Uzaydan birkaç haber..
2060 yılında bir kıta yok olabilir
Temmuz 2002' de keşfedilen ve yörüngesi Dünya ile kesişen 2 km büyüklüğündeki bir göktaşının Dünyamızla çarpışma tarihinde bir öteleme oldu. Yeni tarih 2060.
2002 yılında keşfedilen 2 km büyüklüğünde ve 12 gigaton ağırlığındaki göktaşının Dünya'ya çarpma tarihi düzeltildi: 2019 değil 2060 yılı. Eğer yörüngesinde bir değişiklik olmaz ve hesaplar doğru çıkarsa, bu büyüklükteki göktaşının yeryüzünde bir kıtayı yok edebileceği ve küresel iklim değişikliğine yol açabileceği ileri sürüldü..2002 yılında bir göktaşının 2019 yılında Dünya'ya çarpacağı haberi büyük heyecan yaratmıştı. Göktaşı 2 km büyüklüğündeydi. 2002 NT7 adı verilen asteroidin bulunmasının ardından yapılan ilk hesaplar, gökcisminin 1 Şubat 2019 yılında dünyamıza çarpabileceğini gösteriyordu. 9 Temmuz 2002 tarihinde, uzayı inceleyen Mim adamları hesapları yeniden yaptılar ve göktaşının Dünyamızla çarpışma tarihi ileriye atıldı. Yeni tarih 2060.
Son yapılan incelemelere göre, 2019 yılında bu gök cismi dünyamıza iyice yaklaşacak ve daha sonra yapacağı ziyaretlerinden sonra 1 Şubat 2060'ta gezegenimize çarpacak.
En azından ikinci hesaplar şimdilik böyle gösteriyor.
Tabii bilim adamları bu yeni tahmini şu anki bilgilere göre kesin olarak kanıtlayamıyorlar, ancak bu tarihin yeni gözlemlerle değişme olasılığı olmasına rağmen, buna çok fazla ihtimal vermiyorlar.
Güneşin çevresindeki devrini 835 günde tamamlayan 2002 NT7, henüz yeni düzenli izlenmekte. Astronomlar bu yüzden yörüngesini kesin olarak belirleyemediler. Arşivlerde yeni gökcismiyle ilgili bilgiler bulunmadığı için kesin sonuçlar verebilecek verilerin bulunması aylarca sürebilecek.
Near Earth Object Programı (Yer sıyıranlar veya yere yakın nesneler) şu sıralar aralarında 2002 NT7'nin de bulunduğu dünyaya yakın konumdaki 37 asteroidi izliyor.
Araştırmacılar on iki gigatonluk asteroidin dünyaya çarpması durumunda kıtalardan birini tamamen yok edeceğini ve küresel iklim değişimine neden olacağını açıkladılar.
______________________________________________________________________________________
Astronomlar, bugüne kadarki en tehditkar gökcismini keşfetti... Dünyaya 1 Şubat 2019'da çarpabileceği bildirilen gökcisminin bir kıtayı yok edecek hızda olduğu belirtiliyor...
Astronomlar, bugüne kadarki en tehditkar gökcismini keşfetti. Liverpool'daki John Moores Üniversitesi'nden Dr. Benny Peiser, ilk olarak 5 Temmuz gecesi New Mexico'daki gözlemevince saptanan 2002 NT7 katalog numaralı gökcisminin, Dünya ile çarpışma ihtimali içeren rotada bulunduğunu ve 1 Şubat 2019'da Dünya'ya çarpabileceğini söyledi.
Peiser, parlaklığı gözönüne alındığında 2 kilometre genişliğinde olduğu tahmin edilen NT7'inin Dünya'ya çarpma olasılığının yüzde 6 olduğunu belirtti.
Araştırmacılar, Güneş'in çevresindeki dönüşünü 837 günde tamamlayan NT7'inin, 1 Şubat 2019'da Dünya'ya çarpma hızının saniyede 28 kilometreye ulaşacabileceğini, bu hızın bir kıtayı yok edecek seviyede olduğunu ve küresel iklim değişikliklerine yol açabileceğini tahmin ediyor.
