Φ sardunyam Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2008 yansımalar 4 hayat öyle bir değirmen ki un ufak eleyip bizi öğütüyor inceden inceden... kimimizin mayası sağlam kimimizin o kadar değil... harlı ateşte önce mayalananlar pişer... iyi ile kötü kardeşmiş yağmurla güneş... suyla ateş... ya sonra? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2008 YÜZLEŞME Çok eskiden beri tanırım beni... Az sonra ne yapacağımı bilirim... Ya da ben öyle sanıyormuşum... Bunca yıldır tanıdığımı sandığım ben Ne çok değişmişim, bilmeden... Ne çok korkularım varmış Ne çok cesaretlerim Aynada yüzüme bakan bu kadın Kim...? Ben miyim? Bunca yılın ardından kendimle yüzleşince Benim bana ne verdiğim, benim benden ne aldığım Koskocaman bir muamma... Ya sandığım kadar iyi tanımamışım beni... Ya çok iyi gizlenmişim kendimden... Şimdi içinden çıkamadığım bu yüzleşme hali Milenyum insanına özgü bir akım mı? Ne şarkılar eski tadı veriyor bana... Ne şiirler... Öyle çok başkalaşmışım... Mutasyon mu geçiriyorum...? Kendi kabuğumu yırtıp, Kendimi doğurmanın sancıları mı bunlar...? Ah annemin koynu Bu aralar en çok ihtiyacım olan Kendimi emanet edebileceğim En güvenli yer... Anne, sakla beni... Kendimi kendimde bulana kadar... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2008 Sensizlik bir ölüm Ağlamak istiyorum Yırtıcı bir ses bir tokat gibi iniyor kulaklarıma Ağrısı hücrelerime kadar işliyor, çınlayarak Ve sonra bir ses yükseliyor ,san ki bağırarak Diyor ki Erkekler ağlamaz.. Ben yinede ağlıyorum Aldırmıyorum erkekliğime yani Üç beş selamın hatırı var diyorum Ağlıyorum Belkide kendimi kandırıyorum Ağlayarak senin gelmeni bekliyorum vede kahr olarak kör gözlerimle seni arıyorum Belkide gidişini gururuma yediremiyorum Bir rüyaydı deyip üstüne bir bardak su içiyorum Su nefesimi üşüterek ilerliyor Sonra rüya olmadığını da anlıyorum Anlıyorum sensizliğimi seni ne çok sevdiğimi Bağırıyorum küçük bir çocuk gibi zırlayarak Sensizliğimin yasını tutarak Ve bildiğim o tek gerçek aklıma geliyor sonra Sensizlik bir ölüm ... anlasildi ben ölücem .............. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2008 SUİSTİMAL sevginin her çeşidi suistimale maruz kimi sevsen, kendine payeler çıkarıyor bu ne çelişkiler dünyasıymış yüz verdiğin, astarını arsızca istiyor hani yeminim olmasa doğuştan çoktan vuracağım yüzüne ayıplarını latife etmeninde bir adabı var münasebetsiz, kendini bilmez kafalar memleket yanıp tutuşmuş birilerinin derdi başka nerede satılmış adamlar var, yalakaları yanı başta midem kaldırmıyor artık, özü sözü bir olmayanları insan haklarıymış, yesinler böyle hakları kendine aydın diyen bölücüler, ülkeme göz dikmişler azınlık hakları diye yalanları vatanımda sayıklamalar iyi niyet hep hor kullanıldı, kendi ülkemizde yabancı olduk Mustafa Kemal''in askerlerdik, onlara göre darbeci olduk eğilip bükülmedik kimsenin önünde hep dik durdu başımız dün öyledik, bundan sonra da böyle olacak yok öyle yağma bu ülkenin adı TÜRKİYE CUMHURİYETİ bundan sonra her türlü suistimale kapalı sardunyam Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 ESKİMEDEN/ESKİTME çıkartıp astım bir duvara kendimi uzun zamandır orada duruyorum unutulmuşum bir odanın içinde yalnızlığımla beraber kol geziyorum sahteymiş herşey... sözler yalan, gülüşler gülüşmeymiş... bir zamanlar vitrinde en şıklar reyonunda oradan alınıp, bir tenin üzerinde giyilmiş, kullanılmış, kurutemizlemesi olmamış ıslak