Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

rina's Blog

  • başlık
    90
  • yorum
    249
  • görüntü
    81.301

Bu blog hakkında

Hayata dair

Bu blogdaki başlıklar

Yüreğimizdeki Tıkanmalar..

Geceyarısıydı. Arabadaydım. Radyo Maydonoz'da Selim gazete köşelerinden internette yayılmış bir öyküyü anlatıyordu.Kulak kesildim:   "Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine: "Bay Winkelman beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız." Yüz hatları gerildi Winkelman'ın: "İngiltere’de bu ameliyatı yapabilecek dokto

rina

rina

Yüreği olan karşıma çıksın.....

Ateş, su ve ahlak bir yolda buluşmuşlar. Tanıştıktan sonra bir muhabbete tutuşmuşlar. Başlamışlar kendilerini tanıtmaya. ATEŞ,SU VE AHLAK....... Ateş başlamış söze. Bendeniz ateş: Ben demiş aşığımdır kimi zaman karanlıklarda, kimi zaman soğuklarda ısınmaya sebebim. Kimi zaman güneşim, kimi zaman bir kor parçasıyım yakarım hoşuma gitmediğinde önüme ne gelirse. Çok iyiyimdir. Benden çok kere istifade edilebilir der ve ekler ateş. Fakat bir sinirlenirsem yakarım etrafımda ne varsa kimi zaman y

rina

rina

Yorgunum dostlarım!

Kendimi kandırmaktan yoruldum...Hep senin haklı olduğun yalanına tutunmak artık zor geliyor bana.   ''Ben yanlış anladım...Hayır,sen öyle yapmak istemedin. Tamam,suçlu bendim.Sen haklısın,sen suçsuzsun,sen masumsun. sen...sen...sen...''   Ya ben...! Her yanlışının ardından doğrularını arayan,onlarla avunan ben,kendini haksız bulup kahrolan,kendini gecelere vuran ben... Ama yinede nerdeyse bundan mutluluk duyan gene ben.Tekrar tekrar aynı acıyla yanan,her acıyla birkez daha aşık ola

rina

rina

Yolun yarısı......

Yolu yarılayan hanımlara gelsin!!!!Ben çoktan geçtim...ALINTIDIR ben yazmadım,ben yazsaydım ..............................       Yolu yarılayan kadın sevgisinde ve öfkesinde cömerttir. *Onunla olan erkeğin her şeye hazır olması gerekir. *'Yaş otuz beş, yolun yarısı eder' deyince şair, yolu yarılayan kadınlar aklıma gelir. *Ne aradığını ya da ne aramadığını bilen kadınlar. *Aşkı, sevdayı mutlaka tatmış olurlar. *Bu nedenle onları yüzeysel duygularla kandırmak mümkün değildir.

rina

rina

Yıldızımızı Bulalım...

“Bir zamanlar yazılarını yazmak üzere okyanus sahiline giden aydın bir adam varmış. Çalışmaya başlamadan önce sahilde bir yürüyüş yaparmış. Bir gün sahilde yürürken plaja doğru baktığında danseder gibi hareketler yapan bir insan silueti görmüş. Başlayan güne danseden biri olabileceğini düşünerek gülümsemiş ve ona yetişebilmek için adımlarını hızlandırmış. Yaklaştıkça bunun bir genç adam olduğunu ve dansetmediğini görmüş. Birkaç adım koşuyor, yerden bir şey alıyor ve yumuşak bir hareketle okyanus

rina

rina

Yarım Kalanlara.!.

Sensiz yarım kaldım........   Sen gittin ben yalnız kaldım   Sensiz uyuyacagım bugece;   Sessiz aglarım   Sen gittin   Ben yarım kaldım   Yoklugun agır bir enkaz bıraktı ardında   Yanım boş kaldı   Odam karanlık   Yatağım soguk   Yalnızlık üşütür içimi   Sen gittin ben yarım kaldım   Geceler uzun sevdam hep hüzün   Sen yoksun bedenım hep yorgun   Sen yoksun sessiz bu dil   Ağlar bu göz...   Sen yoksun geceyi sabaha bağlar bu bekleyiş....   Gecede

rina

rina

ÜSTAT KİMDİR?

