Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BENİ DUYUYOR MUSUN? Leyla Navaro


GeceKuşu

Önerilen İletiler

NASIL BİR DİSİPLİN?

 

DİSİPLİN YALNIZ ÇOCUKLAR İÇİN DEĞİLDİR

 

İşin garibi, evlerinde disiplin sağlanamamasından yakınan birçok yetişkin,

Disiplini sadece çocuklara uygulanması gereken bir yaptırım olarak görürler.

Sanki disiplin sadece çocuklar içindir.

Çocukların davranışlarını kontrol eden bir mekanizmadır.

Sanki yetişkinlerin disipline ihtiyacı yoktur, çünkü onlar büyüktür...

 

Anne/baba çocuklarının sigara içmelerini kesinlikle yasaklar

Ve bu konuyu sık sık gündeme getirir,

Onların sigara içtiğini duyarlarsa çok fena kızacaklarını belirtirler.

Ve bir gün çocuğun sigara kullandığı anlaşıldığında yer yerinden oynar.

Çocuk: “Ama baba siz de içiyorsunuz...” demeye kalkıştığında,

Ben büyüğüm, içerim diye kükrenir.

 

Disiplin kural ve yasaklarının inandırıcı olması için uygulayıcının da onlara uyması gerekir.

Aslında gerçek disiplin kişinin kendiyle başlar.

 

Anne/baba sigaranın zararlarına gerçekten inanıyorsa, sigarayı kendi de bırakır,

Hiç değilse çocuklarına sigarayı bırakmaya çalıştığını, buna güç sarfettiğini,

Ancak şu sıralarda pek başarılı olmadığını,

Fakat hiç değilse onların buna alışmasından çok endişe ettiğini açıklayabilirdi.

Böylelikle hem sigara konusunda daha inandırıcı olur,

Hem de çocuklarının korkusu yerine saygısını kazanırdı.

 

Evde disiplinin yürümemesinin en önemli nedenlerinden biri,

Yetişkinlerin dediğimi yap, yaptığımı yapma felsefesiyle yaptırımlara girişmeleridir.

 

Yetişkinler içki, sigara içerler,..

çocuklarının yanında kıyasıya kavga eder,..

kötü sözler sarf ederler,..

çocuklarına veya birbirlerine el kaldırırlar,..

verdikleri sözü tutmazlar,..

Ama eğer çocuklar bunlardan birini yapmaya kalkarsa, çok kötü kızarlar...

 

Eğer baba sürekli çocuklarını veya anneyi döverse,..

Kardeşini dövdü diye dayak yiyen çocuk ne düşünür acaba?

Kardeşini dövmemesi veya kendini kontrol etmesi istendiğinde ne kadar inanabilir?

 

Eğer yalan söylenmez, yalan söylemek çok kötüdür denilen bir çocuk,

Kapı çaldığında "evde olmadığımı söyle" durumuyla karşılaşırsa yalan konusunda ne düşünür acaba?

BİRAZ DÜŞÜNELİM:

 

(Örnek: Çocuğun dersi vaktinde yapması, ertelememesi istenirken, kendi işini devamlı ertelemek;

çocuğun eve vaktinde gelmesi istenirken, kendi sürekli geç kalmak, gibi...Vb...)

Acaba siz de çocuklarınızdan beklediğiniz disiplinli davranışları ne kadar kendiniz de yapıyorsunuz?

Bunlardan hangilerini tekrar gözden geçirebilir veya değiştirebilirsiniz?..

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 119
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

464

NASIL BİR DİSİPLİN?

 

DİSİPLİN VE YAŞAMIN TADI

 

Gerçek disiplinin belirgin olmadan uygulanan,

 

Ama mevcut ve yaşamın tadını kaçırmayan disiplin olmalıdır...

 

Çok belirgin, çok ortalıkta otoriteye, hayatın tadını kaçıran disiplinine karşılık,

Belirgin olmayan ama mevcut, işleyen, sevgi ve yaşam dolu disiplin yaratılabilmelidir...

 

Aslında, toplumumuzda da disiplin,

Genellikle, kayıtsız şartsız bir yaptırım olarak algılanır.

Otoriteni kullanmazsan tepene binerler.

Çocuklar sıkı bir disiplin içinde büyütülmelidir.

Yoksa bir yere varamazsın,

Eğer disiplinden bir gün fire verirsen, tepene çıkarlar diye düşünülür.

 

Ancak, ev bir okul veya karargâh değildir.

Çocuklar da mutlaka sindirilmesi gereken asiler...

Ev aslında, küçük büyük herkesin mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürebileceği bir ortamdır.

Salt disiplin adına evi yaşanmaz hale getirmek ve yaşamın tadını kaçırmak çok acıdır.

 

Sağlanmak istenen düzen, bir güç kavgasına, o evde kimin sözünün geçtiğinin ispatına dönüşürse,

sonuçlar disiplin değil, korkuyla uygulanan yaptırımlar olur..

Gerçek disiplin sevgi ve anlayış ister.

 

Disiplin uğruna o evde yaşamın tadı kaçıyorsa,

 

Evde disiplin değil yaptırım uygulanıyor demektir.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

 

EVİN DİSİPLİN KURALLARI NEREDE YAZAR?

 

 

Örnek hikâyecik 2;

 

Okula yeni başlayan Emre, ilk günler eve döndüğünde hemen derse oturacağına kız kardeşiyle oyuna dalıyordu.

Annesi Emre’ye; Dersini yaptın mı? Neden dersini bitirmeden oynuyorsun? diye çıkıştı..

Emre ağlamaya başladı, direndi...

 

Emine Hanım’a; Daha çocuk okula yeni başladı.

Eve gelir gelmez ders yapması gerektiğini belki de bilmiyor dendiğinde,

Emine Hanım gayet emin bir tavırla, Bilmez olur mu? Bilmesi lazım.

Okuldan gelince ilk işi ders yapmak. Bunu bilmeyecek ne var dedi.

 

Peki, bunu Emre’ye hiç anlattınız mı?

Bunda anlatacak ne var? Bilinen bir şey... Okul dönüşü her öğrenci derse oturur...

 

Acaba Emre’ye ders çalışma disiplinini kim öğretti?

 

Emre’nin çevresinde başka okul çocuğu yoksa; yani böyle bir davranışın yapıldığını görmemişse,

Ona da kimse bunu öğretmemişse, gerçekten eve gelir gelmez derse oturması gerektiğini bilebilir mi?

 

Birkaç gün önce oyun çocuğu iken birdenbire okul çocuğu olan

6 yaşındaki bir çocuğun yapılması gereken davranışlara vakıf olması beklenebilir mi?

 

Biz büyükler, bazı davranış ve beklentileri o kadar doğal karşılarız ki,

Açıklamaya bile neden görmeyiz. Ancak yapılmazsa da kızarız…

 

 

Emine Hanım, okul açılmadan önce Emre’ye;

Bak yakında okul açılıyor. Sen artık okullu bir çocuk oluyorsun.

Sabahları erken kalkmamız ve hemen hazırlanmamız gerekecek.

Okuldan döndüğünde de sana kahvaltını hazırlayacağım.

Yer yemez hemen ev ödevine oturman lazım.

Ödevini bitirdikten sonra istediğin kadar oynarsın diyebilirdi.

Emre okula başlayınca kendisinden beklentileri daha açık olarak bilir,

Ne yapıp yapmaması gerektiğini önceden düşünebilir, böylelikle azar işitmekten kurtulurdu.

 

Bu gibi açık olmayan beklenti ve kuralların aniden uygulanışını

Ve bu nedenle oluşan sorunları sürekli duyarız:

 

Akşam saat kaçta yatılması gerektiği açıklanmadan;

“Haydi, çabuk yatağa kumandası” ve direnişler;

 

Arkadaşlarıyla sokağa çıkan çocuğun saat kaçta evde olması gerektiğini söylemeden

Geç kalırsa çıkışmalar. “Ama saat 6’da döneceğini bilmen gerekir”;

 

Evde misafir olduğunda, çocuk oturma odasına gelmişse;

“Misafire merhaba dedin mi? Ne kadar ayıp...