asılmış üzerine dökülen yaşamın lekeleri çıkmamış bu öykünün sonunda kurumuş ekmek gibi kuşlara yem olmakta varmış... sardunyam (sibel) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 KİN/DAR küsmüş kalmışım zevk alemine elimden hiç bir şey gelmez neresinden tutsan öfkem kalır elinde beni yakan ateş, seni küle çevirir yana yana alıştım kendi narıma su söndürmez artık bende olanı var git sen, kendi yoluna benim tuttuğum yolun izi bulunmaz nefretimin körelmiş halini kafeslere kapattım oturup karşıma telkin edip duruyorum bakma sen aldırış etmez göründüğüme ellerimde zincir ben kendimi tutuyorum haykırsam sesim çıkmaz koşsam yetişemiyorum.. mızrağımı sakladım ama gizliden bileyliyorum... (ömrü hayatımda söylediğim üç beş yalan oda elime ayağıma dolaşıp kaldı dünyaya doğuştan yalancı olarak gelmeli doğrunun ipi her kuyuda kısa kaldı...) sardunyam (sibel) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ bakkalamca Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Nedense ağzıma doladığım bir şiir vardı sözlerini hala unutmamışım askerde çok tekrarlardım nöbette dolaşırken Dün güzel bir kadın geçti Kabrımın yakınından Doya doya seyrettim gün hazinesi bacaklarını Gecemi alt üst eden Kalkıp verecek oldum Düşürünce mendilini Öldüğümü unutmuşum Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ frozen Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 KİN/DAR küsmüş kalmışım zevk alemine elimden hiç bir şey gelmez neresinden tutsan öfkem kalır elinde beni yakan ateş, seni küle çevirir yana yana alıştım kendi narıma su söndürmez artık bende olanı var git sen, kendi yoluna benim tuttuğum yolun izi bulunmaz nefretimin körelmiş halini kafeslere kapattım oturup karşıma telkin edip duruyorum bakma sen aldırış etmez göründüğüme ellerimde zincir ben kendimi tutuyorum haykırsam sesim çıkmaz koşsam yetişemiyorum.. mızrağımı sakladım ama gizliden bileyliyorum... (ömrü hayatımda söylediğim üç beş yalan oda elime ayağıma dolaşıp kaldı dünyaya doğuştan yalancı olarak gelmeli doğrunun ipi her kuyuda kısa kaldı...) sardunyam (sibel) ne güzel sözler bunlar canem yüreğine sağlık Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 AKIL OYUNLARI Bu gece bütün gemileri yaktım... Sonra geçip karşısına baktım... Gökyüzü kıpkızıl, gözlerim kan kırmızı... Hani keskin sirke küpüne zarardı... Küpüyle beraber, sirkede yandı... Adına şiir de, ne dersen de... Bu gece zindanların kapısı açıldı, Her şiir anarşi, her şair anarşist şimdi... Kayıp hep en değerliden... Değersizin kaybı olmuyor... Kaybedecek hiç bişeyimiz yok... Çünkü bize ait olan yok... Sahipsizliğimin sahibi Allah Gerisi laf-ı güzaf... Sende kimsin? Beni bilir misin? Seni bilir misin? Kendini bilmezin tekisin...! Bazen manadan geçilmiyor Yaşamın okyanusunda Bazen herşey anlamsız geliyor Ne kadar iyi yüzersen yüz Burada sonun boğulmak Akıl oyunları... Aklımın oyunları... sardunyam Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2008 ÇİLE/NME "filozof bahtı kara doğarmış" aslına bakarsan hiç bir şey göründüğü gibi değil içiçe geçmiş labirentler gibiyiz hepimiz ya her yol bize çıkıyor bazen, ya bir yere varmıyor artık anlamak istemiyorum umursamak hatta umursanmak bile. çile günlerimi doldurmak içimdeki zindana kapanmak özgür ve dilediğimce ağlayabilseydim öyle acayip bir ağlama halindeyim göz pınarlarım hazır bekliyor yutkunup duruyorum kulaklarımda bir uğultu midemde bir kramp ve etrafımı saran yalanlardan tiksinti duyan benliğim şehvetten köpürmüş bedenler beyinlerinin kontrolünü kaybetmiş kendi içinden çıkan kire bulananlar bir kez olsun baksaydınız aynaya kendinize karşıdan bakmış olurdunuz bunca yalan içinde doğruyumu arayacağım? hangi samanlıkta kaybettim iğnemi onu bile bilmiyorken! yakalım bütün samanlıkları gitsin bu dünyasal işkence başladığı gibi bitsin. sardunyam Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2008 "Usulca bir nergis bıraktın suya.. Vardım kıyısından hüzün topladım.." Şairem.