Misafir isimsizuye Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2007 Şimdi bir gemiye atlayıp, Ege’nin öbür tarafına yelken açmak, seni koynuma sarmak, saçlarının sarısından geçip, gözlerinin mâvisine gelmek vardı.. Şimdi saatimi mahfûz bir şiire kurup, kollarının arasında uyuyup kalmak, denizmenekşesi rüyâlara dalmak ve küseğen bir yağmur damlasına uyanmak vardı.. Şimdi sâyelerden geçip sâikâlara gelmek, hanımeli kokuları arasında gölgelerine yaslanmak, taşları oyup pervâsız bir totem gibi heykelini yapmak vardı.. ah Elena, ulan Elena.. Aklıma geldiğinde bakır çalığı gözlerin; saklı bir mâbet gibi örttüğüm yüreğim, bu gizli kalem, bir anda düşer.. bu ne biçim bir aşktır Yâ Rab, bunu anlatmaya kaç kalem düşer.. sol böğrüme saplanan bir hançer gibi kesiyor gözleri gecemi.. ve sîneyi saadeti yankılanıyor dalga dalga bedenime.. şavkı-ı bedir beni seyrediyor.. içimde denizi görmüş bir Grek Kumandanının heyecânı.. sokağa çıkıp ‘Eις υγειαν ακτη’ diye bağırmak istiyorum.. ah Elena, ulan Elena.. Ben o arabesk âşıklara benzemem.. vıcık vıcık şehvet kokan, insanı âşık olmaktan utandıran, kurak ve banâl duygusallıklara tahammülüm yok.. veya şövalye romanslarına tutuklu âşıklardan değilim ben; yastığa başımı koyduğumda Don Kişot, gözlerimi açtığımda Sanço Panza olmam ben.. ah Elena, ulan Elena.. Beynimi kemiriyor karıncalar, yaşlandım mı yoksa.. Şâir’in dizelerini hatırlıyorum: burnumda yanık bir karanfil kokusu.. ve gözlerimde beliriyor, kurtulma şansı kalmamış bir akrebin vakur mâtemi.. kalemimi içime akıtıyorum.. ah Elena, ulan Elena.. Kızılay’da, Güven Park’ta dolaşıyorum; gecenin koynundan süzülüp gelen, metro duraklarını kırmızı ruja boyayan, kadın olmanın acısını pet şişelerden çıkartan ve topuklu ayakkabılarıyla beynimi delen yosmalar, atıyor bedenlerini üzerime paldır küldür.. kirâlık aşklara ayıracak vagonum yok.. gönlüm imkânsız aşkların yolcusu.. ve dakîkalara teslîm sevişmeler; bu hoyrat, nankör sevişmeler; bu kayıt dışı aşklara, âşıklara memur edilmiş ve alabildiğine hırçın sevişmeler bana göre değil.. ah Elena, ulan Elena.. Kadehime bir tekil-a dolduruyorum; arkasından geliyor elen.. ve seni içiyorum yudum yudum, bu soytarılıklara sarhoş olmadan dayanamıyorum.. bir kumpanyayı saadet sergileniyor Ülkem’de ve mukâvemeti siyâset mahfillerimiz taranıyor.. kuyruğu kesikler cenneti müdâfîleri, bir balyoz gibi kafama indiriyor, halkımın biriken kederini ellerindeki değneklerden.. ve ipin ucuna asılı yüreğim, zülfün teline takılı mahrecim aman diyor; aman bu kederine ortak etme sevdiklerini.. kendi Ülkem’de mülteci gibiyim.. sana dokunmaya cesâretim yok.. ah Elena, ulan Elena.. Dur, yapma ne olursun!.. savurma saçlarını gönlümün ıssız çöllerine; Kaf Dağının tepesine yer etmiş umutlarımdan yarattığım, hüzünlü mısrâlarımla büyütüp beslediğim, fakat gözlerinde yaka paça dağıtıp kalemimden kovduğum kakavan umacılar yayılıyor etrâfa.. dur, yapma ne olursun.. bu kum fırtınasına dayanamam, ölürüm.. gözlerime doluşur kum tânesinden hüzünler, akıp gitmenden korkar, ağlayamam.. ah Elena, ulan Elena.. dînine yandığım Allahsız Elena.. 01.07.07 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.