SERSERİME
Elime son kez aldım kağıt, kalem. Bu sana son mektubum. Postacı son kez getirecek bir haber benden sana. Canım serserim, bilirim aldırmazsın, hiçbirşeye, ne sevgiye, ne hislere. Şimdi elimde sigara var. Bugün yine çok fazla içtim, bilirim yine bana kızıcaksın. Ama yine aynı cvbı vereceğim “DERTLİYİM” son kez bu kalp senin derdinle dolu. Uykularım bölünür oldu, yanlış anlama bu mektubumda seni ne kadar özlediğimi yazmayacağım. Artık değiştim ben. Senin umursamaz tavırlarından bıktım.
AŞK DEDİKLERİ BU MUYDU?
Dostum söylesene aşk dedikleri bu muydu? aşk dedikleri sevdiğinin limanında beklemek bekleyip bekleyip geri dönmek miydi? onu uzaktan seyretmek miydi aşk? sevdiğini haykıramamak mıydı yüzüne? onun nerede olduğunu bilmeden onu beklemek miydi? ''kimbiliri nerde,kimle?''diyerek hayatını zehir etmek miydi? onun yüzünü görebileceğin bir saniye için bir ömür feda etmek, onunla bir kelime konusabilmek için hergün dua etmek miydi? yoksa,yoksa yüzünün gülüp içinin kan ağlamas
Bende olduğundan beri
ne zaman aynaya baksam; kendimi bulamıyorum.
Gözlerimde gözlerini, dudaklarımda gülüşünü görüyorum.
Hep nefesini soluyorum, tenimde bir ürperti beliriyor.
Koca şehir susuyor sadece sesin çınlıyor kulaklarımda.
Bakabildiğim kadar ileride, dokunabildiğimce yakındasın
ama hasret kalıyorum bebek yüzlüm gülüşüne.
İstanbul gibi bakıyorsun bana, gizemli ve buğulu.
Hem içinde olup, hem yalnız yaşamak bilsen ne kadar zor geliyor.
Hayat kavgasını sürdürüyor sevdam.
Aşk can
Ömrümüzün son demi,
Son baharıydı artık...
Baharla birlikte yeşeren,
Rengârenk çiçekleriyle
Gönül rahatlatan fidanlar gibi
Taze ve tertemiz aşklara
Kucak açmıştık...
Kurak yazlar,
Acımasız sonbahar...
Sararan yapraklar,
Çıplak kalan fidanlar gibi
Yanlış insanlar,
Su vermeyen eller...
Yorgun bıraktı yüreğimizi.
Ömrümüzün son demi,
Sonbaharı artık...
Zaman yanlıştı ama;
Çevresine saçtığı ışıltı,
Güzelliği doğaldı
Kırçiçeğimin...
Hiçbir şeyde gözüm yok,
Kır
Astronomları Heyecanlandıran Yıldız
Uluslararası astronomlar, görülmeye değer büyüklükte bir süpernovanın patlamasına tanıklık ediyor.
Nature` dergisinde yayımlanan makaleye göre bilim adamları, kısa bir süre sonra `RS Ophiuchi` isimli yıldızın tip 1a süpernova olarak sınıflanan nükleer patlamasına tanıklık edebilir.
Uzayın en parlak olayı olan bu patlamalar, Güneş`in 5 milyar katı ışık saçabiliyor. Yaşamları boyunca sabit ışık yayan süpernovalarına patlamaları, Evren`in
sen sen sen...
her kurduğum cümlemin başı seni seviyorum seni seni seviyorum.aklımdaki yine hep sen.nasıl bir sevgidir bendeki.sen yanımdayken bile doyamıyorum,bakmaya kıyamiyorum.sen benim herşeyimsin gözlerine baktığım anda sanki ruhum bedenimden çıkıyor nfes almak daha da güçleşiyor.yabancısıyım bu sevgi dedikleri şeyin.hayatımın ilk aşkısın yaşadığım anın tek anlamısın...
BİRTANEM'E
Seni sevdim,
sevgilerin en güzelini vermek için.
Seni düşündüm gecelerce,
en güzel düşlerimde yaşattım seni.
Ne varsa sana adadım elimdekileri,
sana adadım, yüreğimin her zerresini.
Yanlızca sen sev istedim,
sen sar istedim, yüreğimin her köşesini.
Seni gördüm nereye baktıysam,
gözlerime işledim gözlerini.
Ve yalandan uzak,
en temiz sevdayla,
yarınlarımda bir sana yer verdim.
