Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ÖTENAZİ........


Misafir mrs.su

Önerilen İletiler

sen benim "fişi çekmek" ve "öldürün beni diye yalvaran birine yardım etmek" derken ne demek istediğimi çok iyi anlamana rağmen ya bana ders vermeye çalıştığın için dediklerimi anlamazlıktan geliyorsun ya da sadece bana saldırmak amacındasın ve bu yüzden söylediklerimi saptırıyorsun.

 

fişten kastedilen elbette yaşam destek ünitesi. bilinci olmayan hastaların fişini çektiklerini ben de biliyorum.

 

ben sana "öldürün beni" yine çığlık çığlığa bağıran birisinden bahsediyorum. hiç böyle birisiyle karşılaştın mı? ne yapacaksın? "takdiri ilahi allah acı çekmesini istiyor çeksin ben de seyirci kalayım mı diyeceksin? hadi dedin diyelim. nasıl bi vicdan bu?

 

ben neyin ne olduğunu çok iyi biliyorum sen merak etme. kaç kişiyi defnettiğimi kaç kişiyi acı çekerken gördüğümü senden iyi biliyorum hiçbir şey bilmiyorsam.

 

Öncelikle sen değil siz lütfen..

 

Size saldırmam için en ufak bir sebebim bile yokken bununla itham ediliyorum.Gittikçe çirkinleşen bir üslupla,kişisele dönüşen bu tartışmanın tarafı olmama gayretindeyim.Sizden rica ediyorum,bana yönelik yazmayın lütfen..

 

Saygılarımla..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 50
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Atalarimizin bir sözü vardir:*Cikmayan candan ümit kesilmez*demisler,nede güzel demisler.

Bende kendime göre yanitlayayim;Intiharla Ötenazi ayriseylerdir,karistirmamak lazim,dini yönünü bir kenara koyarsak insancil yöndende ötenazi etik disidir bence.Insanlar cok agir hasta olabilirler,ölmeyi arzu edebilirler,doktorlar ümidi kesmis olabilir ama suna eminim ki o hastanin icinin derinliklerinde bir kösede acaba iyilecebilirmiyim ümidi hala vardir.Insanlar yanlarinda yürüyen konusan gülen baskalarini gördükce belki belki diye gecirmezlermi acaba iclerinden,ben gecirirler diyorum.Yarali ati vururlar demis bir arkadas dogrudur ama insan at degilki..

Yinede birbirimizi kirmadan tartisalim ve yazarken kendi kendimize gülmeyi deneyelim..

 

saygilarla :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

çok güzel söylüyorsun politika arkadaşım ama bir de şöyle düşün:

 

ya hiç yaşamak istemiyorsa?

 

ya hiç umudu kalmamışsa?

 

canından bezdiyse ne olacak?

 

işte asıl sorun bu!

 

ben de insanların ne kadar hasta olurlarsa olsunlar yaşamak için direnmelerini isterim ama ya çektiği acılar bütün yaşama isteğini içinden çekip almışsa? o zaman ne olacak?

 

hadi bir an için ben de dini açıdan bakayım:

 

acı çeken bir insanın acısını dindirmek sevap değil mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin arkadasim sizede hak veriyorum,biliyoruz ki bugün bircok Avrupa ülkesinde bu konu gündemde veya arada bir gündeme getiriliyor.

Ben diyorum ki herne kadar yasamak istemiyorum desede acaba kalbinin en ücra bir kösesinde acaba kurtulabilirmiyim düsüncesi olamazmi,o herseyin sona erdigi an acilarinin dinecegini bildigi an geriye dönüsünde artik gec oldugunu düsününce acaba ben ne yaptim demezmi.

Ben böyle düsünüyorum,ayni zamanda ona iylik yaptigini düsünen kisi acaba,vicdan azabi cekebilirmi diyede kendi kendime soruyorum.

Dileyelimki hersey iyi olsun kimse hasta olmasinda böyle zor bir görev gerceklestirilmek durumunda kalinmasin.

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sana kesinlikle katılıyorum. umut çok güzel bir duygu. kalbinde en ufak bir ümidi varsa uygulanmasın ötenazi. ama umudunu tamamen kaybetmiş yaşamak istemeyenlere de uygulansın diyorum ben.

 

tanrı kimseye kaldıramayacağı kadar yük, başedemeyeceği dert ve katlanamayacağı acı vermesin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

ilk az sonra yazacagim haberi okudugum da, istedim ki türkcesini de bulayim ve az evel buldum

 

19 yıl sonra komadan çıktı

 

Polonya’da kaza sonucu komaya giren demiryolu işçisi, 19 yıl sonra uyandı.

 

VARŞOVA - Polsat TV kanalının haberine göre, Jan Grzebski adlı işçiye 1988 yılında vagon çarptı. Darbe yüzünden beyninde tümör gelişen işçi, konuşamaz ve kıpırdayamaz hale geldi

 

http://www.ntvmsnbc.com/news/409779.asp

 

