Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

HAK İMAMIN HZ. ALİ(a.s) OLDUĞUNUN DELİLLERİ


hizbi_genc

Önerilen İletiler

Hİşam-İ Kelbî (ö.206)

Onun adı Hişam bin Muhammed bin Saib-i Kelbi’dir. İbn-i Nedim “Fihrist” adlı kitabında Muhammed bin Saib’in h. 146’da vefat ettiğini, imam Cafer-i Sadık’ın (a.s) zamanında yaşadığını ve büyük bir alim olduğunu yazmaktadır.

 

Bu konuda Necaşi de şöyle yazmaktadır: “O bizimle aynı mezhebtendir. Onun hakkında meşhur bir hadiste şöyle nakledilmiştir: Ben çok kötü bir hastalığa tutulmuştum. Bu yüzden bildiğim her şeyi unutmuştum. Cafer bin Muhammed’in (a.s) yanına vardım ve bana bir bardakta su verdi, ve bildiklerime yeniden kavuştum. Onun bir çok eseri vardır. Onlardan birisi de “Hutbeler” adlı kitabıdır.

 

İbn-i Nedim, Necaşi’nin “Hutbeler”den maksadının Hz. Ali’nin (a.s) hutbeleri olduğunu vurgulamıştır. Yine Hişam’ın hicri 206’da vefat ettiğini söylemiştir.

 

İbrahim Nihmî ve Medaini

Ebu İshak İbrahim bin Süleyman Nihmi Kufe’lidir. Necaşi (r.a) “Rical” kitabında ve Şeyh Tusi (r.a) “Fihrist” adlı kitabında onun bir çok eseri olduğunu ve bu cümleden “Hitabeler” adlı kitabını zikretmişlerdir.

 

Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini toplayanlardan biri de meşhur tarihçi Medaini’dir. İbn-i Nedim, Fihrist adlı kitabında şöyle diyor: “Ebul Hasan Ali bin Muhammed Medaini h.k. 225’de doksan üç yaşında vefat etmiştir”.

 

Hansari de “Ravza” kitabında şöyle diyor: Ahbari olan Ebul Hasan el-Medaini’nin hadis ve tarih kitapları vardır. Kitaplarının sayısı 200’ün üzerindedir. Bunlardan birisi de “Hz. Ali’nin (a.s) Hutbeleri”dir. İbn-i Nedim’in Mısır baskılı “el-Fihrist” adlı kitabında, Medaini’nin kitaplarını sıralarken iki yerde Resulullah’ın (s.a.a) hutbeleri diye geçmiştir. İkincisi Hz. Ali’nin (a.s) hutbeleri olması gerekir.

 

Abdulaziz Celvedi

Abdullaziz bin Yahya bin Ahmed bin İsa Celvedi Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini, vazlarını, mektuplarını, yargılarını, dualarını ve ona nisbet edilen şiirleri bir araya toplamıştır. Dedesi İsa Celvedi, Ebu Cafer İmam Muhammed Bâkır’ın (a.s) ashabındandır. Necaşi (r.a) onun hakkında “Rical” kitabında şöyle diyor: “Onun bir çok kitabı vardır; çoğu kimseler bu kitapları zikretmiştir. Hz. Ali’nin Mesnedi, Hz. Ali’nin Hutbeleri, Vaazları, Yargıları, Mektupları, Duaları, ve Şiirleri adlı eserler onun kitaplarındandır”. Necaşi, onun Hz. Ali (a.s) hakkında yazdığı kitaplar arasında yukarıda zikrolunanlardan başkasını da nakletmiştir.

 

Ben, Hz. Ali’ye (a.s) nisbet edilen şiirlerin hepsini kaynaklarıyla beraber “Minhac-ul Beraet” adlı Nehc-ul Belağa’nın şerh’inin tekmilesinde yazmışım, c.1, s.306-315.

