İKİ ERKEĞİN GÖZÜNDE KADINI ANLAMAK
Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı.
Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti.
Alaycı bir ses tonuyla :
- Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu.
-
Farkında mısın?
Bize ait cümleler kurmaktan,
Ne kadar da aciz kaldık son günlerde,
Bırak, seni seviyorum demeyi,
Bir günaydını bile çok görür olduk birbirimize,
Tükenen, tükenen sevgimiz mi,
yoksa, yoksa dilimiz mi varmıyor?
Ne sen bana iyi misin, diyorsun,
Ne ben sana bir günaydın.
Bıçak açmıyor ağzımızı, farkında mısın?
Yavan kelimelere başvurmamız sebepsiz değil,
Saçlarımı bile taramıyorum eskisi gibi,
Senin ise içinden gelmiyor tıraş olmak,
Eskiden, daha zili çalmad
Ne çok şey anlatır gözyaşları...Bazen söylenemeyen sözlerin sesi,bazen bir pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi...Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları...
Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...Eğer anlayabilirse...İnsanoğlu bir garip...Sevinir ağlar,üzülür ağlar,hasret çeker ağlar,kavuşur yine ağlar.Kelimeler kifayetsiz kaldığında,gözyaşları görev başındadır.Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet...
Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor.Hala insan olduğumuzu, hiss
Bir zamanlar bir yerlerde kör bir genç yaşıyordu ve bu kör genç kendisinden nefret ediyordu ,
çünkü kör bir yaşamı vardı.
Göremediği için hiç birşeyi ve hiç bir kimseyi sevemiyordu ,herkesten ve her şeyden nefret ediyordu..
Ama kız arkadaşı hariç, kör yaşamında sevdiği tek şey kız arkadaşıydı...
Bir gün kız arkadaşına eğer dünyayı görebilseydi onunla evlenmeyi kabul edebileceğini söyledi...
Kız arkadaşıda onu çok mutlu ettiğini söyledi...
Günlerden bir gün şans gencin
O durmadan kaçıyor;
Sen ardından gitmiyorsan;
O günün her saatinde saklanıyor,
Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
Boşuna aldatma kendini,
Onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada ,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman icin
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini a
Ah, kalbimiz...
Ne kadar ortada, ne kadar savunmasız, ne kadar çıplak.
Ve ne kadar açık.
Kelimeler giydiremiyor onu... Sahici olanlar müstesna. Dudakların giydiremediği bir endam kalp. Terzisinin işi ne de zor, modaya göre dikse kıyafetini, yakışmıyor kalbe... Çiğ düşüyor... Dikkat etmese güne, çağa, o başka dert... Tazeliğini kaybedince her şeyini kaybediyor kalp... Birden iç karartıcı duygular görünüyor her eyleminde, hareketinde... Renkler önemli kalbi kuşandırırken... Sesler... K
Eflatun'a sormuşlar;
İnsan oğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir?
Eflatun tek tek sıralamış;
"Çocuklukta sıkılırlar ve büyümek için acele ederler ne varki çocukluklarını özlerler...Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.Ama sağlıklarını geri almak için para öderler.Yarınlarından endişe ederken bu günü unuturlar..Sonuçta,ne bugünü ne de yarını yaşarlar.Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar.Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler"...
Peki sen ne öneriyorsun?
Bilge yine sıralamış;
Gözüm; "Mustafa" Kaşım; "Kemal"
Sevdam; "Mustafa Kemal"
Gözüm; "Mustafa" Kaşım; "Kemal"
Sevdam; "Mustafa Kemal"
Bir millet delirmiş olmalı ki; Devletini ve onu yönetenleri sevmesin, saymasın,kin ve öfke beslesin
Ve bir devlet yönetimi düşünün ki; Gözün üstünde kaşın var diye fertlerine zarar versin
Bunca yıl her türlü zorluklara devlet ve millet olarak göğüs germişiz Ve yıllardır da bu mücadelemizi daha çağdaş bir Türkiye için veriyoruz
Peki şimdi ne oldu
Farkında Olmalı İnsan...
Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen...
Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını
Fark Etmeli.
Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını
Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını
Fark Etmeli.
Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu
Fark Etmeli.
