AŞK RESMİ GEÇİTİ
Birincisi o incecik, o dal gibi kız,
Şimdi galiba bir tüccar karısı.
Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
Ama yinede de görmeyi çok isterim,
Kolay mı? ilk gözağrısı.
İkincisi Münevver Abla, benden büyük
Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
Gülmekten katılırdı, okudukça.
Bense bugünmüş gibi utanırım
O mektupları hatırladıkça.
............................çıkar
............................durduk mahallede
..........................................halde
....
DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKUAkrep gibisin kardeşim,korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.Serçe gibisin kardeşim,serçenin telaşı içindesin.Midye gibisin kardeşim,midye gibi kapalı, rahat.Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef.Koyun gibisin kardeşim,gocuklu celep kaldırınca sopasınısürüye katılıverirsin hemenve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,hani şu derya içre olup
Cömertlik ve yardim etmede
akarsu gibi ol
Sefkat ve merhamette
günes gibi ol
Hiddet ve asabiyette
ölü gibi ol
Tevazu ve alcak gönüllülükte
toprak gibi ol
Hösgörülükte
deniz gibi ol
Ya oldugun gibi görün
ya göründügün gibi ol
Hz. Mevlana
İnsan
İnsan vardır farkedilmez süsünden
Kimi farksızdır koyun sürüsünden
Her gördüğün şekle aman kapılma
İnsan belli olmaz görüntüsünden
Karslı Murat Çobanoğlu
GERÇEKTEN SEVMEK
O durmadan kaçıyor;
sen ardından gitmiyorsan;
o günün her saatinde saklanıyor,
sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
o sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
boşuna aldatma kendini,
onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde,
dudağındaki sigarada ,
okuduğun kitapta,
mırıldandığın şarkıda,
söylediğin şiirde,
gördüğün rüyada
ve yaşaman için
ciğerlerine doldurduğun havada
o yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlama
ÖMÜR
Gözümüz saatte söyleştik hep,
Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık.
Hep yetişecek biryerler vardı
Aranacak adamlar, yapacak işler....
Bir sonraki günü telaşı bir öncekine bulaştı.
Başkalarının hayatı bizimkini aştı.
Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine
Kuşluk vakti, kızarmış ekmek kokusu
veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini
Ha babam erteledik.
20'li yaşlardayken 30'lara kurduk saatin alarmını
30'larımızda 40'lara, belki sonra 50'lere....
Lakin öyle ka
Baharı hissedemediğim
Kaygımı salamadığım dünyam
Yorgun sözleri süzüp elime
Taş atıp vurduğum sokaklar elveda
Yamaçlarında yuzuduğum seyhanım
Kavgasında büyüdüğüm mahallem elveda
Okey taşlarının tavla zarlarının
Müzik fonu oluşturduğu her insan
Gözlerimi yaşartan ******
Ve dudaklarımda dans ettiğim sevgilim elveda
Büstünü parçalayıp insanlığın
Samimi gülüşleri savurdan dudak
Ve yol geçen hanına dönüşen
Bu sanat bu edebiyat elveda
Güneş yakalanacaksa eğer
Sana söz veriyorum
Kopar
İstanbul'u dinliyorum
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yukseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, g
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...
Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında
Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum.
Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum;
En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında...
Hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin,
Gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim!
Güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim!
Yorgun kalbim seninl
Giderayak
Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
Güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
Sevdalara doyulamadı.
Giderayak işlerim var bitirilecek,
Ben mişim---neymiş?---su sesiymiş
Oymuş---cam kırıkları gibi gövdemi yakan---
Yanağında sardunya kokusuyla yazdan
Kimmiş o gelen ya giden kimmiş
Bir yabancı mı, yoksa bir ermiş
Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan.
Güneş mi batarmış bir özel isim bitirir gibi
Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan
Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan
Kim koparmış dalından bu yabani incirleri
Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri
Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan.
Yıldızlar
Blog sahibinden tavsiye: Az sonra okuyacaklariniz tamamen uykusuz gecelerimin ürünüdür,
dolayisiyle cok fazal ehemmiyet vermeyiniz
Blog sahibinden ÜstNoT: sunu da en basindan belirttim de, sonra demedi demeyin...
her zaman ve her yerde oldugu gibi istisnalar burda da kaideyi bozmuyo ...
