Çok uzun zamandır bloguma birşey yazmıyordum...Artık karar değiştirdim
Veee karşınızda ilk yazım
Herkesin hayatında evlere şenlik bir babaannesi, dedesi ya da ananesi vardır. Benim hayatımda ki evlere şenlik kişim de ananemdir. Bazen öyle şeyler söyler ki dakikalarca gülerseniz veya tamamen dumur olursunuz, cevap veremezseniz…
İşte ananemin incilerinden biri:
Ananem oldum olası kızıl saçtan nefret eder. Benim , annem ve teyzemin saçlarına mutlaka karışır. Her kuaföre g
Soğuk havaları severim ben..
Bir dağ evi, yanan şöminenin ısıttığı sıcacık bir ortam.
Pencereye vuran yağmur damlalarınıda unutmamak lazım
Şıp şıp diye yağan yağmur sesine bir de sıcacık yudumlanan çayı da ekledim mi değmeyin keyfime...
Soğuk havaları severim ben...
Sallanan sandalyeyi koymuşsun camın önüne
Perden hafif aralık..
Dışarıda içindeki sevgiyi kucaklayan yemyeşil bir örtü..
Elindeki kitabı mı okusan yoksa bu manzarayı mı seyretsen diyen bir iç ses..
Kağıt Gemi
Deniz kıyısında
bir martıyla konuşurken görüyormuş
dostlarım beni sürekli
bir kaptanım çünkü
kağıt gemilerden
emekli
Kılları uzadıkça ellerimin
unuttum kağıtlardan
nasıl gemi yapıldığını
ki yaşlılığa uzanan
birer iskeledir parmaklarım
çözüldü uçlarından
nice kağıt geminin
palamarı
Çocukluğumun tahta atını
bozarak yaptığım iskeleye
küçük bir kağıt gemi
yanaşır mı dersiniz
kazısam ellerimdeki
bütün kılları ! ...
Sunay Akın
Cocugunuzdan Mektup Var
Sevgili anneciğim,
Sevgili babacığım,Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim.Sizin çocuğunuz olsam da, sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum.Beni tanımaya ve anlamaya çalışın. Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşılarımda özgürlük tanıyın. Beni her zaman her yerde koruyup horlamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürs
Geçenlerde bir arkadaşla konuşurken ne kadar çok ve farklı batıl inançlarımız olduğunu fark ettim.Nedir bu batıl inançlar ve en önemlisi de küçük birer ayrıntı olsalar da hayatımızda böylesine yer edinmeleri.
Meraklı araştırmalarımın sonunda batıl inancı şu şekilde buldum:
İlk çağlardan beri her toplumdan insanlar gerçeklik payı olmayan, korkuları, çaresizlikleri, eski gelenekleri gereği genellikle doğa üstü olan olaylara inanırlar. Bu inançlar batıl inançlar olarak isimlendirilir.
E
Sevgi Üç Türlüdür
Masumi Toyotome diye bir Japon yazmış. "Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir" diye başlıyor.
- "Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyormuyuz?" diye soruyor...Sonra anlatmaya başlıyor:
- "Sevgi üç türlüdür!.."
Birincinin adı "Eğer" türü sevgi!.. Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar..
Örnekler veriyor: Eğer iyi olursan baban, annen seni sever. Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim. Eğer e
Son defa yüzüme bak
Konuşmasan da
Son defa tut ellerimi.
Hiç mi sızlamayacak o yüreğin.
Hiç mi üzülmeyeceksin.
Gökteki yıldızların sayısını bilemem
Bilirim onlardan kat,kat içimdeki acıyı
Onlar pırıl,pırıl parlarken
Ben içlerinden kayıp gideniyim.
Son defa kaldırıp başını göğe,
Kayan o yıldızı gör.
İşte benim yıldızım de.
Aşkımızla birlikte sürüklenen o yıldızdan
Dile,
Ne dileyebilirsin ki?
