Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

insanın özgür iradesi yoktur


kursatotcu

Önerilen İletiler

bakın bu konuştuğum şahıs konuşma öncesinde "zamanı allah yaratır" diyordu konuşma sonrası ise "zamanı allah yaratmaz" dedi. acayip bir konuşma. aleme ezeli diyorum ya, onu ispatlıyorum. derin konuların en derinlerinden bu konu yaaaaaaaaaa hani yorumlarınız bakim...

 

kursat:

konuya girelim

kursat:

alem yani (allahtan başka herşey demektir) sonradanmı varoldu yoksa ezelden(başlangıcı olmayan, hep vardı ) beri var mıydı

umut:

sonrası öncesi yok bana göre sadece tanrı için tek bir zaman dilimi var şimdi

umut:

anar siz ne düşünüyosunuz

kursat:

zamanı allah mı yarattı

umut:

evet

kursat:

anar ne diyon

Anar AGAYAROV :

evet..

Anar AGAYAROV :

allahdan once denilen bi kavram yoktur

kursat:

sonradan mı yarattı zamanı

umut:

bana göre geçmiş ve gelecek insanın illüzyonu

umut:

zaman da bir illüzyon

umut:

zaman yok bence zihnimizin yanılsaması

Anar AGAYAROV :

aynen

kursat:

bencede zaman yıok

kursat:

ama sorularıma kısa net cevap verin siz

kursat:

sonradan mı yarattı zamanı

 

Anar AGAYAROV :

ewet

umut:

sonra yok ki tanrı için

umut:

insan için sonra var

kursat:

yani ben soracam ya ikiniz de ayrı ayrı cevap verin diyorun okey mi

umut:

zaman insana göre var bence

Anar AGAYAROV :

okey hoca

kursat:

madem zaman sonradan yaratıldı o halde bu sonranında öncesi olması gerekmez mi

umut:

sonradan yaratılmadı diyorum ben

Anar AGAYAROV :

tamam yanitlayayim

Anar AGAYAROV :

kursatcim sen Kurana inniyon mu?

kursat:

bi anar yanıtlasında o zaman

kursat:

evt

Anar AGAYAROV :

oke..

Anar AGAYAROV :

guzel..

Anar AGAYAROV :

lem yelid ve lem yuled ve lem yekullahu kufuven ahed..

Anar AGAYAROV :

ne anlama geliyo sence?

kursat:

doğmamış doğurmamış eşi ve benzeri yoktur

Anar AGAYAROV :

heh..

Anar AGAYAROV :

yani allah ezeli ve ebedidir

Anar AGAYAROV :

dimi?

kursat:

evet

Anar AGAYAROV :

afferim.. dine geliyon ha

Anar AGAYAROV :

e o zaman bunu tartismanin anlami var mi?

kursat:

en derin konudur desem ne dersin

umut:

din tartışılmaz ki tartışılsa din değil felsefe olur

kursat:

tartışılır konuşulur düşünülür

kursat:

neye inandığını bilmelisin

Anar AGAYAROV :

hocam bence sheriet tartisilir.. din tartisilmaz

umut:

ben çıkıyorum kendinize iyi bakın en güzel öykülerde kalın

kursat:

ok

umut:

güzel günler

Anar AGAYAROV :

sana d

 

umut konuşmadan ayrıldı.

 

kursat:

bak devam edelim çok şaşıracan

Anar AGAYAROV :

edelim hocam

kursat:

madem zaman sonradan yaratıldı o halde bu sonranında öncesi olması gerekmez mi

 

kursat:

ne diyon

Anar AGAYAROV :

zaman kendiliginde

Anar AGAYAROV :

ortam icin degisen bi sey

Anar AGAYAROV :

yani bizim icin zaman oncesi ola bilir

Anar AGAYAROV :

fakat allah icin boyle bi sey soz konusu diil

kursat:

sorumu anlamadın galiba

kursat:

diyorum ki alem sonradan ise her sonradan olanın öncesi yok mu ve neye göre sonradan

Anar AGAYAROV :

ha..

Anar AGAYAROV :

aslinda guzel soru

Anar AGAYAROV :

zaten

Anar AGAYAROV :

allah ol diye yaratdi.. deniyor kuranda

Anar AGAYAROV :

e o zaman hic bir sey yokmuydu ki?

kursat:

sen cevap ver

kursat:

sonradan ise neyden sonra

kursat:

evet

kursat:

konuyumu değiştireyim

kursat:

allahın iradesi varmı

Anar AGAYAROV :

yok..

Anar AGAYAROV :

oncekinin cevabi noldu?

kursat:

ben biliyorumzaten

kursat:

çok zor konu dedim sana

Anar AGAYAROV :

e o zaman yaz biz de bilelim.. cahillik ishte.. hosh gor..

kursat:

neydikonu

kursat:

şeymi

Anar AGAYAROV :

zaman

kursat:

hani zaman sonradan yaratıldı derlerse o mu

Anar AGAYAROV :

aha

kursat:

bkşimdianar

kursat:

sonradan "yaratıldı zaman" sözü aslında saçmadır çünkü

Anar AGAYAROV :

cunki zaman gorecelidir

kursat:

her sonradan olanın öncesi olması gerekmez mi sence

Anar AGAYAROV :

gerekit

kursat:

peki ama önce dediğimiz vakit zaten bir zaman kavramını kabul etmiş olmuyormuyuz

Anar AGAYAROV :

ediyoz

kursat:

o halde mana şu olmuyor mu: "zamanın yaratılmasından önce de zaman vardı" bu mana çıkmıyor mu

