Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GERCEKTE TANRI YOKTUR


Romantik_Sovaylye

Önerilen İletiler

cell işte senin tanrın burda aç bakalım kuranı kerimi hangi ayette yazıyor bunlar,,fizyon ışık fizyonu dark enerji karanık madde kaç tane samanyolu var kaç tane galaksi var,adetlerini ve sayısını senden tam olarak istiyorum aç bakalım kuranıda bizide bilgilendir biraz bu sayılar hakkında,,karadeliklerin amaçları nelerdir,neden varoluşları hüküm sürmektedir açta şu kitaptan bizleri biraz aydınlat,bizler çok cahiliz,,onu geçtim,eğer senin iddian doğruysa gerçekten tanrı bir kitap yazdıysa,,o kitap sanırım trilyonlarca sayfadan ibaret olması gerekir,,sanırım,büyü

k bir bilgi kaybı yaşanmakta baksanıza kitapta sadece din ile ilgili durumlar mevcuttur..uyanmak isteyenlere,

 

Tanrı herşeyin formülünü kitapta yazıp insanlara iletecek olsaydı bizim bu dünyada ne işimiz var? Hazıra konmak için mi yaşıyoruz? Karadelikler ne işe yarar bunu da Tanrı yazsın öyle mi? O zaman bizim yaşamamıza ne gerek var?

 

Dinler toplum yaşamını düzenlemek, insanları iyiye yöneltmek için vardır yoksa zannettiğiniz gibi formül kitabı değildir.

 

Bilimin konularını kutsal kitapta formül olarak arıyorsan ve bulamadığın için yaratıcıyı inkar ediyorsan çok geç olmadan bu yanılgına çözüm bulmalısın.

 

Tanrı kitap yazmadı, Tanrı kitap yazdırdı. Tanrı, Cebrail ve Cebrail planı ile Hz. Muhammed'e iletti, Hz. Muhammed de güvendiği kişilere yazdırdı.

 

İnanmamak için bahnalere üretmek yerine var olanı kabul etmelisiniz bence başka seçenek yok çünkü, üzgünüm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aydınlanma tamamlanmadı derken ne demek istiyorsunuz anlayamadım

 

Aydınlanma derken dogmatik düşüncelerden özgürlük ve bilimin aydınlığı kastedilir. Dinin işlevi aslında bitmiştir fakat bitmemesi için son çabaları ile çırpınanlar olduğu için bitemiyor. Bu çırpınanları da emperyalistler destekliyor. Bu da sürüp gitmesine neden oluyor. Çünkü din, iktidarlar için en kullanışlı araçtır. Tarih boyunca iktidarlar dinden daha etkili bir baskı aracı icat edememişlerdir. 

 

Din, büyük bir çoğunluğun sözlerini boğazında düğümleme ve yutkunmak zorunda bırakmanın en kestirme ve en kolay yoludur. Aydınlanma yayılmadığı sürece de ne yazık bu durum böyle gidecektir. 

 

 

Gerçeklerin ortaya çıkması için beklemek, son derece sakıncalı bir durumdur. Beklemekle hiç bir iş olmaz. Zaten müslümanları bitiren beklemek olmuştur. Moğol akınları başlayınca kıyamet alameti olan Yecüc Mecüc'un çıktığına inandılar. Bu fitne ile Mehdi'den başkasının başa çıkamayacağına inandıkları için boyun eğdiler. İnançlarına göre islam tamamen silinecek hale gelince Mehdi ve ona yardımcı İsa gelecek, yerden de dabbetül arz çıkacaktı. Bu üç süper kahraman kafirleri silip süpürecekler, islam iktidarı son kez yeryüzüne hakim olduktan sonra artık kıyamet kopacaktı. 

 

Bu inançlar islam alemini bitirdi. Moğollar ciddi bir direnişle karşılaşmadan çekirge sürüsü gibi her yeri yağmaladılar. Bu felaketten sonra da bir daha islam dünyası belini doğrultamadı. Türklerin islamı kabul etmeleri yeni bir taze kan verme gibi islamı yok olmaktan kurtardı. Türkler böyle fikirlere rağbet etmediler ve yeni bir islam yarattılar. Deyim yerindeyse islama format çektiler ve harddiski kurtardılar. Yoksa ne harddisk kalmıştı, ne bilgisayar. 

 

Arap mitolojisini din kabul etmek son derece sakıncalıdır. Ülkemizde son yıllarda tekrar Araplaştırma misyonerlik çalışmaları başlatıldı. Bu misyon başarı kazanırsa felaket olur. Başkasının mitolojisine esir olmak kimseye bir hayır getirmemiş, felaket getirmiştir.  

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Tanrı herşeyin formülünü kitapta yazıp insanlara iletecek olsaydı bizim bu dünyada ne işimiz var? Hazıra konmak için mi yaşıyoruz? Karadelikler ne işe yarar bunu da Tanrı yazsın öyle mi? O zaman bizim yaşamamıza ne gerek var?

 

Dinler toplum yaşamını düzenlemek, insanları iyiye yöneltmek için vardır yoksa zannettiğiniz gibi formül kitabı değildir.

 

Bilimin konularını kutsal kitapta formül olarak arıyorsan ve bulamadığın için yaratıcıyı inkar ediyorsan çok geç olmadan bu yanılgına çözüm bulmalısın.

 

Tanrı kitap yazmadı, Tanrı kitap yazdırdı. Tanrı, Cebrail ve Cebrail planı ile Hz. Muhammed'e iletti, Hz. Muhammed de güvendiği kişilere yazdırdı.

 

İnanmamak için bahnalere üretmek yerine var olanı kabul etmelisiniz bence başka seçenek yok çünkü, üzgünüm.

1. si tanrı herşeyin formülünü kitapta yazmadığı için böyle olduk zaten..2i dinler toplumu düzenlemek yerine daha çok kaosa sürüklemektedir,, sevgili dostum uyanda etrafına şöyle bir bak lütfen..3. sü formul olmasaydı sizler inanlar zaten tanrıyı bulamayacaktınız,( bu kitapları  yazanlar önce förmül denklemine göre kitap yazmaktadırlar bu çok uzun bir konu sonra açıklayacağım)4. sü tanrı ne kitap yazar nede yazdırır çünkü tanrı varsa yaratır bir kitap yaratır yazmaz (tabi böyle birşey imkansız)...5.. sii evet çok fazla seçenek var..eger secenek olmasaydı buğun herkes müslüman olmak zorunda kalacaktı..tanrı var olduğu sürece bir secenek vardır her zaman..tongue.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@pach of neo

 

Tanrı benim beynimde değil hayatımda hiç birşeyden emin olamam fakat Allah'ın var olduğundan bırak bilemeyi % 100 eminim. Herkes benim gibi şanslı olmuyor galiba çok şükür var olduğunu bilen ender insanlardanım. Bu bir ayrıcalık değil arayana her kapı açılır yeter ki aramaya gönlü olsun.

 

@@democrossian

 

Arap mitolojisi dediğiniz Kuran Allah'ın sözüdür. Cebrail görevi ne ise onu yerine getirmiştir. İnsan bedenini yaratmak için Allah kime görev verirse o ya da onlar yaratabilir buna niçin şaşırıyorsunuz ki? Kopyalanan koyun Dolly'i insanlar kopyalamadı mı? Allah izin verirse herşey mümkündür, imkansız diye birşey yoktur. Beden diyorum dikkat edin ruh demiyorum. Allah ruhundan üflemiştir fakat bedeni yaratma bilgisini Cebrail ya da adı her ne ise o varlıklara vermiş olabilir, bu sizi çok da şaşırtmamalı çünkü o varlıkların da bu yaratımlardan kendi tekamül sınavı olacaktır. Ruh değil bu kısma dikkat edin ruh bir yaratım değildir. Ruh Allah'ın kendi tasarımıdır ya da değildir ruh hakkında Allah dışında bilgi sahibi hiç bir varlık yaratılmamıştır. Hiç bir varlık asla ruh yaratamaz çünkü her varlık ruh ile hayat bulur. Ruh Allah'ın kendi katında saklıdır. Bilgisine ulaşmak imkansızdır..

 

Bu konulara girmeden din konusuna gelirsek, dinler devri yakında kapanacaktır fakat bu dinlerin gerçek olmaması sebebi ile değil işlevleri bittiği için olacaktır. Kıyamet öncesi büyük tufan ve din devri sona erecektir. Bu aşamayı belki biler göremeyiz fakat o aşamaya yaklaşılıyor.

