Φ sardunyam Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2007 bidenem eklediğin şiir çok çok güzel teşekkür ederim... benim şiirlerim için söylediklerinede teşekkür ederim... SOFT, ILIK VE RÜYA oluruna bırakmak lazımmış hayatı ne düşünürsen onu çağırırmışsın zorlamayacakmışsın yaşadığın aşkı yanında yalın ayak kalacakmışsın ayakların toprağa basacakmış uçuyorum sanmayacakmışsın zaten yanılsamadan başka bişey değilmiş gördüğünü sandığın herşey bir rüya imiş... içine ılık ılık aktığını sandığın sözler kendi kendine kurduğun bir masalmış aslında ne beyaz atlı prensler, ne onları bekleyen prensesler varmış aşk oyunu oynayalım diye bize inanmamız için öğretilen büyük yalanmış ne saçlarını tutam tutam öpecek ne gözyaşlarını içtenlikle silecek bir gün geldiğinde oda bıkacak senden aldıklarını kalbine gömüp gidecek büyüyünce bunları öğreniyorsun... tek bir şey kalıyor soft, ılık ve gerçek oda rüyadan birgün ansızın uyanacağın... halka halka geçecek anılar gözlerinden bir ömür yaşadım sanacaksın anlatsan birgüne sığdıramazsın... sardunyam Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 gerçekten çok şaşırdım duyduklarıma meğer ben ne çok yanılmışım, insanım nihayetinde bende elbet yanılırım ama bu kadarını tahmin etmemiştim hayatım boyunca herkese karşı dürüst olmuştum buna rağmen anlatamamışım kendimi hala benden başka türlü bahsedilebiliyor hiç olmadığım biriymişim gibi... çok şaşkınım çok, ama üzgün değilim evet kızgınım, kendime mi, değil... düşmez kalkmaz bir Allah hiç tanıyamadığım sana kızgınım ne halin varsa gör ne diyeyim söyledim sana sözüm söz benim zararım kendime kimsenin kılına dokunmam ama şu içimdeki çocuk kalbi varya onu kıran iflah olmuyor... olmadı daha... sen düşün gerisini... ben ah etmem kimseye, etmedim... arkamdan iş çevrilmesin istemiştim ne sorsanız bana idam sehpası olsa ortada doğrusu çıkar ağzımdan belkide kötü bir huy bu... bazen yalancı olmak gerekiyor... sizi hiç olmadığınız biri gibi görüp hiç hak etmediğiniz davranışı gösteriyorlar... bunada alışıyor insan... 70,5 millet derdi dedem hepsi farklı, dört duvar arasında yaşananlar başka insanların dışı başka içi bambaşka... bunu öğrendiğimden beri hayal kırıklığı yaşamıyorum tahmin ediyorum... asıl tuhaf olan bildiğime inanmak istemiyorum... başka türlü olsun diye kendime kızıyorum kalbini bozuyorsun diye, öyle değildir diyorum iyidir, hoştur, saftır... kalbim konuşuyor oysa onu dinlemeyi bilseydim şimdi çok daha az yara almış olurdum... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 öfkeyi ne dindirir? umut et ey kalbim sen umut etmeye devam et herkesin kiri pası kendine temizlemek sana kalmadı umut et öfken dinsin ve artık öğren bir tek kendine güvenirsen yanılmayacaksın... geri kalan teferruatlar hep senden bir parça alıp götürmek isteyecek... iyisimi sen, o kırılgan kalbinin kalkanını güçlendir inanma kendinden başkasına arkadaşmış, dostmuş, insanmış aldanma... kan kardeşin olsa alnının ortasından vuruyor... aldanma, yetmedimi bunca yanılgı? öfkeyi ne dindirir...? umut... kendine inan, teferruatlara takılma... Rabbinle konuş, başka dürüst arama... aldınmı nasihati? almadınsa işimiz var seninle... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 VATAN HAİNİ "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ." Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ." Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla : Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Bu Gün Pazar Bugün pazar. Bugün beni ilk defa günese çikardilar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar genis olduguna sasarak kimildamadan durdum. Sonra saygiyla topraga oturdum, dayadim sirtimi duvara. Bu anda ne düsmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karim. Toprak, günes ve ben... Bahtiyarım... Nazım Hikmet Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Allah'ım kulaklarım uğulduyor öfke içimde dinamit gibi patlıyor ya sabır ya sabır suküt et ruhum... Allah herkesin kalbini biliyor... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Defolu Çıkan Hayat ve İyi Yürekli Çocukların Serencamı I Uzun boylu ağrılara atıldım. Sokaklarda hırçın rüzgârlara katıldım. İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte: “Dünyanın şavkı kendine, efkârı bize mi? ” demekte; kimileri taburlara, koğuşlara gitmekte, kimileri sidikli döşeklerde upuzun uykulara düşmekteydiler. Uzaklarda yaşlı çam ağaçları sessizce çürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar, günlerin rahmine yaslarken düşlerini, bazen apansız ölmekte, ölmekteydiler... Ama şalvarları gül desenli Döne’ler, yeniden dillenip döllenmekte, doğrulup yeniden dillenmekte ve sokakların, a(damların) , kedilerin üstünden rüzgârlar esmekteydiler.. II (Gecede bir fahişenin koynunda uzun donlu, Nizipli bir tüccar üşümekte; kaçak elektrik kullanılan evlerde sümüklü oğlanlar “büsüvi”(!) istemekte ve sımsıcak somunları kavrayan yaslı eller, balta girmemiş hayatın ortasından korkak ve küstah bir tevazuyla yürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar düzine- ler halinde feleğe küfrederek geçmekteydiler; sonra gecede mart kedileri, ay ışığı ve iniltiler…Hep aynı nakaratta köhne bir hayat...) Sonra bildik törenler, kanıksanmış itaatler ve her aşkın künyesine bir gün dökülen küller... Sonrası pazaryerleri: Patates, pırasa vs. Taksitler ödenip senetler alınacak bu ay da… Bu ay da sürüm sürüm turplara sıkılan limon damlaları gibi duraklarda. Defolu çıkmış hayat kimin umurunda! III Kimin umurunda yeni donlar giyen eski kadınlar ve bilumum “öteki”ler. Dolup boşalan kültablaları, bozuk sifonlar, ****** adisyonlar ve yamalı bohçalar gibi uzayan yollar. Kimin umurunda buharlaşmış oğullarını arayan anaların acısı ve yaşlı bir kemancının eskimiş papyonundaki keder… /Sürerken ıssızlığın ödül töreni, sen topla dur topla dur dağılan sevinçleri.../ IV “-Vay anasını bu maçı da alamadık abiler; **** hakemler bizi yine mağlup ettiler! ” İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte, en pahalı düşleri dolara endeksleyip en ucuz pazarlara sürmekteydiler. Sonrası aşkın ve şarabın şanına düşen gölgeler. Gölgeler… Kimin umurunda? Yoruldu yorgunluk da; aşk bir yana, düş bir yana! Paranın sultası düştükçe, düştükçe aşka, ışığa ve şarkıya, her şey hızla ayrışmakta. Üstelik gün ortası, ışıkta! Her şey pazar ve karmaşa... /Sürerken ıssızlığın ödül töreni, sen topla dur topla dur kirletilmiş düşleri.../ V İyi yürekli çocuklar, o aşınmış saçaklarda, yollarda ısrarla yanlış atlara binip, ısrarla düşmekteydiler... “-Yok yoluna geçti geçen günler ..k yoluna kaldı kalan günler geride! Bu yüzden aşk dediğiniz nedir ki be abiler? Camları buğulu bir genelev odasında vizite fiyatına...” Solarken gecekonduların dar pencerelerinde bal gözlü kızlar... VI Sürerdi… Yine sürerdi mırıltılar ve homurtularla hayat. “Bu maçı da alamazken abiler”: iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte, büyüdükçe kirlenmekte, kirlendikçe ölmekte, öldükçe bilmekte, bildikçe acımakta, acıdıkça görmekteydiler ki her fırtınadan ve anıdan geride herkes figüran