Yuregimi aldin sevgili, oylesine aldin ki. Utandim onceki asklarimdan
kendimden. Anladim ki anlarida, kendimide kandirmisim. Ve hepsi silindi sen
gelince. Simdi kalan izlerden utaniyorum. Butun kapilari kapandi yuregimin.
Sen geldin. Yuregimi oylesine aldin ki sevgili. Senden once yapilan aptalca
kurlardan, konusmalardan, gecelerden utandim. Ogrenememisim, becerememisim.
Anladim senden oncesinin yalan oldugunu.
Yuregimi oylesine aldin ki sevgili...
Uzaklasiyordu dusuncelerim ve yur
Sensizliğe attığım her adım, ben benlikten çıkıyorum ben, ben olamıyorum, senin esirin oluyorum, gecelerin kör karanlıklarında.Şarkımızı mırıldanıyorum sana,ve ben yine sen oluyorum.
Ben neden sende özlemlerimle sevgimle tutuklu kaldım.
Sensizliğe attığım her adım da görmek istiyor gözlerim seni. Baktığım her yerde,hep seni görmek için bakıyorum boşluklara..
Gerçeklerin gün ışığına ihtiyacı yok artık. Yeni yüzler de sunma bana, usandım senden. Usandım yaşar gibi yapmaktan, usandım
Bir Hasret Mektubu (iki gözüm)
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.
Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.
Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi,
Sana Ne Yaptılar
O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin
Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında
Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin
Seni görür görmez özgürlüğümden utandım
Söyle ne içersin, çay mı kahve mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım.
Saçların uzundu, omuzlarına akardı
Gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından
Onlar mı kestiler, sen mi kısalttın
Gülerdin, içimize aylar doğardı
Görünmez dağların arkasından
Eski gülümsemeni beyhude
gönlümde akşamları karşılıyorum bugün…sevdiğim!
gözyaşına yeminlim!...
sen ağlıyorsun ya, sen sahte sevdalara intizarsın ya…
kalamam sende, bırak gideyim…
sen mutlu ol!...
bekleyenim bir kara haberse, durma önümde!...
bırak!...kurşunlara geleyim!
ben seni sevdim!...anladım ki! kederlerden ölüm seçtim!...
ne zaman ki seni görsem, ne zaman ki gözlerime düşsen, ağlarım!
ben seni sevdim! gözyaşıma hesap sorarım!...
olmayacaksın ya!...kalsan da bende! ölüm
Unutulmuş bir gece de unutulamayan anılar,
uykusuzluğumun ağırlığıyla birleşip başımı döndürüyor.
Bir insanı diğerlerinen farklı kılan, o kişinin dünyayı algılayış biçimi olduğu kadar, algıladığı yaşantıları beyninin kıvrımlarına nasıl yazdığı ve günün birinde kumların arasında parlayan ufak bir taşla yeniden karşılaştığında o aynı yaşantıları hangi biçimlerde geri çağırmayı seçtiği değil mi? Öyleyse neden bu bizi biz yapan anılara düşmalığımız?
Unutmak, bir daha anımsamamak, yaşanma
Anneciğim!
Evlatlar vardır başarılarını, zaferlerini yazarlar...
Sana yazacak bir başarım, bir ödülüm yok anne.
Keşke olsaydı da, seni sevindirebilseydim.
Keşke, benim de anneme yazacak, anlatacak başarılarım olsaydı.
Ama yok anne...
Sevdiğin, okşadığın saçlarıma aklar düştü anne.
İlk evvel saçlarım hayat mücadelesinde yenildi.
Düşmanlarım hep benden güçlü oldu anne.
Onların tahta kılıçları benim çelikten kılıcımı paramparça etti.
Onlar beni yenmek için ne senaryolar yazdı, ne iftir
KENDİNE İYİ BAK
“Kendine iyi bak” bir veda değil,elveda cümlesidir çoğu zaman.O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde...
"Kendine iyi bak" çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım.
Olamayacağım.
İstesem de istemesem de.Sevdim bir zamanlar seni,hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum.Olurda birgün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.
"Kendine iyi bak" çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak.Ben olmayacağım.Kendine iyi bak ve
Ne zaman tanıdım seni diye düşündüm dün gece
Bulamadım
Sanki hep vardın bir yerlerde
Saklanmış
Ve bir anda
Ortaya çıkmıştın
Sen Zamanda bulamadığımsın...
Ne kadar seviyorum seni
Sevgi... Aşk...
Tutku... Hayal...
Sanki hepsinden de öte
Kalbimde
En derinde
Bir Duygusun Sen
Adını Koyamadığımsın...
