Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

rina's Blog

  • başlık
    90
  • yorum
    249
  • görüntü
    76.706

Bu blog hakkında

Hayata dair

Bu blogdaki başlıklar

Çiçekler dalında güzeldir unutmayın...!...

Papatya sevenlere yaprağını saydırır, Nilüfer bu duyguyu hep göllerde kaydırır, Gül dedinmi gidecek olanıda caydırır, Çiçeklerle hasbihal etmeyi denedin mi?   Lale dersen endamı anlatmaya ne gerek, Karanfil acılar çiçeği oldumu desek, Kardelen asil yalnızlığı seçen çiçek, Çiçeklerle muhabbet etmeyi denedin mi?   Kırçiçeği sevginin bir başka ifadesi, Menekşe çiçeklerin renkleriyle gözdesi, Manolya şarkıların türkülerin özdesi, Çiçeklerle hasbihal etmeyi denedin mi?   Ka

rina

rina

SERÇE VE GÖÇMEN KUŞUN HİKAYESİ!

İhanetin adı göçmen bir kuşa verilmiş, Sadakatin adı ise; bir serçeye   Göçmen kuş bütün bahar ve yaz boyunca Küçük köyün üstünde uçmuş serçeyle beraber   Küçük sinekleri, kurtları yemişler, Kış yağmurlarıyla şaha kalkmış, derelerden su içmişler.   Masmavi gökyüzünde dans etmişler, Çiçek açan ağaçlara konup, papatya tarlalarında gezmişler...   Birbirlerine söz vermiş kuşlar; Ayrılmayacağız diye.   Ama kış gelmiş, Göçmen kuş adına yakışanı yapmaya kararlıymış,   Serç

rina

rina

BİR YILDIZ KAYDI......

Bir zamanlar ne kadar çok gökyüzüne bakardım.....   Her yıldız kaydığında içimden dilek tutar ve dileğimin olmasını sabırla beklerdim......   Ama hiç bir dileğim olmadı.....   Sadece onları izlerken dilimden düşürmediğim ve benim şarkım diye adlandırdığım .....   Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar   Yeryüzünde sizin kadar yalnızım   Bir haykırsam belki duyulur sesim   Ben yalnızım,ben yalnızım   yalnızım...   Hatırlarmısınız böyle devam eder gider....şarkı bitince yalnız insanla

rina

rina

HALBUKİ SÖYLENMEMİŞLERDİR İNSANIN CANINI ACITAN...

İçimde bir kiz çocuğu oturtmuşlar İçimde yüreğimin taa şurasina bakin ağlıyor! Susturamıyorum onu! İçimde bir hüzün saklanmış.. Çıkaramıyorum! Kiz çocugu ile öyle özleşmiş ki.. Hüzün o kiz çocuğuna öyle yakışmiş ki, Ayrılamıyorlar sanki...   Duyuyor musunuz..? Hıçkırıklarını..? Nasıl da sessiz ağlıyor duyuyor musunuz..? Duymuyor musunuz? Fakat nasıl olur? Nasıl duymazsın? Baksana hıçkırıklara boğulmuş ağlıyor..?   Göremiyorsan gözlerime bak..! Gözlerimde ki mate

rina

rina

SAHİPSİZ AŞK MEKTUBU!

Biliyorum okumayacaksın, ama yine de yazıyorum.   Okumayacaksın, çünkü göndermeyeceğim.   Belki masamın çekmecesinde, belki giymediğim bir gömleğin cebinde bulacaklar yıllar sonra.   Kimi aşk mektubu diyecek, kimi umut dolu bir mektup... Kimi cümlelerin içtenliğine bağlanacak, kimi soruların sertliğiyle irkilecek... Eski bir kâğıt olacak şu an elimde tuttuğum kâğıt şüphesiz. Bazı harfler okunmayacak, bazı soru işaretleri de öyle. Kimi sorularım yargı gibi anlaşılacak. Kimi noktalarım da

rina

rina

Aşkın En Mavi Zamanı.!.