 

Buna göre bir çok divanlarda olan şiirler Hz. Ali ‘den (a.s) naklolan rivayetlerin metninden alınmadır. Şairler bunları şiir kafiyesine sokmuşlardır. Bundan dolayı da bu şiirleri o imam’a nisbet ediyorlar. Mesela, “Ey Hemdanlı Haris, kim ölürse görür beni” gibi Haris-i Hemdani’ye buyrukları Seyyit Himyeri tarafından şiire dökülmüştür. Bu konuyu Şeyh Mufid (r.a) (ö.413 h.k) Emali’sinin birinci oturumunda nakletmiş ve daha sonra şöyle demiştir: “Cemil bin Salih diyor ki: Bu şiiri Ebu Haşim Seyyit Himyeri bana okudu.”

 

Yine oğlu imam Hasan ve İmam Hüseyin’e (a.s) nasihatlarını şairler dile getirmiş ve başlı başına divanlar yazmışlardır. Sözlerin kökü ve kaynağı Ali (a.s) olduğundan dolayı şiirlerini Hz. Ali’ye nisbet etmişlerdir. Ama bu şiirlerin metniyle İmam’ın hitabeleri, vaazları, hikmetli sözleri vb... fesahat, belağat ve bedî bakımından bu şiirlerle çok farklıdır; bu da sözkonusu şiilerin nazmının Ali aleyhisselama ait olmadığını gösterir. Evet Hz. Ali’ye insnad edilen şiirler arasında savaş meydanlarında okunan şiir ve recezlerin ona ait olduğu uzak bir ihtimal değildir. Zira araplarda pehlivanlar savaş meydanlarında böyle şiirler okurlardı.

 

Bir de Ali bin Ebi Talib-i Kırvani’nin şiirleri Hz. Ali (a.s)’a nisbet edilmiştir. Bu da isim benzerliğinden kaynaklanmış olsa gerek.

 

Abdulazim Hasanî

Hz. Abdulazim bin Abdullah Hasani Alevi (a.s) “Rey” kentinde Şecere camisinde medfundur. Hz. Ali’nin (a.s) Hutbeleri adlı bir kitap te’lif etmiştir. İmam Rıza (a.s) onun ziyareti hakkında şöyle buyurmuştur: “Her kim onu (Hz. Abdulazimi) ziyaret ederse cennet ona farz olur.”

 

Necaşi “Rical”inde ve Allame “Hulasa” kitabında onun böyle bir kitabı olduğuna tasrih etmişlerdir.

 

İbrahim Sakafî

İbrahim bin Muhammed bin Said-i Sakafi Kufi (ö.283) Muhtar bin Ebi Ubeyde Sakafi’nin amcası Sa’d bin Mesud Sakafi’nin soyundan gelmiştir. Necaşi Rical’de şöyle diyor: “Onun bir çok kitabı vardır; Hz. Ali’nin (a.s) mektupları ve hutbeleri adlı kitapı bu cümledendir.” Ayrıca, onun kitaplarından birinin adını Necaşi “El-Huteb-ül Mukriyat” Şeyh Tusi ise “El- Huteb-ül Müribat” olarak nakletmişlerdir. Galiba her ikisi de aynı kitaptır.

 

Muhammed bin Halid-i Berkî

İmam Musa Kazım, İmam Rıza ve İmam Cevad’ın (a.s) ashabından olan “Muhammed bin Halid-i Berki, Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini toplayıp rivayet edenlerden birisidir . Necaşi de bunu nakletmiştir.

 

Muhammed bin Ahmed-i Kufi Sabunî

Yine, Necaşi’nin naklettiğine göre Sabuni diye tanınan Muhammed bin Ahmed bin İbrahim-i Cufi el-Kufi de Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini nakletmiştir.

 

Muhammed bin İsa Eş’ari

Hz. İmam Rıza’yı (a.s) mulakat edip ondan ve oğlu İmam Cevat’tan da hadis nakleden “Muhammed bin İsa bin Abdullah Eş’ari de Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini nakletmiştir.

 

Cahiz

İlk kez Hz. Ali’nin (a.s) kısa ve hikmetli sözlerini toplayan kimsedir.

 

Ebu Osman Amr bin Bahr Cahiz (ö. 255) “Beyan” ve “Tebyin” kitaplarının sahibidir. Hz. Ali’nin (a.s) kısa hikmetli sözlerinden yüz tanesini seçmiş ve onları “Ali’nin (a.s) Kelamından Her Talibin Matlubu” diye adlandırmıştır. Onun seçip topladığı bu hikmetli yüz söz hakkındaki görüşü şudur: “O sözlerden her biri, arabın en iyi bin kelimesinden daha üstündür.”

