Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro


GeceKuşu

Önerilen İletiler

İYİ BİR DİNLEYİCİ OLMANIN KOŞULLARI

Yukarıda ele aldığımız katılımlı dinlemeyi okuduktan sonra; Şimdi, bir çoğumuz,

 

Ben bu şekilde dinleyemem, en ufak sorun bu kadar uzarsa halimiz ne olur? diye düşünebilir ve umutsuzluğa kapılabilir.

 

Ancak, sorunu alışageldiğimiz tarzda, yani ilk aşamada çözüme getirmek (yani zorla pantalon veya uzun çorap giydirmek)

 

belki o günlük sorunu kısa yoldan halledecek, anne de sorunu çözümlediğini zannedecektir.

 

 

Ancak bu şekilde çözümlenen bir sorun ertesi gün ve daha ertesi gün tekrar edeceği gibi,

 

çocuğun da içerleme ve kızgınlık duygularına neden olacağından, çocuk sürekli direnecek,

 

ve ayrıca bu direnç ve kızgınlığını diğer ufak tartışmalara da aktaracak,

 

sonuçta anne Çocuğum hiç söz dinlemiyor, ne dersem karşı çıkıyor diye hayıflanacaktır.

 

 

Genellikle güç kavgası şeklinde hallolan sorunlar daha fazla güç kavgasına neden olurlar

 

ve evde sürekli gerginlik ve tartışma havası devam eder.

 

Bütün bu tartışmalarla, direnmelerle uğraşmak daha fazla zaman kaybına neden olmuyor mu?

 

Bütün bunlara enerji harcamak yerine, o an beş veya on dakikalık bir dinleme daha tasarruflu gözükmüyor mu?

 

 

Gerçek dinleyici olmak kontrol ve sabır gerektiren bir yaklaşımdır.

 

Zira, çocuklar veya kişiler bir sorunla bize başvurdukları veya bahsettikleri zaman, en kolay yaptığımız şey,

 

hemen bir çözüm bularak sorunu giderme yollarını aramaktır.

 

Çok basit bir örnekle, bu şöyle anlatılabilir.

 

• Çok üşüyorum... Çözüm: -Hırkanı giy.

 

veya katılımlı dinleme ile:

 

• Çok üşüyorum...

 

• Hava bayağı soğuk...

 

• Evet, biraz yanına gelebilir miyim?

 

• Tabii... Biraz yakın olmak istiyorsun ha?..

 

• Evet, bugünlerde kendimi çok yalnız hissediyorum...

 

ve devam eder.

 

 

Tabii, burada ilk tepkimiz, sürekli her söylenenin arkasında bir anlam veya maksat mı arayacağız?

 

Ancak konuşma şu şekilde neticelenebilir:

 

• Çok üşüyorum...

 

• Üşüyorsun demek... veya Hava bayağı soğuk

 

• Evet, iyisi mi bir hırka giyeyim... veya Sıcak bir şey içebilir miyim? gibi...

 

 

Demek ki, söylenenlerin arkasında saklı bir anlam yoksa, zaten yoktur.

 

Ancak, çözüm de mutlaka dinleyenin düşündüğü çözüm (hırkanı giy) değildir.

 

Üşümeye karşı farklı çözümler mevcuttur, bütün sorunlara olduğu gibi...

 

Hemen çözüm getirmeyen dinleyicinin bu tavrı, konuşanın düşüncesini kesmediği gibi,

 

en uygun çözüm üzerinde de kendisinin (yani sorun sahibinin) düşünmesini sağlar.

 

 

Bu da her iki taraf için çok yararlıdır.

1) Konuşan kişi, özellikle çocuk, kendi çözümünü kendi bulmayı, dolayısıyla sorunları karşısında bağımsız olabilmeyi,

 

onları daha etraflıca düşünmeyi ve dolayısıyla sorunlarına daha yaratıcı bir şekilde yaklaşmayı öğrenir.

 

 

2) Dinleyen kişi, özellikle anne veya baba ise,

 

her soruna kendinin bir çözüm getirmesinin zorunlu olmadığını yaşayarak daha rahat eder,

 

üzerinden bir yükümlülük kalkar, her şeyi kontrol etmesi gerekmez ve özellikle her soruna koşturup

 

bir çözüm getirmek durumunda olan anne-babanın çocuklarında zamanla görülen direnci bu şekilde yaşamaz.

 

Bu nedenle en çok dikkat edilmesi gereken nokta,

 

bir sorunla karşılaşıldığında, hemen çözüm sunmamaya kendimizi alıştırmaktır.

 

 

Bu pek tabii, o kadar kolay bir işlem değildir, zira, bu gibi bir ortamda yetişmişsek

 

(evde büyüklerimizin ne yapmamız gerektiğini sürekli söylemesi gibi)

 

veya sürekli çözüm önerme alışkanlığını geliştirmişsek,

 

bize bir sorunla gelindiğinde aklımıza ilk gelen şey hemen bir çözüm önermek olacaktır.

1190

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 119
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

1250

BİLİNÇLENME ALIŞTIRMASI:

1) Bu hafta içinde kendinizi izleyin. Çocuğunuza ne kadar sık çözüm getiriyor veya öneriyorsunuz?

...

 

Dinlerken yorum yapmak veya çözüm getirmek konuşanı durdurur, konuyu saptırabilir.

 

Örneğin:

 

-Emre ile Ali beni oyuna almadılar.

 

• Sende bir daha onlarla oynama, kendine yeni arkadaş bul..

 

Diyerek, ÇÖZÜM GETİRECEĞİNİZE,

YALNIZCA DİNLEDİĞİNİZİ BELİRTİN,

 

-Emre ile Ali beni oyuna almadılar.

 

• Hımm... Demek seni oyuna almadılar..

Yalnızca dinleyerek çocuğu rahatlatır, sorununa kendisinin çözüm bulmasına yardımcı olabiliriz.

***

 

Bu hafta içinde çocuğunuz bir sorunla geldiğinde hiç çözüm getirmemeyi deneyin

 

Aklınıza gelen bütün çözümleri yutun ve çocuğa Sen ne düşünüyorsun?

 

Veya Sence bunu nasıl halledebilirsin? gibi sorular sorarak çözüm düşünmesini sağlayın.

(Pek tabii ki, çocuğun her çözümünü kabul etmek zorunda değilsiniz veya çocuk hiçbir çözüm düşünemiyorsa,

 

siz önerebilirsiniz, ancak ilk çözümü ondan beklemenin yararları çoktur:

 

Çocuk önemsendiğini hisseder ve sonradan sizin çözümünüzü de daha kolay kabul eder.)

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÇOCUĞU DİNLEMENİN YARARLARI

Çocuğu dinlemenin yararları çoktur: Çocuk konuşurken dinlenildiği zaman:

 

1) Çocuğun konuşma yeteneği artar, kendini daha iyi ifade etmesini öğrenir, kelime bilgisi zenginleşir.

 

2) Çocuğun bir derdi varsa, bunu davranışla göstermek yerine (saldırganlık, hırçınlık, ağlamak, içine kapanmak gibi)

 

Sözle ifade ederek rahatlar, bu da hırçınlaşmasına, içine kapanıp üzülmesine,

 

daha ileride derslerini veya sosyal hayatını etkilemesine engel olabilir.

 

3) Anlaşıldığını hisseden çocuk kendini daha huzurlu ve rahat hisseder,

 

bu da çocuğun kişisel ve sosyal gelişmesine yardımcı olur. Çocuğun kendine güveni artar.