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2008 aldım bırakılan mis kokulu nergisi toplanan hüzünlere gönül bıraktım SOLUK/SUZUM Aşk nefes almak gibidir Sevdiğin kadar Doldurursun onu Yüreğine Çektiğin Her nefeste... İçindedir sevgili... Bir kez nefes almaya Alıştımı insan Bir daha unutmaz Artık onsuz yapamaz Soluduğun havaya Yerleşir kalır sevda... Artık yer ve gök Ondan ibarettir Baktığın her suret Ona benzemektedir Bir tek! Sevgilinin sözleri Benzemez başkalarına Birde, Bakamaz kimse onun gibi Senin gözlerine... Aşk nefes almak gibidir Yaşadığın sürece içindedir... sardunyam Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2008 yalnız sonuncusu mu, her biri öyle güzel ki.. insanın yüreğine dokunuyor Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2008 sağol bitanem benim çok duygulusunda ondan savrulurken yapraklar gibi oradan oraya alışamadığım bir alemde nefesimi tutup içimde ölüme kanatlanıyor gibiyim yaşadığım her saniye... bu haybeden hayatların yaşandığı alemde bir rüzgar gibi sadece esip geçiyorum toz duman her yer ve aklıma sığmayanlar Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ frozen Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2008 hiçkimsenin hayatından vazgeçmemesi temennisiyle..kısa bir hikayeden kısa bir alıntı yapmak istedim.. -Yattığım yerden gökyüzünü görüyorum. Gökyüzü yıldızsız. Hava yarın kapalı olacak. Belli de olmaz ya, bazan böyle gecelerin sabahları günlük güneşlik olabiliyor. Toprağın kokusu geliyor. Unutmuşum pencereyi kapatmayı. Şimdi gelir birisi, sorması gerekliymiş gibi: ''Geçti mi başının ağrısı?'' der. Sesimi çıkarmam, uyudu sanırlar. O zaman pencereyi de kapatır gider . Kocaman bir insan eli tiksinerek kavradı bedenimi. Derin bir su çukuruna düştüm. Buradan çıkamayacağımı biliyordum. Bu kadar ağır olabilir miydi su? Binlerce kez döndüm. Sonsuza kadar sürecek bir devinimdi bu. Vazgeçtim. Devinim sürüyor. Bağırmalıyım. İşte odama birisi girdi. Sorması gerekli soruyu soruyor.. Devinim sürüyor, ben sesimi çıkaramıyorum. yavaşça kapatıyor pencereyi. Artık toprak kokusunu duyamıyorum. Bir kolum yataktan aşağıya sallanıyor. Kolumu alıp bedenime bitiştiriyor. Anne, vazgeçtim. Yanağımdan öpüp saçlarımı okşuyorsun. Belki daha soğumadım, ama artık soluk almıyorum, görmüyor musun? Anne, gözaltındaki torbalara ne oldu. Alnındaki derin çizgiler? Düğüne mi gidiyoruz yine? Yoo, siz düğünden gelmişsiniz, üzerindeki giysinin etekleri buruşmuş. Bu giysi mor değil miydi? Yoksa bir de fıstık yeşili vardı? Sedefli düğmelerini niçin söktün? Saçlarının diri dalgaları çözülmüş. Oysa kırmızı rujun hâlâ dudağında. Anne, vazgeçtim diyorum. Duymuyor.. Elinde fincan, babaanne giriyor odaya. Üzerinde uçuk eflatun bir giysi, fermuarını kapamamış. Fala niyet tutulmuş kahve fincanını aynalı dolabın üzerine koyuyor . ''Makas nerede?'' diyor aceleyle. Çekmeceleri hızla çekip kapatıyor. Makası buluyor sonunda. Uzun beyaz saçlarını