Mevsimlerden sonbahardayım...
Resimde sapsarı yapraklar...
Kurumuş dallar...
Yılgın bir rüzgar...
Ve...
Ne yapacağını bilmeyen bir çocuk var.
Aslında sana söylemek istediğim çok şey vardı.
Mesela;
Keşke bu kadar büyük sevdirmeseydin kendini...
Neyin bedelini ödedim bilmiyorum.
Herşeye rağmen sana da kızmıyorum... Kızamıyorum...
Acım durulduğunda bir şarkı söylerim belki...
Belki o zaman anlarsın...
Bunca Hüzün Bizde İyi Durmadı
Ve Bu Ayrılık, Bu Aşka Hiç Yakışmadı !!!!
MUTLULUK, BİR KIZ ZARAFETİ ÖLÜM ve HERŞEY
Sevmek büyütüyorum senin için sabahlara kadar uyku taşlarımla, ola ki yarın yalnızlık çekmeyesin en köşesinde yoksul zamanın!
Çünkü ölüme söz verdim mutluluk getireceğime dair yaşamdan.
Sana sarsılıyorum her canlı katlinde hıçkırıklarımı ritimleyerek. Şarkılarım böyle çıkıyor ışıktan.
Çünkü ancak böyle sulanıyor çiçek ölümün çölünde.
Dalgın kuşlar pinekliyor omzumda göçlerden artakalmış, sahipleniyorum onları senin avuçlarına.
bugün youtube gezisi yaparken çoookkk eski ve benim için çok özel olan bir şarkı buldum.
2 yaşımdayken söylediğim ilk şarkıymış bu benim.
tabi bu klipteki gibi değil.
pir hoyana ,pir pu yana saçına güller takayım şeklindeymiş
VZFTMi6NNcY&mode
Dostum birden soruverdi: "Bir insanın mutlu olduğu nasıl anlaşılır?"
Şöyle düşünmüş olmalıyım:
"Bilmem, gözlerinin parlaklığından, neşesinden, belki yüzüne vuran iç aydınlığından."
Dostum hepsini kabul eden ama yeterli bulmayan bir el işareti yaptı:
"Bunlar doğrudur. Mutluluk saklanamaz. Mutluluk insanın içinden sızar, bir yerlere girer, orayı değiştirir. Bir de kokusu vardır. Bilir misin, mutluluk kokar."
"Mutluluğun kokusu mu? Doğrusu duymamıştım."
Dostum anlayışla baktı:
"Doğrudur, d
Ben seni sevdiğimde
İstanbul’a gün doğmamıştı
Balıkçılar ağ atmamış
Şairler henüz yatmamıştı
Neler yaşadık önce
Ben seni ne çok sevdim
Bir İstanbul Ekspresinden
Halliceydi kalbim
Ve bir yemini körelttim şimdi
Yerine bir umudu biledim
Ve bir İstanbul Ekspresinden
Halliceydi kalbim
Üstelik bilmiyordum Beşiktaş’tan
Beyoğlu’na kaç saatte inilir
Aşk nerdedir bu şehirde
Hangi sokakta gezinir
Dedim ya ben seni sevdiğimde
İstanbul’a gün doğmamıştı
Gün doğmadan neler doğar
Öykü,yüzyıllar önce gözlemlenen bir olayı nakletmektedir:
Bir keşiş araştırma yapmak için bir köye gitmişti.
Önce o köyün mezarlığına girdi.
Çünkü kültürlerin,yaşam felsefesinin böyle yerlerde gizli olduğuna inanıyordu.
Gözleri birden mezartaşlarının üzerindeki rakamlara takıldı.
Mezartaşlarında 5,867,900,2003,4979,7,421 gibi birbiriyle hiç de bağlantısı olmayan rakamlar vardı.
Uzun uzun düşündü,fakat bu rakamların anlamını çözemedi.
Köyün en bilge kişisine gitti ona sordu:
Nedir
SENDE KALMIŞ....
Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim
Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış.
Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim
Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış.
Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu
Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu
Bir gül için, bülbülün saçlarını yolduğu
Aşkın harman olduğu o mevsim, sende kalmış.
Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim,
Saçlarına hasreti tanımayan hallerim,
Rengarenk rüyalarım, toz pem
Ne yazılmalı ki silinip gitmesin ya da ne söylenmeli ki unutulup bitmesin.
Sessizlikle başlayan bir hikaye bu...
Eğer başladığı gibi bitecekse sonu, Yaşanan her ne varsa sil, gitsin...
Hayallerde gerçek gibi yaşarken seni, Umutlarda bitti bir zaman, sevgiler de.
Seni seviyorum çünkü ne zaman şiir okusam, mısralarından sen akıyorsun.
Gözlerimden yaşlar süzülüp resmine damlıyor, sessizlik sararıyor içimde, susuyorum.
Tam buldum dediğin anda kaybetmek nedir bilir misin?