Üstat Kimdir? ( Yazar : Don Miguel Ruiz )   Bir zamanlar bir üstat varmış. İnsanlar konuşmasını dinlemek için toplanırmış. Söyledikleri harikulade imiş. Sevgi sözcükleri ona kulak veren herkesin, ta yüreğine işlermiş.   Kalabalığın arasından bir adam, üstadın ağzından çıkan her sözcüğü dinlemiş.Gönlü yüce olduğu kadar, alçakgönüllüymüş de. Üstadın sözleri bu adamı öylesine derinden etkilemiş ki, onu evine davet etmek istemiş.   Üstat konuşmasını bitirdiğinde adam, kalabalığın içinden ge

rina

rina

UmuT NeYDİ?

Bir akıntıya kapıldım gidiyorum hayatın bana vereceğinden habersiz Belki bir elinde mutluluk olacak bir elinde umut Hangisini bana bahşedecekti hayat dedikleri şey Mutluluk mu yoksa mutluluğa duyulan umut mu ? Umutsuz mutluluk olmazdı ya zaten Umut düştü benim payıma da umut etmek umutla yaşamak Umut nedir ki peki Bir mutluluk mu yoksa acı çekmek mi Yoksa sadece bir çaresizlik miydi umut Mavi bir denizin kıyısında siyah dalgaların arkasından gelecek Sevda gemisini beklemek mi

rina

rina

Tavuk tüylerini yolanlar(dost dedikodusu yapma)

Kadının biri komşularından birisi hakkında bir dedikodu yaymıştı. Birkaç gün içinde söylenenleri tüm mahalle duydu. Dedikodunun sahibi derinden yaralandı ve incindi. Dedikoducu kadın daha sonra söylediklerinden dolayı pişman oldu. Hatasını nasıl tamir edebileceğini danışmak için bir alime gitti. “Pazara git” dedi alim. “Bir tavuk al ve onu kestir. Eve dönerken tüylerini yol ve yol boyunca yere at.” Nasihatin garipliğine şaşırsa da ,denileni yaptı kadın. Ertesi gün alim şu tavsiyede bulun

rina

rina

Tarzmı değiştiriyorum neee....

Hayata hiç isyan etmeyin. Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil. Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı. Başımıza gelenler de eşit değil. Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz. İşine akıl erdirebildiğiniz bir Tanrı, Tanrı değildir. "Guguk Kuşu" filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde çok ağır bir mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer     Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır, kaldıramaz. Diğer hastalar onunla alay ederken bi

rina

rina

Sussss....Maaaa

İçimdeki sessiz çığlığımmm yeter artıkk ....   s...u...s...t...u...m...     susmak bazen en güzel cevaptır...   susarsan dağlar devirirsin...   susarsan sen olursun...   sevdiğini mi söylüyor...   sus...   çünkü birgün o zaten susacak..   konuştuğuna pişman olacaksın...   seni istediğini söylüyor öyle mi?   sus...   çünkü birgün senden vazgeçtiğini söyleyecek...   senin için öleceğini mi söylüyor?   sus...   çünkü birgün baldan da tatlı olacak canı...   senden

rina

rina

SU OL!

SU OL (gülümse ve sonsuz ol...)   Bir an için sen su olduğunu düşün. Su denli özel, su denli yararlı ve su denli çok, tükenmez... İnaniyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çesmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın. Unutma daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin, gürültünün parçası olursun yalnızca!... Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü "Su nasılsa burada, gerek y

rina

rina

ŞU HAYATTA NELER ÖĞRENDİK NELER......

Jackson Brown’ın “Şu Hayatta Neler Öğrendik Neler…” adli kitapçığından: 1- Kendimi neselendirmek istedigim zaman en iyi yolun baska birini neselendirmeye çalismak oldugunu ögrendim. 2- Bir bebegin evlilik sorunlarini çözemeyecegini ögrendim.   3- Bir tartismayi tatliya baglamadan yataga gidilmemesi gerektigini ögrendim. 4- Isyerinde romantik iliskiler aranmamasi gerektigini ögrendim. 5- Insanin kendisinden daha sorunlu birisiyle evlenmemesi gerektigini ögrendim. 6- Çalistirdigimiz insanla

rina

rina

Sevmenin bu kadarı olur mu?