yaşamın sahnesinde... VII Sahnesinde yaşamın, kentlerin kaldırımlarında upuzun dilenciler. Minibüslerde ter ve çürük sperm kokusu. Sahnesinde, aşklarla rus ruleti ve tel kaçıran çorapların kederi(!) Sahnesinde, brüt bir yaşam, net bir ölüm, bırak rezil gündüzleri geceye yaslan gülüm… VIII İyi yürekli çocuklar o mahallelerden düzineler halinde geçmekteydiler... Uzak ormanlarda yalnız meşeler sessizce büyümekteydiler… -İşte bu vuruşlar sürdükçe, maç mı alınır ulan sayın abiler? İpne hakemler bu sezon da bizi mağlup ettiler! Aşkta, düşte, işte birer birer inerken beyaz bayrakları: bizim çocuklar bütüm maçlarda yenildiler...! Yılmaz Odabaşı Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ frozen Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 bu yukarıdaki şiir çok güzelmiş bidenem ..gerçek kesindir değişmez.. öfkeyi ne dindirir?umut et ey kalbim sen umut etmeye devam et herkesin kiri pası kendine temizlemek sana kalmadı umut et öfken dinsin ve artık öğren bir tek kendine güvenirsen yanılmayacaksın... geri kalan teferruatlar hep senden bir parça alıp götürmek isteyecek... iyisimi sen, o kırılgan kalbinin kalkanını güçlendir inanma kendinden başkasına arkadaşmış, dostmuş, insanmış aldanma... kan kardeşin olsa alnının ortasından vuruyor... aldanma, yetmedimi bunca yanılgı? öfkeyi ne dindirir...? umut... kendine inan, teferruatlara takılma... Rabbinle konuş, başka dürüst arama... aldınmı nasihati? almadınsa işimiz var seninle... anlamışsın bence..almışsın nasihatı..kimileri düşünmez hiç karşısındaki insanında bir kalbi ve korkuları olduğunu ..bencil davranıp kendini temize çıkaranların dünyasındayız..herkesin evinde var bir ayna..ama bakan göz görmeyince kendi çirkinliğini ne yapsan boş bidenem..sen bıkmadan yorulmadan gitsende.. bir adım gelmeye üşenir yediremezler kendilerine.. geride bıraktığı her güzel şeyide kirleterek giderler sözleriyle..boşver hiç şaşırma..ne demişti şair.. defolu çıktı hayat.. Allah'ım kulaklarım uğulduyoröfke içimde dinamit gibi patlıyor ya sabır ya sabır suküt et ruhum... Allah herkesin kalbini biliyor... dün gece neden gittiğimi anlamışsındır umarım dost most yok demişsin ya ..arada benide harcama bu öfkeyle .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 bidenem seni harcamam heç böyle değerli bir parçaya kıyar mıyım? o kadar hıyar mıyım? Defolu çıkmış hayat kimin umurunda! Seni Bir Tufan Gibi Sevdim (Martılar gelmezdi ki sizin ordan, martılar sizindi ey evlerinin önü deniz; bizde ölen kartallardan, dağlardan size haber veriririz, bir bakımlık deniz, bir avuç imbat göndermediniz…) I Seni bir çığlık gibi sevdim. Uzanıp sesimin avlularına sen de her sabah Sabah/ sevince bir sevgiyle gideriz. Sonra durur vitrinlerden çiçekleri seyrederiz; puştluklar bizi seyreder, biz çiçekleri... II Seni bir kar gibi sevdim; üşüye üşüye e-ri-diim! Bak, kentleri de, dağları da bozdular; başka rüzgârlar giydirdiler kentlere, dağlara başka tüfekler. Kalk, gidelim; buralardan gidelim! III Seni bir namlu gibi sevdim Sen ise tetiklerimi ezberliyordun kıyametler koparken alnından bu kentin; seni bir tufan gibi sevdim bedenim alabora! Yılmaz Odabaşı Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 Dağınık Gazel “Eski güzel şeylerden değil, yeni kötü şeylerden başlamak gerekir.” -Water Benjamin- Göç geçer... Geçer ayrılıklar baladı. Siyah bir orman olur gençliğimiz. Bize böyle pay kalır. Bize böyle pay kalır... Ağla sömürgem... Belki dönemem! Oralarda usul usul talazlanan nehirlerde yaz kalır; kış yanar, düş üşür yüreğimde. Ağlarım, gözyaşım