Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İttihatçı üç çılgından biri olan şu ünlü..


jhonywalker

Önerilen İletiler

Makedonya kabadayılarının meşhur “Babıâli Baskını”ndan (23 Ocak 1913) ve bu baskın sonunda Sadrâzam (Başbakan) ve Harbiye Nâzırı (Millî Savunma Bakanı) olan Mahmud Şevket Paşa’nın sokak ortasında vurulup öldürülmesinden (11 Haziran 1913) sonra Devlet-i Aliyye başına çöreklenen İttihatçı üç çılgından biri olan şu ünlü (!)Enver Paşa,

 

Cihan savaşının hemen arefesinde karakuşî bir kararla evvelâ “paşa” olmuş, bilâhare “Harbiye Nezâreti”ni ele geçirip “Başkumandan vekili” ünvanını almış, bu arada Sultan Abdülmecid’in oğullarından Şehzâde Süleyman Efendi’nin kızı Nâciye-Sultan’la evlenip (10 Mayıs 1914) Hânedâna dâmâd oluvermiş ve Birinci Dünya Savaşı boyunca bütün kara ve deniz kuvvetlerimizin idaresi bu nevzuhur dâmâd paşa elinde kalmıştır!..

 

Enver Paşa “Harb-i Umumî” diye anılan Birinci Dünya Savaşı’na katılmamızın baş mes’ulüdür ve bu komitacının askerî değeri, bizzat dostlarınca da itiraf edildiği gibi sıfırdır!.. “Nüfûz-ı nazar, tecrübe ve tahsil”den mahrum olan, bu hâline rağmen Napolyonluğuna inanıp aldığı çılgınca kararlar nice büyük felâkete yol açan Enver Paşa adlı gaafilin müdhiş çılgınlıklarından biri de, Kafkas cephesindeki meşhur Sarıkamış harekâtıdır!..

 

Rusları yeni bir cephede oyalamak ve böylece Almanların işini kolaylaştırmak gayesiyle Alman Genelkurmayının teşvikiyle başlatılan Sarıkamış harekâtı baştarafta kaydettiğimiz gibi bir “fâcia”dır!..

 

Kafkas cephesindeki Üçüncü Ordu’nun başında Hasanİzzed Paşa bulunmakta ve bu cephede mevsim dolayısıyla müdhiş bir kış hüküm sürmektedir. Bu müdhiş kışa rağmen EnverPaşa, yanındaki Alman Generali ile 14 Aralık’ta Köprüköy’e gelmiş ve askeri teftiş ettikten sonra şöyle bir ta’mim yayınlamıştır.

 

“-Askerler! Hepinizi gördüm. Ayağınızda çarığınız, sırtınızda paltonuz olmadığını gördüm. Lâkin karşınızdaki düşman sizden korkuyor. Yakın zamanda taarruz ederek Kafkasya’ya gireceğiz. Siz orada her türlü nan ü nimete kavuşacaksınız!..”

 

Çılgınlık başlıyor!..

 

Enver Paşa’nın çılgınlıklarını ve askerî değerini tesbit bakımından mühim bir vesika olan bu ta’mimin yayınlanmasından sonra Üçüncü Ordu Kumandanı’na taarruz emri verilmiş, fakat Hasan İzzed Paşa, Başkumandan-vekilinin bu emrine:

 

“-Etrafı görüyorsunuz. Kış, kar, don başlamıştır. Bu ağır şartlar içinde yapılacak taarruz lehimize neticelenmez. Kış şiddetini kaybetsin...Şartlar harekâta müsait olduğu gün, ben düşmanı imha edeceğim” diyerek itiraz etmişse de, Enver Paşa Üçüncü Ordu Kumandanı’nı azl’edip/vazifeden alıp kumandayı bizzat kendi üstlenmiş ve 21 Aralık 1914 Pazartesi günü Onbirinci Kolordu’nun Aras kuzeyine geçmesiyle meşhur Sarıkamış harekâtı başlamıştır!..

 

Yüz bin kişilik ordumuzun Ardahan-Sarıkamış hattına taarruzu, Onbirinci Kolordumuzun geri püskürtülmesine, Dokuzuncu Kolordunun geri çekilmeyerek esir olmasına yol açmış, Onuncu Kolorduyu cebrî yürüyüşle Sarıkamış’a sevkeden Enver Paşa, 25/26 Aralık gecesi Sarıkamış’ı kısmen olsun işgal edebilmişse de, savaş sonunda Onuncu Kolordu da erimiş ve Enver Paşa bu çılgınlığı cem’an doksan 90 bin er, assubay ve subayının hayatına mal olmuş, şehidlerimiz karlara gömülü kalmıştır!..

 

Birinci Dünya Savaşı’nda Moskof ordusuna Doğuanadolu kapılarını açan şahıs, Sarıkamış harekâtının kahramanı (!!!) Enver Paşa’dır ve iş bu Enver Paşa, harekât sonunda sür’atle cepheden ayrılıp soluğu evvelâ Erzurum’da, daha sonra İstanbul’da almıştır!..

 

Başlayan Ermeni terörü!..

 

Enver Paşa İstanbul’da yeni yeni çılgınlıklar plânlarken 6 Mayıs Perşembe günü Van, düşman istilâsına uğramış, bilâhare Muş ve Bitlis’i ele geçiren Moskof, Ermeni komitacılarıyla o havalede görülmemiş bir katliâma girişmiş, şehir, köy ve kasabalardaki zulm yanısıra Van’da sandallara doldurulan kadın, çocuk ve ihtiyarlar gölün ortalarına taşınıp imha edilmişlerdir!.. Ermeni göçü diye anılan “Sevkiyyat Kanunu”nun çıkarılmasında bu bölgedeki terör müessir olmuş, böylece Enver Paşa çılgınlığının Sarıkamış harekâtı 90 bin askerin hayatına mal olurken, Ermeni terörüyle de binlerce insan yok edilmiştir!..

