Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Mevlana 'dan Sözler


kaan_bebeto

Önerilen İletiler

"Ben seherin nûru, akşamın nefhasıyım

Ben ormanın iniltisi, dağların sesiyim

Ben geminin parçaladığı kayayım

Ben kuşcu, kuş ve tuzağım.

Ben resim, ayna, ses ve aks-i sadâyım

Ben sükût, düşünce, dil ve sesim

Ben neyin sadâsıyım

Ben insanın rûhuyum

Ben gül ve gülün hayran bıraktığı bülbülüm

Ben bütün varlıkların zinciri, âlemlerin dâiresi,

yaratılmışların mertebesiyim"

 

Mevlana

 

 

 

 

 

 

Ölümümüzden sonra mezarimizi yerde aramayiniz

Bizim mezarimiz ariflerin gönüllerindedir.

 

Mevlana

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

 

Bütün güzel, hoş ve yaraşan şeyler, gören göz için yapılır.

Kulak sadece vasıtadır, vuslata erense göz.

Göz hal sahibidir, kulaksa dedikodu.

 

Gözün bir an içinde gördüğünü, dil yıllarca söylese anlatamaz;

Kulak, anlayışın bir anda gördüğünü,anladığını yıllarca dinlese

bitiremez.

 

Mevlana

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
  • 2 hafta sonra...

"Işık, aydınlığı sunar ve işi bitince kaynağına geri döner. Rumi, sevgi ve ışık kadar sonsuzdur."

Yaşar Nuri Öztürk.

 

"Ölüm günümde tabutum yürümeye başladı mı bende bu dünyanın gamı var, dünyadan ayrıldığıma tasalanıyorum sanma, bu çeşit bir şüpheye düşme.

 

Benim için ağlama, yazık yazık deme, şeytanın oyununa düşer, düzenine kapılırsan yazık olur, yazık yazık demenin sırası gelir.

 

cenazemi görünce ah ayrılık-ayrılık demeye kalkışma; kavuşup buluşmam o zamandır benim.

 

Beni kabre indirip bırakınca elveda elveda deme, çünkü kabir, can topluluğunun bir perdesidir.

 

Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret; güneşe, aya, batmadan ne ziyan geliyor ki?

 

Sana batmak görünür amma doğmaktır o; mezar hapis gibi görünür amma canın kurtuluşudur o.

 

Hangi tohum, yere ekildi de bitmedi;ne diye insan tohumunda da böyle bir şüpheye düşüyorsun yani?"

 

Mevlana.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...ısdırap, büyük erdirici...

 

"Dert, korku, bela, Tanrı kemendidir; zahmet-meşakkat, kulağından tutar da çeke-çeke cömertlik tapısına götürü seni."

 

"Yarabbi-yarabbi der, yüzünü göğe tutarsın; gözlerinden sapsarı yüzüne akan yaşlar, ırmağa döner."

 

"Gözyaşlarından yeşillikler biter yıkık-kırık gönlünde, canında; sabah çağı, yüzündeki örtüyü açar; işte budur ölümsüzlük günü."

 

"Tahtayı yonmak, onu mahvetmek için değildir; doğramacının, marangozun gönlündeki isteğe uydurmak içindir."

 

"Bu yüzdendir ki, Tanrı yolundaki şerlerin hepsi de hayırdır, onun arılığı, güzelliği işin sonunda meydana çıkar, görünür."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...sevgi ve insanlığın birliği...

 

"Daha yakın gel, daha yakın. Niceye dek bu yol vuruculuk? Değil mi ki sen bensin, ben de senim. Niceye dek bu senlik, benlik? Tanrı ışığıyız, Tanrı sırçasıyız. Ne diye kendimize karşı bunca inat? Neden aydınlık böylesine kaçar durur aydınlıktan? Hepimiz bir tek olgun kişiyiz, neden böyle şaşı olmuşuz? Neden zengin yoksullara hor bakar? Sağ neden kendi solunu hor görür? İkisi de senin elin değil mi? Nedir bu yomluk? Aşağılık ne?.. Birlik ağacını ne diye böyle eğer durursun? Haydi kaç şu benlikten, katıl herkese, birleş, kendinde kaldın mı bir taneciksin, ama herkese katıldın mı, madene dönersin... Dünyada nice canlar var, anlamda hepsi bir. Testileri, kapları kırdın mı su bir olur gider. Sen birliğe erer de, gönlünü sözden kurtarırsan, can, her görüş sahibine senden haber iletir artık..."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 11 ay sonra...