Anar AGAYAROV :

hihih

Anar AGAYAROV :

oyle oluyo bir az

kursat:

çıkıyor dimi

kursat:

ama bu saçma değil mi

Anar AGAYAROV :

saccccmmmaaa

kursat:

yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa

kursat:

demeki "zaman sonradan yaratıldı" denemiyor, bunu kabul ettin mi

Anar AGAYAROV :

ettik

kursat:

vy be

kursat:

senin gibi türk gerçekten görmedim

Anar AGAYAROV :

ben turk degilim ki..

kursat:

yeniliklere açık birisin

Anar AGAYAROV :

 

Anar AGAYAROV :

azerbaycanliyim

kursat:

biliyorum

Anar AGAYAROV :

genel olarak turkum

kursat:

yani senin gibi manasında kullandım

kursat:

bi acayipsin

Anar AGAYAROV :

oke tezahurat yapmayalim

Anar AGAYAROV :

aynen !

kursat:

bu özelliğini kullanmalısın

Anar AGAYAROV :

arkadaslar Anar Acayip diye hitap ederler

Anar AGAYAROV :

nirde kullanayim?

kursat:

yani ilk defa duyduğun birşey eğer sana doğru geliyorsa hemen eski görşünü terkediyorsun

kursat:

çokönemlibir özellik

kursat:

yani ilimde kullan

Anar AGAYAROV :

hocam mantik denen bi sey var.. eger mantiga yatiyosa kabul ederim ben

Anar AGAYAROV :

mantik benim icin cok onemli.. meslegim gereyi

Anar AGAYAROV :

 

kursat:

devam edelim

Anar AGAYAROV :

oke..

Anar AGAYAROV :

sacma oldugunu kabul etdik..

kursat:

yani zamanın yaratılmış olduğunun saçma bir görüş olduğunu değilmi

Anar AGAYAROV :

ewt

kursat:

o halde bana söylermisin alem ( allahtan başka herşey ) sonra derken neyi kasdediyorsun

Anar AGAYAROV :

dur bi dk..

kursat:

ok

Anar AGAYAROV :

yani sen alemin allah tarafindan yaratilmadigini mi iddia ediyon?

Anar AGAYAROV :

anadimmi?

kursat:

heyecanlandın mı

Anar AGAYAROV :

 

kursat:

ben zaten allahın yaratma sıfatı yok diyorum

Anar AGAYAROV :

hmm

Anar AGAYAROV :

ilginc

Anar AGAYAROV :

o zaman bunlari kim yaratdi?

kursat:

ama alemin sebebi alalhtır diyorum alemi vareden alalhtır diyorum

kursat:

anlatacam sana

Anar AGAYAROV :

ok.

Anar AGAYAROV :

devam edeli,

Anar AGAYAROV :

kabul edelim ki.. allah bunlari sonradan yaratmadi..

Anar AGAYAROV :

zaten "sonradan" olamaz...

Anar AGAYAROV :

onceden olmadigi icin

Anar AGAYAROV :

ewt hocam devam

kursat:

vay be

kursat:

ne diyorsun bişeymi dicen

Anar AGAYAROV :

yok.. hala dinliyom seni

kursat:

haaaaaaaa

kursat:

nediyoduk

Anar AGAYAROV :

o halde bana söylermisin alem ( allahtan başka herşey ) sonra derken neyi kasdediyorsun

 

Anar AGAYAROV :

dedin

kursat:

ha

kursat:

eğer derlerse ki bize alemden önce zaman vardı derlerse

Anar AGAYAROV :

aptalmisin olm derim ben

Anar AGAYAROV :

 

kursat:

sorarız bu zaman sonlu mu, sonsuz mu

Anar AGAYAROV :

bu durumda sonlu oluyo

kursat:

va be

Anar AGAYAROV :

yani eger ki daha sonra o zaman kapanip da bu zaman yarandiysa

Anar AGAYAROV :

 

kursat:

devam ediyorum

kursat:

sonlu derse

kursat:

şöyle sıkıştırırım

kursat:

peki size göre bu sonlu zamanın bitiş vakti belli değil mi? ve bu bitiş vakti de alemin varolması değil mi derim evet derler . anladın mı anar

Anar AGAYAROV :

ewet oyle derler

kursat:

derim ki ancak size göre bu sonlu zaman diliminin başlangıç vakti belli mi diye sorarım ne diyecekler o zaman sence

kursat:

evet

kursat:

ordamısın

Anar AGAYAROV :

yok belli degil

Anar AGAYAROV :

derler

Anar AGAYAROV :

cunki o zaman tum alemin yashini bilmish olurlar

kursat:

neden öyle derler sence

Anar AGAYAROV :

cunki o zaman tum alemin yashini bilmish olurlar

 

kursat:

bak anar şundan belli değil derler

kursat:

çünkü allahın zatından sonra ve alemin başlamasından önce zaman var dediler ya

Anar AGAYAROV :

ee?

kursat:

alalh zaten ezeli başlangıcı olmayan öncesinde zaman geçmemiş olan

kursat:

dolayısıyla bir başlangıç veremiyorlar bu bahsettikleri sonlu süreye

kursat:

okeymi

Anar AGAYAROV :

oke

kursat:

peki ama başlangıcı olmayan bir süreye, sınırlı ve sonlu süre denebilir mi, sonlu süre için bir başlangıç ve bitiş lazım değilmi

