Zıplanacak içerik
Blog gönderen: Gece Yağmuru - Şurada: Genel
  • Başlık

    228
  • Yorum

    118
  • Görüntü

    264.485

Bu blog hakkında

Vur Şanlı Silahınla Gönül Mülküm Düzelsin...

Bu blogdaki başlıklar

Sen, yanlızlıgına inat bütün bir geceyi, sevgilinin düsüyle gecirebilir misin? Gelmeyecegini bile bile, sanki her an kapıdan girecekmis gibi gözünü kırpmadan sabaha kadar bekleyebilir misin?   Bugune kadar ne yasadıysan yasadın. ..Bunların hepsinden sıyrılıp, özünü asla yitirmeden yeni bir kimlikle baska dünyalar kurup yeni hayatı mutlu kılmak icin ugrasabilir misin?   Yağmurun altında aklında sevgilin, dudagında onu anlatan bir sarkıyla mırıldanarak saatlerce yürüyebilir misin? Oysa herkes
Bilseydim vaktinden önce gideceğini, Açmazdım pencelerimi, Doğan güneş misali ışığını ver diye...   Şimdi gözlerim yollarda, Bir umutla gelmeni beklemekteyken, Biliyorum ki sen hiç bir zaman gelemeyeceksin bana.. Tren raylarında uzayıp giden sevdamız, Artık dönüşü olmayan bir yoldadır... Vagonlar taşıyamaz bu ağır yükü, Yürekten verilmiş sevda sözünü...   Biliyorum, birgün geleceksin yollarıma, Sana geldim,seninle ölmeye geldim... Sensizliğimde kanayan yüreğimi vermeye geldim, Göz
Beşikler vermişim Nuh'a Salıncaklar, hamaklar, Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır, Anadoluyum ben, Tanıyor musun ?   Utanırım, Utanırım fukaralıktan, Ele, güne karşı çıplak... Üşür fidelerim, Harmanım kesat. Kardeşliğin, çalışmanın, Beraberliğin, Atom güllerinin katmer açtığı, Şairlerin, bilginlerin dünyalarında, Kalmışım bir başıma, Bir başıma ve uzak. Biliyor musun ?   Binlerce yıl sağılmışım, Korkunç atlılarıyla parçalamışlar Nazlı, seher-sabah uykularımı Hükümdarlar, sald
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa Bil ki seni düşünüyorum Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, açıl Örtün karanlıkları masmavi denizlerde Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde Bil ki seni bekliyorum Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak Dökülsün
Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım... Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar, Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi, Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın; Bildiğim yerlerdemisin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi, Sevdiklerin özlemi sardımı nicedir kalbini, Pişman mısın başlamadıkların için, iç cekiyorsundur şimdi Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala, Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim, Ah, biriktirdiğimiz
Yemyeşil bir deniz senin gözlerin Ne bir sandal ne bir ada Ne bir sahil var boğuluyorum, boğuluyorum   Gözlerinde menevişler denizde martılar gibi Bakışların köpük köpük Sonsuzluğu sonsuzluğu sonsuzluğu anlatır gibi Sonsuzluğu anlatır gibi Bu bakışlar bir gün beni öldürecek sevgilim Bu bakışlar ne zaman beni güldürecek sevgilim Güldürecek sevgilim, güldürecekmisin sevgilim?   Yemyeşlil gökyüzü senin gözlerin Ne bir rüzgar ne bir bulut ne bir yağmur var Boğuluyorum boğu
Özledim seni.. Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir.. Beynimi uyuşturuyor özlemin.. Çok sık birlikte olmasak bile, Benimle olduğunu bilmenin, Bunca zaman içimi nasıl ısıttığını, Yeni yeni anlıyorum... Yokluğun, Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp, Mütemadiyen bir boşluğa.. Sabahlara saçlarını okşayarak başlamaları Akşamları her işi bir kenara koyup Seninle başbaşa kalmaları özlüyorum... Nasılda serttin başkalarına karşı beni savunurken; Ve ne kadar yumuşak
Vakit tamam, seni terk ediyorum. Bütün alışkanlıklardan öteye... Yorumsuz bir hayatı seçiyorum. Doymadım inan, kanmadım sevgine. Korkulu geceleri sayar gibi, Birden bire bir yıldız kayar gibi, Ellerim kurtulacak ellerinden Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi. Aşk sa bitti, gül se hiç dermedik Bul kendini kuytularda hadi dal Sen bir suydun, sen bir ilaçtın. Hoşçakal iki gözüm hoşçakal.   Vakit tamam seni terk ediyorum Bu incecik bir veda havasıdır Parmak uçlarına değen sı
Yağan yağmurlarda ıslanmanın O vazgeçilmez tadı vardır ya, Hani sorsan anlatmanın da bir tarifi yoktur aslında Insanı başka bir mutlu kılar sanki, Bambaşka birşeydir işte, Gördün mü anlatamıyorum Tıpkı seninle olabilmenin, Mutluluğunu anlatamadığım gibi... Yağmur sonrası gökkuşağı, Hani belli belirsiz görünür de Doyamazsın bakmaya, Renkleriyle hayale dalarsın, Hiç sonu gelmeyen rengarenk hayallere.. Türlü efsaneler gelir aklına hani, Bir anda o efsaneler canlanır gözünde, Gördün