Çabuk teyzenin elini öp bakiyim” gibi utandırmalar...

 

Başarılı disiplin uygulanmaz, öğretilir.

Çocuğun günlük yaşamıyla ilgili beklentilerin neler olabileceğini ona açıklamak,

Ondan nelerin beklenildiğini söylemek, ona öğretmek,

çocuğu boşuna azardan korumaktır.

 

 

BİRAZ DÜŞÜNELİM:

 

(vaktinde ne demek?) - ( Geç sizce kaçtır’?)

 

Acaba evinizde yapılması ve yapılmaması gereken davranışlar açık olarak dile getiriliyor mu?

 

Örnek: (Akşam, vaktinde yatmak lazım gibi açık olmayan öğüt yerine;

Akşam TV’deki Uykudan Önce programından sonra da yatmaya gideriz, tamam mı?.. Gibi.)

 

(Eve geç kalma yerine Saat 7’den geç kalma, olur mu?.. Gibi.)

Söylemeden beklemek ve olmadı diye kızmak kişiye gerçek bir haksızlıktır.

 

Beklentilerimizi, ev kurallarını, yapılması ve yapılmaması gerekenleri

 

Önceden biraz zaman ayırarak, çocuğa açık bir dille anlatıp,

 

Ona doğru davranma şansı tanırsak, sorunlarımızı büyük ölçüde azaltmış oluruz.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

585

NASIL BİR DİSİPLİN?

(DİSİPLİNDE TUTARLILIK)....ÖNCE HAYIR SONUNDA BIKIP EVET

 

Evde disiplinin yürümemesi ve çocukların söz dinlememesinin en önemli nedenlerinden biri

disiplin uygulamasındaki devamsızlık ve tutarsızlıktır.

 

Tutarsızlığı 3 değişik şekilde tanımlayabiliriz:

1-Devamsızlık,

 

2-Keyfi değiştirmeler ve

 

3-Hayırların gerçek hayır olmaması.

 

***

 

Örnek hikâyecik 3;

 

Orhan’ın (6 yaş) her akşam saat 8.30’da yatması kararlaştırılmıştı.

2 akşam her şey çok düzgün gitti, Orhan saat 8.30’da yatağa girdi.

 

Çarşamba akşamı, Orhan’ın babası geç geldiğinden, yemek saat 8.30’da bitti, Orhan’ın yatması 9.20’yi buldu.

 

Perşembe akşamı Orhan saat 8.30’da yatmamakta direndi.

Fevziye Hanım da o gece çok yorgundu. Peki, TV’deki diziyi izleyelim, öyle yatarsın dedi.

 

Cuma akşamı Orhan, ertesi gün okul yok diyerek 8.30’da yatmak istemedi.

 

Ertesi hafta artık Orhan’ı saat 8.30’da yatırmak tekrar bir tartışma ve kavga haline dönüşmüştü.

 

Devamsızlık gösteren kuralların kalıcı olması çok zordur.

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

(DİSİPLİNDE TUTARLILIK)

Disiplinde başarısızlığın diğer bir nedeni de, kuralların keyfi olarak değiştirilmesidir.

 

 

Örnek hikâyecik 4;

 

Her cumartesi öğleden sonra arkadaşlarıyla buluşmasına izin verilen Ayşe’ye (15 yaş),

o hafta cumartesi günü babası izin vermedi.

Nedenini sorduğunda, Osman Bey; Bugün keyfim yok. Bir hafta da çıkmayı ver dedi.

Ayşe direndi, ağladı, ancak Osman Bey daha da katılaşarak;

Böyle devam edersen hiçbir zaman çıkamazsın dedi.

 

Bu şekilde keyfi olarak değiştirilen kurallar,

Çocukta direnç, kırgınlık, karşı koyma, asilik gibi tepkiler yarattığı gibi,

Evdeki diğer konulara da sirayet eder. Tartışmalar bitmez, tükenmez.

 

Örnek hikâyecik 5;

 

Zeynep’in (4 yaş) hergün saat 2 ile 4 arası yatması beklenmektedir.

Ancak, Esin Hanım bazı günler saat 3’te ziyarete gitmek istediğinden,

Zeynep’i de beraberinde götürmekte, o günler Zeynep öğle uykusuna yatmamaktadır.

Sokağa çıkılmadığı günler ise, mutlaka yatması beklenmektedir.

Ancak bazen, bir komşu veya çocuklu bir misafir geldiğinde, annesi Zeynep’e;

Bugün öğle uykusuna yatmasan da olur demektedir.

 

Pek tabii, sonuçta Zeynep yatması gerektiği günler de yatmamakta direndi,

bahaneler buldu, ağladı ve öğle uyku konusu evde sorun haline geldi.

 

Keyfi değiştirilen kurallar devamlılık gösteremez ve sürekli tartışma konusu olur.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

(DİSİPLİNDE TUTARLILIK)

 

Tutarsızlığın diğer bir şekli de hayırların gerçek hayır olmamasıdır.

 

 

Örnek hikâyecik 6;

 

İpek Hanım Aslı’ya, sokağa çıktıklarında devamlı bir şey istememesini defalarca tembih etmişti.

Benden hiçbir şey isteme, çünkü almayacağım demesine rağmen, Aslı her gördüğü şeyi istemeye devam ediyordu.

Yol boyunca onu bunu istemesine sürekli karşı koyan İpek Hanım, artık dönüş yolunda Hadi peki, şu kalemi alalım dedi.

 

Ancak bütün yol boyunca hayır deyip direnmesine rağmen en sonunda kabul edip bir şey almanın,

aslında Aslı’ya ne öğrettiğinin farkında değildi İpek Hanım.

 

Aslı, Devamlı ister ve annemi bıktırırsam ona istediğimi aldırırımı yaşayarak öğrenmekteydi.

***

Tutarsızlığın diğer bir şekli de hayırların gerçek hayır olmamasıdır.

 

Yani, yasaklanan bir şeyin herhangi bir nedenle sonradan vazgeçilmesidir.

 

(çocuk çok ağladığı için, o gün evde çok misafir olduğundan, anne-baba o gün uğraşmak istemediğinden, vb.)

 

(Hadi peki, ama bu seferlik, Al, al da sus artık, Aman, peki...)

Yani hayırların sonradan peki’ye dönüşmesidir.

 

 

Aslında hayırlarımızın gerçek hayır olduğuna çocuğu inandırmak ve bu tür yıpratıcı oyunlara girmemek için,

(Ben ne biçim anneyim, aslında küçük bir şey alsam ne olur? veya Çocuğu da çok ağlattım, acıyorum gibi)

o anda duygularımıza kapılarak tutum değiştirmememiz gerek çocuk, gerek kendimiz için daha sağlıklıdır.

 

Çocuk nasıl olsa elde edemeyeceği bir şey için boş yere enerji tüketip yıpratıcı bir davranışa alışmaz,

 

Anne veya baba bu yıpratıcı oyunu oynamayarak sınırlarını açıkça belli ederler.

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

656

Bosanmis aile cocuklari disiplin konusunda daha zorlaniyor

 

Bence ailer bosansada cocuk yetistirmede ayni kurallari almalari cocuk sagligi ve psikolojisi icin

daha saglikli ve daha mantikli olur.....

 

 

sevgili 'la_bohéme' ;

 

samimi ve içten paylaşımların için bende sana içten teşekkürlerimi yollamak istiyorum...

 

bizler ebeveynler olarak o gözlükle bakmak durumunda kalıyor ve senin ulaştığın tesbitlere o kadar kolay ulaşamıyoruz...

 

o nedenle senin yorumların kısa ve öz olarak bizlere yol gösterici oluyor....

