Aşkın böylesini hiç bilmezdim.Birgün yeşil bi adamı çok seveceksin deseler ,güler geçerdim.Ama oldu işte, oluyomuş demekki.
Büyük konuşmamak lazımmış.
Güneşim di o benim.Onun rengi yeşil olmadan gün doğmazdı benim için.O geldi mi ışığı, yandı mı, hah işte güneşim doğdu derdim.
Evimizin en sevdiğim odası olmuştu bu oda.Bu odanın dışında nefes alamaz olmuştum artık.Fatoş oturduğum koltuğa isim bile taktı:
-"İKTİDAR KOLTUĞU"
Çünkü savaşlar yaşanmaya başladı evde.Koltuk kapma savaşı! Tabii be
BBuC0LIOtxI
Puslu soğuk hava
Dökülen yapraklar
En sevdiğim mevsimdi
Sarı sonbahar
Artık değil
Kalbimde hüzün
Aynada üzgün yüzüm
Beni tanıyanlar
Buna birisi sebep diyor
Susuyorum (Gülüyorum)
Yaptığım birçok şeyin
Hiçbir amacı yok
Fotoğraflar çekmecede
Anılarım direniyor
Arkadaşlar nefretle
Buna o sebep diyor
Bir ben gerçeği biliyorum ve
Gizlice ağlıyorum
Onlar yanlış biliyor
Kimsenin suçu değil bu
Onun suçu değil bu
Kader oyunu değil b
Vur da Öyle Git
İdam mahkumunun söz hakkı vardır
Bari son arzumu sor da öyle git
Arının çiçekte göz hakkı vardır
Bir buse için dur da öyle git
Madem gidiyorsun bura son durak
Ne adres, ne mektup, ne resim bırak
Kendinden bir parça bir cisim bırak
Saçından birkaç tel ver de öyle git
Ardımdan bir damla yaş dökeceksen
Adımı andıkça ah çekeceksen
Kabrime bir gonca gül dikeceksen
Ne olur yaşatma vur da öyle git
Hem yıllarca oyna gönül sahnemde
Hem perdeyi kapat e
Bir yerlerde tıkanıp kaldıysa hayat...
Bir yerlerde tıkanıp kaldıysa hayat, soluk almak güçleştiğinde, Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, Dağlara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; Yeni insanlarla 'tanışmalı, yeni keşifler yapacak.... Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, Gerçekleştirmeyi denemeli! Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını zamanın bir nehir, Kendisinin bir sal olup da, O dursa
Bu sabah Tengerinden bir mail aldım.
Yazdıklarını sizlerle paylaşmamı istemiş...
Selam abla, nasıl gidiyor?
Bugün kardeşim geldi en sonunda askerden.
Ama tabi bayaa bi gerginlik yaşamadık değil...
Bu aslında dün geldi ama beyefendi önce sevgilisinin yanına gitti,
İzmir'e indiğinde beni aramadı bile...
Ya aslında gitmesi sorun değil, daha başka bir şeyler var ayrıntıda, sonra anlatırım tabi...
Ben akşam kurstan bir geldim, aradım bunu, telefonu kapalı...
Bugün öğlen kızı da almış g
Bahar geldi ne güzel... Çok seviyorum baharı.Doğanın uyanışı,tazelenişi, içimi coşturuyor.Güneş sadece bedenimi değil ruhumu da ısıtıyor.Hele çiçekler!Renk renk,çeşit çeşit... Bütün Karşıyaka bezenmiş durumda Çiçekçilerin önünden geçerken takılıp kalıyorum mutlaka.Allahım öyle güzeller ki.Nasıl da güzel yaratmış Rabbim.Durmadan eşe dosta,kendime(evet şaşırmayın kendime!kendimi mutlu etmek için )çiçek alırım...Ya pikniklere ne demeli.Dostlarla yapılan o neşeli piknikler...Tövbe tövbe şimdi bu
Yalnız(ca) sitem
çığlığım boğazımı kesti, kana(ya) madım
-de halindeyim acıların
I.
