FREUD'A CEVAPLAR
FREUD VE DİN
Bismillahirrahmanirrahim
Şimdiye kadar kırka yakın temel konuda sohbetler yaptık .Ve bin kişiye yakın insan dinledi.Hem memnun kaldılar,başarılı buldular.Fakat bir noktada bizim açığımız,gediğimiz vardı ki;bugün bu gediği kapatmaya çalışacağız.Bizim o sohbetler gerek Marx’ın,gerek Freud’un,gerek batı materyalist dünyasının bütün eleştirilerine cevap oluşturabilecek altyapı bilgiler veriyordu.Fakat psikanaliz ve psikiyatri açısından Freud’la ilgili çok ciddi bir kitap buldum.Gerçekten yazarı Prof. Ali Köse’yi tebrik ederim.Bu kitabın eksiklerini tamamlamak üzere o ağabeyimize bir yardım olsun diye bazı notları ele alacağız ve açığımızı kapatmaya çalışacağız.Rahatça,sohbet üslûbu içinde anlatmaya çalışacağım.Bugün konumuz Freud ve psikanaliz. Ve onun tespit ettiği nevrotik sinirsel hastalıkların gerekçelerini takip edeceğiz, araştıracağız.Ve ne kadar doğrudur ne kadar yanlıştır,yüzde kaç doğrudur,yüzde kaç yanlıştır onları görmeye çalışacağız.
Şimdi meselenin aslı hemen hemen Freud’la ilgili yazılmış bütün kitaplarda,önce “Freud niye böyle bir yola girdi?” diye bir açıklama bulunur.Freud’la ilgili yazılmış bütün kitaplar,önce Freud’un kişiliğinden bahsediyorlar.Neden bu kişilik?Gerçekten kızıyordum.Yani bir bilim adamının kişiliğinden neden bahsedilir?Adamın fikrine bakılır.Fikri nedir,zikri nedir? o cevaplandırılır.Fakat şimdi düşünüyorum ki;onun kişiliğini bilmekte de fayda var.Çünkü Freud insanlık tarihinin materyalizm sıtmasına düştüğü en sıcak dönemde dünyaya gelmiş.19. asır ve 20. asrın başları.Yetmemiş sefil bir hayat yaşamış,fakir bir aile çocuğu.Birkaç kere göç etmek zorunda kalmış.Babasının ekonomik yetersizliği onun kafasına tak etmiş.Babasını da beğenmiyor.Zaten onun bütün psikanaliz ve nevrotik izahları hep baba figürü üzerine,Tanrı figürü üzerinedir.Onun için önce onu bilmekte fayda var.Zeki bir insan.Yahudiler zaten genelde hepsi zeki.Buda halis muhlis bir Yahudi çocuğu.Ama insanlığın en sıcak materyalizm döneminde dünyaya geldiği ve tıp gibi tamamıyla materyallere dayanan bir ilme kendini adadığı için,mesela;bir hukuk değil,tarih değil başka alanlara girmemiş tıbba kendini vermiş.Birde babasına karşı sıkıntısı,yetersizlik duygusu hissettiği için ve o dönemde Avrupa’da Yahudiler lanetli bir millet muamelesi gördüğü için,hatta çoğu katliamlara maruz kaldığı için,kendiside Avusturya’dan en sonunda Londra’ya kaçmak zorunda kalmış,nazi katliamından kurtulmak için.Bu ve buna benzer yüzlerce sebep,Freud’da insanlığın kabul ettiği bütün değerlere karşı bir kin,bir soğukluk,bir *********lik duygusu hissettiriyor.Bunlardan kurtulmak için,bilim adamıdır zekidir,öyle basit bir; “ya işte ben ezildim,çözüldüm.”bu kadar basitçe yenilmiyor,yenilgiyi kabul etmiyor.Bu sefer kalkmış,başta Tanrı kavramı üzerine,hastalıkların,bin bir çeşit nevrotik hastalıkların izahı olarak,işte cinsellik problemine ve benzeri yüzlerce konuya izah getirmeye çalışmış.Kendini insanlığın kutsal değerlerinden sıyırmak istemiş.Ve bir açıdan Yahudilerde dünyada eziliyor ya; “Yahudileri ezen bu inanç sistemidir,bu kutsal değerlerdir.En iyisi Yahudilerin kurtuluşu için,dinsizliktir.”diye bir tezi de var.Hatta bu tez Yahudilerin genelinde de var.Hatta Amerika Yahudilerin de bile dindar oldukları halde;“Dinsizliği tercih edelimde Yahudiler gelişsin.”demişler.Atom bombasını Amerika’dan Rusya’ya satan Yahudilerdir.Rusya da dinsizlik güçleniyor ya;dinsizlik güçlenirse Yahudiler kurtulur tezi çok yaygınmış o dönemde.
