Kendine gelebilmesi için, bazen kendini tokatlaması gerekiyor insanın. Bunun için ellerine ihtiyacı yok üstelik. Zamana dair algıları kaybolduğu an, soyutluğun o muhteşem, kendine özgü gerçekliğinde bunu kolayca başarabiliyor. Hiçlik ve gerçeğin o sınır ötesi zıtlığı mıknatıs gibi çekiyor insanı kendine. İşte o zaman, yüzüne patlatmak istediği tokat için ellerine ihtiyaç duymuyor insan oğlu ve insan kızı.
Kendini kandırmış ve hatta hala kandırıyor olmanın o mide bulandıran görüntüsü gelip o
Seni seviyorum diyenler OLMADIK işler açtı başıma...
Bunu söyleyen kişi söyledikten sonra KENDİSİNİ karşımda çok farklı bir konuma yerleştiriyor...
Bunu söylemiş olmanın RAHATLIĞIYLA olmadık şeyler yapmaya başlıyor...Sanki bu duygusunu,ilgisini
bana yöneltmiş olmakla bana büyük bir LÜTÜFTA bulunmuş da bunun benden BEDELİNİ istermiş gibi yaşamaya başlıyor..
Tam da bu noktada işte sevgi-FAŞİZME dönüşüyor...
Diğer taraftan bana yönelen DEĞER verip,SEVDİĞİNİ söyleyen kişinin bana YÖNE
Merhaba dostlar..
Sahanda yumurta misali yayıldığım yatağımdan spatula yardımıyla kalktım, uykusuzum..Burdayım..
Uykum bölünmedi, kabus görmedim, güzel bir uyuma eylemiydi bu benim için. Nereye baksam ''acaba buraya başımı koysam uyuyabilir miyim?'' düşüncesi geçiyor içimden, esnemekten çenem ayrıldı.
Esnemek dışında ne mi yaptım? Metal bir kaşık geçti yoğurdumu yerken elime,kaşığı pisişik enerjimle bükebilir miyim denemelerine verdim kendimi. Kaşık bana ben kaşığa bakıyorum sabahta