 

~~~~

0102088462300ci0.jpg

 

http://www.spiegel.de/panorama/0,1518,486383,00.html

 

 

kisaca burasini ben özetlemeye calisacam..kelime ve cümle hatalari olabilir

 

zamanin da doktorlarin sözlerine göre yasama sansi belki 2-3 sene deniliyormus

 

yanilmislardi.Onca siyasi dönemler yasandi , duvarlar yikildi..kommaya girdigi gün et dagitimi sinirli..benzinci

 

istasyonlari siraya durmus insanlar la doluydu diye ifade ediyor

 

12 Nisan günü kommadan uyadigi gün, konusamiyor du. Iki ay süresince yeniden konusmayi ögrendi ve ilk

 

harektelerini

 

Doktorlarin bile kommadan birdaha uyanmayacagini belirtikleri halde ...19 sene süresince esinin kendisinden

 

vaz gecmedigini ögrendi. Esi bu sözlere hicbirzaman inanmamis ve evine almisdi.

 

Ellerini ve ayaklarini hareket edemiyor , basini kaldiramiyordu "yasayan bir ölüydü" TVN24

 

Esi herzaman iyilesecegine inaniyordu, söz konusu ölüm yardimi oldugun da kiziyordu

 

Gecen sene ilk defa konusmayi denedi ,esi tarafindan gözlendi.Bu nedenle tekrar hastaneye götürülüp ,

 

tedavisi orada sürdürüldü. Iki ay önce koma dan uyandi.

 

Ilk basta konusduklari pek anlasilmiyor gün gectikce düzelme görünüyor du. Artik ayaklarini hareket edebiliyor

 

ve hafif seyler kaldirabiliyor

 

Doktorun sözleri: Bu düzelmeye tek bir insana borcluyuz...esine...esi olmasaydi bu güne gelemezdi

 

saygilar

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

guzel bir arastirma birce abla :) kendi adima tesekkur ederim :clover:

 

bu su demek oluyor bilgi verirken dikkat etmemiz gereken o bilginin dogrulugudur konuyla ilgili fazla bir bilgimiz yoksa yada az bir sey varsa bu belirtirmelidir... aciklama getiren arkadaslarin bazilarida bunlari belirtmistir...

 

 

Saygilar :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ötenazi;

hayatından ümit kesilmiş hastanın kendi isteği ile hayatına son vermek ve acı çekmesine mani olmak anlamında kullanılan bir kelimedir.

Ötenazi iki şekilde olmaktadır;

birincisi öldüğü halde aletlere bağlı olarak bitkisel hayatla yaşatılmaya çalışılan insandan bu aletlerin ayırt edilmesidir. Burada adam öldürmek söz konusu değildir. Bu aletleri çıkarmak, zaten ölmüş olan insanın vücudunu bu faydasız işlemden kurtarmak sayılır.

 

İkinci ve asıl önemli olanı, iyileşme ümidi büsbütün kaybolduğu bir doktorlar heyetinin kararı ile belirlenmiş olan hastanın daha fazla acı çekmesin diye kendi isteği ile öldürülmesidir

 

Tedaviye cevap verilmemesi durumunda ve kişinin iyileşme ihtimali olmadığı durumda acaba bu şekilde bir karar verilmelimidir?..

Bireysel özgürlüklerin ve hasta haklarının gün geçtikçe ön plana çıkmasıyla, tıbbi etik ve hasta hakları arasında kalan bir konu.....!

Birde bu konuyu dini açıdan değerlendirirsek,ötenazi bir intiharmıdır,ötenazi isteyen kişi günahkar mı oluyor....???????

arkadaşlar bu konuyu yorumlarsanız sevinirim...

çare yoksa ötenazi olabilir bence..savaşta ,yaralanmış ve korkunç acılar çeken bir askeri de vuruyorlar....hemde en yakın arkadaşınca ..

---bilinç ve sinir sistemleri hala çalışıyorsa, ve kişi ölümcül bir hastalıkta ise, kurtuluş yoksa..onada ötenazi olabilir bence..heleki bu durumda bir kişi dahada acı çekiyor olacaktır..farkında olcaktır..büyük bir ihtimal sorsanız oda ölümü isteyecektir..

--yürek dayanmaz..Allah kimsenin başına vermesin..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ötanazi bitkisel hayata girmiş ya da yatağa mahkum olmuş ama iyileşme olasılığı olmayan insanların kendi seçenekleri ile kendi hayatlarına son vermeleri.

 

bence bir ölüden farksız yatmaktansa bir ölü olarak mezarda yatmak daha doğru.

 

böyle bir ölümcül rahatsızlığa yakansam ötanazi hakkımı kullanmak isterdim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

3254wi6.jpg

 

Televizyonda intihar belgeseli

Sinir hücrelerinde kronik bir hastalığı vardı. Hastalık görüntüleri kameraya kaydedildi. Yarın intiharı belgesel olarak

 

izletilecek.

 

Bu şok edici fotoğraflar, Craig Ewert'in son anlarına ait ve kameraya alınan görüntüleri ise yarın gece İngiliz

 

televizyonlarında halka izlettirilecek.

 

Emekli profesör Ewert, motor sinir

 

 

 

hastalığı (MND) denilen ve sinir hücrelerini gün geçtikçe etkisiz

 

hale getiren hastalığına artık dayanamadı ve İsviçre'de bir ötenazi kliniğinde hayatına son verdi.

 

Hayatının tam bir işkenceye döndüğünü ve vücudundaki kasılma, kramp ve titremelere artık dayanamadığını, makinalara bağlı yaşamak istemediğini söyleyen profesör, İsviçreli yetkililerin de onayıyla ötenazi hakkını kullandı.

 

