Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.
Herşeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi
de al belki lâzım olur.
Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin
bir şeyden
bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını
sandığın benden.
Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir
çocukmuşum ki.
Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan?
Sanırım, düşünmedin.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri
de.
Aslında çok şey
Bu son gidişin miydi anlayamadım sevgili..
Hani hep giderdin ve gelirdin ya geriye, bu da onlardan biri miydi..? Uzun zaman oldu bu sefer, söylemek ve sormak zor geliyor ama bu senin son gidişin miydi sevgili...? Küçük bir oyun oynuyor gibiyiz sanki. Ben ebe olmuşum sen saklanan...Nerelere saklandın da bulamıyorum seni. “Ah işte ordasın” dediğim yerlerden hep başkaları çıkıyor, herkes hep bir ağızdan, dalga geçer gibi, “çanak çömlek patladı” diyor,bense garip bir umutsuzlukla geri dönüyorum
Zamanlardır ilk defa, gözleri gülen bir mutluluğun içinde kayboldum.
Ne kadar yabancıydı mutluluk hayatımda var olduğunda, cümleler kurmak ve kendimi anlatmak. Yazmanın büyüsü, mutsuzlukta sanırdım. Bir dokunuşun, bir gülüşün ve kısaca mutluluğun bir gün beni yeniden kalemlerle buluşturabileceğini ben hiçbir zaman düşünmemiştim. Özledim gülüşlerini…
Kurak topraklardan yeşil çam ormanlarına yürüyüşteyim. Doruğa uzanan bir dağın eteğindeyim. Ve her sabah güneş doğarken ben yeni bir keşif