Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ERBAY

  • başlık
    88
  • yorum
    19
  • görüntü
    113.360

Bu blog hakkında

Ne zaman bir sevda takılsa aklıma,Seni düşünürken suçüstü yakalanırım...

Bu blogdaki başlıklar

DİNLE ÖZLENEN...

Dinle özlenen…   Bir yürek sıkımıdır seni özlemek; Boğazımda bir yumrudur, yutkunamadığım, Özgürlüğün sona ermesidir taş bir hücrede...   İki damla gözyaşıdır, boş kalmış avuçlarıma akan; Düşlemektir seni; mekânsız, sınırsızca... Nefes diye seni çekmektir, içime...   Zamansız ölüm gibidir seni özlemek; Azrail’in sunduğu beyaz elbisede... Toprağın ağır kokusudur, gidilen sonsuzlukta...   Bir yudum sudur sana kavuşmak; İçim yanarken yudumladığım çağlayan... Çölde serabımdır sana ka

ERBAY

ERBAY

DEVRİM...

DEVRİM     Temiz kalan tek yerdir devrim bütün bir yıl kirlenen duvarda ama görebilmek icin asıldığı çividen indirilmelidir yapraklari biten takvim       Zorbalara direnmektir devrim bir çocuğun annesinin çantasından aldığı paraları altına gizlediğini söylememiştir dövülen hiçbir halı       İçinde yaşamaktır devrim dikiş kutusunun ve toplu iğneler gibi bir arada olmayı gerektirir karşı koyabilmek icin zulmüne makas denilen patronun       Gece ışıklar arasınd

ERBAY

ERBAY

DERSİMİZ İSTİKLAL

Kastamonu Lisesi'nin orta kısmında okuyan iki öğrenci, T.B.M.M'nin açtığı İstiklal Marşı yarışmasına katılma kararı alarak, birer şiirlerini gönderirler. Bir süre sonra iki öğrenciye de Milli Eğitim Bakanlığından teşekkür yanıtı gelir, ama bir farkla; birinden 'bu yolda devam etmesini' istiyor ve de başarılar diliyorlardı!   Yaşamdan Dakikalar'da, İstiklal Marşı'nın kabulünün 86. yildönümü için Nebil Özgentürk'ün hazırladığı kısa belgesel öyle ilgi gördü ki, okurlarım hâlâ "Tüm bunlar dogru mu

ERBAY

ERBAY

ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ...:)

Çiçek ile Suyun Hikayesi   Sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmez...   Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.   İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.   Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.   İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, "Sırf senin hatırın için ey su" diye...   Öyle zaman geli

ERBAY

ERBAY

Canım İSTANBUL

Canım İSTANBUL   Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.   İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım...

ERBAY

ERBAY

Can Gülüme Gönderilmeyen Mektup

Can Gülüme Gönderilmeyen Mektup       Can Gülüm,   veda mektubumdan sonra aylar ve mevsimler birbirini kovaladı.. Sana yazıp da göndermediğim bu kaçıncı mektubum, ben de bilmiyorum.. Nasıl gönderebilirdim ki? Aşkımızı bitiren, aramızdaki tüm bağları acımasızca koparan sendin.. Henüz yaşamadığımız o yüce aşkı mezara gömmeyi hiç istemedim.. Bana yüreğinin dokunuşuyla dünyaya meydan okuyacak güç verdiğini, bir tek sözünün beni sana bağlayacağını anlatamadım.. Gözlerinin içinde gördüğüm, aşk

ERBAY

ERBAY

Bulanık Suların Balığı

Bulanık Suların Balığı   Madem ki farkına varmakta geciktin. Şimdi tutmalısın yasını. Bundan alınacak dersin var mı bilmiyorum. Bende senin gibi derslerden kaçıyorum.   Her yaranın her durumun ve her olmaz olsunun ilacı, ilaçların babası. ZAMAN!   Kaçma ne dersten ne aşktan ne işten. Hayat kolay mı yavrum? Dünyada bir kaya parçası olmak bile bir sorumluluk. Sen insan olmayı ne sandın?   Hayatı hüzünlü bir şarkı gibi yaşıyorum ben; ölümü, acıyı, yalnızlığı... Karlı sabahlar İst

ERBAY

ERBAY

bu kaçıncı gece....