Görüntüleri kaydedilen intihar, dün gece televizyonlarda belgesel olarak gösterilecekti. Ancak ötenazi karşıtları ve yaşam hakkı savunucularıyla yaşadıkları bir anlaşmazlık üzerine karar değiştiren televizyon tarihinde bir ilk olacak.

 

Eşi Mary ve iki çocuğu, bu duruma dayanmak zorunda kaldı. Çocuklarının İsviçre'ye gelmesine izin vermeyen baba Craig Ewert, eşinin son öpücüğünün ardından, makinayla bağlantısını kesti ve hastane personelinin de yardımıyla son nefesini verdi.

 

Ötenaziyi yasal olarak kabul eden tek devlet İsviçre olduğu için, burdaki klinikte gerçekleştirilen intihar, memleketi İngiltere'de halka izlettirilecek.

 

Belgeseli çeken John Zaritsky, oskar ödüllü Kanadalı bir yönetmen ve 1999 yılından beri 25 ülkededen 700 kişinin ölüm hakkını uygulamasına yardım eden İsviçreli yetkililerle çekimler yapıyor

 

Sivil toplum örgütlerinin de tepkisini çeken bu tür bir olayın ne kadar izleneceği bilinmiyor. Televizyonda intihar anlarının

 

yayınlanmasının halkın ilgisini çekmeyeceğini söyleyenler varsa da, en çok izlenen ve okunan haberlerin cinayet ve

 

sapkınlık gibi suç unsuru içeren haberler olması, tv'de canlı intihar yayınlanmasına kalkışılmasının da nedenini biraz

 

açıklıyor gibi....

~~

İngiliz Televizyonunda Ötanazi Anı

İngiliz televizyon kanalı Sky Real Lives, emekli üniversite profesörü Craig Ewert’in (59) intiharını yayınlayacak. Ölümcül nöron hastası olan Craig, ötanazi için İsviçre’ye gitti.

 

Kanal, bu akşam TSİ 23.00'te bir "desteklenmiş intihar" belgeseli yayınlayacak. Belgesel, ötanazi (ölme hakkı) karşıtlarını ayağa kaldırdı.

 

Belgeseli çeken Oscarlı, Kanadalı yönetmen John Zaritsky ve TV kanalı, “Ölüm Hakkı?” adlı yapımın ötanazi tartışmalarına önemli bir katkıda bulunacağını savunuyor.

 

Belgeselde, emekli bir profesör olan 59 yaşındaki motor nöron hastası Craig Ewert'in ölüme gidişi konu ediliyor.

 

Belgeselde, vücudunun neredeyse tamamı tedavi edilemez bir biçimde felç olan Ewert, yaşamının geri kalan kısmını “yaşayan bir türbe” olarak geçirmek istemediği için İsviçre Zürih’te ötanaziyi gerçekleştiren "Dignitas" adlı kuruma gidiyor.

 

Adım adım ölüm

 

Burada Ewert’e içinde sıvı madde olan bir bardak veriliyor ve içtiği takdirde öleceği kendisine söyleniyor. Bu sıvıyı içen Ewert, daha sonra elma suyu ve müzik istiyor.

 

Ölüm yaklaştığında eşi Mary, Ewert'a "Seni öpebilir miyim?" diye soruyor.

 

Craig Ewert, eşine “Seni seviyorum canım, çok seviyorum" diyor. Eşi Mary ise, “İyi yolculuklar. Zamanı gelince görüşeceğiz" diyor.

 

Ölüm gelmeden birkaç dakika önce Ewert, "Teşekkür ederim" diyor.

 

"Öldürme, Bak" adlı ötanazi karşıtı bir grubun başkanı olan Dr. Peter Saunders, filmi, "Korkunç bir ölüm röntgenciliği" olarak niteledi.

 

Belgesel yayınlanmadan önce gerek basın gerekse televizyon kanalları bu olaya genişçe yer ayırıp konuyu etik, kişisel özgürlük ve dini açıdan tartışıyor.

 

Motor Nöron hastalığı

 

Motor Nöron hastalığı, merkezi sinir sisteminde, omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede motor sinir hücrelerinin (nöronlar) kaybından ileri gelen bir hastalık. Bu hücrelerin kaybı, kaslarda düşüklük ve erimeye yol açıyor. Zihinsel fonksiyonlar ve bellek ise bozulmuyor.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bırakın allah aşkına şimdi de ötenazi mi tartışılacak?

Ötenazi de intihar da bir insanın yaşam üzerine sahip olduğu tek haktır.

Haram olsa ne olur,zavallılık olsa ne olur,bunalım olsa ne olur?

Kendi yaşamınıza son verebilecek bir kararın çok kolay alınabileceğini filan mı sanıyorsunuz?

Küçük bir empatik oyunu kendinize uygulayın bakalım.

Askerde düşman eline geçince konuşmamak için intihar şehitlik oluyor sivil yaşamda acz,bunalım,kaos,günah

Çifte standarlılığın malum yüzü.

O noktaya gelen bir kişi böyle bir kararı almış ise bence müthiş bir saygıyı hakediyor.

Ölme hakkı insana has, zaptedilemez ve ele geçirilemez bir haktır.

Saygılarımla,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hayır birde ötenazinin yasal olup olmamasına. Günahtır mantığıyla yaklaşanlar var. Sanırım onlar kendilerini yasaların kaynağının dini emirler olduğunu. Yasaların günah olup olmadığı gözetilerek çıkarıldığı bir ülkede falan sanıyorlar.

 

"Çıkmayan candan umut vardır" olayı ise, hiçbir ümit olmayan, hastanın çok ağır acılarla günbegün öldüğü hastalıklar vardır. Hemen yarın tedavisi bulunur belki diye düşünen varsa, tıpta bir hastalığa teoride bulunan bir tedavinin pratiğe dönüşmesi en az yirmi yıl sürer. Ki ben henüz tıbbın teoride tedavinin başında bile olmadığı onlarca hastalık biliyorum.

 