her şeye susuyorum artık
susuzluğum dilimin ucu, kemiksiz
ölümlerden ölüm beğendim, üzerime olmadı
zor günler için sakladığım bir intihar vardı cebimde
çıkarttım baktım, kurtlanmış
sebebi var elbet bu gözyaşlarının
anlamaya çalışmayın, anlayın
bir ressamın tuvalinden düştüm
hiçbir renk kurtaramadı beni
beyazlar giymiş bir duygunun içinde,
ismim sırdır artık
- bir kaç
ahfeş
Baktım ve benzedim ikizime
Ama kan olsa gerek
İlk öpen ruhunu
Kelamın bittiği yerde
ölür gibi uyudun
oysa dokunduğum her yerde
itti beni toprak
her sabah yeniden indi gözlerime
o sevdiğin ÇİN
gece,
iki kurşun gözyaşı
çürütüyor beni
acı(n),
parmaklarıma dokuduğun gergef
gece,
alnımda durmadan çatlayan bir yonca
sana akıyor hep kanım
öğretemez artık kimse
unutmayı ve uyumayı
Arzu Baykara
Bazen beklemektir sevmek ;
Ne kadar bekleyeceğini bilmeden
Bazen fedakarlıktır sevmek ;
Sende olanı bile verebilmek
Bazen yalnızlıktır sevmek ;
Issız yollarda tek başına yürüyebilmek
Bazen affetmektir sevmek ;
Anne şefkati taşımak yüreğinde
Bazen ağlamaktır sevmek ;
Kimseye göstermeden gözyaşlarını
Bazen yeniden doğmaktır sevmek ;
Tertemiz ,günahsız ,çırılçıplak
Bazen özlemektir sevmek ;
Akreple yelkovana düşman olurcasına
Bazen yorulmaktır sevmek ;
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine:
-Sevginin sadece sözünü edenlerle,onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
-Bakın göstereyim, demiş,ermiş.
Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar yerlerine.Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından
da 'derviş kaşıkları'denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Ermiş sofradakilere,'bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz'diye bir de şart koşmuş.
'Pek
SENSİN BENİM ÇİLEGAHIM
Başka gül koklamam senin üstüne
Başka göz değirmem güzel yüzüne
Allah şahidimdir kullar şahidimdir
Seni kıble yaptım kalan ömrüme
İzin sende sabır bende
Kaderim belki de senin ellerinde
Sensin benim çilegahım
Bu alemde karargahım
Her yol sana çıkar oldu
Ben yarımım senle tamım..
Gönül toprağına sevdamı ektim
Yağmur duasına çıkar
Seni seviyorum...
Çünkü her sabah kalktığımda
Bir günü daha seninle geçirecek olmanın mutluluğunu yaşatıyorsun bana...
Ben güne seninle başlıyorum...
Ve hergün gün hayatı yeniden keşfediyorum..
Seni seviyorum...
Çünkü gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan
en parlak renksin sen...
Herşey senin rengini taşıyor...
Ve benim için ancak o zaman anlamlı oluyo
Seni seviyorum...
Çünkü
DEMEDİM Mİ
ZLq_m3bOelI
Güzel aşık cevrimizi Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır Yiyemezsin demedim mi?
Yemeyenler kalır naçar Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi?
Aşıklar harabat olur Hakkın katında kutlu olur
Muhabbet baldan tatlı olur
Doyamazsın demedim mi?
Çıkalım meydan yerine Erelim Ali sırrına Can-ü başı Hakk yoluna Koyamazsın demedim mi?
Bu dervişlik bir dilektir Bilene büyük devlettir
Yensi
Özlemim Sevdaya Dair
sessizce../..sakince vuruyor sesin yüreğe
tanımsız kalmak nasıl da kötü oysa
en uygun ifadeyi giydirememek kelimelere
eksikli../..yarım hissetmek
taşmak../..sığamamak denizlere
özlemi kurşun yarası gibi bilmek
kanamak../..kanatmak../ kanamamak..
sen beni anlarsın be usta
ne garip bir sıkıntıdır bu,
suskunluğuma en uygun şarkıyı bulamamak..
şimdi saat kavuşmaya çeyrek var
nasıl da uzun geliyor oysa bu bekleyişler,
bekletmeyeceğini bilirken../..
Ben Toprağın Sinesinde İnsan Denilen Bir Canım,
Hem Düşünür Hem Severim Budur Taştan Farklı Yanım.