Henüz Bebekken 'Dünya Benim!' Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı
Hiçbir ilişki sadece mantık üzerine kurulmaz... Aynı şekilde sadece aşk da mutlu olmaya yetmez. İlişki, dünyanın en zor işidir ve uyulması gereken kuralları vardır
KABULLEN: İki şeyi kabulleneceksin. Birincisi "aramızda iktidar problemi olmasın şekerim" gibi girişimler tamamen hayalcidir; kabul edeceksin. İkincisi, bir insanın bir başkasını hep aynı şiddette sevmesi mümkün değildir, bunu da kabul edeceksin.
İZİN VER: Karşındakinin kendisi olmasına izin vereceksin; en sana uymayan yanla
Bir zamanlar ne kadar çok gökyüzüne bakardım.....
Her yıldız kaydığında içimden dilek tutar ve dileğimin olmasını sabırla beklerdim......
Ama hiç bir dileğim olmadı.....
Sadece onları izlerken dilimden düşürmediğim ve benim şarkım diye adlandırdığım .....
Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar
Yeryüzünde sizin kadar yalnızım
Bir haykırsam belki duyulur sesim
Ben yalnızım,ben yalnızım
yalnızım...
Hatırlarmısınız böyle devam eder gider....şarkı bitince yalnız insanla
Julia Dixon, kazayla anahtarını evde unutup,
sokakta kaldığı sırada postacı da ona doğru yaklaşmaktaydı.
- Bayan Dixon! Üzgün görünüyorsunuz, bir sorun mu var?
- Ne yapacağımı bilmiyorum. Kapıda kaldım.
Anahtar evde ve yedeğini bıraktığım komşum şehir dışında.
Kocamda anahtar var, fakat o da şehir
merkezinde bir otelde konferansa katıldı.
Ona ulaşabileceğimi sanmıyorum. Eve nasıl gireceğim?
Postacı, kadını sakinleştirmeye çalıştı
ve ona bir çilingir çağırmasını tavsiye etti.
Bir kitap olsaydı hayatın, gönül kütüphanesinin neresine koyardın onu? Tarih kitaplarının mı, felsefe kitaplarının mı, romanın mı, şiirin mi, yoksa günlüklerin arasına mı? Göze çarpan bir yerde mi durmasını isterdin veya dikkatle bakanların bile göremeyeceği bir yere mi yerleştirirdin onu? Sık sık açıp okur muydun hayatının kitabını, yoksa sadece ayda yılda bir, tozunu silmek için mi eline alırdın? Veya büsbütün unutarak onu gönlünün hiç bakmadığın bir köşesine mi atardın? Peki kitabını eline al
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye
ağlayabilir; bir filme bir şarkıya bir yazıya... En az erkekler kadar
yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten
ağlıyorsa ağlatan
onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak
ki ağlatan gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!
Işte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz
nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını ç
güneşle ıslanmaya uyanmak
Uzun zamandır sinsice yerleşen bir telaş var ellerimde,
nereye koysam, ne iş yapsam gitmiyor bir türlü bu dalgalanmalar.
hiç bir işe yetişemiyorum, hep yarım kalan resimler, oyalar, bulaşıklar..
aslında kalbimin sızısını ellerime yükledim, hiç bir şeye mecbur değilken üstelik.
neyi tamam olabilir ki insanın, bir kendi eksikken kendine.
rüya kadar bile bellirgin değilken hiç bir suret, kimden ödünç aldığım bile muamma olan karışık bir gülüş yapışı
Uzak gizemli bir ülkedir aslında hepimizin yaşadığı, soluk aldığı, âşık olduğu şehir...
Her birimizin apayrı bir hikâyesi var...
Pek çok şey biriktirdik...
Pek çok şeyi yarım bırakıp, yanıbaşımızda fesleğenler büyüterek uzak başka uzak ülkelerden gelecek gemileri izledik...
Aslında hiç bir şey bize aşina değil artık...,
Yalın bir yangının içinde gonca güller büyütmek bile, birilerini sevip, onlara ömrümüzü adamak bile zamanın içinde bir kayboluş. Pek çok kez kaybolduk...