 

“Beyan” ve Tebyin’in birinci cildinde şöyle diyor: Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her şahsın değeri, yaptığı güzel şeyle takdir edilir.” Kitabımda (Beyan ve Tebyin) Hz. Ali’nin (a.s) bu hadisinden başka bir şey olmasaydı, yine de kitabımın değeri için yeterli olurdu, hatta beklediğimden daha fazlasına sahip olmuş olurdu.

 

Cahiz’in seçmiş olduğu bu yüz hikmetli sözü, Nehc-ül Belağa’yı şerhedenlerden biri olan Kemaluddin Meysem-i bin Ali bin Meysem Bahrani, Raşit Vatvat ve Abdulvehhab şerhetmişlerdir. Her üçünün şerhi merhum Muhaddis İrmevi’nin tashihiyle bir ciltde basılmıştır.

 

“Nehc-ul Belağa Nedir?” Adlı Risale

Çok kısa ve faydalı “Nehc-ul Belağa Nedir?” adlı eserde de Hz. Ali’nin (a.s) hikmetli sözlerini ilk kez toplayan Cahiz olduğu açıklanmıştır.

 

Adı geçen risalede 66’dan fazla Nehc-ul Belağa şerhi ve Hz. Ali’nin bazı hutbe ve mektupları hakkında yazılan diğer şerhler tanıtılmıştır. Bu çok değerli risaleyi “Şehristani” te’lif etmiştir. Ve 1352 h.k. yılında Bağdat’ta basılmıştır.

 

Merhum Eminî (r.a), çok değerli kitabı “el-Gadir”in 4. cildinde Nehc-ul Belağa’ya yazılan seksen bir tane şerh ve açıklama tanıtmıştır. Merhum Tahranî” “ez-Zeria” kitabının 14. cildinde bunun iki katını tanıtmıştır.

 

İbn-i Ebi-l Hadid

Nehc-ul Belağa’yı şerhetmiş ve Hz. Ali’nin (a.s) hikmetli sözlerini toplamıştır.

 

İbn-i Ebi-l Hadid, Nehc-ul Belağa’nın şerhini bitirdikten sonra Nehc-ul Belağa’da geçmeyen Hz. Ali’ye (a.s) mensup bin tane hikmetli sözünü toplayıp nakletmiştir. Bu bin hikmetli söz “Hikemi Mansure” adı altında tek başına bir kitap olarak Beyrut’da basılmıştır, Hz. Ali’ye (a.s) ait hikmetli sözlerden diğer bir kısmı da eklenerek Necef’de tekrar basılmıştır.

 

İbn-i Ebil Hadid, şerhi’nin son bölümünde şöyle diyor: “Buraya kadar Allah’ın yardımıyla şerhettiğimiz kitap, Rahmetli Ebu-l Hasan Razi’nin (a.s) Hz. Ali’den (a.s) naklettiği, derlediği sözler idi . Şimdi de merhum Razi’nin (r.a) Nehc-ul Belağa’da nakletmediği, fakat o İmam’a nisbet edilen sözleri nakledelim; bunlardan bazıları meşhur, bazıları ise meşhur değildir. Ama, buna rağmen ondan nakledilmiş ve ona nisbet edilmiştir. Bazı sözler ise başka hakimlerin sözleridir ki, Hz. Ali’nin (a.s) sözlerine çok benzemektedir.”

 

Amİdİ ve gurer ve durer

Rahmetli Şerif-i Razi’den bir asır sonra değerli alim “Abdulvahid bin Muhammed Temimi Amidi” (ö. 510) Hz. Ali’nin (a.s) onbir bin elli hikmetli sözünü “Gurer-ul Hikem ve Durer-ul Kelim” adında harf sıralamasına göre te’lif ve tasnif etmiştir. Aga Cemal Honsari (ö. 1125) yedi ciltte bu kitabı farsça şerhetmiştir. Aga Cemal’ın bu şerh-i Muhaddis “İrmevi” tarafından tashih edilerek baskıya verilmiştir.

