Bırakıp gitmek istiyorum her şeyi, herkesi… Yüreğim yanıyor, içim acıyor. Canım çok yanıyor Tanrım… Elimde bir oyuncak, çocukluğuma geri dönmek istiyorum. Sorumsuz, sorunsuz, mutlu… Okadar uzak ki umut ettiğim şeyler bana. Okadar zor ki bu yüreğin tamiri. Bir tanem, bebeğim, gözlerini, bana sarılmanı özledim. O kadar özledim ki seni, isyan edesim geliyor. Sen şimdi kaçıncı uykunda, sarılıyorsun yanındaki bedene. Mutlu musun? Ben aklına geliyor muyum? Düşünüyor musun beraber geçirdiğimiz saatleri
Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başrdılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbir
aramak....
Ömür boyunca aramak.. Yalnız seni aramak. Paslı teneke kutularda, küf kokan dolaplarda, çerçevelerde, tenhalarda, sonra vapurlarda, trenlerde hep seni aramak. Belki bu şehirde değilsin. Ne çıkar? Seni arıyorum ya. Belki de aynı sokakta evlerimiz, sabahları beni görüyorsun işime giderken. Sonra akşamı bekliyorsun, alacakaranlığı… Beni bekliyorsun ya da bir başkasını, bir başkasını.
Hiç gel demeyeceğim sana. Aramak neredeyse ben oradayım. Ayaklarım ne güne duruyor? Yok yok b
böyle güzel günlerde yalnız olmak ne kötü......bayram sabahı kalkıp bayramlaşacağın biri yok............
ne anlamı var o zaman bayramın...........................
AKLIMA SENDEN BASKA BIRSEY GELMIYOR
Kelimeler eskiyor neyi nezaman söylesem,
hepsi sensin
aklıma senden başka birşey gelmiyor,
desem ki gurbetteyim
türküler uzun, gurbet sensin türküler sen,
desem ki yalnızım dağlarda
günler bitmiyor, yalnızlık sen,
dağlar sen, günler sensiz.
Aklıma senden başka birşey gelmiyor.
Aklım sende, sen yüreğimde,
yüreğim temaşada gözlerini,
gözlerin üzüm bağlarında temmuz ayında
bağ bozumuna zaman var.
Gözyaşlarımı topluyorum şimdi,
ü
GiT - Me
Bana gel, sadece bana...
Yıllardır içinde sakladığın ve haykırmak için biriktirdiğin sevda sözlerinle gel.
Ya da konuşma, tek bir söz bile söyleme, suskunluğunla gel.
Utangaçlığın, güçsüzlüğün, üzerini yalanlarla örttüğün hatalarınla gel...
Sana kendini anlatman için hiç fırsat vermeyen insanları bırak bir kenara.
Onlar hep zamanını çaldı senin.
Sen aşkını saklarken hoyrat ellerden, onlar her seferinde bir çentik açıp yüreğine, büyüttüler yaranı, kanattılar.
Sen payla
En çok gözlerim özledi seni.
Yakıcı kokunu hissetmesem de görmeyi,
Gözlerinde fırtınalar yaratmayı,
Kaybolmanı, kaybolmayı,
Bir çift gözle sevip,
Sonsuza dek onunla kalmayı
benim için aşk
Belki de bir hayalin peşinden yıllarca koşabilmektir, ya da koşmayı düşünebilmektir aşk. Üstelik yitip giden, hızla geçen zamanın sonunda o hayali hiç gerçekleştirememe olasılığına rağmen...
Günleri, geceleri bir odaya kapanarak geçirirken, bir telefon çığlığına, bir kapı ziline ömrün yarısını verebilmeyi düşünmektir... Ya da duyulacak bir sesle, sevgilinin yüzündeki bir gülüşle, gözlerindeki bir ışıltıyla, ömrün üzerine bir ömür daha ekleneceğini hissetmektir aş
yasak düş(tüm)
her şey bir garip bugün
sen garip ben garip
kafesteki kuş,sofradaki aş garip
birşeyler var yolunda olmayan biliyorum
ama neee..?
sen mutlu ben umutlu
ama birşeyler var
bir korku var yüreğimde
ılık esen bu rüzgar içimi donduruyor
bir sessizlik var ikimizdede
fırtına öncesi gibi
umutluyum ama huzurlu değil
bugün yada yarın birşeyler olacak
biliyorum ve ayrılık gelecek
gel yanıma uzan diyorsun
oysa ben yanına ölmek istercesine
kalmak istiyorum
saçında bir tel yüz
Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda, ağlamak da artık zor geliyor, zoruma gidiyor.
Benden sana, söylemesi zor, yazması kolay bir kelime; Hoşçakal.
Aldatıldığımı bildiğim bu geceden sana son bir yazı, son bir hatıra.
Seni her çağırdığımda, artık yüreğime yumruk atamayacaksın. Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım. Artık ne gelmeni isteyeceğim, ne de kalmanı....
Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım. Senin oturduğun iskemle boş, ev boş... İhanetin resmi boşlu
Sensiz olamam
"Her aşk kendi masalını yarattı
seni perilere beni kaf dağının ardına attı"
üç gündür evden çıkmadım
telefonlarını açmadım
seni üzeyim derken
gitgide sana bağlandım
yani kendi kalbime bir çelme taktım
sensiz olamam yaşayamamki
bir gece dargın kalsak uyuyamamki
bakma kızınca sana gurur yaptığıma
aşk dolanır seni görünce ayaklarıma
Sustum yüzüm benzim soldu
herkes beni senden sordu
üç beş saat derken
bak yine akşam oldu
Yani olan yine aşka oldu
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet.
Yüreğini elime koyduğunda anladım...
''Sana ihtiyacım var, gel!'' diyebilmekmiş güçlü olmak.
Sana ''git'' dediğimde anladım...
Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek.
"Git" dediklerinde, gittiğimde anladım...
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım...
Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş
Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,
Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,
Dağlara dönmeli yüzünü insan.
Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak;
Yeni insanlarla 'tanışmalı, yeni keşifler yapacak....
Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, Gerçekleştirmeyi denemeli!
Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir,
Kendisinin bir sal olup da, O dursa da yolculuğu
Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi…
Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…
…
Sen bulanıklaşsan da, gözüm hep ufuktaki yalnız haberciyi gördü… Buğulanmış cama çarparken yağmur damlaları, ben çizdim bir kâlp içine iki bedeni…
Zamanın bilmem hangi köşesindeydik hatırlamıyorum. İşime gelmeyen buluşmalardan kaçmadım sen varsın diye… Çam diplerinde petunyaları kuruturken ellerimizde, sen bana SENİ SEVİYORUM derken bile bakamıyordum gözlerine. Utancımdan … alışık olmadığımdan b
EsKideN BiLMeZDiM yaLnIzLıĞı........
Eskiden bilmezdim yalnızlığı
Bir ağaç nasıl yalnız değilse ormanında
Bir çiçek kendi dalında
Eskiden bilmezdim yalnızlığı
Yalnızlığın içinde
Şimdi yalnız, yalnız mıyım
Kopuk muyum dalımdan
Uzağında mı kaldım ormanın
yılmaz güney