Zıplanacak içerik
Blog gönderen: Misafir - Şurada: Genel
  • Başlık

    84
  • Yorum

    93
  • Görüntü

    55.557

Bu blog hakkında

hayatın içinden

Bu blogdaki başlıklar

AYNANIZ AĞLIYOR MU? Duru bir sudan daha derindi ayna. Binlerce demir parçasının ateşte eritilip bir bütün demir parçası elde edildiği gibi onu da kim bilir kaç kum tanesinden elde etmişler, içine kim bilir daha neler katmışlardı.   İlk halini hatırlıyor, kendini göremiyordu... Yeni doğmuş bir çocuk gibi şuursuzdu.   Bir yanı siyah giyindiği gün içi gibi her yeri ışıldıyordu. Hele altın rengindeki çerçeveye sahip olduğu gün tacını giymiş kral gibi gülümsüyordu.   Beyaz bir duvara asıldı.
Misafir
MUTLULUĞUN RESMİ Bugün; bütün ağaçlar yüreğimdeydi. Bütün çiçekler gözlerimde. Güneş, ışıklarını dudaklarıma kondurmuştu. Neydi kanımı kaynatan bu güzelliğin adı? Mutluluk muydu?   Bugün, Ne varsa hüzünden yana denize fırlattım az önce. Sanki beklermiş gibi hepsini, hop hop hoplatıverdi dalgalarında. En güzel maviliğiyle oynaşıp durdu. "Bak" dedi "fırlattığın hüzünlerine... İşte; onların bendeki hükmü sadece bu!"   Sonra, şakalaşırcasına bir kaç tuzlu damlasını sıçratıverdi
Misafir
Aşkın böylesini hiç bilmezdim.Birgün yeşil bi adamı çok seveceksin deseler ,güler geçerdim.Ama oldu işte, oluyomuş demekki. Büyük konuşmamak lazımmış. Güneşim di o benim.Onun rengi yeşil olmadan gün doğmazdı benim için.O geldi mi ışığı, yandı mı, hah işte güneşim doğdu derdim. Evimizin en sevdiğim odası olmuştu bu oda.Bu odanın dışında nefes alamaz olmuştum artık.Fatoş oturduğum koltuğa isim bile taktı: -"İKTİDAR KOLTUĞU" Çünkü savaşlar yaşanmaya başladı evde.Koltuk kapma savaşı! Tabii be
Misafir
Vur da Öyle Git İdam mahkumunun söz hakkı vardır Bari son arzumu sor da öyle git Arının çiçekte göz hakkı vardır Bir buse için dur da öyle git   Madem gidiyorsun bura son durak Ne adres, ne mektup, ne resim bırak Kendinden bir parça bir cisim bırak Saçından birkaç tel ver de öyle git   Ardımdan bir damla yaş dökeceksen Adımı andıkça ah çekeceksen Kabrime bir gonca gül dikeceksen Ne olur yaşatma vur da öyle git   Hem yıllarca oyna gönül sahnemde Hem perdeyi kapat e
Misafir
SENSİN BENİM ÇİLEGAHIM   Başka gül koklamam senin üstüne Başka göz değirmem güzel yüzüne Allah şahidimdir kullar şahidimdir Seni kıble yaptım kalan ömrüme   İzin sende sabır bende Kaderim belki de senin ellerinde   Sensin benim çilegahım Bu alemde karargahım Her yol sana çıkar oldu Ben yarımım senle tamım.. Gönül toprağına sevdamı ektim Yağmur duasına çıkar
Misafir
Yaşlı kızılderili reisi kulübenin önünde torunuyla oturmuş az ötede birbirleriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz,biri siyahtı ve oniki yaşında ki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesinin önünde boğuşup duruyorlardı.   Dedesinin sürekli gözönünde tuttuğu,yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar.Çocuk,kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor,dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin illa
Misafir
Adamın biri herzaman yaptığı gibi saç ve sakal tıraşı olmak için berbere gitti.Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.Değişik konular üzerinde konuştular.Birden Allah ile ilgili bir konu açıldı... Berber:'Bak adamım,ben senin söylediğin gibi Allah'ın varlığına inanmıyorum'.   Adam:''Peki neden böyle diyorsun''? Berber:''Bunu açıklamak çok kolay.Bunu görmek için dışarı çıkmalısın.Lütfen bana söylermisin,eğer Allah var olsaydı,bu kadar sorunlu sıkıntılı hasta insan olurmuydu,te
Misafir
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: -Sevginin sadece sözünü edenlerle,onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? -Bakın göstereyim, demiş,ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine.Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da 'derviş kaşıkları'denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş sofradakilere,'bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz'diye bir de şart koşmuş. 'Pek
Misafir

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.