Hayatımda ilk kez aşık oldum dedim...İnanmadın...Ağladım yeminler ettim uğruna...sallamadın...sevdim..deli gibi sevdim.....köpek oldum uğrunda..sewginin yolunda. mahkumum ben, bir suçluyum ama.suçum neydi?? sewmek mi? bağlanmak mı?? yoksa aptalca bi hatadan dönmek mi??   İçtim,ağladım,güldüm,şarkılar söyledim,düşündüm,şiirler yazdım..senin için yapabileceğim her$eyi yaptım ama onca şeyin senin için hiç bi kıymeti yoktu..aslında yaptıklarımın hepsi doğruydu, yanlış olan seni tanıyamamamdı..Ben

rina

rina

Sevgimizi belli edelim ki, sevdiklerimiz sevildiklerini anlasın....

KÜÇÜK çocuk okuldan gelir gelmez holün sonundaki odaya doğru gitti. Ve duvarın dibinde duran tabureye çıkarak, kapının üstündeki camlı bölümden baktı. Babacığı her zamanki yerinde, eski bir sedirde oturuyordu. Önünde de birkaç tane içki şişesi vardı. Sedirin üstüne yayılan örtü, sigara yanıklarıyla yer yer delinmiş, dökülen sıvılarla rengini kaybetmişti. Köşedeki televizyon yine açıktı, babası ona bakacak durumda olmasa da...   Küçük çocuk okula yeni başlamıştı. Buna rağmen kontrol görevini,

rina

rina

SEVGİ YETMEZ!

Bana diyorsun ki Nasıl bir martı yavrusunu severse Bana diyorsun ki Nasıl bir midye incisini gizlerse Bana diyorsun ki Nasıl bir arı peteğini örerse İşte öyle büyüyorsun içimde   Sevgi yetmez Sevgi yetmez Sevgine saygın yoksa Sevgi yetmez Sevgi yetmez Sorumluluğun yoksa Sevgi yetmez Sevgi yetmez Arada eller varsa Sevgi yetmez Sevgi yetmez Yarından ümit yoksa...   Bense diyorum ki Bahçende güller baktıkça güzelleşir Bense diyorum ki Aşk engelleri aştıkça değe

rina

rina

Sevgi gününüz kutlu olsun!

Bazen hayatımıza giren öyle insanlar olur ki; onlarin belli amaca hizmet etmek, bize bir ders vermek, kim oldugumuzu ya da olmak istedigimizi bulmamıza yardım etmek için bizimle olduklarını yüregimizin derinliklerinde hissederiz. Bu insanlarin kim olacağını asla önceden kestiremezsiniz; belki oda arkadaşınız, komşunuz, uzun zamandır görmediginiz bir arkadaşınız, sevgiliniz ya da belki de sadece göz göze geldiginiz bir yabanci. Her kim olursa olsun, o kader anında hayatınızın bir biçimde etkilene

rina

rina

SERÇE VE GÖÇMEN KUŞUN HİKAYESİ!

İhanetin adı göçmen bir kuşa verilmiş, Sadakatin adı ise; bir serçeye   Göçmen kuş bütün bahar ve yaz boyunca Küçük köyün üstünde uçmuş serçeyle beraber   Küçük sinekleri, kurtları yemişler, Kış yağmurlarıyla şaha kalkmış, derelerden su içmişler.   Masmavi gökyüzünde dans etmişler, Çiçek açan ağaçlara konup, papatya tarlalarında gezmişler...   Birbirlerine söz vermiş kuşlar; Ayrılmayacağız diye.   Ama kış gelmiş, Göçmen kuş adına yakışanı yapmaya kararlıymış,   Serç

rina

rina

Saygı dolu dostluk!

