Bu kaçıncı gece
hasretinle yandığım
Kaçıncı gece
yıldızları yıkadığım göz yaşlarımla?
Mesafeler yırtıldı hıçkırıklarımla
Bosnalı kadınlar duydu feryadımı.
Sen, sen duymadın mı can?
Ne vardı bu kadar uzak yerlerde açacak?
Benden uzak o iklimlerin,
Benden uzak o şehrin,
Kahrolası o kalabalıkların
Benim kadar ihtiyacı mı vardı sana,
Benim kadar hasret çekti mi
Kahrolası o şehrin semaları,
Benim kadar yandı mı?
Ne vardı can?
Ne vardı uzak iklimlerde açacak?
Ne vardı
Kendim
İşte ayrılık saati geldi.Bir akşam üzeri gittin bir daha gelmemek üzere...Ellerimi aldın,dudaklarına götürdün;hala sızlıyor gözyaşlarının değdiği yerler.Oysa hiç istemiyordum gitmeni,hep benimle kalacağına öylesine inanmıştım ki ! Geçici ayrılıklarına ne kadar uzun olsa katlanıyordum.Çünkü;yine sana kavuşmak ümidi vardı içimde.Şimdi bomboşum,herşey anlamını yitirdi gözlerimde.Biliyorum,artık hiç gelmeyeceksin.Seni beklediğim öğle sonları bir gece yarısının zifir karanlığına gömülecek.Koridorlar
Seni Sana Terk Ediyorum
geceler telaşla koşuyordu gölgeme
bir gece kuşu daha uçuyordu avuçlarından
yırtıyordu gecenin karanlığını baykuş sesleri
arz inliyordu yıldızların aksine
en sade suretini koyup çıkınıma /sırtıma atıp
seni sana terk ediyorum...
bozkırın koynunda deli dolu at süren ben
dökülen eylüllere soktum gökyüzünün maviliğini
ayın dolmuş haliydi son durağım
içimdeki trenler çoktan devrildi, vagonlar darmadağın
çatlamış dudağımı şiirlerle ıslatıp
seni s
Zamanın gözbebeklerinden yuvarlanıp seni "sana" yazdım dün gece. Oysa yarın erken kalkacaktım. Göğsünde dikenleri taşıyan rüzgarların saçlarını yıkayacaktım gözyaşlarımla. Sütten yeni kesilmiş dağ ceylanlarını sabah ezanında uyandıracaktım. Uyumalıydım aslında. Kirpiklerim, uykuya hazırdı oysa. Ama ben seni düşündüm yıldızların siyahı giyindiği gecenin dar vakitlerde. Uykusuzluğumu taş dibeklerde dövüp ben seni " sana " yazdım dün gece. Yüreğimi kalem bilip sevdamı bıraktım mürekkebin sıcak koyn
Sonsuzluğumsun
Tomurcuklanan düşlerim.
Beni sana götürüyor,
Hayatın kokusunu,
Kendimden şaşırmışlığımla,
İçime çekiyorum.
Ve içindekileri dışına çıkarıyorum.
Kollarının sıcaklığına bürünerek,
Aşkını düşüncelerimle,
Kanarak içiyorum.
Zaman ve mekan,
İçimdeki huzurla birleşiyor.
Bana geleceğin yolu,
Kırmızı güllerle süsledim.
Ağaçların dallarına, güneş ışınlarını astım.
Geceden kalan ayın parlaklığını,
Saçlarıma serperek beklemelere sarıldım.
Sana doğru i
Can Gülüme Gönderilmeyen Mektup
Can Gülüm,
veda mektubumdan sonra aylar ve mevsimler birbirini kovaladı.. Sana yazıp da göndermediğim bu kaçıncı mektubum, ben de bilmiyorum.. Nasıl gönderebilirdim ki? Aşkımızı bitiren, aramızdaki tüm bağları acımasızca koparan sendin.. Henüz yaşamadığımız o yüce aşkı mezara gömmeyi hiç istemedim.. Bana yüreğinin dokunuşuyla dünyaya meydan okuyacak güç verdiğini, bir tek sözünün beni sana bağlayacağını anlatamadım.. Gözlerinin içinde gördüğüm, aşk
Bende Olmasaydın
Unuturdum aşkı, takvim bilmezdim,
Anınla gözüme, yaşlar dolmasa.
Yerlere serer de, seni övmezdim,
Goncalı gönlümde, özün olmasa.
Başka yar mı yok der, seni atardım,
Bahçeme ektiğin, gülü satardım,
Cefanı yanına, kolay katardım,
Küllü ocağımda, közün olmasa.
