KALDIRIMLAR
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çeki
Hep bir muamma gibi görür kadınları erkekler..
Yok çözülmesi çok zordur,yok ne yapsan memnun olmaz,yok onları anlamak dünyanın en zor işidir falan..
Anlamak istemeyen anlamaz elbet,oysaki kadınların dünyası iki olgudan ibarettir doğası bunu gerektirir çünkü..
Birincisi:beğenilmek
İkincisi:sevilmek
Bu her kadına fazlası ile yeter kadınlar öyle tahmin edildiği gibi aç gözlü doyumsuz yaratıklar değildir.Sadece sevildiğini ve takdir edildiğini bilsin yeter...Ne yapıyorsa ne yapması gerekiyorsa
İki gündür kar yağıyor bugün kar yağışı durdu ama feci bir soğuk var her yer buz,hiç beceremem buzda yürümeyi ve çok korkarım düşüp bir yerimi kırarım diye dün düştüm ama bir yerime birşey olmadı,çok estetik düştüm öyle tepeleme yere serilmeden dizlerimin üzerine yanımdan geçmekte olan bir bey yaklaşıp bişeyin yoktur inşallah dedi yok teşekkür ederim dedim ama ölücem gülmekten insan demekki kendi düşüncede gülebiliyormuş.
Ama ayaklarımı çok üşütüyor bu soğuk birde o kadar çok giyisi giyiyoru
Elimden doğruca, güzelce, iyice bir yazı mı çıkıyor? İğreniyorum! Hâlâ bu memlekette doğru, güzel ve iyi olanı savunma gayretimden, bu gayretin boşluğunu anlayamamak enayiliğinden iğreniyorum!
Olanlar ortadayken, hep bugünü yarına erteleyici ve gelmeyecek bir istikbale ısmarlayıcı 'cek' ve 'cak' edatlarından iğreniyorum!
(Perikles) gibi (Attik) Yunan medeniyetinin en haşmetli ve her şeyi tamam cemiyetinde, (Lirik) şiirin babası (Pindaros) şöyle der:'Meğer bütün bir ömür katırlara saman yerin
Son beş gündür yağmur yağıyor,sonbahar yağmurları,soğuk ve esintili hiç dinmeyen bir yağmur..
Çalıştığım dairenin pencere önünde bir çam ağacı var dışarı bakınca garip bir şekilde güzel geliyor bana manzara..
İnadına yemyeşil bir ağaç...ne sonbahar yağmurlarından etkileniyor nede kışın fırtınasından öyle dimdik ve yemyeşil..
Bir çam ağacı kadar hükmümüz yok,bizim ruhumuzda ki sonbaharlar yerle bir ediyor bizi hele birde yüreğimize kar yağmaya görsün...
Doğadaki en güçsüz canlılar insanlar ga
Yarın uzunca bir seyehate çıkıyorum,çok uzak bir şehirde bambaşka insanlarla çok güzel olacağına inandığım bir aylık tatil programım var..
Döndüğümde şayet ölmezsem ve sizlerde hala burdaysanız görüşürüz..
Kendinize iyi bakın Allah'a emanet olun.
Hoşçakalın..........
-Ben bunu izlemek istemiyorum hala....Dedi altı yaşında ki erkek yeğenim,okuduğum dergiden başımı kaldırım tv ekranına baktım bir ölüyü gömüyorlardı,kumandaya uzanıp kanalı değiştirdim.
"Ama hepimiz birgün ölüceğiz mesela sen büyüyüp yetişkin bir adam olduğunda belkide ben ölmüş olacağım"dedim.
-O zaman ben hiç büyümeyeceğim.
Canım benim yaa,bir çocuğun yüreğinde ki sevginin derinliğini gördüm içim titredi,halasını kaybetme korkusu büyüme isteğini bastırabiliyor demekki,ne muhteşem varlıklar
Gitmeliyim....
Öyleki sanki daha önce hiç yaşamamış gibi tüm izlerimi silerek gitmeliyim.İlk önce beni tanıyan herkesin hafızasından silmeliyim kendimi ve bana ait hiç bir şey bırakmamalıyım ardımda...
Bir denizi almalıyım yanıma birde rüzgarları giderken,başkada bir şey istemem..
Gitmeliyim,öyle bir gidiş olmalı ki bu..bir sona erişle bir yeniden başlangıç..
Gitmeliyim,gitmeden tüm kıyafetlerimi ateşe vermeliyim hani başkası giyince ben sanılmasınlar diye..
Gitmeliyim,kokumuda bırakmadan b
Fikriye'yi bilirsiniz hani şu Atatürke deli gibi aşık olan kız.
Hakkında her okuduğum yazı içimi titretir.Atatürk'ün annesi Zubeyde hanımın ikinci eşi tarafından akrabası olur,bu akrabalık bağı ile Atatürk'ü görme köşkte kalma şansına sahip olan bu genç kız sonrasında deli gibi bir tutku ile Atatürk'e aşık olur.Anlatılanlara göre ne Zubeyde hanım nede Makbule hanım onu sevmemiştir,ama Atatürk sevmiş korumuş sahip çıkmış ta kiii Latife hanımla karşılaşıncaya kadar Atatürk Latife hanımla tanışıp
Farkında olmalı insan;
Kendisinin, hayatın olayların, gidişatın farkında olmalı.
Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen…
Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli.
Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını
ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.
Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli.
Henüz bebekken "Dünya benim!"dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu,
İznim bitti dolayısı ile tatilde...Dün iş başı yaptım rutin hayata tekrar merhaba kaldığımız yerden devam...
İznimin son 10 gününü evde geçirdim asıl tatil o zaman yaptım ev hanımı olmak büyük lüks,maalesef çalıştığımız için bunun farkında değiliz...