Amasya Anadolu İmam Hatip Lisesi Kütüphanesi'nde bulunan bir el yazması eserin Mevlana'nın ünlü yapıtı Mesnevi'nin

 

564 yıllık kopyası olduğunun anlaşıldığı bildirildi.

 

Vali Mehmet Celalettin Lekesiz, yaptığı basın açıklamasında, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne ulaşan bir bilgi sonrasında

 

yapılan çalışmada, Amasya Anadolu İmam Hatip Lisesi Kütüphanesi'ndeki bir el yazması üzerinde inceleme yapıldığını

 

bildirdi.

 

564 YILLIK KİTAP

 

Yapılan inceleme sonrasında kitabın 564 yıllık ve Mevlana'nın ünlü eseri Mesnevi'nin kopyası olduğunun belirlendiğini

 

anlatan Lekesiz, "Altın süslemeli hat ile yazılmış, Mesnevi'nin orijinal kopyası olan bu kitabı koruma altına aldık.

 

Kitabın daha detaylı incelenmesi için de konusunda tecrübeli isimlerden oluşan bir komisyon kuruldu" dedi.

 

 

PAHA BİÇİLEMİYOR

Eserin 1444 yılında II. Murat döneminde devrinin üslubuna göre yazılmış deri ciltli bir eser olduğunu ifade eden Lekesiz,

 

şunları kaydetti:

 

"Paha biçilemeyen değerlerden bir tanesi ile karşı karşıyayız.

 

Yaklaşık 600 yıl kadar önce yazılmış bir el yazması eser.

 

İlk incelemelere göre bu eser 1444 yılında yazılmış. II. Murat dönemine ait.

 

Bu kitap bir Mesnevi. Mesnevi'nin yazarı Mevlana Celalettin Rumi.

 

Fakat başka birisi kaleme aldığı için literatürde "kopya edildi" denir. Müstensihi (kopya eden) Ali Şaban Bin Haydar isimli

 

bir şahıs.

 

Baş sayfa altın süslemeli.

 

Çok ince bir işçilikle işlenmiş. Kapakları ile birlikte 423 sayfa. Gerçekten çok iyi kalite bir kağıda yazılmış.

 

600 yıllık bir eser olmasına rağmen hiç kurt, güve yememiş. Kitabın daha detay bilgileri için bilim adamları inceleme

 

yapmaya başladılar."

 

Vali Lekesiz, eserin söz konusu kütüphaneye ne zaman ve ne şekilde getirildiği konusunun da araştırıldığını bildirdi.

 

Komisyon üyesi Prof. Dr. İlter Uzel de eserin Türk ve Amasya tarihi açısından önemli olduğunu söyledi.

 

Kitabın bugüne kadar çok iyi korunmuş olmasına dikkat çeken Uzel, komisyon çalışmalarının ardından eserin bilgisayar

 

ortamında kopyalanacağını belirti.

 

Söz konusu eser İl Halk Kütüphanesi'nde diğer altın süslemeli el yazması eserlerle birlikte sergilenecek.

 

MEVLANA MESNEVİ'Yİ 1268'DE TAMAMLADI

 

Mevlana Mesnevi'yi Hüsameddin Çelebi'nin isteği üzerine yazmıştır. Katibi Hüsameddin Çelebi'nin söylediğine göre,

 

Mevlana, Mesnevi beyitlerini Meram'da gezerken, otururken, yürürken, hatta semâ ederken söylermiş.

 

Çelebi Hüsameddin de yazarmış.

 

Bu şekilde 1259-1261 yılları arasında yazılmaya başlanılan Mesnevi, 1264-1268 yılları arasında sona erdi.

 

Mesnevi'nin dili Farsça'dır.

 

Halen Mevlana Müzesi'nde teşhirde bulunan 1278 tarihli,

 

elde bulunulan en eski Mesnevi nüshasına göre beyit sayısı 25.619 dir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Oraya gitme demedim mi sana,

seni yalnız ben tanırım demedim mi?

Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?

 

Bir gün kızsan bana,

alsan başını,

yüz bin yıllık yere gitsen,

dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?

 

Demedim mi şu görünene razı olma,

demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,

onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?

 

Ben bir denizim demedim mi sana?

Sen bir balıksın demedim mi?

Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,

senin duru denizin ben'im demedim mi?

 

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?

Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,

senin kolun kanadın ben'im demedim mi?

 

Demedim mi yolunu vururlar senin,

demedim mi soğuturlar seni.

Oysa senin ateşin ben'im,

sıcaklığın ben'im demedim mi?

 

Türlü şeyler derler sana demedim mi?

Kötü huylar edinirsin demedim mi?

Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?

Yani beni kaybedersin demedim mi?

 

Söyle, bunları sana hep demedim mi?

 

 

Mevlâna Celaleddin Rumi :clover::clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

İnsaf et, aşk, güzel bir iştir. O'nun bozulması, güzelliğini kaybetmesi tabiatın kötü niyetli oluşundandır.

 

Sen kendi şehvetine, aşk adını koymuşsun, halbuki, şehvetden kurtulup, aşka ulaşabilmek için çok uzun yollardan geçmek gerekir.

 

Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsaf et, aşk, güzel bir iştir. O'nun bozulması, güzelliğini kaybetmesi tabiatın kötü niyetli oluşundandır.

 

Sen kendi şehvetine, aşk adını koymuşsun, halbuki, şehvetden kurtulup, aşka ulaşabilmek için çok uzun yollardan geçmek gerekir.

 

Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî

merhaba,

mevlananın yazdığını doğru olarak kabul ettiğin içinmi aktardın bilmiyorum ama....bana göre;

aşk: bir isyandır başkaldırıdır,

''hayır'' diyebilmek ve ''ben varım''ı yaşayabilmektir.

aşk:varolan yasalara kurallara karşı çıkabilmek ''ezberi bozabilmektir''

özgürleşmek ve özgürleştirebilmektir aşk....

aşk: direnmektir ..inadına direnmek, yaşadığını hissedebilmek, o iki ayrı yaşamı yudumlayabilmek için

aşk bozulmaz ama biter....

hiç bir dış güç yada niyet aşkı bitiremez..onu bitiren,bozan aşkı yaşayanlardır.

aşkın süresini ise,yaşanan o duygunun yoğnluğu,derinliği ve yaşayanların direnci belirler

uzun ve zor yollara değil......gerçek aşkı yaşayabilecek başka bir YÜREĞE ihtiyaç vardır.

slmlr

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhaba,

mevlananın yazdığını doğru olarak kabul ettiğin içinmi aktardın bilmiyorum ama....bana göre;

aşk: bir isyandır başkaldırıdır,

''hayır'' diyebilmek ve ''ben varım''ı yaşayabilmektir.

aşk:varolan yasalara kurallara karşı çıkabilmek ''ezberi bozabilmektir''

özgürleşmek ve özgürleştirebilmektir aşk....

aşk: direnmektir ..inadına direnmek, yaşadığını hissedebilmek, o iki ayrı yaşamı yudumlayabilmek için

aşk bozulmaz ama biter....

hiç bir dış güç yada niyet aşkı bitiremez..onu bitiren,bozan aşkı yaşayanlardır.

aşkın süresini ise,yaşanan o duygunun yoğnluğu,derinliği ve yaşayanların direnci belirler

uzun ve zor yollara değil......gerçek aşkı yaşayabilecek başka bir YÜREĞE ihtiyaç vardır.

slmlr

 

:)

 

İşte Aşk'ın tarifi herkese göre değişiyor... AŞK iki kişilik bile değildir bazen.

 

Aşk birbirine gidilen yolda ki ızdırabın adıdır.

 

Bu söyledikleriniz birbirinine ermiş insanların halidir ki onun adı da SEVGİ'dir...Aşk'ın ikinci hali...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:)

 

İşte Aşk'ın tarifi herkese göre değişiyor... AŞK iki kişilik bile değildir bazen.

 

Aşk birbirine gidilen yolda ki ızdırabın adıdır.

 

Bu söyledikleriniz birbirinine ermiş insanların halidir ki onun adı da SEVGİ'dir...Aşk'ın ikinci hali...

