Güller ve Tokatlar isimli şiir kitabım

[Misafir isimsizuye]

cezâ

 

sen şiiri yazılacak kadınsın

ama ben olmasam sıradan bir kadınsın

hiç düşündün mü, şâirlik niçin erkek mesleği?

ama helâlim olmadıktan sonra neye yararsın ki..

 

28.08.06

[Misafir isimsizuye]

vuslat şavknâmesi

 

Niçin böyle yükseklerden uçarsın ey dîvâne bülbül

Gülünden uzakta şakırsan hâlin nicedir

Gülün yanındayken ferini rüzgar getirir

Bilmez misin ki bülbülün avazı gülüne göredir

 

Niçin böyle dikenlerini ok ok eylersin ey güzel gül

Bülbülünden ayrı kalırsan hâlin nicedir

Bülbülün olmazsa burcun ele mi gelir

Bilmez misin ki gülün rengi sevdâsından gelir

 

03.11.06

[Misafir isimsizuye]

Etler ve Köpekler..

 

Duydum ki çalının köpekleri bizle dost olmak istermiş..

Memleketin tanınmış birkaç sîmâsını birbirlerinden habersiz,

bir savaş gemisinde konuk etmiş..

hay hay, pekî öyleyse, biz de onları ağırlayalım..

Lâkin biz misâfirperver bir milletiz;

bizle dost olmak isteyenleri,

hak ettikleri dostlukla ödüllendiririz..

 

O hâlde bana teşrif etsinler ilk önce,

lâkin ben onları memnun edecek hârika bir program hazırladım..

Anlatayım:

 

Kendilerini havalimanından bizzat karşılayacağım,

eve uzun kortejler eşliğinde geleceğiz..

Ama can güvenliklerini garanti edemem,

her an üzerimize uçak düşebilir..

Bu arada, olabildiğince anayolları kullanacağız;

ara mahâllelerde, açlığa terk ettikleri insanlarımızı görmelerini istemem..

Tabiî Kore’de onlar için savaşıp bir yerlerini sakatlayan,

fakat göğsüne üç kuruş etmeyen bir madalya takmakla yetindiğimiz gâzîlerimizin

mahâlle kahvelerinde anılarını bire bin katarak anlatırken

aç karna içtikleri çayların biriken parasını ödeyememenin yarattığı utancı gizlemek için

yüzlerinin ortasına kondurdukları o vakur gülücüklerin yarattığı kırışıklıkları da öyle..

 

Eğer ölmez de sağ kalırsak ve eve gelmeyi başarırsak,

kendilerine öncelikle evimi gezdireceğim..

Duvarlardaki insan resimleri onlara çok tanıdık gelecektir..

Temsil misâl: kafasına sekiz kurşun sıkılmış,

biberon veya emzik bulunması gereken ağzına mermi kovanı doldurulmuş bir bebek..

Câmîde öldürdükleri baba ile oğul..

Hapishânede cinsel tâcizde bulundukları tutukluların utanç resimleri..

Ama sanırım en çok,

kontrolleri altındaki bölgelerde öldürdükleri o mâsum insanların kafataslarını

cinsel organlarında gezdirirken çektirdikleri resimleri beğeneceklerdir..

Lâkin çalının köpekleri cinsel fantezide hiç sınır tanımıyor vesselâm..

 

Sonra kendilerini salona buyur edeceğim,

teybe de soyunu çiçek hastalığı bulaştırılmış battâniyeleri dağıtarak kuruttukları

ve birkaç kasa incik boncuk karşılığı değerli mâdenlerine el koydukları

ve topraklarını terk etmek istemeyenlerin içme suyuna siyanür kattıkları

ve her gününe bin insanlık trajedisi sığdırdıkları Kızılderililerin dramını anlatan bir şarkı koyacağım;

meselâ John Krupat’ın Güneşi Bekleyen Yağmur isimli şarkısı giriş için fenâ olmaz..

Sonra da Barbara Sleer’in Altın İskelet isimli şarkısını da dinletirim..

Bu sırada hafif bir içki

ve yanında da birkaç kuru meze iyi gider..

Önce özel bir istekleri olup olmadığını soracağım,

yoksa uygun gördüğüm bir içkiyi ben servis edeceğim..

Meselâ Bosnalı Ömer’in

veya Kosovalı Murat’ın kanı tam ağızlarına lâyık..

Tabiî meze olarak da Filistinli Hamid’in parmakları veya kulakları

bu köpeklerin iştahını iyice açacaktır..

 

Ve daha sonra kendilerini masaya buyur edeceğim..

Mönüde Iraklı çocukların kızartılmış körpe ciğerleri var..

Tâziyeye gidilen bir evi örgüt evi diye bombalamışlardı ya hani

işte o sırada hayâtını kaybeden küçüklerin ciğerleri bunlar..

Gerçi biraz fazla kızardı ama olsun, bu aç köpeklerin önüne ne koysanız yerler..

Ama sosuna bayılacaklar,

sosumuz Filistinli bir başka çocuğun tâze sıkılmış göz yaşları..