 

4) Çocuk ile anne veya baba arasında bir yakınlık doğar, çocuk onlara danışır ve diyalog kurar.

 

5) Söyledikleri dinlenen çocuk da anne-babasının sözünü dinlemeye başlar.

 

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÇOCUĞU DİNLEMENİN YARARLARI

Çocuğu dinlemenin yararları çoktur: Çocuk konuşurken dinlenildiği zaman:

 

1) Çocuğun konuşma yeteneği artar, kendini daha iyi ifade etmesini öğrenir, kelime bilgisi zenginleşir.

 

2) Çocuğun bir derdi varsa, bunu davranışla göstermek yerine (saldırganlık, hırçınlık, ağlamak, içine kapanmak gibi)

 

Sözle ifade ederek rahatlar, bu da hırçınlaşmasına, içine kapanıp üzülmesine,

 

daha ileride derslerini veya sosyal hayatını etkilemesine engel olabilir.

 

3) Anlaşıldığını hisseden çocuk kendini daha huzurlu ve rahat hisseder,

 

bu da çocuğun kişisel ve sosyal gelişmesine yardımcı olur. Çocuğun kendine güveni artar.

 

4) Çocuk ile anne veya baba arasında bir yakınlık doğar, çocuk onlara danışır ve diyalog kurar.

 

5) Söyledikleri dinlenen çocuk da anne-babasının sözünü dinlemeye başlar.

 

ALIŞTIRMA: Kendinizi Sınayın

 

Aşağıda, bazı çocukların ifade edebileceği ufak sorunlar sıralanmıştır.

 

Bunlara verebileceğiniz bir katılımlı dinleme yanıtı tertipleyip, boşluğa yazın:

Örnek: Çocuk: Şu Ali’ye bir yumruk atasım geliyor.

 

Duygu: ... kızgınlık

 

Verilebilecek yanıt: ... Ali’ye çok kızıyorsun galiba.

 

***

 

1) Çocuk: Ayşeler başka bir semte taşınıyorlarmış... Ayşe benim en iyi arkadaşım...

 

Duygu: ...?

 

Katılımlı dinleme yanıtınız: ...?

 

2) Çocuk: İki damla yağmur yağdı, hemen gezmeye gitmeyelim diyorsun.

 

Duygu: ...?

 

Katılımlı dinleme yanıtınız: ...?

 

3) Çocuk: (gece yatakta) Anneciğim, garip bir çıtırtı duydun mu?

 

Duygu: ...?

 

Katılımlı dinleme yanıtınız: ...?

 

4) Çocuk: Kimse benimle oynamak istemiyor, evine git dediler...

 

Duygu: ...?

 

Katılımlı dinleme yanıtınız: ...?

 

5) Çocuk: Bugün de sokağa çıkman mı gerek?

 

Duygu: ...?

 

Katılımlı dinleme yanıtınız: ...?

 

 

*tna

1250

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÇOCUĞU DİNLEMENİN YARARLARI

Cevap anahtarı:

1) Duygu: Üzüntü, ayrılmak istememek, terkedilmişlik, yalnız kalmak istemek.

Katılımlı dinleme yanıtı: Ayşe’den ayrılacağına üzülüyorsun değil mi?

2) Duygu: Hayal kırıklığı, üzüntü

Katılımlı dinleme yanıtı: Gezmeye gitmek için heveslenmiştin, gitmemek seni üzdü.

3) Duygu: Korku, kaygı

Katılımlı dinleme yanıtı: Biraz korktun galiba...

4) Duygu: Gocunmuş, incinmiş

Katılımlı dinleme yanıtı: Böyle demeleri seni incitti değil mi?

5) Duygu: Terkedilmişlik, beraber olmak isteği

Katılımlı dinleme yanıtı: Sokağa çıkmamdan hoşlanmıyorsun.

 

 

NOT: Alıştırmaya yanıtlarınız yukarıda önerilenlere tıpkı benzemeyebilir,

 

ancak önemli olan yakın olması veya çocuğun söylemek istediğini yorumsuz yansıtabilmesidir.

ALIŞTIRMA:

 

Bu hafta içinde çocuğunuzun ufak sorun olarak dile getirmek istediklerini iyi bir dinleyici olarak dinlemeye çalışın.

 

Sonuçları not edin.

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÇOCUĞU DİNLEMENİN YARARLARI

HATIRLATMA ...

İYİ BİR DİNLEYİCİ OLMAK İÇİN...

 

1) Dinlerken bedensel olarak dinleme durumuna girin ve dikkatle dinleyin.

 

2) Hmmm, Evet gibi sözcüklerle konuşulanı takip ettiğinizi belirtin.

 

3) Söylenenleri duyduğunuzu belirten bir tekrar, özümleme yapın.

 

4) Konuşanın duygularını isimlendirin.

 

5) Soruna hemen çözüm getirmeyin. Ne yapmayı düşünüyorsun? Diyerek çocuktan ilk çözümü bekleyin.

*tna

1284

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

* * *

1374

ANNE-BABANIN KIZGINLIĞINI DUYURMASI

 

 

Şimdiye kadar çocuğumuzun davranışlarına olumlu gözlerle bakmayı, olumlu yönlerini keşfetmeyi ve

 

bunları arttırmak için takdiri bilinçli bir şekilde kullanarak olumsuz tepkilerimizi ertelemeyi öğrendik.

 

Ancak iyi niyetimiz ne kadar büyük, sabrımız da ne kadar geniş olursa olsun,

 

yine de çocuğumuzun bazı davranışlarına kızmadan edemeyiz.

 

Hele, bazı davranışlar bizi özellikle öfkelendirir, bam telimize basarsa?

 

 

Kızgınlık ve öfke gerçekten zapt edilmesi zor duygulardır.

 

En sık kullanılan ve kızgınlığı en kolay giderme yolu, bu içimizde kabaran duyguyu dışarı vurmak, bağırmak, kızmak

 

ve belki de davranışlarla da ifade edip saldırgan hareketlerde bulunmaktır.

 

(dayak, tartaklama, ceza verme, kapıyı hızla çarpma, elindekini şiddetle yere atma, deliler gibi bağırma, gibi).

 

Ancak, bu gibi hareketler karşımızdaki kişiyi, özellikle de çocuğu çok korkuttuğu gibi,

 

onun da kızmasına ve neticede ilişkinin bozulmasına neden olabilir.

 

 

Bunun karşılığında kızgınlığı yutmak, belli etmemek, sabırlı olmaya çalışmak, kendini sürekli tutmak da pek fayda etmez,

 

zira öfke ve kızgınlık birikmiş enerji gibidir, en olmadık yerde ve en olmadık şekilde ortaya çıkıverir, patlak verir.

 

Kızgınlık ve öfkenin zamanında ifade edilmeyip biriktirilmesi sonucu,

 

en ufak bir olumsuz hareket kızgınlığın bir yanardağ gibi patlamasına, dışarıya akmasına, boşalmasına neden olur.

 

 

Sonuç gerek çocuk için çok şaşırtıcı, kaygılandırıcı…

 

(Bunun için bu kadar kızılır mı? Annem-babam böyle kızdığı zaman çok ürkütücü oluyor...