Aşkın tarifi kişiye,topluma,kültüre,coğrafyaya,ülkeye göre değişmez radya.

Aşk : evrenseldir

bu yeryüzünde insanın olduğu heryerde aynıdır.

balta girmemiş afrika ormanlarından paristeki kafelere,üniversite kampüslerinden himalayalardaki dağ köylerine kadar

sınır,sınıf ,bayrak,renk ,ırk farkı gözetmeksizin her insanın hissedeceği o olağanüstü güçlü duygu ,evrimsel süreçten miras kalan en güçlü genetik baskı

Aşk : evrenseldir

dünyanın her köşesinde her toplumda her insanda aşkın ifade şekli aynıdır ''kalp'

aşk duygusunu hisseden -yaşayabilen her insanın kalp atışı,basıncı,vucut ısısı ,hormonlarını baskısı vs artar....bu nedenlede balta girmemiş

ormanlarda ağaçlara ,veya yıldız parkındaki banklara o şekil çizilir ''kalp''

Aşk: evrenseldir

rengi kırmızı.....kan rengidir bu...seninde yazdığın gibi izdırap ve acıyı taşır.

sen seçersin...töre ,yasa ,din,ırk sinır ,sınıf farkına bakmaksızın........ama o olağanüstü duyguyu yaşamaya kalktığında

karşında aile ,töre,yasalar,kurallar ,ezberler ve korkular çıkar.... savaş burada başlar; isyan ,başkaldırı ve kavga......

gizli , karanlıklarda ve dışarıda yaşanır genellikle......elele gezen,bir kenarda öpüşürken,sarmaş dolaş gezerken yakalanıp gözaltna alınan ,dövülen,horlanan , öldürülen , izin verilmediği için sonu intiharlarla biten bir ülkede.......recm uygulanan,kafaları kesilen ,toplumdan dışlanan bir dünyada yaşıyoruz..bu nedenle bedeli kan'dır.. yani rengi kırmızı...

Aşk : tüm dünyada herkes için aynı güçlü duygudur.....farklılık sadece yaşanış biçimindedir

mevlanaya o güzel şiirleri o güzel sözleri yazdıran aşk 'ını belki bilirsin...bugün bile yasak olan ,kötü ,çirkin diye tanımlanandır....ama aşıktır ...aşk tır

Aşk kişiye göre değişmez radya.....

insanlık tarihi boyunca çok ağır bedeller ödenen bu olağanüstü duygunun ve onu yaşama isteğinin nedenlerini bilmedikleri

için...........aşkı bilmedikleri için ya üzümün çöpü yada elma şekerinin elimizde kalan sapı olur...

Aşkın hedefi ve amacı dünyadaki tüm insanlar içinde aynıdır

Aşkın ne birinci nede ikinci hali vardır Sevgi aşkın ikinci hali değildir Aşkın bitme süecinde sevgiye evriltilebilinir Sevgi sadece emek-zaman dilimidir ve onlarca yıl sürebilir

slmlr

 

'

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

''BENİM CANIM , SENİN CANIN OLDU ..

SENİN CANIN BENİM CANIM .

SU DÜNYADA İKİ AYRI BEDENDE

BİR CANI KİM GÖRMÜŞTÜR...

MEVLANA ..

 

''Gel, gel, daha yakın gel, bu yol vuruculuk ne zamana kadar sürüp gidecek? Mademki sen, bensin, ben de senim, Artık bu senlik ve benlik nedir? Biz Hakk'ın nuruyuz, Hakk'ın aynasıyız. Şu halde kendi kendimizle, birbirimizle ne Diye çekişip duruyoruz? Bir aydınlık, bir aydınlıktan neden böyle kaçıyor? Biz hepimiz, bütün

İnsanlar, tek bir vücud halinde, olgun bir insanın varlığında toplanmış gibiyiz. Fakat neden böyle şaşıyız? Aynı Vücudun birer uzvu olduğumuz halde neden zenginler, yoksulları böyle hor görürler? Aynı vücutta bulunan sağ el, ne Diye kendi sol elini hor görür? Her ikisi de mademki senin elindir, aynı tende uğurlu ne demek, uğursuz

