PARDUS, TÜBİTAK (UEKAE) ULUSAL ELEKTRONİK ve KRİPTOLOJİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ içerisi'nde görevli, Türk bilgisayar uzmanlarınca geliştirilen, ÖZGÜR İŞLETİM SİSTEMİ'dir. PARDUS'un en önemli özelliği, özgür olması ve Genel Kamu Lisans'ı (GPL) ile dağıtılmasıdır. Böylece PARDUS, yüksek ücretler karşılığı'nda lisanslanmasına gerek olmadan kullanılabilmektedir. Bu da, kuruluşların baskın ve denetimler'den korkmadan, işletim sistemi kullanmalarını sağlamaktadır.
PARDUS, tamamen Türkçe bir işletim sist
Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor:
Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın? herkes ağlayıp inledi.
Ayrılıktan parça parça olmuş, kalb isterim ki, iştiyak derdini açayım.
Aslında uzak düşen kişi, yine vuslat zamanını arar.
Ben her cemiyette ağladım, inledim. Fena hallilerle de eş oldum, iyi hallilerle de.
Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı.
Benim esrarım feryadımdan uza
Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal tıraşı olmak içinberbere gitti. Onunla
ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.
Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilgili konu açıldı...
Berber: " Bak adamım, ben senin söylediğin gibi Allah'ın
varlığına inanmıyorum."Adam: " Peki neden böyle diyorsun?"
Berber: " Bunu açıklamak çok kolay. Bunu görmek
için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah var
olsaydı,bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta ins
Yaşam, monoton bir şekilde akıyor önümüzde. Bu monotonluk, ya da bizler öyle algılı
yoruz, bu akış sürecinin her aşaması'nda, üzerimizde yılgınlık ve karamsarlık yaratıyor. Bu olumsuz hava'nın yanında, diğer insanların tatminsizliği ve doymaz ihtirasları da buna eklendiğinde, hayat iyice içinden çıkılamaz hale geliyor.
Oysa, her birimiz aza kanaat etmeyi bilebilsek, kendimizi düşündüğümüz kadar karşımızdakini de düşünebilsek, yaşamımız daha bir kolay olurdu. Ama, kolay kolay iğneyi kendimize b
Yaşlı kadın,sabaha karşı saat 3.00'da,başka bir ilde oturmakta olan oğlunu telefonla aramış. Uyku sersemi,bir vaziyet'de telefonu açan genç adam,annesinin sesini duyunca,"anne ne oldu? Niye bu saat'de aradın?" diyerek,yaşlı kadını azarlamış. Kadın,"Evladım,senin sesini duymak için aradım." diyerek cevap vermiş. Oğlu,"Anne bu saat'de aranır mı sabah işe gideceğim,uykum var." demiş. Yaşlı anne bunun üzerine oğluna,"ne o evladım,aramamdan rahatsız mı oldun, seni rahatsız mı ettim?" diye sormuş. Oğl
Eski zamanlarda, bir Kral bir yol üzerine kocaman bir kaya parçası koydurdu. Sonra da saklanarak bu koca kayayı kimse kaldıracak mı diye izlemeye başladı.
Kralın bazı çok zengin tacirleri ve saray erkanı geldi ve sadece kayanın etrafından yürüyüp gitti. Birçoğu yüksek sesle yolları açık tutmadığı için Kralı suçladı ama hiç biri kayayı yoldan çekmek için en ufak bir girişimde bulunmadı.
Derken, sırtına sebzeler yüklenmiş bir köylü çıkageldi. Kayaya yaklaşınca, sırtından yükünü indirip kayayı yo
KUDS...
Kuds; birleşim noktası. Başlangıcı ve bitişi dünyanın. Kutsal olanın dünyaya sunulduğu, kutsal olanın bekçilerinden gizlendiği nokta.
Bu kristal, dünyanın bereketli toprağı üzerinde durur, geldiği yerde... İşlenmemiştir, Belkıs'ın
göğsünü süsleyen elmas gibi. İşlenmesine gerek yoktur. Işığı içindedir onun. Gücü, dünyanın gücüdür.
Üzerinde, onu hazırlayıp oraya diken ellerin sadakatini, sevgisini taşır ona bakana. Aslında kararmamıştır. Yalnızca bakan gözlerin sadakatsizliğinden
Her dönüşün bir bedeli varmış
Atılan her kahkahanın anlamı
Ve kalbe akan gözyaşının
Ölümüm
Her dönüşün
Bedeliymiş hiçlik
Hep bir adım öndeymiş sonsuzluk
Düş kaplıymış ayak izlerim
Sevdanın adıymış gülüşün
Altın yaprakmış saçlarını süsleyen
Dünyaymış yaşam
Ve her ışık sorarmış
Yeniden ,
Yeniden...