Her zaman böyleyim böyledir huyum,Gece yağmurunda silinir uykum,   Dolar da boşalmaz şu gönül kuyum,Sızar anılara Gece Yağmuru...   Ruhumda bulutlar başka biçimde,Bir hayal tufanı başlar içimde,   Ben yağmurun yağmur benim peşimde,Gizli bir saklambaç Gece Yağmuru...
Bugün de yalnız merhaba dedim doğan güneşe Şöyle derin bir nefes çektim içime Kokundan eser kalmış mı diye Yok be gültanem Ne kokundan ne de senden bir eser kalmamış Ne de çabuk unutmuş seni bu kah'pe şehir Ne de çabuk harcamış kokunu Çiçeklerimizi suladım Bunlar neden boyunları büktüler hiç anlamadım Oysa hergün sularını veriyorum Konuşuyorum da.. Yok bunlarda benim gibi seni özlediler... Masada ki resminle konuştum yine Senin gibi o da bana hiç birşeyin cevabını vermiyor Bu c
Her yaşamın kendine özgü hikayesi olduğu gibi her ölümünde mutlak bir hikayesi vardır...Erkek veya Kız çocuk hiç fark etmez, etkileri çok büyüktür...Sol yanınız hep boştur...Cümlede ismi geçince boğazınız düğümlenir...Gözleriniz dolar da ağlamamak için kendinizi varolan gücünüzle sıkarsınız...Ağlamanın güçsüzlüğünüze olan işaretidir diye düşünürsünüz...Sonra kendinizi kimsenin olmadığı bie yere kapar saatlerce ağlarsınız...Kendiniz tüm gücünüzle sıkarsınız yine..Sesinizi kimseler duymasın diye..
Eski bir tarih kitabının sayfalarından çaldım seni, Usulca ve sesizce okudum... Derinlerde bir hüzün satırı buldum, Ve hiç kimseye göstermeden akıttım gözyaşlarımı... Okudukça anladığım,anladıkça paylaştığım, Paylaşmaktan sakındığım bir hikayeydi bu... Gökkuşağının ipiyle salıncak yapıp, Düşler ülkesinde gökyüzüne varana kadar, Seni sorunsuzca yüceltmek istedim... Belki yosun kokan ırmaklarda sandal yapıp, Seni mavinin derinliğine indirmek istedim... Gül fideleri dikmeliydim, toprak k
İlk mektup tadında yazılmalıydı Bir aşkın son satırları da Sana ilk mektubum say bunu Belki seni çok özleyeceğim Ama bil ki seni hep çok sevdim Ve her zaman seveceğim   Seni çok seviyorum Her zaman seveceğim Bin kalbim olsa sana Hepsini vereceğim   Bir gün kaparsak gözlerimizi Son hıçkırık göklerde Buluşturacak bizi   Sana bu kez okeyden çaldığımız taşları değil Yüzünün kıblesine okuyamadığım duaları yazdım Ne ezberleyip unuttuğumuz hicaz şarkıları Ne de zula da söndürdüğümüz
Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize Bir kemiğin ardından saatlerce yol giden İtler bile gülecek kimsesizliğimize   Gidiyorum gönlümde acısı yanıkların Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda   Atilla YILMAZ
Sana şiirler okuyacağım, gitme Güneşler doğacak yalnızlığımdan sana bir ışık getireceğim Büyük aydınlığımdan   Sana bir dolu umut getireceğim Küçük ellerine sığmayacak Sana Afrika gecelerini getireceğim Sımsıcak   Sana çiçekler getireceğim Bozulmuş güz bahçelerinden Sana bir serinlik getireceğim Yağmur tanelerinden   Sana avuç avuç yıldız getireceğim Güneşimden başka Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim Köpük köpük dalga dalga   Sana bir rüzgar getirec
Uzaklar vardır Çok uzaklar, sen bilemezsin! Sen yürüdükçe uzayan uzaklar Hiç senin olmayan, hiç kazanılmayan Ve ben O uzaklardaki senin ellerine hiç dokunamam Ağlarım. Elimden gelen bu kadar!..     Sen gözyaşlarımı görmezsin Ya da gören körlerdensin Ve ben saçların okşanmasının Insanın yüreğinde uyandırdığı histen bihaber Yaşarım Elimden gelen bu kadar!     Yalanlar vardır Hep o tanıdık bilindik yalanlar Yalanı olmayan tek duygu aşktı hani Ben bilmezdim Gül bahçelerini çiğn
Kal"deseydin kalırdım, demedin oysa... Kuru bir "bitmesin"den başka hiçbir şey demedin. Öyle kuru, Öyle soğuk, Öyle uzaktı ki ondaki anlam!   Bu kadar kolay mıydı her şey? Bu kadar yakınmıydık uçuruma? Savunmayacak mıydık sevgimizi? "Kal" diye haykırmayacak mıydın ardımdan? Düşündüğüm bu değildi... Hayal ettiklerim, beklediklerim başkaydı senden...   Oysa bir anlam olmalıydı yaşadıklarımızda! Paylaşılan duyguların bir anlamı olmalıydı. Yüreğimdeki martıların bir anlamı olmalıydı. B
Aşk acısını yaşarken bu kadar ağır Hasretinden deliye dönmüşken Bir tatlı kelamına bel bağlamışken Kurşuna gerek yok sözlerin öldürdü... Sevda rüzgarların da savrulurken Bir kuru yaprağa ağıt yakarken Dinmeyen göz yaşlarım da ıslanırken Kurşuna gerek yok sözlerin öldürdü... Bir sitemimi çok gördüysen Bunu bütün sevdama mal ettiysen Sözlerini bir hançer gibi yüreğime sapladıysan Kurşuna gerek yok sözlerin öldürdü... Bir bahar sevdasın da kapına dayandıysam Açmayan çiçeklerle kendim

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.