Ne demek? Biz hepimiz, bütün insanlar hakikatta tek bir cevheriz. Aklımız da bir, başımız da bir. Fakat kambur felek Yüzünden biri, iki görür olmuşuz. Haydi, şu benlikten kurtul, herkesle anlaş, herkesle hoş geçin. Sen kendinde Kaldıkça, bir habbesin, bir zerresin, fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı, bir ummansın, bir madensin! Bütün İnsanlarda aynı ruh vardır, fakat bedenler, tenler yüzbinlercedir. Nitekim dünyada sayısız badem vardır, ama Hepsinde de aynı yağ bulunmaktadır. Dünyada çeşitli diller, çeşitli lügatler var, fakat hepsinin de anlamı birdir, Çeşitli kaplara konan sular, kaplar kırılınca birleşirler, bir su halinde akarlar. Tevhidin ne

Demek olduğunu anlar da, birliğe erersen, gönülden sözü, manasız düşünceleri ]söküp atarsan, can, mana gözü açık Olanlara haberler gönderir, onlara gerçekleri söyler."[/size]

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ya aslında ben karışmamak için kendime ve yarenim Radya'ya söz vermiştim lakin bazı yanlış anlayışlarınıza karşı bi kaç cümle kurma zorunluluğu hasıl oldu.

Özellikle Mevlana ve Şems'in alakaları üzerine kurduğunuz cümleler ile ilgili...

Şöyle ki nerde ne zaman ve hangi şartlar altında okudunuz mevlanayı ya da hayatını ya da kimden duydunuz bilmiyorum ama anlattığınız veya anlatmaya çalıştığınız şey ve mevlanayı bir arada tutmamanızı hararetle tavsiye ederim. zira onların aşk dedikleri şey sizden bizden öte ; sizden bizden ziyade...

şimdi sizinle sabahlara kadar aşktan konuşabiliriz,anlamlar yükleyip boşaltabiliriz ama daha önceden de söylediğim gibi aşk subjektiftir. tartışmak bir süre sonra kişisel reklam ve ego gösterisine girer ki bu da çok anlamsız olur kanaatindeyim.

mevlananın aşkı bedensel ve dünyevi düşünüşlerden kurtulmuş bir aşktır. yanlış bilgilerle bu dünyanın en ünlü filozoflarından birini popüler kültür canavarına yem etmeyin rica ederim.

basma kalıp mantalitelerle okuyup dünyevi çıkarımlarda bulunmak hem mevlanaya hem de biz takipçilerine zuldür.

 

Çok önemli not:bu başlık ile tek alakam mevlana üzerindendir.

 

 

 

belki sizde bir fikir doğurur düşüncesiyle aşağıdaki alıntıyı okumanız ve ANLAMANIZ niyetiyle...

 

Olduğum gibi kim görebilir beni,

ne rengim var benim, ne nişanım.

Benim de bildiğim sırlar var, diyeceksin ama,

hem o sırlarım ben,

hem o sırları saklayanım.

 

Bu gönül ne vakit durulacak, bilmem.

Ama şu anda hiç kımıldamadan duran da benim,

yürüyüp giden de ben.

 

Ben bir denizim,

kendi varlığı içinde taşan,

uçsuz bucaksız,

alabildiğine geniş,

kıyısız, hür bir deniz.

 

İki dünya da yok oldu gitti bende.

Artık ne bu dünyadan sorsunlar beni,

ne o dünyadan.

 

Sen bizim tıpkımızsın, dedim, ey can!

Amma yaptın, dedi,

o da ne demek?

Şu gördüklerin hep ben'im.

Yoksa, dedim, sen o musun?

Hey, kendine gel, sus, dedi,

benim ne olduğum, dedi, dile gelmez.

Öyleyse, dedim, işte sana dilsiz, dudaksız konuşan biri,

yoklukta ayaksız yürümedeyim, gökteki ay gibi,

işte sana elsiz ayaksız durmadan koşan biri.

 

Böyle koşup durmak, dedi bir ses, senin nene gerek.

Bak bana, apaçık ortadayım da gene gizliyim.

Sen beni gör asıl, beni!

 

Eşi bulunmaz bir gizli maden olmuşum,

eşi bulunmaz bir deniz olmuşum ben,

Tebrizli Şems'i gördüm göreli.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.