Hanı deli ruzgar misali derler ya Eser dallari kırarcasina halden de anlamaz ya ya da durup sorgulamaz sadece eserr en içten en coşkulusundan   Hani bunun adına sevdamı ne derler salt duygulara kabarik insanın içini yakar içten içe Ve yakar acimasızca zamanla yarışır umursamaz Şımarıkmı yoksa Tatlımı tatlı şımarık   Aşk.... Ulaşılamayan yıldız gibi gelirdi bir yanıp bir kaybolan gecenin en mavi zamanında Var bildiğide yok Yok bildiğide var olan Milyonlarca ışık içinde T

rina

rina

GÜNAYDIN SEVGİLİM!

Farkında mısın? Bize ait cümleler kurmaktan, Ne kadar da aciz kaldık son günlerde, Bırak, seni seviyorum demeyi, Bir günaydını bile çok görür olduk birbirimize, Tükenen, tükenen sevgimiz mi, yoksa, yoksa dilimiz mi varmıyor? Ne sen bana iyi misin, diyorsun, Ne ben sana bir günaydın. Bıçak açmıyor ağzımızı, farkında mısın? Yavan kelimelere başvurmamız sebepsiz değil, Saçlarımı bile taramıyorum eskisi gibi, Senin ise içinden gelmiyor tıraş olmak, Eskiden, daha zili çalmad

rina

rina

KALBİNİZ.!..

Düsünün ki önünüzde bir dolap var.   Bu dolapta 4 bölüm var. Her bölümde kutular.Bu kutularin icinde sevginiz ve nefretiniz var.   En üst bölümdeki kutularda ‘en cok sevdiklerinizi’ sakliyorsunuz.   Ikinci bölümde ‘Seviyorum ama fazla da guvenmiyorum’ dediklerinizi.   Ücüncü bölümde ‘herkes gibi biri benim icin’dediklerinizi.   Ve en altta da ‘nefret ediyorum veya kesinlikle güvenmiyorum’ diye adlandirdiklarinizi.   Buraya kadar hersey tamam.Asil sorgu simdi basliyor.   Siz

rina

rina

UmuT NeYDİ?

Bir akıntıya kapıldım gidiyorum hayatın bana vereceğinden habersiz Belki bir elinde mutluluk olacak bir elinde umut Hangisini bana bahşedecekti hayat dedikleri şey Mutluluk mu yoksa mutluluğa duyulan umut mu ? Umutsuz mutluluk olmazdı ya zaten Umut düştü benim payıma da umut etmek umutla yaşamak Umut nedir ki peki Bir mutluluk mu yoksa acı çekmek mi Yoksa sadece bir çaresizlik miydi umut Mavi bir denizin kıyısında siyah dalgaların arkasından gelecek Sevda gemisini beklemek mi

rina

rina

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN..

Gözüm; "Mustafa" Kaşım; "Kemal"   Sevdam; "Mustafa Kemal"     Gözüm; "Mustafa" Kaşım; "Kemal"   Sevdam; "Mustafa Kemal"   Bir millet delirmiş olmalı ki; Devletini ve onu yönetenleri sevmesin, saymasın,kin ve öfke beslesin   Ve bir devlet yönetimi düşünün ki; Gözün üstünde kaşın var diye fertlerine zarar versin   Bunca yıl her türlü zorluklara devlet ve millet olarak göğüs germişiz Ve yıllardır da bu mücadelemizi daha çağdaş bir Türkiye için veriyoruz   Peki şimdi ne oldu

rina

rina

Eflatun'a sormuslar;

Eflatun'a sormuşlar;   İnsan oğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir?   Eflatun tek tek sıralamış;   "Çocuklukta sıkılırlar ve büyümek için acele ederler ne varki çocukluklarını özlerler...Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.Ama sağlıklarını geri almak için para öderler.Yarınlarından endişe ederken bu günü unuturlar..Sonuçta,ne bugünü ne de yarını yaşarlar.Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar.Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler"...   Peki sen ne öneriyorsun?   Bilge yine sıralamış;

rina

rina

kibrit çöpleri.!