 

Gurer ve Durer’in metni ise bir kere Seyda’da, bir kere de Necef’de basılmıştır. Bu kitap, Hz. Ali’nin (a.s) marifet-i Nefs, (nefsi tanıma) hakkındaki hikmetli sözlerini içermektedir. Şunu da hatırlatalım ki, bidiğim kadarıyla Hz. Ali’nin (a.s) hikmetli sözlerini bu kadar genişçe içeren başka bir kitap yoktur.

 

Ebu abdullah kadâî ve mealİm-ul hİkem düsturü

Seyyit Razi 359. h.k. yılında doğmuş ve 406 yılında da vefat etmiştir. Seyyit Razi’nin muasırı olan “Şahab-ul Ahbar” kitabının sahibi Ebu Abdullah Kadâî (ö. 454) (Ebu Abdullah Muhammed bin Selamet bin Cafer bin Ali bin Hekmun bin İbrahim bin Muhammed bin Müslim-i Kadâî-yi Şafii) Hz. Ali’nin (a.s) hikmetli sözlerinden bir kısmını “Düstur-u Mealim-il Hikem ve Ma’suru Mekarim-iş Şiyem” adlı kitabında dokuz bölümde toplamış ve onların senedini de zikretmiştir. O kitabın önsüzünde Allah’a hamd ve sena, Resülüne salat ve selam yolladıktan sonra şöyle diyor:

 

“Resulullah’ın (s.a.a) bin tane hikmetli sözünü ve çeşitli konularda yüz tane hadisini bir kitapta toplayıp adını “Şehap” koydum. Bazı kardeşlerim aynı uslupda Hz. Ali’den de (a.s) hadis ve hikmetli sözleri güvenilir kişilerden toplayıp nakletmemi istediler... Bu yüzden hadis ve sözleri naklederken onun ravisini gösteren bir işaret koymuşum ki, kitabın sonunda bu açıklanmıştır, uzun hadislerin ravi ve senetlerini zikrettim. Bulabildiğim kadar ravileri zikretmekten kaçınmadım.

 

Hz. Ali’nin (a.s) Sözlerinin Ravisi Bir Yoldan Kumeyl’e Dayanmaktadır

Mezkur kitabın dördüncü bölümünde Kumeyl’den şöyle rivayet olunmuştur: Muhammed bin Mansur bin Abdullah, Ebi Abdillah Tusteri’den icazet yoluyla naklediyorum o şöyle demiştir: Ebul Fazl Muhammed bin Ömer bin Muhammed Kevkebi el-Edib’den, o da Süleyman bin Ahmed bin Eyyub’dan, o da Muhammed bin Osman bin Ebi Şeybe’den, o da Zirar bin Sored’den, o da Asım bin Humeyd’den, o da Sabit bin Ebi Safiyye Ebu Hamza-i Sumali’den, o ise Abdurrahman bin Cundeb’den, o da Kumeyl bin Ziyad’dan şöyle rivayet etmiştir: Emir-ul Mu’minin Ali bin Ebi Talib (a.s) benim elimden tutup Cubban’a doğru şehirden çıkardı, sabah ışıldamaya başladığında derin bir nefes aldı ve şöyle buyurdu: “Ey Kumeyl gerçekten kalpler kabdır. Bu kabların en hayırlısı ilim için daha geniş olanıdır....”

 

Kısaca bu kitap Emir-il Müminin Ali’nin (a.s) hadis ve sözlerinin Nehc-ul Belağa’daki en önemli kaynaklarından biri olup 1332 yılında Mısır’da basılmıştır.

 

Hz. Ali’nin (a.s) Hutbeleri hakkında Mes’udî’nin sözü

Mes’udi (Ebul Hasan Ali bin Hüseyin bin Ali Mes’udi ö.346 Seyyit Razi (r.a) dünyaya gelmeden yaklaşık ondört sene önce vefat etmiştir.) “Muruc-uz Zeheb” kitabında şöyle diyor: “Halkın Hz. Ali’den ezberleyip hifzettikleri hutbelerin sayısı dörtyüzü aşkındır. Seksen tanesini halk canlı olarak bilirler.”

 

Teessuf edilecek nokta şu ki, Mes’udi’yle çok yakın zamanda yaşamasına rağmen, Mes’udi’nin demiş olduğu hutbelerin yarısını bile Seyyit Razi (r.a) Nehc-ul Belağa’da getirmemiştir.