Her Maddenin Zerresini Bedenimde Taşıyorsam,
Ben Ne Bir Taş Ne Bir Ağaç, İnsanlığımla İnsanım.
Ben Topraktan Bir Canım Senin Gibi
Çiğnesen Ne Fark Eder Yolun Gibi
Dil Söylemiş, Kalp Kırılmış. Ha Bir Eksik Ha Bir Fazla
Ne Fark Eder Derdim Gibi,
Ben Seni Her Halin ile Seviyorum
Toprak Gibi
Benim Aşkta Tek Dilegim,
Benim Cefada Örnegim.
Ağlatmayı Hüner Bilen,
Benim Vefa
SAAT SABIRDA DURDU...
yarim, doy güzele
doğruya hasret kalırsan
ben dosdoğru bıraktığın yerde
sabrın düğümlerini çözüyorum
vazgeçmek için hep erken,
tespih olmuş
senden kalan günler
ya sabır...
geceler geçer sensizlikle
sensizlik geçer mi gecelerde
hasret yanar
hasret tüter
sabrederken üşürüm,
ya başka bahçedeysen
senle düşlerimi nasıl bölüşürüm
sağırların türküsü
bu yanık koku
körlüğümden
bu sebepsiz korku
doğuramıyorsam gözlerinden umudu
sebebi ilkbaharımda ki ayaz, tüm
Sevgili Tarkan;
Valla zahmet etmişin,benim için şarkı yapmışsın bu albümde
Çok teşekkür ederim gerçekten
ZOX4V7bsiL8
Hala dün gibi hatırlarım her anını anıların
Biraz hırçınım bu yüzden biraz hüzünlüdür hep bir yanım
Hala sızlar için için her biri yaralarımın
Dalgalıdır denizim bu yüzden
Biraz ıssızdır hep kıyılarım
Bir yanar bir sönerim bir ağlar bir gülerim
Pare pare buruktur hep sevinçlerim
Dağ gibi derya gibi bende acılar şahidim şa
Sultan Murad Han o gün bir hoş"tur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil.
Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
- Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?
-- Akşam garip bir rüya gördüm.
- Hayırdır inşallah?..
-- Hayır mı şer mi öğreneceğiz.
- Nasıl yani?
-- Hazırlan, dışarı çıkıyoruz.
Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki, padişah hâlâ gördügü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bili
OLMASAYDIN EĞER
Geceleri kesintisiz uyuyacak ama her kalkışımda seni öpme duygusunu tadamayacaktım.
İstediğim her akşam, sinemaya, bara, dürüm yemeğe, sahilde dolaşmaya gidebilecektim ama "anne bende geleyim" diye bacaklarıma yapışan minik ellerinin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi...
Yeni boyanmış duvarlarımda kalem izi ve yemek izi olmayacaktı ama ben silerken "anneciğim ne kadar iyisin" diyen sesini duymayacaktı kulaklarım...
"'üzülme ben seni çok seviyorum" diye beni göğsüne bas
Yok Tengerin ben bu promil olayını ayarlayamıyorum birtürlü
Şimdi dün bir bayan arkadaşımın evlenme yıldönümüydü.
Arayıp kutlayayım dedim:
Hadi illaki gelin biz evdeyiz diye tutundular.
Ben kahve içer döneriz diye düşünürken bizi ellerinde şarap şişesiyle karşıladılar.
Arkadaşım beni kaptığı gibi mutfağa sürükledi.
Oturttu masaya karşıdaki küçük tv'yi de açtı kral tv'yi de seçti
-"Kızım gittt melankoli istemiyorum ben bu gece".
-"yokk olmaz içicez" diye tutunmaz mı!
Bir kadeh, iki kade
Sonunda derdimin dermanını bulmuş bulunuyorum
Unutkanlığın ilacı böğürtlen
Türkiye'de yol kenarlarında, korularda ve ormanlarda sık rastlanan, çok kişinin tanıdığı dikenli kır bitkisi böğürtlen, organik asitler, mineraller ve vitaminler bakımından son derece zengin bir yabani meyve. Güney Florida Üniversitesi bilim adamlarının bulgularına göre, böğürtlen yaşlılıktan kaynaklanan hafıza problemlerinin giderilmesinde rol oynuyor.
Antioksidanlar açısından zengin bir meyve olan