İşte Freud böyle bir dönemde,uzun zaman çok ince araştırmalar yapmış,hakkını yememek lazım.Yani beyin konusunu hemen hemen ilk keşfedenlerden biridir.Ondan önce keşfeden bazı âlimler var ama ciddi bir şekilde,üst beyin, alt beyin,bilinç ve bilinçaltı, id,ego ve süper ego olarak Freud keşfetmiş.Yani id;beynin alt katmanları,ego;üst beyin,birde süper ego var;toplum tarafından kabul edilmiş önyargıların seni kontrol etmesi.Bu kavramları güzel tespit etmiş.Yanlışlığı burada genelleme yapması.Yani bir doğruyu bulmuş kâinattaki her şey o doğruya uğruyor.Onunla ölçmeye çalışıyor.Elinde kırık dökük bir metre var,bütün kâinatı o metreyle ölçüyor.Dolayısıyla sistem sıkıntılı bir şekil alıyor.Ayrıca tezi yokluğa dayalı.Din diye bir şey yok,Allah diye bir şey yok,âhiret diye bir şey yok,Musa diye bir şey yok,İsa diye bir şey yok,Tevrat diye bir şey yok,İncil diye bir şey yok;hepsi yanılsamalardır,yanılgılardır,tarihi kuruntulardır.Bu ciddi bir sakatlıktır.Yani bir tez negatif olmamalı,pozitif olmalı,bir şeyleri ispat etmeli.Yani bir şeylerin yokluğunu ispat etmeye değil;varolan bir şeyleri ispat etmeli.
Onun temel tezi, ilk ilmî çalışmaları nevrozlarla ilgilidir.Kendisi psikiyatri doktorudur.Ve Avrupa’da,o dönemde psikiyatriden çok para kazanmış,çok meşhur olmuş.Bizim Ayhan Songar’ın nasıl yüzlerce binlerce hastası vardı, onunda Avrupa’da öyleydi.Birçok hastası vardı,çok para kazandı.Bu nevroz hastalarını,sinirsel hastalıkların hepsini dinle izah etmeye çalışıyor.Hastalıkların en baştaki suçlusu din.Din inancı,yasaklar,tabular vb. noktalarda söylüyor.Ona göre nevroz,yani sinirsel hasta olan herkes kötüdür.Sürekli onlarla içli dışlı ya.Fakat buna mukabil Jung’da bir ara onun talebesi olmuş.Gerçi Jung onu geçti.Onun tespitlerinin belki bin katı daha ileri götürdü.Doğru bir şekilde eksik olarak değil. Jung bir kitabında;prof. Ali Köse naklediyor:Nevrozlar hepten kötü değil.Hafif sağlığı bozuk insan,kötü insan değildir.Önemli olan hepten dengesini kaybeden,şizofren olan,dağılan,yere yıkılan insan kötüdür.Yani hafif hastalıklar ufak dertler gibidir.Dert insanı geliştirir.Bak ilk itirazı bu konuda Jung ona yapıyor.Dertsiz insan olmaz.Neden olmaz?İnsan düşünen bir yaratıktır.Düşünce demek;her düşünce dert demek.Hatta Farsça’da düşüncenin ismi endişedir.Endişe,dert demek.Sen düşünüyorsan bir derdin var.Düşünmüyorsan,derdin yoksa insan değilsin,otsun,hayvansın.Sıfır nevroz olmaz, herkesin birer nevrotik durumu ve hastalığı vardır.Önemli olan dengeyi kaybetmemek,köprüden düşmemek.Dertler,sorunlar,sıkıntılar ve diyalektik süreç;insan beyninin gelişimine büyük katkısı olur.Yani Freud’u Freud yapanda yine nevrotik şeylerdir.En basitinden kendisini örnek alalım.Eğer Yahudiliğin sıkıntıları,fakirliğin sıkıntıları,tıp okumasının sıkıntıları,Avrupa’daki sıkıntıları yaşamamış olsaydı,Freud diye biriside ortaya çıkmayacaktı.Yani dert her zaman kötü değil.Bak;en tipik örneği kendisini verebiliriz.Çünkü çok mânâlar hastalıklara bağlı,düşüncelere bağlı oluşuyor.Zaten kâinatın birinci yaradılış gayesi mânâlar elde edebilmektir.Freud bunu görmüyor.En büyük eksikliği de budur.
Materyalizm o zaman hakimdir,şöyle bir yasa var,slogan var.Her şey maddeyle izah edilir.Her şey maddeyle izah edilir tezi herkesin beynini kuşattığı için,hiç kimse olaylar, hastalıklar,sorunlar,savaşlar arasındaki mânâları,bağlantıları,değerleri göremiyor,yorumlayamıyor.Ve insanlık o dönem de büyük bir darbe yedi,birinci ve ikinci dünya savaşında.O savaşların birinci sebebi ilahi bir tokattır.İnsanlık gerçekten yoldan çıktı.Mesela ikinci dünya savaşından sonra kutsal değerlere dönüş,Hıristiyanlığa dönüş oldu.Anlaşılmasa dahi,yorumunu bilmesek dahi kutsal değerlerimizi korumak zorundayız demişler.Birliği,beraberliği,aileyi korumamız lazım diye insanlık kendi hatasının farkına vardı.
