Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

figgaro...


diloş

Önerilen İletiler

  • Cevaplar 246
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

-------------

 

babam güneş annem denizdir benim..

tüm yanılsamalardan öteye..

gerçekliğin kalbindedir kırmızı gül üm..

hora teperim onlar için..

hora teper coşarım..

ellerinde kırmızı güller taşıyanlar için..

 

---- :)

 

heheyt....heyyttt... :lol: .....

 

gerçek annemi de görmeyeli çok oldu..yarın gidemde bi görem..ne dertler yakınır artıkın oğluna bilemem..

 

ne haberr..fırtınaların en delisi..

 

sağoll..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KöR / eBe

 

Çerçeveye sığmadı yalan

Koptu birden

Dişlerimle dizdiğim inci tesbihler

Kucağım(d) a kuruldu kuşku salıncağı

 

Neyi var bugün suflecinin?

Neden aynı cümleye takılı aklım?

Koptu inceldiği yerden işte film

 

Bu kadar çirkin olmamalı hayat

Basit sevmemeli şair dediğin..

 

 

Hangi umudu katık etmeli şimdi yarınlara?

 

 

 

--- :clover:

 

 

(üzgünüm şiirini senden habersiz topiğime taşıdım..şair bencilliği iştee :sweatingbullets: ..bu gün bişe düşünemiyorum..ayy ayy uykumda var..harikaydı..tebrikler..)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bakınız sayın çift g.li figgarocuum...

benin ailemdeki tüm kadınlar boydan fakir lakin cillop gibidirler ayıptır sölemesi...ne sibel canın poposu ne de hülya avşarın selülitleri bulunmamaktadır kendilerinde.

lakin bendeniz it gibi çalışmaktan vücudumun muhtelif yerlerinde oluşan varislere ''durun biraz; biraz duruuuuunnnn'' diyememekteyimdir.

peki ne uğruna : ah bir zengin olsam yaba daba daba yaba daba tırınım tırının tın...'' hayır çünküm parayla saadet olmas.denedim biliyorum...

peki ne? tatmin mi? yani ben ayakaları yere basan,sağlıklı,akıllı,mektep medrese görmüş bir kız çocuğuyum kimselere ihtiyacım yok...hayır?

peki? baba beni hacıya gönder? yok bu da değil...bana kulluk etmiyor artık...

ne o zaman çift g.li figgarom...

 

bilgilisin malum...bunu da çözüversene?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

valla frozen çok güzel bir müzikti..hani bazen huzur için mezarlığa gider gezerim.. :) mezarlıklar bana müthiş huzur verir..sessizlik..ağaçlar..yaşamlar sonucu verilen o tüm savaşlar sonucu elde edilen en büyük zafer ; çıplak bir mezar taşı gerçeği..gülümsetir beni..

--bu müzikte çok huzur vericiydi..sağol..ruhumu dizginledin.. defalarca dinledim..-_- .. :clover::clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben bu şarkıya ruhumun sesi derim.. -_- umarım dinleyince üzüntümü anlamışsındır..çünkü çok haklısın söylediklerinde..

 

ve ne tesadüfki bende huzur bulmak için giderim mezarlığa saatlerce dolaşırım..zincirlikuyunun girişinde bir yol vardır..o yol bana hayatın anlamı gibi gelir...

 

özür dilerim seni dinlemediğim için... :(

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:unsure:Ben sadece kendimi zannediyodum bunu yapmaktan hoşlanan.Benim de mezarlıktan hiç çıkasım gelmez.

Hele büyüdüğüm yerin mezarlığına gidince.Babanemi dedemi ziyarete diye giderim sonra bi bakarım falanca komşu,falanca akraba.Fellik fellik gezerim içeride -_- Gelmişken bi şiir bırakayım figgaro :)

 

 

adsızzz.JPG

Unutulmuş...

 

 

Kumun üzerinde bırakılmış bir su tanesi

 

 

Denizin unutkanlığıdır.

 

 

Uzak dağlarda kalmış bir bulut,

 

 

Rüzgarın unutkanlığı.

 

 

Toprağa düşmüş bir gümüş kanat,

 

 

Geçen kuşun unutkanlığıdır.

 

 

Hayale dalmak ve ağlamak ihtiyacı,

 

 

Gençlik yıllarının unutkanlığı...

 

 

Boscho

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bakınız sayın çift g.li figgarocuum...

benin ailemdeki tüm kadınlar boydan fakir lakin cillop gibidirler ayıptır sölemesi...ne sibel canın poposu ne de hülya avşarın selülitleri bulunmamaktadır kendilerinde.

lakin bendeniz it gibi çalışmaktan vücudumun muhtelif yerlerinde oluşan varislere ''durun biraz; biraz duruuuuunnnn'' diyememekteyimdir.

peki ne uğruna : ah bir zengin olsam yaba daba daba yaba daba tırınım tırının tın...'' hayır çünküm parayla saadet olmas.denedim biliyorum...

peki ne? tatmin mi? yani ben ayakaları yere basan,sağlıklı,akıllı,mektep medrese görmüş bir kız çocuğuyum kimselere ihtiyacım yok...hayır?

peki? baba beni hacıya gönder? yok bu da değil...bana kulluk etmiyor artık...

ne o zaman çift g.li figgarom...

