Φ sara k Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 ÜÇ SELVİ Kapımın önünde üç selvi vardı. Üç selvi. Selviler rüzgârda sallanırlardı. Üç selvi. Kökleri yerde, başları yıldızlarda üç selvi. Selviler sallanırlardı rüzgârda. Üç selvi. Bir gece düşman bastı evi . Üç selvi. Yatağımda öldürüldüm ben. Üç selvi. Kesildi selviler köklerinden. Üç selvi. Artık ne kökleri yerde, başları yıldızlarda üç selvi. Selviler sallanmıyorlar rüzgârda. Üç selvi. Mermer bir ocakta parçalanmış yatıyor üç selvi. Kanlı bir baltayı aydınlatıyor üç selvi nazım hikmet Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ nicomedias Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Kadın Yüzü Yaradan, kadın yüzü çizmiş sana eliyle, İstek dolu sevgimin efendisi dilberi; İnce kadın yüreğin öğrenmemiştir hile, Bilmez kadınlardaki kancık döneklikleri; Gözlerin daha parlak, kahpelikten yoksundur, Neye bakarsa baksın altın yaldız kaplatır; Erkeklerin en hoşu, en hoş şeyler onundur, Erkekleri büyüler, kadınları çıldırtır. Seni yaratmış olsa kadın olarak önce Yaradan bile çılgın bir sevgi duyacaktı, Ama bir hiç uğruna bir fazlalık verince Varlığına doymaktan beni yoksun bıraktı. Değil mi ki kadınlar için yaratmış seni, Sen sevgimi al, onlar sömürsün hazineni William Shakespeare Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ nicomedias Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Sevgisinin Kepaze Edilmesine Sevgisinin kepaze edilmesine, Kanunların bu kadar çabuk yürümesine, Kötülere kul olmasına iyi insanın Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken? Kim ister bütün bunlara katlanmak Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek, Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa, O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya Ürkütmese yüreğini? Bilmediğimiz belâlara atılmaktansa Çektiklerine razı etmese insanı? Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi: Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor Yürekten gelenin doğal rengini. Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar Yollarını değiştirip bu yüzden, Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar. Ama sus, bak güzel Ophelia geliyor. Peri kızı dualarında unutma beni, Ve bütün günahlarımı William Shakespeare Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sara k Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 martılar taşırdı beni görmediğim yerlere özlediğim yerlerden martılar haber getirirdi kimi aklımı kimi yüreğimi alıp götürürdü martılar yaşadığıma en çok martılar şahittir en çok martılar. Beyaz tüylerinde ağladığım çoktur. Uçuşur dururlardı ya, beni anlarlardı bilirim. Gagalarının bir kenarına bir tutam yosun sıkıştırıp yaşlı gözlerimi silerlerdi, ne hikmetse onların tuzu yakmazdı hiç gözlerimi. Şiirlerimi okur, uçuşmalarını seyrederdim. Şiirlerimi dinler, ağlamamı seyrederlerdi. Martılar hep denizi getirirlerdi bana, nerede olursam olayım gelip bulurlardı beni, denizi getirirlerdi tüylerinde, ayaklarında. Rüzgarlar savuruyor şimdi saçlarımı, yazılmamış şiirlerimi öldürüp, cinayetler işliyorum kelimelerle. Dalgalara bırakıp hayallerimi, şarkılarımı karanlığa söylüyorum şimdi. Şimdi gecedir, martılar uçmaz geceleri, martılar beni çekemez artık, artık martılar beni taşımaz. Günün yorgunluğunu atarlar üzerime martılar gece olunca. Martılar gece olunca uçmazlar, kim bilir belki de oturup kendi dertlerine ağlarlar. martılar taşırdı beni görmediğim yerlere her gün güneşle beraber doğardı hayallerim her akşam ayla beraber batardı martılar beni yaşatırdı bütün gün martılar gece olunca beni öldürürdü ben bir yorgun denizim dalgalarım kaybolmuş hüzün ... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sara k Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Rudyard KIPLING Eger Butun etrafindakiler bir panik icine dustugu ve bunun sebebini senden bildikleri zaman Eger sen kafani dik tutabilir ve itidalini kaybetmezsen, Eger herkes sana guvenmezken sen kendine guvenebilir, Ve onlarin guvenmemesini de hakli gorursen. Eger beklemesini bilir ve beklemekte de yorulmazsan Veya hakkinda yalan soylenir de sen yalanla is gormezsen Yahut senden nefret edilir de, kendini nefrete kaptirmazsan Butun bunlarla beraber ne cok iyi, ne de cok akilli gorunmezsen... Eger tahayyul edebilir ve hayallerine esir olmazsan, Eger dusunebilip de dusuncelerini gaye edinirsen Eger zafer ve yenilgi ile karsilasir Ve bu hokkabaza ayni sekilde davranabilirsen, Eger agzindan cikan hakikati bazi alcaklar tarafindan Ahmaklara tuzak kurmak icin egilip bukulmesine katlanabilirsen Yahut omrunu verdigin seylerin bir gun basinin uzerine yakildigini gorursen, Ve egilip, yipranmis aletlerle onlari yeniden yapabilirsen, Eger butun kazancini bir yigin yapabilir Ve sonra bir yazi mi, turam mi oyununda tehlikeye koyabilirsen... Ve kaybedip yeni bastan baslayabilir, Ve kaybin hakkinda bir kelimecik olsun birsey bile soylemezsen Eger kalp, sinir ve damarlarini eskidikten cok sonra bile isine yaramaya zorlayabilirsen Ve kendinde onlara "dayan" diye bir iradeden baska bir takat kalmadigi zaman dayanabilirsen... Eger kalabaliklarda konusup faziletini koruyabilirsen Yahut krallarla gezip halka ait huylarini kaybetmezsen, Eger ne dusmanlarin ne de sevgili dostlarin seni incitmezse, Eger, -hic birini fazla olmamak sartiyla- butun insanlari sevebilir Eger bir daha donmeyecek olan dakikayi, altmis dakikalik bir mesafe ile kosup durdurabilirsen... Yeryuzu ve butun ustundekiler senindir. Ve -dahasi- sen bir insan olursun oglum!... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ marti_name Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 ucuncu sahsin siiri gozlerin gozlerime degince felaketim olurdu aglardim beni sevmiyordun bilirdim bir sevdigin vardi duyardim cop gibi bir oglan ipince hayirsizin biriydi fikrimce ne vakit karsimda gorsem oldurecegimden korkardim felaketim olurdu aglardim ne vakit mackadan gecsem limanda hep gemiler olurdu agaclar kus gibi gulerdi bir ruzgar aklimi alirdi sessizce bir cigara yakardin parmaklarimin ucunu yakardin kirpiklerini egerdin bakardin usurdum icim urperirdi felaketim olurdu aglardim aksamlar bir roman gibi biterdi jezabel kan icinde yatardi limandan bir gemi giderdi sen kalkip ona giderdin benzin mum gibi giderdin sabaha kadar kalirdin hayirsizin biriydi fikrimce guldu mu cenazeye benzerdi hele seni kollarina aldi mi felaketim olurdu aglardim Attila İlhan Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ marti_name Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Başkalaşan Aşk Adını anmak güzeldi, dost ağızlarda sana dair cümlelerin ıslatılması... Adını anmak... Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel avuntularına sırt çevirip senden söz açmak... Biraz gülünç, biraz sitemkar... güzeldi... Adının Türkçedeki yankısı özeldi... Seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı, Sülalesi Kandilli yoğurtçunun mekanında... Denize amors durup, yüzüne cepheden bakmak güneşli bir mavilikte.... güzeldi.. İpe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak, yüzünde Yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi... Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum şimdi... Cümlelerimiz öznesiz...Umursayan yok, Kanlıca'daki yoğurdu... ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın mührüdür artık... Yılmaz Erdoğan Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ marti_name Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Bir Nehrin Tükenişi Hasretin kançanağı gözlerinde oturuyorsun; seni soruyorum hiçbir şey bilmiyorsun… Hep bir çağlayan gibi senin sevdana aktım; sen ise sularını kaçıran bir nehir gibi uzaktın... Tükenişi bir aşkın, bir nehrin tükenişine benzer. Ne deniz olabildin, ne nehir kalabildin... Kendin ol, kendin ol… Sen buysan başkası ol! Buysan kederden öleceğim, başkası olursan de kimi seveceğim? Yılmaz Odabaşı Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ GÜLSÜN Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Aramızda dağlar var Aramızda uçurumlar Yaklaşma yanılırsın Ben öldüğümü bilirim Sen yaşadığını sanırsın Kendini bilmeden daha Beni tanıyamazsın... Günlerim ateşe gebe Gecelerim sancılı Varamadık sabaha Ben bir yumak düğüm düğüm Sen karmakarışık bir kördüğüm Kendini çözmeden daha Beni anlayamazsın... Ahmet Selçuk Ilkan Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ *NATALIA* Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak... Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... Ahmet Haşim Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ marti_name Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 mavi gözlü dev,minnacik kadin ve hanimelleri o mavi gözlü bir devdi, minnacık bir kadın sevdi, kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliii hanımeli açan bir ev, bir dev gibi seviyordu dev, ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin. o mavi gözlü bir devdi. minnacık bir kadın sevdi. mini minnacıktı kadın. rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. ve elveda ! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve. şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: bahçesinde ebruliiiii hanımeli açan ev.. nazim hikmet ran Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ nicomedias Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Heautontimoroumenos Öfkesiz ve kinsiz vuracak sana bıçağım gözünü kırpmadan sakin bir kasap gibi, kayayı paralayan hazreti musa gibi! gözkapaklarından çıkartacağım, göz göz o ıstırabın pınarlarını kendi sahra’mı sulamaya. denizde kum bende umut arzulamaya yüzecek o senin tuz çölü ağlamalarını. açıklara yollanan gemiler gibi, kalbimde sarhoşlayacaklar güzelim hıçkırıkların çınlayacaklar bir bir, hücum borusu çalan trompetler gibi! İlâhi! İlâhî ilâhîde yanlış bir akort degil miyim ki ben, beni sallayan, beni ısıran, beni iten gözü aç, dönmüş kürk’çü “it” alay'ın terkisinde? sesimde kanarya sanki, gargara yaygara! hepsi benim kanım, bu kara ağu Şom aynayım: kendi kanatlarında müntehir kuğu cadının kendini seyreylediği kara kara. hem tokadım ben, hem surat! hem yarayım ben, hem bıçak! İşkencedeki âzâ, işkenceci çark, İşte kurbanım ben, işte cellât! vampirim: yüreğimi emdim, emiyorum, emeceğim, -o ebedî gülüşe hükümlüyüm, o “iyi”ye yükümlü müebbedim o mohikanım, o son’um, o ezel, o ebed’im, bir daha hiç, ama hiç, gülümseyemeyeceğim! charles baudelaire fransızca aslından serbest çeviri: reha yünlüel Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ marti_name Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 bak bunlar ellerin senin bunlar ayaklarin bunlar o kadar güzel ki artik o kadar olur bunlar da saclarin iste aksamdan cozulu bak bu sensin cocugum enine boyuna bu da yatak olduguna gore aramizdaki sabahlara kadar koynumda yatmissin bak bende yalan yok vallahi billahi sen o kadar guzelsin ki artik o kadar olur ista bak sen gozlerin de burda gozlerinin ucu da burda yasamaya alisik iyi ki burda yoksa ben ne yapardım bak cocugum kollarin iste ciplak iste bak gizlisi saklisi kalmadi gunumuzun gozlerin sabahin sekizinde bana acik ne gunah islediysek yari yariya sen asil bunlara bak bunlar dudaklarin bunlarin konusmasi olur opulmesi olur seni usulca opmustum ilk optugumde vapurdaydik vapur kiyidan gidiyordu uc kulac oteden istanbul gidiyordu uzanmıs seni usulca opmustum hemen yanimizdan baliklar gidiyordu Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 DOSTUN BİR GÜLÜ YARALAR BENİ Şu Kanlı Zalımın Ettiyi İşler Garip Bülbül Gibi Beni Zareyler Yağmur