 

Enver Paşa’nın İstanbul’a dönmesinden sonra, Üçüncü Ordu Kumandanı Hasan İzzed Paşa’nın yerine Hafız Hakkı Bey tayin edilmiş ve Sarıkamış harekâtı, 15 Ocak 1915 Cuma gününe kadar yirmi beş gün devam edip “fâcia” olarak tarihe geçmiştir!..

 

Sarıkamış harekâtına iştirak eden bazı kimseler bu savaşla ilgili hatıralarını yazmışlardır. Gerek bu hâtıratta gerek Birinci Dünya Savaşı safahatını inceleyen muhtelif eserlerde yazılanların tamamı Enver Paşa aleyhindedir ve bunların cümlesi böyle bir fâciaya sebep olan dâmâd paşa hakkında pek ağır ithamlarla doludur!..

 

Bu pek ağır ithamlardan biri, Enver Paşa’nın Almancılığıdır!..İkinci Meşrutiyet’in ilanını (1908) müteâkib Ataşemiliter olarak Berlin’e gönderilen Enver Bey/Paşa orada bizzat imparatorun iltifatına mazhar olmuştur!.. İmparatordan böylesine yakın alâka gören Enver’in yurda dönüşü meşhur 31 Mart Vak’ası sonunda Hareket Ordusu’nun İstanbul üzerine yürüdüğü günlere rastlar!.. Alelâcele Berlin’den Selânik’e dönen ve sonra Hareket Ordusu’na katılıp kumanda heyetinde vazife alan Enver, daha sonra “Babıâli Baskını”nda “çılgınlık derecesinde İngiliz taraftarı” olan Sadrâzam Kâmil Paşa’yı devirmiş ve nihayet paşa, harbiye nâzırı, “Başkumandan-vekili” sıfatıyla cihan savaşı içinde iki Alman savaş gemisinin Çanakkale boğazından ülkemize girmesine, bilâhare bunların Karadeniz harekâtına keyfemayeşa müsaade ederek devleti Birinci Cihan Savaşı’na sokmuş, sonra da Sarıkamış fâciası gibi nice felâketle Devlet-i Aliyye’nin başını yemiştir!..

 

(Mustafa Müftüoğlu)

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Enver Paşa milli bir kahramandır.

 

Makedonya kabadayısı değil, Makedonya Kahramanıdır. Slav zulmune maruz kalan makedon türklerinin gözünde.

 

Bir gerici yazarın, enver paşanın temsil ettiği ilkelere duyduğu nefreti onun kişiliğinde simgeleştirip saldırması boşuna değildir.

 

Enver Paşa ve arkadaşları, Osmanlı'nın son demlerinde ellerinden geleni yapmışlardır.

 

Enver Paşa'nın daha adı duyulmadan. Türkiye emperyalist devletler arasında paylaştırılmış oyun başlamıştır. Onlar bu oyuna karşı tüm güçleriyle savaşmış. Kendileri savaşı kaybetselerde. Onların yetiştirdiği, kadrolar. Anadoluda yeni bir savaşı başlatmış ve Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuşlardır.

 

Kurtuluş Savaşını başlatanlarda, Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk cemiyetide, Kuvay-ı Milliye'yi kuranlarda. İttihat Terakkicilerdir.

 

Enver Paşa ve arkadaşları bu ülkeye, çağdaşlaşmayı, milliyetçiliği, cumhuriyetçiliği getiren insanlardır. Türk kimliğini hatırlatan kişilerdir.

 

Birilerinin niyeti bellidir. Sarıkamıştaki bozgunun tümünü Enver Paşaya mal ederler. O sırada Osmanlı Ordularının başında olduğu için.

 

Ama aynı kişiler, Çanakkale zaferinide Evliyalara, Ermişlere mal ederler. Oysa yine Osmanlı ordularının başındaki Enver Paşadır.

 

Müftüoğlu gibi gerici yazarların Enver Paşaya saldırmaları normaldir. İttihat terakkicilerede. Çünkü onlar hem onların ilkelerinden hem onlardan sonra gelenlerin ilkelerinden nefret ederler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaş..

 

TBMM''de V GeneL kurmaylık arşivlerinde bulunan Osmanlı V Cumhuriyet dönemine ait belgeler neden halka açıklanmıyor...

 

Ancak Ermeni soykırıımı ile karşi karşiya kaldığımız anda Askeriye 3 dilde belgeleri kitap olarak basmiştir..

 

İnsanlar tarihini öğrenmek için illla suçlamalarla mı karşi karşiya kalmalı..

 

Bu belgeler arşivler açıklanmadan kimin ilerici kimin gerici yazar oldugunu tayin etmemiz oldukça zor..

 

 

SayGıLar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yukarıdaki yazı, ne tarihi öğrenmekle ilgili. Ne de o yazıda anlatılan şeylerle ilgili konulan açıklanmayan belgelerdedir.

 

Enver Paşa ve Sarıkamışla ilgili binlerce belge ve kaynak Devlet arşivlerinde, halka açıktır.

 

Gizli olan belgeler. Devlet sırları, teşkilatı mahsusa nın ajanları ve yapısı. Özel askeri operasyonlar. Diğer devletlerdeki ajanların ve işbirlikçilerin listeleri. Gibi evraklardır.

 

 

Osmanlı'Nın parçalanmasını durdurmak için. Tüm hayatı boyunca uğraşmış Enver Paşa gibi bir kimseye hakaret eden bir yazının sahibinin. Ne olduğu konusuyla devlet arşivlerinin bir alakası yoktur.

 

Evet Enver Sarıkamışta savaşı kaybetmiştir. Bir komutan savaşı kaybetti diye hakarete uğramaz. Ama Enverin iktidarında Çanakkale Zaferide kazanılmıştır.