beyaz kalır... ... Ben gittim ve yittim! Oralarda usul usul talazlanan nehirlerde yaz kalır, yaslarım günleri yüzüme gözyaşım beyaz kalır. Burada yıllar küfürle uğurlanır. Ben büyürüm içindeki haylaz çocuk uslanır… Ve günler geçer, herkes gider, pistler boşalır; sahnede bir kurtlar, bir ben bir klasik dans kalır. Ağla sömürgem... Buralarda döne döne- mem! Artık bir yeşile dolmasak da anılardan haz kalır. Sen de bir zaman duyarsın bir gün bir taze mezar kazılır: ardında bir dağınık gazel ile, kül ile ankara'da bir ölü yılmaz kalır YILMAZ ODABAŞI Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 "CESARETİMİ KORKULARIMDAN ALIYORUM BEN" Korktuğum herşeyin üzerine gidişim bundan Vatansa vatan, Savaşsa savaş, Aşksa aşk, Ölümse ölüm... Korkunun kaçmaya yetmeyeceğini bildiğimden beri... Yürüdüm üstüne üstüne... Yine yürüyeceğim nereye kadar götürürse... Hüzün içimde yaralı bir ceylan gibi bakıyor Bazen adını koyamıyorum bu garip burukluğun Canım sıkılıyor, herşey üstüme geliyor gibi Oysa herşeyin üstüne giden benim... Birikmiş dosyalar gibi, Yığınla duruyor önümde sorunlar İnsan kendisinden kaçamıyor ne yazık ki... Bütün bu sorunları çözmek yine bu yorgun savaşçıya düşecek... Kılıcımı kınından çıkarttığım en son günden beri Ağlıyorum... Ne gördüğümü, Ne duyduğumu anlıyorum Ne birinin beni anlamasını bekliyorum Kayıp zamanlar atlası gibiyim Kendi zamanından çok geriye düşmüş... Ben kime sesimi duyurmak istesem Onun gözlerinin içine baktım Kim sesimi duymak istemese O gözlerini başka yöne çevirdi Ben bu kez göklere baktım... Oralarda bir yerde beni gören biri vardı mutlaka... Boğazıma düğümleniyor bütün hıçkırıklar Bağıra bağıra ağlamak geliyor içimden Yutkunuyorum... Neden ağladığımı soran olursa açıklayamamaktan Korkuyorum... Tanımlanamaz bir hüzün Göründüğünden daha keskin bir savaşçı kadın Kendisinden beklenmeyen bir yüreklilikle Her cephede ayrı savaş açmış gibi... En çok kaçtığım kendimdi bir zamanlar Şimdi kendi elimi hiç bırakmıyorum... Annem ağlıyor Ölürsün kızım gitme oraya diye Ben annemi teselli edip Koynumda uyutuyorum Annem yine ağlıyor Ama benden ümidi kestiğinden beridir Uyuyor takliti yapıyor... Ben Ağlıyorum Şiirler yazıp Şarkılar söyleyip, Cepheye gidiyorum... Yıkılan ne kadar değer varsa Hepsini yanıma alıyorum... Ağla anne, ağlanacak haldeyiz... sardunyam Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ diloş Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Bu yazdıklarını okuyunca korkularına teşekkür edesim geldi nerdeyse.. Muhteşem olmuş.. hele resim..şiirle tamamen bütünleşmiş.. Şairem sen olmuşsun.. anladın beni.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2007 Bu yazdıklarını okuyunca korkularına teşekkür edesim geldi nerdeyse.. Muhteşem olmuş.. hele resim..şiirle tamamen bütünleşmiş.. Şairem sen olmuşsun.. anladın beni.. Sağol bidenem anladım ben seni Bu sabah kendimi seyehate çıkarmaya karar verdim Böylede kötü bir huyum var uzun zaman aynı yerde kalamıyorum... Daralıyorum... Ne derler di: Tebdili mekanda ferahlık vardır... Ruhuma bir bilet aldım, hiç gitmediğim yerlere gönderdim Bakalım dönüşte bana ne getirecek... Bu yaramaz ve çocuk ruhum nereye gitse Getire getire hüzün getiriyor... Bana diyorsun ki, "Bu kadar hüzünlenecek ne var? Gülümsemelisin sen" Canım... Gülümsemediğimi kim söyledi? Halden hale geçen biziz Ağlarken birden kahkaha atan, Gülerken birden ağlamaya başlayan... Kimileri adına dengesizlik desede Biz biliyoruz aslında ne olduğunu... Bazı şeylerin açıklaması yoktur... Onlar