Gibi Yağar Taşlar Başıma İllede Dostun Bir Fiskesi Yaralar Beni Beni Beni Can Beni Beni Beni Dost Beni Beni Beni Dar Günümde Dustum Düşmanı Beli Oldu Bir Derdim Var İdi Şimdi El Oldu Ecel Fermanı Boymuna Takıldı Gerek Vura Gerek Asa lar Beni Beni Beni Can Beni Beni Beni Dost Beni Beni Beni Pir Sultan Abdalım Can Göye Almaz Haktan Emir Olmasa ı Rahmet Yağmaz Şu Ellerin Taşı Bana Hiç Degmez İllede Dostun Bir Tek Gülü Yaralar Beni Beni Can Beni Beni Beni Dost Beni Beni Beni. Pir Sultan Abdal Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ZEMHERiM Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2006 BIRAKIP GİTTİN BENİ bırakıp gittin beni bütün kapılarda bütün çöllerde tek başıma kodun şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim vardığım hiç bir yerde değildin sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını denizde dalgakırandan da boşluğunu bir günün seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç bana bakıp görmediğin için ben yokken içini çektiğin için ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ZEMHERiM Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2006 SANA Sana şiirler okuyacağım gitme, Güneşler doğacak yalnızlığımdan. Sana bir ışık getireceğim, Umutlarla dolu aydınlığımdan. Sana bir dolu umut getireceğim, Küçük ellerine sığmayacak. Sana çiçekler getireceğim, Mis kokulu bahar bahçelerinden. Sana bir serinlik getireceğim, Nisan yağmurunun tanelerinden. Sana avuç avuç yıldız getireceğim, Güneşimden başka... Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim, Köpük köpük dalga dalga. Sana bir rüzgar getireceğim, Dağlardan, tepelerden, ovalardan. Gitme, sana zamanı getireceğim, Zamanın bittiği yerden. Richard Burns Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ aysum Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Yollar uzak mı geldi ayrı kalınca Arayıp sormak zor mu geldi İnsanlar hatır sorar gönül olunca Derdim dermanım yok şimdi Yabancıyım buralarda tutunamadım Alışırsın dediler varolamadım Kısır döngü bu düşünüyorum Çıkar yolu yok bir sınav veriyorum Artık engel bile çıkmaz oldu yoluma Yaşıyorum yarınım yok İçimden geçtiler yazdım hor görmeyin Maksadım rahatlamak her şey boş Ufuk belirdi güneş doğuyor Yolun uzun artık durma koş.... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ AÇA Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2006 BU AŞK Sana küstüm,sana kızdım Ölümlü şarkılar yazdım Kurşunlarla yıkılmazdım Yıktı beni bu aşk... Kahredip dönerdim ama Ağır geldi onuruma Belalı bir uçuruma Çekti beni bu aşk... Savruldu yüreğim çöle Taş olsa dönerdi küle Cehennem ateşi ile Yaktı beni bu aşk... Osman ÖZTUNÇ... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Bir kalbim var et,kan,sinir İki gözüm var seni görür Ayaklarım sana gelir Ellerim seni arar Bir dünya ki kocaman Bir evren ki sonsuz Sen olmasan neye yarar.... Ümit Yaşar OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Seni anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, ***** yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara. Akan yıldıza. Bir kibrit çöpüne varana. Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... AHMED ARİF Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ helin Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2007 Bir Gün Uyanacaksın Serin Sabaha Bir gün uyanacaksın serin sabaha İşe gitmek gelmeyecek içinden Yalın ayak vuracaksın kendini sokaklara Ruhun çıplak Yüreğin çıplak Düşüneceksin zamanı Zaman geçiyor Sen özlediklerinin içinde kaybolmuş Kaybediyorsun Kaybolan özlemlerinde kaybediyorsun kendini Derin bir ah düşecek çıplak yüreğinden Bir ah düşecek çıplak ayak izlerine Sokak taşlarının arasına dolacak isyanın Bir gün uyanacaksın serin sabaha Her şeyi ardında bırakacaksın Atacaksın kendini bir sahil kenarına Dalgaların sesine vereceksin kendini Yalnızlığında