 

 

@@Suheyla

 

Fatiha Suresi'nde geçen  "mailiki yevmiddin " din gününün sahibidir. Hesap ve ceza günü diye bir ifade Arapça Kuran'da yoktur. Türkçesine çevrilirken maleesef çeviri hatası yapılmıştır.

 

Biz,sen,o tarzında ayetler kafa karıştırdığı için Allah sözü olan Kuran doğru anlaşılamıyor. Bizli ifadeler Allah'ın izni ile ruhsal varlıkların görevleridir. Bu ifadeler Kuran'ın Allah sözü olduğundan şüpheye düşürmesin hiç kimseyi tam tersi herkes görevini yapıyor.

 

Rabbin orduları diye geçen ayetlerdeki varlıklar işte bu biz diye ayetleri Hz.Muhammed'e nakleden varlıklardır. Onlar da görevlerini doğru yapmakla mükelleftirler ve hatasız yaparlar. Allah'ın hiç bir emrinden dışarı çıkamazlar. İnsanlar ise henüz emekleme aşamasınlar yeri gelir doğru yaparız yeri gelir yanlışı da yaparız. Bu özgürlük değildir aslında birgün gerçekler ile karşılaştığımızda mahcubiyettir hepimiz için fakat farkında değiliz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konulara girmeden din konusuna gelirsek, dinler devri yakında kapanacaktır fakat bu dinlerin gerçek olmaması sebebi ile değil işlevleri bittiği için olacaktır. Kıyamet öncesi büyük tufan ve din devri sona erecektir. Bu aşamayı belki biler göremeyiz fakat o aşamaya yaklaşılıyor.

Iste Islam Dunyasinin geride kalmasinin arkasindaki dusunceleri guzel ifade ettiniz. Kiyamet geliyor, hazir olalim. Nitekim sizin inandiginiz Allah da oyle demis: "Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?" 6:32

 

Boylece, Muslumanlar genellikle sefil hayatlarinda surulmekte, diger dunyada daha iyi bir hayat kuracaklarina inanmislardir. Yani bu hayatin hic bir onemi kalmamis.  Oysa ki ahiret dediginiz yer ile  "Yemen" arasinda hic fark yoktur. Turkude dedikleri gibi oraya giden geri gelmezmis.  Bu arada, her bir imam, veya molla allahin ne dedigini sizlere kendi acisindan kafadan atip, Muhammedin yaptiklari gibi, halan kandiriyorlar. Siz de kandirilmak istediginizden dolayi, onlari icin bu is bir cocuk oyuncagi olmus bu Dunyada. Yani, Kuranda dedigi gibi bir oyun olmus ve sizde bir oyuncak.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

onlar yaratabilir buna niçin şaşırıyorsunuz ki? 

 

Başlıkları karıştırdınız ama zararı yok.

 

Ben müslümanlara artık şaşırmıyorum. Ben de bu ülkede doğan çoğusu gibi müslümandım. Fakat ben Kuran'ı bilmiyordum. Bilmediğim için müslümandım. Bir gün merak ettim ve okudum. İlk aklıma gelen şey bu dinden bir an önce çıkmak gerektiğiydi. Fakat tabii bu bir anda olacak şey değil. Belki yanlış anlıyorum, belki yanlış anlatılıyor gibi olasılıkları elbette gözden geçirmek gerekiyor. Önce Arapça yazı okumayı bilmeden bu işin olamayacağını anladım. Arapçayı okumayı öğrendim. Sonrası geldi. Kuran'ın herhangi bir tanrıdan gelmediğine hiç kuşkum kalmadı. Bu kitap kendi çağlarının bilgi düzeyinin bile gerisinde adamlar tarafından kaleme alınmıştır.

 

Konuyu anlayamamışsınız. Benim hiç şaşırdığım filan yok. Ben zaten tanrıya inanmıyorum, neden şaşırayım? Sizin olmayan tanrıya ortak atamanız beni hiç rahatsız etmez. Elbette tanrıya inanmadığıma göre, yaratmayı tanrıya has görmem de söz konusu olamaz. Tabii Dolly'yi insanlar yarattı. Ben bu iletiyi şu anda yaratıyorum.

 

Ama dikkat edin, kendinizi ele vermişsiniz. "Dolly'yi insanlar kopyaladı" demişsiniz. "Dolly'yi insanlar yarattı" demeye korkmuşsunuz. Tanrıya şirk koşmaktan korkuyorsunuz ama ateistleri ikna için içinizden tanrıdan aflar dileyerek takiye yapıyorsunuz. Kusuruma bakmayın. Görünen manzaranız bu. 

 

Eğer gücendiyseniz ve takiye yaptığınızı reddediyorsanız, açıklamanız gerek. Madem Kuran'ın Allah sözü olduğuna inanıyorsunuz, neresinde Cebrail'in örneğin neyi yarattığı söyleniyor göstereceksiniz. 

 

Bir şey daha gösterin. Kuran'da nerde Allah'ın canlılara ruh verdiği ve ruhunu aldığı yazar? Bunlar tümüyle kişisel öne sürümleriniz. Kuran'da böyle şeyler yazmıyor maalesef. Yazmasını ben de isterdim. Hiç olmazsa Kuran'ı yazan Araplar İbrani efsanelerinden başka bir şeyler de duymuşlar derdim. Ama Kuran yazarları dediğim gibi çağlarının çok gerisinde bir bilgi düzeyi ile bunu yazmışlar. O yüzden bunlar elbette Arap mitolojisi. Özgün Arap mitolojisi de değil. Kökende İbrani mitolojisi. Aynı Roma mitolojisinin kökeninin Yunan mitolojisi olması gibi. İbrani mitolojisinin kaynağı da Mısır mitolojisidir. Böyle zincirleme gider.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@Suheyla

 

Müslümanların nasıl yaşam sürdüğü konumuz değil çünkü herkesin yanlışı kendini bağlar. Başkaları yanlış yapıyor diye tüm dini yok mu sayacağız? Kıyamet gelecektir fakat tufan ile kıyameti karıştırmayın. Önce tufan sonra kıyamet ve kıyamet bir uyanıştır. Gerçek bilgilerle herkesin yüzleştiği andır. Bu dünya oyun yeri falan diye birşey yazmadım. Bu dünya herkesin sınav yeri fakat oyun yeri çok basit bir ifade olur. Yoktan var olan bizler, bu dünyaya bizi gönderen güce bizi niye sınava tabi tutuyorsun diye sorma hakkına sahip değiliz. Annenize anne beni niye doğurdun bana sordun mu doğururken diye sormanız ne kadar anlamsız ise bu dünyada oluş sebebimizi kabullenmemek de size sadece zaman kaybettirir. Bir dine inanın ya da inanmayın, Ateist olun ya da olmayın fark etmez sonuçta gerçekler kişiye göre değişmez.

 

@@democrossian

 

Dolly kopyalanmıştır yoktan yaratım değildir. Bu konuda bilgi sahibi olduğunuzu tahmin ederek kısaca yazmıştım. Yeni bir yaratım ile kopyalama arasındaki farkı bildiğinizi tahmin ediyordum. Kopyalanan Dolly bedenen kopyalandı ve ruhlardan herhangi birinin kopya dolly bedeneni tekamül etmek için kabul etmesi sonucu dolly can buldu fakat tüm bunlar Allah'ın izni ile oldu.

 

Allah ruhundan üflemiştir ayetini gözden kaçırıyorsunuz( Secde suresi 9.ayet)  galiba ruh bu evrene ait bir oluşum değildir. Dünyada ne varsa hepsi maddeseldir. Ruh bu kainata ait değildir.

 

Aslında yazdıklarım Canarşit in de ifade ettiği gibi ezoterik bilgilerdir. Bu konuda yazdıklarım ezoterizm i bilmeyen kişilere anlamsız gelebilir. Kimin neyi bildiğinden emin olmadığım için yazmış bulundum fakat bu konulara çok uzak olduğunuzun farkındayım. Bu sebeple tartışmadan çekiliyorum çünkü yazdıklarımı anlayabilmeniz için Kuran'ı okumaktan öte bir çok din aliminin araştırmalarını karşılaştırmalı incelemeniz ve Ezoterizm'i çok iyi bilmeniz gerekiyor. Bu da kişisel çaba gerektirir ve herşeyden önce meraklı olmak gerekir.

