"Canlar,
biraz ergence olacak ama;
ben buraya ait değilim..
bıktım cevabını bilmediğim sorular sormaktan.
tüm hayatım ne olduğunu bulamadığım bir eksikliği kapatmaya uğraşmakla geçti.
insanlar bana sıkılgan dedi,
ben kendime ha gayret dedim.
büyüdükçe normalleşirsin,
para biriktirmeye odaklanır dünyalık yaparsın,
çoluğa çocuğa karışır neden yaşadığını unutursun dedim.
yaşadığım süre zarfında gözü pek oldum hep.
belki de biraz fazla cesurdum
zengin olmayı hiç arzulamadım.
çocukluğumd
Ararsın ama bulamazsın...Aradıkça, kendini karanlığın içinde çıkmaz bir sokakta bulursun...
Hala arıyorum... Karanlığa alışan gözlerim her defasında daha da irileşirken, ben daha da küçülüyorum
Sancılarım var... Çocuk doğururcasına sessiz haykırışlarla içimdeki sancı için ıkınıyorum...
Ikındıkça, yuttuğum leşleri döküyorum...
Puf
Hepimiz karanlığa sığınmış böcekler değil miyiz aslında... Antenlerimiz korkuyla, acıyla, aldatılmanın ironisiyle titremiyor mu sanki... Saklandığımız yerden yeryüzüne, yeryüzünün kötü adamlarına şüpheyle yaklaşmıyor muyuz... Bizler de delirmeyecek miyiz bu sistem de, bu koşullarda, bu baskıyla... Her an üstümüze bir terlik inebilir, sevgilimizin yüzü cibinlikle örtülebilir ya da ruhumuza sıkılan bir flitle zehrin dorularına ulaşabiliriz...
Artık mutluyuz.
Çünkü bunca böcek savarın sal
Zorbanın tuzağındasın! Aç, bitkin, yaralı...
Katilin, sinsice izliyor seni
kurbanı olarak iştahının!
Vahşet ve acımasızlık: bu onun karakteri...
Ve sen tutsaksın, kanlı bir oyuncak gibi ellerinde,
sarıldığını sanarak yaralarının...
Susuyorsun, sustukça derinleşiyor yaran, iyileştiğini sansan da!
Acısından hınç sağmayan bir halkın yaraları nasıl iyileşir?
Susmanı istiyor efendiler! Susmanın körelmek, esaret,
teslimiyet olduğunu bilerek... Bu zalimin besini;
bırak artık efendinin tasında
Zavallı insanlık!
Beyindeki kanın bir damla fazla ya da az olması, yaşamımızı edilemeyecek kadar perişan ve zor hale sokabilir. Öyle ki Prometheus'un akbabadan çektiği acıdan daha fazlasını bu bir damla kandan çekeriz. Ama insan nedeninin damla olduğunu bile bilmeyip, "şeytan!" ya da "günah!" diye düşünürse, en korkunç durum işte o zaman ortaya çıkar.
Nietzsche
" Gün yakındır...
Çünkü beyaz küheylan eğerlenmiş, süvarisi de üzengiye ayağını atmıştır...
Ve kendilerini tanrıya satanların duaları boşunadır. Sadece onu reddedenler kurtulacaktır...
Ey, tanrının baştan çıkardığı insan soyu, tanrının oyuncaklarıyla oynayanlar, tanrının hazinelerini deşenler, sözüm sizedir:
Körsünüz! Çok geç olmadan uyanın ey rezil herifler! Alın ayaklarınızın altına tanrının oyuncaklarını! "
kekeme bir aşk bu,seni sevmek ömrümü alabilir-dayanabilecek misin sonunu beklemeye?
Çekirdek yemek ve aralarda ihtiyaç gidermek yasaktır bu filmde../paçalarından korku akan yine de koşmaya hazır tüm çocuklar gibi karşındayım../kabuklarımın altındaki yaralarım kanıyor,ne zamandır ordasın?
En insancıl damarlarım yokluğunun gölgesiyle sömürülüyor,dilim kendine edepsiz bir şarkı seçmiş,tenime düşüyor aşkın en cinsiyetsiz halleri..
Bir besleme sessizliğiyle fısıldamıştın hani kulağıma;
Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla
Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Pazar yerinden ve şandan uzakta yer alır büyük olan her şey. Hep pazar yerinden ve şandan uzakta barınmıştır yeni değerler yaratan. Yalnızlığına kaç dostum: görüyorum ki her yerini ağılı sinekler sokmuş. Sert ve sağlam bir havanın estiği yere kaç! Yalnızlığına kaç! Sen küçük ve acınacak kişilere pek yakın yaşadın. Onların göze görünmez öclerinden kaç! Onlar sana karşı öcden başka bir şey değildirler. Artık el kaldırma onlara! Sayısızdır onlar, hem senin yazgın sinek kovmak değildir ki...