 

bölüme katkıların için sonsuz teşekkürler...

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bosanmis aile cocuklari disiplin konusunda daha zorlaniyor

Cunku ben annemleyken sIkma yoktu Babam ise herseye yasak koyardi...

Bence ailer bosansada cocuk yetistirmede ayni kurallari almalari cocuk sagligi ve psikolojisi icin

daha saglikli ve daha mantikli olur.....

 

Bilmiyorum ama eger anne cocuga hayir diyorsa cocuk uymali bence bu annenin kararcilicina baglidir...

Ben anneme asla israr etmezdim ama babama ederdim cunku sonunda kazancagimi bilirdim.....

Cocuk ebeveynlerini iyi analiz edebilir bence....

 

Bide disiplin konusunda cocuga yapma deniliyorsa ve yapiyorsa basina gelicek seylerden kendi sorumlu tutulmali

 

Annem bana Kosarsan dusersin sonra aglarsan yanima gelme derdi....Bende kosardim ve duserdim yanliz aglardim...

Cunku annem bana basta demisti....Hep anne diyorum cunku ben hep annemin yaninda oldugumdan ama

Otorite yada kurallar baba veya annede biter....

Katkıların için yürekten teşekkürler sevgili la_bohéme..

Sevgili Gecekuşu dostumun değdiği gibi yol gösteriyorsun...

Önemli olan onu sorumluluğu anlayabilmek ve bu bilinç ve anlamla sadık kalmak..

Biz sana sadık kalanlardanız...

Sevgi ve umut seni hiç bırakmısın güzel dostum... :clover: :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

686

NASIL BİR DİSİPLİN?

 

HER DİSİPLİN BANA UYAR-MI?

 

Genellikle evdeki kural ve yasaklar, nasıl bir disiplin uygulanacağı,

 

Anne-babanın özellikle fazla düşünmeden bu böyle yapılır diyerek uyguladıkları yaklaşımlardır.

 

Bu yaklaşımlar ya kendi ailelerinden gördükleri,

ya eş, dost, arkadaşa danışarak öğrendikleri,

ya aynı yaşta çocuğu olan diğer ailelerin yaptıklarına özenerek uyguladıkları

veya da okuyup beğendikleri yaklaşımlardır.

Ancak, önemli olan, bu yaklaşımların ne kadar kendi evlerine, kendi kişiliklerine

 

Ve özellikle uygulamak istedikleri çocuğun kişilik ve yapısına uygun olduğunu bilerek yapmaktır.

 

Örneğin,

 

yeni bebeği doğan bir genç anne, kitapta okuduğu için çocuğunu her 4 saatte bir beslemeye karar verir.

Bu çocuğun beslenme disiplinidir. 4 saat dolmadıkça çocuk ağlasa da yemek vermez.

Ancak 4 saat dolduğunda, çocuk uyusa da, uyandırır ve besler.

Bu disiplin, çocuğu tanımadan, onun bünyesini bilmeden uygulanan

katı, otoriter, düşünülmüş bir rejim uygulamasıdır.

 

Buna karşılık bebek her ağladığında ağzına memeyi dayayan

ve 24 saat bebeğin emrinde hayatını geçiren anne ise hiç disiplin, uygulamamaktadır.

 

Bunun üçüncü alternatifi, çocuğun bünyesini, yapısını, acıkma ve uyku saatlerini tanıyıp

Ona göre bir beslenme düzeni kurmak ve böylelikle hem çocuğun,

Hem annenin rahat edebileceği bir düzene oturtmaktır.

 

Kurallar ve uygulanacak olan disiplin,

bu böyle yapılır veya başkaları böyle yapıyor diye alıntı olarak değil de,

Çocuğun ve ailenin yapısına, bünyesine göre düşünülerek uygulanırsa,

daha kalıcı ve verimli sonuçlar almak mümkündür.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

703

NASIL BİR DİSİPLİN?

 

Şimdiye kadar disiplinin ne olup olmadığını tartıştık,

Disiplin kavramındaki değişik anlamları ve yanlış tutumların getirebileceği sonuçları inceledik.

 

Şimdi de, disiplinin uygulama tarzlarını ele alarak nelerin yapılabileceğini gözden geçirelim.

Yani nasıllara bakalım. Nelerin hatalı davranışlar olduğundan yola çıkarak,

Doğru çözüm ve davranışların neler olduğunu kavramaya çalışalım…

 

***

 

Uygulama tarzına göre, disiplini 2 bölümde ele alabiliriz:

 

1) Çocuğa uygulanacak olan “Dış kontrollü” disiplin;

 

Onun uygulama yöntemleri olarak ta

 

A- sözel (Bağırıp, Kızarak, sözlü uyarılarla yapılan) disiplin

 

B- fiziksel ( Şiddet uygulayarak yapılan ) disiplin

 

 

2) Çocuğun kendi kişisel gelişimini sağlayacak-*İç kontrollü disiplin*- (Özdenetim)

 

***

 

İlk bakışta da göze çarptığı gibi…

 

2. şıkta ele alacağımız çocuğun kendi içsel değerlerini ortaya çıkarmayı amaçlayan yaklaşımda…

 

Ev içindeki kural ve beklentiler katı ve değişmez değildir.

 

Kurallar çocuğun yaşına, kişilik ve yapısına ve özel durumlara göre düşünülerek uygulanır.

 

 

1. şıkta ise ilk bakışta göze çarpan ise olumsuz sonuçlara gebe disiplin yöntemleri...

 

Biz yinede önce olumsuz sonuçalara neden olacak davranışları ele alıp...

 

yanlıştan doğruya ulaşarak doğru davranışları kavramaya çalışalım...

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

DIŞ KONTROLLÜ DİSİPLİN

SÖZEL OLUMSUZ DİSİPLİN YÖNTEMLERİ:

 

Çocuğun davranışlarını kontrol etmek ve istediğini yaptırabilmek için

kızma, bağırma, azarlama, tehdit, beddua, sözle hor görme, sevgiyi esirgeme gibi yöntemlerdir.

 

Bunlara kısaca değinelim:

 

Kızıp, bağırma: Çocuk olumsuz bir davranışta bulunduğu an, aile bireyi kızarak, bağırarak yapmamasını ikaz eder.

 

“Ben sana ayakkabılarla eve girme demedim miiii? Ne laf anlamaz çocuksun?”

veya bağırarak “Niçin dersini çalışmıyorsun? Söyle bakiim, niçin çalışmıyorsun?”

 

Bu tür yaklaşımlar aslında aile bireyinin kızgınlığını boşaltmasını sağlar;

sık sık azarlanan çocuklar bir süre sonra alışkanlık geliştirip bağırmalara artık aldırmazlar

ve bağırdığı için aile bireyini suçlar, ondan uzaklaşırlar.

 

Tehdit etme: Olumsuz davranışı yapmaması veya beklenen davranışı yapması için,

çocuk, gerçekten hoşlanmayacağı, korktuğu bir şeyle tehdit edilir:

 

Bir daha ellersen ellerini kırarım. Geberteceğim seni. gibi tehditler çocuk küçükken korkutucudur.

Korku konusunda çok hassas olan çocuk bunları gerçek sanabilir ve inanır.

Ancak büyüdükçe sürekli kullanılan tehditlerin etkisi geçer.Çocuk artık aldırmaz.

 

Bunun yanında, daha gerçekçi tehditler

“Bir daha kırık not getirirsen, hafta sonu sinemaya paydos”

“Akşama babana söyliyeyim de gör.”

yerine getirildiği zaman, çocuk korkunun etkisiyle davranışını değiştirmeye yönelebilir.

Ancak bu tür bir disiplin şeklinin getirdiği olumsuz etkiler çok önemlidir.

 

Sözle hor görme: Çocuğu aşağılayıcı, küçük düşürücü, güvenini sarsıcı, kırıcı sözler sarfederek istediğini yaptırma:

 

Geri zekalı n’olacak. Karneye bak. Utan, utan...