Freud’un en çok uğraştığı ikinci şey takıntılar,obsesyonlardır.Ve haklı olarak gerek Hıristiyanlıkta,gerek Müslümanlıkta bilinçli bir dindar olmadığı zaman din,obsesyon hale geliyor.Gerçi insan sırf dinden dolayı obsesif olmaz,takıntılı olmaz.Yani eşinden dolayı da olur,işinden dolayı da olur,evinden dolayı da,arabasından dolayı da olur.Ama genelleme yaparsak yanlış anlaşılmış dini bir pratikler,dini inançlar en çok obsesyonlara,takıntılara,vesveselere sebep olur diyebiliriz.Orada biraz haklı Freud.Ama sırf dine yüklediği için yanlış.Yani hayatın diğer figürlerinden kaynaklanan obsesyonları değerlendiremiyor,bütün suçu dine yüklüyor.Din burada sorumlumudur?Hayır.Bütün İslam alimleri ve ciddi Yahudi alimleri ve Hıristiyan papazları obsesyonun ve takıntının kötü bir şey olduğu söylüyor.Bunun bizim literatürde karşılığı vesvesedir.Vesvese şeytandandır demişler.Yani hiçbir ciddi din adamı çıkıp da;vesvese güzel bir şeydir,takıntı güzel bir şeydir dememiş.Dinin bir kısmı böyledir.Onu Jung’da,başka Avrupalı psikologlar da farkına varmışlar.Bir şeyin bir kısmı kötüyse,bütünü kötü demek değildir.Ama maalesef bugün Türkiye’deki tarikatlar,ibadetler,mescitler,camiiler obsesif takıntıların kaynağı olmuş.Çünkü anlamı bilinmiyor.Hür iradeyle kimse gitmiyor.Herkes kendini cezalandıran,cehenneme atan zorba bir Tanrı inancıyla ibadet ediyor.Bu yanlış.İslam önce sevgi-i ilahidir.Hata bu konuda üstad Bediüzzaman bir risale yazmış.Vesvese risalesi. “Vesveseyle yapacağın ibadeti,yapmasan daha iyidir.Yanlışı doğrusundan daha iyidir.Yeter ki sen o hastalıktan kurtul.Vesvese şeytandandır” diyor.Dinin böyle bir günahı olmamalı diyor.Din hür iradeyle,seçimle olmalı.Eğer bir din hür iradeyle,seçimle olmuyorsa o din,din değildir zaten,robotluktur.Onun sevabı da yok,cezası da yok.Sırf hamallıktır o.Ve ben bazı ehli tasavvuf ağabeyleri gördüm.Öyle çok şekilcilik,uzun uzadıya tesbihatlar yapmıyorlar.Aman korku,aman cehenneme gider miyim? takıntılarını da boş verin diyorlar.Önemli olan özünüzün arınmasıdır.Yani ciddi tasavvuf akımları,peygamber yolu,sahabe yolu tamamıyla üç kelimeyle özetlenebilir.Din bir arınmadır,takıntı değil.Özün arınmasıdır.Bir sevgidir,bir aşktır.Korku değil,cehennem değil.Dinin amacı cehenneme sokmak değil,dinin amacı cennete götürmektir.Ama maalesef her şeyin zıddı olduğu gibi dinin bu menfi boyutu da var.Ve haklı olarak özellikle Avrupa’da kilisenin o yanlış uygulamalarından yola çıkarak ve Yahudilerinde o zor şeriatında -o da ayrı bir detaylar,o detaylar hepsi dini değil- ve onların 12 ciltlik fıkıh kitabında çok detaylar var,onlar takıntı yapıyor.
Birde Freud ritüellerde yanlış yapıyor.İbadetlerin hepsi insanlığın tipik kolektif nevrozları,saplantıları olduğunu söylüyor.Halbuki ortak noktalarda bulmuş haklı olarak.Ama bir şeyin ortak noktası olması;demir ve altın ikisi de metaldir.Bu demek değildir ki altın demirdir.Şimdi o,beş-altı tane ortak nokta bulur,hepsi hatırımda değil.Bir tanesi şudur:Obsesif noktayı yaptığın zaman sen diğer bütün sorunlarını unutuyorsun.İbadete de yöneldiğin zaman diğer bütün işlerini unutuyorsun.Burada bir itirazım var.Aslında ibadete başladığın zaman bütün sorunları unutmak gerekli değil.1-Hz.Ömer nice büyük sorunları namazda hallettim diyor.2-Tesbihatta da Bediüzzaman; benim hatırıma risale geldi diyor.Ayrıca eğer bir insan işçiyse,24 saat çalışmak zorundaysa,günde iki-üç sefer veya beş sefer o gerginliği atması lazım.Yani o gerginliği unutmakla illa o ritüelin obsesyon olduğunu göstermez.Arada ortak bir nokta olabilir.Çünkü ibadet seni sonsuzluğa götürür,mânâya götürür,aşka götürür.