 

bilgilisin malum...bunu da çözüversene?

uzun yürümelerden sonra yorgun düşerek;

bu bir çocuk oyunu,ben seni çektim çekerek...

şimdi nerden öğreneceksiniz onu,

gelmiyorsa bazı şeyler,çocukluktan geçerek...

 

asiyecim canım..şu yukardaki kıtanın son dizesi..sankim birazda tılsım onda gibi..

 

--birde heraklitos meselesi..hani sormuş ya ahali heraklitos a..hocam insanın kaderi nedir..?...tek kelimeyle karakteridir.. demiş..düşündürücü..

 

--asiyecim tutsağım..cıvıldaşan serçem..nasıl mutlu olmuşumdur nasıl..hani gelmişsin topiğime..gerçi gece balkondan seyreylerken denizi , mehtabı, bir iki fondiple..uykusuzluğun ayyuka çıkmış mahmurluğuda olsa ofiste şu an yüzüm..güldürdün beni ama katıla katıla..titreterek ve kendime getirerek..

 

hadi şimdi de beni kurtarmayı eyle..çok bilen çok yanılırmış..

 

çift "g" liden asiye ye... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:unsure:Ben sadece kendimi zannediyodum bunu yapmaktan hoşlanan.Benim de mezarlıktan hiç çıkasım gelmez.

Hele büyüdüğüm yerin mezarlığına gidince.Babanemi dedemi ziyarete diye giderim sonra bi bakarım falanca komşu,falanca akraba.Fellik fellik gezerim içeride -_- Gelmişken bi şiir bırakayım figgaro :)

adsızzz.JPG

Unutulmuş...

Kumun üzerinde bırakılmış bir su tanesi

Denizin unutkanlığıdır.

Uzak dağlarda kalmış bir bulut,

Rüzgarın unutkanlığı.

Toprağa düşmüş bir gümüş kanat,

Geçen kuşun unutkanlığıdır.

Hayale dalmak ve ağlamak ihtiyacı,

Gençlik yıllarının unutkanlığı...

Boscho

:clover::clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben bu şarkıya ruhumun sesi derim.. -_- umarım dinleyince üzüntümü anlamışsındır..çünkü çok haklısın söylediklerinde..

 

ve ne tesadüfki bende huzur bulmak için giderim mezarlığa saatlerce dolaşırım..zincirlikuyunun girişinde bir yol vardır..o yol bana hayatın anlamı gibi gelir...

 

özür dilerim seni dinlemediğim için... :(

..:gul: ...... :hug:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

OLRİC

Friday, 16. March 2007, 17:17:23

 

OLRİC

 

(Koca Bir Ömrü Harcamak Dedikleri Gerçeğin Altını

Seninle Çizdim BEN)

 

 

Güçlü olmak artık beni yoruyor olric

herkese karşı dimdik olmak...

arkasında durmak attığım her adımın yoruyor...

Ki buralarda bilmem hangi uykunun hangi köşesinde…

beklemedeyim hiç gelmeyecek olanı

 

uyan olric ... doğrul... ..........seni bekliyor.....

düş değil gerçek

..............seni bekliyor...

 

yanımdaymışsın yalanına kendimi kandırırken

derdin tam orta yerine düştüğümün farkında değildim elbet

kimseye arka bahçelerimden geçen katarların ağırlığını duyurmadım

duymayın da artık beni...

 

bir yerlerde hep yanlış yapmanın telaşlı kıpırtısını yaşıyorken...

o yanlışın artık sonsuza dek düzeltilemeyeceğini bilmenin

kıstırılmışlığı ile

pusuyorum bazen....

uzun süre gecelere küsüyorum...

uzun süre kendime küsüyorum...

uzun süre kaleme...kağıda küsüyorum...hayata küsüyorum

 

denizin en sığ yerinden başladık yol almaya olric

şimdi kara görünmüyor gerimizde…

 

bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa olric

en iyi kendime yazarım ben...

`kış´ dedim, `henüz gitmek için hazırlık yapmıyor´...

hala (d)üşüyorum...(mart)

 

sen acıyı biriktirmeyi seversin olric…

sen biriktirmeyi seversin....hadi devam et şimdi …kuru yaprakları...

deniz taşlarını… gözyaşını… sorulamamış soruları …

senden kalan sesleri… yaşanamamış paylaşılmışlıkları…

birlikte harcamak üzere kalbinde biriktirilmiş zamanları ve hüznü…

ve özlemi biriktirmeye…

 

siyah dedim en güzel taşıdığım renk...

ve herkesin üzerinden akan renk...

şimdi bunca karanlığın üstüne oturup bir mektup yazmalı ilkbahara

ve yaz´a

`hadi renklerini topla da gel´ demeli...