Eğer bir insanın yaşaması bir hastalık dolayısıyla kendisine katlanılmaz acılar yaşatıyorsa, o hastanın böyle bir hakkı olmalı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hayır birde ötenazinin yasal olup olmamasına. Günahtır mantığıyla yaklaşanlar var. Sanırım onlar kendilerini yasaların kaynağının dini emirler olduğunu. Yasaların günah olup olmadığı gözetilerek çıkarıldığı bir ülkede falan sanıyorlar.

 

"Çıkmayan candan umut vardır" olayı ise, hiçbir ümit olmayan, hastanın çok ağır acılarla günbegün öldüğü hastalıklar vardır. Hemen yarın tedavisi bulunur belki diye düşünen varsa, tıpta bir hastalığa teoride bulunan bir tedavinin pratiğe dönüşmesi en az yirmi yıl sürer. Ki ben henüz tıbbın teoride tedavinin başında bile olmadığı onlarca hastalık biliyorum.

 

Eğer bir insanın yaşaması bir hastalık dolayısıyla kendisine katlanılmaz acılar yaşatıyorsa, o hastanın böyle bir hakkı olmalı.

Eğer bir insanın yaşaması bir hastalık dolayısıyla kendisine katlanılmaz acılar yaşatıyorsa, o hastanın böyle bir hakkı olmalı.

Bir hastayi tedavi süresince eger dayanilmaz acilari varsa uyustururlar agri igneleri agri haplari verilir ve hasta tedavi sürecinde hic bir aci cekmez en basit örnegi, bir insanin düsme sonucu bütün vucudunun heryerinde kiriklar olusmasi vucudu en cok sarsanda kemik kiriklaridir, böyle bir hasta duruma göre bir seneye yakinda hastanede kalabilir bu kaldigi sürecede yani hasta tekrar iyilesme sürecinde devamli agri kesicilerle bir nevi uyusturularak ayakta kalabilir baska sansida yoktur.. insan vucudu belli derecelere kadar agrilara dayanabilir onun ötesinde o agrilara yenik düser ölür.. demek istedigim bir insan btkisel yasama gecmemisse tıpta bir hastalıgi uyusturarak o insani yasadigi müddetce agrisiz yasamini saglamasini sagliyabilirsin? ben burda cok arti niyetler görüyorum en basta hastalik masraflari konusunda avrupada saglik yönden bir gerileme dönemi baslamistir! bunu vaktim olursa acacagim!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet dünyanın en tartışmalı konularından biri... Bir sonuca varmak ve "ötenazi kesinlikle yasaklanmalıdır" ya da "duruma göre izin verilmelidir" diyebilmek zor. Zorluk "hangi durumlara" izin verilebileceğini belirlemekte...

 

Ama böyle durumlar vardır. Omurilik kopması kesinlikle iyileşmeyecek, kalıcı bir sakatlıktır. Hele boyundan koptuysa, o insanın ölmek istemesinden doğal bir şey yoktur. Düşünebiliyor musunuz, sadece bir baştan ibaretsiniz, tüm düşünme fonksiyonlarınız yerinde, fakat bir vücudunuz olduğunu bilemiyorsunuz. Trafik kazalarında bu duruma gelmiş insanlar var.

 

Eğer Stephen Hawking'seniz, bu durumla başeder, kitap bile yazar, bahis bile oynarsınız, çünkü sizin için özel yapılmış bir bilgisayarınız vardır. Ama Hawking değilseniz işiniz çok ama çok zor.

 

Sırası gelmişken trafik suçlarının çok ciddi suçlar kapsamında ele alınmasının zamanı geldi geçiyor. Yine bayramda yollar kan gölüne döndü, asıl ölenleri değil, yaralananları bir düşünün. Ölen gitti, ama trafik kazaları genellikle sakatlanmayla sonuçlanır. Bu tablonun vahametini niye kimse göremiyor, görmek istemiyor anlayamıyorum.

 

Düşünün, bu tablo en önemli sorun olarak gördüğümüz terörü solluyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu halkın yarıdan çoğu kesin psikolojik sorunlu olmalı ki bu kadar hesapsız gaza basıyor ve kural ihlal ediyor. Başka açıklaması yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet dünyanın en tartışmalı konularından biri... Bir sonuca varmak ve "ötenazi kesinlikle yasaklanmalıdır" ya da "duruma göre izin verilmelidir" diyebilmek zor. Zorluk "hangi durumlara" izin verilebileceğini belirlemekte...

Craig Ewert, durumunda su gercegide göz ardi etmeyelim burda karsinin vefasizligi, kendisinin vefaliligi ve bu arada saglik bakanliginin duyarsizligi.. tamam o ülkenin saglik bakanligi biraz etkisiz kalmis olabilir yasaya göre fakat gene ben varim diyebilirdi fakat her olaya baliklama dalan Avrupaya ne oldu.. bence tipik bir Avrupa vefaliligi örnegi sergilenmistir bu kadar basit bunlar budur.

 

Sırası gelmişken trafik suçlarının çok ciddi suçlar kapsamında ele alınmasının zamanı geldi geçiyor. Yine bayramda yollar kan gölüne döndü, asıl ölenleri değil, yaralananları bir düşünün. Ölen gitti, ama trafik kazaları genellikle sakatlanmayla sonuçlanır. Bu tablonun vahametini niye kimse göremiyor, görmek istemiyor anlayamıyorum.