 

Ne güzel istanbul be. Sarıkamış harbide. Çanakkale harbide Enver Paşa iktidarında olmuştur. Yobazlara göre Sarıkamış mağlubiyetinin suçlusu Enverdir. Yine aynı yobazlara göre Çanakkale Zaferi, evliyalar sayesinde olmuştur.

 

yobazlığın yüz yıllık, saldırma uslupları.

 

Enver Paşa iktidara geldiğinde. Osmanlı parçalanmak üzere olan. Toprakları çeşitli anlaşmalarla emperyalist devletler arasında paylaşılmış bir ülkeydi artık. Enver sanki güçlü herşey yolunda bir ülkeyi alıp batırdır. Enver Paşa ve arkadaşlarının başlattığı siyasi hareket. Onlar başaramasa bile ileride. Kuvay-ı Milliyeyi, müdafai hukuk cemiyetini ve erzurum kongresini toplamıştır. Neticede savaş kazanılmış ve cumhuriyet kurulmuştur.

 

Gerçi Cumhuriyetten, Atatürk'ten nefret eden bir yazarın. Enver Paşa hakkında başka ne yazması beklenirki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ARkadaş.

 

 

Enver paşa hakkında yapılan yorumlar çeşitlilik içeriyor V yapılan her yorumun kaynaklara dayandığı söleniyor...

 

Bu sebebten dolayıdır ki arşivlerin halka açılması V belgelerin kitap halinde basılması V gerçeklerin gün yüzüne çıkmasıdır temennim..

 

Bu şekilde yalancıların MUmlarına yatsıdan önce müdehale edilmiş olur..

 

Açıkcası tarihçiler tarafından yazılan kaleme alınan Kitaplar arasında ki farklılıklar neticesinde karar vermek mümkün değiL..

 

Tıpkı Vahdettin''in Hain olup olmadığı hususunda yazılan kitaplarda olduğu gibi..

 

 

 

Ayrıca tek bir kurşun atmadan 90.000 askerin canına mal olan kafkasya cephesinde başarısızdır..

 

30 devletin iştirak ettiği 1.dünya savaşinda savaşa girmemize hiç bir neden yokken Türk..Alman ittifakı ittikatçilar tarafından imzalanmiştir..Bunların başinda Enver paşa olduğu yazılıyor tarihçiler tarafından..

 

mason oldugu bile yazılmiştir tarihçiler tarafından..

 

BUnlar doğru ise benim gözümde başarısızdır..

 

Başarısız insanlar Halk kahramanı olamazlar neticede..

 

 

sayGıLAr..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

selamlar,

Enver Paşanın yaptıklarının çoğu bu millete zarar getirmiştir ancak kendisine vatan haini denmesi bence doğru değil,,

 

kendisi yeterince askeri bilgi ve tecrübeye vasıl olmadan yüksek makamlara gelmiş ve orduyu büyük zaiyatlara uğratmıştır...

Sarıkamış bunun en önemli örneğidir..aralık ayında doğu anadoluda,yemen ve arabistandan gelmiş askerlerle,yazlık elbise ve yetersiz yiyecek ve ekipmanla,3500 mt rakımlı Allahu Ekber ve Soğanlı dağlarına asker yürütmek hiçbir akla mantığa sığmaz.zira o mevsimde ,o rakımda ortalama sıcaklık -45 in üzerindedir...

 

Ama kendisinin vatanını seven ve milliyetçi bir kişi olduğunu da çoğu kaynak belirtmektedir.Zaten İttihat ve Terakkicilerin bence tek olumlu vasıfları vatansever olmalarıdır.yaptıkları nice yanlışlarla devlet büyük zarar görmüştür..

 

Çanakkale cephesindeki durumuna gelince ,bu savaş onun vakti zamanında olsada zaferin ona mal edilmeside fazla iyimser ve taraflı bir yaklaşım bence...bu savaştan 30 sene evvel Hamidiye tabyalarını kuran,Mecidiye tabyasını , boğazdaki hisarları tamir ve tahkim ettiren 2.Abdulhamid'in ismi dahi anılmazken Enver Paşaya zaferi mal etmek haksızlıktır diye düşünüyorum..

 

iyi akşamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle sarıkamıştaki yenilginin tümünü Enver Paşa'ya fatura edip. Çanakkaledeki zaferi evliyalara mal eden zihniyetten bahsettim ben.

 

1. Dünya savaşı daha başlamadan Osmanlı topraklarını paylaşım planları yapılmış. Emperyalist devletler aralarında anlaşmıştı.

 

Osmanlı birinci dünya savaşına katılmasada. Almanya ve müttefikleri yenildikten sonra, Osmanlı yine işgal edilecekti. Osmanlı'Nın o zamanın dünyasında tek müttefiki Alman İmparatorluğuydu. İtilaf devletleri, İki cephede birden savaşmak istemediklerinden, Osmanlıyı savaş dışı tutmaya çalıştırlar.

 

Enver Paşa, Almanyanın yenildiği taktirde yalnız kalacakları ve savaşın ikinci aşaması olarak Osmanlı ülkesinin işgal edileceğini biliyordu. Savaşa girmemek, Kurbanlık koyun gibi sırasının gelmesini beklemek demekti. Ve müttefiklerin zaferinden sonra, Osmanlı itilaf devletlerine karşı (Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya) tek başına kalacağının farkındaydı.

 

Bunun için, Almanyanın yanında savaşa girildi.

 

İkincisi, Enver Paşaya saldırılan konular için devlet arşivlerinin açılmasına falan gerek yok. Enver Paşa'yla ilgili devlet arşivlerinin açılmasını istenen tek konu Ermeni Soykırımı iddialardır. Onun haricinde Enver Paşa'nın ne yapıp ne yapmadığı ayan beyan ortadadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaş..