 

Sınır Ötesi yayıncılık'ın kitaplarını meraklılara tavsiye ederim yoksa benim yazdıklarım size bir anlam ifade etmeyecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Bu dünya oyun yeri falan diye birşey yazmadım. Bu dünya herkesin sınav yeri fakat oyun yeri çok basit bir ifade olur.

Tamam, demek ki siz Allaha ve Muhammede kendilerini cok basit ifade ettiler diyorsunuz. Cunku bunu diyen onlar, sen degil.

 

"Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?" 6:32 [Diyanet Meali]

 

"Dünya hayatı bir oyundan, bir oyalanmadan başka birşey değildir. Ahiret yurdu ise muhakkak Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Hala akıllanmayacak mısınız?"  6:32 [E. Hamdi Yazir Meali]

 

"Şu iğreti, basit hayat bir oyun ve eğlenceden başka şey değildir. Sakınıp korunanlar için âhiret yurdu elbette ki daha iyidir. Hâlâ aklınızı işletemeyecek misiniz?" 6:32 [Y. Nuri Ozturk Meali]

 

 

Sen Kurani okumadan inanmissin, demekki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tamam, demek ki siz Allaha ve Muhammede kendilerini cok basit ifade ettiler diyorsunuz. Cunku bunu diyen onlar, sen degil.

 

"Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?" 6:32 [Diyanet Meali]

 

"Dünya hayatı bir oyundan, bir oyalanmadan başka birşey değildir. Ahiret yurdu ise muhakkak Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Hala akıllanmayacak mısınız?"  6:32 [E. Hamdi Yazir Meali]

 

"Şu iğreti, basit hayat bir oyun ve eğlenceden başka şey değildir. Sakınıp korunanlar için âhiret yurdu elbette ki daha iyidir. Hâlâ aklınızı işletemeyecek misiniz?" 6:32 [Y. Nuri Ozturk Meali]

 

 

Sen Kurani okumadan inanmissin, demekki.

 

Ben Kuran okumasına okudum da siz yorumlarınızı daha önceki yorumları okumadan yaptığınız için karışıyor. Enam Suresi'nden bahsediyorsunuz. Ahiret hayatına göre dünya bir oyalanma yeridir. Ahiret yaşamında rahat etmek isteyenler bu dünyadaki tekamül sınavını vermek zorundadır. Kuran meallerinin hepsi doğru tercümeler içermiyor. Kelimenin tam anlamını çevirmiyorlar bu sebeple farklı anlamlar çıkıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı benim beynimde değil hayatımda hiç birşeyden emin olamam fakat Allah'ın var olduğundan bırak bilemeyi % 100 eminim. Herkes benim gibi şanslı olmuyor galiba çok şükür var olduğunu bilen ender insanlardanım. Bu bir ayrıcalık değil arayana her kapı açılır yeter ki aramaya gönlü olsun.

.

.

.

karşılaştığımızda mahcubiyettir hepimiz için fakat farkında değiliz.

bize açılan tek kapı  hep haksızlıklarla ve esitsizliklerle dolu bir dünya olmuştur sevgili cell bende tanrıdan eminim ama senin gibi kesin yargılarla deyil bir insanın tanrıyı gerçekte nalgılayıp algılayamayacığını bildiğim için sadece emin deyilim evet bir tanrı var am üzgünüm benim tanrım seninkinden çok farklı bir tanrı işte ispatı işte TANRININ MANTIĞI BİR ŞİŞENİN İÇERİSİNE 100 ADET BÖCEK YERLEŞTİRİN VE YAVAŞ YAVAŞ HOŞLANMADIKLARINIZI ÖLDÜRMEYE VE EZMEYE BAŞLAYIN..EĞER BU MANTIK tanrının mantığı deyil diyorsan sana tek bir secenek kalıyor bunu insanlar yapıyor..ama asıl önemli olan bu mantığa izin veren tanrı..hiç boşuna araştırma bence sonuç yine aynı olacaktır bende kendimi özel hissediyorum ..müslüman olduğum yıllarda kendimi mehdi olarak düşünürdüm..şimdi gülüyorum.. ha hablush.png laughing.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

8 yaşında bir kız çocuğunun , 40 yaşlarında sapık bir adamın tecavüz zulmüne uğraması şeklindeki kader inancı nasıl bir tanrı isteği ve tanrının biçtiği rol olabilir ? o kızın bunu yaşamasındaki sebep ne olabilir? hangi hatasının karşılığı , hangi günahının bedeli olabilir ? Soruyorum bunu nasıl bir tanrı isteyebilir ? bunun olmasına nasıl müsade edebilir ? Yoksa asıl sapık olan , sadist olan Tanrımıdır ?Sadece günahları olduğunu sanan kişilerin tanrıları vardır...din yoktur işte ispatı bundan 80.000 yıl öncesine gidin medeniyetlerin bile olmadığı bir döneme gidelim seninle

 

amazon ormanlarının america kıtasını tamamen kapladığı yıllar

 

afrikanın kurak olmadığı yıllar

 

avrupanın ve asyanın ve afrikanın bilindiği yıllar

 

insanların çiğ etle hayvanlar gibi beslendiği yıllar

 

sence aşk olma ihtimali nedir

 

sence mantık olam ihtimalı nedir

 

sence hissetme ihtimalı nedir???sex varmıydı evet vardı ama hayvanca sex vardı uyan dostum artık çalışma hayatı yoktu ve en önemlisi örf ve adetler yoktu..bu çok önemli bir konu aslında örf ve adetlerin geçmişine bakalım insan yapımı olan örf ve adetler yüzünden kaç insanın haksızlığa uğrayıp intihar ettiğini düşünsenize,, benim tanrı masla örf ve adet vermez benim tanrım zaten herşey var ve mevcut durumda fazlasıyla vermiş ve demişki ben sadece yaratırım adil bir şekilde yaratırım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sen hala  dinlerden bahsediyorsun  dinler yüzünden ortaya çıkan kara  büyülere ne demeli.burasını düşünmek bile istemiyorum.

 

ortaçagda kaç kişinin kellesinin kesildiğini tahmın bile edemessin giyotin icadı aslında bu dönemde olduğu için sırf bu yüzden bu amaçla yapılmıştır..giyotinler .al sana  muhteşem  bir gelenek dostum bu nasıl olabilir tanrı nasıl bu kadar zalim olabilir zaten olmasıda imkansız nedeni din ile tanrıyı ayırmak gerekiyor.zaten ayırmadığımız için böyle oluyor..şunu asla unutma cell tanrı gerçekten bir din verseydi tek bir din verirdi..tanrı din vericek kadar aciz olsaydı  ,,eminim ölümlü bir tanrı olurdu..çünkü kusurlarını örtmek için ölmeyi tercih ederdi..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

son olarak gelelim gerçekten insan olduğunu algılayan ve her şeyin farkında olan yaratıcı hariç bir topluluk vardır..ki  bu dünyanın yüzde otuzunu oluşturur sırada gerçek insanların yaşam felsefesini anlatıcam..sizlere yani sizlere kısa olarak bir örnekle başlıyorum ben şöyle algılıyorum bir yaratıcının gerçekte olup olmadığını o istemediği sürece asla algılayamayız..fakat algıladığımız şeylerde vardır..bir evren ve bir gezegen var..ve bu gezegende insanoğlunun yaşaması için en uygun ortamlar bir itarafından çok net bir biçimde verilmiş olupbunu algılayabilmenin sadece gerçek insanlarla mümkün olabileceğini algılatmaya çalışan bir mistiki güç..olduğunu .ve algılarlar..fakat şekil ve mantık  olarak.. algılayamazlar..algıladıkları şeylerle duyu organlarının sinirsel olarak gösterisinden başka bir şey deyildir..gerçekte her şey ya aydınlık yada karanlıktır..sürecektir.böylece yaratıcı için daha kolay karar verme imkanı yine onun tarafından sağlanacaktır..bu dönem evrenin ve gezegenlerin son evrimi olup..herşey başladığı yere geri dönecektir..sıfır başlangıç noktasına yani..  başa dönmek                                                                                                                            inanmayan her 2 tarafıda insan olmayı ikna etmeyi bırakıp bunun anlamsız olduğunu algılayıp zamana ve evrime bırakarak her şeyin çok hızlı bir biçimde deyiştiğini algılayarak ve hissederek yaşamaya çalışmaktır. O zaman görücekleri en son şeyler..  ve diyer inançların yok oluşunuda beraber getirip.. yeni dünya düzenini SIFIR  inanç grubu oluşturacaktır.. ..bu dönemde örf ve adetler tamamen ortadan kalkacaktır..ve insanoğlu tamamen doğaya dönecek doğal olana dönecektir..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