olur... Aslına bakarsan yaşamın anlaşılır yanıda yok... Ama nihayet yaşamıyor muyuz? İyisimi fazla kurcalamayacaksın... İçinden geliyorsa ağlayacak, Kendini tutmayacaksın... Yeri geldiğinde de öyle bir kahkaha atacaksın ki... Seni görenler neşenden kendisine pay çıkaracak... Herkes bir anlam bulmuş kendisine yaşama dair Belkide şanslı olanlar onlar... Bulamayıp bu gezegende kaybolanlarsa Olur olmaz herşeye hüzünleniyor... Fazla takmayacaksın... Bir şekilde geldiysen buraya yine aynı şekilde gitmeyi bilecek insan... Giderken öyle bir el salla ki hayata senden ayrıldığına en çok o ağlasın... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2007 içinde kaybolduğum kendi ruhumun ağırlığıdır yüz yaşına yeni basmış bir kız çocuğuyum ben az kullanılmış kelimeler ve sandıktan hiç çıkarılmamış çeyizlik hüzünlerim var... kimse almak istemez... eğer kendimi anlasaydım sanada anlatabilirdim tuhaflıklarım seninkilerden daha fazla değil aslında kendi yaşanmışlıklarımdan kalan bir acıdır içimde büyüyen Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2007 Terkedişlerimin acımasız sorgularında,. boşa atılan kulaçlarla yorgun düşlerim. Yalnızlığın kıyılarında bir solukluk dinlenme molaları. Seni hatırlatan kankırmızı sardunyaların, iç bayıltan o ıtırlı kokusuyla karışan ıssızlık. Sardunyalar. Hatıra defterim. Sandık lekeli geçmiş zaman hikayelerini anlatan çiçek. Düş eksiği gülüşlerinin kokusu. Bir çocuğun yara bere dizlerine basılan tuz. Anneme sarılmayı özlemek biraz, sobası yanmayan odalarda., Karabasan baskını gecelerde boğazıma düğümlenen hıçkırık. Sardunyalar. Çalakalem karaladığım Hatıra defterim. Paslı peynir tenekelerine ekilmiş bir avuç umut. Mayın tarlalarının sınır çizgilerinde intihar geceleri. Ilık bir sonbahar arifesinde, jiletlerin öptüğü bileklerime takılmış kan çiçekleri. Sardunyalar. Hatıra defterim. Zamansızdım her zaman . En başındandı kırgınlığım. Geç kalmışlığım vardı aşk'a. Kabulüm. En erkeninden uğradım ihanetleri peşi sıra, tekeri kırık siyah kamyonumla, kağıttan kayıklar yüzdürdüğüm sokakların birinde yarım kalmışlığı çocukluğumun. Sardunyalar. Hatıra defterlerim. Sorularım nedensiz, sebepsiz cevaplarım.. Birde, zamansız gidişlerim var bilmekteyim. Dönüşlerimse? SUSKUNLUĞUM. Böyle bir adamım işte. Mekansız, apansız gidişleri severim Ve zamansız geri dönüşleri. Ölüm ve doğum gibi vakitsizlikleri. Bu yüzden en sevdiğim mevsimdir ya nisan. Zamansız açar güneş önce, iliklerine kadar işler bahar. Bir bakarsın aşktan daha beter ıslanmış titrersin sırıksıklam.. Sardunyalar. Hatıra defterim Vakitsizimdir. Vakit şimdidir.. Sana bırakır tüm yaşanmışlıkları Takılıp bir seher yelinin ardına giderim. Çiğ yağar. Üşür yüreğin,üşür çiğdem çiçek. Üşür sardunyalar. Zamansız adamın zamansız aşkına ağlar, paslı peynir tenekerine ektiğimiz sardunyalar. Sardunyalar Hep sen kokar?. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2007 Aysel Git Başımdan aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan istemiyorum benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün dağıtır gecelerim sarışınlığını uykularımı uyusan nasıl korkarsın hiçbir dakikamı yaşayamazsın aysel git başımdan ben sana göre değilim benim için kirletme aydınlığını hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Islığımı denesen hemen düşürürsün gözlerim hızlandırır tenhalığını yanlış şehirlere götürür trenlerim ya ölmek ustalığını kazanırsın ya korku biriktirmek yetisini acılarım iyice bol gelir sana sevincim bir türlü tutmaz sevincini aysel git başımdan ben sana göre