Her işin bir çıraklık, kalfalık, bir de ustalık dönemi vardır. İyi usta olacaklar daha kariyerlerinin ilk yıllarında belli olurlar ve başarı için pek çok bedel öderler. Elde edilen başarıda ise sadece kendi renklerini taşırlar…
Sultan bir gün komşu ülkeyi ziyarete gider. Mükemmel ağırlamanın yanı sıra, sultanı etkileyen bir başka şey daha olmuştur. Komşu ülkenin sultanının sarayının duvarları öyle bir tuğladan yapılmıştır ki, alır götürür bizim sultanı başka bir dünyaya.
Öyle bir renktir
Mut'un bir dağ köyünde dostlarla birlikte gezerken yaşlı bir karı koca gördüm.
Baktım bir kanepenin üzerinde oturuyorlar...
İyice yaklaştığımda tezekten yapılmış evlerinin bahçesinde oturdukları kanepenin bir tarafının tamamen kırık olduğunu, kanepenin sağlam tarafına sıkışarak oturduklarını ve sohbet ettiklerini anladım.
Yüzlerinde bir tebessüm vardı.
Evin halinden ve karı kocanın kılık kıyafetinden maddi durumlarının hiç iyi olmadığı ve yeni bir kanepe alacak güçlerinin olmadı
Ne çok şey anlatır gözyaşları...Bazen söylenemeyen sözlerin sesi,bazen bir pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi...Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları...
Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...Eğer anlayabilirse...İnsanoğlu bir garip...Sevinir ağlar,üzülür ağlar,hasret çeker ağlar,kavuşur yine ağlar.Kelimeler kifayetsiz kaldığında,gözyaşları görev başındadır.Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet...
Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor.Hala insan olduğumuzu, hiss
İlişme Yalnızlığıma
Diyorsun ki;
İçimde sana dair henüz oluşmaya başlayan bir kıpırtı var.
Diyorsun ki;
Seni hayatıma katmak istiyorum.
Diyorsun ki;
Mutluluk varılacak yer değil yürünen yolsa gel beraber yürüyelim.
Kulağa çok hoş geliyor söylediklerin biliyor musun?
Bilinmeze açılan yolun karşı konulmaz çekiciliği
sınırsızca paylaşabilmek
bu yolculuğun daha bir çok yolculuğu beraberinde vaat ettiği masmavi bir ufuk düşlemek.
En çok da özlemlerimin ve tüm yaşamak istedikleri
Nedense herkes yanlış bilir, Yakamoz Ay ışığının suya, denize vuran yansıması değildir.
Yakamoz aksine Ay olan gecelerde olmaz. Yakamoz bir canlıdır, latince ismi Noctulica Milliaris olan bu canlı aynı bir ateş böceğinin denizde yasayan versiyonudur. Limunisans maddesini vücudunda barındıran bu canlıya dokunulduğunda bir ışık saçar. Bu canlı bir planktondur, yani milimetrik boyutlarda bir canlı.. Bunlardan milyonlarcasi bir araya geldiginde geceleri bir kayık geçerken, veya bir balık sürüsü
9 EYLÜL 1922' İZMİR GERİ ALINDI..............
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal'in 12 Eylül 1922 tarihinde İzmir'den Türk Milleti'ne yayımladığı zafer mesajı:
"BÜYÜK VE ASİL TÜRK MİLLETİ!
Ordularımız 9 Eylül 1338 (1922) sabahı İzmirimizi ve yine 9 Eylül 1338 (1922) akşamı Bursamızı nıuzafferen kurtardılar. Akdeniz askerlerimizin zafer terâneleriyle dalgalanıyor. Asya tmparatorluğu'na yeltenen küstah bir düşmanın muharebe meydanlarına gelmek cesaretinde bulunan ordu kumandan
Hayata hiç isyan etmeyin.
Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil.
Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı.
Başımıza gelenler de eşit değil.
Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz.
İşine akıl erdirebildiğiniz bir Tanrı, Tanrı değildir.
"Guguk Kuşu" filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde çok ağır bir
mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer
Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır, kaldıramaz. Diğer hastalar
onunla alay ederken bi
Yerin seni çektiği kadar ağırsın...
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın...
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin...
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün...
Karşındakinin gördüğüdür rengin...