Bir tek, seni yazdım kaderim diye,
bir tek seni istedim, herşeyden çok.
Sen
geceler
geceler vardır umutsuzluğu geceler vardır .
umudu barındıran içinde bir çocuk gibi masumiyete gebe çoğu zaman .
o gecelerde yürümek ister insan o hain istanbul sokaklarında
binbirinsan binbir meşgale herkes bir telaş
içinde
yalana gebedir çoğu zaman adem neslide
sarhoşlar orospular tiner çeken masum çouklar
ve hepsinin ağa babaları lüks arabalı kodoşlar
bizim tabirimizle asalaklar
her köşe bir alem bir ayrı dünya dumanaltı tütün fabrikası yada tren bacası
geceler vardır he
BİLİR MİSİN ?
Bilirmisin yalnızlık ne demek? Bilir misin
gökyüzündeki yıldızlardan medet ummayı?
Uzattın mı elini bir yıldız boyunca,
belki, tutarım diye farkında olmadan?
Uykusuz kalmayı bilir misin sabaha kadar?
Hiç küstün mü hayata?
Aslında kendinsindir küstüğün küçüğüm?
Kapatıp gözünü
hayaller kurduğun oldu mu geleceğe dair?
Bazen küçük bir masumiyet belirir
tebessümünde,
bazen gözünde hırçın bakışlar.
Kızdın mı kaderine günlerce?
Kendini tanıyamad
sen bir korkaksın diyorum sana,en büyük korkudan kaçıyorsun diyorum,kendinden!başka korkular uğramış sana diyorum,oysa seni başlatan da sensin,durduranda sen diyorum...yalnız kendinden korkmalısın diyorum,en çok kendinden,yalnız kendinden.....
işte aklımın takıldığı bu son noktada,çalan bütün telefonlara sunulan bütün sevgilere,ilgilere,benim adıma verilen kararlara ve gecenin düşlerine bütün kepenklerini kapamış olan ben,tek bir sevinci bekliyorum hala;seni!yarın bekler miyim bilmiyorum
Her şeyi silebilirdim sen hariç bu dünyadaki. Öyle düşünürdüm bir zamanlar. Adı neydi sana hissettiklerimin. Hiçbir zaman tanımlayamayacağım zamanlarda. Her şeye sen diye baktığım hayat kavgamı senin için yaptığım zamanlarda. Tarifi yoktu bunun. Kendimi bile tanıyamaz olmuştum. Seni düşünürken ve sorgularken aslında içimde derin bir yolculuğa çıkmıştım. Madam ki sen yoktun ben de başımı aldım içimde çıktım o derin yolculuğa hoşça kal bile demeden sana. Desem de senin için fark etmezdi zaten. Mer
MADEM Kİ YOKSUN ALDIRMIYORUM
Her şeyi silebilirdim sen hariç bu dünyadaki. Öyle düşünürdüm bir zamanlar. Adı neydi sana hissettiklerimin. Hiçbir zaman tanımlayamayacağım zamanlarda. Her şeye sen diye baktığım hayat kavgamı senin için yaptığım zamanlarda. Tarifi yoktu bunun. Kendimi bile tanıyamaz olmuştum. Seni düşünürken ve sorgularken aslında içimde derin bir yolculuğa çıkmıştım. Madam ki sen yoktun ben de başımı aldım içimde çıktım o derin yolculuğa hoşça kal bile demeden sana. Desem de sen
Kar yağıyor şehrime. Babası tarafından elma şekeri ile ödüllendirilen bir çocuk sevinci gibi bir anda şaşırıp bir anda normale dönen ifade ile dışarı bakıyorum.
Sanki gördüğüm ile, görmediğim arasında mekik dokuyorum zamana. Kar beyazdır biliyorum,kar soğuk, kar tüm yüküne rağmen sessizdir.
Burnumu yasladığım penceremin camından, kaldırımları kaplayan kar üzerinde koşturan, çocukları seyrediyorum.Ayakizleri nasılda çamurlanıyor beyazın teninde. Şimdi şehrin en merkezi yerinde,geceyarıs
Eskiden sana yazardım..
