beni kucakla izmir
pelin onay
--------------------------------------------------------------------------------
beni kucakla izmir
bugün çocukluğum balonlar kadar renkli değil
kurşunu olmayan silahlarla,
intihar provaları yapıyorum
ve sancılarını çekiyorum,
ertelenen sevgilerin..
bir babanın kızım tadında kokan,
iyi geceler öpücüğü düşüyor fotoğraflardan
saçlarımın dağınıklığını rüzgardan biliyorum,
inkar ediyor
sebebi olmadığım acıların,
katili de değilim
boşuna arıyors
Keşkeleri Çıkardım Hayatımdan
Keşkeleri çıkardım hayatımdan
eyvallahlar bana göre değil artık
bana göre değil pişmanlıklar
keşkeleri çıkardım hayatımdan.
ben seni unuturum sevdiğim
ela gözlerini bir bardak rakıya gömerim
anıları içime
yıllar önce bir temmuz gecesinde
zamansız bir yağmur altında başlayan
o zamansız aşkımızı unuturum
ben seni unuturum sevdiğim
zaten hayat bir yalan.
gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha
üzerimde eskiden kalma bir sevdanın yorgunluğu
Sevgili dostum,
Yeni şeyler öğrendim, mataramda acılar... Meğer bitti dediğim şeyler, eksikmiş, meğer hayat dediğim kendi kurgularımla doluymuş.
Ne gördüğüm papatya bembeyazmış, ne de çamur dediğim kötü kokarmış... Basit sınıflamalar arasında karmaşıklaşan kurgularım, meğer pek de yavanmış.
İçim çok acıyor dostum, sanki bir sen kaldın bildiğim gibi olan. Hayatımda kalamayan...
Affetmekten vazgeçtim dostum. Dolayısıyla kızmaktan... Her mahkemede masumiyetimi bile
Büyüdüğünü fark ederek korkmak.
Korkarken kaybettiklerinin dönüşü olmamasının acısını çekmek.
Geriye bakmak
bıraktıklarını görmek,
gerçekten görebilmek ama dokunamamak.
Onlara doğru elini uzattığında daha fazla uzaklaşmalarını,
uzaklaşırken birer yıldız gibi kaymalarını izlemek.
"ne çok eğlenmişim, ne de mutluymuşum" demek,
her şeyi yeni yeni anlamak.
Kendine acımak,
parmaklarını ısırmak,
tırnaklarını kemirmek,
dudaklarını yemek.
Kan,kan,kan.
Yok Tengerin ben bu promil olayını ayarlayamıyorum birtürlü
Şimdi dün bir bayan arkadaşımın evlenme yıldönümüydü.
Arayıp kutlayayım dedim:
Hadi illaki gelin biz evdeyiz diye tutundular.
Ben kahve içer döneriz diye düşünürken bizi ellerinde şarap şişesiyle karşıladılar.
Arkadaşım beni kaptığı gibi mutfağa sürükledi.
Oturttu masaya karşıdaki küçük tv'yi de açtı kral tv'yi de seçti
-"Kızım gittt melankoli istemiyorum ben bu gece".
-"yokk olmaz içicez" diye tutunmaz mı!
Bir kadeh, iki kade
DİNLE!
Ne zaman, nasıl sevdim seni bilmiyorum.
Oysa ki yasaktın bana, yasaktım ben de sana.
Bahar gibi çıkıp geldin
Tam da karakışın ortasında.
Sesini duymak öyle huzur vericiydi ki
İçimde binbir kelebek uçup, kanat çırpıyordu.
Heyecandan yüreğim kurudukça
Bahar yağmurları gibi yağıyordun ruhuma
Sonra güneş olup açıyordun.
Rengarenk gökkuşağı gibi aşk olup
Sarıyordun tüm benliğimi...
Gökyüzünde süzülen uçurtma gibi
Uçuyordum ben de senin aşkınla.
Seninle konuşurken
Ebru Gündeşin şarkısı geldi bugün aklıma:Gitme bir adım öteye,bir adımda gurbet olur...Dün anladım ki gerçekten bi adım ötede de olsan gurbetlik çekiliyomuş.Haftasonu şehir dışındaydım.İki günlüğüne de olsa özledim yerimi, yurdumu.Karşıyaka'ya girdiğimiz an içimi sonsuz bir huzur ve sıcaklık kapladı...
Biryeri sevmek için orda doğup büyümekmi gerekir?Bence hayır..Ben İZMİR'de doğdum ama çocukluğum İZMİR'de geçmedi.Şimdi KARŞIYAKA'da yaşıyorum.KARŞIYAKALIYIM.İşte bende söyledim İZMİR'liyim deme
BBuC0LIOtxI
Puslu soğuk hava
Dökülen yapraklar
En sevdiğim mevsimdi
Sarı sonbahar
Artık değil
Kalbimde hüzün
Aynada üzgün yüzüm
Beni tanıyanlar
Buna birisi sebep diyor
Susuyorum (Gülüyorum)
Yaptığım birçok şeyin
Hiçbir amacı yok
Fotoğraflar çekmecede
Anılarım direniyor
Arkadaşlar nefretle
Buna o sebep diyor
Bir ben gerçeği biliyorum ve
Gizlice ağlıyorum
Onlar yanlış biliyor
Kimsenin suçu değil bu
Onun suçu değil bu
Kader oyunu değil b
çetele tutmak değildir...