Sen de sıcağı pek sevmezsin olric…

güz´ü severdin sende…son baharı severdin

bu yüzden mi hep sonbaharlarda sevdik biz…

 

sonbahar gibi hep kaynayan bir neşeyle savrulurdun hayatın içinde

yaprak yaprak… yön seçmeden…

Ben yüzüme kondurduğum hüzünle boyardım her şeyi…

sen hazan yüzlüm olurdun olric…

 

Yağmur da başladı olric… Rüzgarın en delisi beni buluyor yine…

O an, `dünyayı karış karış dolaşsam´ diyorum kendime...

Gülümsüyorsun...

ne de çok yakışıyor gözlerine tebessüm…

ki gözlerin hep güler(di) senin…

şimdi Dünyayı karışlamayı unutuyorum gözlerinde...

 

martıları da seversin sen olric…Gülümsüyorsun yine..

Ne de çok yakışıyor gözlerine tebessüm…

Oysa ben bugün kendime mektuplarımı postalamak için çıkmıştım

sokağa...

martılar dolan gözlerinde yitiverdim...

 

yağmur hızlandı…rüzgar da... `kış´ dedim, `çok azimli.´

Beni hırpalamak istiyor…

az mı hırpalandım ben olric…

kapıyı vurup çıkışlarımın kar´ı dondurmadı mı beni…

daha bir buza kesmedi mi içim…

dönüşlerimdeki mora kesmiş parmaklarımı hissetmeyişim

ve yüzümde donmuş gözyaşları mı ısıtmaya çalışırken sende hep

dondun ...

ama ellerimde ki mektupları göremedin olric…

`Onları şimdi adreslerine doğru fırlatıyorum´ dedim…

Rüzgarın yağmurun önüne savurdum bir bir... Uçtular ıslanarak....

bugün kendime mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa…

ben de takıldım köşelerine…

biliyorsun ya En güzeli senin hiç gitmeyeceğini bilmek (di) olric...

 

çekilip içimin kuytularına her ne varsa birikmiş içeride

dökmek var aklımda yeni mektup sayfalarına…

tut beni olric… beni her şeye rağmen tut…

yoksa karanlıklarda yok olacağım…

 

Ki Aşk; acıtan… kanayan yaranın yanında gözlerinin özlemi…

göz yaşlarımızın tuzlu tadı…karanlığın gölgesinin ayak izi …

belki sen… belki ben…belki biz olamayışımız…

belki aşk´ın korkuya galip gelemediği meydan…

Ki aşk hep sahip olduğum da hiç fark edemediğim olric!...

 

Belki ben etiketimi serseri mayın yapıştırmışlığımdan…

belki korkusuzluğumdan bir o kadar adam gibi oluşumdan…

belki de sivri topuk giyip salınamayışımdan böyleyim…

içimde ki güç uzun zamandır beni havalandıramayacak kadar ışıksız…

kanatlarımsa hiç olmadı melek değilim…yada var…

olsam olsam şeytan…ama şeytanda bir melek di değil mi ...

kullanma kılavuzum yok sorun beklide bu olric…

yanıldığım bir gerçek

 

Önce bir şeyleri resmetmenin zorluğunu fark ettim...

Sen ki resmedilemeyecek kadar gizlere bürünmüşsün..

ne kadar kazısam hep pentimento olric..!.

İçimin saklısına böyle bitimsiz bir acı yerleşmişken nasıl söylemeli…

kime ne anlatmalı… kimden ummalı bir çıkış...

ki Yusuf çık o kuyudan çığlıklarıyla ürperirken ruhum…

Olmayacağını bile bile...

seni inadına kirletmeyen…seni büyüten…

seni allayan pullayan…

seni bir başka raftan alıp bir başka rafa koyan

ve bir türlü en uygun mekanı bulamayan…

sana ki hiçbir mekanı yakıştıramayan aşk´tı

 

Ben…Aşk belki... diyerek çıktım yola…

Aşk belki… her bitenle başlayandı…

Başlayamadım olric!...

 

aşk dediğim benden doğandı...

gidişimin en büyük nedeni Uzaklarına çekilip… uzaklarından bakmak…

seni yeniden doğurmaktı…

Kim bilirdi ki gitmeye karar verenin…

gitmek için hangi sözün ardına gizlendiğini?

Dönmek için elbet gitmek gerekir ama sen fazla açıldın kıyından…

Çek kürekleri olric... çek kürekleri ...

biliyorsun ki ne kadar çeksen asla kıyılara ulaşamayacağız!

 

Kış yüklenmişken beyaz dallarına ağaçların..

ocak´tı şubat´tı en son mart´tı…

Kış ağırlığını taşıtıyorken kalplere… buza kestiriyorken yürekleri…

bana dönük adımlarının yavaşlaması

havanın soğukluğundadır kandırmacasındayım…

Oysa ağırlığı veren…

içimdeki Hüznün çığlığında ellerimi sıkışımla avuçlarıma dolan kan…

acısıyla burkulan yüzümdeki göz yaşları…

ve hiç bitmeyeceğini düşündüğüm karanlığın orta yeri...

