Kuyruklu Yıldızlar
KUYRUKLU YILDIZLAR
Yaşı otuza yakın, ya da otuzdan fazla olanlar, 1985-1986 yıllarında Dünya’nın yaşamış olduğu farklı heyecanı hatırlayacaklardır. Bu heyecanın nedeni Halley kuyrukluyıldızıydı. Halley, 76 yıllık bir aradan sonra bizi yeniden ziyarete gelmiş, bu olay da Dünya’da farklı heyecanların yaşanmasına neden olmuştu. Halley’in yaklaşık olarak bir insan ömrü boyunca yalnızca bir defa ziyarete geldiğini düşünürsek, buna şaşırmamak gerekir. O dönem Dünya’nın pek çok ülkesinde piyasayı Halley konusunda kitaplar, kolyeler, tişörtler, hediyelik eşyalar doldurmuş, hatta Türkiye 1986 yılının Eurovision şarkı yarışmasına “Halley“ adlı şarkıyla katılmıştı. Bu rüzgarla mıdır bilinmez ama, bu yarışmada bu şarkı ile dokuzunculuk başarısını (!) bile göstermiştik.
Oysa ki 1910 yılında yaşanan heyecan, 1985 yılından çok farklıydı. Zira o yıl Halley kuyrukluyıldızının Dünya’ya çarpacağı söylentisi yayılmış, bu yüzden özellikle Amerika’da pek çok kişi korunma önlemleri almıştı. Yani Halley’in son iki gelişi insanlar tarafından farklı şekillerde karşılanmıştı.
Konumuz kuyrukluyıldızlar. Halley en çok bilineni olduğu için giriş kısmını Halley ile yaptım. Siz bakmayın adlarında “yıldız” olduğuna, kuyrukluyıldızlar yapıları itibari ile birer “yıldız“ değillerdir. Tıpkı gezegenler, yıldızlar ve asteroidler gibi, Güneş Sistemi’nin bir parçası olup belli bir yörüngeye göre hareket ederler.
Kuyrukluyıldız ya da Latin kökenli dillerdeki şekliyle “comet“ sözcüğü, eski Yunanca’daki “saçı olan” anlamındaki “kometes” sözcüğünden türemiştir. Fakat “uzun saçlı yıldız” deyiminin ilk kez eski Mısırlılarca kullanıldığı sanılmaktadır. Bir kuyrukluyıldız, kirli buz, toz ve gazdan oluşur. Çekirdek, kuyrukluyıldızın temel yapı taşıdır. Kuyruğu ve saçı oluşturan gaz ve tozun kaynağı çekirdektir. Kuyrukluyıldızların çoğu, çıplak gözle görülemeyecek kadar sönüktür. Işık yayan cisimler olmadıklarından yalnızca Güneş’e yaklaştıklarında görünür hale gelirler. Güneş’ten kaynaklanan ışımayla, yapılarında katı halde bulunan gazlar süblimleşmeye başlar. Süblimleşme sonucu oluşan gaz ve toz birleşerek, çekirdeğin etrafında “coma” adı verilen, gaz ve tozdan oluşan bir atmosfer oluşturur. Kuyrukluyıldız Güneş’e yaklaştıkça, Güneş’ten kaynaklanan radyasyonun yani ışımanın etkisiyle bu gaz ve toz bulutu, çekirdeğin arkasına doğru yönelir. Sonuç olarak kuyrukluyıldızın, çağlar boyu kimi zaman hayranlık, kimi zaman korku uyandıran kuyruğu oluşur. Kuyruk, Güneş’ten kaynaklanan ışığı yansıttığı için, Güneş’e yaklaştıkça daha da parlaklaşır.
Kuyrukluyıldızlar, Güneş Sistemi’nin oluşumu ve hammaddesi hakkında önemli bilgiler taşıyan zaman kapsülleridir. Güneş Sistemi’yle aynı zamanda, yaklaşık 4,6 milyar yıl önce oluşmuş bu gök cisimleri, Güneş’e çok uzakta bulunan iki ayrı bölgede, Kuiper Kuşağı ve Oort Bulutu’nda çok sayıda bulunuyorlar. Özellikle Oort bulutunda bulunan kuyrukluyıldızlar, Güneş ışınlarının çok zayıf kaldığı bu bölgede milyarlarca yıl bozulmadan kalıyorlar. Çeşitli etkenlerle yörüngeleri basık hale gelmiş olan kuyrukluyıldızlar, Güneş Sistemi’nin içlerine kadar gelebiliyorlar. Kuyrukluyıldızlar kütleçekimsel olarak Güneş’e bağlıdırlar, yani Güneş etrafında dolaşırlar. Fakat gezegenlerin, örneğin Jüpiter’in yörüngesine oturan kuyrukluyıldızlar da vardır.
Kuyruklu yıldızların parlaklıkları, genellikle çekirdeklerinin boyutlarıyla orantılı değildir. Bu, daha çok, kuyrukluyıldızın ne kadar aktif olduğuna, yani ne miktarda madde buharlaştırdığına bağlıdır. Bu nedenle, eğer çekirdeği doğrudan gözlemek mümkün değilse, boyutlarını saptamak oldukça zordur.
Gezegenlerin çekim etkisiyle yörüngeleri bozulup, açık yörüngeler olan hiperbolik yörüngelere oturan kuyrukluyıldızlar, Güneş dizgesinden bir daha geri dönmemek üzere yıldızlararası uzaya doğru uzaklaşacaklardır. Aynı etkiyle küçük eliptik yörüngelere oturanlar ise bir süre Güneş çevresindeki yörüngelerini sürdüreceklerdir. Güneş’in sıcaklığıyla ısınan gazlar buharlaşarak uzaya dağılırlar. Bu yolla her dolanışında kütlesinin 200 de birini kaybeden bir kuyrukluyıldız, zamanla tümüyle dağılacak ve yok olacaktır. Kimi kuyrukluyıldızlar iyice parçalanarak bir göktaşı sürüsü haline gelebilirler.
Kuyrukluyıldızların yeryüzü için tehlike oluşturacağını biliyoruz. Bu nedenle, yakınlarımızdaki kuyrukluyıldızların yörüngeleri dikkatle hesaplanıyor. Günümüze kadar gezegenimiz için tehlike oluşturabilecek bir kuyrukluyıldıza rastlanmadı. Ancak, geçmişte bu tür çarpışmalar yaşandığına ilişkin belirgin kanıtlar var.
Bu noktada da konuyu Halley’in Dünya’ya çarpacağına inanan Şair Eşref’in dizeleri ile sonlandırmak istiyorum.
Bizi hep kadrodan hariç bırak da mahşere celbet,
Kemal-i kudretinden hali olunmaz bir muamma yap
Tutuştur kainatı mahv için kuyrukluyıldızla
Bu dünyayı değiştir ya ilahi, başka dünya yap
Bir süre sonra kuyrukluyıldızın Dünya’ya çarpmadığını gören Eşref bu kez hayal kırıklığına uğrar ve yeni bir dörtlük yazar:
Kuyruğuyla küreyi okşamadı
Ah kim olmadı kısmet ölmek
Biz züğürt kullarına Dünya’da
Demek Allah daha çok çektirecek
Kaynaklar:
Bilim ve Teknik Dergisi: Ağustos/1982
Temmuz /1994
Temmuz/1996
Haziran /2005
- 1
0 Yorum
Önerilen Yorumlar
Gösterilecek hiç bir yorum yok