Ve bir daha hatırlatayım;bizde Tanrı inancı korku Tanrısı değil,önce sevgi Tanrısıdır.Rahmeti gazabından çok çok fazladır bizim inancımızda.Ama obsesyon dar bir noktada seni boğuyor.Arada bu farkı görememiş,o kadar zeki olmasına rağmen.Çünkü işin içinde değil,yaşamıyor.Çok darbede yemiş.Hatta söylemiş “Tanrı varsa,ya ben seksen yaşıma geldim.Niye bana bir iyilik yapmadı.”Kalkmış ubudiyete ters bir davranışta bulunmuş.Allah’ı denemeye çalışmış.Halbuki İsa İncil’de diyor: “Dinin birinci emri, Rab imtihan edilmez.”Ediliyorsa Tanrı olamaz zaten.O çok önemli.Geçen oğlum Ali’de; “Baba,Allah bana hiç yardım etmiyor.Ben Allah’a küstüm.”diyor.Neden?Kalkmış Allah’ı imtihan ediyor.Bakalım Allah bana yardım edecek mi etmeyecek mi şartına girmiş.O şart başlı başına büyük bir günah olduğu için zaten Allah yardım etmez.Şeytani bir iştir.Allah imtihan edilmez.Ve Freud’u bu yola iten en büyük handikap odur.Dindar talebeleri ile böyle mektuplaşmaları var. “Ya varsa,dediğiniz gibiyse,tecrübe etmişseniz niye bana da yardım etmiyor.”demiş.Teslim olmamış.Halbuki din önce bir sisteme entegrasyondur.Yani teslimiyettir.
Evet ibadetler sonsuzluk ise;obsesyon,takıntılar dar noktada boğulmaktır.Hiçte bir değiller.Bunlar hakkında aslında birer kitap yazılması lazım.Yani bugün diyanet,ilahiyatlar;ibadetler gerçekten nevroz mudur,değil midir? Diye bu konuda bir cilt kitap yazmalılar.Yani beni aşan bir problem.Ben sadece başlıklarını söylüyorum.Vesvesenin ne kadar kötü olduğunu,bunu millete anlatmamız lazım.Vesvese hiçbir yerde geçerli değil.Şoförsen kaza yaparsın,namaz kılıyorsan namazın batıl olur,ticaretteysen iflas edersin;yanlış karar verirsin.Yani vesvese tamamıyla medyatik ve şeytani bir şeydir.Dinde hiç yeri yoktur.Din hiç vesveseye yer vermez.Ama maalesef o kalkmış vesveseyle,obsesyonları bir görmüş.Bizim bazı tanıdık dostlarımızda var.Banyoya giriyorlar bir saat çıkmıyorlar.Yıkandım mı,yıkanmadım mı,ıslandı mı,ıslanmadı mı?Bunlar yanlış,dini hiçbir değeri yok.Tamamıyla hastalıktır.Ama din yağ gibidir.Kötüye de,iyiye de kullanılabilir.O imtihan gereğidir,biz ona karışamayız.
Amerika’da Jung’un bir talebesi Johnson var.Onunda bir talebesi depresif bir insan.Ama kendini kurtarmış.İsmini unuttum şimdi.Timaşta kitabı çıktı,depresyondan nasıl çıkılır? diye.Orada yine Jung’a dayalı olarak 4-5 şey tespit ediyor.İnsan hastalıklara,nevrozlara,takıntılara,vesveselere düşmemek için,bu şeytani boyuta düşmemek için dört şeye ihtiyacı var.Bilgi,eş,aş,birde sağlık.Şimdi bilgin yoksa etrafı karanlık görürsün,yorumlayamaz,izah edemez,derdini bilemez,kendini tanıyamaz,eşini tanıyamazsın.Al sana bir hastalık kaynağı.Hem de büyük bir çukur.İkincisi eşin yoksa;insan iki tane makineden ibarettir.Onu Freud güzel tespit etmiş.Birincisi kişisel devamlılık.Bütün İslam mutasavvıfları da böyle görüyor.Beka-yi şahsi ve beka-yi nevi.Yemek,yemek insan kendi bedenini devam ettirir.Birde cinsellik belli bir düzen içinde.Tarih boyunca düzen içinde gitmiş zaten cinsellik.O da nesli devam ettirir.Bu iki konuda da darbe yemezse,eş ve aş konusunda,birde hani enfeksiyon,sağlık problemi yoksa bu insan hasta olmaz.
Şimdi bak;halbuki din kadar insanı aydınlatan hiçbir sistem yok.Hatta insanı o kadar motive ediyor ki din,bazen eşe ve aşa da ihtiyaç bıraktırtmıyor.Yani uzatabilir o ihtiyaçları.Sağlık zaten o tıbbi bir şeydir,her zaman gereklidir.En birinci problem aydınlanmadır,bilgidir.Oradan darbe yemediysek,diğerlerinde de insan gayret ederse hasta olmaz.Ama Freud sadece eşi ele alıyor.Bak o kadar zeki,o kadar kitap okumuş,bütün Avrupa’yı yutmuş bu dört kaynaktan sadece eş.Eşin kötüyse,cinsel pozisyonların kötüyse,cinsel takıntıların varsa,işte babayı rakip görüyorsan,annene aşıksan,kızına aşıksan,ensest ilişkiler takıntısı olur,şu olur,bu olur.Hep kendini bu alana vermiş.O da karmakarışık etmiş işi;yanlış gitmiş.Diğer üç şeyi nazara almamış.