Urganı asardım yorgun boynuma,
Gözümü kapardım, o son uykuma,
Cismin doğmasaydı düşlü ufkuma,
Hayalimde her an, yüzün olmasa.
Günahla vuslatı, bulursun sanma,
Baharın da kışı vardır, hiç kanma,
Senin İçin Olmak İstediklerim
Tünelin sonundaki ışık
Karaya çıkabileceğin bir ada
Çölün ortasındaki serap
Hayatın susuzluğuna karşı
Yaşayan bir su kaynağı
Gölgesinde gücünü topladığın
Haşmetli bir ağaç
Kararmış günlerinde, parlak güneşin
Karanlık yolunda, ışıldayan yıldızın
Yalnızlığı aradığın anlarda
Dağlardaki sığınağın
Hayatın gürültüsünden kaçtığında
Sessizliğin
Anlatmak istediğinde, kulak
Sustuğunda ise, sakinlik
Kaybolduğuna inandığında
Seni saran kollar
Güven
Merdiven bir kurtarıcıdır her şeyden önce. Öyle olmasaydı, üstlerinde merdiven taşıyan kırmızı renkli arabalara, trafikte geçiş önceliği tanınır mıydı?
Harfler ile çıkarız sözcüklerin katına. Oradan da tümcelere… Bu yüzdendir ki, bir merdiven görünümündedir, “Harf” sözcüğünün ilk harfi.
Bir oyun alanıdır merdiven. Efendim, basamakları geniş olanlar için bu düşüncemin doğru olduğunu mu söylüyorsunuz!?. Ama ben, basamaktan değil, tırabzandan söz
Adın Senin
Saçlarına can veren yıldızlar nerde gülüm
Hangi ferman dokundu bakışlarına senin
Belki sahrada değil, şimdi göklerde gülüm
Taşıyor bulutları gözlerinde, nazenin
Senin her kirpiğinde bir dervişin ahı var
Muhteris aynaların eskidiği yerdesin
Yüzünde en çaresiz devlerin günahı var
Zamanı sonsuzluğa bağlayan mahşerdesin
Divan-ı harbe giden yiğitlerin ardında
Kanayan kitaplara gül götüren yağmurum
Hüznü bir tabut gibi buluyorum derdinde
Senin toprağın için çırpını
Çiçek ile Suyun Hikayesi
Sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmez...
Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.
İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder
birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.
Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.
İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar,
"Sırf senin hatırın için ey su" diye...
Öyle zaman geli
Kadın sevdiği adama sorar: ' Neden Ağlıyorsun? '
Adam cevap verir: ' Seni sevemediğim için.'
İşte bu yüzden bir kez daha iyi ki varsın diyorum sana.
Senin de beni sevmeni elbette çok isterim. Belki de inanmayacaksın ama, olmasa da olur. Çünkü yıllarca sevgimin öyle çok düşmanı, öyle çok muhafızı vardı ki, ben seninle onları aştım, inan varolman bile yeterli ve seni seviyor olmak bile büyük bir nimet benim için.
Ve şunu bil ki bu sevgime asla çoklarının yaptığı gibi yeteneksizlikleri
Mektup
Bu gün bendeki resimlerini ve mektuplarını yakıyorum.
Küllerini sana göndereceğim. İşte! Hepsi önümde
duruyor. Şu resim çekilirken karşında ben vardım,
hatırladın mı? Üzerini diyerek
imzalamışsın. Bu seni en çok anlatan resimdi
biliyorum. Bana en yakın olduğun resimdi... Karşında
ben vardım, gözlerin gözlerimdeydi... İçin benimle
doluydu, bakışların gibi. Önce bu resmini yakacağım,
bu en çok sen olan resmini. Sonra da diğerlerini
yakacağım. Hepsi birer birer kıvrılıp kül o
Dinle özlenen…
Bir yürek sıkımıdır seni özlemek;
Boğazımda bir yumrudur, yutkunamadığım,
Özgürlüğün sona ermesidir taş bir hücrede...
İki damla gözyaşıdır, boş kalmış avuçlarıma akan;
Düşlemektir seni; mekânsız, sınırsızca...
Nefes diye seni çekmektir, içime...
Zamansız ölüm gibidir seni özlemek;
Azrail’in sunduğu beyaz elbisede...
Toprağın ağır kokusudur, gidilen sonsuzlukta...
Bir yudum sudur sana kavuşmak;
İçim yanarken yudumladığım çağlayan...
Çölde serabımdır sana ka
AŞKA VE SEVGİYE DAİR
Aşk ikidir sevgi bir;
Aşk yalan,sevgi gerçektir.