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa...
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun...
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin...
Sakın bitti s
Ben hayatımda neyi değiştirmek isterdim.....
Ah onu bir bilebilsem....
Hayatı bazen silgi kullanmadan resim çizme sanatına benzetiyorum...
Çiziyorum, çiziyorum ama silemiyorum....
Silebilseydim eger bazı şeyleri silmek isterdim.....
Aynı zamanı geri alamadığım gibi......
Zamanı geri alsaydım gücüm yetseydi şayet.....
Neleri değiştirmek istediğimi bile bilemiyorum.....
Boşveriyorum değiştirmeyi....
En başa dönmek ne kadar da zordur....
Döndüm diyelim başa b
......Saygıdan dostluğa uzanıp giden ..........................................
....................Her yolun taşında sevgi var sevgi ......................................
................................Gönül sevdiğinden ayrı düşerse ........................................
.............................................Akan göz yaşında sevgi var sevgi ......................................
Ozan EROL
Her yer kurak bir çöldü… rüzgar deli gibi eser, sürerdi hükmünü… Hakim
Birgün ormancının biri dalları nehrin üzerine sarkan ağacın dallarını keserken baltasını suya düsürür.
'Aman tanrım' diye bağırdığında bir peri belirir ve
'Ne diye bağırıyorsun?' der.
Ormancı baltasinı suya düşürdüğünü ve yaşamını sürdürebilmek için o baltaya ihtiyacı olduğunu söyler.
Peri suya dalar ve elinde bir altın balta ile tekrar belirir. 'Baltan bu muydu?' diye sorar. ormancı'hayır' diye cevaplar.
Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüş bir balta ile
te
Ömür ezanla namaz arası kadardır!
Bir dede ile torununun konuşmalarına kulak veriyoruz:
Torunu, pamuk gibi bembeyaz sakallı, nur yüzlü dedesine merakla soruyor: 'Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadar olur?'
Dede tatlı bir gülücükle:
Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum.' deyince torun:
'Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?' der. Dede: 'Evet yavrum. ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır.'
diye cevap verir. ...
Torun yeniden sorar:
'Namazsız ezan ve eza
Çok eskidendi belki el öpmeler, kenarı dantelli mendiller içinde şekerler,
avuca zor sığan kocaman 2,5 liralık bayram harçlıkları...
Postacının getirdiği, uzaktaki dostların bayramı kutlayan bayram kartlari...
Aniden yok oldular, yittiler eskilerde bir yerlerde.
Yıllarca sadece seyahate gidenler tesadüfen karşılaştılarsa
kutladılar birbirlerinin bayramlarını.
Artık bayramlar sadece birer "fırsat" oldu, yorgun bedenlerin
dinlenmesi için...
Ve birgün sanal alemle tan
> Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu
> sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı…
>
> Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni
> yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık
> beni huzursuz ediyordu.
>
> İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik
> anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum.
Bayram Geldi Hoş Geldi....
Bayramlar uzun zamandır bana hüzün verir oldu. Benim yaşım ilerledikçe çevremdeki sevdiklerimi kaybetmem belki de sebebi..Belki de şimdiki bayramları çocukluğumuzdaki bayramlar lezzetinde yaşayamadığım içindir. Hepimiz bir koşturma içinde hayatı yakalamaya çalışırken ,yorgunluğumuzu çıkartmak için bayram tatillerini kullanır olduk. Ailelerimizden,sevdiklerimizden,arkadaşlarımızdan uzakta hayatı yaşıyoruz işte,adına yaşamak denirse…
Benim gibi mi düşünürsünüz bil
Bana diyorsun ki
Nasıl bir martı yavrusunu severse
Bana diyorsun ki
Nasıl bir midye incisini gizlerse
Bana diyorsun ki
Nasıl bir arı peteğini örerse
İşte öyle büyüyorsun içimde
Sevgi yetmez Sevgi yetmez
Sevgine saygın yoksa
Sevgi yetmez Sevgi yetmez
Sorumluluğun yoksa
Sevgi yetmez Sevgi yetmez
Arada eller varsa
Sevgi yetmez Sevgi yetmez
Yarından ümit yoksa...