Bir daha hatırlatayım.Yani dinlerde,Yahudilikte dahi ki;o Yahudiler o zaman ilkeldi.Onlar için kahhar,celalli,haşmetli bir Tanrı inancı lazımdı.Ki;Tevrat’ta gene de öyledir.Yinede ben bütün Tevrat’ı ezberledim,sevgi boyutu,sahip çıkma boyutu,kanuna,milletine,devlete,dinine sahip çıkma boyutu gazabından fazladır.Zaten İncil ve Kur’ân bu konuda tartışma götürmez.Önce sevgi.Sen sevdiğin zaman zaten aydınlanmada biraz geliyor,bilgide geliyor,aşk problemi de,eş problemi de çözülüyor.İşine de severek çalışırsın,parada kazanırsın,aç kalmazsın,beynin gıdasız kalmaz.Dolayısıyla o nevrozlar,takıntılar,obsesyonlar,hastalıklar azalır.Allah’ın en büyük ilacı aşktır.Hatta ben bir şiir yazmıştım;aşk şizofreniye bile iyi gelir diye.Bu konuda film bile oynattılar.Şizofren bir kahraman aşk yüzünden iyileşiyor.
Biz evrime inanırız.Âdemle ilgili,cennetle ilgili,gaybla ilgili bütün literatürün sosyolojik,arketip,metafizik boyutunun izahlarını yaptığımız için bir daha o konulara girmeyeceğiz.Ama biyolojik olarak evrim vardır.Freud’un tezinde de şu var.Bu meseleyi de çok kafasına takmış.İlk dönemlerde cinsel ilişkiler nasıldı?Mesela maymunlarda,aslanlarda haram var.Yani bir aslan üç tane eş alır,diğer erkekleri mahrum bırakır.Tabiatta şöyle bir güdü var:En kalitelisi dölleme yapması lazım.Döllemeyi beceren ilk güçlü kişide en kaliteli sayılır.Dolayısıyla neslin kalitesi için Cenab-ı Hak öyle bir dürtü vermiş.Hatta işte ensest olaylarında bu ön yormuş.İnsanlığın bu ilk haram dönemlerinde.Mesela baba var,haramı var.Oğullar başka bir klandan eş almak zorundadırlar.Dolayısıyla daha ilk adımlarda ensest ilişkiler yok.Bazı hayvanlarda,hatta bazı bitkilerde de yok.Mesela o ağaçtan bu ağaca döllenme,bu ağaçtan o ağaca döllenme olur.Bazı ağaçlarda kendi içinde döllenir ensest ilişkisi gibi,fakat üst dal alt dal farkı gene gözetilir.Alt dalı üst dal döllendirir,üst dalı alt dal döllendirir.Yine bir ayırım var.Yani tabiatta bu bilinç var,ensest ilişki olmaması için.Çünkü ensest ilişki nesli güdük yapar,geliştirmez.Dışardan gelen evlilikler,ilişkiler nesli geliştirir.Ve tabiatta o bilinç yoğundur.Daima neslin gelişmesini sağlamak.Fakat her şeyin bir statüsü vardır.Mesela tarihte solucanlar kendi bedeninde ensest döllenme yapıyor.
Bazı ilkel primitif cinslere veya tam düzene girememiş bazı vahşi kabilelerde ensest olaylarına rast gelmiş,bunu genelleme yapıyor.Her çocuk doğar doğmaz annesine aşıktır.Halbuki bütün insanlık zaten bunu biliyor.Yani hiç kimse annesine cinsel açıdan aşık değil.Çocuk annesine aşıktır ama şefkatine aşıktır,çevresine aşıktır,sütüne aşıktır.Yani orada cinsellik pozisyonu yok.Zaten çocuk da cinsellik kaka yapmak,işemek,yemek yemektir.Tam üç yaşına kadar o cinsel motifler gelişmiyor.Orada yanılmış.Bak dedik ya,bir tane haklılığı yakalamış yüzde yüz haklı yapmış.Ondan sonra oedipus kompleksi vardır.Yunan mitolojisinden alıyor.Her erkek çocuk annesine aşıkmış,her kız babasına aşıkmış.Kız babasını annesinden kıskanırmış.Oğulda annesini babasından kıskanırmış.Böyle bir genelleme yapıyor.O büyük bir yanlıştır.Ve burada birinci amacı,dinin;aile kutsaldır,ensest ilişkiler yoktur,herkes dışardan evlenmeli ilkesini ve kutsal değerleri yıpratmaktır.Çünkü darbe yemiş dinden,kutsal değerlerden.Ve onun bilinci,bütün çalışmalarında,5-6 kitap yazmış,hepsinin ortak noktası Tanrı yoktur,kutsal değerler yoktur ve onları bulmaya çalışıyor.Bilimsel bir araştırma yapmıyor.Darwin öyle değil.Darwin bilimsel bir araştırma olarak gitti evrimi tespit etti.O şeydi ? yani bilimlerce bir yorum getirmeye çalışmıyordu.Ama bu yorumda getiriyor.Hatta fazla fazla.Habbeyi kubbe yapıyor.Bir tanecik yanlışı buluyor bütün insanlığa teşmil ediyor.
