Zıplanacak içerik
Blog gönderen: Bayan_Pipo - Şurada: Genel
  • Başlık

    23
  • Yorum

    17
  • Görüntü

    86.402

Bu blog hakkında

Ölümle yaşam arasında gidip geldiğim bir rus ruletiydi yalnızlığım...!

Bu blogdaki başlıklar

bırak aşk bende kalsın!!! her gidişine ayrı anlam yüklüyorum.yapma Allah aşkına ya hep kal benimle söz etme gidişlerden,yada silinsin isminde cisminde.oynama benimle dengemi bozuyorsun.aşkı yaşayacak yürek bırakmıyorsun insanda.böyle değildin sen neoldu sana?bittiyse heyecanın bileyim bende.seni çok sewiyorum diye başlayan ve ama ile devam cümleleri duymaktan bıktım.seviyorsan seviyorsundur aması olmaz bu işin.   ÜSTELİK BİR CÜMLEDE AMA VARSA BİR ÖCEKİ YARGININ HİÇBİR HÜKMÜ YOKTUR ARTIK.   s
Kendine iyi bak" bir "Veda" değil "elveda" cümlesidir çoğu zaman.   O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde...   "Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım. Olamayacağım. İstesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum."   "Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. Ben olmayacağım. Kendine iyi bak ve beni dü
Öldürecektim seni bende   Kendimde o gücü bulabilseydim eğer... Sindiremeyecektim senden kalanları benden uzak mezarlara koymaya!!!   Diyar diyar dolaşıp yine içime gömecektim seni en sonunda... ”Ben demiştim” diyenlere, üzüntümü belli etmemek için kuşandığım   mekanik tebessümlerimin ardındaki yaşlarla sulayacaktım taze mezar toprağına ektiğim çiçekleri...   Ama ben seni içimde öldürmeye kıyamadım....         Başarabilseydim incitecektim seni...   incinmişliğimin verdiği cahi
Bu nasıl bir gidiş böyle! Hastalık bulaşmış bir köyü terk eder gibi... Suya sabuna karışmadan akıp gider gibi... Suç işlemişcesine vatanından kaçar gibi... Bu nasıl bir gidiş böyle!   İmge toplamak için mi istila ettin yüreğimi! Batırdın bayrağını göğsüme... İsteseydin... Sana el değmemiş ilhamlar verirdim... Gerek yoktu uygarlığımı ateşe vermene!   Şimdi... Küllerinde duman tüten... Ve içinde ekmek pişen kerpiç fırınların yıkıldığı... Harabe bir bedende soluk alıyor sevdan
Sen tuvalimde gökkuşağının cümle rengi...   Sen gözlerimde en keskin ışığı güneşin...   Sen alaca gecelerimin tek parlak yıldızı yakamoz misali...   Sen karakış ayazlarında içimi ısıtan samyeli...   Sen hayatın saçlarını yakalayan ellerim...   Sen yeniden doğuran beni uçuruma 5 kala...   Sen içimin gülen yüzü...   Sen geleceğe umutla bakan gözlerim...   Sen yanağımdaki beyaz papatya güne gülümseyen...   Sen hayatı yeniden keşfettiğim...   Sen hayal etmeye cesaret edemediğim.
Ne zaman kar yağsa... Soğuk bir hüzün...   Umarsız bir acı gelir çöreklenir sayrılı yüreğime... Bak anne kar yağıyor yine... Küçükken her çocuk gibi yağdığında sevindiğim kar Sanki yüreğime yağıyor anne... Çocukluğumun soğuk kış gecelerinde   Bana kocaman bir yorgan gibiydin... Yıllar seni ufalttıkça... Ben çocukluğumdaki sen gibi kocaman oldum anne... Her derdimiz için bir parça koparttık senden... Senin yüreğin dağ gibi kalırken... Benim yüreğim hala küçük bir çocuk a
Sen gölgesinde dinlendiğim kökü bende bir çınardın... Gazel dökmüş bir bahardı yokluğun!   Sen bir saçak altıydın dolu yağarken sığındığım...   Dağ başında tahta küçük bir kulübe, ayazlarda ısındığım... Tutunduğum tüm dalları kıran, korkunç bir fırtınaydı yokluğun!   Sen hep yolumun üzerinde suyu sonsuz bir pınardın... Tenimde, yüreğimde çöl yanığıydı yokluğun!   Sen ayrılığı bile sevdiren sapsarı bir güldün...   Kavuşmaların o tatlı heyecanı...   Ömrüme yüklenen anlamsız,
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum! Kendimle konuşuyorum şimdi yalnız... Yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime, kimse duymuyor...   Sustum! Bin ah sürüp dudaklarıma, ne kadar susulacaksa o kadar sustum! Sustu benimle deniz... Sustu deli dalgalar... Sustu martılar... Umutlarımı sarıp rüzgarlara, uzaklara savuruyorum her gece.... Yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne, kimse görmüyor...   Sustum!   Tam acılarımı haykıracaktım ki, sustum... Ne kadar susulacaksa o kadar sustum! B
Seni Seviyordum   Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...   Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi   İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri   SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu   Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte...   Güldüğü zaman yukarıya bakardı;   Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...   Ne güzeldiler sen bilmiyordun...   BEN SENİ