Aşk sudur,sevgi susuzluk.
Bu yüzden sevgi hasrettir,
Özlemektir,beklemektir.
Asıl maharet:
Susuzken suyu içmek değil
Karşısına geçip seyretmektir.
Aşk haykırmaktır,sevgi ağlamak;
Aşk açmaktır,sevgi katlamak.
Sevgi saklamaktır
Yüreğini,gözlerini
Ve de ellerini saklamak
Bahar geldiğinde…
Bir çiçeğe,yeşile,çimene
Aşık olamazsın ama seversin.
Arkadaşına aşık olamazsın
Ama seversin.
Toprağa fidanı aşkla değil
İLK AŞK
Seni unutmak zor
Yaşamak çekiyor beni sana
Güneş açsa saçların geliyor aklıma
Ellerimle kapatıyorum gözlerimi
Uzun yol kamyon şöförünün güneşliği gibi
Göz kapaklarımın arkasında resmin
Ayırmıyorum seni bakışlarımdan
Bir tek sen kaldın
Planlar yapmadan yollarını beklediğim
Bembeyaz yüzünün üstündeki
Pembe dudaklarınla utanarak bana güldüğünde
mutlu olduğum
o ilk yaşlarımdan...
Ceyhun YILMAZ
Elveda 35 Yılım
Hani bazı anlar vardır.
İçimizde korkular canlanır.
Yürek coşkunun yerini,
Kaygılara bırakır.
Soruşturmalar başlar.
Gerçekleşmeyen hedefler,
Ön plana çıkar.
Ben de şimdi soruyorum;
Hayat bana ne vermişti?
Aynalara bakmaya korkuyorum.
Oysa çocukken hayallerim vardı.
Balonlarla semalarda uçar,
Gökkuşağından kayarken,
Kuşlarla yarışırdım.
Masallardaki peri kızı olur,
Hastaları iyileştirir,
Yetimlere yuva olurdum..
Sihirli değneğime dokunup,
İnsanlara mutlulu
Gözlerine Yazılmamış Bir Destan
bu şiirde iki göz var
biri senin; biri onun
Senin o karanlık, küf kokulu
matem gözlerini terkediyorum
biliyorum; saçlarının sarısı
gözlerinin yeşiline karışmış
biliyorum; sana benzemek için
melikeler birbiriyle yarışmış
fosforlu ve derin bakışlarına
çağlar boyu nice destanlar yazılmış
oysa ben görülmedik bir lale yaprağına
gökleri kıskandıran bir destan yazıyorum
gözlerin değişip kaplasın karanlığı
bütün ufukları sarsı
Sevmek
Seni sevmek bir gölün tortusunda kurbağa yavrusu gibi yok olmaksa.
Ben bu ezikliği bir sabah Nemrutun kızıl dağında hissettim.
Ve senin olmadığının bir cümle kurgusunda hep gizli öznede kendimi mahvettim.
Seni sevmek bir Ankara sabahında vakitli vakitsiz vurulmaksa.
Ben bu duyguyu kızgın asfaltlarda zakkum çiçekleri yetiştirdiğim zaman hissettim.
Ve bir dersim ateşinde yanarak külümü ateşböceklerine yedirttim.
Seni sevmek bir volkanın sevdiği için kendi kendini yakma
İnsan Sevmeli Hem de Doyasıya
Bir kutu dolusu yaşam gönderiyorum sana.
Sade bir kurdeleyle süslenmiş,
Çöz kurdeleyi ve kaldır yavaşça kutunun kapağını...
Kocaman bir fırça ve bin renk koydum kutuya.
Bir cennet resmi yapıp içine gir diye...
Düşler serpiştirdim gizlice, Düş kurmayı unutma diye
Bir tanede elma şekeri yerlestirdim.
İçinde ki çocuğu tadabilesin diye...
Güneşin batışını, Billur suyun sesini, Kırmızı
gelinciklerin
saflığını,
Taze ekmeğin kokusunu ve bir gül
Boşuna
Sen yoksun.........
Boşuna yağıyor yağmur...
Birlikte ıslanmayacağız ki.....
Boşuna bu nehir......
Çırpınıp pırpırlanması.....
Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki...
Uzar uzar gider..
Boşuna yorulur yollar..
Birlikte yürüyemiyeceğizki..
Özlemlerde ayrılıklar da boşuna
Öyle uzaklardayız..
Birlikte ağlayamayacağız ki
Seviyorum seni boşuna..
Boşuna yaşıyorum
Yaşamı Bölüşemiyeceğiz ki ...
Aziz Nesin