Zıplanacak içerik
Blog gönderen: Misafir - Şurada: Genel
  • Başlık

    59
  • Yorum

    28
  • Görüntü

    50.344

Bu blog hakkında

hiç kimse ve hiç bişey hakkında hiç bişeyler...

Bu blogdaki başlıklar

Mevsimlerden sonbahardayım... Resimde sapsarı yapraklar... Kurumuş dallar... Yılgın bir rüzgar... Ve... Ne yapacağını bilmeyen bir çocuk var. Aslında sana söylemek istediğim çok şey vardı. Mesela; Keşke bu kadar büyük sevdirmeseydin kendini...   Neyin bedelini ödedim bilmiyorum. Herşeye rağmen sana da kızmıyorum... Kızamıyorum...   Acım durulduğunda bir şarkı söylerim belki... Belki o zaman anlarsın...   Bunca Hüzün Bizde İyi Durmadı Ve Bu Ayrılık, Bu Aşka Hiç Yakışmadı !!!!
Misafir
MUTLULUK, BİR KIZ ZARAFETİ ÖLÜM ve HERŞEY   Sevmek büyütüyorum senin için sabahlara kadar uyku taşlarımla, ola ki yarın yalnızlık çekmeyesin en köşesinde yoksul zamanın!   Çünkü ölüme söz verdim mutluluk getireceğime dair yaşamdan.     Sana sarsılıyorum her canlı katlinde hıçkırıklarımı ritimleyerek. Şarkılarım böyle çıkıyor ışıktan.   Çünkü ancak böyle sulanıyor çiçek ölümün çölünde.     Dalgın kuşlar pinekliyor omzumda göçlerden artakalmış, sahipleniyorum onları senin avuçlarına.
Misafir
bugün youtube gezisi yaparken çoookkk eski ve benim için çok özel olan bir şarkı buldum. 2 yaşımdayken söylediğim ilk şarkıymış bu benim.   tabi bu klipteki gibi değil.   pir hoyana ,pir pu yana saçına güller takayım şeklindeymiş       VZFTMi6NNcY&mode        
Misafir
Dostum birden soruverdi: "Bir insanın mutlu olduğu nasıl anlaşılır?" Şöyle düşünmüş olmalıyım: "Bilmem, gözlerinin parlaklığından, neşesinden, belki yüzüne vuran iç aydınlığından." Dostum hepsini kabul eden ama yeterli bulmayan bir el işareti yaptı: "Bunlar doğrudur. Mutluluk saklanamaz. Mutluluk insanın içinden sızar, bir yerlere girer, orayı değiştirir. Bir de kokusu vardır. Bilir misin, mutluluk kokar." "Mutluluğun kokusu mu? Doğrusu duymamıştım." Dostum anlayışla baktı: "Doğrudur, d
Misafir
Ben seni sevdiğimde İstanbul’a gün doğmamıştı Balıkçılar ağ atmamış Şairler henüz yatmamıştı   Neler yaşadık önce Ben seni ne çok sevdim Bir İstanbul Ekspresinden Halliceydi kalbim   Ve bir yemini körelttim şimdi Yerine bir umudu biledim Ve bir İstanbul Ekspresinden Halliceydi kalbim   Üstelik bilmiyordum Beşiktaş’tan Beyoğlu’na kaç saatte inilir Aşk nerdedir bu şehirde Hangi sokakta gezinir   Dedim ya ben seni sevdiğimde İstanbul’a gün doğmamıştı Gün doğmadan neler doğar
Misafir
Öykü,yüzyıllar önce gözlemlenen bir olayı nakletmektedir: Bir keşiş araştırma yapmak için bir köye gitmişti. Önce o köyün mezarlığına girdi. Çünkü kültürlerin,yaşam felsefesinin böyle yerlerde gizli olduğuna inanıyordu. Gözleri birden mezartaşlarının üzerindeki rakamlara takıldı. Mezartaşlarında 5,867,900,2003,4979,7,421 gibi birbiriyle hiç de bağlantısı olmayan rakamlar vardı. Uzun uzun düşündü,fakat bu rakamların anlamını çözemedi. Köyün en bilge kişisine gitti ona sordu: Nedir
Misafir
SENDE KALMIŞ....   Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış. Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış.   Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu Bir gül için, bülbülün saçlarını yolduğu Aşkın harman olduğu o mevsim, sende kalmış.   Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim, Saçlarına hasreti tanımayan hallerim, Rengarenk rüyalarım, toz pem
Misafir
Ne yazılmalı ki silinip gitmesin ya da ne söylenmeli ki unutulup bitmesin. Sessizlikle başlayan bir hikaye bu... Eğer başladığı gibi bitecekse sonu, Yaşanan her ne varsa sil, gitsin... Hayallerde gerçek gibi yaşarken seni, Umutlarda bitti bir zaman, sevgiler de. Seni seviyorum çünkü ne zaman şiir okusam, mısralarından sen akıyorsun. Gözlerimden yaşlar süzülüp resmine damlıyor, sessizlik sararıyor içimde, susuyorum.   Tam buldum dediğin anda kaybetmek nedir bilir misin? Atılmışlığı
Misafir