 

Nereye saklanacağımı, ne yapacağımı bilemiyorum, çok korkuyorum...),

 

gerekse anne veya baba için, özellikle de aşırıya kaçılmışsa, pişmanlık ve suçluluk duyguları uyandıran bir durumdur.

 

(Bu suçluluk duygularının olumsuz etkilerini Dayak Bölümü’nde görmüştük).

 

Bunun dışında, kızgınlığın ifade edilmeyip sürekli biriktirilmesi, içe atılması,

 

migren, hazımsızlık, gastrit, ülser gibi psikosomatik rahatsızlıklara,

 

keyifsizlik, hiçbir şeyden tat alamama, depresyona neden olur.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1405

ANNE-BABANIN KIZGINLIĞINI DUYURMASI

KIZGINLIK NEDİR?

Kızgınlığı bir buzdağına benzetirsek, suyun altında kalan bölüme Temel Duygularımız,

 

suyun üstünde buzlaşmış, kaskatı olarak üst tarafı görülen bölüme de Kızgınlığımızdır.

 

Denizin Altı: Temel duygular, merak, sıkıntı, kıskançlık, yalnızlık, üzüntü, anlaşılmamak, itilmişlik.

 

Denizin Üstü: Kızgınlık öfke.

 

 

Kızgınlık, birçok temel duygunun (merak, yalnızlık, itilmişlik, üzüntü, kaygı, haksızlık, gibi...)

 

sertleşmiş, buzlaşmış yani şekil değiştirmiş (kızgınlığa dönüşmüş) ifadesidir.

 

Gerçekten de, çocuğumuzu çok merak ettiğimizde, uzun süreli kaygılı bir bekleyişten sonra

 

çocuk kapıyı çaldığında ilk tepkimiz: Neredeydin? Neden haber vermeden gittin? Sen ne düşüncesiz çocuksun?

 

Bir daha sokağa çıkmak yok gibi bir öfke gösterisinde bulunuruz. Bunun karşısında gerçek temel duyguyu dile getirebilseydik:

 

Seni öylesine merak ettim, öyle korktum ki... Diyebilirdik...

 

 

Öfkeyi, tekrarlaması yönünden basit bir nezleye benzetebiliriz. Ondan hoşlanmayabiliriz ama kaçamayız da.

 

Onu yakından tanırız fakat ortaya çıkmasını engelleyemeyiz…

 

Gerçekten de, öfkelendiğimiz, çok sinirlenip kızdığımız zaman, kendi kendimizi dahi tanımaz hale gelir,

 

aslında söylemek istemediğimiz şeyleri söyler yapmak istemediğimiz şeyleri yaparız.

 

Büyüklerimiz boşuna Öfkeyle kalkan zararla oturur dememişler.

 

Bu gibi aşırılıkları da nedense çocuklarımızla daha sık göstermeye yatkınız.

 

Sanki onların bize bağımlı olmaları, küçük ve güçsüz olmaları, aynı şekilde yanıt verememeleri bize bu hakkı mı tanıyor?

 

Kızgınlığımızı kendimize eşit veya üstün birine yöneltirken dikkatli ve kontrollü olmaya çalışabiliyoruz da,

 

(üstelik kendi özümüz olan) öfkemize karşı savunmasız küçük bir çocuğa karşı neden kendimizi kontrol edemiyoruz?

 

Veya etmiyoruz?

 

 

Küçük bir çocuğa bağırabiliyor (el kaldırabiliyor) da

 

Neden büyüyünce örneğin 17–18 yaşında bir oğlana aynı şekilde yapamıyoruz?

 

Bizi terk edebilir veya karşılık verebilir diye mi? Mantıkla bakıldığında bir haksızlık yaşanmıyor mu?

 

zgınlık ve öfke yaşam sürecinde, ikili ve çoklu ilişkilerde doğal ve gerekli bir duygudur.

 

Ancak önemli olan, öfke ve kızgınlığı ifade etmemek değil, onu yapıcı bir şekilde ifade edebilmektir.

 

Yani yıkıcı, yaralayıcı kızgınlıktan, yapıcı kızgınlığa geçebilmek,

 

öfke ve kızgınlığı bilinçli bir şekilde kanalize ederek etkin bir dille ifade edebilmektir.

 

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ANNE-BABANIN KIZGINLIĞINI DUYURMASI

KIZGINLIK NEDİR?

Kızgınlığın yapıcı bir dille ifade edilme yöntemleri

 

 

Kızgınlığın yapıcı bir dille ifade edilme yöntemlerine girmeden önce,

 

kendimize yönelik bir bilinçlenme alıştırması yapalım.

 

 

Bilinçlenme alıştırması:

 

1) Beni en çok kızdıran şeyler:

...

 

2) Kızdığım zaman ne yaparım?

...

 

3) Çocuğumda en çok nelere kızıyorum?

...

 

4) Çocuğuma kızdığım zaman ne yapıyorum?

...

 

5) Çocuğunuza son zamanlarda kızdığınız iki olayı hatırlamaya çalışın,

 

Kızgınlığınızın nedeni çocuğun bir olumsuz davranışı mıydı?

 

Yoksa çocuğunuz dışında başka bir olaya kızdığınızdan dolayı bahane mi arıyordunuz?

...

 

Kendi tarzımız hakkında bilinçlenmek

 

ve yaptığımız veya yapabileceğimiz davranışları önceden bilmek çok yararlıdır.

 

Bunları bilen kişi kendini daha kolaylıkla kontrol edebilir,

 

davranış ve sözlerini daha dikkatli sarf edebilir.

 

*tna

1405

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ANNE-BABANIN KIZGINLIĞINI DUYURMASI

KIZGINLIK NEDİR?

 

Kızgınlığın yapıcı bir dille ifade edilme yöntemleri

 

Temelde kızgınlık 2 nedenden doğabilir:

 

1) Kişinin olumsuz ruh hali

 

(yani, o günkü veya o sıradaki yaşantısı ile ilgili olumsuz birikimler, istenmeyen olay veya sonuçlar)

 

2) Karşı tarafın olumsuz bir davranışı.

 

Yani, kısacası, kızgınlığımın nedeni ya benden (özel yaşantımdan) ileri gelir

 

veya karşı tarafın olumsuz bir davranış veya sözünün bende yarattığı olumsuz duygulardan.

 

 

Kişinin ruh halleri çok değişkendir.

 

Kimi zaman işlerimiz çok iyi gitmiştir. Önemli bir derdimiz, yoktur,

 

sevdiğimiz bir şeyi yapmış veya sevdiğimiz bir kişiyi görmüşüzdür,

 

o zaman sabır ve hoşgörü sınırlarımız hemen hemen sonsuz gibidir.

 

Bu durumlarda, çocuğumuzun ufak yaramazlıklarını hoşgörü ile karşılar, güler geçeriz.

 

 

Kimi zaman ise, işlerimiz ters gitmiştir, eşimize sinirlenmiş veya gücenmişizdir,

 

sıhhat sorunlarımızdan dolayı kaygılıyızdır veya maddi sorunlarımız vardır,

 

veya o gün herhangi bir nedenle huzursuz veya tedirginizdir.

 

Bu gibi durumlarda, en ufak bir olumsuz hareket, gürültü veya söze hemen tepki gösterir, kızar bağırırız.

 

Örneğin, ben özellikle, acelem olduğunda, bir yere yetişmem gerektiğinde, geç kaldığımda,

 

yani üzerimde bir zaman baskısı olduğunda, çok asabi olduğumu, en küçük şeye dahi sinirlendiğimi bilirim.