Bilmezdin sen, ve hatta ben bile bilmezdim; kime yazdığımı veya yazdığımın "kim" olduğunu..."Sana" yazarken eskiden, uzaklardaki "duruşun" başkalaşıverdi birden; sanki büyüdün... Ya da, sanki "beni" büyüttün gözünde... Veya benim gözümde "seni" küçültmeye çalıştın!.Eskiden, sana yazardım;Sana yazmaya korkmadığım zamanlarda!..Eskiden sana yazardım;Seni, sevdiğim sanıp!..Eskiden sana yazardım...Kayaları kazıyıp!Ne yaptın, ne yazdın, veya ne dedin bilmiyorum... Ne yaptım,
Fransız bir mağaracı, 27 bin yıllık olduğu tahmin edilen resimlerin bulunduğu prehistorik bir mağara keşfetti. Mağaradaki resimler ünlü Lascaux Mağarası'ndaki fresklerden daha eski.
63 yaşındaki Gerard Jourdy, ülkenin güneybatısındaki Vilhonner bölgesindeki ormanlarda mağarada insan ve hayvan kalıntıları bulduğunu söyledi. Jourdy'nin bulduğu resimlerden biri de kobal mavisi renkli bir el.
Jourdy ayrıca, mağarada sarkıtlardan yapılma bir yüz heykeli de bulduğunu söyledi. Jourdy'nin iddias
Sevdalarım Var Benim
Gözlerime böyle bakma ne olur
Senden gizli sevdalarım var benim
Aşkınla içime akma ne olur
Senden gizli sevdalarım var benim
Bin türlü derdim var deli başımda
Her gün zehir içtim inan aşımda
Ölürsem görürsün mezar taşımda
Senden gizli sevdalarım var benim
Susuz bir çöl idim, sel olup gittim
Ocakta kor idim kül olup gittim
Bir sevda uğruna del’ olup gittim
Senden gizli sevdalarım var benim
Gönlünde bir ateş yakar giderim
Kimbilir, sevg
sevgimi benimki Beni bunca geçmişe götüren ne bilmiyorumSeni unutmadım unutmak mı?Sen öyle bendesin benleAnlamıyorum bu sevgimiAdın neydi sevgiliİsmin su bitmez beynimde duygu yüklü kalbimde gizliSen çiçeklerin en tatlısıBaşımın bitanecik tatlı belası İşte yazıyorum buraya seviyorum seniHem de deliler gibi İnanıyorum inşallah benim olacaksınRabbim seni bana yazsınBir saniye yanımdan ayırmasınBak yine yazıyorum Seni çılgınca seviyorumTüm kalbimle benim olacaksın inşallah temennimİçim senle dolu u
Damla Damla Sen
Yağmurları bekleme yeter dön artık
Yağmak zorunda değilsin susamış bedenime
Öyle çok özlemişim, seviyorken delice
Düşmek zorunda değilsin her gece düşlerime;
Bırakta rüyalarda kendim sarayım.
Yağmurları bekleme dinsin bu hasret
Damla damla gelişin bana huzur vermiyor.
Ellerini tutmak için çabalıyorken
Avuçlarımdan kaçışın beni mutlu etmiyor.
Bırakta sana tamamen sahip olayım.
Yağmurun kokusuna sardım
Tutamadığım kendimi.
Damla damla sen
Çisil çis
Yağmurlu bir günde uyandım her şeye
Yağarken anlattı çoğu hikaye
İçim yanarken yalanlar içinde
Yağan kar olsa bile nafile
Yağ yağmur deli deli her yere
Es rüzgar fark etmez gel gönlüme
Değsin ne varsa soğuk tenime
İnsandan fazlamı zarar gelir be
İnsandan daha mı zarar gelir be
Yağmur bile ağladı benimle
Kıyamadı götürdü seliyle
Dedim bakmam artık ben o yüzlere
Dedi derdin insanken nafile
Bir gün uyandım mevsim bahardı yazdı
Herkes bir renge boyanmıştı gerçek sandım
Ya
Yağmurlara yazdım!!
Adını özlem koydum bu sonsuz sana olan sevgimin.
Aşk mıydı o, Neydi çekip kendine, beni bağlayan sana
Yağmurlara yazdım sevdamı yağdıkça aktı bu yüreğe çoğaldı
Yüreğim sevdalı tutuklu kaldı bir kere sevdana..
Kaçışı yok çıkışı yok büyük ceza aldı hasretin ise kanımda dolandı..
Ardına bakmadan gittin bu yüreği koparıp atasım geldi
Sessizliğe vurdum kendimi sonsuz bekleyişler içinde..
Şu anda her şeyden uzak, her şeyden ayrı sevdandan mahrumum ben.
Sadece yalnızlığı