ortada bir yatirim yoksa normal.. hangi yatirim var gecen seneden bu sene icin söylermisin 'demirefe'

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Multipl skleroz hastası bir insan biliyorum. Onun yerinde olmak değil, ona bir göz atmak bile empati yapabilen, insan olan bir insan için acıdan ne yapacağını bilememek anlamına geliyor. Kanser olsa şimdiye kadar ölür, kurtulurdu. Bu hastalık bilinen en korkunç hastalıklardan biri. Sinir sistemi çok yavaş bir biçimde çöküyor. Üç yıl kadar önce hareket zorlukları ile başlayan hastalığı, şu an kendisini yatağa mahkum bırakmış durumda. Bir o kadar daha yatakta yaşama olasılığı yüksek ve iyileşme diye bir umudun kırıntısı bile yok...

 

Bir iki yorum yapayım dedim ama, yorum da yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir hastayi tedavi süresince eger dayanilmaz acilari varsa uyustururlar agri igneleri agri haplari verilir ve hasta tedavi sürecinde hic bir aci cekmez en basit örnegi, bir insanin düsme sonucu bütün vucudunun heryerinde kiriklar olusmasi vucudu en cok sarsanda kemik kiriklaridir, böyle bir hasta duruma göre bir seneye yakinda hastanede kalabilir bu kaldigi sürecede yani hasta tekrar iyilesme sürecinde devamli agri kesicilerle bir nevi uyusturularak ayakta kalabilir baska sansida yoktur.. insan vucudu belli derecelere kadar agrilara dayanabilir onun ötesinde o agrilara yenik düser ölür.. demek istedigim bir insan btkisel yasama gecmemisse tıpta bir hastalıgi uyusturarak o insani yasadigi müddetce agrisiz yasamini saglamasini sagliyabilirsin? ben burda cok arti niyetler görüyorum en basta hastalik masraflari konusunda avrupada saglik yönden bir gerileme dönemi baslamistir! bunu vaktim olursa acacagim!

 

dostum tedavisi olmayan hastalıklar hakkında küçük bir araştırma yapmanı isteyeceğim. O zaman göreceksinki durum verdiğin örneklere hiç benzemeyen yönler arzediyor. Ne tüm acılar ağrıkesicilerle giderilebiliyor, ne de çekilen acılar, bir yerin kırılması ve yanması gibi bir şey. Vucudunun en ufak bir hareketinde korkunç bir acıyla kemikleri kırılan insanlar olduğunu biliyor musun mesela ?

 

artı birşeyi karıştırmayalım. Biz burada, tedavisi olmayan ve yoğun acı çeken hastaları öldürelim gibi bir şeyi tartışmıyoruz. Taşıdığı hastalığın yarattığı acılara veyahutta başka etkilere maruz kalmaktansa ölmeyi tercih eden insanların bu hakka sahip olup olmamalarını tartışıyoruz. Zira ikisi farklı şeyler.

 

Ben açık söylüyorum, allah korusun hem kollarımı hem bacaklarımı kaybetsem, ya da hem görme hemde duyma yetimi kaybetsem. Kesinlikle ötenaziyi tercih ederdim. Sen etmezsin, yada bir başka tercih eder, diğeri etmez. Burada sorun tercih eden kimsenin o hakka sahip olup olmaması.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ötenazi'yi doğru bulmuyorum. İntihar eden çoğu insan o anki ruh halinden kurtulamadıkları için ölüyor. Kurtulanların çoğu ise yaptığına bin pişman oluyor. Kendini öldürme kararı geri dönüşü olmayan bir karar. Oysa belki de kişi bu karardan sonradan vaz geçebilir. Ben bunu hastalığın getirdiği psikiyatrik bir rahatsızlık olarak kabul ediyorum. İnsan doğru gördüğü pek çok kararını, başka bir zaman çok saçma bulabilir. Hepimizin hayatında, bu kadar saçma bir şey nasıl yapmışım diye pişmanlık duyduğumuz kararlar vardır. Ama ölüm, bu kararı değişmez hale sokar. Bu kişilere verilecek çok iyi planlanmış psikiyatrik yardımın çok daha yerinde olduğuna inanıyorum. bu kişilerin pek çoğu bu kararı verirken, bazen yakınlarına eziyet vermemekten, bazen sevgisizlikten, bazen ilgisizlikten de bu karara sürüklenebilir. Bize düşen son ana kadar bu kişilere sevgimizi vermek. Örnek verilen İsviçre sanılanın aksine pek çok hak bakımından oldukça geri bir ülkedir. Hatta bu ülke dağ köylerinde köpek yemek bile serbesttir. İsviçre'nin komik hukuki yanlışları pek çok Avrupa ülkesinde alay konusudur. Bu yüzden ötenaziyi serbest bırakmalarına şaşırmamalı. Zaten bu çok özgür ülkede Ermeni soykırımı yok derseniz hapise bile giriyorsunuz. Daha ne diyeyim. En azılı yayılmış kanserlerin bile, sadece kanser hücrelerini yok eden ilaçlarla yok edilmesi an meselesidir. Kök hücreleriyle o çaresiz denilen hasarlı sinir hücreleri tamir edilmektedir. Ne zaman hangi yardım ve çarenin nereden geleceği belli değil. O yüzden son ana kadar iyileşmekten umut kesmemeli, kişiye bu umut verilmeli, ters düşüncelerden vaz geçirilmelidir. Ötenazi'ye karşıyım. Eğer ben amansız bir hastalık sebebiyle moralimi bozup böyle bir karar versem bile, dilerim arkadaş ve sevdiklerim beni vaz geçirirler, umudu yitirtmezler, mücadele etmemi sağlarlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