son olarak birşey söylemek zorundayım,sevgili cell kuranda haram olan alkol neden yapılıyor?yada şarap neden yapılıyor? hiç düşündünmü eminim düşünmüşsündür..sadece düşünmüşsün burası çok açık sevgili dostum ,,nedenmi?haram dediklerin şeyler tanrının verdiği kutsal emanetlerle yapılıyor.ama her nedense bu konu hep sizler tarafından bir rafa kaldırıldı ,ama  benden kaçmaz,ucundan yakaladım çünkü nasıl olabilir tanrının verdiği bir hammadeyi işleyip modifiye etmek nasıl haram olabilir mantık dışı bu olayı eshefle kınıyorum,sigara zararlı  olabilir..burda  seninle hemfikirim bende kullanmıyorum..zaten ama sigarayıda tanrının hammaddesinden yapıldığını sende biliyorsun şimdi sana soruyorum sevgili cell bu nasıl mümkün olabilir..benim aklım ve mantığım almıyor..tanrının verdiği birşey nasıl haram olabilir sevgili cell yoksa başka bir tanrı varda benmi bilmiyorum sevgili cell..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili cell ,sen diyorsunya ,mehdi gelicek ve deccalla büyük bir savaş olacak. 150 yıl içerisinde ortadoğuda bir tepede şimdi aklıma gelmiyor tepenin ismi  bu kurandada  geçiyor.diyorsun .evet kuranda geçiyor, sadece başka bir yerden geçmiyor ,sevgili cell..ben asıl, sana ne olacağını söylimmi ,150 yıl ,beklemeye gerek yok ,70 yıl içerisinde sistemler çökücek ekonomi çökücek ve en önemlisi SU SAVAŞLARI BAŞLAYACAK asıl dünyanın sonunu bu getiricek zaten , eğer şimdiden önlem alınmassa bir felakete dogru gidiyor gezegenimiz küresel ısınma kendini iyice hissettirmeye başladı sevgili cell bu klitaba inanmak seni kurtarmaz sevgili dostum seni kurtaracak tek şey bilinçli insanların önlem almalarıyla mümkün olacaktır..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dolly kopyalanmıştır yoktan yaratım değildir. 

E iyi işte, ben de onu diyorum. Bana kalsa şu iletiyi de ben yaratıyorum dedim. Benim için sorun yok. İslam inancı açısından içine düştüğünüz açmazı gösterdim, açık bir şekilde. Eğer incir ve zeytine yemin eden Cebrail ise, devamında gelen ifadelerde insanı yaratanlar da Allah ile Cebrail olur. Allah bir nümune yarattı, Cebrail de klonladı mı nasıl oldu? Anlamıyorsunuz, ben yaratmak tanrıya mahsustur, Cebrail'in yaratması da nerden çıktı demiyorum. Sizin bu fikrinize de itiraz etmiyorum. Ama siz kişisel düşüncenizi islam adına açıklıyorsunuz. O zaman dayanak göstermelisiniz. Kuran'da Cebrail'in konuştuğu bölümler var. Örneğin Meryem ile konuşuyor. Cebrail'e ait olan sözler "dedi ki şöyle şöyle... vs" diye veriliyor. Sözlerin Cebrail'in olduğu belli. İncir ve zeytine nasıl olup da kendi sözü olduğunu belirtmeden yemin edebiliyor? Kendini Allah'ın yanına koyup "biz insanı yarattık" demesini hangi müslümana kabul ettireceksiniz? Bunu sizden başka kabul edecek bir müslüman hiç gördünüz mü, hayalinizde olsun canlanabiliyor mu?

 

Bakın Kuran'da açıkça yazmayan konuları eğip bükerek Kuran'ı savunamazsınız. Ezoterik diye isim koymakla da efsaneler gerçek olmaz. Masal kültürü masal kültürüdür. Masal olarak kaldığı sürece de güzeldir, etkileyicidir, anlamlıdır. Güzel duygular hissedebilir, hayal aleminde dolaşabilir hatta gerçek hayatla ilgili çıkarımlara da varabilirsiniz. Ama masal olarak kalır. Alice masalını okuyup harikalar alemi var mı diye tavşan deliğini kazmazsınız. Hansel ile Gratel masalı okuyup ormanda çikolata ev aramazsınız. Kırk Haramiler masalı okuyup ağzı taşla kapalı bir mağara görünce açıl susam açıl demezsiniz. Alaaddin masalını okuyup cin çıksın diye lambayı ovuşturmazsınız. Sinbad'ın sihirli halıya binip uçması nasıl masalsa, Burak'a binip uçarak mescidi Aksa'ya gidip gelmek de masaldır. O masal da bu gerçek olmaz. 

 

Allahın ruhundan üflediğini söyleyen ayetin canlıların taşıdıkları iddia edilen ruh ile ilgisi yok. Bu sözde çamurdan yaptığı heykeli canlandırma anlamında. Bir tür hokus pokus iddiası. Üflediği ruhun bedene yerleştiği, ölümde çıktığı ile ilgili ayet istemiştim. Benim bir ruh taşıdığım ve bunun öldüğümde çıkacağı ile ilgili ifade istiyorum, yoktur. Bulamazsınız.  

 

Kuran'da ruh Cebrail anlamında kullanılır. "Erselna ileyha ruhena" (ona ruhumuzu gönderdik) gibi. Bu da ayrı bir konu ama burada girmeyeyim. Kısacası sizin dediğiniz anlamda ruh, Kuranda geçmez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

8 yaşında bir kız çocuğunun , 40 yaşlarında sapık bir adamın tecavüz zulmüne uğraması şeklindeki kader inancı nasıl bir tanrı isteği ve tanrının biçtiği rol olabilir ? o kızın bunu yaşamasındaki sebep ne olabilir? hangi hatasının karşılığı , hangi günahının bedeli olabilir ? Soruyorum bunu nasıl bir tanrı isteyebilir ? bunun olmasına nasıl müsade edebilir ? Yoksa asıl sapık olan , sadist olan Tanrımıdır ?Sadece günahları olduğunu sanan kişilerin tanrıları vardır...din yoktur işte ispatı bundan 80.000 yıl öncesine gidin medeniyetlerin bile olmadığı bir döneme gidelim seninle

 

amazon ormanlarının america kıtasını tamamen kapladığı yıllar

 

afrikanın kurak olmadığı yıllar

 

avrupanın ve asyanın ve afrikanın bilindiği yıllar

 

insanların çiğ etle hayvanlar gibi beslendiği yıllar

 

sence aşk olma ihtimali nedir

 

sence mantık olam ihtimalı nedir

 

sence hissetme ihtimalı nedir???sex varmıydı evet vardı ama hayvanca sex vardı uyan dostum artık çalışma hayatı yoktu ve en önemlisi örf ve adetler yoktu..bu çok önemli bir konu aslında örf ve adetlerin geçmişine bakalım insan yapımı olan örf ve adetler yüzünden kaç insanın haksızlığa uğrayıp intihar ettiğini düşünsenize,, benim tanrı masla örf ve adet vermez benim tanrım zaten herşey var ve mevcut durumda fazlasıyla vermiş ve demişki ben sadece yaratırım adil bir şekilde yaratırım.