Ne kadar ço
Bunlar güzel hatıralar...
Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
Uyandın ve ben bittim...
Beni güzel hatırla!
Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
Sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...
Beni güzel hatırla!
Sayfalarca mektup b
Yüreğim mi kanıyor,sevdiklerim yüreğimimi kanatmış yok canım bana yapmazlar yapamazlar bana kıyamazlarr....durun ya.... batırmayın cam kırıklarını ..yakmayın canımı..valla çok acıtıyor cam kırıkları canımı helekii sevdiklerinin gidişini görmek ...
Görmek ve sessiz kalmakk..sessizce izlemek zorunda olmak...içine atmak duygularını,susmak ve zamanla unutulmak....
Elbette tercihler değişir bundan doğal ne var ki...Ama izi..Yakıp da geçer..Kanatırr....Ağlatır içini, için için...
Duyurmazs
’Uyan bak ne güzel doğmuş bugün güneş’ ,diyordu uzaklardan bir ses bu sabah. Ona göre aydınlık getiriyordu doğan güneş, pozitif bakmasını sağlıyordu, mutlu ediyordu böylece kendini. Yeni güne sapasağlam başlıyordu her sabah. Ne kadar mutluluk doluydu tahmin edemezsiniz.
Sonra yine uzaklarda bir ses ’Hala uykum var kapatın perdeleri’, diyerek başlamıştı yeni güne bu sabah. Birileri bişeyler söylüyordu ama o duymuyordu bile bunları. Bir an sevdiğinin sözleri aksetti kulağına; ’Bak ne güzel do
Bayram Geldi Hoş Geldi....
Bayramlar uzun zamandır bana hüzün verir oldu. Benim yaşım ilerledikçe çevremdeki sevdiklerimi kaybetmem belki de sebebi..Belki de şimdiki bayramları çocukluğumuzdaki bayramlar lezzetinde yaşayamadığım içindir. Hepimiz bir koşturma içinde hayatı yakalamaya çalışırken ,yorgunluğumuzu çıkartmak için bayram tatillerini kullanır olduk. Ailelerimizden,sevdiklerimizden,arkadaşlarımızdan uzakta hayatı yaşıyoruz işte,adına yaşamak denirse…
Benim gibi mi düşünürsünüz bil
Aynada bir kadın gördüm az önce
Saçlarına canlı çiçekler gözbebeklerine
Kocaman bir özlem iliştirmiş.....
Bir de çapkın kırmızı ruj dudaklarında
Aynada bir kadınla gözgöze geldim az önce
Gülünce gamzeleniyor yanaklarında çizgiler
Eteklerinde şuh hercailer uçuşuyor
Ayak bileklerinde gümüş halhalın zilleri oynaşıyor
Aynada bir kadına baktım az önce
Göğsünde hasret çiçeklerini katmerlemiş
Gözlerinde yola bakan yılan çöreklenmiş
Yüreğinde kocaman bir aşkla büyülenmiş...
Birgün ormancının biri dalları nehrin üzerine sarkan ağacın dallarını keserken baltasını suya düsürür.
'Aman tanrım' diye bağırdığında bir peri belirir ve
'Ne diye bağırıyorsun?' der.
Ormancı baltasinı suya düşürdüğünü ve yaşamını sürdürebilmek için o baltaya ihtiyacı olduğunu söyler.
Peri suya dalar ve elinde bir altın balta ile tekrar belirir. 'Baltan bu muydu?' diye sorar. ormancı'hayır' diye cevaplar.
Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüş bir balta ile
te
Hanı deli ruzgar misali derler ya
Eser dallari kırarcasina
halden de anlamaz ya
ya da durup sorgulamaz
sadece eserr
en içten en coşkulusundan
Hani bunun adına sevdamı ne derler
salt duygulara kabarik
insanın içini yakar içten içe
Ve yakar acimasızca
zamanla yarışır umursamaz
Şımarıkmı yoksa
Tatlımı tatlı şımarık
Aşk....
Ulaşılamayan yıldız gibi gelirdi
bir yanıp bir kaybolan
gecenin en mavi zamanında
Var bildiğide yok
Yok bildiğide var olan
Milyonlarca ışık içinde
T