Bense diyorum ki
Bahçende güller baktıkça güzelleşir
Bense diyorum ki
Aşk engelleri aştıkça değe
Hiçbir ilişki sadece mantık üzerine kurulmaz... Aynı şekilde sadece aşk da mutlu olmaya yetmez. İlişki, dünyanın en zor işidir ve uyulması gereken kuralları vardır
KABULLEN: İki şeyi kabulleneceksin. Birincisi "aramızda iktidar problemi olmasın şekerim" gibi girişimler tamamen hayalcidir; kabul edeceksin. İkincisi, bir insanın bir başkasını hep aynı şiddette sevmesi mümkün değildir, bunu da kabul edeceksin.
İZİN VER: Karşındakinin kendisi olmasına izin vereceksin; en sana uymayan yanla
Çeşmedeyim hayatımın tüm güzelliklerini yaşadığım hatta tüm aşklarımı kapak yaptığım.....
Belkide benim için acısıyla tatlısıyla tüm güzelliklerin mekanı....
Güneş batarken hiç güneşin reklerini fark ettinizmi?
Ben ettim güneşe her zaman hayranlıkla baktım,
Işığıyla,renkleriyle içimi ısıtan o sıcaklığıyla,içine beni alırmısın diye çok dilediğim,
O sıcaklığı kimsede bulamadım ,kimse bana o sıcaklığı yaşatamadı,
Yaşatmasınıda zaten beklemedim ,ne kadar yaşatabilirki?
Hayat çok kısa zaman ak
İzmirden… Gök gözlü..... ince bacaklı.... ıslak kanatlı.... Bir martının kanadında…
Martıların bir gün özgürce havalandığı... Denizin en derin en koyu maviliklerinden...
Bir martı kadar özgür müyüz, ince bacaklı gök gözlü hani bir martı kadar çığlık çığlığa?
Hayat böyle bir şey işte.. Taş duvarların arasından bile filiz demetleri dökebilmek.. Sanal dünyada yalnız yada çok kişi olmak kimin umurunda.. Gerçek dünyada varsınız.. Gerçek dostlar..
Dostları olmalı insanın, aynen gem
Hayatla röportaj yaptığımı gördüm rüyamda.
"Benimle röportaj mı yapmak istiyorsun?" diye sordu Hayat.
"Zamanın var mı?" diye sordum.
Gülümsedi.
"Benim zamanım Sonsuzluk" dedi Hayat. "Ne sorular var yüreğinde?"
"İnsanlarla ilgili en çok neye şaşıyorsun?" diye sordum.
Hayat yanıt verdi.
"Çocukluktan sıkılıp büyümek için acele ediyorlar, sonra yine çocuk olmanın özlemini duyuyorlar. Para kazanmak için sağlıklarını kaybediyorlar, sonra sağlıklarını kazanmak için
Ne güzel çarşaflar sererdin aşka
üstünde serin kanatların yelken açardı
bir gün kim bağırdıysa uyandık birbirimizden
-deniz bitti, boğuluyorum, camı açsana!
Denizin üstünde uyku yasaklandığından beri
karadayım, boğulsam da kırpmıyorum gözlerimi
her zaman benim gözlerim değil uykusuz
görüyorum beni okşayan gözlerindeki geceyi
Yakılacak öyle çok sır var ki bu ormanda
yine sen tutuştur, yine bir avuç suyun
uslandırsın deli çiçekleri ezen kötü sözleri
derim ki: - aşk varm
AŞK….
Aşk, kocaman bir yürek ister önce ,
Sonra, cesaret.
Yufka yürekle , olmaz aşk…
Fedakarlık bekler maşuk eğer varsa …….
Aşk, yumuşak yataklarda,
Kırışık çarşaflarda yaşanan şeyin tarifi değildir…
Aşk, pavyonların loş ışıkları altında yaşanan,
Çakır keyf olmakda değildir….
Hercai gönüller aşkı ne bilir…Yada her çiçekten bal alan…
Aşk hesap sorar adama …aşk adamı vurur…
Aşka, olmaz ihanet…
Falcıda anlamaz bundan.
Cevaplayamaz hiçbir kehanet…
***
Günübirlik s
Bunlar güzel hatıralar...
Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
Uyandın ve ben bittim...
Beni güzel hatırla!
Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
Sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...
Beni güzel hatırla!
Sayfalarca mektup b