_________________________________________________________________________________________
En küçük Dünya benzeri gezegen
Avrupalı bilim adamları, 50 ışık yılı uzaklıkta bir yıldızın yörüngesinde dolaşan Dünya benzeri yeni bir gezegen buldu. Gökbilimcilerin 'Süper Dünya' olarak adlandırdıkları yeni gezegenin Güneş Sistemi dışında bugüne kadar bulunan Dünya benzeri gezegenlerin en küçüğü olduğu belirtiliyor.
Şili'deki European Southern Observatories (ESO) teleskobunun çok hassas spektografı sayesinde bulunan yeni gezegen Dünya'dan sadece 14 kat daha büyük. Güneş Sistemi dışında bulunan 125 gezegenin çoğu sistemimizin en büyük gezegeni olan Jüpiter'in boyutlarında.
Dünya, Mars ve Venüs gibi kayalık bir gezegen olan 'Süper Dünya'nın ince bir atmosferi olduğu sanılıyor. Ancak atmosferinin tam içeriği ve gezegende yaşam koşulları olup olmadığı gibi konularda soru işaretleri var. Yörüngesindeki yıldıza yakınlığı göz önüne alındığında yeni gezegenin sıcak olduğu tahmin ediliyor.
GEZEGEN KEŞFİNDE ÖNEMLİ BİR ADIM
Yeni gezegen, Altar takımyıldızındaki Güneş benzeri 'mu Arae' adlı yıldızın etrafındaki turunu 9.5 günde tamamlıyor. mu Area'nın yörüngesinde daha önce dev bir gezegen daha bulunmuştu. Bu dev gezegen ise mu Arae'nın etrafındanki turunu 650 günde tamamlıyor. Mu Arae Güney Yarıküre'den çıplak gözle görülebiliyor.
Güneş yerine bir yıldızın yörüngesine girmiş bu kadar küçük bir gezegene ilkdefa rastlandığına dikkat çeken Fransız gökbilimci Francois Bouchy, "Bu durum mu Area'yı çok ilginç bir gezegen sistemi haline getiriyor" dedi. Uzmanlar, Süper Dünya'nın Güneş Sistemi dışındaki gezegen avına yeni bir ivme kazandırabileceğini tahmin ediyor.
Bu hafta başında Trans-Atlantic Exoplanet Survey adlı teleskop ağına bağlı küçük bir teleskop ile dev bir gezegen bulunduğu açıklanmıştı.
_________________________________________________________________________________________
Kâinatın çapı belli sonu ise muamma
ABD'li bilim adamları, kâinatın çapının tam 156 milyar ışık yılı olduğunu buldu. Kâinatın sonu olup olmadığı ise belirlenemedi.
ABD'deki Montana Üniversitesi gökbilimcileri, şu an için en geçerli teoriye göre kâinatı oluşturan 'Big Bang'in (Büyük Patlama) hemen sonrasında ortaya çıkan kozmik ışıkları inceleyerek, kâinatın çapını 156 milyar ışık yılı olarak ölçtüklerini açıkladılar.
Kâinatın çapının hesaplanmasında kullanılan ve bilimsel adıyla Kozmik Arka Plan Radyasyonu, halk dilindeki ifadesiyle de Big Bang yankısı olan bir bakıma fosilleşmiş bu ışık demetleri, evrenin ilk 400 bin yıllık dönemini gösteriyor.
ABD'li gökbilimci Neil Cornish, kâinatın çapını, yaklaşık 13.7 milyar yıl yaşında olduğu hesaplanan evrenle, ilk oluşan yıldızlardan gelen ışıkları karşılaştırarak hesapladıklarını belirtti.