Yerinden oynamıştır bir kere
Sarsılmıştır yüce sevgimiz gibi
Son defa o yıldıza tekrar ba
cok iyi bir oyuncu oldum sonunda!!! yalnızlar oyununda bir rol kaptım kendime...
hem de ! baş roldeyim...
ama tebrik etmem gereken sensin bılıyorum!!! bu senin başarın ve ben seni ayakta alkışlıyorum bugün...
zaten benden baska oyuncuda olmuyacak bu sahnede, öyle replik felanda yok ezbelerleyecegim, sadece bir hüzün olacak gözlerim de ve dudaklarım kıvrılacak alaycı bir kendini kücümseyişle....
sen seyretmeyeceksın bu oyunu, oyle seyircide gelmeyecek izlemeye sadece bombos bir salon ve k
Karakartal'ın kanatlarında
Bir ölümsüz sevdanın aşkı devleşir
Sığmayan yere ve göge
Büyük oleylerin
Coçkusu depremleşir
Karakartal'ın kanatlarında
Bütün ilklerin ve zaferlerin
Coşkusu devleşir
İnleten yeri ve göğü
Karşı konulamaz dirençlerin
Yırtıcı pençeleri büyükleşir
Karakartal'ın kanatlarında
Siyah ve beyaz renklerin
Şarhoşluğuyla yakınlaşır
Karşılıksız sevdanın
Kartal bakışları
Ve İnönü'de erişilmez bir güç olur
Oleylerin ve coşkuların
Depremsel hay
Birbirine sevdalı iki çiçek varmış.
Bahar mevsimi geldii zaman açar sevdalarını yaşarlarmış.
Birgün çiçeklerden biri diğerine
-Gel biz sadece baharda değil kış geldiğindede açalım
demiş.
Ve mevsim kış olmuş.Bizim çiçek dışarıdaki soğuğa,fırtınaya,kara rağmen açmış.
Beklemiş sevdalısını.Ama o açmamış.O korkmuş dışarıdaki fırtınadan soğuktan çesaret edememiş.
Ogünden sonra kışın soğuğuna rağmen açan çiçeğe KARDELEN,korkan açamayan çiçeğede HERCAİ demişler.
Şimdi söyle bakalım:
Senin yür
AŞK HAYATI
Sevmek gibi geliyordu her şey,
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı, canın tenini yakmasıydı
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasıydı...
"Bir insanı sevmekle başlıyordu her şey"
ve boşanmak için
en az iki şahit gerekiyordu
YILMAZ ERDOĞAN
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...
Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim.
İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
özlemeye başladım herkesi...
Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra..
Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı...
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...
Yumurta koka
dün gece arkadaşlarımdan birinin nişanlandığını öğrendim....o kadar çok sevindim ki...birbirini seven iki insanın birlikte bi yaşam için ilk adımı atmalarına
sonra çocukluk arkadaşımında eylülde nişanlanacağı aklıma geldi.seneye bu zamanlar evli olcak...bi yanım çok murlu onların adına...bi yanımsa bilmiyorum nedenini bi hüzün kaplıyor içimi.
düşünüyorum da bundan senler önce birlikte ip atlardık,salıncağa binerdik,gece birbirimizde kalmak için türlü bahaneler yaratırdık,derslerde kopya çeke
"Bebeğimi görebilir miyim" dedi yeni anne. Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı.
Bebeğin kulakları yoktu... Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı. Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendis
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde kazanması zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Cemal Süreya
Hayat alabildiğine esrarengiz bir serüvendir güvenli bir limana ulaşmaya çabalarken geçirdiğimiz. Gökkuşağından daha canlı ve renkli. Ne yoruldum deyip durabilirsin ne de geldim deyip inebilirsin.
Bir tek dostlarındır kazandığın baş döndüren bir hızla ilerleyen zamanda. Bazen kara bulutlar kaplar o masmavi dünyanı. Karamsarlık vakti değildir, hemen toparlamalısın alabora olmuş geminin parçalarını. Kırmalısın hayat dümenini yeni umutlara, gençsin, yorulmamalısın mücadeleden. Bazen tam bitti der
Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı." Yaşamak ve sevmek için hep bilinmeyen bir zamanı bekleriz. Önce diploma almalıyızdır. Sonra iş, güç sahibi olmalıyızdır. Sonra ev, araba ve tüm eşyaları almalıyızdır. Sonra çocukları evlendirmek ve günlük hırslara boğulan hayatlarımızı papatyalar gibi koparıp vazoda yaşatmaya çalışırız. Yaprakları solmuş ve suyu pis kokan o vazo, yaşamın gizli saklı hainliklerine yataklık eder. Artık birbirimize dokunmadan, ellemeden yemekle yatak odası arasında geç
Her Şey Bizde Gizli
Çoğu zaman, hayat kendi rotasında akıp giderken, biz bir yerlerde takılıp kalmışızdır. Derin bir ümitsizliğe düşüp, boğulmuşuzdur yalnızlığın en koyusunda.