Bu kaçıncı gece hasretinle yandığım Kaçıncı gece yıldızları yıkadığım göz yaşlarımla? Mesafeler yırtıldı hıçkırıklarımla Bosnalı kadınlar duydu feryadımı. Sen, sen duymadın mı can?   Ne vardı bu kadar uzak yerlerde açacak? Benden uzak o iklimlerin, Benden uzak o şehrin, Kahrolası o kalabalıkların Benim kadar ihtiyacı mı vardı sana, Benim kadar hasret çekti mi Kahrolası o şehrin semaları, Benim kadar yandı mı? Ne vardı can? Ne vardı uzak iklimlerde açacak?   Ne vardı Kendim

ERBAY

ERBAY

BOŞUNA....

Boşuna   Sen yoksun......... Boşuna yağıyor yağmur... Birlikte ıslanmayacağız ki..... Boşuna bu nehir...... Çırpınıp pırpırlanması..... Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki... Uzar uzar gider.. Boşuna yorulur yollar.. Birlikte yürüyemiyeceğizki.. Özlemlerde ayrılıklar da boşuna Öyle uzaklardayız.. Birlikte ağlayamayacağız ki Seviyorum seni boşuna.. Boşuna yaşıyorum Yaşamı Bölüşemiyeceğiz ki ...     Aziz Nesin

ERBAY

ERBAY

BİR SEVGİ TÜRKÜSÜ....

Bir Sevgi Türküsü   Akşam soğan kavrulan evlerde Yoksul bir çorbayı ateşe koymadan önce Son geleni bekler gibi seni beklemek Bir yudum alır gibi bir kadeh buzlu rakıdan Çocuk annesine güvenir gibi Sonu belirsiz bir yolculuğa çıkar gibi Hiçbir şey olmuyormuş gibi sevmek seni   Hiçbir yalanda, hiçbir kandırmada payı olmamak Hiçbir kaygının peşinde küçültmemek kendini Bir yaz sabahında balkondan nasıl bakarsa Dışarıya salınmamış çocuklar Biraz özlemle ve biraz sevinçle Nasıl bakarsa

ERBAY

ERBAY

BİR SEVGİ İLETİSİ...

Kadın sevdiği adama sorar: ' Neden Ağlıyorsun? ' Adam cevap verir: ' Seni sevemediğim için.'   İşte bu yüzden bir kez daha iyi ki varsın diyorum sana.   Senin de beni sevmeni elbette çok isterim. Belki de inanmayacaksın ama, olmasa da olur. Çünkü yıllarca sevgimin öyle çok düşmanı, öyle çok muhafızı vardı ki, ben seninle onları aştım, inan varolman bile yeterli ve seni seviyor olmak bile büyük bir nimet benim için.   Ve şunu bil ki bu sevgime asla çoklarının yaptığı gibi yeteneksizlikleri

ERBAY

ERBAY

Bir Sakar Aşığım İşte

Bir Sakar Aşığım İşte   bir resimdin yalnızca bir tatlı hayaldin biliyordum   hiç değmeyecekti ellerim ellerine bakmayacaktım gözlerinin delisine   böyle diliyordum...   ne bulmak umudu vardı derinde ne kaybetmek korkusu bir resimdin sadece benimdin   ama sen sen var ya sen çıktın geldin resimden...   sen bir yalan aşık   sen hayalim düşüverdin elimden...   ve ben bir sakar aşık.   bir resmin bile tutamadım elinden....     Reşide Sarıkavak

ERBAY

ERBAY

Bir Mezar Taşı Var Başucunda

Bir Mezar Taşı Var Başucunda   Doğuştan kalbi delikti Yıldız’ın Annesinin gözleri önünde günde güne eriyordu Ana yüreği kaldıramıyordu bunu İyileşmesi için dua ediyordu Rabbine Bir umut ışığı doğmuştu ameliyat olacaktı İyileşip annesinin kollarına koşacaktı Daha bir umutlu olacaktı yarınlar Annesi okuyacağı okulları bile şimdiden düşünmüştü İyi bir gelecek annesine yakışan bir kız olacaktı Yıldız Olmadı.. Olamadı.. Hayallerin, düşlerin, umutların üstünü kara toprak kapattı Yıldız am