Atılmışlığı
gittin...
sen bana gitmek için gelmiştin
geride yavaş yavaş eriyen
bir kurşun bıraktın
bıraktığın şekilden
çok daha başkasına bürünen,
ve bir daha asla
eskisi gibi olamayacak bir kurşun...
gerçekten;
birdaha hiçbirşey eskisi gibi olmadı
bir gün beni nasıl paslı bir makasla, nasıl derinden budayıp gittiğini farkettim
yeni bir filiz veremeyecek kadar derindi kesip attıkların ...
sensizlikle oluşmuş hastalığıma , senin bile çare olamayacağını
benim için artık çok gecikil
"icim aciyor, gecer elbet, gecer de, anlamsiz bir yer de, unuttugumu sandigim bir yer de , yeniden sizlar, ama varsin sizlasin, sizlamadi mi; kocaman sevilmiyor ki... "
Ne yapacagini bilememek ne kadar kotu bir durum…
Beyaz bir isik ariyorsun bazen, goruyorsun..
Siyahin yogunlugu eritiyor isigi yine kor oluyorsun..
Nerdesin sen simdi kim bilir?
Neler yapiyorsun?
Ozluyor musun beni?
Biliyor musun ben geceleri hep seninle konusuyorum uzun uzun..
Seni Seviyorum diye haykiriy
QdZNIU46BBo
Gecenin nemi mi düşmüş gözlerine
Ne olur ıslak ıslak bakma öyle
Saçını dök sineme derdin söyle
Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle
Sürerim buluttan tarlaları
Yağmurlar ekerim göğün göğsüne
Güneşte demlerim senin çayını
Yüreğimden süzer öyle veririm
Ben feleğin şu çarkına çomak sokarım
Ben feleğin tekerine çomak sokarım
Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle
öylesine farklıdır ki bu şarkının bendeki yeri...... ahhh !!! ahhh!!!! diyorum
DAĞITMA SAÇLARINI DENİZİN
bana hüznü getirip bu sonbaharda
dağıtma saçlarını denizin
yeni onardım dağılan yelkenlerini
şarapla sarhoş teknenin
teni ipek çarşaf gibiydi bir zaman kadırgaları durgun
ne zaman vursam kendimi koyaklarına
içimi yalardı yeşille şıvgına kalkmış dokunuşu suyunun
sonra tufandı
deliren dalgalarında yabancı korsanlar vardı
ne kısa sürdü ne uzun
bana hüznü getirip bu sonbaharda
dağıtma saçlarını denizin
kaybolduğum koyaklarında
korsan tuzaklar
Sen mi çok güzelsin,
hayat mı çok çirkin?
Ben mi çok yalnızım,
sen misin benim diğer yarım.
"Başını omzuma koyduğunda tek düşmanım olan"
zaman mı bizi yok ediyor, yoksa her şeyi yeniden başlatan zaman mı?
Ne kadar çok soru var aklımda ve ne kadar az cevabım...
"Bıçak saplasan bir damla kanımın akmayacağı" kalbimle
ve
"o kadar dolaştırıp da kimselere layık göremediğin"
kalbinle, yine yan yanayız.
"İmla kurallarına uymayan bir cümle gibi olsun" aşkımız dedik, imla kurallar
Lüks bir gece kulübünde yalnız başına kaldığınızda yapabileceğiniz en mantıklı hareketlerden biri, cep telefonunuzdaki mesajları silmektir.
Bu hem sağa sola bakınan yalnız bir sincap olmaktan kurtarır sizi, hem de nasıl olsa yapılması gereken, faydalı bir işlemdir. Üstelik sizi umut vererek süzen bir çift göze rastlayana kadar zaman geçirmenizi de sağlar. Hatta böyle yaparak yalnız olmadığınız, birileriyle irtibat kurduğunuz izlenimi bile yaratabilirsiniz. Cep telefonlarının marifetleri asl
VR_xGErWr0Q
Bir Sancı İçimde
Nefes Almak İstiyorum
Bana Ne Olur Gücenme
Bırak Beni Kendi Halime
Unut Beni Yakamoz Misali
Vururum Belki Denize
Kimin Aklına Gelirim Sence
Okudun Beni Gecelerce
Hiç Anlayamadın
Aşka Emir Verilmez Anlatamadım
Gün Doğdu Yıldızım Oldu
Onu Senle Paylaşamadım
Çok Yalnız Kaldım
Juan, motosikleti ile Meksika sınırına gelir.
Arkasındaki iki büyük çantayı gören sınır polisi şüphelenir ve içinde ne olduğunu sorar ...
Juan, "Yalnızca kum" diye yanıt verince polis, "Aç bakalım çantaları" der.
Juan çantaları açar, polis didik didik kontrol etmesine rağmen kumdan başka birşey bulamaz çantada !
Bununla yetinmeyen polis, gece yarısına kadar kumu her tür tahlilden geçirtir ancak saf kumdan başka birşey yoktur !
polis, çantalarını Juan'a geri verir ve sınırdan geçmesine
Nasılsa öyle yaşanacaktı
Söylenecek bir bahane hep vardır
Ha bugün yalnız
Ha günün ötesi
Seni sevmek
Beni harcamak olmayacaktı
Sana yüklediğim anlamları
Senmişsin gibi düşünme
Aldanırsın...
Sen o anlamlarla
Sadece bende varsın
Ben seviyorsam
Sen bahanesin