Hani şu kumsalda ailesiyle birlikte otururken üzerlerine “yanlışlıkla” roket düşen,

henüz daha ne olduğunu bile anlayamadan tüm ailesini kaybeden küçüğün göz yaşları..

Doğrusu, bunları tâ oralardan getirmem hiç kolay olmadı..

Gazze Şeridinden İsrâil tarafına uçan sinek girse

Filistin’den terörist sızıyor diye mülteci kamplarını

ucuna kimyevî zehir bulaştırılmış bombalarla yerlebir ediyorlar..

Ama ne olursa olsun,

ben ev sâhibiyim ve misâfirlerimi onlara yakışır biçimde ağırlamalıyım;

ondan sebep bu yemekleri ağızlarına lâyık bir biçimde hazır etmeliydim..

 

Yemeğimizi bitirdikten sonra tekrar salona geçeceğiz,

televizyonu açıp birkaç haber programına bakacağız..

Bugün Irak’ta kaç câmîyi bombalamışlar,

hangi İslâm büyüğünün türbesinde kaç adam öldürmüşler,

Afganistan’da kaç kadına tecâvüz etmişler;

Sudan’da evlerinin altındaki petrol kaynaklarına el koymak için,

kaç yerli kabîleyi birbirine düşürmüşler,

kaç yerliyi mülteci kamplarında sefâlete terk etmişler,

bunlara bakacağız..

Lâkin bu köpekler aslâ doymak bilmez,

bunlara sürekli tâze et ve kan gerek..

 

Ve daha sonra da onları yine aynı şekilde yolcu edeceğim..

Eğer memnun kalırlarsa gene beklerim..

Bilmelidirler ki Türkler son derece misâfirperver bir millettir

ve misâfirlerini hak ettikleri biçimde ağırlamasını

ve geldikleri gibi göndermesini iyi bilir..

 

30.10.06

[Misafir isimsizuye]

duy da inanma..

 

kimisi kıblesini Washington bilir,

kimisi Brüksel,

kimisi Moskova..

kimisi Hz. Pentagon’a tapar,

doların inâyetine sığınır;

kimisi Hz. AB’ye tapar,

euronun inâyetine sığınır;

kimisi de Hz. Enerji’ye tapar,

doğalgazın inâyetine sığınır..

lâkin hepsinin ortak noktası,

putperest olmalarıdır..

bu ülkenin %99’u Müslümanmış..

duy da inanma..

pehh..

 

09.11.06

[Misafir isimsizuye]

soy ağacına çaput bağlayanlar..

 

kimisi atasını maymun bilir,

kimisi kurt,

kimisi balık,

kimisi papağan..

insan olmak zor gelmiş olacak ki,

hayvanlarla bir olmayı seçmişler..

Onlar soy ağaçlarına çaput bağlayarak atalarını hayırla anıyor ama,

hayvanlar hayvanlıklarından utanmaya devâm ediyor..

O hâlde bu çaputları birbirine ekleyip boğazlarına geçirseler,

sonra da kendilerini bu ağaçlarda assalar ya..

fenâ olmaz mı..

pehh..

 

06.11.06

[Misafir isimsizuye]

âhir zaman alâmetleri..

 

bu yedikleriniz son doğal gıdâlardır kardeşlerim..

bizden sonrakilere tâze fasulyeyi anlatmak için,

tablet tablet hap mı verelim?

 

bu içtikleriniz son temiz sulardır kardeşlerim..

bizden sonrakilere temiz suyu anlatmak için,

kimyevî artıkların döküldüğü dereleri mi gösterelim?

 

bu izledikleriniz son martılardır kardeşlerim..

bizden sonrakilere martıları anlatmak için,

göklerde süzülen savaş uçaklarını mı gösterelim?

 

bu sakındıklarınız son vahşî hayvanlardır kardeşlerim..

bizden sonrakilere bu hayvanları anlatmak için,

şehir magandalarını mı gösterelim?

 

bu gördükleriniz son ormanlardır kardeşlerim..

bizden sonrakilere ormanları anlatmak için,

ayran bardaklarında kalan izleri mi gösterelim?

 

bu dinledikleriniz son şarkılardır kardeşlerim..

bizden sonrakilere müzik sanatını anlatmak için,

araba kornalarını mı dinletelim?

 

bu okuduklarınız son şiirlerdir kardeşlerim..

bizden sonrakilere şiir sanatını anlatmak için,

tuvalet duvarlarındaki yazıları mı gösterelim?

 

bu tartıştıklarınız son romanlardır kardeşlerim..

bizden sonrakilere roman sanatını anlatmak için,

meydanlarda açılan pankartları mı gösterelim?

 

bu duyduklarınız son Türkçe kelimelerdir kardeşlerim..

bizden sonrakilere dilimizi öğretmek için,

İngilizce sözlük mü verelim?

 

bunlar âhir zaman alâmetleridir kardeşlerim..

daha iyi bir ülkede ve dünyâda yaşamak için,

gökten kurtarıcı inmesini mi bekleyelim?

 

05.11.06