 

 

Bu durumun farkına vararak karşı tarafı korumak, kırmamak

 

veya evin havasını bozmamak için bir ön mesaj verebilir

 

ve Şu anda çok acelem var ve çok sinirliyim.

 

Sakın bana ilişmeyin diyebiliriz...

 

*tna

1428

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ANNE-BABANIN KIZGINLIĞINI DUYURMASI

KIZGINLIK NEDİR?

 

Kızgınlığın yapıcı bir dille ifade edilme yöntemleri

 

 

Kişinin ruh halinin çok değişken olduğunun bilincinde olup,

kendini ve ailesini korumak için yaratıcı bir yöntem uygulamaya başvuran bir annenin

ilginç öyküsünü okuyalım;

 

Ani bir hevesle işteki arkadaşları toplantı için eve davet etmiştim.20 kişi kadar geleceğinden o kadar asabiydim ki işten erken ayrıldım.Eve geldiğimde, ev altüst durumdaydı: gazeteler, kitaplar, yataklar yapılmamış, banyo altüst.

Çocuklar da neredeyse okuldan dönecekti.

 

Her şeyi düzeltmem için ancak 2 saatim vardı.

İzah etmeye dahi vaktim olmadığından bir not yazmaya karar verdim.

Ancak büyük bir karton bulabildim, aceleyle üstüne:

İNSAN BOMBASI KIZDIRILIRSA PATLAR. MİSAFİR GELİYOR, ACELE YARDIMA İHTİYAÇ VAR diye yazdım

ve bir sicimle boynuma astım, ardından deli gibi işe giriştim.

Çocuklar eve geldiklerinde notu okudular ve hemen bana yardıma giriştiler.

Hiçbir şey söylemeden yatakları yapıp etrafı düzeltmeme yardım ettiler.

Tam banyoyu düzeltirken kapı çaldı.

Bir ara panikledim, ancak kapıdaki, fazladan iskemle istediğim komşumdu.

İçeri buyurduğumda girmek istemedi. Sürekli göğsüme bakmaktaydı.

Üstüme baktım ve aniden notun hala göğsümde olduğunun farkına vardım.

İzah etmeye çalışırken, adamcağız:

Ziyan yok, hanımefendi, sakinleyin, sakinleyin, ben size iskemleleri içeri alırım dedi...”

 

(Faber A, Mazlisk, E.-How To Talk So Kids Will Listen and Listen So Kids Will Talk-Avon Publishers-1980):

 

Kızgınlığımızı yıkıcı bir şekilde dile getirerek istenmedik olaylara neden olmak yerine,

bilinçlenerek önceden tedbir almak gerek karşı tarafı (çocuğu), gerek kendimizi, gerekse ilişkimizi korur.

 

Kişisel nedenler dışında, aşırı gürültü, kalabalık, acele, baskı, işlerin kötü gitmesi,

sinirli bir kişinin yanında olma gibi çevresel faktörler ve yorgunluk, açlık, baş ağrısı,

kadınların ay hali, sıhhat sorunları gibi bedensel faktörler de hoşgörü sınırlarımızı zorlar

ve bu gibi huzursuzlukların kızgınlığa dönüşmesine neden olabilir.

 

Dolayısıyla, eğer aşırı hırçın olduğumuzu, çocuğa fazla kızdığımızı fark ediyorsak:

 

Neden bu kadar sinirliyim? Gerçekten çocuğa mı kızıyorum?

Yoksa kızmak için bahane mi arıyorum? diye kendine bir düşünme payı ayırıp bilinçlenmek çok yararlıdır.

 

Bu şekilde, çocuğu bahane edip kızgınlık duygularımızı boşaltma, dolayısıyla rahatlama

(karşılığında da çocuğu kırma, ona yüklenme, ilişkiyi bozma) yerine,

bilinçli bir şekilde çocuğu ve çocukla ilişkimizi korur,

kızgınlık ve öfke duygularımızı gidermek için başka bir çareye başvurabiliriz.

 

Kimi insan kızgınlığını sokağa çıkıp yürüyerek, kimi odasına kapanarak kendi kendine,

kimi bir arkadaşıyla konuşarak, telefon ederek, veya örgü örmek, kitaplık düzeltmek,

yemek yapmak (veya yemek) gibi uğraşılarla giderir.

 

Ben çok kızgın olduğum zaman düşünce ve duygularımı sürekli yazarak gidermeye çalışırım.

Tanıdığım bir hanım, kızdığı zaman mutfağındaki bütün tencereleri dolaplardan indirir ve telle parlatırdı.

Bu şekilde öfke duygularını hareketle boşaltma ve rahatlama yolunu seçmişti.

 

Acaba siz kızgınlık ve öfke duygularınızı karşı tarafa zarar vermeden nasıl giderebilirsiniz?

...

 

Ancak bazı durumlarda, pek tabii, sokağa çıkmak, bir arkadaş bulup konuşarak rahatlamak,

veya örgü örerek kızgınlığını gidermeye ortam ve vakit yoktur.

Bu gibi durumlarda, gerçekten kızgınlığımız kendimizden kaynaklanıyorsa,

en yapıcı yöntem,tedbir alıp karşı tarafa haber vermektir:

 

Ben bugün çok sinirliyim, lütten bana ilişmeyin.

Çok yorgunum, en ufak gürültü beni sinirlendirecek, lütfen odanızda oynayın.

Bugün... nedenle biraz asabım bozuk, beni kızdırmamaya yardımcı olur musun?.

 

Bu şekilde bir taleple karşılaşan çocuk anne (veya babayı) anlar,

duygusuna veya durumuna saygı duyar ve ona yardım etmek için dikkat etme yolunu seçer.

Bu gibi bir yaklaşım, çocuğa kızgınlık ve öfke duygularının doğal olabileceğini anlattığı gibi,

bu duyguların yıkıcı olmadan da giderilebileceği mesajını vererek çocuğa iyi bir örnek oluşturur.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ANNE-BABANIN KIZGINLIĞINI DUYURMASI

KIZGINLIK NEDİR?

 

Kızgınlığın yapıcı bir dille ifade edilme yöntemleri

 

Şimdiye kadar, kızgınlık kendimizden kaynaklandığı zaman çocuğu kırmamak

ve ilişkimizi bozmamak için neler yapabileceğimizi konuştuk.

Şimdi ise, kızgınlığımız gerçekten çocuğun bir davranışı veya sözünden kaynaklanıyorsa,

neler yapabileceğimizi gözden geçirelim.

 

Gerçekten de çocukların bazı davranış veya sözleri

bizde göz ardı edilemeyecek derecede hoşnutsuzluk, kızgınlık duyguları yaratabilir:

Kaç kere tenbih ettiğimiz halde taşın üstünde yalın ayak dolaşması,

burnunu karıştırması, yeni koltuğun üzerine boya sürmesi, ters cevap vermesi, gibi...

Bu gibi durumlarda, genellikle kızgınlığımızı aniden ifade eder: Neden dikkat etmiyorsun?..

Sana bin kere tenbih ettim, ne laf dinlemez çocuksun...

Geri zekalı... Bıktım senden, gibi sözler sarf ederiz.

Burada dikkat edersek, sürekli sen diye hitap etmekteyiz…

Neden doğru dürüst yemek yemiyorsun?..

Sen çok yaramaz bir çocuksun. ...

Salak sen de...