Anar AGAYAROV :

lasim

kursat:

o halde bunların bahsettikleri süreye mantıken sonlu denemez değil mi

Anar AGAYAROV :

denmez

Anar AGAYAROV :

basi belli degil sonu belli degil nasil sonlu olur?

kursat:

peki bunlar bu süreye sonlu diyemeyince sonsuz demeye mecbur kalmadılar mı

Anar AGAYAROV :

kaldilar hocam kaldilar

Anar AGAYAROV :

uraaa

Anar AGAYAROV :

 

kursat:

sonuna belli diyorlar, sonu alemin varlığa gelmesi diyorlar karıştırma

kursat:

okeymi

Anar AGAYAROV :

o zaman bu ne zaman olmush sorusunu verdik zaten

kursat:

şimdi onlar bu süreye sonsuz dediler ya bak ne diyecem

Anar AGAYAROV :

ney?

kursat:

sonsuz zaman tüketilebilir mi, sonuna varılabilir mi

Anar AGAYAROV :

sonsuzsa yok

Anar AGAYAROV :

zaten sonsuz ne demek tukenmez demek

kursat:

vay be

kursat:

ama eğer bu aradaki zaman dilimi sonsuz olsaydı alem varlığa gelebilir miydi

Anar AGAYAROV :

mantikca yok

kursat:

neden

Anar AGAYAROV :

aradki dilim tukenmez.. dolayisiyla sonlu olmaz.. ve sonu olmadigi icin shimdiki zamanin baslangici olamaz

kursat:

vay be

kursat:

ama alem varlığa geldiğine göre bu aradaki zaman dilimine sonsuz da diyemiyoruz öyle mi

Anar AGAYAROV :

aynen..

Anar AGAYAROV :

inkarin inkari kurali

kursat:

bak şimdi ne noktaya geldin anar. iyi düşün ve bana bundan sence ne sonuç çıkabileceğini söyle (soruyorum ve merak ediyorum benimle konuşmak seni korkutuyormu)

kursat:

seni geldiğin bu noktayı çevrendeki insanların tamamına yakını lanetler ve seni kafir görürler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba kursatotçu: burda da karşılaştık çok azimli çocuksun yılmıyorsun, burdan devam edelim.

Herşey başladığı gibi yok olucak aklına ne gelise hepsi sonlu, ilk başlangıçı nasıl başladığını çözemedikçe işin içinden çıkamayız. Çünkü yokluk kavramını anlıyamıyoruz, varlıkda ise yaratan ağır basıyor ama bir başlangıç noktası olması gerekiyor her ne şekilde niçin neden kendini yarattı ise mekan ve zamanı olması gerekli değilmi zamanda cisimde bir enerji faktörü her ikiside mekanın parçası zaman olmazsa cisim olmaz cisim olmazsa zaman olmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Onun başlangıcı ve sonu yoktur.....

Bahsettiğiniz zaman, zemin mekan zaten onun yaratmasıyladır.

Onun yarattığı şeylerle onu nasıl kıyaslarsınız..

Bunu bu akılla ve bu dünyada anlayamazsınız...

Anlayında görelim, bizi de aydınlatın..

Allah yok deseniz bile, bugünkü bu maddelerin başlangıcını bulun bakalım..

Taaa ilk' e gidin..

Boşa kürek çektiğinizi ve çok yorulduğunuzu göreceksiniz..

Öyleki bu muazzam şey bizleri aklımızdan edecek kadar muazzamdır..

Sonunda tırlatmazsanız helal olsun...

 

Saygılar-Sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Elbette herşeyi öğrenmek güzeldir.

Allahta bizleri buna sevkediyor..

Tefekkür farzdır..

Tefekkür ise; Yaratılan herşeyin üzerinde, o harika bilgiyi görmek ve Allaha şükretmek, Allahın yüceliğini kabul etmektir..

Yazımı yanlış algılama.. ben öğrenmeyelim demedim..

Aksine daha çok araştırma yapmalıyız. Ben bu konuların hastasıyım, hücreler, atomlar, atom altı parçacıklar, evren, yıldızlar, nebulalar, kara delikler.. vs..vs.. bunlar benim hobilerim arasında zaten..

 

Ama sana demk isteediğim şu..

Allahın başlangıcının olmamasını bu akıl kavrayamaz...

Sana anlayamazsın dedim, sorgulama demedim, sen sorgula anlayabi,lirsen bizede anlat dedim..