Komşumuz Ali her sene iftihara geçiyor, bizse senin gibi salaklarla uğraşıyoruz.

 

Aşağılanmak herkes gibi çocuk için de çok onur kırıcıdır.

Çocuğun kendine güvenini sarsar, zamanla çocuk gerçekten geri zekalı, beceriksiz olduğuna bile inanır.

 

Beddua etme: Allah belanı versin. Bana çektirdiklerinin cezasını bir bir göresin... Gözün çıksın emi,

 

bu da kızıp bağırma gibi bireyinin kızgınlığının boşalmasından başka bir işe yaramaz.

Çocuk zamanla bunlara karşı alışkanlık geliştirir ve davranışını değiştirmesine pek etkili olmaz.

 

Sevgiyi esirgeme: Çocuk beklenilen davranışı göstermediği zaman

 

“ Seni artık sevmiyorum, Git, benim çocuğum değilsin,

git komşunun çocuğu ol, bizim evde böyle çocuğa yer yok...” gibi sözler çocuğu çok sarsar,

zira çocuk anne-babanın sevgisine çok muhtaçtır.

 

Çocuk söylenenlerin gerçek olduğuna inanır ve kendini aile dışına itilmiş hisseder.

Bunun gibi; çocuğa olumsuz davranışından dolayı küsmek, aldırmaz görünmek,

hiç konuşmamak ta çocuğa aslında davranışını değiştirmesi için bir şans tanımaz,

ancak onu dolaylı olarak yaptığı davranıştan dolayı cezalandırır.

 

BİRAZ DÜŞÜNELİM:

Acaba siz bu yöntemlerden en çok hangilerini kullanıyorsunuz?

...

Çocuğunuzun davranışını değiştirmesinde etkili oluyor mu?

...

Siz çocukken bunların hangileri size karşı kullanılırdı?

...

Neler hissettiğinizi anımsıyor musunuz?

...

Davranışlarınızı isteyerek ve inanarak değiştirdiğiniz oldu mu? Nasıl bir yaklaşımdı?

...

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

DIŞ KONTROLLÜ DİSİPLİN

FİZİKSEL DİSİPLİN YÖNTEMLERİ (DAYAK)

 

Çocuğu dövmek (kaba etine, yüzüne, ellerine vurmak, çimdiklemek) bodruma kapamak,

cezaya bırakmak gibi kaba kuvvetle verilen cezalar veya yaptırımlar fiziksel disiplin (ceza) türüne girer.

 

Bu tür disiplin bizim kültürümüzde çok geçerlidir,

hatta dayak cennetten çıkmadır diye bilinen atasözü hala tekrar edilir.

 

Dayak çok çabuk etkisini gösterip çocuğu korkuttuğu için,

en kısa yoldan istenilen amaca ulaştığından

yani beklenen davranışın yapılmasına (derse oturmak, yemek yedirmek)

veya istenmeyen olumsuz davranışın yapılmasına engel olduğundan

(Elleme, ellerine vururum, Kardeşine bir daha vurursan benden sopayı yersin)

aile bireyi tarafından sıkça kullanılır.

Tarafsız (objektif) olarak bakıldığında, dayak çok haksız bir yaptırım şeklidir.

 

Kendinizi düşünün, yapmak istemediğiniz bir şeyi sizden fiziksel olarak zaten daha büyük,

daha güçlü biri size vurarak yaptırıyor.

Veya yapmamanız gereken bir şeyi yaptınız diye sizi bir güzel dövüyor.

Neler hissedersiniz?

...

 

Dayak yedikten sonra düşündüğünüz şey davranışınız mı?

 

Yoksa dayak yemenin depreştirdiği duygular mı?

...

 

Dayak atan kişiye karşı duygularınız nedir?

...

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

DAYAK NEDEN EĞİTİME YARAMAZ?

 

 

* Dayak eğitime yaramaz, çünkü:

• Dayak yiyen çocuk yaptığının karşılığını en kısa yoldan ödemiştir.

Yaptığı olumsuz davranış üzerinde düşünmek, hatasını anlamak,

onu tamir yollarını aramak veya sonuçlarını düzeltmek fırsatı verilmemiştir ona.

Olay, olumsuz davranış dayakla noktalanır.

 

• Dayak yiyen çocukta anne-babaya kızgınlık, düşmanlık, nefret hisleri uyanır.

Dolayısıyla, çocuk kendi yaptığının kötü bir şey olduğunu düşünüp kendini suçlayacağına,

karşı tarafı suçlar. Konu yer değiştirmiştir.

Çocuğun düşündüğü odak konu kendi olumsuz davranışı, hatası, suçu değil,

yediği dayak ve bundan dolayı yaşadığı duygulardır.

 

 

• Dayak yiyen çocukta saldırganlık duyguları gelişir.

O da anne-babasını örnek alıp, sorunlarını en kısa yoldan saldırganlıkla, zorbalıkla halletmeye yönelir,

kardeşini, komşu çocuğu, kediyi döver.

Ayrıca, aile bireyine karşı koyamadığı için, saldırganlığını dolaylı olarak gösterir,

aile bireyini kızdıracak, sinirlendirecek başka davranışlarda bulunur.

 

• Aslında dayak yiyen çocuk kendini güçsüz, aciz hisseder,

karşılık veremediği için kendinden utanır. Kendine güveni sarsılır.

 

(Çok sık dayak yiyen çocuklarda, bir büyük fazla yaklaştığı zaman eliyle yüzünü koruma refleksi gelişmiştir.)

 

Dolayısıyla, dayak çocuğa;

 

davranışı, etkileri ve sonuçları üzerinde düşünmek,yani vicdan ve ahlak geliştirmek yerine

 

saldırgan olmayı, işini kaba kuvvetle halletmeyi, öc almayı öğretir.

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

DAYAK NEDEN EĞİTİME YARAMAZ?

 

 

Dayak atmanın veya fiziksel ceza vermenin anne-baba üzerindeki etkileri:

 

• Dayak atan anne-baba o anki hırslarını, öfkelerini çocuktan alır,

En kısa yoldan kızgınlık duygularını güçsüz biri üzerine boşaltarak rahatlarlar.

Ancak, bu şekil de hırsını gideren anne-baba çoğunlukla yaptığından pişman olur,

Utanır, suçluluk duygularına kapılır.

 

Bu suçluluğunu gidermek için de bu kez aşırı sevgi gösterilerine veya aşırı hoşgörü tutumlarına girer.

 

Çocuksa durumun dengesizliğini, tutarsızlığını yaşar.

Bu tür sürekli iki uç davranışlar çocuğu ruhsal yönden çok olumsuz etkiler.

 

• Buna karşılık, sürekli dayak ve fiziksel ceza

(bodruma kapama, cezaya koyma, karanlık oda) ile eğitim veren anne-baba

Zamanla acımasız ve işkenceci bir ruh geliştirir.

 

Bunun da gerek anne-baba, gerekse çocuk üzerindeki ruhsal etkileri çok ürkütücüdür.

 

Demek ki, çocuk eğitimi ve disiplininde dayağın yeri yoktur.

 

Dolayısıyla, olumsuz fiziksel ve sözel disiplin ve yaptırım şekilleri aslında

Anne-babanın hırsını geçirmeye, kızgınlığını dindirmeye

Ve istenilen davranışa en kısa yoldan, fazla uğraşmadan erişmelerine yarar.

 

Ama yeni davranış her zaman kalıcı olmaz…

 

Oysa eğitim;çocuğun sadece istenilen davranışlarda bulunup,

 

İstenmeyenleri göstermemesine yönelik bir davranış düzenleyici sistem değildir.

 

Eğitim, çocuğun hem davranışsal, hem ruhsal, hem sosyal,

 

Hem de ahlaki yönden gelişmesine yardımcı olması gereken,

 

Buna olanak sağlayan bir sistemdir.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

745

NASIL BİR DİSİPLİN?