 

Eğer yeniden gelseydim hayata deyip kalakalıyorum…

"Eğer yeniden gelme şansım olsaydı hayata...

tüm hatalarımı yeniden yaşardım" diyen şairin

dibe vurmuş umutsuzluğuyla karşı karşıyayım…

Bir daha dönemeyecek olmak... bir daha başlayamayacak olmak...

bir daha gelmeyecek olmak…bir dahası olmayacak olric...

bir dahası hiç olmayacak ...

 

En keskin can alıcı virajlarını takipteyim şimdi dönülesi yolların...

Kış hâlâ duruyor olduğu yerde... Ben duruyorum…

sen yanımdan hızla geçiyorsun uzaklara ….

Oysa bilmiyorsun ben Uzaklara yollanacak bir mektubu taşıyorum içimde…

Yazılanlar çoktan yazıldı... yaşandı ve bitti olric...

yazılanlar çoktan yazıldı bitti...

asla yinelemeyeceğiz bir daha!

 

Nereye gitsem yabancıyım…

ve yabancı dediğim güz hep başka…hazan başka…

Havada dolanan yağmur yüklü bulutun tadı başka…

yeşiline aldandığım sonbaharda solan yaprağın izi başka…

bilmiyorsun…

kaç gece intihar sehpalarına kendim vurdum tekmeyi

kaç gece giyotin altında kesildim

kaç gece namludan baktım dolunaya…

kaç gece senden bittim…uçurumundan düştüm kaç kere bilmiyorsun olric…

 

seni aramıyorum uzun zamandır…seni bulmuyorum…

seni yabancılaştığım… kaybettiğim …

bulamadığım kendimde bile aramıyorum …

ki bulduğum yerde yitirme kesinliği karşımda apaçık duruyor…

bile bile sokuyor kendini akrep…

bile bile gizli ölümlere mezar kazıyorum…

boğazıma dayalı bıçağın sancısı kanadıkça biraz daha ölüyorum…

bundan sonrası hissizlik… ötesi ise silikleşecek…

sus olric…

sus sonsuza kadar… ne sesini duymak istiyorum ne sessizliğini...

hiç bilmedin içimde kanayan sancının derinliğini

 

Artık hiçbir şeyine dönmeyeceğim gözlerimin ışıltısı sönmüş yüzümü

Ki seni her sabah suskunluğumla bıraksaydım

bu kadar yok olmayacak bu kadar tiz´leşmeyecektin…

yürek atışlarının "dursun artık" istemiyle bakakalacaksın…

nafile... nafile...

bir kere başladın mı artık "bitmek" denen kayboluyor…

sürekli başlıyorsun…

sürekli ardı ardına bağlanmış ip gibi asılı kalıyorsun zamana…

dursa ne çıkar… başladı ve bitmeyecek…sadece yön değiştirecek…

görüntü değiştirecek…isim değiştirecek…renk... mekan... dil...

ama bitmeyecek hiç olric…

ki her şeye bir sözleri var olric…

ben ne kadar her şeye susuyorsam

onlar o kadar her şeye çok tanıdıkmış gibi görünüyorlar…

 

kim olric kim ….

kim sendeki senden ...başka bir sen oluşturmadan

seni kabul etmeyi ...ta baştan kendine söylemiş

ta baştan göze alabilmişti ki…

 

kışın dondurucu soğuğu kadar dayanılmazdı zaman…

kitap raflarına kafamı gömüp aradığım asıl bulmak istediğimdi…

aradığım neydi olric…

 

kış ki önümü kesmeyi sevdi hep…

ama ben kış´a inat bir cümleyle açtım yolları bildin hep!...

ahh işte…

"hep olmayacakları mı ister insan… hep olmayacağa mı yönlendirir

yoksa olayları"

içimdekiler eylül dansından geri kalanlar ver elini olric…

aşk´ın bizi bıraktığı sahilden başlayıp bırakalım içimizdeki

tüm gereksiz cam kırıklarını…

 

ben elime bez bebeğimi alıp oturayım cam pervazlarında…

ben uçurayım uçurtmamı…sen bilyelerini yuvarla yokuş aşağı

ver elini olric..

"her şey güzel olacak …buda geçecek…

sen güçlüsün" diye diye yolu yarıladık bak!...

 

Az´ım olric...azımsanıyorum...azım sanıyorum!...

gidip bir köşede biriktirme zamanım geldide geçti bile…

ki az zamanda ne şiirler biriktirmiştim içimde…

sen şiirleri bilir misin olric? Ben bildiğini bilirim…

yorgunluğumun kimsesizliğinde titrediğin her gece …

olric bir tek sendin omzunda dinlendiğim...