bir kerede kısacık kesiveriyor. Sonra eline saç fırçasını alıp özenle tarıyor . ''Ne güzel oldum,'' diyor. ''Niçin izin vermediler ki bunca zaman saçlarımı kestirmeme. Önce babam, sonra kocam, sonra da oğlum. Bak ne güzel oldum. Bak ne güzel oldum.'' Şimdi kendi kendine dans ediyor. Sonra birden iki elini yan yana getirip bana doğru uzatıyor. ''Bak, şeytan tırnaklarımın hepsini kestim.'' Aklına dolabın üzerine koyduğu kahve fincanı geliyor. Senin için kapattım bu falı,'' diyor. Başucuma oturup başlıyor fal bakmaya: ''Hanene ay doğacak; apak fincanının dibi.'' Sonra hızla pencerenin kenarına gidiyor. İçeri sızan soluk ışıkta tekrar bakıyor fincana, diyor ki: ''Bir tek kahve tortusu bile yok.'' Gözlerini dehşetle üzerime çeviriyor: ''Sen ölmüşsün.'' Yattığım yerden gökyüzünü görüyorum. Gökyüzü yıldızsız. Hava yarın kapalı olacak... ş.işigüzel.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 KIRIK KANATLAR UÇAR MI? Bir bataklığın ortası gibi bu dünya Çırpındıkça daha dibe batıyor insan Yalan sözler ve sahte yüzlerle dolu Maskeli balo gibi kimin kim olduğu belli değil Her kompleksli zavallı Yenemediği şişkin egosunun ağırlığında Bulaştırıyor kendi kirini başkalarına Kırılma noktasını bulduğun anda Son darbeyi vuruyorsun işte Zaman denen yaratığın can damarına En iyi oyuncuyu seçecekler Bu balonun sonunda Alacağımız ödül henüz açıklanmadı Bütün oyuncular kıran kırana Kimin yalanı daha büyük Kimin maskesi daha gerçekçi Söyleyelim en büyük yalanlarımızı Gizleyelim ardına gerçek yüzlerimizi Çamurdan yaratılıp Çamura bulaşmamak olmaz Yüzümüz Gözümüz Sözümüz Okunmuyor artık... İçinde ne var kimse bilmiyor... Uçamadığın yer senin değildir Sığamadığın dünyada... Bir yabancıl güvercin gibi Kırık kanatlarıyla uçamadı Bataklığı aşamadı Çırpınmıyor artık Son bir defa bakıp etrafına Soruyor kendi kendine Gökyüzü neden mavi değil? "İçimizde en günahsız kimse bir adım öne çıksın" sibel Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2008 GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ Bu bir türkü:- toprak çanaklarda güneşi içenlerin türküsü! Bu bir örgü:- alev bir saç örgüsü! kıvranıyor; kanlı; kızıl bir meş´ale gibi yanıyor esmer alınlarında bakır ayakları çıplak kahramanların! Ben de gördüm o kahramanları, ben de sardım o örgüyü, ben de onlarla güneşe giden köprüden geçtim! Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi. Ben de söyledim o türküyü! Yüreğimiz topraktan aldı hızını; altın yeleli aslanların ağzını yırtarak gerindik! Sıçradık; şimşekli rüzgâra bindik!. Kayalardan kayalarla kopan kartallar çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını. Alev bilekli süvariler kamçılıyor şaha kalkan atlarını! Akın var güneşe akın! Güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın! Düşmesin bizimle yola: evinde ağlayanların göz yaşlarını boynunda ağır bir zincir gibi taşıyanlar! Bıraksın peşimizi kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar! İşte: şu güneşten düşen ateşte milyonlarla kırmızı yürek yanıyor! Sen de çıkar göğsünün kafesinden yüreğini; şu güneşten düşen ateşe fırlat; yüreğini yüreklerimizin yanına at! Akın var güneşe akın! Güneşi zaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın! Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk! Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız, toprak kokuyor bakır sakallarımız! Neş´emiz sıcak! kan kadar sıcak, delikanlıların rüyalarında yanan o «an» kadar sıcak! Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak, ölülerimizin başlarına basarak yükseliyoruz güneşe doğru! Ölenler döğüşerek öldüler; güneşe gömüldüler. Vaktimiz yok onların matemini tutmaya! Akın var güneşe akın! Güneşi zaaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın! Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor! Kalın tuğla bacalar kıvranarak ötüyor! Haykırdı en önde giden, emreden! Bu ses! Bu sesin kuvveti, bu kuvvet yaralı aç kurtların gözlerine perde vuran, onları oldukları yerde durduran kuvvet! Emret ki ölelim emret! Güneşi içiyoruz sesinde! Coşuyoruz, coşuyor!.. Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor! Akın var güneşe akın! Güneşi zaaaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın! Toprak bakır gök bakır. Haykır güneşi içenlerin türküsünü, Hay-kır Haykıralım! Nazım Hikmet Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2008 SÛRET Günün kalbine düştü gül Tüy gibi hafiften-sezdirmeden Uzandı kaldı ışığın göğsünde //KENDİNİ// unuttu Ayna çatladı,bölündü ikiye Yarasının mahremini Gizledi iyiden iyiye Kanını geceye sakladı Uzaktan bir el Aldı eline mızrabı Hüznün teline dokundu Söylendi derinden //‘’SOYUNDUĞUN// zamanlar Bedenimin sana giyinişidir’’ Yaş boşandı gözünden Aktı içine denizi Kimse görmedi,ben duydum //HER GECE// yattığım yerde Ona bakarak uyudum… Sabahın alacasında Yeniden başladı hayat Biraz daha kırık Biraz daha savruk uzaklaştı beden yitip gitti asıl ten //BEN// gördüm,bildim Ama sustum; İçime konuştum… Öyledir hep; Çiçek açarken bir yerlerde kuşlar Ve ötüşürken cümle çiçek Lâl //OLACAKSIN// İhaneti affetmez çünkü hiçbir gül ve gerçeği göstermez kırık bir ayna... KENDİNİ SOYUNDUĞUN HER GECE BEN OLACAKSIN… savaşçı Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2008 ÇOK YORULACAĞIZ daha ne geceler olacak can bir küsüp bir barışacağız belki tek tutanağımız uzağı yakın eden o hayal perdesinden uzanıp ve çalıp takvim yapraklarından heder ettiğimiz yılları gençliğimizi yeniden yaşayacağız isteyeceğiz dursuz duraksız özleyeceğiz saatsiz zamansız yollar insafsız amansız dört duvar hoyrat duyarsız kimbilir ne zaman nerede buluşacağız ya da vazgeçip bu sevdadan ölümüne susacağız sabaha çok var daha daha çok yorulacağız can çok yorulacağız... Ceyda Görk 15 Temmuz 2006 17.36 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2008 Aşığın intikamı gitmek aşkın ise gelmektir vaktiyle sevmiştim sizi kelimeler küçük bir kasaba kızıydınız büyümeden önce okşanmak isteyen kısacık saçlarınıza inat seyrek dişlerinizi sevmiştim en çok vaka gülmüyorsanız belli olmuyordu hani alnınızda ki asalet ve gözlerinizde ki deniz yıldızı susunuz artık gece kalbime düşen notalar bütün besteler mahur ama aşk illa ki rast gitmez ciğerlerimde bir yara var nefesim yetmiyor bir bilsem hangi kalbin yamacından hırsla büyümeden daha kopartılıp alınmış bu kamış bir ah gibi tutamadığım sözlerin üstüne yazıyorum senfoni dinleyenler halimi nasıl anlasın yerinden sökülünce kaldırım taşları vaktiyle üzerine basıp geçenlere ağlar mı anlar mı şimdi olmayışlarının sebebini boşluk sorular cevabın neticesi midir bilmem ama kan ter içinde uykulardan uyandığım hani şairliğin de beş para etmediği zamanlarda ne işe yarar ki ulaşamayacağım uzaklıklarda gökyüzümün yıldızlarından biri olarak kalman hayalayna Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2008 nefes aydınlık yüzünü karanlığa dönünce bu şehirde sizsiz alevin ortasına