ellerinle yıllardır boşalttığın o bavulları, doldur bu sana adanmış kelimelerle. Utangaçlığını ve yalnızlığımı da koy. Kapat gitsin sonra. 18.11.2005
0 Yorum
Önerilen Yorumlar
Gösterilecek hiç bir yorum yok