 

Saygılar-Sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

seçimleriniz sebepli mi değil mi?

evet dersen yani sebepli dersen peki o sebebin sebebi var mı evet dersen ben de böyle sormaya devam ederim ne dersin? onun sebebi ne diye soracağım. sizce bu silsile sonsuza dek geri gider mi? ya da bir yerde bu silsile durmalı mı ne dersiniz?

eğer ilk soruma cevap veren şahıs seçimleriniz sebepsiz derse soruyorum: bir şey kendi kendinin sebebi olabilir mi ? açıklayım bak: biz dünyada sebep sonuç ilişkisi görüyoruz yemek yiyoruz doyuyoruz gibi önce sebep sonra sonuç olmuyor mu?(aslında bu kadar basit değil bunu araştıracağım) evet dersen, sonuç şu: o halde bir şeyin kendi kendinin sebebi olması için varlığının, kendi varlığından önce varlıkta olması gerekirdi, çünkü sebep sonuçtan zaman olarak öncedir. (aynı andadır diyende var araştıracağım) halbuki hiçbir şey varlığından önce varlıkta değildi, dolayısıyla hiçbir şey kendi kendinin sebebi olamaz. allah bile..

o halde sonradan olan herşeyin, onu varlığa geriren bir sebebi olduğu açıktır ve bu silsileyi başa doğru çevirirseniz en başta sebepsiz sebep olan allahın olduğunu anlarsınız. ancak allahla beraber ilk madde veya maddeler de vardı. bu maddelerde allahın bilgisiyle varlığa geldi ancak zaman olarak allahtan sonra değil, beraber. yani bu ilk madde veya maddeler hep varlıktaydı. bu alemin ezeliliği meselesine giren bir konudur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yunan felsefesi 2000 yil önce son derece sistematik olarak bu konulari derinlemesine incelemistir.

Ondan cok daha önce de Budha ve Konfücyus idelojileri yüzlerce yil bu konulari tartisip durmuslardir.

 

bence insan beyninin vreni ve tanri kavramini cözbilecek kadar evrimlersmesine dek sabirli olup, önümüzdeki islere baksak diyorum?

Cünkü bu islerin sonu her zaman oldugu gibi, hic tahmin etmedigimiz gibi cikacaktir yine:-)

 

Tipki tüm dünyanin bir zamanlar dümdüz oldugu inanci gibi.

ama bir gün birileri cikip bu is öyle degil, böyle deyinceye dek, insanlar sonsuz ve koca bir futbol sahasinda yasadiklarini saniyorlardi.

 

Hic bir sey sonsuz degidir. Hic bir sey kendisinin nedeni degildir.

Yaptigimiz felsefeler isin icinden cikamadigimiz icin hep.

Birakin biraz daha daginik kalsin. :-)

 

Bu arayisin sonunda kendimizle karsilasacagimizi de bir köseye yazin???

saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakınız hiçbirşey sonsuz değildir diyemezsiniz neden; çünkü sonunu görmediğiniz yaratıklar var ve Alahı görmüyorsunuz onu tanımıyorsunuz..

 

Başlangıcı olmayan birşeyde olamaz derseniz..

O zaman maddenin ilkine gidin, ilkin de ilkine gidin..

Gitmeye devam edin..

Başlangıcı olmayan yoktur sözünüzü kanıtlayabilecekmisiniz..??

Bende başlangıcı yoktur sözünü kanıtlayamam..

Sebep; Bu bilgi bizden gizlenmiştir.. Bu akılla bunu kavrayamayız..

 

Saygılar-Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kursat:

bu arada dün hayatımın istidlalini yaptım

kursat:

sende buna vesile oldun

kursat:

teselsülün batıl olduğuna dair delil yaptım süper

kursat:

biliyomusun o konuyu

SERHAN:

ilm-i kelamın bir düsturu

SERHAN:

Allahın varlığını teselsülün muhaliyetiyle ispatlamışlar

kursat:

evet ama kitaplarda bunun pek delili verilmez ve verilsede karışık anlaşılmıyor zayıf

kursat:

ben buldum hemde basit bir anlatımla

kursat:

anlatımmi

SERHAN:

evet, o delil bu asırda tam kafi gelmiyor

SERHAN:

anlat

kursat:

hani derlese ki bu sebep sonuç silsilesi sonsuza kadar geri gider derlerse derimki

kursat:

bu sonsuz silsile bize gelinceye kadar sonsuz diyolar ya

kursat:

ha

kursat:

bu sonsuz silsile tüketilebilirmi diye sorarım

kursat:

nedicek

kursat:

hayır dicek mantık olarak demi

SERHAN:

evet

kursat:

ben derimki ama bize bu silsilede sıra geldiğine göre demek ki bu geçmişe doğru uzanan silsile sonsuz olamaz o halde sonlu diyeceğiz

kursat:

madem sonlu o halde en başta sebepsiz sebep olmalı dicez bu da allah dicez

kursat:

nasıl

SERHAN:

çok güzel

kursat:

hem basit

SERHAN:

evet

kursat:

anlatımı hem anlaması kolay

kursat:

sen vesile oldun bunai

SERHAN:

neden, ben ne söyledim ki

kursat:

iki de bir bana ezeli sonsuz geri giden değil diye diye kafama bunu çaktın

kursat:

bende bu konuyu değil, başka bir konuyu düşünürken birden farkettim ki bu delil tesellsülün batıllığını ispatlıyor yani bende farkında olmadan yaptım bunu

kursat:

aslında ben bu konuyu çözmeyi yıllardan beri istiyordum

SERHAN:

buna çok sevindim. Hakikati gerçekten araştıran biri olduğun anlaşıldı

kursat:

çünkü dikkat edersen kitaplarda teselsül batıldır diyorlar genelde delil vermiyorlardı

SERHAN:

evet

kursat:

verdiklerinde çok karmaşık hatta ben iki tanesini kitaba yazmıştım ancak araştırma sonucu o delilleri zayıf olduğunu anladığım için kitaptan çıkarmıştım

kursat:

bak bu delil öyle önemli ki neden mi

kursat:

çünkü allahı inkar etmede aslında kullanılan en önemli yol bu konudur

kursat:

derler ki geçmişe sonsuz yıl giden bir ezeliyet düşün işte alemde böyledir başlangıçsızdır böyle geldi böyle gider derler ve allahı işe karıştırmazlar

kursat:

oysa bu yaptığım delille geçmişe doğru sonsuz bir geri gidişin olmadığı ispatlanmış oldu

kursat:

böylece onlar da bu silsilenin sonlu dolayısıyla bir etken sebebi, sebepsiz sebebi olduğunu kabul etmeye mecbur kalacaklar

kursat:

hayati önemi olan bir delildir

kursat:

nediyorsun

SERHAN:

evet, gerçekten çok büyük bir delil.