DAYAK NEDEN EĞİTİME YARAMAZ?

 

Dayak atmanın veya fiziksel ceza vermenin Çocuklar üzerindeki etkileri:

 

Anne/baba zorlaması ile sağlanan disiplin ve sözel ve fiziksel ceza sistemi ile yürütülen terbiye tarzında

Çocuğun hem davranışsal, hem ruhsal, hem sosyal, hem de ahlaki yönden gelişmesine

Olumlu yönde katkıda bulunması çok sınırlıdır,

 

Zira bu tür disiplin çocukta ( Karşı koyma, Kaçış, Aşırı itaat gibi ) dolaylı davranışsal tepkiler geliştirir.

 

 

Karşı koyma: Çocuk ya aktif olarak karşı koyar, saldırır, direnir, karşılık verir,

Veya pasif direnişe geçer, söylenenin aksini yapar, ikazları bilhassa duymamazlıktan gelir,

İnadına istenmeyen davranışı yapar veya anne-babayı kızdıracak başka bir davranışta bulunur.

 

Sanki mahsus yapıyor, diye yakınır anne. Beni kızdırmak için inadına yapıyor.

Doğrudur, ama buna engel olmanın başka yolları vardır, zira kaba kuvvet ve zorlama sadece direnç yaratır.

 

Kaçış: Kaçış fiziksel veya ruhsal olarak görülebilir.

 

Fiziksel kaçışta, çocuk fiziki olarak ortalıkta görünmez,

Odasına kapanır ve iletişimi keser veya evden kaçar veya kaybolur.

Özellikle okul çağındaki, karne alma zamanı eve gelmeyen, kaçan çocuklar

Evdeki zorlayıcı baskıdan veya tepkilerden korkan, bunu yaşamak istemeyen çocuklardır.

 

Ruhsal kaçışta, çocuk evde bulunsa da anne-babasıyla iletişimi keser,

Beraber olduklarında, örneğin yemekte konuşmaz, cevap vermez,

Hayal ve fantezi dünyasına kaçar veya yalan söyleyebilir.

 

Önlem alınmazsa zamanla kabuğuna çekilen,

Hayal fantezi dünyasına sığınan ve gerileyen bir kişilik geliştirebilir.

Ruhsal kaçış, ileride sigara, alkol, uyuşturucu alışkanlıklarına,

Aşırı hallerde de ruh hastalıklarına yol açabilir.

 

Aşırı itaat: Kültürümüzde itaatkâr çocuklar çok sevilir, tutulur.

 

Ayşe çok iyi çocuktur. Hiç sözümden dışarı çıkmaz.

Ali sözümü hep dinler hiç beni üzmez. Dizimin dibinden ayrılmaz.

Anneler bu tür sözleri övgüyle sarf eder, dinleyenler de itaatkar çocuğa takdirle bakarlar.

 

Ancak, sürekli itaat etmeye alıştırılmış, zorlanmış çocuklar zamanla kendi değerlerini yadsıyan,

Kendi inançlarından vazgeçip her şeyi sorgusuz kabullenen, aşırı uyumlu kişilikler geliştirirler.

Bu pek tabii büyüklerin dünyası için çok ideal gözükür, zira aile bireyini uğraştırmaz.

 

Ancak, çocuğun kişiliği ve gelişimi açısından, geleceği için böyle bir davranış alışkanlığının sakıncaları çoktur.

Bu tür çocuklar, kendilerine sürekli ne yapacakları, ne yapmaları gerektiğini söyleyen anne-babayı bulamayınca,

Onların yerine buldukları ilk otoriter kişinin etkisi altına girerler.

 

Kötü arkadaş edinip onlara uyan, kötü alışkanlıklara hayır diyemeyen,

Arkadaşlarına aşırı uyum gösteren çocuklar bu tür sürekli itaat etmeye alıştırılmış çocuklardır.

 

Bunun dışında, aşırı uyuma ve aşırı itaate alıştırılmış çocuklar ileride

Kişiliksiz, yağcı, gözlerimi kaparım vazifemi yaparım türünde sorumsuz kişilikler geliştirebilirler.

 

 

Sonuç olarak;

 

Aşırı bir dış kontrolle bütün davranışları başkaları tarafından kontrol edilip düzenlenen çocuklar,

Hiçbir iç kontrol (özdenetim) geliştirme olanağı bulamadıklarından,

Ev dışı yaşamlarında, yani anne-baba kontrolü yokluğunda kendilerini kontrol etmekten acizdirler.

Bu çocukların, ileriki yaşamlarında ya sorumsuz, kontrolsüz, aşırı davranışlarda bulunan kişilikler,

Veya başka birinin kontrolü altına kolaylıkla girebilen pasif, tepki göstermesini bilmeyen,

Her şeyi kabullenici kişilikler geliştirmesi muhtemeldir.

 

O nedenle;

 

Çocuk yetiştirmenin ve eğitiminin amacı, çocuğun istenmeyen davranışlarını sindirip ıslah etmek değildir.

Çocuklar halledilmesi gereken sorunlar gibi görülmemelidir.

Çocuk eğitimi, çocuğa çevresine uyumlu, sorumlu ve saygılı davranış yollarını (disiplinini) gösterip,

Bu arada çocuğun kişiliği ve yeteneklerini en iyi şekilde geliştirmesine olanak sağlamaktır.

 

Bunu da iç kontrollü disiplin (özdenetim) yöntemleriyle elde edebiliriz.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

780

NASIL BİR DİSİPLİN?

İÇ KONTROLLÜ DİSİPLİN (ÖZDENETİM) NEDİR?

İç kontrollü disiplin, yani özdenetim, kişinin bazı kuralları benimsemesi

Ve dış uyarılara gerek kalmadan bu kurallara kendi kendine uyması veya uygulamasıdır.

 

Çok disiplinli bir kişi dediğimizde bu kişinin;

Kendi kendine yapılması gereken bazı davranışları veya görevleri yaptığını övgü ile anlatmış oluruz.

 

Aslında çocuklarla da varmak istediğimiz amaç budur.

Kuralları benimsemeleri, ne yapıp yapılmaması gerektiğini bilip kendi kendilerine yapmaları,

Sürekli uyarı ve ikaza gerek kalmadan görevlerini yerine getirmeleri…

 

(örneğin: diş fırçalama, banyo yapma, dersini zamanında yapma, gece belirli bir saatte yatma, eşyasını toplama, gibi...)

Bu şekilde, hem anne-baba sürekli ikaz ve kontrol rolünden kurtulur,

Hem de bu nedenle oluşabilecek sürtüşme ve sorunlar da önlenmiş olur.

 

Aslında, herkes gibi çocukların da kurallara ihtiyacı vardır.

 

Bunu bir trafik sistemi ile örnekleyebiliriz.

Trafiğin nasıl işlediğinden haberi olmayan bir sürücü arabasına binip yola çıktığında,

yolun sağından gideceğine solundan gidebilir, aşırı hız yapıp olmayacak sokaklara girebilir

ve sonuçta trafiği altüst eder, kaza yapar ve pek tabii cezalandırılır.

 

Buna engel olmak için, trafiğe çıkmadan önce,

bütün sürücüler trafik kurallarını öğrenir, neyin yapılıp neyin yapılmadığını benimser,

hatta bu kural ve davranışları deneyerek öğrenme devresinden geçerler.

Bunun için de bir süre, yanlarında bir deneyimli şoför oturup onlara yol gösterir.

 

Bu örneği ev içine aktarırsak,

Ev içinde hareket etmeye başlayan çocuk,

Ne yapacağı ve nasıl hareket edeceği,

Yani evin kuralları hakkında eğitim (açıklama) görmemişse,

Haliyle yanlışlar yapacak ve bu nedenle ikaz edilecek veya cezalandırılacaktır.(kızma, bağırma, vb.)