Ben kibrit çöplerini insanların yaşantılarına benzetirim. Kibrit kutusu insanın yaşadığı toplumu ifade eder bir bakıma...   Bazı kibrit çöpleri vardır bir amaç için yanarlar, kimi bir sigara yakar, kimi bir ocak, kimi boş yere yanıp tükenir hiç bir işe yaramadan. Kimi ise bir ormanı, bir evi, büyük bir alanı yakar kül eder,kendisiyle birlikte.   Kibrit kutusunu açıp baktığınızda hepsi aynı gibi gözükse de birbirinden farklı kibrit çöpleri vardır.   Bazıları yanamayacak k

rina

rina

GÜZELLİK;BAKAN KİMSENİN GÖZÜNDEDİR........

İKİ ERKEĞİN GÖZÜNDE KADINI ANLAMAK Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti.   Alaycı bir ses tonuyla : - Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu. -

rina

rina

Hayat kayar ellerinizden.!.

hani, bir kitap okumaya başlarsınız...   ilk satırlarda çeker sizi içine...   öyle güzeldir ki anlatım…   tüm gerçeklik bir yana...   o kurgunun içine kapılır gidersiniz...   öyle kapılırsınız ki...   uzaklardan bir el uzanıp   tutar ellerinizden...   alıp götürür…   uzaklara…   kokusu ulaşır size dağların,denizin,çiçeklerin...   bir meltem okşayıp geçer teninizi...   dokunuşları hissedersiniz ya yüreğinizde...   hani, bilseniz de kurgu olduğunu...   o a

rina

rina

Öğretmenim ........

Öğretmen; öğretme işini görev edinen kişiye denir. Öğretmenlik bir meslektir. Kişinin öğretmen olabilmesi için öğretmen yetiştiren bir okulu bitirmesi gerekir. İlkokullarda öğretmen Sınıf Öğretmenidir. Sınıfın bütün derslerini aynı öğretmen okutur. Ortaokul ve Liselerde ders öğretmenliği vardır. Meslek okullarında dersler özel şekilde yetiştirilmiş meslek öğretmenleri tarafından işlenir.   Eskiden öğretmene "Muallim", öğretmen yetiştiren okula da "Muallim Mektebi" denirdi. Ülkemizde öğretmen o

rina

rina

-...-

Hani bazen kendini… Çok yalnız hissedersin ya, Hani başını Bir dost omuza yaslayıp, Sessizce ağlamak Gelir ya içinden, Hani bir şeyler içini karartır ya, Keşkesiz bir hayattır istediğimiz… Keşke noktalama işaretleri kadar insaflı olsaydı parantez, içlerine sığdırmaya çalıştığımız hayat, Her noktanın ardından cümleler kurabilseydik yeniden… Yaşamı virgüller ile uzatabilseydik keşke… Tırnak içine alınmış hayatlarımız olsaydı… Eskiler öyle yaparmış… SEVENLER,Sevdiklerine “Seni Çok Seviy

rina

rina

AAAAAAAAAAAA........................................

Öyle değil iste. Istiyor. Insan herseyi istiyor. Hem de ayni anda... Nedir bu her ş ey?   Yaptığın işi, iyi yapmaya calışacaksın. Kafa patlatacaksin. Uyduruk kaydırık olmamasına ugraşacaksın. Bu yeterince zor zaten.   Sabah aksam işle yatıp kalkman gerekiyor. Ama iste an geliyor, o da insani kesmiyor. Insan, yatagına is dışında, baska seyler de almak istiyor! Ee peki, âşık oldun diyelim. Sanki bir iliskiyi yürütmek kolay? O da inanilmaz emek istiyor. Diyelim ki, iyi gidiyor.

rina

rina

Yarım Kalanlara.!.

Sensiz yarım kaldım........   Sen gittin ben yalnız kaldım   Sensiz uyuyacagım bugece;   Sessiz aglarım   Sen gittin   Ben yarım kaldım   Yoklugun agır bir enkaz bıraktı ardında   Yanım boş kaldı   Odam karanlık   Yatağım soguk   Yalnızlık üşütür içimi   Sen gittin ben yarım kaldım   Geceler uzun sevdam hep hüzün   Sen yoksun bedenım hep yorgun   Sen yoksun sessiz bu dil   Ağlar bu göz...   Sen yoksun geceyi sabaha bağlar bu bekleyiş....   Gecede

rina

rina

ÜSTAT KİMDİR?