 

Yazdıklarına itirazım yok bu paragraflar tariih kitaplarında da geçiyor..

DEğinmek istediğim yorumların farklılıkları Bu görev''de TBMM V AsKERİ arşivlerde''ki belgeleri halka açarak yada bu insanlaarla alakalı vesikaları kitap olarak basmalı yayınlamalı karalayanlara yanıt olarak..

Tarihin övdüğü kahramanların kişilerce karalanmasına imkan tanımamak adına''dır bu dileğim..

Boş zihinlerin bulandırılmaması için..

Dikkat ediniz öncelikle ben hain demedim başarısızdır dedim..ABDİLHAN arkadaşim..

Kendi düşümcemi söledim başarısız insanların kahraman olamayacagına inanmadığımı söledim..

Ancak asla Hain diyemem Vahdettin'e demediğim gibi..

 

Ocak ayında yapılan bir roportajını okumuştum Enver Pasa''nın torunu'nun ARZU ENVER SADIKOGLU ''nun yaşadıkları V anlattıklarına İnanıyorum..Aradım buldum Google''dan(zaman gazatesi arşivi 15.01.2006) aynen buraya alıntı yapıyorum..uzun bir yazı dilerim ki okursunuz..

 

Arzu Enver Sadıkoğlu

 

Atatürk'ü Çanakkale'ye gönderen dedemdi..

Zaman 15.01.2006

Osman İridağ

 

Tarihin değişkenliğini en iyi anlatacak örneklerden biri de Enver Paşa olsa gerek.

Kurtlar Vadisi’nin mahkeme sahnesinde de Polat Alemdar tarihin kendilerini nasıl yargılayacağını anlatırken “1907’de eşkıya, 1908’de hürriyet kahramanı, 1915’te büyük devlet adamı ve 1923’te vatan haini olan Enver Paşa ile ilgili hangisi doğru?” diye sormuş ve “Tarihe nerden bakarsanız gerçek odur.” demişti. İkisi de 1881 yılında doğan Enver Paşa ile Atatürk’ün yürüdüğü yol, Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar aynı çizgide devam etmişti. Asker ve devlet adamı olarak basamakları daha hızlı tırmanan Enver Paşa, Çanakkale Savaşı’nda ordu komutanlığı yaparken Atatürk Anafartalar Cephesi’ni savunmuştu. İkili, Meşrutiyet’in ilanında, Balkan Harbi’nde, Trablusgarp’ta birlikte savaşmıştı. Bunların çoğunda ise rütbe olarak üstün olan Enver Paşa idi. Tarih kitapları Enver Paşa için hayalperest, maceracı derken, Atatürk’ün gerçekçi ve akıllı olduğunu anlatır. Kaybedilen savaşlarda sorumluluk Enver Paşa’ya yıkılırken kazanılan mücadelelerde onun adı geçmez. Başta dedik ya tarihe nereden bakarsanız onu görürsünüz. Bugüne kadar hep Enver Paşa’ya 1923 gözüyle baktık. Yani hain olduğunu okuduk. Peki gerçekten öyle miydi? İdealleri uğruna 41 yaşında hayatını feda etmeyi göze alan Enver Paşa bir hain miydi; yoksa vatanperver mi? Özellikle son yıllarda tarihçiler arasında farklı görüşler ortaya çıkmaya başladı. Kimine göre o hâlâ hain, kimine göre ise kahraman. Okullarda dedesinin hain olduğunu okuyarak büyüyen torunu Arzu Enver Sadıkoğlu’yla Enver Paşa’yı konuştuk. Bugüne kadar “Konuşsam da kimse dinlemeyecek, anlamak istemeyecekti.” gerekçesiyle susan Arzu Sadıkoğlu, dedesiyle ilgili bildiklerini anlattı. Baştan belirtmekte fayda var. Arzu Sadıkoğlu, söylediklerinin bir kısmının duygusal olabileceğini kabul etse bile çoğunun belgesi olduğunu belirtiyor.

Enver Paşa’nın oğlu tarafından tek torunu Arzu Enver Sadıkoğlu, dedesinin Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk’e defalarca “Gerekirse bir er olarak yardıma hazırım.” şeklinde mektup yazdığını söylüyor. Enver Paşa’nın yurtdışına kaçmak zorunda kaldığını hatırlatan Sadıkoğlu şöyle konuşuyor: “Önce Rusya’ya gitti, Bolşeviklerle pazarlık yaparak Anadolu hareketine silah desteği aradı. Kurtuluş Savaşı’nı yönetenlere mektup yazıp her türlü desteği vereceğini, asker gönderebileceğini, gerekirse er olarak cephede savaşabileceğini belirtti. Ama kimse onun mektuplarına cevap yazmadı. Bunlar dedemden kalan mektuplarda var ve hepsi yavaş yavaş açığa çıkacak.” Böyle yapılarak Enver Paşa’nın yok sayıldığını düşünen Arzu Enver’e göre Atatürk’ün etrafındaki bazı insanlar, ikisinin arasını bozmakla kalmadığı gibi dedesine de hain damgası vurmuşlardı. Atatürk ile Enver Paşa’nın uzun yıllar yol arkadaşlığı yaptığını, Trablusgarp’ta, Balkan Harbi’nde, Birinci Dünya Savaşı’nda, Çanakkale’de aynı safta yer aldıklarını söyleyen Arzu Sadıkoğlu, ikisinin rakip gösterilmesine anlam veremiyor: “Mustafa Kemal büyük bir kahraman; ama benim dedem de öyle. Birbirlerine çok benzedikleri için ister istemez rakip hale getirildiler.” Atatürk’ün kendisinin öyle düşünmese bile çevresinin Atatürk’ü kahramanlaştırmak için Enver Paşa’yı hain ilan ettiklerini ifade ediyor Arzu Sadıkoğlu. Mustafa Kemal’in anılarında Enver Paşa ile ilgili satırların yer almamasını ise, “Belki hatırlamak istemiyordur, belki de onunla yaşadığı dönemlerde hoşuna gitmeyen şeyler olmuştur. Ya da dedemin fazla sivrilmesinden rahatsızdır.” şeklinde yorumluyor.