''KÖRLER ÇARŞISINDA AYNA SATMAK '' Bizimkisi, LAKİN Hatıra binaen icap etti, 80.000 yıl önce seni göremedim kardeşim, hangi kavimdendin ? Sana masalları anlatanlar kendi ilahlıklarınızı siz vaadediyor diyemidir bu ALLAH'a isyan hali... Şunu bilmen gerekir ki, o bahsettiğin evrim sürecinin tanıklarıyız biz, lakin siz o zamanda ısrarla biz şu hayvanlardan türedik ve evrildik dediniz. Oysa hep anlatmıştık size, Bu gördüğünüz işin slow slow motion'ı bu aldatıcıdır, izleyin ibret alın dedik..İşler buradan böyle görünür dedik, bu işin perde arkası AN meselesidir dedik... siz inek süt veriyor diye ineği bereket tanrıçası boğa süte sebep diye boğayı bereket tanrısı yaptınız... kerubileri bu hayvanlarla vasıflandırdınız, BİZ dedik ki, bu işler hep yaratıcının eserleri... anlamadınız. Bu bakışınız sizi sapkınlıklara sürükledi, biz kadına YAR (yarımız) diye baktık, siz kadına doğanın lütfu deyip cinsel obje diye baktınız... bu sapkınlık sizi ha kadın ha kız çocuğu itikadine sürükledi... SİZ bilinmeyen tanrıya inandığınızda yeni bir pur daha inşa ettiniz şuurlarınızda, yaratan ve koyveren tanrı :smile.png Biz dedik Yaratan AN AN AN AN YARATIR... İtikadiniz sizi boş heveslere, zanlarınız dipsiz kuyulara kadar götürdü... sonra bunlar atalarımız gittiği yollar dediniz ve örfleri adetleri çıkardınız, saygı duyduk sırf ALLAH'ın bir bildiği var diye... haddi aştığınız yerlerde yine hatılattık ( Allahtan sakının dedik ) Yine hatılatalım ; örf ve adetler fıtratın getirdiği tabii kanunların şekillenmesidir, burada HAD vardır, buda şeriat hükümlerince nefsin hevalarına değil toplumsal düzene ve ahlaksal yapıya bağlı olarak gelişmelidir. Neyse şimdi sormayın yine ahlak nedir ? diye... (ahlak özdedir)  BİZ o zamanda çok az bir sayıda idik hala da öyleyiz... Şimdilerde bilimi kendine ilah edinenler sardı yine, Bilim ve İlim arasındaki farktan yoksun bir helde hemde... hatta arapça ilmi türkçeye bilim diye çevirip milleti öz bilgiden yoksun bırakan sihirbazlar... İlim fıtratındaki öğrenme yetindir, bilim ise bu öğrenme ile açığa çıkan bilgilerin tümü... hani bir konuyu saatlerce düşünürsün sonuca varamazsın bir anda bir ışık yanar kafanda sebepsiz :smile.png işte buna ilim denir... ''Muhakkak ki sen, sevdiğin kişiyi hidayete erdiremezsin. Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir. kassas 56 '' ayetinde tam olarak bunu ifade eder... BİZ ömrümüzü tüketsek anlatmak için, ALLAH kalbindeki samimiyete göre idrak verir, böylece karanlıkların aydınlanır... Bak BİZ yine uyardık, iş sizlerin acziyeti idrak etmenize kalıyor, hele bir secde Ya huuuu... Yoksa bilim bilim dediğin nedir ki gülüm :smile.png  Bu dünyaya hayvandan farkımızı bulmak için geldik, illa derseniz ki, biz evrim eseriyiz, buda sizin tercihiniz herkes kendi inandığı ile haşrolur... ''Böylece onlar, ondan nehyedildikleri şeyde haddi aşınca, onlara: “Aşağılık maymunlar olun!” dedik. araf 166 ) TERCİH! ADALET BUDUR İŞTE... ÇAY VAR İÇERSEN,BEN VAR SEVERSEN,YOL VAR GİDERSEN demiş aşık veysel ne güzel demiş... BİZ ancak uyarırız... anlayan anladı. selam ve selam ile...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

''KÖRLER ÇARŞISINDA AYNA SATMAK '' Bizimkisi, LAKİN Hatıra binaen icap etti, 80.000 yıl önce seni göremedim kardeşim, hangi kavimdendin ? Sana masalları anlatanlar kendi ilahlıklarınızı siz vaadediyor diyemidir bu ALLAH'a isyan hali... Şunu bilmen gerekir ki, o bahsettiğin evrim sürecinin tanıklarıyız biz, lakin siz o zamanda ısrarla biz şu hayvanlardan türedik ve evrildik dediniz. Oysa hep anlatmıştık size, Bu gördüğünüz işin slow slow motion'ı bu aldatıcıdır, izleyin ibret alın dedik..İşler buradan böyle görünür dedik, bu işin perde arkası AN meselesidir dedik... siz inek süt veriyor diye ineği bereket tanrıçası boğa süte sebep diye boğayı bereket tanrısı yaptınız... kerubileri bu hayvanlarla vasıflandırdınız, BİZ dedik ki, bu işler hep yaratıcının eserleri... anlamadınız. Bu bakışınız sizi sapkınlıklara sürükledi, biz kadına YAR (yarımız) diye baktık, siz kadına doğanın lütfu deyip cinsel obje diye baktınız... bu sapkınlık sizi ha kadın ha kız çocuğu itikadine sürükledi... SİZ bilinmeyen tanrıya inandığınızda yeni bir pur daha inşa ettiniz şuurlarınızda, yaratan ve koyveren tanrı :smile.png Biz dedik Yaratan AN AN AN AN YARATIR... İtikadiniz sizi boş heveslere, zanlarınız dipsiz kuyulara kadar götürdü... sonra bunlar atalarımız gittiği yollar dediniz ve örfleri adetleri çıkardınız, saygı duyduk sırf ALLAH'ın bir bildiği var diye... haddi aştığınız yerlerde yine hatılattık ( Allahtan sakının dedik ) Yine hatılatalım ; örf ve adetler fıtratın getirdiği tabii kanunların şekillenmesidir, burada HAD vardır, buda şeriat hükümlerince nefsin hevalarına değil toplumsal düzene ve ahlaksal yapıya bağlı olarak gelişmelidir. Neyse şimdi sormayın yine ahlak nedir ? diye... (ahlak özdedir)  BİZ o zamanda çok az bir sayıda idik hala da öyleyiz... Şimdilerde bilimi kendine ilah edinenler sardı yine, Bilim ve İlim arasındaki farktan yoksun bir helde hemde... hatta arapça ilmi türkçeye bilim diye çevirip milleti öz bilgiden yoksun bırakan sihirbazlar... İlim fıtratındaki öğrenme yetindir, bilim ise bu öğrenme ile açığa çıkan bilgilerin tümü... hani bir konuyu saatlerce düşünürsün sonuca varamazsın bir anda bir ışık yanar kafanda sebepsiz :smile.png işte buna ilim denir... ''Muhakkak ki sen, sevdiğin kişiyi hidayete erdiremezsin. Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir. kassas 56 '' ayetinde tam olarak bunu ifade eder... BİZ ömrümüzü tüketsek anlatmak için, ALLAH kalbindeki samimiyete göre idrak verir, böylece karanlıkların aydınlanır... Bak BİZ yine uyardık, iş sizlerin acziyeti idrak etmenize kalıyor, hele bir secde Ya huuuu... Yoksa bilim bilim dediğin nedir ki gülüm :smile.png  Bu dünyaya hayvandan farkımızı bulmak için geldik, illa derseniz ki, biz evrim eseriyiz, buda sizin tercihiniz herkes kendi inandığı ile haşrolur... ''Böylece onlar, ondan nehyedildikleri şeyde haddi aşınca, onlara: “Aşağılık maymunlar olun!” dedik. araf 166 ) TERCİH! ADALET BUDUR İŞTE... ÇAY VAR İÇERSEN,BEN VAR SEVERSEN,YOL VAR GİDERSEN demiş aşık veysel ne güzel demiş... BİZ ancak uyarırız... anlayan anladı. selam ve selam ile...

arkadaşlar aranızda tercüman varmı?arkadaşın söylediklerinden hiç bir şey anlamadım.sanırım tercümanın işide çok zor olacak.anladığım kadarıyla,he he çünkü arkadaşımız sanırım buzul çağından falan kalma ben o dili bilmiyorum aranızda bilen varsa sonsuza dek sussun,bu işkenceye dayanamam,,çünkü arkadaş o dönemin şairlerinden olsa gerek tek laughing.gif anladığım bu teşekkürler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Planck zamanı " Nedir..

 

 

 

Türlerin kökeni” yayınlandıktan sonra evrim kuramının temel dayanağı olan “doğal seleksiyon” olgusu ilkel canlılardan günümüz türlerine doğru yaşamın nasıl geliştiği sorusuna tatminkar yanıt oluşturabiliyordu..Ancak canlı yaşamın ilk kez nasıl başladığı, ilk hücrenin ortaya nasıl çıktığı sorusuna yanıt oluşturabilecek hipotezlerin ortaya çıkması için biraz daha süre geçmesi gerekti. 1920’lerde birbirlerinden habersiz iki bilim adamı ,Rus kimyacı Oparin ve İngiliz genetikçi Haldane, şimşek ve yıldırım gibi doğal enerji kaynaklarının etkisiyle dünyanın ilk atmosferik bileşiminde basit moleküllerden canlı yaşamın yapıtaşlarını oluşturan organik bileşiklerin tesadüfen sentezlenmiş olabileceğini ileri sürdü.Oluşan bu organik bileşikler ilkel okyanus üzerine yağacak ve bir çeşit “organik çorba” oluşacaktı.Doğal seleksiyon bu noktada devreye girecek ve heterotrofik olduklarını sandıkları bu organik bileşiklerden hangilerinin varlıklarının devam edeceğini belirleyecekti.Organik çorba tükenme noktasına ulaştığında ise mutasyonlar yoluyla ototrofik ilk canlı formlar oluşmuş olabilirdi.