düşen İbrahim’in yüzünde açıveren kırk gülüm ateşten geliyorum çöz şu düğümü bağcı üflediğin nefes esir gasp edilmiş dağların ağlayan iki ceylan gözü efsuncular görür aşkı oysa nar şerbeti dilinde su yedi iklim içimde darp daha var diyor hep illa ki derleyip topladığım esvaplarımı dağıtan evdeşimin gözlerindeki yaş ispinoz kafesinde düş yırtılan gömleğin düğmesi paralanmış kelimeler zem eder can ile ruh cemşit’in atından iner taht mecnunun çölüne düşer iki kaşının arasında bahtınım gizlendiğim gecelerde har dokuz boğumdan çıkan tek ses seni gidi aşk kandırıkçısı seni hayalayna Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ deniz_kizi Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2008 sardunyam yeni görüyorum bu topigi ve bu güzel şiirleri ... okadar güzelki hepsi kaybettim kendimi bu güzel şiirler arasında bulamıyorum şuan ... emegine ve güzel yüregine tşk ederim Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ deniz_kizi Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2008 Ihlamur Çiçek Açtığı Zaman Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim diyorum, geleceğim sana Ne olur kesin bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Beklesen de olur, beklemesen de Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde Hangi ses yürekten çağırır beni sana Geleceğim diyorum, takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden Gemileri yaksalar da geleceğim sana On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız Ey benim alfabemdeki kadîm Elif Ne güzellik, ne de tat var baharsız Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ihlamurlar çiçek açtığı zaman Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan Kimseye uğramam ben sana uğramadan Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana Takvim sorup hudut çizdirme bana Ben sana çiçeklerle geleceğim -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Bahattin Karakoç Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 ÖZ/gür rüzgar yelelerini okşayıp geçerken hangi vahşi kısrak tutsak olmak ister? ben daha ölmemişken özünü terkedip atabilir mi bu yürek başka bir göğüste? dalgalarıyla oynaştığın çılgın karadenizi hapsetmeye kalkarmısın dibi delik testiye? sel olup akan ırmağı kor ateşte kaynatıp sakın buharlaşma denebilir mi suya? varlığımı can/landıran yaşamın aslı özgür beden esir olsa ne kelepçe uymaz ruhuma türlü esaret var olsada dünya denen sürgünde pranga vurulamaz aklımın asi sorgularına SÖZ olmasa/GÖZ özgür TEN olmasa/RUH özgür hiç biri olmasa ÖZ/özgür sibel Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 deniz kızı seni sayfamda görmek ne kadar güzel eklediğin şiirde çok güzel, teşekkür ederim canım buda benden sana gelsin son su darağacından düş/müş her çocuğun ellerinde acı büyülü mevsim çiçeğidir gümüş tasın içindeki su sorarsın seviyor sevmiyor babanın başı için kadın beni anamın kokusuyla yuğ gece ve rüzgarın sesi kameri takvimlerin ikliminde diline düşen atları çatlatır sus artık ayrılığı söyleme üşütür kader denen zevat olsa olsa göz altlarına çekilen rastık böyle bir kara görülmemiştir kime ne yokluğumdan zarafetiyle aşkın nimetidir ah kimi ütülü bayram mendili kimi valizinde kırışık ışık dulda da yol haritası toplar seninle aramızda hep bir cennet cehennem kavgası var olsun bedduaların da yeter gel aklından çıkart beni bil ki gümüşün tadını alır tastaki su hayalayna Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.