Bitecek ve gideceksin bir gün
Biliyorum ama önemi yok
Sen bende sonsuza kadar kalacaksın
Ama
Ben sende olacak mıyım
Bir soruyum
Sen de
Cevabını bulamadı
GiT.....GiT KeNDİNi ÇoK SeWDiRMeDeN......
Aslında.. Her şey ne kadar kolay gelir insana.. Çoğu zaman gözlerimiz dolar, boğazımızda düğümler oluşur,söyleyemeyiz içimizden geçenleri…
Git.. git demek elimde olsa kolayca derdim herhalde.ama git demek benim elimde değil,kaderimde.. Sevmeyi bilmeden olmuyor,gideceği yere yol yetmiyor. Yağmurlar yağsa da , fırtınalar kopsa da hayatının ortasında, tutunacak dal aradığın anda, bulduğun çıraysa tutunmana yetmez. Umut o çırayı da yakar
Saat Gecenin İkisi Olmuş
Ve Ben Sendeyim Yine
Durduramadan İçimdeki Seni ;
Beni Alıp Götüren Saatler
Sana Akıyor Sanki,
İçimde Tarif Edemeyeceğim Kadar
Anlamsız Fırtınalar Esiyor
Ilık Rüzgarlar Getirdi Seni Bana
Ruhumdan Bir Parça Alıp
Adını En Güzel Duygu Koydu,
Beni Öyle Bir Heyecan Sardı Ki ;
Bir Annenin Evladını Sarar Gibi
Beni Sana Mahkum Eyledi
Nasıl Yazmak İsterim Şimdi Sana
Sayfalarca Sana Anlatmak İsterim
Yaşadıklarımı..!
Sana Uzaktan Konuşuyo
Evi beyaza boyattım
Kapısına seni yazdım
Erkenden uyandım
Yağmurlara baktım
Yağmurlara baktım
Daldım oyalandım
Güller açılınca, gülüyorsun sandım
Kuşlar uçuşunca, biliyorsun sandım
Hadi geliver, hadi gülüver
Mini mini minnacık
Hadi geliver, hadi gülüver
Mini mini sevdacık
Evi beyaza boyattım
Kapısına seni yazdım
Derdime de dayandım
Mazimize baktım
Mazimize baktım
Daldım oyalandım
Güller açılınca, gülüyorsun sandım
Kuşlar uçuşunca, biliyorsun sandım
Hadi geliver, hadi gülüve
Adım Hüzündü Benim
Adım hüzündü benim
yaşamın varolmuşluğunda.
Yaşam denen kargaşa içinde yenik düşmemek için
tüm çabalar,
tüm direnmeler,
ve bitmek bilmeyen zamanlar.
Yüzlerdeki gülümsemeler,
sahtelikler,
sabırsızlıklar,
anlamsız istekler.
Koştukça peşinden erişilmeyen gönüller,
pertavsız üzerinden görünen ablak suratlar.
İstemek gerekir hayatın barışıklığını.
Yaşamak gerekir yalnızlığı,hüzünü,
gökkuşağının o renkleri altında inançlılığı.
Uz
BEŞİNCİ MEKTUP
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
Öyleyse ayrılmadık.
Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Bir çocuğun önce doğması
eLFiDa
Yüzün geçmişten kalan, aşka tarif yazdıran
Bir alaturka hüzün, yüzün kıyıma vuran
Anne karnı huzuru, çocukluğumun sesi
Senden bana şimdi zamanı sızdıran
Şımartılmamış aşkın sessizliğe yakın
Kimbilir kaç yüzyıldır sarılmamış kolların
Sisliydi kirpiklerin ve gözlerin yağmurlu
Yorulmuşsun hakkını almış yılların
Elfida bir belalı başımsın
Elfida beni farketme sakın
Omuzumda iz bırakma yüküm dünyaya yakın
Elfida hep aklımda kalacaksın
Elfida sen eski bir şa
Kelimeler eksik, kelimeler yarali.
Kelimeler ciliz.
Tasimiyor, anlatmiyor, tanimlamiyor bu duyguyu.
Ben de...
Çok baska bir sey. Sevginin ortasinda, derin acilar
hisseder mi insan?
Aydinlik gülümsemelerin içine, hüznü yerlestirir mi
durup dururken?
Gözlerine bugu,diline sitem, yüregine burukluk,
çöreklenir kalir mi
asirlarca?
Gelmeyecegini bildigi mektup için, posta kutusunu hep
ayni heyecanla
açar
mi?
Dedim ya, baska bir sey bu.
Ne kadar yalnizsam, o kadar seninleyim su günle