Sen ile ben olric…

öğrenmeliydik yalnızlığın kaç bucak olduğunu...

ve bir ve iki ve üç olric…dönüş yok…

Sen ve ben…tükendiğinde yittiğinde her şey "yaşandı bitti"

diyebilecek gücü şimdiden toplamalıydık…

Geç mi kaldık? Olric…

Geç kaldığımızı anlamak için bile mi çok geç kaldık yoksa

Doğruya…

ne varsa beklenen.. arası kapatılamayacak mesafelerce geç kaldık…

Bitmek varsa eğer… geçmişi ak sayfalara kaydedecek …

silmeyecek beyaza boyayacak zaman bitti olric...

 

Bir an da… hiç olmayacak bir zamanda…

nedir bu kalabalık bu kurtlar sofrası? Ellerinde pankartlar…

`Aşk bir ihtilâldir!´ – `Aşk bir başkalaşımdır!´ –

 

`Aşk bir yitiştir!´ – Aşk bir ihanettir!

Semender ateşiyle etrafımı sarmışlar elini uzat olric…

uzat elini... ben kendi ihtilâlimden endişeliyim…..

ben her dokunduğumu inciten…

ben her uzandığımı yok edecek bir felaket kadar felaket!

 

Aşk belki… ağlamaktır...ağladıkça anlarsın…anladıkça ağlarsın…

Nasıl da eritir göz yaşı insanı…Gel seninle bir daha ağlayalım …

Yaşanmışlara… yaşanmamışlara… bir de hiç yaşanamayacaklara

Ağlamak güzeldir olric… ağlamak ki yüreğin temizlik eylemi derler…

Ama bilmezmisin cam kırıkları temizlenmiyor olric!

 

Her gün bir şeyler değişiyor…

ardımda Bıraktığım hiçbir şeyin bıraktığım gibi kalmadığını biliyorum…

kendimin bile o küçük şehirdeki gibi olmadığını bilmek

her defasında içimi bir parça daha acıtıyor…

kalan sadece benden ufak tefek parçalar…

çocukluğumu gömmüşüm o şehre…küçük mutluluklarımı...

zamansa inadına tepeleyip geçiyor her şeyi…

beni… seni… anıların her anını...

zaman ilerledikçe silineceğine netleşiyor geçmiş…

satır araları canlanıveriyor

isimler yüz hatlarına bürünüp çıkıyorlar karşıma…

Ne desem az… ne desem çok…

ne desem boş…ne desem yersiz ve yetersiz

Aşk´ına vurdum başımı… iflah olmam…BEN ADAM OLMAM…

ne kadar su verirsen ver…artık susuzluğumu gideremezsin

ne kadar ışık tutarsan tut… artık karanlığımı ışıtamazsın

içimde hiç dinmeyen bir fısıltı olarak kalacaksın

olric!... seni kaybetmek bir daha bulamamak demekti…

geç anladım!

 

Şimdi gölgemize gitmeleri yerleştirip `uzak´ dedikleri yeri

hedefleyelim gel seninle Olric...

 

seninle konuşmalıydım olric

çok çok önceleri ilk karşılaştığımda…kırılmamışken…incinmemişken..

henüz bu kadar yorulmamışken…

şimdi ne kadar konuşsam gözlerindeki o pus hiç gitmiyor...

hiç gitmeyecek... anlıyorum…

Neden bu kadar üzgün suskunluğuna anlatıyordun acını?

neden hep denizin karşısına … aynı yalnızlığın içinde kayboluyordun?

neden hep susuyordun?

neden hep susuyorduk?

neden hep...

seninle konuşmalıydım olric

ne kadar da benden olduğunu anlatmalıydım….

kendini artık dinlemek zorunda olduğunu bir şekilde anlatmalıydım sana

boş boş baktığın kalabalıklardan değil… kendinden medet...

o...benim evet... yani sen

ben olric, sen olric...

 

seninle konuşmalıydım olric

zaman aktı geçti yanından… durdun hep…bir şeyler geçip giderken

senden çok şey alıp götürdüğünü bile bile durdun…

sevgililer hep gider olric...biz kalırız artakalan onlardan

ve bize bıraktıkları cam kırıkları...

 

bir gün yarın diye bir şey olmayacak olric…

yarın´ımız bize varmadan ne mümkünse ya yapmalıyız beraberce

yada ölmeliyiz olric…ya tut elimden..yada bırak ölelim…

ki rüyalarım kabusa dönüşüp bizi kirletiyor olric…

 

Düşlerin en güzelinde çıktın karşıma olric...

Düşlerin en güzelini en güzel yapan… senin duruşun...

bakışın... ve suskunluğundu.

Kendine "Yüzünü dökme küçük kız" dedirtecek kadar hazandın..

Söylesene olric bu defa susma ...Bir dahası olur mu düşlerin?

Şimdi Al yalnızlığımı ört üzerine olric...

Belki o vakit bırakıp her şeyi…

gelirim bir yerlerden başlamak için yeniden…

evet korkularla inançsızlıklarla…kırılmışlıklarla…karşı karşıyayız…

ama bil ki korkular ille de sebepli olric...

"Sevdiğini incitir insan" diyenleri haklı çıkaracak kadar acıyla

yanışım.