Ve ona göre kız babasına aşık olduğu için,erkekte annesine aşık olduğu için ve bunu da çözemediği için,beceremediği için ömür boyu nevrotik olur,hastalıklı olur.Yani hiç mi sağlıklı insan yok?Mesela bunu muhakeme edememiş.Ona göre herkes bu konuda hastadır.Kendisi çünkü o konuda takıntısı var.Daha öncede dediğim gibi tâ ilk dönemlerde,bitkilerde,bazı hayvanlarda bile ensest ilişkilerin yasaklığı var.Çünkü tabiatın bir bilincidir.Daima dışarıdan döllendirip kaliteli nesil elde etme esastır.Mesela her kabilenin bir putu var,totemi hayvan,taş veya ağaç.Onu kutsal sayıyor ve o kutsaldan bir cemaat oluyor.O cemaat içi ilişkiler yasak ediliyor.Ve bu da Cenab-ı Hakkın insanlara öğrettiği bir ilhamdır.Birlik oluşturmak,kutsal bir değere bağlanmak.
Peki niye Tanrı inancı yok,totem inancı var?O zaman insanlık çocuktu,daha çocukluğunu yaşaması lazım.Yedi yaşındaki bir çocuğa sonsuz bir Tanrı inancı,sonsuz bir Kadir-i Mutlak-ı anlatamazsın.Bak çocukluk dönemini de bilmiyor.Hulasa tabiatta birinci gaye,ensest ilişkilerin olmamasıdır.Ve nesil evrimleştikçe,tabiat evrimleştikçe onu gerçekleştirmiş.Bu bir totem yada bir tabu meselesi değil.Cenab-ı Hakkın insanlığa öğrettiği bir ilhamdır.Herkes bir aile kurmuş,tabiattaki saldırılara karşı kendini korumak için.Kutsal bir nokta koymuş.Bir kıble koymuş,bir ? kurmuş kendine.Ona ibadet etmiş.Caizdir,ilkel insanlar için Cenab-ı Hak ona izin veriyor.Kur’ân da buna yol var.Çocukların Tanrısı annesidir,babasıdır ve onlar için geçerlidir.
Ve birde bazı değerleri inkar ediyor.Bu ensest ilişkiler olmaması için ataerkil kabileler var.Yani baba hakim.Orada yanıltmış tarihi.Benim bildiğim,okuduğum tarihte;ilkel kabilelerde daha çok anaerkillik var.Çünkü daha çocuk,nasıl çocuk için baba bir değer ifade etmiyor,anne her şeyi ifade ediyor.İnsanlığın çocuk olduğu bir dönemde anaerkillik esastır.Bütün medeni kabileler de benim bildiğim hatta bir kabile Libya’da dindar olduğu halde,Kur’ân’ı okuduğu halde eski geleneklerini bırakmamışlar.Örtüde var,çarşafta var ama yinede anaerkil,yönetim kadında, ,eski geleneği bırakmamışlar.İlkel kabileler çocuksu olduğu için anaerkillik esastır.Ne zaman üretim imkanı arttı,tarım gelişti,yerleşme gelişti,din gelişti sonra babaerkillik gelmiş.Freud bu tarihi bilgiyi de çarpıtıyor.Herkes babaerkilmiş.Dolayısıyla her oğlan babayı kıskanıyor.Ve hani birde yamyamlık olunca,yaşlıları yiyorlarmış ilkel kabileler.Yaşlandı işi bitti,daha dölleme yapamıyor.Onu keselim,yiyelim diyorlarmış.Yani o da bir bilinç.Çocuktur daha ne yapsın.Ama tabiat sistemine yarıyor.Hulasa Freud,inkar ettiği anaerkillikten hiç bahsetmiyor. Çünkü işine yaramaz,baba kompleksi olmaz.Oedipus kompleksi oluşmuyor o zaman.İşine gelmiyor,o bahse girmiyor.
İkinci bir şey;eski insanlar bütün tabiatı ruhlu görür,animisttirler.Çocukta etrafı ruhlu,oyuncakları ruhlu,arabaları ruhlu,ağaçları ruhlu görür.Ben bir çocuğa sordum: “Masa ruhlumudur?”diye “Ruhlu” diyor.Çocuk öyle algılıyor.Güzeldir,o bir cennet ortamıdır.Hani âdem cennetteydi ya.Allah insanlığı öyle bir dönemde geliştiriyor ki;duyguları gelişsin,kafası gelişsin.O animist olmazsa,her şey ruhani,canlı,güzel,yemyeşil görmezse gelişmeyecek.Çocuğu sıkıntılı,maddi sorumluluk içine koyarsan çocuk ölecek.Şunu göremiyor;tabiatta sonsuz bir bilinç var.O bilinç tüm insanlığı evrimleştiriyor,geliştiriyor.Ve işine gelmeyenleri inkar ediyor.İşte anaerkili gibi.O ilk dönemde babaerkilik hakimdir diyor.Birde ona göre baba Tanrı’dır.İnsanların Tanrı inancı,Allah inancı babadan gelmiş.Baba fikri hem kıskanılıyor,hem de seviliyor.O,diyor Allah oldu.Halbuki ? Romen bir profesör,bütün ilkel kabileleri araştırmış,gezmiş.Hepsinde Allah inancı var.Her ne kadar totem fikri var,kutsal bir değer etrafında insanlar tapıyor,birleşiyor,animistçe ona bir ruh veriyorlar.Hatta hani evrim süreci varya,herkes kendini bir yerden geldiğini de biliyor,hissediyor yani.Mesela Araplar timsahtan,öbürleri kartaldan,öbürü kurttan.Bu da ilmî ve duygusal bir güzelliktir.Bu diyor işte onların Tanrısı’dır.Halbuki aynı millette Tanrı inancı var.Yani Türklerin kurda taptığı bir dönemde totem olarak,gök tanrı inancıda var.Arapların timsaha taptığı dönemde yine Allah fikri var.Yüce bir Tanrı fikri var.Buna şirk diyoruz ama Tanrı,o totem değil,o baba değil.Burada da yanılmış Freud.
