Hasret Ağacı...
Hasret ağacının gölgesinde hüzün yatar şimdi,
Bir vakitler benim dizlerine yatıpta saçlarımı okşadığın,
O Hasret ağacı işte...
Çoğu zaman güneşin batışını izlerdik,
Gülüşlerimize ortak olan serçeler ile birlikte...
Bir hüzün sarardı bu gülüşlerin ardından beni,
Uzaklara dalardım,gözlerim dolardı da sana belli etmezdim,
Ama sen her seferinde bunu hisseder ve,
O gül kokulu ellerinle damlamaya hazır gözyaşlarımı silerdin...
İçim burkulurdu,bir sancı saplanırda nefesim kesilirdi bazen,
Ellerinde hayat bulan ellerimi unutursa diye ellerin...
Bugüne kadar dinlediğim hiç bir melodi bu kadar güzel değilmiş meğer,
Kalp atışının ritmini duyana kadar...
Rüzgar dağıtırdı da saçlarımı kıskanırdın,
Sormazdım neden diye,
Bilirdim bir tek senin ellerin değsin istediğini...
O dokunmaya kıyamadığım ellerin kimin saçlarında acaba şimdi...?
Konuşmalara doyamazdık,
Sakın susma hep konuş,
Şu yalan dünyaya gözlerimi kapayacağım anda dahi,
Güzel sesini duymak istiyorum derdin...
Bense sana bakmalara doyamaz,
Konuşamazdım...
Boğazım düğümlenirdi,ağzımı bıçak açmazdı işte...
Uzun uzun dalardım gözlerinin büyüsüne,
Her seferimde kendimi görürdüm,
Limanını kaybetmiş gemiler misali...
Sonra mahsunca başımı eğer de bakamazdım ya gözlerine,
Sen çenemden tutupta yavaşça kaldırırdın başımı,
Eğme uğruna dünyayı verdiğim nazlı bakışlarını derdin...
Tutamazdım, akıverirdi gözyaşlarım avucuna,
Kızacağını bilirdim ama dayanamazdım işte....
İnci damlası gözyaşlarını hançer gibi saplama yüreğime der,
Arkanı dönüp sesszice ağlardın bilirim...
O bakmaya doyamadığım göz bebeklerinde kimler var acaba şimdi...?
Her buluşmamızda ince bir sızı gezerdi yüreğimin derinliklerinde,
Hissederdin biliyorum,ama yüzünden tebessüm hiç eksilmezdi,
Sarılırdın boynuma,sımsıkı,sanki yüreğine gömer gibi..
Bizi ancak ölüm ayırır bunu sakın unutma diye fısıldardın kulağıma,
Bense konuşamazdım,ölümün acı yanını düşünmekten...
Sonra avuçlarında yer bulurdu yüzüm,
Bana bak ve iyi dinle derdin,
Bu deli adam her zaman senin yanında olacak,
Seni sonsuza kadar saracak derdin...
Dünya yıkılsa bile hep saracak olan kolların hangi yad elleri sarar acaba şimdi...?
Bugün hasret ağacına yanlız gelişimin yıl dönümüdür...
Hiç birşey değişmemiş,herşey yerli yerinde,
Serçeler ve sen hariç....
Serçeler göç etmişler uzak diyarlara,
Peki ya sen ?
Sen hangi adını bilmediğim uzak diyardasın şimdi...?
Konaklamam bundan sonra bu hasret ağacının gölgesinde,
Bir umutla gelir diye beklemem gün batana kadar...
Sensiz dünyanın yitirdiğim anlamını yeniden bulmaya çalışmam...
Bak yine tutamadım kendimi,akıverdi gözyaşlarım,
Silememeyeceksin artık biliyorum gül kokulu ellerinle...
Fark ettim ki ben seninleykende sensizliğin içinde boğulurkende,
Hep ağlıyormuşum...
Gece Yağmuru
2 Yorum
Önerilen Yorumlar