Feçli resim öğretmeninin ötanazi isteği kabul edildi

ANKARA'nın Polatlı İlçesi'nde 5 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonucu omurilik felci geçiren

 

25 yıllık resim öğretmeni Tuğrul Cankurt'un ötenazi isteği İsviçre'deki bir kilinik tarafından

 

04 Mart 2009 tarihinde kabul edildi.

 

Ötenazi isteği kabul edilen ilk Türk olan Cankurt, ötenazi istemenin bir insan hakkı olduğunu belirterek,

 

"Boynundan aşağı tutmayan birinin ölümü istemesi kadar normal bişey yok.

 

Ölmek benim hakkım ve o hakkımı kullanmak istiyorum" dedi.

 

Ötenazi istemesinden sonra birçok çevreden tepki aldığını kaydeden Cankurt, "Bana tepki gösterip

 

'O zaman intihar et' diyorlar.

 

Ancak benim ne durumda olduğumu intihar bile edemiyeceğimi bilmiyorlar.

 

Bilselerde benden bunu istemezlerdi, çünkü boynumdan aşağısı tutmuyor.

 

Ayrıca bazılarıda dinen günah olduğunu ve bunun bir imtihan olduğunu söylüyorlar.

 

Ancak bence asıl imtihanı bu ülkeyi yönetenler veriyor.

 

Milyonlarca felçliyi kaderiyle, ölümle başbaşa bırakan bu ülkenin yöneticileri asıl imtihandan geçiyor" dedi.

 

Ötenazi isteğinin ailesi tarafından olumlu karşılanmadığını, onlar için çok zor bir durum olduğunu bildiğini

 

kaydeden Cankurt, "Onları üzsem de beni anlayacaklarını biliyorum" dedi.

 

Fevzi KIZILKOYUN DHA

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ötenazi'yi doğru bulmuyorum. İntihar eden çoğu insan o anki ruh halinden kurtulamadıkları için ölüyor. Kurtulanların çoğu ise yaptığına bin pişman oluyor. Kendini öldürme kararı geri dönüşü olmayan bir karar. Oysa belki de kişi bu karardan sonradan vaz geçebilir. Ben bunu hastalığın getirdiği psikiyatrik bir rahatsızlık olarak kabul ediyorum. İnsan doğru gördüğü pek çok kararını, başka bir zaman çok saçma bulabilir. Hepimizin hayatında, bu kadar saçma bir şey nasıl yapmışım diye pişmanlık duyduğumuz kararlar vardır. Ama ölüm, bu kararı değişmez hale sokar. Bu kişilere verilecek çok iyi planlanmış psikiyatrik yardımın çok daha yerinde olduğuna inanıyorum. bu kişilerin pek çoğu bu kararı verirken, bazen yakınlarına eziyet vermemekten, bazen sevgisizlikten, bazen ilgisizlikten de bu karara sürüklenebilir. Bize düşen son ana kadar bu kişilere sevgimizi vermek. Örnek verilen İsviçre sanılanın aksine pek çok hak bakımından oldukça geri bir ülkedir. Hatta bu ülke dağ köylerinde köpek yemek bile serbesttir. İsviçre'nin komik hukuki yanlışları pek çok Avrupa ülkesinde alay konusudur. Bu yüzden ötenaziyi serbest bırakmalarına şaşırmamalı. Zaten bu çok özgür ülkede Ermeni soykırımı yok derseniz hapise bile giriyorsunuz. Daha ne diyeyim. En azılı yayılmış kanserlerin bile, sadece kanser hücrelerini yok eden ilaçlarla yok edilmesi an meselesidir. Kök hücreleriyle o çaresiz denilen hasarlı sinir hücreleri tamir edilmektedir. Ne zaman hangi yardım ve çarenin nereden geleceği belli değil. O yüzden son ana kadar iyileşmekten umut kesmemeli, kişiye bu umut verilmeli, ters düşüncelerden vaz geçirilmelidir. Ötenazi'ye karşıyım. Eğer ben amansız bir hastalık sebebiyle moralimi bozup böyle bir karar versem bile, dilerim arkadaş ve sevdiklerim beni vaz geçirirler, umudu yitirtmezler, mücadele etmemi sağlarlar.

 

 

Sn domuzbağı ,eğer yaşamını sona erdirmek psikolojik olarak yaşananlar sonucu ise buna değmez. Ama öyle hastalıklar var ki; tedavisi mümkün olmadığı gibi çokta büyük acılar çekiliyor. Bu durumda insanların tercih hakkı olmalı diyorum. Aslında kendimiz için bu kararı veririm derken ,yakınlarımız için bunu isteyebilir miyiz bilemiyorum.. Ama şu da yaşanan gerçeklerden biri; insan yakını olan bir hastaya bakarken , onun çektiği acılar insana derin bir üzüntü veriyor ve belli bir süreden sonra şöyle demeye başlıyorsunuz. İki rahmetten biri , eğer iyileşemeyecekse fazla çekmesin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ötenazi'yi doğru bulmuyorum. İntihar eden çoğu insan o anki ruh halinden kurtulamadıkları için ölüyor. Kurtulanların çoğu ise yaptığına bin pişman oluyor. Kendini öldürme kararı geri dönüşü olmayan bir karar. Oysa belki de kişi bu karardan sonradan vaz geçebilir. Ben bunu hastalığın getirdiği psikiyatrik bir rahatsızlık olarak kabul ediyorum. İnsan doğru gördüğü pek çok kararını, başka bir zaman çok saçma bulabilir. Hepimizin