 

 

islamdakader.cjb.net bu kitapta sitede gazalinin insanın özgür iradesi yok dediği yerlerin sayfa numarasını veriyorum bakın.

kursat:

13 ve 14 de devam ediyor

kursat:

17 in alt kısmında

kursat:

18 i komple kopyala

kursat:

19 u komple kopyala

kursat:

20 i komple kopyala

kursat:

21i kopyala komple

kursat:

bak sayfa 49 da maturidinin kitabının incelenmesi var çelişkileri var o sayfayı komple kopyala

kursat:

50 inci sayfayı da komple

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kursatotcu Yazdı:

zamanı allah varetti diyenlere soruyorum: allahın her varettiği cisim midir yani şekli var mı? evet dersen, peki bu şekli olan bir mekan kaplar mı yani bir yerde mi evet dersen, soruyorum: o halde zaman nerede?

 

 

 

 

Akli Allah yaratti diyorsan Kursat simdi sana soruyorum:

 

Allah'in her yaratttigi cisimmmidir ?

 

Yani Sekli var mi ?

 

Evet Dersen , Peki Sekli ve mekani olan YER KAPLAR MI, yani kafam da evet dersen, SORUYORUM ?

 

O zaman sendeki akil Nerde KURSAT ?

 

radyoman

 

evet biri böyel bir soru sordu bu ara bana hep bu soru yöneltildiğinden cevap verelim: bakınız ben şunu iyice anladım ki aslında bu milletin ekserisinin anladığı anlamda akıl yoktur. çünkü milletin ekserisinin anladığı akıl şudur: sanki allah kullarına onları varettiğinde veya belli bir yaşta iken onlara bir şey veriyor buna akıl deniyor. öyle ki o kullar bu kendilerine verilen şey ile yani akıl ile istedikleri düşünceyi yapabiliyorlar. bu esnada allah onlara müdahalede bulunmuyor başta verdi ya ha, daha düşünmelerine müdahale etmiyor. kullar istediklerini düşünüyor. bazen iyi bazen kötü düşünüyor bazen doğru bazen yanlışı seçiyorlar tamam mı? işte kulun bu seçimi tamamen kendi hür iradesinde oluyor ve sadece allah başta akıl denen şeyi veriyor. yani kul seçiyor, işte millet çoğunlukla akıl kavramından bunu anlıyor. bakın buradaki ince nokta şudur: eğer kul bu düşünmeleri sonucu seçtiklerinde doğruyu bulduğuna inanıyorsa "aklettim doğruyu buldum ben akıllıyım" diyor. eğer yanlışı seçtiğini hata ettiğini düşünüyorsa diyor ki "nefsime uydum ben akıllı değilim" diyor. misal zina edince hırsızlıkyapınca ne diyor "nefsime uydum" diyor. namaz kılınca Kuran okuyunca nediyor "akıllı davrandım" diyor. evet bu anlattıklarından çıkan sonç şudur: esasen bizim akıl dediğimiz ve nefis dediğimiz şeyler ayrıca bir varlığa sahip değildir. yani hakiki manada söylersek akıl ve nefis yoktur. sadece iyiyi seçerse kul iyi yönde düşünürse onun için akılı deniyor akletti deniyor. kötüyü seçerse kötüyü planlarsa , nefsine uydu ve akılsız, akletmiyor deniyor. ben bunu diyorum: aslında bunların temel manası düşünce olmalarıdır. ve düşüncelerimizi allah vareder. dolayısıyla bana soruluyor: ee akıl nerde o zaman nefs nerde o zaman, madem hür değiliz, o halde Kuranda niye "akletmezmisiniz" deniyor. eğer hür değilsek niye böyle densin ki gibi sorular soruluyor. bakın bu ayetlerin manası şu deriz: yani bu düşünme eylemini herne kadar allah varediyorsa da kullara isnad ediyor mesela kula yanlış seçimi, yanlış düşünceyi yaptırtanda allah fakat sonuçta "bu kul düşündü, seçti de" denebileceğinden dolayı Kuranda "akletmiyormusunuz" şeklinde kınama vardır. sonuç: aslında milletin anladığı manada akıl ve nefs yoktur. nefs meseleside aynen akılı anlattığım gibi, ama onun tersi yönde. yani kul kötülük düşündüğünde "neden nefsine uydun" denir. halbuki o sonuçta düşündü, yani bu nefs dedikleri de akıl gibi düşünceden başka bir şey değil. sadece düşüncelere yerine göre takılan bir mana. ve düşüncelerimiz cisimdir latif cisimdir yer kaplar ama nerede olduğunu ben bilmiyorum. göremediğimiz cisim türündendir. aynı ruh ve melek gibi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle kader hakkında konuları saptırma yanlış anlama ve anlatma konusunda sarfettiğiniz olağanüstü gayreti hayret ve ibretle izlemekteyim.