Çocuk deneme ve yanılmalarla neyi yapıp yapmaması gerektiğini öğrenecek ama her zaman nedenini öğrenemeyecektir.

 

Buna karşılık, özdenetim eğitiminde ilk temel yaklaşım,

çocuğa ne yapıp yapmaması gerektiğini açıklamak,

Ona yol göstermek, yani trafikte olduğu gibi onu, eğitimden geçirmektir.

 

Bunu bir ustanın çırağına sanatını öğretmesine benzetebiliriz:

Bilinçli bir Usta çırağını işin kolayından başlayarak eğitir.

Öğretimini ondaki gelişme hızına göre ayarlar. Yavaş yavaş sorumluluk verir.

Başarısını destekler, yanlışını düzeltir:

Nerede güveneceğini, nerede başında durup denetleyeceğini bilir.

Ona yanılma payı bırakır; toyluk yanılgılarını bağışlar,

Beğenildiğini gören çırakta işine dört elle sarılır.

Ustasına benzemek ve ona yetişmek için tüm yeteneğini ve çabasını ortaya koyar.

 

Çocuğun İç kontrollü disiplin, yani özdenetim sağlanarak uygulanacak eğitimde,

ilk temel ilke, kural ve beklentileri açıklamak,

 

ikinci temel ilke ise desteklemektir.

 

Yani sürekli çocuğun olumsuz davranışlarına olumsuz tepki göstermek yerine,

olumlu davranışlarını da takdir edip pekiştirmek,

hiç değilse bu yoldaki çabalarını övmek ve desteklemektir.

 

Sadece ve sürekli olumsuz tepkilerle büyüyen çocuklar,

bir süre sonra isyan eder, cevap verir, söz dinlemez olur

ve daha da önemlisi yaşam heveslerini yitirir, kendilerine güvenmez ve küskün olurlar.

Bunun karşılığında, olumlu davranış ve çabaları takdir gören çocuklar,

daha hevesli ve güvenli hareket eder ve daha kolay söz dinlerler.

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

780

NASIL BİR DİSİPLİN?

OTORİTE NEDİR?

 

Peki, otoritemizi hiç kullanmayacak mıyız? der anne veya baba.

Sanki aniden ellerinden bir silah alınmıştır... Tabii ki kullanacağız.

 

Ancak otorite, alışılagelmiş anlamda, korkutarak saygı elde eden çatık kaşlı bir güç değildir.

 

Gerçek otorite, bir konu hakkında bilgi sahibi olan bir kimsedir.

 

Örneğin: Bu kişi hukuk alanında bir otoritedir, deriz.

Yani, bu konuda bilgili, deneyimli, güvenilir bir kişidir, demeye getiririz. Ona danışır sözünü dinleriz.

 

Bir konuda otorite olmak için yüksek tahsil yapmak şart değildir.

Bir bahçıvan da, bahçe, ekim, çiçekçilik konusunda otoritedir, yani söz sahibidir.

Ona başvurur danışır, fikrini sorar, sözünü dinleriz.

 

İşte ev içinde de varmak istediğimiz gerçek otorite budur.

 

Çocuğun sözüne ve fikrine güvendiği, başvurduğu ve sözünü dinlediği kişi.

 

Korku nedeniyle değil de bilgi, güven ve saygı nedeniyle.

 

 

Dolayısıyla, evde disiplin sağlamak için salt otorite ve güç kullanmaya gerek yoktur.

 

Bu konuda bilgili olmak, bilinçli hareket etmek, tutarlı, sabırlı ve hoşgörülü davranmak

 

Çocuğun karşısına geçmek yerine, onun safında olup onu desteklemek yeterlidir.

 

Bu tür bir yaklaşımla özdenetim daha sağlıklı ve kalıcı bir şekilde elde edilir.

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

ÖZDENETİM NASIL ELDE EDİLİR?

 

1) Ev içindeki kural ve beklentiler

Ev içindeki kural ve beklentiler katı ve değişmez değildir.

 

Kurallar çocuğun yaşına, kişilik ve yapısına ve özel durumlara göre düşünülerek uygulanır.

 

 

Yaşına göre onu kavrayabilmek:

 

Örneğin: 3 yaşında bir çocuğun yemeğini hiç üstünü kirletmeden ve çok düzgün yemesi beklenemez.

Bu nedenle çocuğa kızmak, onu azarlamak veya cezalandırmak faydasız, hatta zararlıdır.

Buna karşılık, 7 yaşlarında bir çocuğun temiz ve düzgün yemesi daha gerçekçi bir beklentidir.

 

Bunun gibi, 5 yaşına kadar olan çocukların öğleden sonra uykusuna yatmaları beklenebilir

ancak o yaştan sonra böyle bir kuralı katı bir şekilde uygulamak sorun yaratabilir.

Daha büyük yaşlarda, öğleden sonra dinlenme saati, çocukla birlikte farklı bir şekilde planlanabilir:

Odasında kitap okuması, resim yapması, oyun oynaması, vb...

 

Demek ki, evde kurallar sorun yaratıyorsa, kendimize şöyle bir soru yöneltebiliriz:

Acaba bu kural veya beklentim çocuğumun yaşına uygun mu?

 

Çocuğum bunu yapabilmek için çok mu küçük?

 

(Veya yaşı artık büyüdü mü?)

 

 

Örnek hikayecik:

 

Şermin Hanım oğluyla (17 yaş) arasında sürekli sürtüşme olmasından şikayetçiydi:

Ne önerse, Fuat karşılık veriyor, bir türlü anlaşamıyorlardı.

Özellikle Fuat’ın sürekli üşütüp hastalanması sorun olmaktaydı.

Şermin Hanım Fuat’ın okula gidip gelirken yün şapka giymesinde ısrar ediyor;

Fuat ise şiddetle direniyor, evden çıkar çıkmaz şapkasını başından çıkarıp cebine sokuyordu.

Şermin Hanım, ise bu duruma müthiş içerliyor ve Fuat’ı azarlıyor,

bu konu da evde sürekli çatışma haline dönüşüyordu.

 

***

 

Şimdi, bu durumda 17 yaşında bir çocuğun sokakta yün şapka giymek istememesi doğal karşılanamaz mı?

 

Küçük çocukların şapka giymeleri çok doğal da, 17 yaşında bir genç çocuğun şapkayla dolaşmak istememesi geçerli değil mi?

 

Bazen çocuklarımızın artık çocuk olmadıklarını, büyüdüklerini gözden kaçırmıyor muyuz?

 

Veya bazen beklentilerimizin yaşlarından çok öte, yetişkinden beklenen davranışlar olduğunun farkında mıyız?

 

Çocuklarımızın hemen yetişkin olmalarını beklemiyor muyuz?

 

Üşütüp hastalanmamaya tek çare yün şapka giymek mi?

 

Çocuklarımızın devamlı bizim kontrolümüz altında olduklarını varsayıp

 

Çok küçük olduklarını veya büyüdüklerini unutmuyor muyuz?

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

ÖZDENETİM NASIL ELDE EDİLİR?

 

Ev içindeki kural ve beklentiler

Ev içindeki kural ve beklentiler katı ve değişmez değildir.

 

Kurallar çocuğun yaşına, kişilik ve yapısına ve özel durumlara göre düşünülerek uygulanır.

Kişilik, yapısını göz önünde bulundurarak onu kavrayabilmek:

 

Aynı şekilde, bazı kural ve beklentiler çocuğun yapısı (veya kişiliği) nedeniyle sorun haline gelebilir.

 

Örneğin: Bazı çocuklar daha heyecanlı bir yapıya sahiptir ve sabah okula giderken kahvaltı edemezler.

Kural adına çocuğa zorla süt, yumurta gibi besinleri yedirmek

hem çocuğun yapısına göre ağır bir mideyle okula gitmesine,

hem de anneyle sürekli sürtüşmesine neden olur.