 

Balkan Harbi ve Birinci Dünya Savaşı gibi yenilgiyle sonuçlanan savaşlarda dedesinin rolünü anlatanların Trablusgarp ve Çanakkale’de onu yok saymalarına anlam veremeyen torun Sadıkoğlu; “Kazanılan savaşlarda dedemin ismini yazmıyorlar, çünkü oralarda kahramanlık destanı yazıldı. Çanakkale’de orduların komutanı Enver Paşa’dır. Atatürk’ü oraya gönderen dedemdir. Kurtuluş Savaşı’nı yapan askerlerin temeli İttihat Terakki’ye dayanır. Trablusgarp’ta beraberdiler, Libyalıların İtalyanlara karşı verdiği mücadelenin tohumlarını atmışlardı.” diyor.

 

Sarıkamış’ta 18 bin asker şehit oldu

 

Öğretim hayatı boyunca derslerde dedesine hain denmesine çok üzüldüğünü, için için ağladığını söylüyor Arzu Sadıkoğlu: “Vatan haini diyenlerin onun askerî tarafını, kahraman tarafını ortaya koymaması beni çok üzerdi. Oysa Enver Paşa Türk halkına mâl olmuş bir kahramandır. Ve ben bunu insanlara anlatamamanın acısını uzun yıllar yaşadım.” Sadıkoğlu’na “Madem kahramandı neden Sarıkamış felaketinde o vardı ve neden Birinci Dünya Savaşı’nda Almanların yanında bizi savaşa sokarak felakete sebep oldu?” diye soruyoruz. Bunların da doğru olmadığını söylüyor. “80 bin-90 bin diyerek rakamlar abartılıyor.” diyen Sadıkoğlu şöyle konuşuyor: “18 bin askerimiz şehit oldu Sarıkamış’ta. Bu operasyon anlatıldığı gibi hatalı değildi. Askerî uzmanlarla da konuştum. Harekatta hiçbir hata olmadığını, kumandanların dedemin emrini dinlemeyerek harekatın uzamasına neden olduklarını, bunun da beraberinde felaketi getirdiğini söylediler.”

 

Almanların yanında savaşa girmek hezeyanla alınan bir karar değil

 

Arzu Sadıkoğlu, Birinci Dünya Savaşı’nda oldubittiye getirildiğimiz tezinin de doğru olmadığını iddia ediyor: “Gerek İngiltere, gerek Fransa ile masa başında, vasıtalarla ya da bire bir görüşmeler yapıldı. Hiçbirinden istenilen sonuç alınmadı. İngilizler görüşmeleri sürdürmeyi kesti ve bizi ortada bıraktı. Mecburiyetler karşısında Almanya ile beraber savaşa girdik. Ama bu hezeyanla, aniden verilen bir kararla yapılmış bir hareket değildi. Politik ve siyasi nedenli olayların doğurduğu sonuçtu.”

 

Ermeni soykırımı iddialarını da reddediyor Enver Paşa’nın torunu.

 

O dönemde yaşananların tamamen insanların bir yerden diğer yere nakli olduğunu belirtiyor: “Bölgede isyanlar oluyor ve iki taraf arasında çatışma kaçınılmaz bir noktaya gidiyordu. Kaynağın kurutulması için tehcir gündeme geldi. Ama bunu katlederek yapmadılar. Kolay olanı tercih etmediler yani. Hep belli bölgelerden insanlar nakledildi. Sorun olmayan şehirlerde böyle bir şey olmadı. Bugün hâlâ İstanbul’da binlerce Ermeni vatandaşımız yaşıyor. Enver Paşa soykırım yapmayı isteyecek biri değildir. İnsanlar onun ülkesi için tehlike oluşturursa karşı saldırıya geçen bir askerdir. Bütün bunlar dedemin Talat Paşa ile mektuplaşmasında açıkça yazıyor.”

 

Türkistan’da 7 ayrı yerde mezar yapılmış

Onunla ilgili tarih kitaplarında en çok yer alan maceracı, hayalperest tanımlamaları da torununun içine sinmeyen konulardan biri: “Dedem bir askerdi. Olaylara hep bu açıdan baktı. Politik biri değildi, politik oyunlardan anlamazdı. Kanının ve kalbinin doğrultusunda hareket ederdi. Çok düşünmezdi. Onun için olaylar siyah ve beyazdan ibaretti, belki bu yüzden yaptı bazı hataları.” Enver Paşa, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından Talat ve Cemal paşalarla bir Alman denizaltısıyla ülkeden ayrılmıştı. Abdülmecit’in torunu Naciye Sultan ile evli olan Enver Paşa, eşini ve iki çocuğunu Almanya’da bırakarak Osmanlı’yı içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için Rusya’ya gitmiş, bu ülkede pazarlıklar yapmıştı. Ancak başarılı olamayacağını anlayınca Orta Asya’ya geçerek oradaki Türkleri örgütleyip güçlü bir devlet kurmayı hedeflemişti. Güçlü bir devletin kumandanı olarak da topladığı askerlerle Osmanlı’yı içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak istiyordu. Yani Turan ülküsünü gerçekleştirmek için Almanya’da kendisine sunulan imkanları reddetmişti. Rusya’da kaldığı dönemlerde birçok kez tutuklanan ve hapis yatan Enver Paşa, sonunda Türkistan’a ulaşmayı ve oradaki beylikleri ayaklandırmayı başarmıştı. Ancak Rusların ani yaptıkları bir baskın sırasında elinde kılıç etrafına topladığı insanların önünde mitralyözlerin üzerine gitmiş ve hayatını kaybetmişti. Arzu Sadıkoğlu’na “bu kadarını ancak hayalperest biri yapar” diyoruz, o ise farklı düşündüğünü söylüyor. Ona göre sadece Enver Paşa değildi bu ülküye inanan, bölgedeki bütün Türkler de Enver Paşa’ya inanmıştı: “Rahmetli Samet Ağaoğlu anlatmıştı. Orta Asya’ya yaptığı bir ziyarette görmüş. 7 ayrı yerde Enver Paşa adına türbe yapılmış. İnsanlar buraya gidip dua ediyormuş. Konuştuğu insanlar dedemin adını duyunca gözyaşı döküyormuş. Çünkü Enver Paşa’nın onları kurtaracağına inanmışlardı.”