Gerçekte bu şekilde mi düşünüyorsunuz?Veya bilinçli olarak başka bazı sebeplerle ve niyetlerle mi konuyu böyle akla hayale gelmeyecek bir şekilde izah etmeye çalışıyosunuz?Onu henüz anlayabilmiş değilim.

Fakat yine de ben sizin konuyu iyi niyetle ele aldığınızı varsayarak bazı şeyler sormak istiyorum.

Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla insanların gidecekleri yön (şükür veya küfür-hidayet veya dalalet)konusunda kendi hür iradeleri olmadığını Allah tarafından bu yönün belirlendiğini ve insanların bunu değiştirebilme güçlerinin olmadığını anlatmaya çalışmışsınız.

Eğer doğru anladıysam benim buradaki sorum şu olacak.Allah burada tercihi neye göre yaptı.Yani niçin ebu leheb isimli kişi bu gün peygamber hazreti ebu leheb olarak anılmıyor.Veya Hazreti Hz.Hz.Muhammed niçin din ve allah düşmanı hanımı da odun hamalı olarak anılmıyor.Yani Allah niçin Hazreti hz.hz.hz.muhammedi hidayette yarattı da ebu lehebi dallalette yarattı.Neden Firavun museviliğin peygamberi olmadı da Hz. Musa kendini tanrı ilan eden bir hükümdar olmadı.

Madem ki söylediklerine göre Allah bunları bu şekilde yarattı ve bu yönlerde yürümelerine karar kıldı.

O halde Allahın buradaki kıstası ,kriteri neydi?

a ) rasgele

b ) (hepsini kendi yaratmasına rağmen)kaşına gözüne boyuna posuna bakarak

c ) zar atarak

d ) diğer

 

bana bu soruyu cevaplamanı istiyorum.

Allah hangi kritere göre birilerini sonuçta cennetlik olacak şekilde birilerini de sonuçta cehennemlik olacak şekilde yarattı?

Yoksa herhangi bir kriter olmaksızın rasgele mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şunu samimiyetle söylemeliyim son dönemde sorulan en ince sorulardan biri, ancak siz galiba benim yazılarımın tamamını okumadınız

çünkü ben Allahın belirlemesi kabul etmiyorum Onun iradesi yoktur diyorum o halde bunlar neye göre oluyor diye soruyorsunuz

cevap: ezeli ilmine göre, ezeli olanın nedeni olmadığından bu işlerin nedeni yoktur yani niye öyle de bu niye böyle değil diye sorduğunda alacağın cevap sadece şudur: nedensizlik! hiçbir sebep yok

bunları çok anlattım bu forumda yoksa başka forumlarda "ne dersiniz" başlığı altında allahın iradesini neden inkar ettiğimi anlattım yakında kitaba ekleme yapacağım

isterseniz msn de bunları size anlatayım: [email protected] ekleyiniz

 

msn den kursatotcu diye ararsanız diğer forumlardaki "ne dersiniz" başlıklı yazıyı görebilirsiniz..

isteyenle msn de konuşurum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şunu samimiyetle söylemeliyim son dönemde sorulan en ince sorulardan biri, ancak siz galiba benim yazılarımın tamamını okumadınız

çünkü ben Allahın belirlemesi kabul etmiyorum Onun iradesi yoktur diyorum o halde bunlar neye göre oluyor diye soruyorsunuz

cevap: ezeli ilmine göre, ezeli olanın nedeni olmadığından bu işlerin nedeni yoktur yani niye öyle de bu niye böyle değil diye sorduğunda alacağın cevap sadece şudur: nedensizlik! hiçbir sebep yok

bunları çok anlattım bu forumda yoksa başka forumlarda "ne dersiniz" başlığı altında allahın iradesini neden inkar ettiğimi anlattım yakında kitaba ekleme yapacağım

isterseniz msn de bunları size anlatayım: [email protected] ekleyiniz

 

msn den kursatotcu diye ararsanız diğer forumlardaki "ne dersiniz" başlıklı yazıyı görebilirsiniz..

isteyenle msn de konuşurum...

 

Sevgili kursat msn ye seni eklediğimde online değildin oy üzden burada yazıyorum.ezeli ilmine göre dediğin sanırım Allahın ezeli ilmine göre.Kastettiğin bu olmalı.

Verdiğin cevap ise nedensizlik diyorsun.Ben bu cevabı benim şıklarımdaki rasgele ile benzeştiriyorum.

Ben cevabımı yaklaşık olarak aldım.

Söylediklerine göre ben şu sonuçları çıkardım doğrumu?

Yani Allah nedensiz sebepsiz yere iradesiz kullar yaratarak adeta programlanmış robotlar gibi kimini cehennemlik olarak kimini cennetlik olarak dünyada yaşatıyor.Yani Allah sebepsiz yere iradesiz kullar yaratarak kimini cennete sevkediyor kimini cehenneme.Yani Allah sebepsiz yere kimilerini cezalandırıyor.Kimilerinisebepsiz yere mükafatlandırıyor.

Yine bunlara göre (benim görüşüm değil) senin sözlerinden çıkardığım sonuç Allah ismi ile ismini telaffuz ettiğimiz ezeli ve ebedi varlık zalim gaddar cabbar acımasız vicdansız insafı olmayan sebepsiz nedensiz yere kimilerine ceza veren adaletsiz bir ilah öyle mi?