 

Sen diyerek sarfedilen bu sözler aslında karşı tarafın, yani çocuğun kişiliğine bir saldırıdır.

Bu tür ifadeler çocuğu gocundurur, üzer, güvenini sarsar, ayrıca da sinirlendirir, kızdırır

ve direnmesine neden olur.

 

Kendimizi ele alalım: Akşam sofrayı kurarken elimizden bir tabak düşürsek,

eşimiz: Ne sakar şeysin. Bir sofrayı bile doğru dürüst kuramıyorsun.

Her şeyi kırıp döküyorsun, dese,

veya bir hesap yaparken yanlışlık yapsak: Ne geri zekalısın.

Bir hesap bile yapmaktan acizsin... dese,

veya annemiz, Ne biçim annesin sen? Çocuklarına bakmasını bilmiyorsun... dese,

neler hissederiz acaba?

 

Davranışımızı ne kadar değiştirmek isteriz?

...

 

Bu sözleri söyleyen kişiye karşı neler duyarız?

...

Sen dili ile olumsuz duygularını dile getirmek, eleştirmek, hoşnutsuzluğunu belirtmek,

karşı tarafta çok olumsuz duygular ve sonuçlar doğurur.

Çocuk kendini itilmiş, sevilmemiş, reddedilmiş hisseder, özgüveni sarsılır.

Özellikle geri zekalı... Salak gibi sıfat ve lakaplar çocukların benliğini çok zedeleyicidir.

 

Bir süre sonra çocuk bunların gerçek olduğuna inanabilir.

Kişiliğine gelen zararların dışında, sen dili ile ifade edilen hoşnutsuzluk ve eleştiri sözleri,

Çocuğun direnmesine, karşı gelmesine, kızmasına ve dolayısıyla söz dinlememesine neden olur.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ANNE-BABANIN KIZGINLIĞINI DUYURMASI

 

BİLiNÇLENME ALIŞTIRMASI

 

1) Bu hafta içinde kendi konuşma tarzımızı inceleyelim.

 

Kızgınlığımızı, hoşnutsuzluğumuzu ifade ederken sen dili kullanıyor muyuz?

...

 

2) En sık kullandığımız sen mesajları nelerdir? (Zaten sen adam olmazsın. Hiç laf dinlemiyorsun. gibi.)

...

 

3) En çok kullandığınız sıfatlar, nitelemeler var mı? (Geri zekalı, salak, tembel, gibi...)

...

 

4) Bunlardan arınmayı göze alabilir misiniz?

 

 

Beğenmediğimiz ve göz ardı edemediğimiz davranışlara tepki gösterirken sen dili ile konuşmanın sakıncaları çoktur.

 

Ancak, sen-dili yerine söyleyebileceğimiz başka bir tarz ne olabilir acaba?

 

 

Bu yeni tarza Ben-dili diyebiliriz.

 

*tna

1428

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEN DİLİ YERİNE BEN DİLİYLE KONUŞMAK

 

Çocuğun olumsuz davranışları karşısında alışılagelmiş tepkilerimiz şöyledir:

 

Örnek: Anne işten eve yorgun gelmiş, divana uzanmış dinleniyor.

 

Çocuksa mutfaktan tencere kapaklarını almış birbirine vurarak evi dolaşıyor:

 

Anne: Aliii, kes şu gürültüyü...

 

Çocuk: Dan, dan, dan...

 

Anne: Aliii, sana gürültü etme diyorum...

 

Çocuk: Dan, dan, dan..

 

Anne: Bu çocuk bir gün beni öldürecek, Aliii, sana sus diyorum, şimdi kalkarsam görürsün gününü...

 

Çoçuk: (Devam eder)...

 

Anne: Şimdi o kapakları alıp da kafana çalayım... Geri zekalı... Sana yapma demedim mi?..

 

Çocuk: (Devam eder) veya ağlar... Ama anne, ben oynamak istiyorum.

 

 

Anne bunun yerine ne yapabilirdi?

 

1) Olumsuz davranışa yargı koyacağına davranışı tanımlayabilirdi.

 

Yaramaz, geri zekalı yerine; Kapakları birbirine vurduğun zaman...

 

2) Olumsuz davranışın kendisi üzerindeki etkisini açıklayabilirdi. Bu çocuk

 

beni öldürecek yerine; Başım ağrıyor:

 

Kapakları birbirine vurduğun zaman başım ağrıyor (etki)

 

3) Durumun kendisinde yarattığı, duyguları açıklayabilirdi.

 

Şimdi kalkarsam görürsün gününü yerine; Sinirleniyorum (duygu).

 

 

Annenin bütün bir Ben mesajı şöyle olabilirdi:

 

İşten yeni geldim, çok yorgunum,

 

kapakları birbirine vurduğun zaman müthiş başım ağrıyor, çok da sinirleniyorum.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEN DİLİ YERİNE BEN DİLİYLE KONUŞMAK

 

 

Başka örnekler:

 

(1). Mehmet (7 yaş) yemek yerken yemeği üstüne döktü. Annesinin henüz giydirmiş olduğu kazağı lekeledi.

 

Genellikle Mehmet çok dikkatsiz yemek yiyor ve hem üstünü hem de masa örtüsünü sürekli lekeliyor.

 

 

“Ne pis çocuksun sen. Doğru dürüst yemek yemesini bilmiyorsunyerine,

 

Yemeğini yerken üstüne döktüğün zaman (davranış tanımı)

 

Tekrar yıkamam gerek (etki) ve boş yere yoruluyorum (etki)

 

Ve vakit harcadığıma da sinirleniyorum (duygu).

 

Acaba Mehmet hangi tepkiye daha olumlu karşılık verir? Birinciye mi? ikinciye mi?

 

 

***

 

(2) Çocuk sokakta oynadıktan sonra koşarak eve girdi Annee, nerdesin?

 

“Çabuk dışarı çık. Sana pis ayaklarla eve girme demedim mi?

 

Ne laf dinlemez çocuksun” yerine;

 

Anne: “Evi yeni silmiştim, çamurlu ayakkabılarla girdiğin zaman (davranış)

 

Tekrar silmem gerekiyor (etki) bayağı sinirleniyorum hem de yoruluyorum (duygu).”

 

 

Bu şekilde bir açıklama ile karşılaşan çocuk, (sen mesajının uyandırdığı savunuculuğu da olmadığından)

 

annenin neden kızdığını veya sinirlendiğini,

 

neden çamurlu ayakkabılarla girmemesi gerektiğini daha iyi anlar,

 

anneye küseceğine (Tamam, tamam, anladık.) davranışını değiştirmeye, daha dikkatli olmaya yönelir.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEN DİLİ YERİNE BEN DİLİYLE KONUŞMAK

 

 

Başka örnekler:

 

(3) Anne salonda misafiri ile konuşurken, Ebru (5 yaş) sürekli gelip bir şeyler istiyor ve anneyi rahatsız ediyor.

 

“Ebru, ben sana odanda oyna demedim mi? Niçin laf dinlemiyorsun?” yerine;

 

Anne: “Teyzenle önemli bir şey konuşuyorum.

 

Sürekli bir şey istersen (davranış) ne söylediğimi unutuyorum (etki).

 

Sözlerimi kesmeden biraz konuşmama imkan verirsen; çok sevineceğim” derse,

 

Çocuk annenin onu neden salonda istemediğini daha belirgin olarak anlar,

 

(teyze ile konuşmak için; Ebru’yu istemediğinden, sevmediğinden değil)

 

Anneyle daha kolay işbirliğine girer. Böylelikle başkalarına saygıyı da öğrenmiş olur.

