Varmı Rakibim ?
Ben şiirlerle yarışırım bebeğim..
Elimde kalemim
Dilimde ismin
Bende ki her satırına
Sende ki beni eklerim
Ben gecelerle yarışırım bebeğim..
Yıldızlar parlayamaz
Gözbebeklerim parlar
Ay ısıtamaz seni
Benim ısıttığım kadar
Ben şarkılarla yarışırım bebeğim..
Bülbüller kıskanır beni
Rüzgarın sesi imrenir
Bir sana okurum türkülerimi
Türkülerim sevinir
Ben yollarla yarışırım bebeğim..
Dağlar beni durduramaz
Denizler bana kabaramaz
Sana çıkıyorsa
Bebeim Bitanem
Buğulu günlerim çok uzaklarda kaldı
Erişilmez hayallerimin ilhamı
Bugün artık yanımdasın..
Ellerini görebiliyorum ve kokluyorum saçlarını
İnanası gelmiyor şu şaşkın aklımın
Masallarda gezinen sanki bir küçük haylazım
Beni önce benden aldın ve sonra bana kattın
İsterik arzularımın tam ortasına attın
Tanıdığım andan beri sevgilim seni
Anladım ki ben hiç yaşamamışım kendimi
Nasıl söylesem hani nasıl anlatsam
Eski bir kitaptım yırtık ve dağınık
Muradım oldun şimdi
Acılarım var..
Aynalarım var çeşit, çeşit birbirinden farklı
Kiminin çerçevesi gümüş kimininki tahta kaplı
Bakarım her bir aynada kendime tek tek
Kiminde tebessüm eder yüzüm kiminde gözlerim yaşlı
Resimlerim var çizdiğim ve bir köşeye attığım
Kiminde renkler var canlı kimine mürekkep damlattığım
Bakarım bazen o resimlere ve yalnız kalmış çizgilere
Kiminde acının izleri var kimine umudumu sakladığım...
Enes..
YARIM GOFRET
Sıkıca kavramıştı küçük çocuk annesinin elinden...Henüz 7 yaşında olmasına rağmen , annesiyle elele yürümek pek de işine gelmiyordu aslında. Ona göre o artık büyük bir çocuk sayılırdı. Hatta ne çocuğu ? Delikanlıydı o! Ama işte annesiyle her dışarı çıkışında, yinede elinden tutmak zorundaydı. Bahanesi trafikteki arabaların ürkütücü yol alışları olsa da, itiraf etmeliydi ki aslında hala annesinin sıcacık ellerini tutmak ona güven veriyordu.
O gün akrabalarına gidiyorlardı. An
Kimse Yok mu ?
Tak! Tak!Tak!
Kimse yok mu ?
Çaldığım bu kapının
Açılması bu kadar zor mu ?
Tak! Tak!Tak!
Dışarısı soğuk ve ayaz
Ellerim üşüyor ve ayaklarım yorgun
İçerde bekler beni özlediğim yaz
Tak! Tak!Tak!
Rahatsızmı ediyorum?
Gölgelerden sıyrıldım da geldim
Hiç mi umursanmıyorum?
Tak! Tak!Tak!
Yoruldum artık aç kapıyı
Yılların yükü var sırtımda
Ne olur alma ahımı
Tak! Tak!Tak!
Artık alamıyorum nefes
Hissedemiyorum nabzımı
Ve çıkmıyor ağzımdan tek bir ses
İstanbul Gölgesi
Yanlış sokaklardan sapan aşklarla
Yok olan ümidiyle, yıkılan duygularla
İnsan, doğar,yaşar sonra bir an yanar
Gözler, gözleri bekler sonra fısıldar
İhanet ; düştün ağıma....
Enes.
Kaybeden..
Gecenin birindeyim, elimde kadehim
Bir ben varım odamda ve bir de kendim
Perdelerim kapalı, gözlerim yaşlı
Sırıt hadi nefsim, al işte tükendim
Dışarıda araba sesleri, odamda öfkemin sesi
Pis pis kokuyor sarhoş ruhumun nefesi
Yüreğimde acı, yıllar orda saklı
Bekle! Bir kadeh daha, sonra geçmişe göm beni.
Enes..
İtiraf
Dün gece bir adam öldürdüm...
Yılların öfkesini vererek pazularıma ve oradan avuçlarıma
Sıkıverdim boğazını hınca hınç, atıverdim odanın ortasına
Dün gece bir adam öldürdüm
Acı dolu gözlerle bakıyordu bana, karanlığımı yansıtan aynada
Hiç duraksamadan öylece kurtar diye fısıldadı sessizce
Dün gece bir adam öldürdüm
Bıkkınlığının ifadesini taşır yüzünde ve ıslak gözlerinde
Eski bir masal saklı, hüzün var kelimelerinde
ve dün gece ben seni öldürdüm yıldızların şahitliğind
Bilemezdin..
Seni anlamadığımı mı sandın..? Umursamadığımı mı..? Eğer öyleyse
yanıldın bebeğim, ya da ben yanılttım seni.
Hezeyanlarımla kol kola geçerken günlerim, usul usul özledim senide
farkettirmedim... Çocukluğuma ver.
Bana her seni seviyorum deyişinde, bende seni derdim de kırılırdın ya
gizlice... Tembelliğime ver.