Yine Allah ismi ile ismini telaffuz ettiğimiz ezeli ve ebedi varlık kimi kullarından hiç bir ibadet görmeden hiç bir şükür görmeden hiçbir hamdu sena görmeden(gerçekte-çünkü söylediğine göre bunlar cebri yapılıyor.Kulun hür iradesi olmadan adeta programlanmış bir robot gibi) anlamsız nedensiz sebepsiz yere bol keseden mükafat dağıtan bir bonkör öyle mi??

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bakınız allahın duygusu yoktur merhameti acıması sevgisi kini yoktur

tekrar söylüyorum allah seçici değildir ona şunu veriyim buna vermiyim şeklinde bir tercih yapmış değildir dediğim yerlerde geniş açıklama var

 

** bu yazıyı daha bitirmedim ama şimdilik yorumunuz nedir

*** Konu Allah’ın ilmi; şöyle bir durum var. Allah’ın ilmiyle ilgili kitaplarda deniyor ki olacak olayları Allah biliyordu ancak olmayacak olayları da biliyordu deniyor mesela şu an burada yazı yazıyorum ya, deniyor ki: yazıyı yazdığında dışarıda gezemeyeceğimi de biliyor ya da denize giremeyeceğimi de biliyor, yani on metre sağda ya da solda olamayacağımı da biliyor deniyor. Bu bence çocukça bir bakış açısı; zaten benim yazı yazdığımda denize giremeyeceğimi bilmesinin manası nedir? Zaten bunlar zıt durumlardır. Biri varken diğeri zaten olamaz. O halde Allah bunu yapmayacağımı biliyordu gibi laflar uygun düşmemektedir diyorum ve şunu ekliyorum: Allah’ın kendi zatıyla ilgili şeyler hariç diğer konularla ilgili olarak meydana gelecek olanlardan başkasını bilmez diyorum. Bu noktada gözden kaçırılan çok önemli bir nokta var, o da şudur: Mesela biri şöyle derse: “senin yazı yazacağın anda Allah senin denize girmeyeceğinide bilir.” İnce nokta şudur, esasen burada şahsın “Allah senin denize girmeyeceğini de biliyordu” ifadesi bir cümledir ve sestir sonuçta, bu ses ise cisimdir ve zaten o ses varlıktadır ve varlıkta olması açısından biliniyor, yani “Allah senin denize girmeyeceğini de biliyor” diyen bunu pek düşünmüyor, zaten senin bu sözün cisimdir ve bunu söyleyeceğini biliyordu.

Ancak sıra Allah’ın kendi zatını bilmesine geldiğinde, keyfiyetini bilemeyeceğimiz şekilde bunu biliyor. Yani sadece kendi zatıyla ilgili bilgiler müstesna, alemde ne varsa (zaten alem Allah’tan başka herşey demektir) onlara ait bilgisi sadece onlarla sınırlıdır diyorum. Meydana gelecek ne varsa alem olarak meydana gelecekleri biliyor zaten bu alemde O’nun ezeli ilmine göre meydana geliyor. Dolayısıyla “sen Ankara’ya gittiğinde Allah senin İstanbul’a gitmeyeceğini de biliyordu” lafının manası yoktur. Çünkü o zaman şu da denir: “sen Ankara’ya giderken O senin İzmir’e gitmediğini de biliyor.” Yani bu çocukça bir bakış açısı

“not: aklıma şimdi bir şey geldi, o da şu: bazen bana şu denirdi mesela sen ankaraya giderken Allah senin istanbula gidecek olma halini de biliyordu deniyordu. bu yanlıştır ben ankaraya gidiyorken nasıl Allah benim istanbula gidecek halimi de bilir denir. Eğer bu denirse ben istanbula gitmediğimden Allahın bu ilmi yanlış çıkmış denir ki bu olamaz.

Bu yazıya sonra devam edecem”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Kürşat otcu konuları karmaşıklaştırmada daldan dala atlamada üzerinize yok gibi.Henüz sorduğum soruya açık net doğru dürüst bir cevap bile alamamışken.Henuz kader konusunda bir neticeye varamamışken yeni konuların perdelerini açmaya çalışıyorsunuz.Böyle kaçamak cevaplarla tartışmada sonuça alınabilir mi sizce?

Soruma basitçe evet veya hayır cevabı verebilirdin ama sen kacamak bir "bakınız allahın duygusu yoktur merhameti acıması sevgisi kini yoktur

tekrar söylüyorum allah seçici değildir ona şunu veriyim buna vermiyim şeklinde bir tercih yapmış değildir dediğim yerlerde geniş açıklama var" cevabı veriyorsun.

Kaldı ki biraz önceki yazında "ezeli ilmine göre, ezeli olanın nedeni olmadığından bu işlerin nedeni yoktur yani niye öyle de bu niye böyle değil diye sorduğunda alacağın cevap sadece şudur: nedensizlik! hiçbir sebep yok" cevabı vermişsin.Burada düştüğün hatayı ya da oynadığın kelime oyununu sana bildireyim.Allahın ilminin ezeli olduğunu ve ezeli olanın nedeni olmadığını bildirmişsin.İyi de ezeli olan senin de söylediğin gibi Allahın ilmi.Yoksa Allahın ilmi ile yarattıkları da Allahın ilmi gibi ezeli dolayısıyla nedensizdir diyemeyiz.Mesela ölümün olması için doğumun olması.Gecenin olması için gündüzün olması,İhtiyarlığın olması için gençliğin olması.Yaratılanın olması için yaratan olması,mazlumun olması için zalimin olması gibi.