 

Bu tür yaklaşımlar çocuklarda sorumluluk ve işbirliği duygularını arttırdığı gibi,

 

Hem söz dinlemelerine hem de anne veya babayı memnun etmek için

 

Davranışlarını düşünerek değiştirmelerine yol açar.

 

 

***

(4) İşten çok yorgun olarak döndüğüm bir akşam üstü, salonda oturmuş kahve içerken,

 

Aynı odada arkadaşıyla TV seyretmekte olan Erez (6 yaş) arkadaşına:

 

Gel odamda oynayalım, sonra seyrederiz dediğini duydum,

 

Hayretle onları seyrederken Erez’in yolda Annemin TV’den başı ağırır dediğini duyarak iyice şaşırmıştım.

 

Tabii, sonra Erez’e anlayışından dolayı teşekkür etmekten kendimi alamadım

 

Ama Ben mesajlarının uzun süreli geçerliliğine de daha çok inandım.

 

 

Ben mesajları istek, gereksinim ve duygularımızı bilinçli ve saygılı bir şekilde karşı tarafa anlattığından,

 

Böylelikle de çocuğun bizi anlamasına olanak sağladığından saygılı bir iletişim temeli kurar.

 

Uzun bir süre ben mesajları ile uyarılan çocukların bir müddet sonra

 

Kendilerini ben mesajları ile dile getirdikleri gözlenmiştir.

 

 

Kızgınlık ve öfke gibi olumsuz duygularımızı yapıcı bir dille ifade etmek öğrenilebilir bir yöntemdir.

 

Kızgınlığın veya olumsuz duyguların yapıcı ifadesi için önce ne hissedildiği hakkında bilinçlenmek,

 

Bu duyguyu ifade etmek ve buna olumsuz davranışın kişi üzerinde yarattığı etkiyi eklemek gerekir.

 

 

"Sokağa beraber çıktığımızda her gördüğünü istediğin zaman (davranışın tanımı)

 

Çok sinirleniyorum (duygu) zira hem para harcamam gerekiyor, (etik)

 

Hem de herşeye hayır olmaz demek gerekiyor (etki).

 

Beraber çıkmanın keyfi kaçıyor (etki):"

 

 

 

Bu durumun normal tarzda ifadesi aşağı yukarı şöyle olabilirdi:

 

Ne yaramaz çocuksun. Bir daha seninle sokağa çıkmayacağım.

 

(bir daha sefer seni evde bırakacağım!)

 

Çocuk hangi ifadeyi daha iyi anlar acaba?

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEN DİLİ YERİNE BEN DİLİYLE KONUŞMAK

 

***

 

"Kes şu gürültüyü, geri zekalı! Çabuk odana git, gözüm görmesin!"

Diyerek KIZIP SUÇLAYACAĞINIZA..,

 

KENDİNİZİ İFADE EDİN,

"Ali, işten yeni geldim, çok yorgunum. Kapakları birbirine vurduğun zaman müthiş başım ağrıyor."

 

Çocuklar, kızgınlık veya öfkemizin gerçek nedenini anladıklarında

bize yardım etmek için davranışlarını değiştirebilirler.

 

"Çabuk defolun buradan, ne çekilmez şeylersiniz!" Diyerek KIZACAĞINIZA,

 

ÖNCEDEN TEDBİR ALIP NEDENLERİ AÇIKLAYIN,

 

"Bu akşam misafirim var, çok telaşlıyım. O zaman da sinirli oluyorum.

Lütfen beni rahatsız etmeyin olur mu?."

 

Önceden önlem alınıp, durum ve duygular açıklandığı zaman anlaşılma olasılığı çok daha yüksektir.

 

ÇOCUĞU SUÇLAYACAĞINIZA, "Nerede kaldın? saatin kaç olduğunun farkında mısın?"DUYGULARINIZI İFADE EDİN. "Nerede kaldın? Çok merak ettim."

ÇOCUĞU CEZALANDIRACAĞINIZA, "Bir daha arkadaşlarla buluşmak yok!"

KABUL EDEBİLECEĞİNİZ BİR YOL GÖSTERİN. "Bir daha sefer geç kalırsan telefon et."

Çocuk yaptığı olumsuz davranışların farkındadır. Suçlanırsa daha çok savunuculuğa geçer.

Olay kavgaya dönüşür. Buna karşılık annenin (babanın) gerçek duyguları ve alternatifler,

çocuğu onlarla işbirliği yapamaya sevkeder.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEN DİLİ YERİNE BEN DİLİYLE KONUŞMAK

 

***

 

ALIŞTIRMA

 

Aşağıda bazı olumsuz davranış örnekleri verilmiştir.

 

Bu gibi durumlarda ifade edebileceğimiz… Ben mesajları ne olabilir?

 

1) Çocuk okuldan gelir gelmez çantasını kapının önünde bırakıyor ve oyuna gidiyor.

 

Çantayı kaldırmak her gün anneye düşüyor. Ben dili ile mesajınız ne olabilir?

 

...

 

(Örnek: Çantanı kapının önünde bıraktığın zaman her gün benim toplamam gerekiyor

 

hem yoruluyorum hem de sinirleniyorum veya Ayağım takılıp düşeceğimden korkuyorum.)

 

2) Çocuğunuz okuldan gelince derse oturmuyor, sürekli annenin hatırlatması, ikaz etmesi gerekiyor.

 

Ben dili ile mesajınız ne olabilir?

 

...

 

(Örnek: Dersini yapman için sürekli ikaz etmek gerekiyor, bu da beni hem yoruyor hem de sinirlendiriyor

 

Veya Dersini yapacağına oynadığın zaman, dersin yemekten sonraya kalıyor

 

Ve benim sana yardım etmem gerekiyor,

 

Yemekten sonra dinleneceğime (TV’ye bakacağıma) ders yapmak beni kızdırıyor (sinirlendiriyor).

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEN DİLİ YERİNE BEN DİLİYLE KONUŞMAK

 

***

 

HATIRLATMA

 

Kızgınlık ve öfke duyduğunuz sinirlendiğiniz zaman:

 

 

1) Kızgınlık kendinizden (özel yaşantınızdan, kendi sorununuzdan) kaynaklanıyorsa,

 

Önceden tedbir alıp durumu açıklayın.

 

(Bugün çok sinirliyim, beni rahatsız etmeyin)

 

(Bugün çok yorgunum, gürültüye tahammüt edemiyeceğim)

 

 

2) Duygu ve düşüncelerinizi sen dili yerine ben dili ile açıklayın.

 

Kavga etmeyin. Uslu durun yerine;

 

Kavga ettiğiniz zaman hem başım ağrıyor, hem de üzülüyorum.

 

 

3) Suçlayacağınıza, davranışı tanımlayın:

 

Geri zekalı, Tembel yerine;

 

Yemeğini (dersini) vaktinde bitirmediğin zaman...

 

4) Karşı tarafa yükleneceğinize, davranışın veya durumun kendi üzerinizdeki etkisini açıklayın:

 

Sınıfta kalacaksın, Hasta olacaksın, Büyümeyeceksin yerine,....