Bir ıslık sesi var havada...   Bir serin yel esiyor çorak tepelerden...   Bir mavzer patlar uzaklarda,   vurulan bir ceylan mıdır soluk soluğa,   ya da can mıdır yere düşen?   Acı mıdır sesini duyduğum,göremediğim...   Şurada,coşkuyla yanan yüreğim midir ateşte?   Şu küçük ırmakta akan ümidim midir boynu bükük?   Haykırışlarım mıdır bu hazin melodi,   veda şarkıları gibi kulaklarımda,çığlık çığlığa?...       Puslu hava,   keskin bir kömür kokusu sızıyor eski bacalardan...
Şimdi gidiyorsun!... Git! Oysa senden tek bir damla istemiştim Sana kocaman bir deniz sunmak için... Şimdi gidiyorsun!... Git!       Ne zaman başladı bu hikaye Anımsamak zor... Gençtim Hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım... Komazdı öyle üç-beş nöbetleri... Geceler içimi acıtmazdı böyle...   Bir insan bu kadar eksilebilir mi!       Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı Bu şehrin biryerlerinde... Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona... Göz
Yokluğunda; keskin bıçak... Yağlı urgan boynumda hasret! Yokluğunda; gamlı rutubet her üstüme çöken... Her soluk,her nefes! Yokluğunda; her eşya puslu... Gök yağmur öncesi kapalı, ağlamaklı! Yokluğunda; yıkık gönül kalem... Umudum kırık, hayatım yitik! Yokluğunda;aşkın bahtı gölgeli... Sızılı gönlüm sevda yanığı! Yokluğunda; çakıl, kum, taş... Geçtiğim yollar,baygın gölge dolu! Yokluğunda; yeni yükselen ayın sönük ışığı... Heryerde sereserpe renksiz mehtap!     Yokluğun... Kahrol
Seni seviyorum... Çünkü her sabah kalktığımda Bir günü daha seninle geçirecek olmanın mutluluğunu yaşatıyorsun bana... Ben güne seninle başlıyorum... Ve hergün gün hayatı yeniden keşfediyorum.. Seni seviyorum... Çünkü gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan en parlak renksin sen... Herşey senin rengini taşıyor... Ve benim için ancak o zaman anlamlı oluyor. Seni seviyorum... Çünkü soğuk günlerde içim
Kimdi kalan, kimdi giden... Giden mi suçludur herzaman!... Ne zaman başlar ayrılıklar... Dostluklar biter ne zaman...   Her geçen gün bir parça daha Aldı götürdü bizden... Aynı kalmıyordu hiçbir şey... Değişiyordu herşey kendiliğinden...   Artık çözülmüştü ellerimiz... Artık bölünmüştü yüreğimiz... Birimiz söylemeliydi bunu... Ötekini incitmeden...   Kimdi giden, kimdi kalan... Aslında giden değil... Kalandır terkeden... Giden de bu yüzden gitmiştir zaten !!! Mur
Gittin…Ben arkandan sadece baktım.Oysa söylenecek o kadar çok şeyim vardı ki...’Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.Gidersen sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak.Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi.O karanlıkta yolumu kaybedeceğim...'diyecektim sana KONUŞAMADIM…   Gittin… Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım.Öylesine acıdı ki içim,tutup koparsalardı kolu mu,bacağımı bu kadar acı duymazdım.Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.AĞLAYAMADIM…
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler... Arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer...   Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile En güzel yerde başlatılsaydı eğer...   Utanılacak bir şey değildir ağlamak Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer...   Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık Çalınan birinin kalbiyse eğer...   Korkulacak bir yanı yoktur aşkların İnsan bütün derilerden soyunabilseydi eğer...   O kadar da yürek burkmaz
Seni sevmek, bir sadakati değil, sadık bir ihaneti sevmektir... Kaybetmeyi ve her seferinde yeniden başlamayı sevmektir seni sevmek... Seni sevmek, ayrılığı daha ilk dakikadan kabullenmektir... Ayrılık çöplüğünde aşk aramaktır seni sevmek... Cevapsız bir soru, sorusuz bir cevaptır aşkın... Kaç bilinmeyeni olduğunu bile sayamadığın bir denklemi   çözmeye çalışmaktır seni sevmek... Seni sevmek, 'olmayacak bir nedeni, gelmeyecek bir gideni' beklemektir...   Seni sevmek, kafandaki
Tedirginlik.... Durağan konuşmaların sıkıntısı... Isırılmış dudaklardan içime akan kanın damağıma yapışan pıhtısı... Hani hiçbir cümleye yerleşemeyen kelime ... İsmi yani; Gidenin ismi satır başıdır aşk ayetlerime...   Ürpermek... Tekrar dokunabilmek tutkusu... Temassız sevişmeler... Tenlerin son bir el sallaması gibi... Duygusal orgazmın doruğu ... Hani ellerimi koymayı bilemediğim yer... Yıldızlar tutmaya alıştığım o ipeksi gökyüzü... Teni yani; Yoksunluğun teni geceler
Daha az seviyorum seni...   Giderek daha az...   Unutur gibi seviyorum...   Azala azala...   Aramızdaki uzaklığın karanlığında...       Geceler kısalıp, gündüzler uzuyor böyle olunca...   Daha az seviyorum seni...   Kendini iyileştiren bir yara gibi...   Daha az...   Ve zamanla...       Sen geceyi tutuyorsun, ben nöbetini...   Uzak dağ kışlalarında   Görmüyoruz birbirimizi...   Usul usul sis iniyor   Kopmuş yollara...   Işığı hafif, uykusu ağır koğuşlarda üzeri

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.