 

Çocuğun yapısı ve kişiliği göz önüne alınmadan girişilen beklenti

ve kuralların getirdiği sorunları özellikle ilkokul 5’inci sınıf sınavlarına katılan ailelerde izlemekteyiz...

 

Kimi çocuk daha azimli, daha hırslı ve bu tür yarışmalara katılmaya daha elverişli ve yatkındır.

Buna karşılık, bazı çocuklar akademik yönden hırslı olmayıp,

bu tür yarışmalara katılmaya yapı olarak uygun değildir.

 

Çocuğunun kişilik ve yapısını göz önünde bulundurmadan,

beklenti ve herkes yapıyor uğruna bu tür çalışma kurallarını evde uygulamak,

gerek çocuk gerek aile için büyük sorunlara yol açmakta,

çocuksa hak etmediği bir başarısızlığı yaşamaktadır.

 

Bu durumda, kendimize şöyle bir soru yöneltebiliriz:

acaba bu koyduğum kural veya beklentim çocuğumun kişiliğine, yapısına uygun mu?

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

780

NASIL BİR DİSİPLİN?

ÖZDENETİM NASIL ELDE EDİLİR?

 

Ev içindeki kural ve beklentiler

Ev içindeki kural ve beklentiler katı ve değişmez değildir.

 

Kurallar çocuğun yaşına, kişilik ve yapısına ve özel durumlara göre düşünülerek uygulanır.

Özel durumları göz önünde bulundurarak onu kavrayabilmek:

 

Kural ve beklentilerin uygulanmasında özel durumları göz önünde bulundurmak çok yararlıdır.

 

Örneğin: Kural adına, hiçbir özür tanımaksızın, çocuğa her yemeği yedirme disiplinine girmek,

yemek olayını bir güç kavgasına ve sorun haline dönüştürür.

İnsanların gıda ihtiyaçları o günkü fizyolojik durumlarına göre değişebilir.

Çocuk hastalık geliştiriyorsa, veya o gün bir şeye üzülmüşse, iştahı kapalıdır.

 

Bazı çocuklar belirli besinleri (süt, yumurta, ıspanak gibi) yiyemezler.

Bunları zorla yedirmek, her şeyi yemesini öğrenmeli veya çocuk süt içmelidir kuralı adına zorlamak,

daha çok nefret etmelerine ve aile bireyi ile de aralarının bozulmasına neden olur.

 

Verilmek istenen besin farklı hazırlama ve sunma şekilleriyle de yedirilebilir.

(Örneğin: Süt ihtiyacı için: muhallebi, sütlaç, yoğurt, ayran, peynir gibi;

ıspanak ihtiyacı için: börek, yoğurtlu ıspanak, vb...)

 

 

Örnek hikayecik:

 

Tülin Hanım her sabah Can’a kahvaltı hazırlamaktan çok hoşlanırdı.

Yıllardan beri Can sabahları güzel kahvaltı etmeden okula gitmezdi.

 

Ancak son günlerde, Can (17 yaş) kahvaltı etmeden okula gitmeye başladı.

 

Bu durum Tülin Hanım’ı çok tedirgin etmekteydi.

Birkaç kere konuşup tartıştılar, ancak Can kahvaltı etmemekte ısrar ediyordu.

Anneciğim, çok güzel kahvaltı hazırlıyorsunuz, ama sabahları iştahım olmuyor diyordu.

Tülin Hanım iyice üzülmeye başlamış, olay sorun haline dönüşmüştü.

 

Bir gün Can’la konuşmaya karar verdi.

Arkadaşça yapılan bir konuşmadan sonra, Can’ın sabahları derse girmeden,

hoşlandığı bir kız arkadaşıyla okul kantininde buluşmaya çok önem verdiğini anladı.

 

Can’ın yaşı ve özel durumu nedeniyle eskisi gibi kahvaltı etmesinde ısrar etmek,

Can’la Tülin Hanım’ın gereksiz yere aralarının açılmasına neden olabilirdi.

 

Tülin Hanım, Can’ın sağlıklı beslenmesine çok önem veriyorsa,

Can’a sabahları okula götürmek üzere bir sandviç hazırlayabilir

veya arada bir kantinden bir tost yemesine müsaade edebilirdi.

 

Nitekim öyle oldu, ve Can bir süre evde kahvaltı etmedi, ama aile içindeki sorun ve anlaşmazlık da halledilmiş oldu.

 

Bu gibi durumlarda, kendimize şu soruyu yöneltebiliriz:

 

şimdiye kadar bu kural ve beklentime uyan çocuğum, acaba neden bu günlerde uymak istemiyor?

 

Özel bir durumu mu var?

Demek ki, çocuğa özdenetim kazandırabilmek için, ev içi kural ve beklentileri yaptırım gibi görmeden

 

çocuğun yaşı, yapısı ve özel durumlarını göz önüne alarak uygulamamız daha yapıcı olur.

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

834

NASIL BİR DİSİPLİN?

 

ÖZDENETİM NASIL ELDE EDİLİR?

2) Çocuğa kuralların nedeni izah edilmelidir.

 

Küçük çocuklar uyumayı çok sever ve isterler.

3 yaşına kadar olan çocuklar bu böyle yapılır veya bu yapılmaz diyerek

fazla açıklama yapmadan bazı davranışları yaptırmak daha kolaydır.

 

Ancak, 3-4 yaşından itibaren, çocuklar her şeyin nedenini öğrenmek isterler.

Özdenetim sağlamak için, çocuklara kuralların nedenini izah etmek çok yararlıdır.

Böylelikle çocuk kural uygulayıcının karşısında olmayıp, onun safına geçerek kuralı daha kolaylıkla benimseyebilir.

 

Örnek hikayecik:

 

Erez bütün çocuklar gibi Koka-kola içmeye bayılır.

Sözden anlayacak yaşa geldiğinde bir gün Erez’e

Koka-kolanın mide ve karaciğere çok zararlı olduğunu anlattım.

 

Sadece Pazar günleri veya bir arkadaş davetinde içebileceğini söyledim.

Diğer günlerde Koka-kola içilmeyeceğine karar verdik.

 

Erez sık sık komşumuz Nadiye Hanım’ın oğluyla buluşur ve beraberce oynarlar.

Nadiye Hanım’larda Koka-kola çok sık içilen bir içecektir.

 

Nadiye Hanım bir gün Erez’e Koka-kola ikram ettiğini,

ancak Erez’in o gün Pazar olmadığı gerekçesiyle Koka-kola içmediğini anlattı.

 

Erez ise birkaç gün sonra olayı şöyle yorumladı:

 

Anne, biliyor musun? Feritler hafta arası da Koka-kola içiyorlar.

Ama ben içmedim: Hem Ferit’in karaciğeri hasta olacak, benimki değil.

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

 

ÖZDENETİM NASIL ELDE EDİLİR?

Öğretilmeden uygulanan disiplin yaptırımdır,

Özdenetime dönüşebilmesi için açıklanması, öğretilmesi gerekir.

 

 

3) Beklenen davranışlar açıklanmalıdır:

 

 

Örnek hikâyecik:

 

Her akşamüstü Alper’in odası darmadağın bir haldeydi.

Emine Hanım bu duruma müthiş içerliyor ve Alper’i bayağı azarlıyordu.

"Bir daha bu halde görürsem, bütün oyuncaklarını çöpe atacağım."

 

Gerçekten de bir gün bütün oyuncakları en üst rafa kaldırdı.

Sonuç: Ağlamalar tartışmalar, Alper’in sürekli huzursuzluğu.

 

Aslında o odayı her akşam toplamak müthiş bir külfetti.

Grup çalışmasında, Emine Hanıma, Alper’e oyuncaklarını toplamasını öğretmesi önerildi.

Bir kere bütün oyunları birden açmayacak, biri bittiğinde toplayıp diğerini açacaktı.