Neredeyim
Ben!
Ben neredeyim?
Hangi anındayım boşluğun.
Hangi bakışta
Hangi dokunuşta
Gizli
Ben?!
Sevdanın adıymış
Gülüşün anlarda saklı
Suyun bir damlası doldurunca okyanu
Ömer, Ömer dedikleri.
Ayyaş diye, bildikleri.
Meyhaneden, sordukları.
Hayyam kimdir, bilir misin?
Hayyam'ın adı, Hayy'da.
Aşk'ın tadı vardır, mey'de.
Yokluğun sesi, ney'de.
O sesi, sen duyar mısın?
Hayyam, aşk'dan şarap'dan söyler, sözü.
Sözü ile birdir, özü.
Görülmeyeni görür, gözü.
Onun gibi, görür müsün?
İçimizde, temizlemediğimiz karanlık ve örümcek ağı ile kaplanmış, odalarımız vardır...
Bizler, sadece misafir odalarımızı temiz tutar, o odayı dayayıp döşeriz. Misafirlerimizi arka odalara hiç bir zaman sokmaz, onları hep bu görkemli misafir odalarımızda ağırlarız...
Oysa, kimselere göstermesek de, izbe odalarımız her zaman varlıklarını sürdürürler.
İçleri'ndeki, anılar ve kıymetli eşyalar da, bu bakımsızlığa ve karanlığa kurban gitmişlerdir.
Bu odalarımızı, temizlemeyip öylece bırakmamız iç
Can bir şaraptır, insan onun destisi;
Beden bir ney gibidir, kan o neyin sesi.
Hayyam, bilir misin nedir bu ölümlü varlık:
Hayal fenerinde bir ışık pırıltısı.
Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı, alsın aklımızı:
Belki böyle beğenir bizi el alem!
Ömür defterinden bir fal açtım gönlümce;
Halden anlar bir dost gelip falı görünce;
Ne mutlu sana, dedi; daha ne istersin:
Ay gibi bir sevgili, yıl gibi bir gece.
Bahar geldi;
Sevdiğimiz birini, arkadaşımızı düşündüğümüz zaman, düşüncede zaman, mekan kaydı ortadan kalkar.
Her oluşum o an içinde ortaya çıkar. Sevdiklerimizi düşündüğümüzde, yaydıgımız titreşimimizle,
etkileşim kurarız. Bedensel olarak yanımızda olanlarla, sevgi ve dostluk anlamı'nda iletişim olmamışsa
ilişkilerimiz yapay ve mekanik bir şekilde sürer gider. Mekanın getirdiği uzaklık da buna eklenirse, sevgi
tamamen kayba uğrar.
G
Asklar da ayakkabilar gibidir...
Bazilari çamur yagmur, toz toprak kar buz gibi her türlü "kötü hava"
kosullarina dayaniklidir.
Bazilari ise ummadiginiz kadar kisa zamanda çabucak "yamulur" ilk yagmurlu
havada "alti açilir" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup" gider.
Asklari da ayakkabilar kadar "itinayla" seçmezseniz, tipki ayaginizda oldugu
gibi yüreginizde NASIR olusabilir.
Dar gelen bir ayakkabiyi sadece tarzini begendiginiz için "zamanla açilir"
diyen satic
Bir kedi,her gün kasabın birinin dükkanından et çalarak kaçıyormuş.
Kasap,her gün gerçekleşen bu olaydan rahatsız olmaya başlamış.
Kasap kedi tekrar geldiğinde,onu takip etmeye karar vermiş.
Ertesi gün kedi tekrar gelmiş ve eti çalarak,kaçmaya başlamış.
Buna hazırlıklı olan kasap,hemen dükkanını kapatarak kediyi takip etmeye başlamış.
Bir süre gittikten sonra,kedi bir ormana girmiş.
Kedi'yi takip etmekte olan kasap,onun bir çalılığın arkasında durduğunu görerek,
yanına gittiğinde,onun ça
Büyük bir şirket'de, işe girmek isteyenlere bir soru sorulmuş ve soruya en uygun cevabı veren kişiyi işe almışlar. Doğru veya yanlış cevabın olmadığı soru'da düşünce sistemi değerlendirilmiş...