 

yaptığın zaman çok vakit kaybediyorum, çok ta yoruluyorum:

 

 

5) Tehdit edeceğinize, duygularınızı açıklayın:

 

Bu evden gideceğim, Bıktım artık, Seni geberteceğim yerine;

 

Çok sinirleniyorum, Çok içerliyorum, Kızıyorum, Kırılıyorum gibi.

 

*tna

1460

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KARŞILIKLI GÜVEN

 

ÇOCUĞUN GÜVENİNİ ARTTIRMAK

 

Çocuğun sosyal gelişmesi sürecinde geliştirdiği kişilik, en yakın çevresi,

 

yani anne-baba, kardeşler ve ev içinde yaşayan diğer aile üyeleriyle yakından ilişkilidir.

 

Bu çevrenin çocuğa gösterdiği olumlu ve olumsuz tepkiler, çocuğun kişiliğinin gelişmesinde önemli rol oynar.

 

Şöyle ki, söylediklerine aldırış edilmeyen, fikrini belirtmeyen veya belirttiği zaman sürekli eleştirilen

 

veya sürekli düzeltilen çocuk haliyle suskun, içine kapanık ve güvensiz, veya huysuz ve saldırgan olabilir.

 

Buna karşılık, söyledikleri çok önemli olmasa da dinlenen, önemsenen, fikrini belirtmesine müsaade edilen,

 

fikri çok geçerli olmasa da duyulan, sürekli eleştiriye uğramayan çocuk ise daha güvenli,

 

daha sosyal ve daha sağlıklı bir kişilik geliştirir.

 

 

Çocuğun güvenini arttırmakta önemli olan 5 etken vardır:

 

1) Çocuğun kendini ifade etmesine müsaade etmek, çocuğu dinlemek,

 

fikri önemli olmasa da dikkate almak, yani çocuğu duymak.

 

2) Çocuktan yaşı ve kapasitesi dışında davranışlar beklememek.

 

(Örneğin misafirlikte 2 saat hiç kımıldamadan uslu uslu oturması

 

veya 3 yaşında bir çocuğun üstünü hiç kirletmeden yemek yemesi gibi...)

 

3) Çocuğun bazı küçük sorumluluklar yüklenmek isteyeceğini bilip

 

bunları başarmasına müsaade ve olanak sağlamak.

 

4) Çocuğun çabasını övmek ve yüreklendirmek.

 

Çocuğun başarısızlıklarını kişiliğiyle bağdaştırmamak,

 

başarısızlıkları birer öğrenme öğesi olarak görebilmesine yardımcı olmak.

 

 

Anne ve baba, çocuğun yaşamında kendine davranış modeli olarak seçtiği ilk örneklerdir.

 

Çocuk her yaptığında anne ve babasını taklit eder.

 

Şöyle ki, anne-baba saygısız davranıyorsa, çocuk da ilişkilerinde saygısız olur,

 

anne-baba sürekli eleştirici ise,

 

çocuk da bir şey beğenmeyen, huysuz, eleştirici bir kişi olmaya yönelir.

 

 

Ancak, davranışları hoşgörü yaşı çerçevesinde anlayışla kabul edilen çocuklar,

 

kendilerini ve kişiliklerini daha rahat ifade edebildiklerinden,

 

daha huzurlu ve güvenli bir kişilik geliştirirler.

 

*tna

1560

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KARŞILIKLI GÜVEN

ÇOCUĞUN GÜVENİNİ ARTTIRMAK

 

Çocuğun güvenini arttırmak ve kişiliğini geliştirmek için,

 

ev içinde yapılabilecek basit yaklaşımlar özellikle şu ilkeler üzerinde kurulmuştur:

 

 

1) Anne-babalar çocukların ilk ve en önemli öğretmenleridir.

 

Anne-babalar, çocuklarda gelişen davranışların temel örnekleridir.

 

Dolayısıyla, çocuk bir görevin nasıl yapıldığını açıkça görürse veya bir kişi ona gösterirse, iyi öğrenir.

 

 

2) Kişi bir öztanımla dünyaya gelmez. Öztanım önemli kişilerle oluşan iletişimler ve deneyimlerle oluşur.

 

 

3) Çocuk değer ve başarı hisleri duyabilmelidir. Çocuk öğrenmediği davranışlarda başarı gösteremez.

 

Ancak, başarısızlıklarına rağmen kendini olumlu bir kişi olarak algılayabilmeli, yani sevildiğini kabul edildiğini bilmeli ve

 

başarısızlıklarını kişiliği ile bağlantılı olmadan birer öğrenme öğesi olarak görebilmelidir.

 

 

4) Anne-baba yönlendirmelerle çocuklarda becerilerin gelişmesine yardımcı olanaklar yaratabilirler.

 

 

5) Çocuk değer ve önemini, anne-babasının kendisine gösterdiği sözlü ve sözsüz sevgi ifadelerinden anlar.

 

 

6) Yüreklendirme, çocuğun kendini değerli algılayabilmesi için çok önemlidir.

 

Yüreklendirme, çocuğun olumlu taraflarına dikkatini yöneltmekle başlar:

 

Çocuğun davranışlarının olumlu yönlerini dile getirir, çocuğa güveni belirtir.

 

 

Yüreklendirme, mükemmellik ve başarı isteyeceğine, çaba ve ilerlemeleri takdir eder.

 

Yüreklendirme, çocuğu kendi olduğu için ve olduğu gibi kabul etme ve değer vermedir

 

(şöyle olsaydın daha çok kabul ederdim, demek değildir.)

 

 

Anne-baba, olumlu bir Öztanım dili kullanarak çocuklarına örnek olmayı ve

 

istenilen davranışları açıkça göstermeyi öğreneceklerdir.

• Anne-baba, çocuğu yönlendirecek ve yardımcı olarak çocuğun bazı görevleri başarmasına olanak sağlayacaklardır.

 

• Anne/baba, çocuğun yaptıklarını olumlu ifadelerle yüreklendireceklerdir.

 

 

Bu gibi bir yaklaşımın sonucunda, çocuk kendisine verilen görevi başarı ile yerine getirecek ve

 

kendi hakkında olumlu öztanım ifadeleri kullanabilecektir,

 

 

şöyle ki: Ben bunu yapabilirim. Ben bu konuda becerikliyim, Ben alışveriş yapmasını bilirim gibi...

 

Bu gibi öztanımlar, çocuğun güveninin gelişmesinde ve

 

daha ileriki safhalarda karşılaşabileceği güçlükleri yenebilmekte çok yardımcıdır.

 

Bu konuda unutulmaması gereken, çocukların ancak tekrarlarla öğrenebildikleridir.

 

Çocukların öğrenebilmeleri ve başarılı olabilmeleri için tekrar şarttır.

 

*tna

1596

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KARŞILIKLI GÜVEN

ÇOCUĞUN GÜVENİNİ ARTTIRMAK

 

ALIŞTIRMALAR

 

1) Masa kurmakta başarılı olmak:

 

a-) Örneklemek: Yapılması gerekeni gösterin, açıklayın ve olumlu bir öz tanım ifadesi kullanın:

 

(Şimdi masayı kuracağım. Önce masanın üzerine bir örtü koyuyorum. Örtünün masayı iyice örtmesine dikkat ediyorum.

 

Sonra her kişi için bir tabak koyuyorum. Tabağın sağ tarafına bir bıçak koyuyorum, sol tarafına da bir çatal koyuyorum.

 

Bardağı da tabağın önüne koyuyorum. Herkese aynı şeyi yapıyorum. İşte oldu, ben masa kurabilirim.)