Ve bütün tezi budur.Kız,babaya ulaşmak istiyor,annesini rakip görüyor.Erkek,annesine ulaşmak istiyor,babasını rakip görüyor.Babayı öldürüyor veya Tanrı yapıyor.Yani öldüremeyince Tanrı yapıyor.Bu baba figürü olmuş Tanrı.Aslında bunun yüzde bir veya binde bir,bir doğruluk şöyle var.İnsanlık tabiattan koptuğu zaman,bütün tabiat entegredir,sonsuz bir bilinç içinde yüzüyor.Fakat insan evrim sonucu özerkliğini elde etmiş.Yani kendini tabiattan gittikçe koparıyor.Şimdi teknolojiyle de hepten kopardı.Eski insanlar %90 tabiata bağlıydı,biraz daha evrimleşti %80,biraz daha evrimleşti %70.Gide gide %10 tabiata bağlı kalmışız.Gıdamız dahi artık sentetik olmaya başladı.Bak tabiattan kopuyoruz.Bu kopuşta,insanın doğuştan iki temel ihtiyacı vardır.Bir dayanak noktası,korkulara karşı.Birde medet,istimdat duygusu.Anne medet duygusu,âhiret medet duygusudur.Âhiret inancı,bak ona değinmemiş.O bir telafi sistemidir.Halbuki psikolojik temeli anneden geliyor,Allah’ta babadan geliyor.Orada yüzde bir haklılık var ama bunu böyle tesadüfçe,rasgeleyle,maddi bir izahla elde edip,bilinçten yoksun bir şekilde anlatması;bir fabrikanın içine girip de her şeyi karma karışık görmek gibi bir şeydir.Ama orada bütün çarklar yerindedir.
Yani çocuğun annesini âhiret yerine koyması,babasını Tanrı yerine koyması yedi yaşına kadar caizdir,gereklidir.İnsanlığın gelişiminin bilinçli bir davranışıdır.Allah onu öyle yaratmış ki;ileri safhada çocukluk cennetinden,dünya ortamına atıldığında,gerçek Allah’a bağlansın,sonsuz varlığı yakalasın,kâinattaki sonsuz mânâları elde etsin.Freud orada da yanılmış.Yani nokta-i istinad ve istimdat doğaldır,insanda var.Ve ilk çocukta,başta annede ve babada gerçekleşiyor.Sonra dükkanda,okulda,çevrede yavaş yavaş gelişiyor,en son sonsuzluğa varıyor.Zaten kâinatın seyri odur.Sonsuzluktan gelip,mânâlar üretip,bir daha sonsuzluğa karışmasıdır.Bu sistemi bilinçsiz ve karma karışık materyalize etmiş,********* bir sistem haline getirmiş.Bütün kâinat onun gözünde oedipus kompleksinin varyasyonu,sapık bir ilişkinin gelişimidir.Bu kadar güzel bir kâinat sapık bir ilişkinin varyasyonları olabilir mi?Bu kadar milyar insan var.Herkes hasta olabilir mi?Hiç mi sağlıklı insan yok.Ona göre herkes hastalıklı,herkes nevrotik,herkes obsesif.Halbuki fire olayı tabiatta vardır.Fire olayı şudur:Mesela trilyonlarca güzel ceviz ağacı var.Bunun yanında 100-200 tanede bozuk,meyve vermeyen ceviz cinsi var.Bu da bir anlamdır,bir mânâdır,bir muhasebedir,bir karşılaştırmadır.İşte Freud ayağına gelen 3-5 tane hastalığın psikanaliz tahlillerinden,-o da yanlış veya doğru ne kadar yaptıysa onu Allah bilir-yola çıkarak bütün dini değerleri,bütün kutsal değerleri,bütün insanlığı nevrotik,obsesif ve sapık oedipus kompleksine bağlı bir ilişki içine soktu.