 

Yurtdışına giderken imkanları olmasına rağmen yanında bir şey götürmeyen Enver Paşa yaptığı resimleri satarak ailesinin geçimini sağlamış. Esaret günlerinde yazdığı mektuplarda ölümünün yakın olduğunu, çocuklarına iyi bakmasını istemiş Naciye Sultan’dan. Oysa daha önceki mektuplarında hep bir gün Osmanlı’yı yeniden kurtarmış olarak döneceğini yazarmış. Karakalem resim çalışmaları yapan Enver Paşa, ünlü Osmanlı ressamı Osman Hamdi’den de resim dersleri almış. Sultan Abdülmecid’in torunlarından Naciye Sultan ile evlenerek damat olan Enver Paşa’nın, bu evliliği gücünü artırmak için yaptığı söylenir. Ancak torunu bunun da doğru olmadığı iddiasında: “Herkes farklı düşünse de büyük bir aşktı onların yaşadığı. Politik amaçlı başlasa bile müthiş bir aşka dönüştü ilişkileri.”

HAYATINDAKİ 3 İNSANI DA ERKEN YAŞTA KAYBETTİ

1955 doğumlu Arzu Enver Sadıkoğlu dünyaya geldiğinde Enver Paşa’nın ölümünün üzerinden 44 yıl geçmişti. Enver Paşa tek oğlu Ali’nin doğumundan kısa bir süre sonra Ruslar tarafından öldürülmüş. Dedesini hiç görmeyen Arzu Enver’in, babasıyla birlikteliği de uzun sürmemiş. 1939 yılında Naciye Sultan’ın bir akrabasının araya girmesiyle Enver Paşa’nın eşi ve çocuklarına (Türkan, Mahpeyker, Ali) Türkiye’ye dönme izni verilmiş. Babalarının ismini soyadı olarak kabul etmişler. Ali Enver, bununla yetinmeyip subay olmak için Harbiye’ye gitmiş. Uzun süre orduda görev aldıktan sonra girdiği kurmaylık sınavında başarılı olmasına rağmen Enver Paşa’nın oğlu olduğu için kurmaylığı reddedilince istifa etmiş. Yurtdışında bir derede başına taş düşmesi sonucu vefat ettiğinde babasından sadece 10 yaş büyükmüş. (Enver Paşa 41 yaşındaydı). Arzu Enver’in erken kaybettiği üçüncü kişi ise kocası olmuş. Aslan Sadıkoğlu, evliliklerinin 18’inci yılında kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiş.

 

 

SayGıLar..

 

Murat Bardakçi''nin VAhdetttin''in Hatıralarını ele aldığı eserinden olan bu alıntıya ne demeli peki..

 

“Mütâlaalarından ortaya çıkacağı gibi, Mütâreke günlerinde (1918) I. Cihan Harbinin neticelerinden sorumlu olan suçlulardan (Devleti harbe sokan İttihâdcıları kasdetmektedir) bana miras kalan ve birbirini takip eden musibetlere karşı, sadece ve sadece şahsımı siper eyledim.

Aslında bir taraftan tehlikeli bir yerde kalan hilâfet merkezinde savaştan galib çıkan İ’tilâf Devletleri ile yüz yüze olmak ve onlar tarafından sıygaya çekilmek ve diğer taraftan Anadolu’yu istila eden Yunanlılara mukabele için mümkün ve mahrem vasıtalarla Anadolu’ya memur eylediğimiz Yâverlerimizden Mustafa Kemal’in ihâneti ve bize karşı takındığı isyankâr tavrı karşısında kalmıştım.

 

Bununla beraber aziz vatanımın menfaatleri için Kuvay-ı Milliye’nin sonradan şekil ve mahiyetinin değişeceği hususunda bende meydana gelen fikir ve kanaatlerime rağmen, yine fedâkârlık mesleğini tercih ve takip eyledim. Sırf bu sebep ve hikmet ile, millî gayelere itâatkâr kabineleri iktidara getirdim ve senelerce Kuvay-ı Milliyeyi takviye ettim ve gelişmesi için çalıştım.

 

Anadolu Zaferinin ne gibi tehlikeli şartlar altında tarafımızdan hazırlandığını gösteren belgeler ile Anayasa gereği saltanat makamının korunacağını tasvir eden diğer mühim evrak tesbit edilerek derlenmiş olduğundan, bunların dahi zamanı gelince umumi efkâra açıklanarak, İslâm’ın hizmetkârı veyahut yıkıcısı olanların teşhir ve tayin edileceğini temin eylerim”.

 

Nitekim vefâtını duyan Mustafa Kemal Paşa’nın şu sözleri de, bu cümleleri destekler mahiyettedir: “Çok namuslu bir adam öldü. İsteseydi, Topkapı Sarayı’nın bütün mücevherlerini götürür ve öyle bir ordu kurup dönerdi ki..”

 

Bu söylediklerimizin her satırı, arşiv belgelerine ve muteber kaynaklara dayanmaktadır. Tarihi düzeltmenin kimseye zarar vermeyeceğini düşünüyoruz..

