Φ asterix Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2005 ÖRÜP İNCE BİR TIĞLA duvarda, solgun ışıklarla oynaşmada bir örümcek ve düşüncelerim ince bir tığla örüyor ağını, sessizce gün batıyor. kara battaniyeli bir ölü yürüyor sonra kireç döküntüleri ne kadar da benziyor ona, öldürülmüş bir arkadaşının fenerini tutuyor, içli bir madenci şarkısıyla geçerken şehrin dikenli telleri arasından. limanda yük boşaltıyordu kardeşi dünya geniş pergeliyle yer açıyordu, onunla koşanların kalbinde ve bir gül ağacının tomurcuğunda yeniden açıyordu. sessizce gün batıyor, bir aşk bitiyordu bir aşk dağılmış bir gerdanlık gibi. sakallarım uzuyor, bir yara bir yara durmadan ıslıyordu kendini ben de çekiyordum derin ağlardan çekiyordum gölgemi. sevmiyordum artık ne sis çanını ne dağ lalesini günlerim değiyordu ateşten bir dolunaya. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2005 BİR EFLATUN ÖLÜM kırgınım, saçılmış bir nar gibiyim sessiz akan bir ırmağım geceden git dersen giderim kal dersen kalırım git dersen kuşlar da dönmez, güz kuşları yanıma kiraz hevenkleri alırım ve seninle yaşadığım o iyi günleri, kötü günleri bırakırım. aynı gökyüzü aynı keder değişen bir şey yok ki gidip yağmurlara durayım. söylenmemiş sahipsiz bir şarkıyım belki sararmış eski resimlerde kalırım belki esmer bir çocuğun dilinde. bütün derinlikler sığ sözcüklerin hepsi iğreti değişen bir şey yok hiç ölüm hariç. aynı gökyüzü aynı keder. Behçet AYSAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2005 BU AŞK, BU ŞEHİR, BU KEDER hoşça kal ayak izim serseri sokaklarda hoşça kal kendine bir başka gökyüzü büyüten kardeşim gece feneri hoşçakal kal çaldığım ıslık söylediğim türkü doludizgin karlarda. hoşça kal annemin yüzü hep beyaz yaşmaklı sırı dökülmüş bir yalnız aynada. hoşça kal dolunayın altında ıhlamur ağaçlarına kazıdığım şey hoşça kal uzaklarda yanan anızların parıltısı hoşça kal. bir gün gelecek bu gün de bir anı olacak nasılsa oturduğumuz bu masa bu kum saati, bu rüzgar, bu eski komodin bu kırık sandalye bu kelepir yürek bu aşk nasılsa. hoşça kal ayak izim serseri sokaklarda hoşça kal yarım kalmış duvar yazıları hoşça kal bir gün gelecek akacak yeraltı suları hoşça kal yakut, bezirgan, gön hoşça kal eski zaman aktarları gidiyorum bu şehri bu yağmuru bu düşleri bu aşkı bu kavgayı bu kederi size bırakarak. Behçet AYSAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ asterix Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 DAĞILAN GÜL ne söylersen söyle bu aşk ikimizindi ikimizindi bir zamanlar aynı gökyüzü bir samanın tutuşması gibi olan şey biraz erzurumdu biraz rize biraz mardin geniş, dingin, sürekli bir yurt gibi ne söylersen söyle rüzgardır duyan düşleri çağıran iri siyah gözleriyle ve yanıbaşımızda mutlu kalan ne var ki belki bir kuş akşamın ölü ağzındaki sadece güldür dağılmış ayaklanmaya ne söylersen söyle ruhum bağırıyor acı içinde bağırıyor giden her şeye uzak kapıların ses verip çağırmadığı mutsuzluk değil mi biraz da şarkıdır üzgün, kırık, iri bir gül gibi kanayan ne söylersen söyle bir gün yiteceğiz çam seli halinde kalabalık bir orman alıp götürecek bizi kuytu ölümlere yaşamanın anlamını sorsam da söyleme konuştukça bir gemi açılıyor kıyıdan. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 KARASEVDA ak bir yaban güvercini gibiydin aşk vişnelere bulaştın kirlendi beyazın. takılamayan telli duvak verilemeyen mendil düşlerde kaldın. al üstüne mor giymiş körkuyularda körkuyularda sevdadan delirmiş. ah yüzüne bütün kapılar kapanmış senin ıtır ve yasemin kokulu günah. çıkılamayan yıldız gidilemeyen iklim kimbilir hangi limanda hangi gemiye yüklenmiş. al üstüne mor giymiş körkuyularda körkuyularda sevdadan delirmiş. düşlerde kaldın. Behçet AYSAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2005 Kader Atlası nilüferler niçin suya eğilir ve niçin kavruk otlar gibi tutuşur o ilk sevdalar söyleyin bana ey kitaplar. bana söyleyin kim var aramızda biraz ölmeden bir türkü tutturmuş giden. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.