Hayat;
Seni kaç kişinin aradığı,kiminle çıktığın,çıkıyor olduğun
veya çıkacağın demek de değildir.
Kimi öptüğün,hangi sporu yaptığın,
kimlerin seni sevdiği de değildir.
Hayat, ayakkabıların,saçın,derinin rengi de değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir.
Aslında hayat; notlar,para,giysiler,
girmeyi başardığın ya da başaramadığın okullar da değildir.
Hayat;
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler
Acıları kurutmalısın, yüreğindeki sayfalarda.
Umut olmalı, heyecan olmalı kahverengi gözlerinde
Hüzünlerden kederlerden uzak olmalısın
Hayat bulmalısın, huzur dolmalısın
İşte yaşamak bu, nefes almak bu demelisin
Gözlerimi düşündükçe daha fazla sevmelisin
Ben de seni senin gibi öyle sevmeliyim.
Korktuğumda sıkıca sarılabilmeliyim sana,
Üşüdüğümde, soğuktan titrediğimde
Sen ısıtmalısın beni yüreğinle
Çocuklaşıp ağladığımda okşamalısın saçlarımı,
Tesellim olmalısın, teselli
ahfeş
Baktım ve benzedim ikizime
Ama kan olsa gerek
İlk öpen ruhunu
Kelamın bittiği yerde
ölür gibi uyudun
oysa dokunduğum her yerde
itti beni toprak
her sabah yeniden indi gözlerime
o sevdiğin ÇİN
gece,
iki kurşun gözyaşı
çürütüyor beni
acı(n),
parmaklarıma dokuduğun gergef
gece,
alnımda durmadan çatlayan bir yonca
sana akıyor hep kanım
öğretemez artık kimse
unutmayı ve uyumayı
Arzu Baykara
İstediğin Gibi Yaptım; Artık Kalbim Yok!
artık kalbim yok ağladığımda sana
düşündüğümde seni artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !
küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak
köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi
ve bekledim batmasını
bekledim batmasını yanan bir gemi
nasıl ağlayarak denize dökülürse
istediği
Sevgili Babacım;
Şu babalar günü beni hep ağlatır çünkü senle ilgili bir sürü keşkem var.
İşte bazıları:
Keşke beni omuzlarına alıpta gezdirdiğin çocukluk anlarımı hatırlıyabilsem...
Keşke beni sadece uyurken sevip okşamasaydın,uyanıkken de yapsaydın bunu...
Keşke küçükken eve geleceğin zamanları korkuyla bekleyeceğimize iple çekseydik...
Keşke karne aldığım zaman karneme merakla bakıp takdirle başımı okşasaydın...
Keşke beceremediklerimi hiddetle karşılamayıp bana öğre
Vurduğun her yerden gül biter sanma
Sen beni ilk defa yaralamadın.
Ben sana kul köle olurdum amma
Sen bana bir günlük yar olamadın.
Bu kadar yüklenmek var mı susana
Yerimde olup da çıldırmasana
Ben gönül köşkümü açtım da sana
Sen sokak kapını aralamadın.
Hançerle mavzerle yıkılmazdım da
Süründüm aklımı senle bozdum da
Ben sana yüzlerce roman yazdım da
Sen bana bir satır karalamadın.
On bin de bir kula kısmet olsam da
Kadrimi b
Tamam, kıtlık dünyası bu dünya, anladık!
Yalnız para pul, değerli kaynak değil herkese yetecek kadar başarı da yok bu dünyada!
Ama güzellik, iyilik, hoşluk bu kadar kıt olabilir mi?
Güven bu kadar sığ, merhamet bu kadar az olabilir mi?
Hiç vermeden hep almak için bizi yakıp tutuşturan bu hırs kabul edilebilir mi?
Hayır! Asla!..
Hayatımızı hep başkalarına yönelik gizli açık haset ve hınç duyguları mı yönetecek? Hep korkular mı zehirleyecek her anımızı?
Dinlediğimiz şar
CAN KATMAK NEDİR ?
Bir yürekte Can olabilir misiniz?
O yüreğe Can katabilir misiniz?
Bir CAN'IMMMM kelimesine
O yürekte bin anlam katabilir misiniz?
Gözlerde ışıltılar, pırıltılar görebilir misiniz?
Çalınmış zamanları renk renk yaşabilir misiniz?
Ellerin, gözlerdeki ışıltıların o yüreğin sıcaklığını
Birebir yansıttığını algılayabilir/algılaltabilir misiniz?
Ya, yüzlerce, binlerce renklerin dışında renkler bilir misiniz?
Can sesini duyduğunuzda; yüreğinizde ürperti ve
SENSİN BENİM ÇİLEGAHIM
Başka gül koklamam senin üstüne
Başka göz değirmem güzel yüzüne
Allah şahidimdir kullar şahidimdir
Seni kıble yaptım kalan ömrüme
İzin sende sabır bende
Kaderim belki de senin ellerinde
Sensin benim çilegahım
Bu alemde karargahım
Her yol sana çıkar oldu
Ben yarımım senle tamım..
Gönül toprağına sevdamı ektim
Yağmur duasına çıkar