Üstat Kimdir? ( Yazar : Don Miguel Ruiz )   Bir zamanlar bir üstat varmış. İnsanlar konuşmasını dinlemek için toplanırmış. Söyledikleri harikulade imiş. Sevgi sözcükleri ona kulak veren herkesin, ta yüreğine işlermiş.   Kalabalığın arasından bir adam, üstadın ağzından çıkan her sözcüğü dinlemiş.Gönlü yüce olduğu kadar, alçakgönüllüymüş de. Üstadın sözleri bu adamı öylesine derinden etkilemiş ki, onu evine davet etmek istemiş.   Üstat konuşmasını bitirdiğinde adam, kalabalığın içinden ge

rina

rina

HAYAL İŞTE...

HAYAL İŞTE…   Bazen diyorum ki hayat bir yerlerde tıkandığında hayatın da bilgisayardaki gibi bir reset düğmesi olsa ve hayatı resetlesek… Tıkanıklığı, donukluğu ortadan kaldırıp yeniden başlasak…   Bazen güzel bir kesit yakaladığımızda sağ tıklayıp kopyalama işlemini gerçekleştirerek hafızamıza yapıştırsak, varsa hafızamızda kötü anılar onları da silip geri dönüşüm kutusuna yollasak…   Arada bir geri dönüşüm kutusunu boşaltsak… Geri dönüşüm kutusunda silinenlerin nereye gittiğini bilme

rina

rina

Belki de.!.

’Uyan bak ne güzel doğmuş bugün güneş’ ,diyordu uzaklardan bir ses bu sabah. Ona göre aydınlık getiriyordu doğan güneş, pozitif bakmasını sağlıyordu, mutlu ediyordu böylece kendini. Yeni güne sapasağlam başlıyordu her sabah. Ne kadar mutluluk doluydu tahmin edemezsiniz.   Sonra yine uzaklarda bir ses ’Hala uykum var kapatın perdeleri’, diyerek başlamıştı yeni güne bu sabah. Birileri bişeyler söylüyordu ama o duymuyordu bile bunları. Bir an sevdiğinin sözleri aksetti kulağına; ’Bak ne güzel do

rina

rina

Gerçekten Sevmek.!.

O durmadan kaçıyor; Sen ardından gitmiyorsan;   O günün her saatinde saklanıyor, Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;   O sana acıların en büyüğünü tattırıyor, Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;   Boşuna aldatma kendini, Onu sevmiyorsun demektir.   Elindeki içki kadehinde, Dudağındaki sigarada , Okuduğun kitapta, Mırıldandığın şarkıda, Söylediğin şiirde, Gördüğün rüyada Ve yaşaman icin Ciğerlerine doldurduğun havada O yoksa; Onun vazgeçilmezliğini a

rina

rina

Akışa Güvenmek...........

Bazen deniyor ki neye ihtiyacınız varsa o dönüp sizi bulur...Hayatımın şu noktasında böyle bir yazı inanılmaz bir tesadüf mü desem bilemiyorum..Ama çok hoş ve güzel bir yazı..Ben bunu elimden geldiğince uygulamaya karar verdim..Umarım sizin içinde bir yerde hayatınıza dokunan satırlar vardır.Biraz uzun bir yazı ama lütfen okuyun ....Sevgiyle Kalınız.....RİNA... Akışa Güvenmek   Eylül... Sonbahar mevsiminin başlangıcı... Her yeni mevsim bir önceki dönemi bırakma, yeniye hazırlanma ve yeni bir

rina

rina

Yüreğimizdeki Tıkanmalar..

Geceyarısıydı. Arabadaydım. Radyo Maydonoz'da Selim gazete köşelerinden internette yayılmış bir öyküyü anlatıyordu.Kulak kesildim:   "Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine: "Bay Winkelman beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız." Yüz hatları gerildi Winkelman'ın: "İngiltere’de bu ameliyatı yapabilecek dokto

rina

rina

Can Yücel

Farkında Olmalı İnsan... Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı. Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen... Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını Fark Etmeli. Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını Fark Etmeli. Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu Fark Etmeli. Henüz Bebekken 'Dünya Benim!' Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı

rina

rina

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.