ERBAY

ERBAY

Bir Güzel Uzun Şiir

Bir Güzel Uzun Şiir   Beni sen akşamcı ettin Hayal sevgilim Elde kadeh Dilde sen Her akşam bu sofrada bir rüzgardır esen   Yıldızlara isimler verdim kendimce Biri hayal Biri gurbet Biri hasret Biri hep o güzel memlekettir memleket Sokaklarında büyüdüğüm seninle Buluştuğum gözlerinle O güzel memleket bir yıldıza adını verdi Akşamları göğe kaldır başını seyret Belki geçmişin ışıkları henüz sönmemiştir Belki resimler kaybolmamıştır Belki isimler unutulmamıştır

ERBAY

ERBAY

Bir Elif Miktarı Gülümse...

Hiçbir filiz kendi gölgesinden öte bir yerde ölümü tatmamıştır..”   Ey gözlerime bahşedilmiş mucize,   Ey yüreğime hediye edilmiş Cennet kokusu,   Ey nefesime serpiştirilmiş bir yudum taze hayat,   Kan ter içinde susuz dudaklarıyla ve semâya dönen dualarıyla “ bir avuç deryâ’yı “ dileyen bir Haziran Cumartesi vaktinden düşüyorum sen kokan bu satırları..Vaveylâ eden bir öğle saatinde bulunduğun yerin deli rüzgarlarında düşlüyorum seni..Deli esen rüzgara inat başını eğmeyen gözlerine b

ERBAY

ERBAY

bende olmasaydın

Bende Olmasaydın     Unuturdum aşkı, takvim bilmezdim, Anınla gözüme, yaşlar dolmasa. Yerlere serer de, seni övmezdim, Goncalı gönlümde, özün olmasa.   Başka yar mı yok der, seni atardım, Bahçeme ektiğin, gülü satardım, Cefanı yanına, kolay katardım, Küllü ocağımda, közün olmasa.   Urganı asardım yorgun boynuma, Gözümü kapardım, o son uykuma, Cismin doğmasaydı düşlü ufkuma, Hayalimde her an, yüzün olmasa.   Günahla vuslatı, bulursun sanma, Baharın da kışı vardır, hiç kanma,

ERBAY

ERBAY

Ben sokak çocuğuyum...

Ben Sokak Çocuğuyum   şu dört direkli köprünün altında açmışım gözlerimi sahipsiz rüzgar sarmış kundağımı yağmurla beslenmişim   adımı insanlar koymuş benden habersiz benimsemişim serseri derler, hırsız derler .... derler, anlamam da alınmam da   hiç fiyakalı dolaşmadım sokaklarda marka satmadım gökyüzü yorganım oldu hep dirseğim yastık alışkınım; kara, yağmura, soğuğa üşümem sıcak dokunur bana   özlemem, hiç tanımadığım hisleri istemem varlığını bilmediğim şeyleri kıska

ERBAY

ERBAY

ben artık gidiyorum....

Ben Artık Gidiyorum   Sana sımsıkı sarılmak istiyordum... Ah bir görsem, bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden, sevginden vazgeçmek... Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye, galiba böyle de başarabilirim...   Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen, tek yapabildigim yazmak oldugundan yine yazıyorum işte! Seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere, seni beynimde, içimde bitirerek yaziyorum, yada bitirmek isteyerek... Ne kadar sürer bilmiyorum ama be

ERBAY

ERBAY

bavulları hep toplu durmalı insanın....

Bavulları Hep Toplu Durmalı İnsanın...     Bavulları hep toplu durmalı insanın... Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı... Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli... İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı... Yalnızlığa alışmalı... Çünkü “omuz omuza” günlerin vakti geçti. Dayanışma, günümüzün borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık... Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı.

ERBAY

ERBAY

Basit bir aşk...