 

 

b-) Yönlendirmek: Çocuğu masa kurarken doğru yapması için yönlendirin ve başarılı olmasına yardımcı olun:

 

(Önce örtüyü masanın üzerine koy, her tarafı örtmesine dikkat et. Şimdi her kişi için bir tabak koy, güzel.

 

Şimdi her tabağın sağ tarafına bir bıçak koy, aferin, çok güzel şimdi sol taraflara da birer çatal koy, oldu.

 

Şimdi bardakları tabakların önüne yerleştir.)

 

 

c-) Yüreklendirmek: Çocuğu yüreklendiren olumlu ifadeler kullanın.

 

(İşte oldu. Masa kurabiliyorsun. Böyle becerikli bir yardımcım olduğuna çok memnunum.

 

Çatallarla bıçakları doğru yerlere koydun. Bana yardım ettiğin için çok mutluyum.)

 

*tna

1602

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KARŞILIKLI GÜVEN

ÇOCUĞUN GÜVENİNİ ARTTIRMAK

 

ALIŞTIRMALAR

 

2) Çamaşırı renkli ve beyaz olarak ayırmak:

 

a-) Örneklemek: Yapılması gerekeni gösterin, açıklayın ve olumlu bir öztanım ifadesi kullanın:

 

(Anne (veya baba) çamaşırı istediği gibi gruplara ayırır. Çocuğa da bir sepet çamaşırı ayırt etmek için kenara koyar.

 

Kendi gruplara ayırırken çocuğa ne yaptığını açıklar: Şimdi çamaşırları renklerine göre ayıracağım.

 

Bu kırmızı gömleği şu tarafa, şu beyaz çamaşırı da bu tarafa koyacağım.

 

Çorapları şu küçük kaba koyuyorum... gibi.

 

Sonra da olumlu bir öztanım ifadesi kullanılır: Çamaşırları renkliler ve beyazlar olmak üzere doğru ayırdım gibi)

 

 

b-) Yönlendirmek: Çocuğu çamaşır ayırırken doğru ayırması için yönlendirin ve başarılı olmasına yardımcı olun:

 

(Çocuğa bir sepet çamaşır verin (yapabileceği kadar) doğru ayırım yapması için yönlendirin,

 

Soru sorun: Bu gömlek ne renk? Beyazlar grubuna girer mi? Havlularla birlikte koyabilir miyiz? gibi.)

 

 

c-) Yüreklendirmek: Çocuğu yüreklendiren olumlu ifadeler kullanın:

 

(Çocuk çamaşırları ayırdıkça yüreklendirin: Öğrenmek zor olmadı. Gerçekten iyi ayırt etmesini biliyorsun.

 

Bana yardımcı oldun, daha az yoruldum. )

 

 

Yanlışları soru sorarak düzeltin: Sence bu çamaşır renkliler grubuna mı girer?

 

Neden farklı bir ayırım gerektiğini açıklayın. Takdir edin.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KARŞILIKLI GÜVEN

ÇOCUĞUN GÜVENİNİ ARTTIRMAK

 

ALIŞTIRMALAR

 

[3) Oyuncaklarını toplamak

 

a-) Örneklemek: Yapılması gerekeni örnekleyin ve olumlu bir öz tanım ifadesi kullanın:

 

(Anne/baba) çocukla birlikte oyuncakları toplayacaklar.

 

Önce hangi oyuncakları nereye koyduğunuzu sözel olarak açıklayın:

 

 

( Şimdi arabaları büyük ayakkabı kutusuna koyacağım.

 

Kalemleri de kalem kutusuna yerleştireceğim.

 

Her şeyi yerinde bulmak hoşuma gidiyor.

 

Ben oyuncakları güzel ayırıp yerleştirmesini biliyorum.)

 

 

b-) Yönlendirmek: Çocuğa ne yapması gerektiğini açıklayın:

 

(Şimdi senin sıran. Küpleri küp kutusuna yerleştir. Tamam. Güzel oldu. Şimdi de kitaplarını kitaplığa koy. Oldu.)

 

 

c-) Yüreklendirmek: Çocuğu yüreklendiren olumlu ifadeler kullanın:

 

(Oyuncaklarını gerçekten güzel topluyorsun.

 

Bu şekilde oyuncakları toplamaya yardım etmen çok iyi oldu.

 

Hiç yorulmadım. Her şeyi yerinde görmek ne güzel oluyor. gibi).

 

*tna

1616

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KARŞILIKLI GÜVEN

ÇOCUĞUN GÜVENİNİ ARTTIRMAK

 

ALIŞTIRMALAR

 

4) Anne-baba ve çocuk birbirlerine sevgi ifadelerinde bulunacak.

 

a-) Örneklemek: Yapılması gerekeni açıklayın ve olumlu bir öztanım ifadesi kullanın:

 

(Gel seninle Seni seviyorum, çünkü... oyununu oynayalım. Ben başlıyorum.

 

Seni seviyorum çünkü gülümserken gözlerinin içi parlıyor veya

 

Seni seviyorum, çünkü düşündüğün zaman burnunu kırıştırıyorsun.)

 

b-) Yönlendirmek: Çocuğa ne yapması gerekeni açıklayın ve başarılı olmasına yardımcı olun:

 

(Şimdi senin sıran. Beni niçin sevdiğini söyleyeceksin. Sonra da ben sana, başka bir nedenle seni sevdiğimi söyleyeceğim.

 

Çocuk: Seni seviyorum, çünkü benimle oynuyorsun. Anne(baba): Seni seviyorum, çünkü...)

 

c-) Yüreklendirmek: Çocuğu yüreklendiren olumlu ifadeler kullanın:

 

(Beni sevdiğini söyleyince çok mutlu oluyorum. Beni .......... nedenle sevdiğini söylemen çok hoşuma gitti.)

 

***

 

Aynı yöntemlerle yapılabilecek alıştırma ve güven arttırıcı oyunlar şöyle olabilir:

 

Havuç ayıklama ve kesme, saksıları sulama, çorapları katlama, çekmeceleri düzeltme, çiçek ekme ve büyütme,

 

yemekte kendi kendine servis yapma, resimlere bakarak hikaye anlatma, annenin (babanın) telefonlarını çevirme,

 

portakal suyu hazırlama, yatak yapma, bakkaldan alışveriş yapma, v.b.

 

 

Bu gibi basit işlere katkıda bulunan çocuğun el becerileri geliştiği gibi, kendine güveni de artar.

 

Bunların yanında başarmanın ve aile büyüğü tarafından yüreklendirilip beğenilmenin verdiği haz da

 

çocuğun kişiliğinin gelişmesine ve sorumluluk almasına yardımcı olur.

 

ÖRNEKLEYİN, Şimdi bıçağı tabağın sağ tarafına koyuyorum,

 

AÇIK DİLLE ANLATIN. Çatallıda sol tarafa...

İstenilen davranışları açık dille anlatıp örneklemek çocuğun öğrenmesine yardımcı olur.

 

ÇOCUĞU YÖNLENDİRİN, Şimdi senin sıran. Tabağı ortaya, tamam bıçağı sağ tarafa, güzel...

ÇOCUĞU YÜREKLENDİRİN. Masa kurmasını biliyorsun! Bana yardımcı oldun!

 

Çocuğun başarmasını sağlamak, onun heves ve güvenini arttırır.

 

*tna

1622

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.