bir sevinç kaplayacak ruhunu Yalnız olmadığını anlayacaksın Sana dokunan dalga sesinde sen olacaksın Bakışlarına dolan mavide sen olacaksın Ardında kalanların kalabalıklığında kalacak yalnızlığın Dalgalar aşkı fısıldayacak Uzun süredir ilk kez yüreğin duyacak bu kadar derinden İlk kez ruhuna ulaşacak aşkın sesi Anlayacaksın özlemişsin yaşamayı Özlemişsin yaşamayı yarını düşünmeden Özlemişsin aşkı Bir yaşayamadıklarını düşüneceksin Yaşadığını sandığın şeyleri düşüneceksin Bir de yaşamak istediklerini Özlemlerini düşüneceksin Dalgaların sesi bastıramayacak isyanını Bir derin ah dökülecek çıplak ruhundan Bir ah dökülecek çıplak ayaklarına Denize karışacak isyanın Bir gün uyanacaksın serin sabaha Geceden kalan bir rüyanın kırıntılarıyla Teninde emanet ürpertilerle Atacaksın kendini bir ormanın içine Ormanın sesleri dolacak ruhuna Sevişmeleri anacaksın Uzak bir ülkenin yitik şehrini anar gibi Yeşil bir yaprağa dokunacak parmakların Bir çiğ damlası düşecek Kolundan akacak parmaklarına Dudaklarına gidecek ellerin Bir ıslaklık kalacak dudaklarında Aklına yitik geceler gelecek Dudaklarının prangaladığı öpüşlerin ıslaklığını anacaksın Ruhuna değmeyen dokunuşlara düşecek aklın Sevişmeyi ne kadar özlediğini anlayacaksın Bir ah düşecek kurumuş dudaklarından Bir ah düşecek çıplak ayaklarına Ormanın yüreğine karışacak isyanın Bir gün uyanacaksın serin sabaha Yatağındaki soğukluğa gidecek aklın Ayaklarına vuran ağırlığı tutacaksın Özgürlüğünü anacaksın Çok eskilerde kalan bir çocukluk anısı gibi Özgürlüğünü özlediğini anlayacaksın Gözlerindeki ışıltıyı özlediğini anlayacaksın Çocuksu kahkahanı özlediğini anlayacaksın Yakmayı özlediğini anlayacaksın Yanmayı özlediğini anlayacaksın Baktığın her nesnede Kendini görmeyi özlediğini anlayacaksın Doğrulacaksın yavaşça Bakacaksın odandaki eşyalara Yabancı gelecek her şey Anlamsız gelecek bütün çabalar Bir ah dökülecek beyaz çarşafına Özlemlerin büyütmüş isyanını Bir karanfil açacak ahlarının düştüğü yerde İsyanlar çiçek açtırırmış, anlayacaksın Veya erteleyeceksin kendini yaşamayı yeniden Dün ertelediğin gibi Ve daha önceki gün ertelediğin gibi Ya da koparacaksın kendi isyanından yeşeren karanfili Takacaksın göğsüne kırılan prangaların müjdesi gibi Yaşayacaksın aşkı Yaşayacaksın özgürlüğü Yaşayacaksın yeniden kendini Anlayacaksın bilmediklerin bildiklerinin içinde gizli Ve anlayacaksın cesaretin korkularının içinde Ve anlayacaksın, özgürlüğün sadece senin elinde…. Gassan Satar Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2007 Köt'avradın Kötüsü Kötü olur köt’avradın kötüsü, İnsanı ilminden, feninden eder. Dost kabrinden uzak olsun ölüsü Hortlatır mevtayı sininden eder. Kaynana, görümce, kaynata saymaz. Anane tanımaz, örfe hiç uymaz. Malını-mülkünü sattırır doymaz Kıçındaki yırtık donundan eder. Dırdıla, vırvırla geçer her günün, Başına kakılır geçmişin, dünün. Rezillik çıkarır, eder toy düğün El alem içinde ününden eder. Şeytana uydurup yoldan saptırır, Ateşe taptırır, suya taptırır. Küfür mektebinde mastır yaptırır İmanından eder dininden eder. Planlı, kaprisli çekilir naza, Oynar gururunla getirir gaza... Mendel kanunuyla alıp çapraza Neslini mutluluk geninden eder. GÜHERİ’yim, dostlar, halim hal değil. Yediğim, içtiğim zehir, bal değil. Avradın huysuzu iyi mal değil Bezdirir insanı, canından eder. Adana-2005 İsmet Güher Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ shun Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Aşk Tek Kişiliktir tek kişilik kalabalıktır aşk aşk tek kişiliktir; ikinci kişiye bilet yoktur kendinin yayasıdır aşkta ikinci kişi, kendinin mayası; herkes kendi sevgisini sever... aşk nedir incil'e göre? nedir tevrat'a, zebur'a, kur'ân'a göre? bu kitaplardaki aşklar, küfürler neyin rengine göre? insandır, insan aslolan: insana göre! bir bedeni o kıyısızlığa bırakma saati geldiğinde gitmek bir yalnızlıktır. bütün gitmeler yalnızlıktır kalmaya göre... Yılmaz ODABAŞI Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ zeynep* Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2007 AYRILIĞIN İLANI Gidiyor musun diye sorma bana. Gönderen sensin. Ne terk etmeyi istedim seni, Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi. Senin kadar öfkeliyim ben de. Senin kadar endişeli... Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana Ama inandıramadım seni. Sen, sorgularken beni kafanda Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla. Bir tek sözün bağlardı beni sana, Oysa sen hep susmanın koynunda. Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku, Teslim alır bedenleri de. Sütten çıkmış ak kaşık değildim Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza. O dünya ki bazen minicik bir odada Bazen kentin ortasında şekillendi. Nasıl da güzeldi... Zaten varsın diye her şey güzeldi ama Sen buna inanmadın. Ah bu sorular... Yaşamak varken sevdayı delice, Niye boğarız sorularla? Nasıl ikna edebilirdim seni? Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin. Ben, seninleyim dedikçe Sen, hayır dedin. Zaten az konuşan sen Olumsuz ne kadar sözcük varsa Bulup çıkardın ortaya. Bense hiç bir şey diyemedim. Ne kadar zarar vermişim sana meğer. Nasıl değiştirmişim seni. Oysa hiç böyle düşünmemiştim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem. Ama öyle oldu işte. Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi. Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı. Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz. Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık. Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı. Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan. Biliyor musun bir tanem! Gidişim yürekten değil, zorunluluktan. Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım. Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri yalancı yüzlerde ararım. Seni de götürürüm yüreğimde. Her zaman yokluğunu taşırım. Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim. Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını. Ne yazık ki, kalamadın bana. Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde. Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ karbeyaz Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2007 KENDİNE BENİM İÇİN BİR GÜL VER sensizlikle flört etmeyi sen değil sensizlik bilir sesi ses/sensizliği sensizlik bilir korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin ellerinden tut! çok ağrımış kendinin, siyah ve ayaz kendinin hep avuttuğum düşler için bana bir gül ver... bak, palandöken dağlarında karlar erimiş teknelerde kol kola bahar sulara inmiş dağlar için, sular için bana bir gül ver bir gül ver söküldüğüm günler için -ve önce kendinin ellerinden tut!- kendimin ellerinden tutunca içimden nehirler gibi akmak geliyor yollara çıkmak, yolculuklara bakmak geliyor geberesiye içip salaş meyhanelerde buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor tutunca kendimin ellerinden pusulasız gemilerde yatmak yaşlı ve şefkatli bir azizenin koynunda sabaha dek kıpırtısız susmak geliyor sevgilim, iyi insan, tutunca ellerimden ömrümün içinden akmak geliyor... sessizlik sensizliği ezbere bilir sensizlik her şeyi bilir... korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin ellerinden tut! sonra bana aşkı öğretmeyen kendimin ellerinden; bak, yıllarım sırılsıklam yağmurlar giymiş günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş dağlar için, sular için bana bir gül ver avuttuğum düşler için bana bir gül ver bir gül pusulasız gemiler, sökülmüş günler için... ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım sen kendinin ellerinden tut ve kendine benim için bir gül ver YILMAZ ODABAŞI Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.