İlk evren 1000 kat küçüktü
Cornish'in verdiği bilgilere göre, hesaplamanın en kritik yönünü söz konusu fosil ışıkların dünyaya geliş sürecinde, evrenin de genişlediğinin göz önünde bulundurulması oluşturdu. Başka bir deyişle, ilk ışıklar dünyaya 13.7 milyar ışık yılı uzaklıktan gelmiyor. Evren bu sürede sürekli genişlediği için, ışığın kat ettiği yol hep artıyor. Gökbilimciler, genç evrenin şimdikinden 1000 misli küçük olduğunu, bu nedenle şu anda bir ışık yılı uzaklığın da, erken evre kâinattaki ışık yılı uzaklığının 1000 katı olduğunu belirtiyor. Yani, dünyaya şimdi ulaşan bir ışık parçacığı, aslında 78 milyar ışık yılı öteden geliyor. Bu da, kâinatın yarı çapının 78 milyar ışık yılı olduğunu ortaya koyuyor. Hesabı yapan bilim adamları, ayrıca, kâinatın sonlu veya sonsuz olduğuna dair hiçbir ipucu elde edemediklerini belirtiyor.
______________________________________________________________________________________
Ozon Tabakasında Rekor Kayıp
Avrupa Uzay Ajansı’nın Envisat uydusundan elde ettiği verilere dayanarak hazırladığı raporda, özellikle Antarktika üzerinde ozon tabakasında bu sene rekor düzeyde kayıp yaşandığına işaret edildi. Ozon tabakasında bu sene yaşanan kayıp, en son 2000 yılında tespit edilen 39 milyon tonluk kaybı 40 milyon tonluk kayıp ile geride bıraktı.
1985 yılında keşfedilen atmosferin ozon tabakasındaki ozon kaybı, sanılanın aksine giderek artmaya devam ediyor. Bu yılın başında bilim adamları tarafından ozon tabakasının dengelendiği ve hatta kendini yenilediği yönündeki iyimser açıklamaların aksine, yeni veriler tabakadaki kaybın rekor bir seviyede arttığını gösteriyor.
Avrupa Uzay Ajansı’nın Envisat uydusundan elde ettiği verilere dayanarak hazırladığı raporda, ozon tabakasında bu sene gerçekleşen kaybın 2000 yılındaki rekor kaybı geride bıraktığı belirtiliyor. Rapora göre, ‘delikteki’ bu seneki büyüme 28 milyon kilometre kare ile 2000 yılının 29 milyon kilometre karelik değerinin gerisinde kalsa da, atmosferdeki ozon kaybı 40 milyon ton ile rekor düzeye erişmiş bulunuyor. 2000’deki değerler bu kaybın 39 milyon olduğunu gösteriyordu.
Delikteki büyüme her ne kadar dramatik bir düzeyde olmasa da atmosferdeki ozon kaybı giderek artıyor. Ozondaki kayıp, deliğin kapsadığı alanın ozon tabakasının derinliği ile birleştirilerek hesaplanıyor. Atmosferdeki ozon yoğunluğu Dobson birimi ile ölçülüyor. Ozon tabakasında bu yıl gerçekleşen 100 Dobson dolaylarındaki incelme, 1998’de gerçekleşen rekor incelmeye giderek yaklaşıyor.
Her ne kadar delikteki büyüme 2000 yılındaki kadar olmasa da ve tabakadaki incelme 1998 değerlerine ulaşmasa da, Dobson hesabıyla bu ikisinin birleşimi şu ana kadarki en büyük ozon kaybı seviyesine ulaşıldığını gösteriyor.
Her on yılda ortalama yüzde 3 oranında kaybın yaşandığı renksiz bir gaz olan ozon tabakası, Güneş’ten gelen tehlikeli ultraviyole ışınlarını engelleyen bir kalkan görevi görüyor. Tabakanın incelmesi; cilt kanseri, katarakt, bitkilerin zarar görmesi ve bazı okyanus canlılarının azalması gibi çeşitli biyolojik tehlikelerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
0 Yorum
Önerilen Yorumlar
Gösterilecek hiç bir yorum yok