Basit Bir Aşk     Bir yer Ne günışığı Ne bir fener Fena halde Yaşamak duygusu iner İğne ucundan süzülen umuda   Seninle ben Yaşamı bilinmeyen iki sevgiliydik Otobüslere binen Dolmuş bekleyen Yağmurda sığınacak yer arayan Heyecan Akşam buluşmalarımızdı, Aynı kapıdan girdiğimiz evde, odaları ısıtan   Nasıl anlatabilirim Yokluğunu düşündüğümde, bütün mezarların yüzüme açıldığını Nasıl anlatabilirim sen gülünce, yıldızların yeryüzünden göğe saçıldığını Çünkü

ERBAY

ERBAY

Baharda Başlayan...

Baharda Başlayan     Sen heyecanlar taşıyorsun, çocuk neşenle Ben hayal kuruyorum Söyleseydin ya, gelip kalbimin bir yerlerine oturacağını Temizlemeye fırsatım olurdu tozunu toprağını Geçmişin değdiği raflardaki anıların üzerine biriken Çünkü hepsi senin yaşında ve güzeldiler Ve senin gibi geldiler, sonra sessizce çekilip gittiler Sana söylediğim ne kadar güzel söz varsa şimdi, onlar öğrettiler   Hayatımı bana benzettim başkasına değil Hiç küsmediğim kendime Seni de ban

ERBAY

ERBAY

ayrılık...

ayrılık da bu aşkın bir parçasıymış "unut beni" demek senin için ne kolaymış bilseydim bir yolunu, unuturdum seni inan içimdesin nefes gibi seni ölmeden unutamam.....     sen yanımda olduğun zaman herşeyden umutluyum elimi bıraktığında sanki güneşim birden batıyor sensizlik ipi boynumda hergeçen gün daralıyor "unut" dedin ama gözlerin seni ele veriyor........     güldüğün zaman çiçekler açar gül yüzünde tarifsiz duygular yaşanır şu fani bedenimde mevlama şükür olsun seni koymuş

ERBAY

ERBAY

Aşktan evler

Aşktan evler     Yel savurur dalga çalar kumdan evler kurmayalım yıkılmayan yapı mı var taştan evler kurmayalım gel kadınım aşktan evler kuralım ufkunda gülüşün açsın her sabah lacivert gecelerde ay doğsun bakışların duvarı dünya olsun tavanı gökyüzü her an patlayan bir tomurcuk aşkın dalında ne dün- ne yarın... nerede olursak olalım yürekten bağlı kalalım gül diye büyüttükçe yürekte hüznümüzü hükmü yok ayrılıkların...     Adnan Durmaz

ERBAY

ERBAY

Aşkı Aşk Teselli Eder

Aşkı Aşk Teselli Eder     Aşktır panzehiri aşkın Geri dönmeyince unutacaksın Diyebilmek ne kadar zor da olsa Bu beklemelerin sonu yok   Sevdası gökyüzüne olan bir ağacın Dalına tutunmuş gibi Hayali ulaşmak istediği sonsuzluğun dibi Masum ve sessiz Yapayalnız Aşıklarını bekliyor Kimse bilmiyor ki Anlatabilsin   Aşkı aşk teselli eder ancak Ve Ne kadar aşk varsa yaşanacak Kapımdan geçsin Ya da kapılarına yüz süreyim Ki Bu hayat yaşanabilsin   Oğuzkan Bö

ERBAY

ERBAY

Aşkı Anlatmak

Aşkı Anlatmak     Aşkı anlatmak Bütün mesele bu Önce tatmak   Fakat sıkıntı Aşk mı değil mi anlamak Çünkü tarifi yok hiçbir yerde ve yürekte Herkesin öyküsü başka Anlattığı başka o yüzden En büyük belirti O olmazsa yaşam yok demek aniden Onsuz yaşamaya hayret etmek Nasıl aşık olduğuna şaşırmak Ve Acaba bu aşk başka bir şey mi demek Ve yeniden açılmak limanlarına bilinmez kıyıların Arkanda şiirler bırakarak Köprüler yakarak Ağlayarak çoğunlukla     Aşk

ERBAY

ERBAY

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.