Ne ekersen onu biçersin diyen rüzgarım sonrasındaki fırtınalarım…

Bir şiire vurulup da hiçbir şiir olamayışım...

ve nerede… nasıl…

ne zaman sonlanacağını artık pek de umursamadığım…

bilemediğim hayatım…

Hepsi bir "yaşandı bitti" noktasının etrafında dolanıyor…

nokta gelip koyuyor sonunu…

hadi durma Al yalnızlığımı ört üzerine olric...

 

Duruyorum...susuyorum...

uzun zamandır... Birgün´ü bekliyorum sanırım…

bir gün her şey iyileşecek deyip

içimde Öyle büyük fırtınalar biriktiriyorum ki…

o fırtınaların her birinde "okkalı küfürler" çığlığıma kapılıp

kayboluyor...

Yutuluyorum olric…

doğru olanı yapmak her zaman mutlu etmiyor olric...

Mutlu olmak adına tüm düşüncelerimi bir kenara bırakma arzusuyla

yırtarken yazılmışları... yaşanmışlıkları ki ben mutluydum olric..

mutluyduk..mutluymuşum…biliyorum ki artık…

 

kendi istemedi mi gelmeyecek mutluluğum…

sahip olmayacak hayatımıza olric..

işte bu yüzden al yalnızlığımı ört üzerine…

Al yalnızlığımı olric.

 

Giderken hiç gitmeyen… kaçarken hep beni izleyen…

her adreste karşıma çıkan sensin olric...

Bak yağmur yağıyor yine… üstelik gri….

Bu aralar yağmurların rengi hep gri...

Sen… yağmur ve bir bardak demli çay...

birbirinize ne de çok yakışıyorsunuz…

sen çayı çok seversin olric…yağmuru da ben…

sensiz çay ısıtmıyor içimi olric…

bilmiyorsun ki

"koca bir ömrü harcamak" dedikleri gerçeğin altını seninle çizdim

ben...

 

seni özlüyorum…yağmur içimde …hep seni özlüyorum olric...

bul beni!

Çek çıkar düştüğüm kuyudan…

ki biliyorsun ben var halimle yok olma çabasındayım…

nefes aldığın her anı hayata döndürememenin telaşındayım..

yazıyorum olric…okuya okuya bul beni…

ne imla..ne satır arası... ne paragraf..

boşluk yok olric...dopdoluyum...

Buralarda kalakaldım olric...

bir o kadar durgun…Öyle bir şey işte...

görüyorum ki Benimle birlikte hiçbir şey kalakalmıyor…

zaman durmuyor insanlar durmuyor Rüzgar esiyor yine…sular akıyor…

saat inadına tik tak...akşam oluyor… sabah oluyor…

ağaçlar bir döküyor yapraklarını bir çiçek açıyor...

ben hariç Hiçbir şey kalakalmıyor olric...

 

Hüzne bulanmadan yaşanmıyor ki olric...

İlk açılan yaranın bir daha kapanmayacağını…

ilk kopan fırtınanın ömür boyu dinmeyeceğini…

hep ilk olanın ne varsa aniden değiştirivereceğini

nereden bilebilirdin ki olric...

Şehirler değiştiriyorum…olric…

"içimden şehirler geçiyor sen her durakda duruyor inmiyorsun"lara

takılıp kalıyorum…

Şehirler değişiyor olric… ben değişiyorum…

değiştikçe kanıyorum…

dünya da değişiyor ya...

Bir… yaşanmışlıklar olduğu gibi duruyor işte...

"Sen yok desen de...ay dolunay işte..."

 

ve ben vazgeçip her şeyden

hayatlardan bir gölge gibi çekiliyorum uzaklara...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

uzun bir şiirdi..acıdım sana :lol: minik bir bölüm arkadaşıma... :clover: kıymetimi bilirsin artık :lol:

 

ağzıma bir bulut bulaşsa da yokluğundan yapılmış

kayadan seken kurşun

en serseri yanımız olur kimi zaman

ve ben hep kendimi terk ederim senden

her katilin aşkı

her aşkın katili

bir öncekinin faili

hep ben olurum

hep ben ölürüm

 

içime uzanan koridorların ortasından

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

 

Bugün bir değişiklik yap mumlara püf de!!! :stuart:

pasta.jpg

 

 

 

öte seni komaz ki yalnız, ıpıssız

sen kadar umursar seni

sen denli sever.

vazgeçmez ki senden

bir an bile, an içinde.

çağırır her zerrede

duyarsın, kulağını tıkasan da.

kaçtığın her yerde aynı hayal

saklandığın her gecede aynı düş.

zamana saklı geçmiş ve gelecekler

şimdiyi kutlarlar da

garip bir akış içinde kayar giderler avucundan.

geçmiş de sen, gelecek de

kendi attığın düğümleri çözdükçe bir bir

tüm çırpınışlar dinecek

sen kalacaksın geriye

özgürce...