 

İbn-i Hullekan, “Tarihi İbn-i Hullekan” diye tanınan “Vefiyyat-ul A’yan” kitabında şöyle diyor:

 

“Meşhur yazar, Hatip Ebu Galib Abdulhamid, Emevilerin son halifesi Mervan bin Hakem’in katibiydi. Belagatta o kadar tanınmıştı ki, herkes onu örnek gösteriyordu. Hatta deniliyordu ki: “yazışmalar Abdulhamid’le başladı, İbn-il Amid’le sona erdi.” Yazışma, edebiyat ve bütün ilimlerde önde geliyordu... O şöyle diyordu: Ali’nin (a.s) hutbelerinden yetmiş hutbe ezberledim ve bunlardan faydalandıkça faydalandım.

 

Yine İbn-i Hullekan şöyle diyor:

 

“Meşhur hatip ve edebiyatt öncülerinden olan Ebu Yahya Abdurrahim bin Nubateh, şöyle diyor: “Hitabelerden öyle defineleri ezberledim ki, genişlik ve çokluk bakımından ona bir şey artırılamaz. Hz. Ali’nin (a.s) vaazlarından yüzünü ezberledim.

 

“Nesr-ul Leali” kitabı, evliyaların efendisi Hz. Ali’nin (a.s) hikmetli söz ve hadislerinden yirmidokuz bölümünü harf sıralamasına göre içermektedir. Bu kitap şimdiye kadar iki defa basılmıştır. Bir defasında bir kaç risale ile birlikte basılmıştır. Daha sonra Ebil Ca’d’ın ve Ebi Utab Abdullah bin Bastam ve kardeşi Hüseyin Bastam’ın tıp kitaplarıyla birlikte üç kitap bir arada Hz. Ayetullah el-Uzma Hacı Aga Hüseyin Burucerdi’nin (r.a) emriyle 1377’de benim tashihimle bir macmua’da basılmıştır.

 

Merhum Ustad, Allame Hacı Mirza Ebul Hasan Şa’rani (r.a) sahabenin büyüklerinden ve tabiinden Hz. Ali’nin (a.s) hutbelerini toplayıp rivayet edenlerin adını içeren çok değerli bir makale yazmışlardır. Bu makale bizim Nehc-ul Belağa’ya yazdığımız Şerh’in mukaddimesinde basılmıştır. Yine çok ilmî ve değerli başka bir makalesi de Mevla Salih Kazvini’nin şerhiyle bir arada basılmıştır.

 

Çok değerli İslam alimi merhum Ali bin Abdulazim Tebrizi Hiyabani “Vakayi-ul Eyyam” kitabında Hz. Ali’nin (a.s) hutbe ve mektuplarını toplayıp rivayet eden bir çok büyük alim ve ravilerin adlarını zikretmiştir.

 

Allah’ın hakir kulu (ben), Nehc-ul Belağa’nın kaynak ve senetlerini çeşitli hadis kitaplarından, siret, tarih, vb. ilmî kitaplardan bir araya topladım. En çok özendiğim nokta Razi’den önceki ravileri bulmaktı. Yaklaşık kaynakların üçte biri elde edilmiş ve onun bir bölümü de “Minhac-ul Beraet”e yazdığım beş çilt tekmile’de çeşitli münasebelerle zikredilmiştir. Yine hacmi Nehc-ul Belağa’dan az olmayan gözden kaçan ayrı sözleri de bir araya topladım.

 

Yukarıda zikrettiğim bu beş cilt üzerinde tahkik ve araştırma yapılırsa bizim ne kadar dikkatle ve işe özenerek bu araştırmayı yaptığımız ve işin ne kadar zarif ve değerli olduğu görülecek ve bu çalışma ganimet sayılacaktır. En azından örnek olarak mektup ve yazışmaların ikinci bölümüne muracaat ediniz.

 

Son zamanlarda alimler ve araştırmacılar bu konuda çok zahmet çekmişlerdir, Allah onlardan razı olsun. Bu konudaki kitaplar şunlardır:

 

1- “Nehc-ul Belağa’nın Kaynakları, Senetleri ve Şüphelerin Defedilmesi.” Bu kitap arapça olarak Hadi Kaşif-ul Gıta tarafından te’lif olmuştur. Beyrut’da basılmıştır.