 

Ayrıca, Emine Hanım odayı toplarken Alper’de beraber toplayacak ve yerine yerleştirecekti.

Odayı toplama oyun haline dönüştürülebilirdi.

Akşam yemeğinden önce Alper’in odası mutlaka yerleşmiş olacaktı.

 

Emine Hanım, ertesi gün Alper’e oyuncaklarını geri vereceğini,

Ancak oynadıktan sonraki toplama koşullarını açıkladı.

3-4 gün beraberce topladılar.

Emine Hanım’ı Alper’le toplamak aslında çok zorluyordu.

Kendi başına toplasa daha çabuk bitirecekti.

 

Ama, Alper’in öğrenmesi ve alışması için başta biraz zaman kaybetmesi gerekliydi.

Aslında başta kaybedilen biraz zaman, sonradan tartışmalardan kazanılacak olan zamana bedeldi.

 

Bir süre sonra, Alper oyuncaklarını daha iyi toplamaya başladı. Oda eskisi kadar karışık ve dağınık değildi.

 

Şöyle yap, Böyle yapma yerine;hangi davranışın ne zaman beklendiği çocuğa açık bir dille anlatılıp, öğretilmelidir.

 

Bunların yeri burası mı? Sana kaç kere söyledim?..Diyerek AZARLAYACAĞINIZA,

 

( Bağırarak söylenen eleştiri ve yönlendirmeler etkili değildir. Zamanla duyulmaz hale gelirler. )

 

Ali, çanta ile paltonu kapının önüne bırakma kalabalık oluyor. Hemen içeri götür tamam mı?..Diyerek AÇIKLAYIN,

 

( Beklentinin açıklanması suçlamadan daha etkilidir. Ancak beklentiler bazen tekrar ister.)

 

Öğretilmeden uygulanan disiplin yaptırımdır,

Özdenetime dönüşebilmesi için açıklanması, öğretilmesi gerekir.

 

Açıklama verildiğinde, çocuklar ne yapılıp yapılmaması gerektiğini daha iyi anlarlar.

 

Burak, hadi yatağa yerine TV’de haberler biter bitmez yatma vakti oluyor, tamam mı? demek,

Çocuğun ne zaman yatması gerektiğini daha açık anlatır.

 

Yatarken önce pijamanı giyip dişlerini fırçalarsın.

Ben de sana iyi geceler demeye geleceğim, gibi bir davranış açıklaması da

Çocuk’tan yatma zamanı ne gibi davranışlar beklediğimizi anlatır.

 

Çocuğu yanlış bir davranışta bulunurken yakalamak yerine

(Neden hala yatmadın? Neden dişlerini fırçalamadın?),

 

Çocuğa iyi davranma şansını tanımak daha etkili ve kalıcıdır.

Ayrıca, açıklama alan çocuk kendini adam yerine konulmuş sayar

ve aile büyüğü ile daha kolay işbirliğine girer.

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NASIL BİR DİSİPLİN?

ÖZDENETİM NASIL ELDE EDİLİR?

Öğretilmeden uygulanan disiplin yaptırımdır,

Özdenetime dönüşebilmesi için açıklanması, öğretilmesi gerekir.

 

4) Çocuğa kuralların uygulanmasında aktif rol ve sorumluluk verilmelidir.

 

Örnek hikâyecik1:

 

Emir’in sabah kalkmaları bir sorun haline gelmişti.

Emir bir türlü yataktan çıkmıyor, annesi birkaç kere çağırmadan kalkmıyordu.

 

Sonunda beraberce (Anne ve Emir) bu soruna bir çare düşünüldü ve Emir yanına bir çalar saat istedi.

Çalar saat çaldığında, Emir kalkacak ve anne Hadi Emir demekten kurtulacaktı.

 

Gerçekten de çalar saat sistemi ile Emir daha kolay kalkmaya başladı.

Anne de dış uyarıcı (yaptırımcı) rolünden kurtuldu.

 

Örnek hikâyecik2:

 

Pınar Hanım çocuklarının hergün çiğ sebze yemelerine çok önem vermekteydi.

Ancak çocuklar şiddetle karşı koyuyorlar ve tabaklarına konan havuç salatası

veya domatesleri kesinlikle yemiyorlardı.

 

Çocuklarına sorumluluk vermeyi Pınar Hanım şöyle gerçekleştirdi:

 

Bakın çocuklar, ben her gün çiğ sebze, havuç salatası veya domates yemenize çok önem veriyorum.

Ancak artık bunları tabağınıza ben koymayacağım.

 

Masanın ortasında olacak ve siz istediğiniz kadarını tabağınıza koyacaksınız. Anlaştık mı?

Gerçekten de çocuklar bu şekilde bir teklife daha az direndiler.

Başta kaşığın ucu ile alınan salata bir hafta sonra birer kaşığa doğru yükselmişti.

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

834

NASIL BİR DİSİPLİN?

ÖZDENETİM NASIL ELDE EDİLİR?

Öğretilmeden uygulanan disiplin yaptırımdır,

Özdenetime dönüşebilmesi için açıklanması, öğretilmesi gerekir.

 

5) Çocuğun beklenir davranışları ve çabası takdir edilerek pekiştirilmelidir.

_ Bu gece hatırlatmadan yatağa gittiğine çok sevindim. Artık yatma zamanını kendin ayarlayabiliyorsun.

...

_ Aferin, odanı çok güzel toplamışın. Doğrusu çok memnunum.

...

_ Bugün sokakta benden hiçbir şey istemediğine çok sevindim. Böylece boş yere üzülmemiş ve kavga etmemiş olduk.

...

_ Tartışmadan sokağa çıkmak çok keyifli oluyor.

...

_ Sabahları hadi Emir demeden kendinden kalkıp hazırlanman beni çok rahatlatıyor,

devamlı peşinden koşmuyorum, daha az sinirleniyorum.

...

_ Artık ben söylemeden salata yemeniz çok hoşuma gidiyor.

Hem de her yemekte kavga etmiyoruz.

...

_ Eve gelir gelmez derse oturup ve dersini bitirdikten sonra oyun oynamandan çok memnunum..

Gerçekten bu konuda başka evlerde olduğu gibi, bizim hiçbir sorunumuz yok.

 

Dağınık bir odayı toplamak kendi gözümüzde nasıl büyürse, çocuğun gözünde de büyür. Emirlere de direnir.

(Çabuk oyuncaklarını topla, her şeyi yerine koy!) Diyerek KIZACAĞINIZA,

ÖĞRETİN, (Gel odanı beraber toplayalım. Sen küpleri kutuya koy ben de kalemleri toplayayım.)

 

Disiplin ve alışkanlıkları uygulatacağımıza öğretirsek daha etkili oluruz.

 

(Tabaktakileri bitirmeden sofradan kalkmak yok!) Diyerek YAPTIRIM UYGULAYACAĞINIZA,

ÇOCUĞU İŞE KATIN, (Ispanaktan yiyebileceğin kadarını kendin tabağına koy, ama hepsi bitecek tamam mı?)

***

Çocuğu aktif olarak uygulamaya katmak daha iyi sonuç verir.

ÇOCUĞA SORUMLULUK VERİN, (Pijamalarını kendi giysin.)

OLUMLU DAVRANIŞI PEKİŞTİRİN, (Aslı, bu akşam pijamanı hiç yardımsız giydin! gerçekten büyüdün artık.)

Sorun bittikten sonra arada bir olumlu tepki göstermek alışkanlığın kalıcı olmasını pekiştirir.

İKAZ YERİNE NOT ASIN, (Not: Ali paltonu kapının önüne bırakma.)

OLUMLU DAVRANIŞI TAKDİR EDİN, (Çanta ve paltonu artık hep içeri götürüyorsun, çok hoşuma gidiyor.)

Bazen devamlı tekrar ederek dırdır yerine, değişik hatırlatma ve ikaz yöntemleri daha etkili olabilir

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.