 

..

1]- BA, DUİT, 76/3, Gömlek 65 (Mustafa Kemal Paşa bin Ali Rıza’ya Osmanî Nişanı verilmesi); DH-ŞFR, Dosya: 98, Belge nr. 98, Dosya: 99, Belge: 137, 231, 308, 328, 375, 387; Dosya: 101, Belge: 6; Dahiliye Nezâreti Umûr-ı Mahalliye ve Vilâyât Müdiriyeti Kalemi Analitik Envanteri (DH-UMVM), Dosya: 6/2, Belge: 40, 42; Dosya: 11/45-21, Belge: 1-68; DH-KMS, Dosya: 62, Belge: 8; Bardakçı, Murad, Şahbaba, Osmanoğullarının Son Hükümdarı VI. Mehmed Vahidüddin Han’ın Hayatı, Hatırları ve Özel Mektupları, İstanbul 1998, sh. 413, 416 (Bu sayfanın tamamı için bkz. sansürsüz 1. Baskı); Ayrıca kitabın tamamı, bu verdiğimiz cevabın en kuvvetli delilidir; Özsoy, Osman, Saltanat’tan Cumhuriyet’e Giden Yolda Kurtuluş Savaşı’nın Perde Arkası, sh. 127-148. Diğer kaynaklara bu zikrettiğimiz kaynaklardan ulaşmak mümkün olduğundan daha fazla ayrıntıya girmek istemiyoruz...

 

 

 

 

 

Bu kaynakları okumanı dilerim bir çok yanıt bu eserlerde gizli..

 

SayGıLar..

 

Murat BArdakçi''nin eserinin adı ''ŞAh BABA''dır..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

Enver paşa ihtilalden önce ahlak cesaret ve kahramanlık misali tanınmıştır. Envere en çetin kıta hizmetleri tam ve itimadla teslim edilmiştir. Şahsi meziyetleriyle iyi bir asker, iyi bir zabit olarak cemiyetin kusur olarak bildiği unsurlardan insanın tasavvur edemeyeceği kadar nasibi olamayan bir tiptir. Askeri vasıfları bakımından vazifesever, çalışkan korku nedir bilmez müstesna kahraman olarak askerliğin aradığı ölçülerin en yukarı seviyelerinde yer almıştır.

İsmet İnönü

 

Bence tarihteki vatanhainlerini aklama zamanı geliyor yavaş yavaş. Evet Enver paşa hatalar yapmış ve sonucu ağır olmuştur. Ama paşa için vatan hainliği oldukça ağır bir ithamdır.

 

6 ocak 1921 tarihinde yunanlıların bursa ve uşak üzerinden saldırıya geçtikleri bir sırada Atatürk ve İsmet İnönü nün (meclise haber dahi vermeden) orduların büyük bir kısmını Kütahya üzerine Çerkez Etem kuvvetlerine yönlendirmesi ne kadar doğru idi. Hiç düşündük mü daha kuvvetli birliklere sahip Çerkez Etem savaşsa idi, kurtuluş mücadelesinin sonucu nasıl olurdu. Şayet kötü bir sonuç doğursa idi, Atatürk ve İsmet İnönü’yü vatan hainleri olarak mı tanımalıydık. Bence hayır vatan için ellerinden geleni yapmış fakat başaramamış kahramanlar olmalılardı tıpkı Enver paşa gibi.

 

Saygılar

Allahın selamı üzerinize olsun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Enver,Canakkale harbinde acitan aciga Mustafa Kemal'e karsi cephe almis ve Alman subaylarini ön plana cikarmistir.Mustafa Kemal'in üstün basarilarini hazmedemeyen Enver her firsatta onu uzak cephelere göndererek gözden irakta tutmaya calismistir.Sarikamis Enver'in hatasi ile gerceklesmis ayni Enver Sarikamis felaketini takip eden günlerde Istanbul'a kacar gibi dönmüstür.Mustafa Kemal Enver'e ragmen Canakkalede bir askerin gösterebilecegi en üstün basariyi göstererek Alman generalinden bile takdir almis olmasina ragmen Enver bu basariyi bile kiskanmistir.Ve Enver'in sonunu sona varmadan neler yapmaya calistigi belgelerle sabittir.Türkiyede komünizm ihtilalini gerceklestiremiyecegini anlayan Enver bu seferde Türkmenistanda özgürlük savaslarina katilmistir.

Atatürk ve Ismet Inönü tabiiki basarili olamasaydilar herseyi kaybedeceklerdi bunu kendileride biliyordular.Cerkez Ethem olayini tam olarak incelemeden ahkam kesmeyin.Cekez Ethem kac defa uyarildi ve en son Atatürk tarafindan uyarildi buna ragmen o farkli bir eyleme giristi ve sonucu biliyordunuz zaten.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizin milli KAHRAMAN dediğiniz mühim şahsiyet son imparatorluğu kurtların sırtlanların önüne atmakla yetinmemeiş güney

cephesindeki yenilgiyi araplara sarıkamış faciasınıda geciken (sonradan gelmeyen) alman yardımına bağlamış

kendi açtırdığı meclisi 19TEMMUZ1914 kapatmış değerli ittihatçılarımızla 2KASIM1918 de kahraman! olaraktan ülkeyi terk

etmek zorunda kalmıştır(enver paşanın samimi duygularından zinhar şüphem yoktur ) ancak 5.milyon metrekarelik immparatorluğunda duygularla yönetilemeyeceğini hangi akıl inkar edebilir ki nitekim bunun bedelini çok acı şekilde ödedik

 

 