 

:clover: İyi ki doğmuşsun :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şimdi hani ara ara giriyorum ya ben malumunuz ; ondan sebep kaçırıyorum belirli gün ve haftaları... misal iki gün önce kabotaj bayramıymış kaçırdım...

figgarocuum çift g'li bilginim; ondan sebep şahsınızda tüm deniz insanlarının ve bandırma vapurunun bayramını kutlar ellerinizden öperim...hatta yaşasın halkların kardeşliği diyerek bu kutlama şeysine sosyal bir mesaj da iliştirerek kendimi tebrik ederimdir...

 

sizi kurtarmaya gelince, kelin ilacı olsa başına sürermiş isimli son şarkımı size ithaf ediyorum,ara ara icra eyleyiniz efem...

 

saygıdır hürmettir, ki asla kusur etmem bu konularda...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şimdi hani ara ara giriyorum ya ben malumunuz ; ondan sebep kaçırıyorum belirli gün ve haftaları... misal iki gün önce kabotaj bayramıymış kaçırdım...

figgarocuum çift g'li bilginim; ondan sebep şahsınızda tüm deniz insanlarının ve bandırma vapurunun bayramını kutlar ellerinizden öperim...hatta yaşasın halkların kardeşliği diyerek bu kutlama şeysine sosyal bir mesaj da iliştirerek kendimi tebrik ederimdir...

 

sizi kurtarmaya gelince, kelin ilacı olsa başına sürermiş isimli son şarkımı size ithaf ediyorum,ara ara icra eyleyiniz efem...

 

saygıdır hürmettir, ki asla kusur etmem bu konularda...

sağolasındır ..anlamışımdır..teşekkür ederim..

 

asiyecim cıvıldaşan serçecim..belki olurda gün..dervan durur..o zaman halklar olur kardeş..

 

--hani gelmişsin topicimee..şeref en ayyukundadır barometre göstergesinde..gerçi duvarda asılı termometre de gösterir 50 yii..sıcaaakkk..çookkk sııcaaaakkk..halcikleri hepimizin dilinde..

 

asiye bizi ufaktanda olsa kurtarsana..atsana şöle buz gibim bir havuza..belkim o zaman yaparızda havuz kenarında yeni çıkarttığın şarkınıda çalaraktan..abidikk gubidikk tiviss..

 

 

---- :crying: asiye beni...biziii kurtarsana.. :crying:

 

yassık sanaaaa.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu şiiride kendime gönderiyorum..

 

 

 

GÖL

 

Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin

Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz

Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için

Demirleyemez miyiz?

 

Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,

Seyrine doyamadığı o canım su yanında

Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak

Oturdum tek başıma!

 

Altında bu kayanın yine böyle inlerdin,

Yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,

Ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin

O güzel ayaklara.

 

Ey göl hatırında mı? Bir gece sükut derin,

Çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta

Suları usul usul yaran kürekçilerin

Gürültüsünden başka

 

Birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes

Büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi.

Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses

Şu sözleri söyledi:

 

"Zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz

Akmaz olunuz artık!

En güzel günümüzün tadalım o süreksiz

Hazlarını azıcık!"

 

"Ne kadar talihsizler size yalvarır her gün

Hep onlar için akın;

Günlerle birlikte dertlerini götürün,

Mesutları bırakın."

 

"Nafile isteyişim geçen saniyeleri

Akıp gidiyor zaman;

Geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri

Ağaracak birazdan"

 

"Sevişmek! Hep sevişmek! Akıp giden saatin

Kadrini bilmeliyiz!

İnsan için liman yok, sahil yok zaman için,

O geçer biz göçeriz!"

 

Kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak

Bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar,

Kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak

Matem günleri kadar...

 

Nasıl olur kalmasın bir iz avcumuzda?

Nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?

Demek vefasız zaman, o demleri bir daha

Geri getirmeyecek...

 

Loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık,

Acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?

Alıp götürdüğünüz derin hazları artık

Vermez misiniz geri?

 

Ey göl! Dilsiz kayalar! Mağaralar! Kuytu orman!

Siz ki zaman esirger, tazeler havasını,

Ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan

Bari hatırasını!

 

Sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun

Güzel göl etrafını süsleyen oyalarda,

O kapkara camlarda, sularına upuzun

Dökülen kayalarda!

 

İster meltemlerinde, ister ürperişle esen

Seslerde, ister uzak ister yakında olsun,

Yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen

Ay ışığında olsun!

 

Kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,

Meltemini dolduran kokular, hep beraber,

Ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan,

Desin ki: "Seviştiler."

 

Alphonso de Lamartine

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşk Tek Kişiliktir

 

--------------------------------------------------------------------------------

tek kişilik kalabalıktır aşk.

aşk tek kişiliktir; ikinci bir kişiye bilet yoktur.

kendinin yayasıdır aşkta ikinci kişi,

kendinin mayası; herkes sevgisini sever...

 

aşk nedir incil'e göre? nedir tevrat'a, zebur'a, kurân'a göre?

bu kitaplardaki aşklar küfürler neyin rengine göre?