Adaylara,şu sorulmuş:
Karanlık yağmurlu bir gece, fırtına var, gök gürlüyor ve siz sabaha karşı 02.00' de tek başınıza ıssız bir yolda araba ile gitmektesiniz. Arabanız iki kişilik. Biraz ilerde otobüs durağında 3 kişi bekliyor:
Birincisi bir doktor, sizi daha önce geçirdiğiniz kalp krizinden
Bir zamanlar doğuda çok akıllı ve bilgili bir hükümdar varmış.
Bu hükümdar, yeryüzünde yaşayan insanlara ilişkin herşeyi bilmek istiyormuş.
Vezirlerini yanına çağırmış ve,
"Bana dünyadaki tüm ulusların tarihini yazın, geçmişte ve şimdi nasıl yaşadık-
larını, hangi savaşlara katıldıklarını ve çeşitli ülkelerde gelişmiş iş ve sanat
kollarını anlatın!" diye buyurmuş.
Ve onlara beş yıl süre tanımış.
Vezirler önünde saygıyla eğilmişler.
Sonra krallıktaki akıllı adamların en akı
Denizin dansını izlerim bazen Kordon boyu yürüyüşümde,
havada martılar, denizda balıklar, kenarda ben, aklımda sen...!
Yokluğunda da yanımda yürürsün güneşin denizin bittiği noktadan gülümseyerek batışına kadar,
Güzel şehirsin sen be İzmir, aşka davet edersin iyot kokulu havanla her baharda,
Ben her bahar takılıp bir dalganın ardı sıra... gönlümü salarım okyonuslara kocaman sevdamla,
Aşkın şehri İzmir, sen baharlıklarınla çiçek çiçek açarken dağlarda, yüreğim hala delice atmakta,
Bir
Televizyonda yayınlanan bir programda, yüz şekli'nde bozukluklar olan genç
bir kıza yapılmış estetik operasyon konu ediliyordu.
Genç kız, operasyon'dan önce yaşadığı sıkıntıları anlatıyordu. İş bulmaya çalıştığını, ama
gittiği her iş yerinde, yüzünün şekli'nden dolayı farklı davranış gösterildiğini ve iş verilmediğini
söylüyordu. Kendisini en çok üzenin ise, yolda onu gören birinin ?Sen bu yüzle, nasıl sokağa
çıkabiliyorsun?? sözü olduğunu ifade ediyordu.
Geçirmiş olduğu operasyon sonucu
Bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında , bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü.Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti. Bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük pa
Japonya'da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş.
Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş..Hoca:
"Getir çocuğu ..bir bakalım", demiş. Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına..
Hoca çocuğu süzmüş ve:
"Tamam" dem
Bir çığ gibi düştü üstüme
Terk edişin.
Biliyorsun
Yetemem kendi kendime
Bir daha dünyaya gelsem
Yine seni severdim
Beni üzesin diye
Beni deli divane edesin diye
Bir değirmen taşı gibi ezip gittin umutlarımı
Şimdi yüreğim mutsuzluğun hedef tahtası
Sokaklara sığmıyor bu dev yalnızlığım
Bu cumartesiler;
Çığlık çığlığa şiirlerim seni istiyor bana inat
Gel gör ki;
Son kurşunu yemiş bu sevdaya
Yetmiyor son pişmanlıklar
Bir ecel olsa da ayrılığımız
Bir ömür sürse de pişmanlığı
Doğu öğretileri'nde, farklı bilinç seviyelerine denk gelen yedi adet enerji merkezi'nden söz edilir. Bu merkezler, bedende de belli bölgelere rastlarlar. Bedenin Alt üç merkezi üreme, cinsellik, maddi güvence ve güç alanlarıdır. Çoğu kişinin yaşam enerjisi bu merkezler arasında dolaşır.
Enerjisi bu merkezlerde devinenler için “ahlak kavramı”, yaşam düzeni adına benimsenmesi gereken kurallar bütünlüğüdür.
Dördüncü merkez, kalp veya sevgi merkezidir. Bu mer
Bir gün kozada küçük bir delik belirdi. Bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Ardından, sanki ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi ona. Sanki elinden gelen herşeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi. Böylece adam kelebeğe yardım etmeye karar verdi: eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başladı. Bunun üzerine kelebek kolayca dışarı çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatl
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmış
Her gün doğuşunda, yürekler umutla burulur.
Dünya, bir ışık ile yoğrulur.
Her gece yıkılsa da, bütün umutlar.
Gün ışığı ile dünya, yeni baştan kurulur..