Alıntı..

 

Böyle birşeymidir..

Yoksa;

 

TÜM ATOMLAR VE TÜM UZAY-ZAMANI TESADÜFEN BİR PROTEİN OLUŞTURABİLİR Mİ

Bu olasılığın matematik açısından imkansız olduğunu şöyle düşünerek anlayabiliriz. Evrende baryon vardır. Evrendeki baryonları, fotonları, elektronları toplarsak ’dan düşük bir sayı elde ederiz. Evrenin tahmin edilen yaşı 15 milyar yıldır.
Evren: 15 milyar yıl x 365 gün x 24 saat x 60 dakika x 60 saniye = 473.040.000.000.000.000 saniye yaşındadır. Bu sayıyı da olarak alabiliriz. Bu iki sayıyı çarparsak eder.

Bu bulduğumuz sayısı neyi ifade etmektedir? Bu sayı, evrendeki her proton, nötron, elektron ve fotonun her biri birer amino asit olsaydı ve her biri evrenin her saniyesi bir protein yapmaya kalksalardı, toplam olarak yapılacak denemenin sayısıdır.( ’nin ’in bir trilyon katı olduğunu düşünün.)

Yüzbinlerce canlı türünün tek biri olan insanın, bir çok yapıtaşından tek biri olan proteinin, bir çok farklı tipinden tek biri olan hemoglobinin, tesadüfen oluşmasının imkansızlığı görülmektedir. Oysa amino asitlerin oluşma olasılığını, bir proteindeki amino asitlerin sol-elli olmasının olasılığını, proteinin üç boyutlu katlanmasının olasılığını göz ardı edip hiç hesaba katmadık. Bir proteinin, D.N.A.’da kodlanışının olasılığını hesaplasaydık amino asit diziliminin olasılığından elde ettiğimizden de inanılmaz bir sonuçla karşı karşıya gelirdik. Evrenin tüm parçacıklarının, evrenin tüm zamanında oluşturmaya güç yetiremeyeceği bir molekülün (hemoglobinin), bilinçli bir tasarım olmasaydı var olamayacağı açıktır..

 

BÖYLE BİR ŞEYMİDİR.

original.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

E iyi işte, ben de onu diyorum. Bana kalsa şu iletiyi de ben yaratıyorum dedim. Benim için sorun yok. İslam inancı açısından içine düştüğünüz açmazı gösterdim, açık bir şekilde. Eğer incir ve zeytine yemin eden Cebrail ise, devamında gelen ifadelerde insanı yaratanlar da Allah ile Cebrail olur. Allah bir nümune yarattı, Cebrail de klonladı mı nasıl oldu? Anlamıyorsunuz, ben yaratmak tanrıya mahsustur, Cebrail'in yaratması da nerden çıktı demiyorum. Sizin bu fikrinize de itiraz etmiyorum. Ama siz kişisel düşüncenizi islam adına açıklıyorsunuz. O zaman dayanak göstermelisiniz. Kuran'da Cebrail'in konuştuğu bölümler var. Örneğin Meryem ile konuşuyor. Cebrail'e ait olan sözler "dedi ki şöyle şöyle... vs" diye veriliyor. Sözlerin Cebrail'in olduğu belli. İncir ve zeytine nasıl olup da kendi sözü olduğunu belirtmeden yemin edebiliyor? Kendini Allah'ın yanına koyup "biz insanı yarattık" demesini hangi müslümana kabul ettireceksiniz? Bunu sizden başka kabul edecek bir müslüman hiç gördünüz mü, hayalinizde olsun canlanabiliyor mu?

 

Bakın Kuran'da açıkça yazmayan konuları eğip bükerek Kuran'ı savunamazsınız. Ezoterik diye isim koymakla da efsaneler gerçek olmaz. Masal kültürü masal kültürüdür. Masal olarak kaldığı sürece de güzeldir, etkileyicidir, anlamlıdır. Güzel duygular hissedebilir, hayal aleminde dolaşabilir hatta gerçek hayatla ilgili çıkarımlara da varabilirsiniz. Ama masal olarak kalır. Alice masalını okuyup harikalar alemi var mı diye tavşan deliğini kazmazsınız. Hansel ile Gratel masalı okuyup ormanda çikolata ev aramazsınız. Kırk Haramiler masalı okuyup ağzı taşla kapalı bir mağara görünce açıl susam açıl demezsiniz. Alaaddin masalını okuyup cin çıksın diye lambayı ovuşturmazsınız. Sinbad'ın sihirli halıya binip uçması nasıl masalsa, Burak'a binip uçarak mescidi Aksa'ya gidip gelmek de masaldır. O masal da bu gerçek olmaz. 

 

Allahın ruhundan üflediğini söyleyen ayetin canlıların taşıdıkları iddia edilen ruh ile ilgisi yok. Bu sözde çamurdan yaptığı heykeli canlandırma anlamında. Bir tür hokus pokus iddiası. Üflediği ruhun bedene yerleştiği, ölümde çıktığı ile ilgili ayet istemiştim. Benim bir ruh taşıdığım ve bunun öldüğümde çıkacağı ile ilgili ifade istiyorum, yoktur. Bulamazsınız.  

 

Kuran'da ruh Cebrail anlamında kullanılır. "Erselna ileyha ruhena" (ona ruhumuzu gönderdik) gibi. Bu da ayrı bir konu ama burada girmeyeyim. Kısacası sizin dediğiniz anlamda ruh, Kuranda geçmez.

 

 

 

Ezoterizm'i ben icat etmedim. Dinlerin dünyaya inmesinden önceki süreçte Ezoterik bilgiler ile insanlar her konuda bilgi sahibi oluyorlar ve kuşaklar arası aktarımda bulunuyorlardı. Mitolojinin dili de ezoterik bilgilere dayanır. Günümüzde sadece belli kişilerin bu konulardan haberdar olması insanlarımızın araştırmaktan uzak bir yaşam süremelerinden kaynaklanmaktadır. Herkes dünya yaşamını öncelikli tuttuğu için öteki alemi merak etmeyi bırakın, olmadığını iddia ederek kendilerini avutuyorlar. Tanrı yoktur demekle Tanrı yok olmaz. Tüm dünya insanları yaratıcıyı inkar da etse yaratıcı var olmaya devam edecektir.

 

Yazdıklarım Kuran'da açıkça yazmaz çünkü Kuran değiştirilmesin diye sembolik bir dil ile vahiy gelmiştir. Bazı surelerin ağırlığı çok yüksektir bu sebeple orjinal Arapça Kuran asla abdest alınmadan ellenmez çünkü surelerin manyetik gücü sizin manyetik alanınızı delip geçebilir bu da çarpılma diye tabir edilir.

 

Ezoterizm'i bilmeden hiç kimse hiç bir dini de anlayamaz hiç bir mitolojinin gerçek anlamına da ulaşamaz. Ayrıca bu konuların gizli kalması da insanları dinden uzaklaştırmak için asırlardır süren bir plandı ve sizin gibi yaratıcıyı her inkar eden bu planı onurlandırmış oldu. Bu planı yapan kim? Yazmam doğru olmaz fakat Ezoterizm'a başlarsınız tüm cevapları bulacaksınız.

 

İnsanlar bunca zaman hangi din olursa olsun araştırmadan kabul ettiler ve bugün yanlış uygulamalar ile devam ediyorlar ve bir çok insanı haksız yere katlettiler diye dinleri bu insanların eline bırakmak yerine doğrusunu bilenler kurtarmaya çalışıyor fakat siz inançsız arkadaşlar buna da fırsat vermediğiniz için zor yol alıyoruz.

 

Siz kabul etmeyin bu bana zarar vermez fakat var olduğunu bildiklerimi ifade etmediğim an Allah'a karşı sorumluluğumuz büyük olur.

 

Mehdi ve deccal birer semboldür. Kişi ya da varlık değildir. Mehdi gerçek din bilgileri ile insanları karşılaştıracak olan ve herkesin gönülden ikna olacağı bilgilerdir. Deccal ise şu an dünyada faaliyette zaten başka Deccal aramanıza gerek yok. Çevrenizdeki tüm haksızlık ve kötülükler Deccal sayesinde çoğalıyor. Deccal bir plan adıdır ve görevi kötülüğü yaygınlaştırmak, doğruyu yanlış göstermektir.