hayatında, bu kadar saçma bir şey nasıl yapmışım diye pişmanlık duyduğumuz kararlar vardır. Ama ölüm, bu kararı değişmez hale sokar. Bu kişilere verilecek çok iyi planlanmış psikiyatrik yardımın çok daha yerinde olduğuna inanıyorum. bu kişilerin pek çoğu bu kararı verirken, bazen yakınlarına eziyet vermemekten, bazen sevgisizlikten, bazen ilgisizlikten de bu karara sürüklenebilir. Bize düşen son ana kadar bu kişilere sevgimizi vermek. Örnek verilen İsviçre sanılanın aksine pek çok hak bakımından oldukça geri bir ülkedir. Hatta bu ülke dağ köylerinde köpek yemek bile serbesttir. İsviçre'nin komik hukuki yanlışları pek çok Avrupa ülkesinde alay konusudur. Bu yüzden ötenaziyi serbest bırakmalarına şaşırmamalı. Zaten bu çok özgür ülkede Ermeni soykırımı yok derseniz hapise bile giriyorsunuz. Daha ne diyeyim. En azılı yayılmış kanserlerin bile, sadece kanser hücrelerini yok eden ilaçlarla yok edilmesi an meselesidir. Kök hücreleriyle o çaresiz denilen hasarlı sinir hücreleri tamir edilmektedir. Ne zaman hangi yardım ve çarenin nereden geleceği belli değil. O yüzden son ana kadar iyileşmekten umut kesmemeli, kişiye bu umut verilmeli, ters düşüncelerden vaz geçirilmelidir. Ötenazi'ye karşıyım. Eğer ben amansız bir hastalık sebebiyle moralimi bozup böyle bir karar versem bile, dilerim arkadaş ve sevdiklerim beni vaz geçirirler, umudu yitirtmezler, mücadele etmemi sağlarlar.

 

Öncelikle Ötenazi, hastaların bir anlık kararları, depresyon sonucu verdikleri kararlar gibi durumlarda uygulanmaz. Ötenazinin uygulanabilmesi için, ötenazi talep eden kişiyle uzman psikologlar aylarca görüşür ve ancak uzman raporunda hastanın, depresyon sonucu veyahut anlık karamsarlıkla bu kararı vermediğini belirtmesi ile uygulanır.

 

Dünyada yaşamın herhangi bir zevk vermediği gibi, korkunç ıstırap vermesine yol açan hastalıklar vardır. Bazılarında hasta uyanık olduğu zamanın neredeyse hepsini bir insanın dayanamayacağı fiziksel acılar çekerek geçirir. Yani hayatı can çekişmekten ibarettir. Kimi hastalıklar vardır, parmağınızı şıklatmanız parmak kemiklerinizin unufak olmasına yeter. Öğretmenin durumunda olduğu gibi, boyundan aşağısı felç halde yaşamak, ya da hem sağır, hem kör olarak maddi dünyayla hiçbir iletişim içinde olmadan yaşamak.

 

Ötenazi talep eden insanların hepsi, yıllarca hayatını böyle geçirmiş ve artık yaşamanın verdiği ızdıraba daha fazla dayanamayan insanlardır. Aralarında anlık umutsuzluk, depresyon sonucu böyle bir talepte bulunanlar olsa bile, bu insanların talepleri kabul edilmez.

 

Aktif ötenazi oldukça tartışmalı olsa da, pasif ötenazi tartışmasız bir şekilde bir hak olarak insanlara verilmelidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

1111tnl.png

 

13 yıl sonra uyandı

Çin'in başkenti Pekin'de 13 yıl komada kalan adam, mucizevi bir şekilde uyandı.

 

Çin Günlüğü gazetesinde çıkan haberde, Pekin'de 13 yıl komada kalan adamın karısı 51 yaşındaki

Yang Liying, eşinin 13 yıl önce kaza sonucu gaz zehirlenmesinin ardından komaya girdiğini belirterek,

yıllardır bitmeyen çabalarıyla kocasına baktığını ifade etti

ve "Bir an bile onu bırakmayı düşünmedim, çünkü biz karı-kocayız" diye konuştu.

 

Yang, rutin ev işlerini yaparken aniden, tanıdığı bir sesin içeriden kendisini çağırdığını,

 

koşarak içeriye gittiğinde eşinin gözlerini açıp etrafına bakmaya çalıştığını gördüğünü söyledi.

 

Yang, eşinin şu anda daha iyi olduğunu, ihtiyaçlarını dile getirebildiğini

 

ve kendi başına yemek yemeye başladığını kaydetti.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 9 ay sonra...

Bir insan ötenaziye karar verme hakkına sahip midir?

 

Ağır ölümcül bir hasta, ya da yıllardır komada olan bir hasta, çok acı çeken yıllardır yatağa bağımlı olan bir hasta…Peki bu hastalara ötenazi yapılması doğru mu? Bir insan şuurunu kaybetmiş şekilde yıllardır komada olan bir hastanın fişinin çekilmesine izin verip ölmesine karar verebilir mi? Böyle bir hakkı var mı?

 

Uzun süredir bu konuda yazmak istiyordum, çünkü bildiğiniz gibi ötenazi de ara ara hep Türkiye’de gündem konusu olur. Bir insanın çok yakını komaya girebilir, komada yıllarca şuursuz bir şekilde yatabilir, doktorlar beyin ölümünün gerçekleştiğini söyleyebilirler. Burada insanların yanılgıya düştükleri nokta Kuran’la düşünmemeleridir.. Her ne durumda olursa olsun bir hastanın ölümüne, yaşam ünitesinden koparılmasına, fişinin çekilerek ölüme terk edilmesine başka bir insan karar veremez. Başka bir insan karar veremeyeceği gibi kişinin kendisi dahi böyle bir karar alamaz. Çünkü Kuran’da kişinin intihar etmesi de başka bir kişiyi öldürülmesi de (fiilen öldürmesi ya da izin vererek öldürmesi) kesinlikle yasaklanmıştır.

 