Sığınacak bir liman bulamamışızdır kendimize, derdimizi dökecek bir yürek, içimizi ısıtacak bir bakış, hayata tutunacak bir dal belki de… Tek istediğimiz birinin gelip bizi kurtarmasıdır, içine girdiğimizi düşündüğümüz o dar boğazdan.
Dalların baharla birlikte yeniden filizlenmeye başlaması, güneşin sabahları d
Teypte eski bir Cohen şarkısı:
'Yolumu gözleyen bir kadını terk ettim / karşılaştık bir süre sonra /‘Gözlerinin feri sönmüş’ dedi bana: / ‘Aşkım, ne oldu sana? ’/Böyle gerçeği söyleyince / ben de doğru söylemeye çalıştım ona /‘Senin güzelliğine ne olduysa’ dedim, / ‘benim gözlerime de o oldu’.
8 - 10 dizeye sıkışmış hazin bir aşk hikayesi... Buruk; kırılmış oyuncaklar kadar...
Ve yenik; 'keşke'li cümleler gibi... Bu sözcüğü kaç konuşmanızın başına eklemişseniz onca ıska
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu
Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde
Giritli bir ölümüm varmış, bir balıkçı fitil gibi
Patlayacakmış avucunda otuz çubuklu gençliğim
Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mi
Ben ki, o camgöbeği çiçekler açan ağaç
Kırılmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmış
Ne zaman boğulsam böyle yosun kokuyordu ışık
Sabahçı kahvelerde bir çiroz ötüyordu
Ve dalgalarımı geçen o deniz şoförleri
Aydın Sancak Beyi Süleyman Beyin, Osman isminde yakışıklı, delikanlı bir oğlu vardı. Osman Bey vergi işlerine bakardı. Bir gün Osman Bey, vergi toplamak için Pazar Köye geldi. Bu köyün ileri gelenlerinden Ahmet Ağanın evine misafir olur. Ahmet Ağanın, Nazlı isminde çok da güzel bir kızı vardı. Osman Bey Nazlı 'yı görür ona aşık olur. Nazlı' da onu sever. Nazlı' yı Babasından istedir. Ahmet Ağa kızı vermez. Nazlı, Osman Beysiz yapamaz. Ona kaçar. Ahmet Ağa bu olaya dayanamaz zehir içer ölür. Nazl
KEŞİF
Kadın denilen kayıp kıtayı keşfe çıkan milyonlarca erkek, çoğu zaman eli
boş döner açık denizlerdeki bu nafile seferlerinden ...
Keşfettiğini sananlarsa bir süre sonra (belki birkaç sene, belki birkaç
saat) ayak bastıkları kıtayı bambaşka bir iklime bürünmüş bulunca,
Kolomb sendromuyla "Acaba yanlış kıtada mıyım " telaşına kapılırlar.
Oysa genellikle kıta değildir yanlış olan; kaşifin kıtayı algılayış
biçimidir ...
Asgari topografya bilgisinden yoksun oluşudur ...
Kıta'nın baze
Alışamadım Ayrılıklara
Bir Yalan Olsaydın Keşke
Acımasızca Saplandı Yüreğime
Kaç Hain Bıçak
Kaç Uzun Gece
Bakışların Gül Vedaydı
Benden Bir Şeyler Saklayan
Her Sözün Bir Elvedaydı
Bana Seni Yasaklayan
Hala Benim Ezberimsin
Deliler Gibi Seni Özlüyorum
Gözlerim Sende Kaldı Sevdalım
Hiç Kimseleri Görmüyorum
Gökhan Özen
Hintli bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışan bir akrep görür.
Onu kurtarmaya karar verir ve parmağını uzatır ama akrep onu sokar.
Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar.
Yakınlardaki başka birisi ona, onu sürekli sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler.
Ama Hintli adam söyle der:
"Sokmak akrebin doğasında vardır.
Benim doğamda ise sevmek var.
Neden sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda ol