Hani seni kıskanırdımda belli etmezdim ya, hani uğraşırdın kasıtlı,
kızdırmak için ama ben tepki vermezdim... Aptal gururuma ver aslında
delirirdim.
Se
Şaşkın Ördek.
Anladımki bir gün zamanı anlamakla
Saksıda begonya büyütmeye çalışmışım
Ve farkettimki seni sevmeye çabalamakla
Kanatlarım olmadan uçmaya uğraşmışım
Ne demeli be gönlüm sana
Küfürmü etmeliyim illa
Gözüm duymaz, kulağım görmez iken
Ne sevdim seni, ne de vazgeçtim senden...
Enes
Saygıya dizeler..
zamanı katlayıp koymuş gönül cebine
umut yolunun sonunda bekleyen tapınası kraliçe
tanrının sevgiyle doldurduğu yüreğini
ibret verircesine paylaşan, eşi bulunmaz ece
kalabilirmiyim ki yanında?
ağlayabilirmiyim omzunda?
deli olduğumu düşünmezsen eğer
lakırdın dahi olamazmıyım dudaklarında
aklı yüreğiyle sevişen, nadide güzel
bilki tüm bu seslenişim yanlız sana özel
Enes..
Deli..
Sebebsiz bir güneşin doğurduğu
kuşku dolu ışıklar var yüreğimde
karanlık bir gölgeden fırlar gibi
deli dolu bakışlar var gözlerimde
Ne sesisini ne tenini
Ne seni ne de sensizliği
Hiçlikle dolu benliğimi
Alıp götüren biri var düşlerimde...
Enes..
Ben..
Edepsiz güneşin arsız gölgesiyim
Gözbebeklerinin içinde titreyen umut
Dudaklarının kenarından sızan suyum
Yüreğimi sevgimin tepsisiyle önüne seren
Minicik bir serçenin kanadındaki tüy
Ürkek ceylan su içerken onu izleyen arslanım
ve ben aşk...
ve ben can...
ve ben bu ikisinin sevişmesiyle meydana gelenim
ben... Seni sevenim.
Enes..
Toprağında Gözyaşım..
Gece rengi saçlarım ıslandılar
Deli dolu yağmur altında
Bulutlar halime ağladılar
Ağlarken mezarının başında
Toprağın ıslanmış gülüm
Çamur olmuş avucumda
Mezar taşın kırılmış
Ve yüreğimde anılar parça parça
Bu kez bir çiçekle gelmedim elimde
Ya da baharı bekleyen umutlu gözlerle
Islak ve titrek, yalnız ve ürkek
Sessizce ağlıyorum ağıt dolu sözlerle...
Enes..
Kaldıramaz yüreğim..
..Ellerim yanımdamı?
- Evet sahip yanındayız.
..Peki ya ayaklarım, taşıyabilecekmisiniz beni?
- Tüm gücümüzle efendim.
..Gözlerim, ya sizler, siz dayanabilecekmisiniz gördüklerinize?
- Dayanırız efendim nelere dayanmadık ki.
.. Hımm Peki o zaman gidelim ama sen gelme yüreğim, bugün sen
izinlisin.
Enes..
Çağırış..
Zaman girdabım...
Ay ışığım, kordonum
Bir ıssız gecem daha bitti
ve yine sabah ve yine yorgunum
Takatim...
Sabrım, emelim
Bir çizik daha boş saatlere
ve yine arsız ve hala deliyim
Aşk fısıltım...
Yankım, kutsal sabrım
Bir hüznü daha boğdum hayaline
ve yine kuru dudağım ve hala ismini andığım
Beklediğim...
Özlediğim, istediğim
Bir beni geride bıraktım bir seni taşımak için
ve yine sana seslenişim ve hala ölesiye sevdiğim
Enes..
Yağmurun Kızı
İlk kez yağmuru dinlediğimde, küçücük hayalleri olan bir çocuktum.
Evimizde kömür sobası yanında, kulaklarımda yağmurun sesi ve küçük hayallerin çocuğu uyumakta...
Sonra biraz büyüdüm ama hayallerim hala küçüktüler ve yağmurlar hala yağmaktaydılar. Okula gittim. Okuldan geldim. Anneme aşık, babama hayrandım.
Ergenlik günleri kabuk değiştirir misali bir o yana çarptım bir bu yana, şekil verdim ruhuma ve onun kabına... Yağmurlarda şekillendi benim gibi zamanla...
Bir gün aşık
Çekilin hele..
Umut! Sarılıver belime..
Bırakalım kendimizi gelen melteme
Tatlı ve hafif, alıp götürsün bizi
Götürsün ve bıraksın gülün çölüne
Perdeler! Açılıverin hele!
Yanaşın az kenarada gireyim içeriye
Nemli gecelerde bir serin öpücük olayım
Usulca dokunayım özlediğimin tenine..
Enes..
Günlerle bekledim seni..
Dönmüyor dünyam son bir kaç gündür
Oflayıp puflayan dilim değil gönlümdür
Yokluğunda tebessüm o kadar zor ki
Sensiz saatlerin bir adı da ölümdür
Kapanmaz gözlerim gözlerin yokken karşımda
Bir başlık yer daha var senin için yastığımda
Geceler uzundur bana, uykularsa düşman
Faydasızdır kıvranmam sen olmazsan yanımda..
Enes..