Erkekler bir kizi elde etmek icin kili kirk yarmaya, bin dereden su getirmeye, sekilden
sekile girmeye (güzel giyinmek, kokular sürünmek mansinda), iltifatlar, hediyeler
yagdirmaya pek bi he
Bir Ayrılık Gününde
Ne gariptir şu ayrılık günleri
Bir dosttan da, düşmandan da ayrılsan
Nedense bir tuhaf oluyor insan
Derin bir sızı giriyor içeri
Son bir defa bakarken caddelere
Dükkanlara, evlere, kahvelere
Hatıra yüklü kervanlar geçiyor
Dolu dolu gözlerinin önünden
Bu son yadigar mı bir ayrılık gününden
Ne unutulmaz zamanlar geçiyor
Ağır ağır biz farkında değilken
Gökler masmavi, yaprak yemyeşilken
Sen istediğin kadar unutulmaz de
Bu son dakika,
Hürriyete doğru
Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
içinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin ırıpların çalkantısında.
Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul;
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden,
Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
Deniz kızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbü
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alış
Sessiz gemiArtık demir almak günü gelmişse zamandan,Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,Birçok seneler geçti; dönen yok sef
Sanma ki, derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Bademler çiçek açtıysa?
Ucunda ölüm yok ya.
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
Güneşle gelecek ölümden?
Ben ki, her nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha aşığım;
Korkar mıyım?
Ah dostum, derdim başka...
Orhan Veli Kanıik
Acılar Denizi
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana; herkes içime dökmüş artıklarını
bu karanlık bitse ar
Türkiye, Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum
Türkiye, üzgün yurdum güzel yurdum
Boynu bükük ay çiceği
Siirin ve aşkin geleceği.
Türkiye, üzgün yurdum güzel yurdum
Dağ rüzgari, portakal balı
Alçakgönüllü, hünerli, sevdalı.
Türkiye, üzgün yurdum güzel yurdum
Yazgısı kara yazılmış gelin
Kurumuş sütü memelerinin.
Türkiye, üzgün yurdum güzel yurdum
Harlı bir ateş gibi derinde yanan
Haramilerin elinde bulanan.
Türkiye, üzgün yurdum güzel yurdum
Güngörmüş, bil
BEKLEYENLER İÇİN
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Gözlerinin binlercesini görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
İçtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntıBu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir
Resmine bakamaz oldum
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlar
Ayrılıkların puslu aynasındadır
bekleyişlerin solgun yüzü
Bekleyişler ki demlenişidir sabrın
damıtır sessizliği ve üzüncü
damıtır gurbetin kavruk memesinden
ve emzirir
hasretin yanık yüzlü çoçuğunu
Sen ey sabrın ve üzüncün dervişi
başını zamanın göğsüne koy
ve dinle yalnızlığın iç çekişlerini
Yalnızlıklar ki suskun bir akşam üstüdür
usulca örtülecektir gecenin sessiz tülünü
ve düşecektir ince bir rüzgarla
hüznün harmaniyesi
Ey yenilgilerin bezgin kuşu
suskunun sarı sı
Aşk Şairi
Acılar vardır, bir de çaresizlikler
Ne zaman başladıysa benim öyküm
Yürüdük, kimbilir kaç yıl beraber
Bir yanımda aşk, bir yanımda ölüm
Durup durup kirlendim yaşadıkça
Aşktı beni yıkayan, Arıtan su
Dünyamı saran bir uçtan bir uca
Hep o bir gün sevememek korkusu
Ben kalbimi o taşlarda biledim
Bütün pisliklerini yeryüzünün
Kazıdım hançerimle yeniledim
Son dakikasında bile ömrümün
Ben Tanrıdan başka bir şey istemem
Her sevgiye açık olsun pencerem
Ümit Yaşar Oğuzcan
'Her şey sende gizli:Yerin seni çektiği kadar ağırsınKanatların çırpındığı kadar hafif..Kalbinin attığı kadar canlısınGözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...Sevdiklerin kadar iyisinNefret ettiklerin kadar kötü..Ne renk olursa olsun kaşın gözünKarşındakinin gördüğüdür rengin..Yasadıklarını kar sayma:Yaşadığın kadar yakınsın sonuna ne kadar yaşarsan yaşa,Sevdiğin kadardır ömrün..Gülebildiğin kadar mutlusun üzülme bil ki ağladığınKadar güleceksinSakın bitti sanma her şeyi, sevdiğin kadar sevileceksi