Ev hanımlarının "bütün gün evde iş yapmaktan canım çıkıyor" sözlerinin aslında bir yalandan ve kendini işe yarar gösterme dürtüsünden ibaret olduğunu keşfettim..
Düşünsenize sizin her akşam iki-üç saate sığdırmaya çalıştığınız tüm işleri ev han
Denizleri seviyorsan, dalgalari da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, once sevmeyi bileceksin
Cenneti de gordum cehennemi de
Oyle bir ask yasadim ki
Tutkuyu da gordum pes etmeyi de
Bazilari seyrederken hayati en onden
Kendime bir sahne buldum oynadim
Oyle bir rol vermisler ki
Okudum okudum anlamadim
Kendi kendime konustum bazen evimde
Hem kizdim hem guldum halime
Sonra dedim ki 'soz ver kendine'
Denizleri seviyorsan, dalgalari da seveceksi
Habu akan dereler denizlere dolacak
söylesena güzelum sonumuz ne olacak
Ah duman kara duman sardı dört yanumuzi
ander kalsun sevdaluk alacak canımuzi
Dere akar taş ile gözüm doldu yaş ile
Nerelere gideyim bu sevdalı baş ile
Oy gidi karadeniz sardı dört yanımuzi bu kaybana sevdaluk alacak canumuzi.
Yukarda ki türkü sözleri Kanal D de yayınlanan fırtına dizisinin film müziği,konumuz o değil gerçi konumuz karadeniz türkülerinde ki müstehcenlik
Dikkat ederseniz karadeniz türkülerinde ol
Üç günlük bir tur gezisi yaptım Adana,Antep,ve Urfa....
Perşembe günü uçakla Adanaya uçtuk,uçaktan inince hava sıcaklığı beni şok etti müthiş güzel bir hava sımsıcak,ben kuzey çocuğuyum soğuk bölgenin sıcak insanlarından biriyim yani..
Herneyse,Adana havaalanından otobüs bizi aldı önce bir şehir turu yaptık,hemen her yıl Hatay'a akrabalarımın yanına gittiğim için Adanayı bilirim,akrabam dediysem Hataylı falan değilim bundan uzun yıllar önce oraya devlet tarafından gönderilip yerleştirilen akra
Denize aşık herkes gibi onun olmadığı bir yerde yaşamayı düşünemiyorum..
Hoş zaten deniz olmayan yerde yönümüde bulmakta zoruluk çekerim,hatta bu özelliğim yüzünden alay konusu bile olduğum olmuştur..
Çokmu sinirlisiniz?yada canınızmı yanıyor?geçin deniz kıyısına oturun, oturun ve seyredin ,biraz sonra nasıl sakinleştiğinize kendiniz bile şaşıracaksınız..
Dalgaların sesi ile uyudunuzmu hiç?Orda olduğunu haber verir size,siz uykuya geçmeden önce çok eskilerden kalma tanıdık bir dost gibi..
Ve
2007 bitti.
Hiçte iyi hatırlanmayacak şekilde beni üzerek korkutarak bitti gitti;
Peki tüm endişelerimizi korkularımızı 2007 ile geçmişemi uğurladık..Hayır..Takvimler dışında değişen hiç bir şey yok..
Elimize kala kala tükettiğimiz koskoca bir yıl kaldı ömrümüzden akıp giden kocaman 365 gün..
Ölüme 365 gün daha yaklaştık,peki ne gibi bir hazırlık yaptık?
Yeni yıl yeni ümitler için başlangıçmış ömür bitiyor neyin başlangıcı bu?Ha öteki taraf içinse bu söylenilen tamam katılıyorum bir başka b
Çok yorgunum..
Öyle yoğun öyle hızlı tempoda bir hafta geçirdim ki pestilim çıktı, yarın kimse ilişmesede bütün gün yatsam..
Yurtdışından ablam geldi onunla daha fazla vakit geçirebilmek için bir kaç gün izin aldım işyerinden,kısacık zamana çok şey sığdırmaya çalıştık,sığdırdıkta ama canımız çıktı..
Zaman az olunca aynı günün içerisine bir kaç program sıkıştırdık,yorulduk ama çokda güzel vakit geçirdik..
Deli gibi alışveriş yaptım bir sürü kılık kıyafet aldım stres atmak istiyorsanız kendi
Son zamanlarda sürekli bir çocuk ******* söylentisi dolaşıp duruyor İzmirli küçük kızdan sonra şimdide çocuk doktorunun yaptıkları konuşuluyor anlamıyorum,anlayamıyorum anlamak istemiyorum çocuklara yapılan hiç birşeyi aklım mantığım kabul edemiyor çünkü hiç bir anlamı yok.Bir düşünün şahıs hırsılık yapsa "yaaa parası yoktu belki"deyip bir anlam yüklemeye çalışırız bir kadın tecavüze uğrasa onada kem kum yaparız ne biliyim biri çıkıp karşısındakini vurup öldürse ağır tahrik varmıydı diye bakarız
Koşarak acil servis kapısında içeri girdim hiç tanımadığım bir şehirde hayatımda ilk kez gördüğüm yüzler meraklı bir şekilde bana baktı "acil bir hasta geliyor"dedim gencecik bir delikanlı ayağa kalktı "nesi var"...Diye sordu doktormuş..
Bilmiyorum kalple ilgili bir sorun galiba ..dedim
Herkeste bir telaş sedye uzatılan ve sedyeden daha uzun boyu olan kişi,ağabeyim..
Tetkikler,tahliller ekg çırpınıp duran genç doktor..
Sizi Erzincana göndermek zorundayız ekg de bulgu görüldü,kardiyolojinin m