Yani farzı muhal bu tezlerinde doğruda olsa,%1 doğruluk payı,%100’e çıkarması hepten insanlığa hakarettir,çirkinliktir,ilmî değildir.Zaten o günkü batı dünyası ona karşı gelmişler.Sen yeteri kadar istatistik yapmıyorsun,1-2 örnekten yola çıkarak genelleme yapıyorsun,diye.Ona hep itiraz etmişler,herkes,talebeleri bile.Hatta Jung’un ondan kopuşunun sebebi de odur.Yeteri kadar delil toplamadan,kendine göre doğrular çıkarıp,genelleme yapması.Jung öyle yapmamış,gitmiş bütün ilkel kabileleri gezmiş.Bütün Arap dünyasını gezmiş,Kur’ân öğrenmiş,Tevrat öğrenmiş,İncil okumuş.Ondan sonra sırf rüyayı çözmek için bir tek hastasından 400 tane rüya dinlemiş.O kadar sonsuz bir enerji göstermiş.Şimdi Jung niye tutulmuyor,Freud tutuluyor?Çünkü Freud materyalist.O asırdaki kapitalist dünya materyalizmi seçiyor.Çünkü dindar insan tüketim yapamaz.Mesele odur,işin püf noktası odur.Ayrıca komünizm belası çıktı.Hani Avrupa’da işçiler çok eziliyordu.O da onu tetikletti.Ayrıca Yahudiler devlet olabilmek için diğer insanların bir miktar değerlerini kaybetmesini zorunlu görüyorlardı.Çünkü diğer milletlerin değerleri ayaktayken Yahudilerin devleti bir türlü kurulamıyordu.O meselede var,yani çok kontak bir mesele.Zaten hep söylerim;sosyolojik,psikolojik,ekonomik,siyasi olayları tek bir sebebe irca etmek yanlıştır.İşte Freud,o kadar zekasına rağmen her şeyi tek bir sebebe irca ediyor.Dine;bir nevrozdur,bir obsesif takıntıdır veya oedipus kompleksidir diyor.Yani bu dert öyle büyük bir dert ki,bütün insanlığı,bütün tarihi özellikle bu asrı çok ilgilendirir.
Biz burada Freud’u yargılamak,yargılamamak meselesinde değiliz.Aslında bu konuda ihtisasımda yok ama bildiğim bazı temel ilkeler ve değerler var,onun yolu,yöntemi,yorumu buna uymuyor.Onu anlatmaya çalışıyorum.Bütünlükten yoksun,tek taraflı,sırf maddi ve izahlar yakıştırmalı ve yokluğa dayalı.Şimdi bu yokluğa dayalı kısmını da atlayalım.Materyalizm zaten dünya çapında çürütüldü.Onu da atlayalım.İslam’ın ön gördüğü tevhid inancı,bütünlük anlayışı üzerine biraz duralım.Freud’un en büyük eksiği bütünlükten yoksun olması.Yani %1 miktar mutlaka tezlerinde belki bir doğruluk payı olabilir.Mesela bugün psikiyatride birkaç ekol var,biyolojik ekolü var.Yani biyolojik ekolü şudur:seratomin,dutamin,adrenalin gibi ifrazatın dengesi bozulduğu zaman sen hasta oluyorsun.İster nevrotik ol,ister olma,ister obsesif ol,ister olma.Bu ? azaldığı,değiştiği zaman dengen kayboluyor.Mesela rahmetli Ayhan Songar “Biz biyolojik ekolünde; Freud’u etmiyoruz” diyordu.
Fakat Freud’da haklı.Çünkü insanlık evrim sürecinden geldiği için,bir milyar yıllık ne kadar oluşum,olay,karakter,sapıklık veya doğruluk varsa hepsi insanda bulunuyor.Aslında sapıklık tabiatta yok.Genelde bilinçli,uygun hareketler var.İnsanlık bütün bu bilinçli,uygun hareketlerin komplikesidir,özetidir.Bu bütünlüğü yakalayamıyor,tek bir noktadan,tek bir olaydan yola çıkarak genelleme yapıyor.Hatta o zaman biyoloji ekolü kurulmamıştı,bir çok ilaç da yoktu. Bugün antidepresanlar çıktı,? bilmem ? çıktı.Onun döneminde bunlardan hiçbir tane yoktu.Yani eksik onun tezi.Beynin biyolojik bir organ olduğu,bu ifrazatların dengesinden sağlıklı olduğu şimdi biliniyor.Bu ifrazatların dengesinden sağlık oluyor da,diğer boyutta var.Beynimiz aynı zamanda bütün kâinatı kuşatan bir kütüphane gibidir.İçinde aslanda,kedide,köpekte var.Yanlış işlerde var.Aslında yanlış iş yanlış değil.İmtihan gereği olarak Allah o yanlışı da oraya koyuyor,kitabı onunla tamamlıyor.İmtihan dünyasını onunla kuruyor.Şimdi homoseksüellik olmazsa imtihan dünyası kurulmaz mı?O da bir kavram, onunda olması lazım. Bir sapıklıktır ama genel sistem içinde mânâ ifade ettiği için sapıklık değil artık.Bu bütünlüğü görememiş.Farelik kötü bir karakter ama onun karakterinde olan hilebazlık,riyakarlık,ikiyüzlülük insanda var.Ama bu imtihan gereği.Cenab-ı Hak insanları imtihan için dünyaya gönderdi.
0 Yorum
Önerilen Yorumlar
Gösterilecek hiç bir yorum yok