gittin... sen bana gitmek için gelmiştin geride yavaş yavaş eriyen bir kurşun bıraktın bıraktığın şekilden çok daha başkasına bürünen, ve bir daha asla eskisi gibi olamayacak bir kurşun... gerçekten; birdaha hiçbirşey eskisi gibi olmadı   bir gün beni nasıl paslı bir makasla, nasıl derinden budayıp gittiğini farkettim yeni bir filiz veremeyecek kadar derindi kesip attıkların ... sensizlikle oluşmuş hastalığıma , senin bile çare olamayacağını benim için artık çok gecikil
Misafir
"icim aciyor, gecer elbet, gecer de, anlamsiz bir yer de, unuttugumu sandigim bir yer de , yeniden sizlar, ama varsin sizlasin, sizlamadi mi; kocaman sevilmiyor ki... "   Ne yapacagini bilememek ne kadar kotu bir durum… Beyaz bir isik ariyorsun bazen, goruyorsun.. Siyahin yogunlugu eritiyor isigi yine kor oluyorsun..   Nerdesin sen simdi kim bilir? Neler yapiyorsun? Ozluyor musun beni? Biliyor musun ben geceleri hep seninle konusuyorum uzun uzun.. Seni Seviyorum diye haykiriy
Misafir
QdZNIU46BBo   Gecenin nemi mi düşmüş gözlerine Ne olur ıslak ıslak bakma öyle Saçını dök sineme derdin söyle Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle   Sürerim buluttan tarlaları Yağmurlar ekerim göğün göğsüne Güneşte demlerim senin çayını Yüreğimden süzer öyle veririm   Ben feleğin şu çarkına çomak sokarım Ben feleğin tekerine çomak sokarım Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle   öylesine farklıdır ki bu şarkının bendeki yeri...... ahhh !!! ahhh!!!! diyorum
Misafir
DAĞITMA SAÇLARINI DENİZİN   bana hüznü getirip bu sonbaharda dağıtma saçlarını denizin yeni onardım dağılan yelkenlerini şarapla sarhoş teknenin   teni ipek çarşaf gibiydi bir zaman kadırgaları durgun ne zaman vursam kendimi koyaklarına içimi yalardı yeşille şıvgına kalkmış dokunuşu suyunun   sonra tufandı deliren dalgalarında yabancı korsanlar vardı ne kısa sürdü ne uzun   bana hüznü getirip bu sonbaharda dağıtma saçlarını denizin kaybolduğum koyaklarında korsan tuzaklar
Misafir
Sen mi çok güzelsin, hayat mı çok çirkin? Ben mi çok yalnızım, sen misin benim diğer yarım. "Başını omzuma koyduğunda tek düşmanım olan" zaman mı bizi yok ediyor, yoksa her şeyi yeniden başlatan zaman mı? Ne kadar çok soru var aklımda ve ne kadar az cevabım... "Bıçak saplasan bir damla kanımın akmayacağı" kalbimle ve "o kadar dolaştırıp da kimselere layık göremediğin" kalbinle, yine yan yanayız.   "İmla kurallarına uymayan bir cümle gibi olsun" aşkımız dedik, imla kurallar
Misafir
Lüks bir gece kulübünde yalnız başına kaldığınızda yapabileceğiniz en mantıklı hareketlerden biri, cep telefonunuzdaki mesajları silmektir.   Bu hem sağa sola bakınan yalnız bir sincap olmaktan kurtarır sizi, hem de nasıl olsa yapılması gereken, faydalı bir işlemdir. Üstelik sizi umut vererek süzen bir çift göze rastlayana kadar zaman geçirmenizi de sağlar. Hatta böyle yaparak yalnız olmadığınız, birileriyle irtibat kurduğunuz izlenimi bile yaratabilirsiniz. Cep telefonlarının marifetleri asl
Misafir
VR_xGErWr0Q     Bir Sancı İçimde Nefes Almak İstiyorum Bana Ne Olur Gücenme Bırak Beni Kendi Halime   Unut Beni Yakamoz Misali Vururum Belki Denize Kimin Aklına Gelirim Sence Okudun Beni Gecelerce   Hiç Anlayamadın Aşka Emir Verilmez Anlatamadım Gün Doğdu Yıldızım Oldu Onu Senle Paylaşamadım Çok Yalnız Kaldım
Misafir
Juan, motosikleti ile Meksika sınırına gelir. Arkasındaki iki büyük çantayı gören sınır polisi şüphelenir ve içinde ne olduğunu sorar ... Juan, "Yalnızca kum" diye yanıt verince polis, "Aç bakalım çantaları" der.   Juan çantaları açar, polis didik didik kontrol etmesine rağmen kumdan başka birşey bulamaz çantada !   Bununla yetinmeyen polis, gece yarısına kadar kumu her tür tahlilden geçirtir ancak saf kumdan başka birşey yoktur ! polis, çantalarını Juan'a geri verir ve sınırdan geçmesine
Misafir
Nasılsa öyle yaşanacaktı Söylenecek bir bahane hep vardır Ha bugün yalnız Ha günün ötesi Seni sevmek Beni harcamak olmayacaktı   Sana yüklediğim anlamları Senmişsin gibi düşünme Aldanırsın... Sen o anlamlarla Sadece bende varsın   Ben seviyorsam Sen bahanesin
Misafir

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.