 

Kader konusu reankarnasyonu bilmeden anlaşılamaz. Ruhun cinsiyeti yoktur. Ruh hangi bedeni kullanırsa o bedenin cinsiyetini yaşar. Herkes belli bir yaşam planı ile dünyaya gelir. Kötülük yaşayanlar üzülerek söylüyorum ki bu kötülüğü yaşamayı kabul edip, gelmiştir. Neden kabul etmiştir derseniz? Sebeplerin hepsini bilmemiz mümkün değil fakat mesela bir önceki yaşamında yaptığının bedelini ödemek için bu yaşamda bu kötülükleri yaşamayı kabul etmiştir çünkü dünya yaşamında yaşanacaklar ile kabir azabı kıyaslanamaz bile bu sebeple dünyada iyi yaşam sürmek öncelikli olmalıdır. Kötülük yaşıyorsan bil ki sebebi var ama sebepleri bilmediğimiz için bize ceza gibi gelir.

 

O kadar kapsamlı konular ki dediğim gibi gerçekten merak eden zaman ayırıp, detaylıca araştırmalı yoksa başkalarına bakıp dinleri değerlendirmeye kalkarsanız yanılırsınız. Tüm dünya yanılsa farketmez önemli olan kişisel olarak doğruyu bulmaktır. Her koyun kendi bacağından asılır sözü bu durumu en iyi şekilde özetlemektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Planck zamanı " Nedir..

 

 

 

Türlerin kökeni” yayınlandıktan sonra evrim kuramının temel dayanağı olan “doğal seleksiyon” olgusu ilkel canlılardan günümüz türlerine doğru yaşamın nasıl geliştiği sorusuna tatminkar yanıt oluşturabiliyordu..Ancak canlı yaşamın ilk kez nasıl başladığı, ilk hücrenin ortaya nasıl çıktığı sorusuna yanıt oluşturabilecek hipotezlerin ortaya çıkması için biraz daha süre geçmesi gerekti. 1920’lerde birbirlerinden habersiz iki bilim adamı ,Rus kimyacı Oparin ve İngiliz genetikçi Haldane, şimşek ve yıldırım gibi doğal enerji kaynaklarının etkisiyle dünyanın ilk atmosferik bileşiminde basit moleküllerden canlı yaşamın yapıtaşlarını oluşturan organik bileşiklerin tesadüfen sentezlenmiş olabileceğini ileri sürdü.Oluşan bu organik bileşikler ilkel okyanus üzerine yağacak ve bir çeşit “organik çorba” oluşacaktı.Doğal seleksiyon bu noktada devreye girecek ve heterotrofik olduklarını sandıkları bu organik bileşiklerden hangilerinin varlıklarının devam edeceğini belirleyecekti.Organik çorba tükenme noktasına ulaştığında ise mutasyonlar yoluyla ototrofik ilk canlı formlar oluşmuş olabilirdi.

Alıntı..

 

Böyle birşeymidir..

Yoksa;

 

TÜM ATOMLAR VE TÜM UZAY-ZAMANI TESADÜFEN BİR PROTEİN OLUŞTURABİLİR Mİ

Bu olasılığın matematik açısından imkansız olduğunu şöyle düşünerek anlayabiliriz. Evrende baryon vardır. Evrendeki baryonları, fotonları, elektronları toplarsak ’dan düşük bir sayı elde ederiz. Evrenin tahmin edilen yaşı 15 milyar yıldır.

Evren: 15 milyar yıl x 365 gün x 24 saat x 60 dakika x 60 saniye = 473.040.000.000.000.000 saniye yaşındadır. Bu sayıyı da olarak alabiliriz. Bu iki sayıyı çarparsak eder.

Bu bulduğumuz sayısı neyi ifade etmektedir? Bu sayı, evrendeki her proton, nötron, elektron ve fotonun her biri birer amino asit olsaydı ve her biri evrenin her saniyesi bir protein yapmaya kalksalardı, toplam olarak yapılacak denemenin sayısıdır.( ’nin ’in bir trilyon katı olduğunu düşünün.)

Yüzbinlerce canlı türünün tek biri olan insanın, bir çok yapıtaşından tek biri olan proteinin, bir çok farklı tipinden tek biri olan hemoglobinin, tesadüfen oluşmasının imkansızlığı görülmektedir. Oysa amino asitlerin oluşma olasılığını, bir proteindeki amino asitlerin sol-elli olmasının olasılığını, proteinin üç boyutlu katlanmasının olasılığını göz ardı edip hiç hesaba katmadık. Bir proteinin, D.N.A.’da kodlanışının olasılığını hesaplasaydık amino asit diziliminin olasılığından elde ettiğimizden de inanılmaz bir sonuçla karşı karşıya gelirdik. Evrenin tüm parçacıklarının, evrenin tüm zamanında oluşturmaya güç yetiremeyeceği bir molekülün (hemoglobinin), bilinçli bir tasarım olmasaydı var olamayacağı açıktır..

 

BÖYLE BİR ŞEYMİDİR.

original.gif

“New York’un her yerinde genelevler olması konusunda ne düşünüyorsunuz?” Papa hayretle cevap verir; 
 
“New York’ta genelev mi var?” Ertesi gün gazetenin manşeti şöyledir: 
 
“Papa’nın ilk sorusu: New York’ta genelev var mı?” Bu kısa anektod, alıntı sahtekarlığının tipik bir örneğidir. 
 
Gerek Milliyet Blog’da, gerekse diğer sayısal ve görsel basında evrim teorisini eleştirdiğini sanan – ve çok iddialı – bazı kişiler bunu yaparken iddialarını Darwin’in Türlerin Kökeni adlı kitabından, diğer evrimle ilgili kitaplardan cımbızla çektikleri alıntılarla süslüyorlar. Alıntı yazarın tam olarak ne demek istediğini yansıtmıyor. Alındığı yerde sadece bir giriş cümlesi olabiliyor. Ama çamur at izi kalsın mantığı ile bir kere yazıldıktan sonra düzeltilmesi kolay olmuyor. Böylece insanları kandırıyorlar.  17 Ocak 2011 tarihinde çıkmış bir yazıda gördüğüm cımbızla çekilmiş alıntıları hakkını vererek ve bütünü görerek anlatmak istiyorum (Kitap baskıları, yayınevleri farklı olduğu için sayfa numaraları tutmayabilir. O yüzden ben bölüm adı vermeyi tercih ediyorum). 
 
Türlerin Kökeni’nin 6. Bölümü, ‘Teorinin Güçlükleri’ başlığını taşır. Burada Darwin teorisini anlatırken karşılaştığı güçlükleri, aynı zamanda çözümlerini anlatır. Yaratılışçı arkadaşlar doğal olarak sadece güçlüklerden söz etmeyi tercih etmişlerdir ve bu onlara yeterli gelmiştir. Onların alıntısı ile birlikte alıntının öncesini ve sonrasını aktarıyorum. Parantez içindeki yazılar bana aittir. 
 
“Okur, yapıtımın bu bölümüne varmadan önce bir yığın güçlükle karşılaşmış olacaktır. Bunların bazıları bugüne kadar üzerlerinde belirli bir ölçüde duraksamadan düşünemediğim kadar çetindir; ama bunların çoğu yalnızca görünüştedir, ve gerçek olanlarsa sanırım teorim için yıkıcı değildir.” 
 
(Burada ‘sanırım’ kelimesi okuyanları acaba Darwin tereddüt mü ediyor diye düşündürebilir. Ancak İngilizce’de cümleler kurulurken kişi, cümle içinde ‘I Think’ sözcüğünü kullanabilir. Bu söz o kişinin tereddütte olduğunu göstermez. Bu cümleden sonra yaratılışçı yazarın cımbızla çektiği cümleye geliyoruz.) 
 
“Bu güçlükler ve itirazlar şöyle sınıflanabilir: 
 
1- Birincisi, türler başka türlerden belli belirsiz aşamalardan geçerek türediyse, neden her yerde sayısız geçişsel birimlere (transitional form) rastlamıyoruz? Bugün gördüğümüz türler yerine doğada neden biçimlerin karmakarışıklığı ile karşılaşmıyoruz?” 
 
