Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2005 BİR DÜŞÜN İÇİNDE BİR DÜŞ Alnına konsun bu öpüş! Ve, şimdi senden ayrılırken, İtiraf edeyim ki- Günlerimi bir düş Sayarken yanılmıyorsun; Ama, umut gitmişse uzaklara Bir gece ya da bir gün Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın Fark eder mi bu yüzden? Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz Yalnızca bir düş içinde bir düş. Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının Haykırışları içinde duruyorum: Ve altın kum taneleri Tutuyorum avucumda- Ne kadar az! Ama nasıl da Süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlerine Ben ağlarken - ben ağlarken! Ah Tanrım! Daha sıkı Tutamaz mıyım onları? Ah Tanrım! Tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız dalgadan? Bir düşün içinde bir düş mü bütün gördüğümüz ve göründüğümüz? EDGAR ALLAN POE Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2005 kuzgun bir zamanlar kasvetli bir geceyarısı, unutulmuş eski bilgilerin tuhaf ve antika ciltleri üzerine düşünüyordum, yorgun ve sıkıntılı- uyumak üzereydim, neredeyse başım düşüyordu ki, bir tıkırtı geldi birden, sanki kibarca oda kapımı çalan-çalan birisi gibi. 'odamın kapısını tıklatan' diye söylendim 'bir konuk- başka bir şey değil, yalnızca bu.' ah, iyice anımsıyorum ki o hazin aralıktı; ve zemine vuruyordu sönen her bir közün yansısı. sabahı istiyordum şevkle; -boş yere aramıştım ödünç bir avuntuyu kederden- yitik lenore'un kederinden- o eşsiz ve pırıl pırıl kızın, meleklerin lenore diye andığı- buralarda, anılmayacak artık adı. ve mor perdelerin belirsiz, hüzünlü, ipeksi hışırtısı önceden hiç duyulmamış tuhaf kokularla dolduruyor- tir tir titretiyordu beni: öyle ki: çarpıntımı bastırmak için tekrarladım. 'oda kapımdan girme izni isteyen bir konuk bu- oda kapımdan girme izni isteyen geç bir konuk: başka bir şey değil, budur bu.' o sıra cesaretimi toplayıp: daha fazla oyalanmadan, 'sir' dedim, 'ya da madam, affınızı dilerim ama gerçek şu ki dalıyordum ve siz öylesine yumuşak bir tıkırtıyla geldiniz, ve öylesine hafifçe tıklattınız-tıklattınız oda kapımı ki, duyduğumdan pek emin değilim sizi'-diyerek kapıyı açtım burda; - karanlıktan başka bir şey yoktu orda. orda durdum, korku ve merakla karanlığın içine baktım uzun süre, kuşkuyla, kurarak hiçbir ölümlünün cüret edemediği hayalleri; ama sükunet bozulmadı ve sessizlik bir ipucu vermedi, ve fısıltıyla söylenen tek sözdü orda 'lenore? ' buydu fısıldadığım, mırıltılı bir yankıyla geri gelen o söz 'lenore' başka bir şey değil, yalnızca bu. odama dönerken alev alev yanarak ruhum aynı tıkırtıyı işittim yine ilkinden biraz daha kuvvetlice. 'kesinlikle' dedim, 'kesinlikle bir şey var penceremin kafesinde; öyleyse neymiş bakalım ve bu esrarı çözelim; - rüzgardır, başka bir şey değil bu.' açıverince kepengi, eski devirden kalma azametli bir kuzgun kanat çırpıp sallanarak adım attı içeriye; ne bir selam verdi ne bir an durdu ya da oturdu; ama bir lady'nin ya da lord'un edasıyla tünedi kapımın üstüne- oda kapımın üstünde bir pallas büstüne kondu- konup oturdu hepsi bu. derken ciddi ve haşin suratıyla bu abanoz kuş, kaderimi gülümsemeye dönüştürdü, 'sorgucun kırkılmışsa da hiç kuşkusuz' dedim korkak değilsin sen, gecenin kıyısından gelen suratsız ve yaşlı kuzgun- gecenin plutonian kıyısındaki saygı değer adın nedir, söyle bana.' kuzgun dedi ki 'birdahaasla.' çok şaşırmıştım bu çirkin kuşun konuştuğunu duyup böylesine açıkça, pek alakalı olmasa-yanıtı pek anlamlı olmasa da; çünkü kabul etmeliyiz ki yaşayan kimse henüz mazhar olmadı oda kapısının üstünde bir kuş- kuş ya da hayvan görmeye oda kapısının üstündeki büstte, bir isimle 'birdahaasla' diye. ama kuzgun, sessiz büstün üstünde tek başına yalnızca bu sözü söyledi, sanki bu bir tek sözle içini dökmüş gibi. sonra başka birşey söylemedi- ne de bir tüyünü oynattı- ben mırıldanana dek, 'önceden uçtu diğer dostları- sabahleyin beni terk edecek, umutlarımın önceden uçup gittiği gibi.' o zaman Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ asterix Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 ANNABEL LEE Senelerce senelerce evveldi Bir deniz ülkesinde Yaşayan bir kız vardı bileceksiniz İsmi; Annabel Lee Hiç birşey düşünmezdi sevilmekten Sevmekten başka beni O çocuk ben çocuk, memleketimiz O deniz ülkesiydi Sevdalı değil karasevdalıydık Ben ve Annabel Lee Göklerde uçan melekler Kıskanırlardı bizi Bir gün işte bu yüzden göze geldi O deniz ülkesinde Üşüdü bir rüzgarından bulutun Güzelim Annabel Lee Götürdüler el üstünde Koyup gittiler beni Mezarı oradadır şimdi O deniz ülkesinde Biz daha bahtiyardık meleklerden Onlar kıskanırdı bizi Evet !Bu yüzden "Şahidimdir herkes ve deniz ülkesi" Bir gece rüzgarından bulutun Üşüdü gitti Annabel Lee Sevdadan yana kim olursa olsun Yaşca başca ileri Geçemezlerdi bizi Ne yedi kat göklerdeki melekler Ne deniz dibi cinleri Hiç biri ayıramaz beni senden Güzelim Annabel Lee Ay gelir ışır, hayalin erişir Güzelim Annabel Lee Orda gecelerim uzanır beklerim Sevgilim sevgilim hayatım gelinim O azgın sahildeki Yattığın yerde seni... Edgar Allan Poe Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.