Bir insan bir şeye karar vereceği zaman öncelikle Kuran’la düşünmesi ve ona göre karar vermesi gerekir. Kuran’da tek bir insan öldüren kişinin konumu ile ilgili şu ayet yer alır:

 

"... Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur..." (Maide Suresi, 32)

 

Ayette çok açık belirtildiği gibi hasta ne konumda olursa olsun, ne doktorun, ne bir akrabanın hastaya ötenazi yapılması konusunda karar verme yetkisi yoktur. Allah tek bir insanı öldürenin bütün insanları öldürmek gibi olacağını çok açık şekilde bildirmiştir. İnançlı bir insan Allah’ın yasakladığı bir eylemi karşı taraf hangi konumda olursa olsun yapmaz. Hastaya son nefesine kadar bakılır, her türlü tedavi uygulanır. İsterse o hasta yıllarca komada kalsın, isterse en ağır ölümcül hastalığa yakalansın, yine de tedavi sonuna kadar uygulanmalıdır. Bütün bunların yanında yıllarca komada kalıp daha sonra iyileşen çok fazla hasta var, insan kendi kendine hastanın iyileşmeyeceğine nasıl ve hangi akılla karar verebilir?

 

Burada insanların düşünmesi gereken çok önemli bir konu daha var. Hastalığı da şifayı da yaratan Allah’tır. İnsanlar hep sebeplere bağlı olarak düşünüyorlar. İlacı alırsa iyileşeceklerini, en iyi doktora giderse mutlaka kurtulacaklarını düşünüyorlar. Halbuki işin aslı öyle değildir. Hastalığı ancak Allah iyileştirir, doktor ve ilaçlar sadece bir sebeptir. Eğer Allah dilemezse doktor ne yaparsa yapsın o hasta asla iyileşemez. Allah dilediği taktirde en ağır ölümcül hastalığı hemen iyileştirir, bunu Kuran çok açık bir şekilde bildirmiştir:

 

 

"Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur;" "Bana yediren ve içiren O'dur;" "Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;" "Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur, " (Şuara Suresi, 78-81)

 

 

Ayrıca insanların hastalıkla ilgili şu önemli konuyu da düşünmeleri gerekir. Eğer Allah bir insana çok ağır bir hastalık veriyorsa yıllarca o kişi komada kalıyorsa mutlaka bunun bir hikmeti vardır. Allah bu dünyayı tüm insanlar için bir imtihan olarak yaratıyor. Kişinin en yakını hastalanabilir, kendisi de hastalanabilir. Kişi mutlaka buna sabır göstermek, çok güzel ahlakla karşılamakla yükümlüdür. Aksi taktirde dünyada hiçbir zorluk ve sıkıntı olmasa imtihan ortamı olmaz. Ne kadar zorluk olursa insanın kazanacağı sevap o kadar fazla olur. Bu yüzden ağrıyı çeken hasta eğer isyan etmeyip şükrederse onun sevabını kazanır, ona bakan kişide yine güzel ahlakla sabrederse o da onun sevabını kazanır. Bu yüzden hastalıkları Allah’ın kıymetli bir imtihanı olarak görmek gerekir.

 

Hayatta her ne konuda olursa olsun bir karar verirken önce Kuran’a bakın, Allah daima insanlara en doğru ve en akılcı tavrı ayetlerle bildirmiştir. Kuran’ı bilmeyen bir insan sonsuza kadar pişman olacağı bir tavrı yapabilir ve sonunda bunun karşılığını çok ağır bir şekilde öder. Bu yüzden ötenazi içinde insan hiçbir şekilde hiçbir konuda başka bir insanın yaşamını sonlandıramaz, böyle bir kararı alamaz. Söylediğim gibi bir konuda karar verirken daima Kuran’a göre karar verin, o zaman en doğru ve hikmetli kararı alırsınız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ötenaziye diyelimki bir insanın beyin ölümü gerçekleşti ozaman o kişinin hayata dair hiç bir beklentisi olamaz ve boşu boşuna yaşatılmış olacaktır çünkü o öldükten sonra hayatına sağlam olarak devamedecektir yani ruhu öbür dünyada sağlıklı bir şekilde yaşayacaktır dünyada yatakta boş boşuna yaşamasına gerek yoktur çünkü öbür dünyada hayatını istediği gibi yaşayacaktır onun için bu gibi kişilerin ötenazitabi tutulması gayet notmaldir ve o kişiler için daha hayırlıdır çünkü öteki dünyada sağlıklı bir şekilde ruhları yaşayacaktır yatakta yatacak değillerdir işte bu yüzden ötenazi bu tür vakalarda olması gereken bişiydir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir insan ötenaziye karar verme hakkına sahip midir?

.

.

.

verin, o zaman en doğru ve hikmetli kararı alırsınız.

 

Bir insanın ötenazi hakkına sahip olup olamaması dini değil hukuki bir konudur. Ötenazinin günah olup olmadığı dini bir konudur.

 

Bir ülkenin yasalarında insanlara tanınan haklar kutsal kitaplarda yasaklanıp yasaklanmadığına bakılarak tanınmaz. Eğer o ülke şeriatla yönetilmiyorsa.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.