İzmirden… Gök gözlü..... ince bacaklı.... ıslak kanatlı.... Bir martının kanadında…   Martıların bir gün özgürce havalandığı... Denizin en derin en koyu maviliklerinden...   Bir martı kadar özgür müyüz, ince bacaklı gök gözlü hani bir martı kadar çığlık çığlığa?   Hayat böyle bir şey işte.. Taş duvarların arasından bile filiz demetleri dökebilmek.. Sanal dünyada yalnız yada çok kişi olmak kimin umurunda.. Gerçek dünyada varsınız.. Gerçek dostlar..   Dostları olmalı insanın, aynen gem

rina

rina

SAHİPSİZ AŞK MEKTUBU!

Biliyorum okumayacaksın, ama yine de yazıyorum.   Okumayacaksın, çünkü göndermeyeceğim.   Belki masamın çekmecesinde, belki giymediğim bir gömleğin cebinde bulacaklar yıllar sonra.   Kimi aşk mektubu diyecek, kimi umut dolu bir mektup... Kimi cümlelerin içtenliğine bağlanacak, kimi soruların sertliğiyle irkilecek... Eski bir kâğıt olacak şu an elimde tuttuğum kâğıt şüphesiz. Bazı harfler okunmayacak, bazı soru işaretleri de öyle. Kimi sorularım yargı gibi anlaşılacak. Kimi noktalarım da

rina

rina

piştttttt! Bakarmısınn... Öğrendim işteee

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi... Ağladım.   Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.   Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla... Zamanla yarışılmayacağım, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...   İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve

rina

rina

PERİLER AŞKA UÇAR....

Ne güzel çarşaflar sererdin aşka üstünde serin kanatların yelken açardı bir gün kim bağırdıysa uyandık birbirimizden -deniz bitti, boğuluyorum, camı açsana!   Denizin üstünde uyku yasaklandığından beri karadayım, boğulsam da kırpmıyorum gözlerimi her zaman benim gözlerim değil uykusuz görüyorum beni okşayan gözlerindeki geceyi   Yakılacak öyle çok sır var ki bu ormanda yine sen tutuştur, yine bir avuç suyun uslandırsın deli çiçekleri ezen kötü sözleri derim ki: - aşk varm

rina

rina

Özelll olduğumuzu anlayın artık''Bir Kadın Vardı''

Küçük bir erkek çocuk, annesine sordu: "Niçin ağlıyorsun?" "Çünkü ben kadınım." Diye cevapladı annesi. "Anlamadım!" dedi çocuk. Annesi, çocuğu kucaklayıp "Hiç bir zaman anlayamayacaksın!" dedi. Babasına "Baba, annem niçin ağlıyor?" diye sordu. Babanın cevabı: "Bütün kadınlar sebepsiz ağlayabilen yapıdadır" oldu. Küçük çocuk büyüdü, yetişkin adam oldu, halâ kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah'a sordu. " Allahım !" dedi: "

rina

rina

Öyle biri ki......

biri... öyle biri ki...   renkler yok...   umutlar gürültüyle kırıldı ama içimde çıt yok...   susuldu...   susandı yarın'a...   yarın nerde?   kayıp mı olduk, hiç mi yoktuk?   kim keşfetti bölündükçe çoğalan dertleri   ve   kim öldürdü paylaşıldıkça çoğalan sevgiyi?   herkes nerde?   bir yanlış üç doğru mu götürüyordu öteden beri?   herkes yalnız mı?   herkes kendi içinde kalabalık mı?   kaç kişiyim? diye ben değil, içimdeki binlerce "ben" soruyor ayrı a

rina

rina

Ömür ezanla namaz arası kadardır!

Ömür ezanla namaz arası kadardır! Bir dede ile torununun konuşmalarına kulak veriyoruz:   Torunu, pamuk gibi bembeyaz sakallı, nur yüzlü dedesine merakla soruyor: 'Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadar olur?'   Dede tatlı bir gülücükle:   Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum.' deyince torun:   'Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?' der. Dede: 'Evet yavrum. ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır.'   diye cevap verir. ...   Torun yeniden sorar:   'Namazsız ezan ve eza

rina

rina

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.