 

2- “Nehc-ul Belağa’nın Kaynakları Hakkında Saadet Yolu”. Bu kitabın muellifi Muhammed Bâkır el-Mahmudi’dir. Arapça yazılmış ve Necef’de basılmıştır.

 

3- “Nehc-ul Belağa’nın Kaynakları ve Senetleri” müellifi Abduzzehra el-Hüseyni el-Hatip’tir. Arapça olarak Necef’de basılmıştır.

 

4- “Nehc-ul Belağa’nın senetleri”. Müellif , İmtiyaz Alihan Arşî’dir. Şeyh Azizullah Utaridi de ona önsöz yazıp Arapçaya çevirmiş ve Tahran’da bastırmıştır.

 

5- Nehc-ul Belağa ve Kaynakları Hakkında Kısa Bir İnceleme. Bu kitabı Rıza Ustadî Farsça olarak te’lif etmiş ve Kum’da basılmıştır.

 

[1]- İlahiyat-i Esfar, fasıl: 4, muvakkaf: 2.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 52
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

mezhebler neden türemiştir bir bilgin var mı?mesela İmam-ı Azam kimdir neden hanefi mezhebini kurmuştur...

 

Mezhepler Hiçbir Zaman Hak Olmamıştır Yüce Allah Fıkralara Bölünmeyin Diyor Yani Bir Olun Beni Birlik Ve Beraberlik İçerisinde Zikredin Der Ama Hak Olan 4 Mezhepmiş Bak Hele

Hanefi Yani İmam'ı Azam Daha Kimin Ögrencisi Oldugunu Bilmezsin Şafii Ve Digerleri Bunlar Peygamberin Soyundan Hz Ali as Torunlarından iMAM CAFER SADIK as Yanına İlminden Birşeyler Ögrenmek İçin Ders Almışlardır Şimdi Mezhep Olarak Şafii Hanefi Ve Digerleri Namazı Başka Türlü Kılıyor İmam Cafer Sadık Peygamber Efendimizin Kıldıgı Namazı Haşa Degişikmi Ögretmiş Şimdi Mezhepler Farklı Kılar Bir Söyle Bana Birinde Kan Akar Abdets Bozuluyor Digerinde Bozulmuyor Abdets Ne Çabuk Bozuluyor Denildigi Gibi Hadi Dışını Temizledin İç Yüzünü Kalbini Nasıl Temizleyeceksin

Hangisi Hak Bunların Dostdogru Peygamberin İbadetinimi Yapıyorlar Nerde Hak Olanlar Nerde Peygamberin Asıl Sünneti Olan Ehlibeytin Kıldıgı Gibi Kılmazlar Kendine Birde Ehli Sünnet Derler Peygamberin Sünneti Ehlibeyttir Ehlibeyte Tabi Olmayan Sünnet Olamaz Ancak Peygamber Efendimizden Kalan Mirasları Yok Etmeye Çalışırlar En Son Arabistanda Otopark Olacaktı Peygamberimize Ait Bir Yer

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 10 yıl sonra...

Bizim böyle bir derdimiz yok ebu bekir osman ömer ali hüseyim hamza efendilerimiz bizimdir.Allah yolunda kim ilerlemişse biz onlardanız ayrımcılık yapmıyoruz hadislere inanıp iler geri konuşma insanları teşvik etme allah yolunda savaşmış insanlara hak hukuk adaleti sağlamaya kalkma siyasete dökme şüphesizki adalet uğruna hak uğruna önde gelen hz alidir.Hak yenmişse o hak yiyenin kellesini alırdı.Zülfikar bunun için vardır.Din islam kitabımız kurandır.Senin gibi hak adalet ararken bu durumlara geliyor sen hz alinin hayatını aç bir oku ondan sonra ona göre hadisi şerifleri dökersin bilgi sahibi olmadan bilgi yayma he şunuda bil hak hukuk adaletini yediler hz alinin diyorsun kuranı kerimin ilk yazılı hale kim getirdi bide ona bak bakalım.Kedi ile aslan kitabı değil içine hikaye yazasın 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.