2.ABDULHAMİD'i anlayamayanlar daha yeni anlamışlarsada bunu önceki sözlerinin altında kalmamak için söyleyemiyorlar bu arada gerici değiniz gök hakan samsunda ilk kız okulunu açtıran kişidir GÖK HAKANA atılacak

sözleri dikkatli seçmelidirler

:unsure::stuart:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

OKUDUKLARIMIN KİMİNDE ENVER PAŞA HAKKINDA HAYİN KİMİNDE KAHRAMAN KİMİNDE HAYAL PEREST YAZAR

 

 

AMA BENİM FİKRİM ŞU ENVER PAŞA KESİNLİKLE BİR HAYİN DEĞİLDİR.HER İNSAN GİBİ YANLIŞLARI OLMUŞTUR.HATTA BU YANLIŞLAR MİLLETİMİZİNDE KADERİNİ ETKİLEMİŞTİR. AMA BUNLARIN VATANA VE MİLLETE ZARAR VERECEĞİ AKLINDAN BİLE GEÇMEMİŞTİR.ONUN HAYALLERİNDE HEP DEVLETİMİZİ TEKRAR DÜNYADA SÖZ SAHİBİ HALE GETİRMEK YATIYORDU.

 

DEVLET İÇİN YAPTIĞI HER ŞEYİ İYİ NİYETLE YAPMIŞTIR.1.DÜNYA SAVAŞINA GİRERKEN YENİLECEĞİMİZİ NERDEN BİLEBİLİRDİ Kİ HER MİLLET SAVAŞA ZAFER İÇİN GİRER.HEZİMET İÇİN DEĞİL.AYRICA KURTULUŞ SAVAŞINADA İŞTİRAK ETMEK İSTEMİŞTİR. FAKAT ATATÜRK BUNU KABUL ETMEMİŞTİR.KABUL ETMEYİŞİNİN NEDENİDE HALKIN BU KRİTİK GÜNLERDE ENVER YANDAŞLARI VE ATATÜRK YANDAŞLARI DİYE BÖLÜNMEMESİ İÇİNDİR.ATATÜRK BU KONUDA GAYETTE HAKLIDIR. AMA ONDAKİ MÜCADELECİ VE MİLLİYETCİ RUHA BAKINIZ Kİ MADEM MİLLETİME BURDA HİZMET EDEMİYORUM O ZAMAN ASYADA ESARET ALTINDAKİ TÜRKLERİN KURTULUŞU İÇİN ÇABALAMALIYIM DER VE SONUNDADA BU YOLDA PAMİR DAĞI ETEKLERİNDE ŞEHİT OLUR.

 

BANA GÖRE EĞER OSMANLI ALMANYA İLE BİRLİKTE SAVAŞI KAZANSAYDI ŞU ANDA BİZ ATATÜRK YERİNE ENVER PAŞAYI DİNLİYOR OLURDUK.OKUL KİTAPLARINDA ONUN RESMİ OLURDU.

 

KAHRAMANLIĞINA GELİNCE EVET KAHRAMANLIKLARI OLMUŞTUR.MESELA TRABLUSGARP'TA ATATÜRKTEN DAHA ÖN PLANDADIR.TÜM TRABLUSGARP CEPHESİNDEKİ EN BÜYÜK YETKİLİDİR.AMA KİTAPLARIMIZDA ADI YA GEÇER YA GEÇMEZ BÜTÜN BAŞARI ATATÜRKÜN ÜSTÜNE YIKILIR.( YA TAMAM ATATÜRKÜNDE BURADA HİZMETLERİ OLMUŞTUR AMA TRABLUSGARPTA BAŞ ROL ENVER PAŞANIN'DIR.) İKİNCİ BALKAN SAVAŞINDADA EDİRNE'YE GİREN İLK BİRLİK ONUN BİRLİĞİDİR.O ZAMANLAR KENDİSİNDEN EDİRNE FATİHİ DİYE BAHSEDİLMİŞLİĞİDE OLMUŞTUR.

 

 

SONUÇ OLARAK TAM BİR VATAN SEVERDİR. HER ŞEYİ ÜLKESİNİN İYİLİĞİ İÇİN YAPMIŞTIR BUNLARDAN KİMİ İYİ SONUÇ VERİRKEN KİMİDE FELAKETLE SONUÇLANMIŞTIR.

 

AMA HİÇ BİR ZAMAN VATAN HAYİNLİĞLE SUÇLANMASINI GEREKTİRECEK BİR ŞEY YAPMAMIŞTIR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

hiçbir tarih kitabında, yada hiçbir yazarın kitabında. Enver Paşa için "hain" kelimesi benzetme olarak dahi kullanılmaz.

 

Ama doğrusunu yapmıştır, ama yanlışını. Net olan Ömrünün sonuna kadar ülkesinin başarısı için savaşmış, mücadele etmiş. Yaptığı herşeyin amacı yaptığıyla ülkesinin daha güçlü olacağına inancıdır. Kaybedince mitralyözün üstüne kılıcını çekerek koşmuş ve can vermiştir.

 

Atatürk hiçbirzaman Enver Paşa'dan saygısız bir ifade ile söz etmemiştir. Ve Enver Paşa'nın emrinde kaldığı sürece asla ona karşı gelmemiştir.

 

Liderler arasında rekabet ,çekişme olması. Birisinin kötü birisinin iyi olduğu anlamına gelmez her zaman. Zira bu işin doğasında vardır.

 

Daha önce söylediğim gibi. Evet Enver Paşa ve arkadaşları kaybetmiştir savaşı. Ancak onların bu ülkeye getirdiği fikirler, ve yenilikler. Cumhuriyet'in temel kaldırım taşlarıdır. Yani tarihçilerin ifadesiyle. "Meşrutiyet, Cumhuriyetin laboratuarıdır". Atatürk, İsmet Paşa gibi liderler. Enver Paşa ve arkadaşlarının açtığı yolda yetişmiş ve tam zamanında bayrağı onlardan devralmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.