değilim ümitsizliğimi olsun anlasana hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim sevindiğim anda sen üzülürsün sonbahar uğultusu duymamışsın ki içinden bir gemi kalkıp gitmemiş uzak yalnızlık limanlarına aykırı bir yolcuyum dünya geniş büyük bir kulak çınlıyor içimdeki çetrefil yolculuğum kesinleşmiş sakın başka bir şey getirme aklına aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan seni seviyorum ATTİLA İLHAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ zeyynepp Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2007 SEVGİLİM... Sevgilim, yetimim benim, aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken kapılar kapalı, dünya buzlu cam uyuşmuş gözlerimin önünde hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan ikimizin yerine dinliyorum sevdiğin şarkıları siyah tişörtünü giyiyorum yatarken gömleklerini, kazaklarını, kokunu senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken gün boyu elimde kahve fincanı kapıyı açmıyorum telefonlara çıkmıyorum başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların Sevgilim, yetimim benim, nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata öldüğünden haberi yok fotoğraflarının MURATHAN MUNGAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2007 bu dünya bir kazan biz içinde pişmekte olanlar her birimiz bir tat katacak bu yemek ancak hepsi bir arada güzel olacak... hani derler ya çorbada bir parça tuzum olsun birimiz noksan olduğunda bu çorbanın tadı eksik kalacak... pişmekte olanlar nasıl piştiğine bakmalı kimin eti sert o daha harlı pişecek kendi derdine yan ademi beşer... sardunyam Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2007 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2007 aşkı küffar açınca kapısını yüreğinin kahreden bir bakış karşılasın yüzünü dön geri utanacağına dön geri demedim mi sana çıkma o sokağa bilmez misin yokluğun ilk önce bu evde kuşkonmazları soldurur koca saksıda ufacık kurtlar dolanır sonra yalvarırsın gel beni kurtar çünkü aşkın iman tahtasında ikrâra hasret gece güne küser durur gülümsemeye başladığın an çürütür nahif kelimeler ezberleyen dilleri masum bir çocuk gibi gel beri yoktur sonra intikam sarı bir güldür toplanır nasıl olsa itikadın kadardır itimadın bil ki imanından sarfınazar ettik aşkın cevheri topraktan söküp alan emeğine yanar kof çıkışına değil kaç hırsız gözler yolunu gitme/sen talan edilmezdi nazenin bahçeler nasip Tanrıdan gelendir misal yağmur sen ne yanına gidersen git artık gönlün o hâl ki söze inanmayanın halidir devri afette cümlesi çarpık çurpuk devrik cümleleri sever ihtilaller demem o ki bu sabah kitabımı yaktılar yok yok devri ayaklarımın altından çektiler ezip geçtiler öptüğüm bir gülün alnını yoluma ters aynalar koydular şaşırdım kelimelerle biçtiler kefenimi ah nasıl ustalar şimdi gidişime sevinen eteklerin zil çalsın nesli küffarmış aşk olmaz olsun hayalayna Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2008 SALKIMSÖĞÜT Akıyordu su gösterip aynasında söğüt ağaçlarını. Salkımsöğütler yıkıyordu sularda saçlarını! Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere koşuyordu kızıl atlılar güneşin bittiği yere! Birden bire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından Yaralı bir atlı yuvarlandı atından! Bağırmadı, gidenleri geri çağırmadı, baktı yalnız dolu gözlerle uzaklaşan atların parıldayan nallarına! Ah ne yazık! Ne yazık ki ona dört nala giden atların köpüklü boynuna bir daha yatamayacak, beyaz orduların ardında kılıç oynatamayacak! Nal sesleri sönüyor perde perde, Atlılar kayboluyor güneşin batığı yerde! Atlılar atlılar kızıl atlılar, atları rüzgâr kanatlılar! Atları rüzgâr kanat... Atları rüzgâr. Atları... At... Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat! Akar suyun sesi dindi. Gölgeler gölgelendi renkler silindi Siyah örtüler indi mavi gözlerine sarktı salkımsöğütler sarı saçlarının üzerine! Ağlama salkımsöğüt ağlama, Kara suyun aynasında el bağlama! el bağlama! ağlama! NAZIM HİKMET RAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ frozen Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 SALKIMSÖĞÜT Akıyordu su gösterip aynasında söğüt ağaçlarını. Salkımsöğütler yıkıyordu sularda saçlarını! Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere koşuyordu kızıl atlılar güneşin bittiği yere! Birden bire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından Yaralı bir atlı yuvarlandı atından! Bağırmadı, gidenleri geri çağırmadı, baktı yalnız dolu gözlerle uzaklaşan atların parıldayan nallarına! Ah ne yazık! Ne yazık ki ona dört nala giden atların köpüklü boynuna bir daha yatamayacak, beyaz orduların ardında kılıç oynatamayacak! Nal sesleri sönüyor perde perde, Atlılar kayboluyor güneşin batığı yerde! Atlılar atlılar kızıl atlılar, atları rüzgâr kanatlılar! Atları rüzgâr kanat... Atları rüzgâr. Atları... At... Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat! NAZIM HİKMET RAN insan beyninde bir yer sanki çok ilkel çok acımasız..silinip gidiyor her şey..ölüme alışılır mı gıcığım..alışılıyor.. sanki hiç yaşamamışlar gibi.. sabah sabah bir şiir beni nerelere getirdi.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 insan beyninde bir yer sanki çok ilkel çok acımasız..silinip gidiyor her şey..ölüme alışılır mı gıcığım..alışılıyor.. sanki hiç yaşamamışlar gibi.. sabah sabah bir şiir beni nerelere getirdi.. alışmak denilen şey öğrenmek aslında canem... ölüme alışılmıyor zaten, onsuz yaşamayı öğreniyor insan... tıpkı onunla yaşamayı öğrenmiş olduğumuz gibi... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ frozen Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 alışmak denilen şey öğrenmek aslında canem... ölüme alışılmıyor zaten, onsuz yaşamaya alışıyor insan... tıpkı onunla yaşamaya alışmış olduğumuz gibi... bak gene genel civap verip sıyrılmış aradan.. o vakit verilen her şey..geri alınıyor.. sil baştan canem...hep sil baştan.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 bak gene genel civap verip sıyrılmış aradan.. o vakit verilen her şey..geri alınıyor.. sil baştan canem...hep sil baştan.. SİL BAŞTAN... madem öyle sordun soruyu... bende soru soruyu doğurur daha bilemedin mi? bir düşün bitanem sana verilip, senden geri alınmayan bir şeye sahip oldun mu hiç? tanrı bize verdiğini geri alır aslında sahip olduğumuzu sandığımız hiçbir şey bize ait değil, hiç olmadı... neden gece olur, gündüz olur sence... herşeyin bir dış yüzü bir iç yüzü var her gün bize verilen, her gece geri alınır sil baştan, yeniden alırlar verdiklerini hep yenisi gelir, çocuk gibi sevinçle karşılarız yeni oyuncağımıza alıştığımızda artık oda bize ait değildir... benden alınacağını öğrendiğimden beri hiç kimseye ve hiç birşeye sahiplik duymadım acıdan uzak durmak böyle daha kolay... sonunda gitmeyecek mi? sonunda bitmeyecek mi? silinecekse, neden yazayım ki? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ frozen Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 işte cevap bu bidenem harika bir şiir ..yüreğine sağlık Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.