Tüm buradakiler gibi Allahın ilmi ile yaratılan cennet ve cehennem , cennetlik olmak ve cehennemlik olmak da nedensiz değildir..Bunların sebebi de özgür irademizle işlediğimiz amellerimizdir.

 

Bu şekilde kaçamak cevaplar ,konuyu dallandırıp budaklandırma ya da kelime oyunları gibi yollara sapmaya devam etmeniz durumunda.Art niyetli olduğunuz konusundaki düşüncelerimi kesinleştirip tartışmaya nokta koyacağımı bilmenizi isterim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanda sorumluluğu çeken cüz'i iradenin bulunduğunun kanıtı nedir?

İnsanda sorumluluğa merci olacak bir iradenin bulunduğunu anlamak için felsefik tartışmalara girmeye gerek yoktur. Elinize yanıbaşınızdaki eşyalardan birini alınız. Bunun için yapabileceğiniz en az üç seçenek mevcuttur;

 

1- Bu eşyayı aldığınız yere geri koyun.

2- Duvara fırlatıp kırın.

3- Birine hediye edin.

 

Bu seçeneklerden herhangi birini uygulamak tamamen sizin seçiminize bağlıdır. Seçimde bizi etkileyen etkenler olabilir fakat bunlar seçimin kendisi değildir. Asıl seçici insanın hür iradesidir ki mesuliyeti alacak bir mahiyet arzeder. Yanlış şık seçildiyse ve kişiyi buna iten faktörler mevcutsa bunlar hafifletici sebepler olabilir, yoksa hür iradeyi tamamen elden almaz. İradenin elde olmadığı bir durumda ise mes'uliyet de düşer. Herşeyi Allah yarattığı halde insana yaptıklarının sorumluluğunu yüklenebilecek hür iradeyi vermesi O'nun sonsuz gücünün bir eseridir.

 

Özgür iradenin varlığını esas açıklaması gerekenler ruhun varlığını kabul etmeyip insanın robot gibi mekanik bir işleyiş olduğunu savunanlardır.

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

biri dedi:

Kaldı ki biraz önceki yazında "ezeli ilmine göre, ezeli olanın nedeni olmadığından bu işlerin nedeni yoktur

yani niye öyle de bu niye böyle değil diye sorduğunda alacağın cevap sadece şudur: nedensizlik! hiçbir sebep yok" cevabı vermişsin.Burada düştüğün hatayı ya da oynadığın kelime oyununu sana bildireyim.Allahın ilminin ezeli olduğunu ve ezeli olanın nedeni olmadığını bildirmişsin.İyi de ezeli olan senin de söylediğin gibi Allahın ilmi.Yoksa Allahın ilmi ile yarattıkları da Allahın ilmi gibi ezeli dolayısıyla nedensizdir diyemeyiz.Mesela ölümün olması için doğumun olması.Gecenin olması için gündüzün olması,İhtiyarlığın olması için gençliğin olması.Yaratılanın olması için yaratan olması,mazlumun olması için zalimin olması gibi.

Tüm buradakiler gibi Allahın ilmi ile yaratılan cennet ve cehennem , cennetlik olmak ve cehennemlik olmak da nedensiz değildir..Bunların sebebi de özgür irademizle işlediğimiz amellerimizdir.

 

 

bu bahsettiğin hadiseler allahın ilmine göre mi olacak ya da bu olaylar bildiği gibi mi olur yoksa bildiğinin dışında da olabilir mi? olamaz dersen zaten ben şunu kasttettim allahın ayrıca bir yaratma sıfatı yoktur Onun ilmi olayların nedenidir (ilmi ise kendisidir) yani benim şu an yazı yazmamı ezeli olarak biliyordu ve bilmesi bu olayın meydana gelmesinin sebebidir Onun ilmi etkin bir ilimdir allah ilmini olaylardan edinmez aksine olaylar Onun ilmi öyle olduğu için oldukları şekilde gerçekleşirler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eğer Allah Teâlâ, zamanla kayıtlı olmayan, yani geçmiş ve geleceği bütün teferruatiyle bilen bir bilgiye sahip bulunmasaydı, belki böyle bir soru sözkonusu olabilirdi. Allah Tebârek ve Teâlâ, kulun bunu mu, yoksa şunu mu seçeceğini; niyyetinin nerede ve ne zaman değişeceğini bilir; kaderini de bu bilgisiyle tayin eder. Daha açık bir ifadeyle; kul, yaptığı bir şeyi kaderinde yazılı olduğu için yapıyor değil; o şeyi yapacağı için Allah kaderine onu yazmıştır. Bu sebepledir ki, yaptıkları kötü ameller konusunda kaderlerini gerekçe olarak ileri süren müşriklerin bu iddiaları Kur'an'da reddedilmektedir: "(Allah'a, ortak koşanlar Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka hiç bir şeye tapmazdık ve O'nsuz hiç bir şeyi haram kılmazdık dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen yalnız açıkça tebliğ etmek değil mi?" (en-Nahl, 16/35)

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.