(Darwin bu cümle ile konuyu açıyor. Açıklamasını sonra yapacak. Ama alıntıyı burada kesince, yazara inanmaya hazır okuyucu Darwin’in niye hala Türlerin Kökeni kitabını yazmaya devam ettiğine akıl erdiremiyor.) 
 
2- “İkincisi , örneğin yapısı ve alışkanlıkları bakımından yarasa olan bir hayvan, çok farklı yapısı ve alışkanlıkları olan başka bir hayvanın değişiklik geçirmesiyle oluşabilir mi? Doğal seçmenin bir yandan zürafanın kuyruğu gibi sinek kovmaya yarayan pek az önemli bir organ, ve, öte yandan, göz gibi şaşılası bir organ türetebildiğine inanabilir miyiz? 
 
3- Üçüncüsü, içgüdüler doğal seçmeyle kazanılabilir ve değişikliğe uğratılabilir mi? Arıyı büyük matemetikçilerin buluşlarını çok önceden uyguladığı petek gözlerini yapmaya yönelten içgüdü için ne diyeceğiz? 
 
4- Dördüncüsü, birbirleriyle çaprazlanan türlerin kısırlığını ve kısır döller vermelerini (örnek olarak at ve eşek), oysa birbirleriyle çaprazlanan çeşitlerin döl verimlerinin bozulmadan kalmasını nasıl açıklayacağız?” 
 
(Görüldüğü gibi Darwin sorunları dört bölümde toplamış. Yaratılışçıların iddia ettiği gibi bunların çözümünü bulamamış da çaresizce soruyor ve okuyucuya başarısızlığını itiraf ediyor değil. Devam ediyoruz.) 
 
“İlk iki maddeyi burada, başka bazı itirazlar gelecek bölümde (7. Bölüm), içgüdü ve hibritlik onu izleyen iki bölümde (8. ve 9. Bölümler) tartışılacaktır.” 
 
(Ben burada sadece yaratılışçıların alıntı yaptığı birinci bölümü aktaracağım. Aksi takdirde bütün kitabı yazmam gerekir ki bu da mümkün değildir) 
 
1- “Geçişsel çeşitlerin yokluğu veya seyrekliği üzerine – Doğal seçme yalnızca yararlı değişikliklerin saklanmasıyla iş gördüğü için, her yeni biçim, tümüyle tutulmuş bir bölgede yarıştığı daha az gelişmiş ata-biçiminin ve daha az kayırılan öbür biçimlerin yerini kapmaya, ve sonunda onları yok etmeye çabalayacaktır (yani ortaya çıkan yeni türün bulunduğu ortam, çevre zaten kendi atası tarafından doldurulmuş durumdadır. Üstünse üstünlüğünü kullanarak diğer türleri yok edecektir). Böylece tükenme (soyun tükenmesi) ile doğal seçme elele ilerler. Bundan ötürü, (var olan, yaşayan) her türe bilinmeyen bir biçimin (hayat biçiminin) dölü gözüyle bakarsak, gerek ata-biçim ve gerek bütün geçişsel çeşitler, yeni biçimin (hayat biçiminin) oluşması ve yetkinleşmesi süreciyle genellikle yok edilmiş olacaktır.” 
 
(Ancak buraya kadarki açıklama sorunu tam olarak cevaplamıyor. O yüzden Darwin devam ediyor.) 
 
“Ama, bu teoriye göre sayısız geçişsel biçimler olmak gerektiğine göre, onlara yer kabuğuna gömülmüş olarak neden çok sayıda rastlamıyoruz?” 
 
(Yaratılışçılar bu cümleyi de önünü arkasını göz ardı ederek cımbızla çekip alıyorlar. Devam ediyoruz.) 
 
“Bu soruyu ‘Yerbilimsel Belgelerin Eksikliği’ bölümünde tartışmak daha uygun olacaktır; burada yalnız şunları söylemek isterim: Bu sorunun yanıtı belgelerin (kalıntıların) genellikle sanıldığından çok daha eksik olmasında gizlidir. Yer kabuğu pek büyük bir müzedir, ama doğal dermeler (yani örnek toplamalar) eksiktir ve ancak uzun zaman aralıklarıyla yapılmıştır.” 
 
(Açıklama devam ediyor. Ben burada kesiyorum.) 
 
“Peki ama, geçit bölgelerde, yaşam koşullarının geçiştiği yerlerde neden birbirine yakın geçişsel çeşitlere rastlamıyoruz? Bu güçlük, uzun süre, kafamı karmakarışık etti.” 
 
(Darwin açıklamalarını sorular ve cevaplar şeklinde yapıyor. Yaratılışçılar sadece soruları alıp cevapları bırakıyorlar. Alıntıların sayfa numaralarına bakıp onları sıraya dizmekten bile aciz bir şekilde bilim sayfalarında yer tutuyorlar. Bunları yapamazlar çünkü kitaplardan alıntıları kendileri almış değil, başka bir yerden aynen kopya ediyorlar. Orada nasıl görünüyorsa buraya da öyle geliyor. Sonra da böbürlenerek ve okuyucuyu kandırarak, çocuk yerine koyarak 'ben araştırma yaptım' diyorlar. Yukarıdaki cümle alınmış ama peşinden gelen aşağıdaki cümle alınmamış.) 
 
“Ama bunun büyük ölçüde açıklanabileceğine inanıyorum. Her şeyden önce sonuç çıkarırken son derece dikkatli olmalıyız, çünkü şimdi sürekli olan bir alan, uzun süredir sürekli olagelmiştir. Yerbilim, kıtaların çoğunun, Üçüncü Zamanın sonlarında bile, (kıta kaymaları ve depremlerle) adalara bölündüğünü göstermektedir; ve böyle adalarda, farklı türler, ara bölgelerde ara çeşitler olmadan da ayrı ayrı oluşmuş olabilir. Bugün sürekli olan (yani birbiriyle kesintisiz olarak bağıntılı olan) denizler, çoğu zaman, karanın biçiminde ve iklimde ortaya çıkan değişmelerden ötürü, bugün olduklarından daha az sürekli (kesintili) ve bir-biçim koşullarda varolmuş olmalıdır.” 
 
Açıklama ve kitap devam ediyor. Buraya hepsini aktarmak olanaksız olduğu için yapamam. Özet olarak geçmiş zaman şartları günümüz şartları ile aynı imiş gibi düşünmek doğru olmaz. Eskiden coğrafya, iklim ve doğal şartlar bugüne göre çok farklıydı ve bunlar türleşmenin ortaya çıkmasında etkili olmuşlardır. Meraklı olan kitaptan okuyabilir. 
 
Bundan başka o zamanlar Darwin’in bilmediği DNA’nın bir takım özellikleri ara geçiş formlarının neden az sayıda (yok değil) olduğunu açıklamaktadır. Örnek olarak bazı özelliklerin yeni nesillerde DNA’ya işlendiğini ancak baskın genlerin etkisiyle bür süre ortaya çıkmayıp bir süre sonra – belki anne ve babanın ortak etkisiyle – birdenbire ortaya çıkışını söyleyebilirim. Buna Akdeniz kansızlığı somut örnek olarak gösterilebilir. Akdeniz’de eskiden sıtma hastalığı yaygındı. İnsan geninde bir değişiklik insanı sıtmadan aşı olmaksızın korumuştur. Fakat birkaç nesil sonra hem anne hem babada olan bu özellikle doğan çocuklar bu defa kansızlık (anemi) hastalığına yakalanmışlardır. 
 
  
 
Aşağıdaki sözü söyleyen kişinin (Darwin) onların iddia ettiği gibi bir aptallık yapabileceğini düşünüyor musunuz? 
 
“Atalarla döller arasındaki her küçük fark hangi nedenle ileri gelirse gelsin – her birinin bir nedeni olmak gerekir – şuna inanmamız için gerekçe vardır: Her türün yaşama alışkanlıklarına göre önemli bütün yapı değişikliklerinin ortaya çıkmasını sağlayan, yararlı farkların sürekli birikimidir.”................... ALINTIDIR...
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar aranızda tercüman varmı?arkadaşın söylediklerinden hiç bir şey anlamadım.sanırım tercümanın işide çok zor olacak.anladığım kadarıyla,he he çünkü arkadaşımız sanırım buzul çağından falan kalma ben o dili bilmiyorum aranızda bilen varsa sonsuza dek sussun,bu işkenceye dayanamam,,çünkü arkadaş o dönemin şairlerinden olsa gerek tek laughing.gif anladığım bu teşekkürler...

 biggrin.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.