şiir
Cebeci İstasyonu Ve Sen
Cebeci İstasyonu'nda bir akşam üstü...
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara,
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi.
Sıcak bir kara sevda,
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu.
Acımsı,buruk,
Mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde.
Sessizliği üstümüzden atamıyorduk,
Bir saçak altında kararsız,yorgun,
Saatlerce duruyorduk,
Kimse görmüyordu bizi...
Cebeci İstasyonu'nda bir akşam üstü...
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi.
Cebeci İstasyonu'nda bir akşam üstü...
Bir başka türlüydü bu insanlar,
Sen bir başka türlüydün,
Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi,
Gözlerin gözlerimde erimekteydi.
Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun,
Beni bırakma diyordun...
Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam,
Bir yalnızlık duyuyorduk,
Ağlıyordun,ağlıyordun...
Cebeci İstasyonu'nda bir tren,
Nefes nefese soluyordu.
Gerilmiş bir keman teli gibiydik...
Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat,
Bilmem kaça vuruyordu.
Bir yağmur yağıyor inceden ince,
İçimizdeki bin bir düşünce,
Harmanlar misali savruluyordu.
Islanmış bir ceylan yavrusu gibi,
Tiril tiril titriyordun,
Gitsek,gitsek diyordun...
Yüreğimin atışından deli gönlümce,
Sırılsıklam,paramparça,perme perişan,
Türküler söylüyordum,
Ağlıyordun,ağlıyordun...
Şimdi,şimdi seni düşünüyorum...
Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor,serin,
Paramparça düşmüş gönül ufkuma,
İki yıldız gibi gözlerin.
Gel ey!Ciğerime saplanan hançer,
Gel ey!Yüreğime oturmuş kurşun,
Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan,
Gel artık,
Ne olursun...
Yavuz Bülent Bakiler
Önerilen Yorumlar
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.