 

insandır, insan aslolan, insana göre

bir bedeni o kıyısızlığa bırakma saati geldiğinde gitmek bir yalnızlıktır.

bütün gitmeler bir yalnızlıktır kalmaya göre...

 

 

sevginin ve cesaretin cesetleriyle günler ağır ve kirli tortusunu bırakırken ömrümüze; günler, düşlerimize, özlemlerimize...uzaklığın şakağında kaç namlu kimbilir yakın olmasın diye?

sonra biz buradan uçurumlara teslim olan gençliğimizle!

 

 

en rezili belki parayla insan arasındaki yalnızlıktır; hiçbir inanç, hiçbir ideoloji, hiçbir aşk, hiçbir kitap bu yalnızlığın kurallarını bozamıyor

bu da bir yalnızlıktır...

 

 

'yalnızlık bir yağmura benzer'

yağmurdan önce biz, bütün çılgınlıkları bir bir bölüştük, bir bir türküleri, telaşlı koşuşları, bir bir silahları, tabuları, ayrılıkları; çoğaltıp yalnızlığımızı feodal tekkelerde ellerimizin üstünde bir el bile yokken bölüştük vuruşları.

 

sonra bir geceydi ve yalnızdık; çoğalttık susuşları...

yağmura yakalandığımız geceye çarptık; geceye olmadı.

ama biz paramparçaydık!

 

ve hayat gaspetti o mağrur duruşları...

 

 

hâlâ dağların üstünde, zambakların içinde işte şu hayat; destan ve yalnız hayat!

yalnızlığa halay halay ellerim;

kırılası kırılası ellerim!

benim ellerim, yuh ellerim, şair ellerim...

kalemimi silahıyla koruyan, kalemi de silahı da yalnız ellerim;

'yalnızlık bir yağmura benzer'

yağmurda sırılsıklam ellerim...

 

daha birileri biryerlerde yaralardan söz ediyor; sonra binlerce ses o bir sesin üstüne, belki de yüzbinlerce...

ama kime anlatılır ki yara, orada yara olarak yalnız.

yarayı anlatan, anlatırken; yara ise orada yara olarak yalnız!

destan ve yalnızdır hayat kırılası ellerim!

 

herkes kendine göre bir yalnızlıktır!

 

 

 

İyi ki doğmadınız hiç doğmayanlar ya da doğması olasılık kalanlar, doğarken biz de spermdeki olasılık kadardık; o olasılıkla doğmak veya doğmamak üzere yalnızdık.

şimdi de yaşamak ve ölmek hâlâ bir olasılıktır.

hep mengenede, kaderde en çok da yaşamak bir olasılıktır.

 

 

sevişmek ey, yaşamak bir olasılıktır!

yalnızlığı sevişirken eksiltiyor, eskitiyor ve eskiyoruz...

seviştiğim gece emzirdiğim gecedir,

özümü katarım ona;

geceyi kanatırım gece beni kanatır.

gece insanlığımız

insanlığımız ise yalnızlıktır...

 

 

 

giderek insanlaşıyor, uygarlaşıyor ve insansızlaşıyoruz...

'görgü tanıklarının ifadelerine göre'

günlerin dağınık yüzü ter ve keder içinde;

zanlıları her sabah o resmi geçitlerde...

işte hayatlarımız intiharların ve cesaretlerin sustuğu yerde;

hayatlarımız diğer hayatların da cesetleriyle...

hayatlarımızda kimselerin bilmediği yalnızlıklar;

ama kimseler bilse de bilmese de yalnızlık var ey bütün yalnızlıklar!

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Yılmaz Odabaşı eşliğinde MUTLU YILLAR:))

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

anıcığım topicçiğim ben geldim vefasızın.. :blushing: ..ne o söylem hoşuna gitmedi mi..yine mi aynı geyik be figgaro..diyosun.. :(

--iyi hadi düzeltelim o zaman.."anı bey nasılsınız efendim..çol çocuk nasıl..yenge sıhhattedir umarım..bir iki zırvalayıp kaçacağım..saygılar sunarım.." :) ..oldumu efem..olmadıysada oldur artık..

 

 

---tren garıydı..treni bekler iken yanıma geldi oturdu..tanımıyordum..yedinci kocasıda üstüne ev yapacağım demiş ..yapmadığı için onuda boşamış..

ilki dövüyomuş..ikincisi başka kadına kaçmıç..valla üçten sonrasını hatırlamıyorum..

 

--susmuş dinliyodum..çok konuşuyodu..konuşmasının sonunda lafı şuna getirdi.."acaba bildiğiniz yerde uygun bi koca varmı" :blink: ..sonrasında nasıl kaçtım oracıktan bilmiyorum..tren garının erkekler tuvaletinde buldum kendimi..ahh ahh şu tuvaletlerde olmasa ne yaparız.. :stuart: ..kaçacak en güzel yer.. :sweatingbullets:

 

işte ölee anıcığım topicçiğim ortalıkta dolaşmak bana gelmiyor..ben yine arada gelip burada yazayım..dimi.. öle yapayım..görüşürüz..beni ösle.. :blushing:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.