Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Büyük Bir Filozof Olmanın Yedi Altın Kuralı


Misafir isimsizuye

Önerilen İletiler

(…)

 

Efendim zamânımızda hâlen daha büyük bir filozof olamadığınız için üzülüyor musunuz? Uykularınız kaçıyor, sabahtan akşama kadar kendinizi heder mi ediyorsunuz? Adınızı düşünce târihe yazdıramadığınız için çok mu hayıflanıyorsunuz? Efendim yoksa siz zamânımızda büyük bir filozof olmak için neler yapmanız gerektiğini bilmiyor musunuz? Efendim müjde müjde!.. Artık çektiğiniz sıkıntılar bitecek. Şimdi size zamânımızda büyük bir filozof olmanın yedi altın kuralını açıklıyorum:

 

Kural 1: Öncelikle kapağı belirli bir akademiye atmaya bakın. Akademik bir hüviyetinizin olması ve hattâ havuç kadar uzun bir titriyle(!?) sâhip olmanız şart. Ancak öyle herhangi bir akademiye giderseniz işiniz zorlaşır. İmdi benim tavsiyem: hümanist etikçilerin yuvalandığı akademiler olacaktır.

 

Kural 2: Akademik hiyerarşide yükselmeniz de ikinci şart. Ancak bu sistemde işler ahbap çavuş ilişkilerine göre işlediğinden kaygılanmanıza hiç gerek yok. Daha önce hiçbir felsefî formasyondan geçmemiş olsanız bile işiniz kolay. Üstelik sâdece Küçük Prens’i okumanız bile yeterli. Efendim bu sistemde söz gelişi mankenler bile zamânımızda büyük bir filozof olabiliyor, estetiğin alfabesini bildiğini iddiâ edebiliyor. Dolayısıyla hocanızın emir buyurduklarını harfi harfine yapmanız kâfî. Öte yandan hocanız da zâten kendi çalışmalarının redaksiyonunu yapmanızı emir buyuracaklar, kendi çalışmalarına dipnot niteliği taşıyan vasıfsız tezler yazmanızı isteyecekler. İmdi sizin yapacak olduğunuz tek şey: hocanızın görüşlerinden yalnızca mantıksal çıkarım yapmak ve birkaç kaynak tarayarak -hem öyle fazla kaynağa da ihtiyâcınız yok; üstelik hangi kaynaklara bakacağınızı da hocanız size söyleyecektir; dolayısıyla aman telâşa kapılmayın!- oralarda dile getirilen fikir ve görüşlerin yanlış olduğunu iddiâ etmek olacaktır.

 

Kural 3: Yükselme sürecinizin selâmeti bakımından yazacak olduğunuz yazılarınızı birtakım hülle dergilerinde ve bâzı hakemli dergilerde yayınlamalısınız. Nitekim hülle dergileri -ki bu dergiler aslında değersel bakımdan evrensel-akademik kaliteden yoksun olan yazıların yayınlanması ve akademik hiyerarşide yükselebilmek için ihtiyaç duyulan bonusların bir şekilde kazanılması için çıkartılan dergilerdir- sizin işinizi görür; zâten hocanızın adı siz ne yazmış olursanız olun yazınızın yayınlanmasını ve bu bonusları toplamanızı sağlayacaktır.

 

Kural 4: Öğrencilerinize karşı her zaman güler yüzlü ve not konusunda da son derece bonkör davranın. Eğer aksi biçimde davranacak olursanız onları fitiller ve sizi sıkıştırmaları için ellerinden geleni yapmaya teşvik edersiniz. Bunun olması durumunda ise akademik cehâletiniz ortaya çıkar ve bu, üzerinizde hem şimdiki kariyeriniz için sinir bozucu bir etki uyandırır hem de sonrası için kötü bir anı yaratır. Bu bakımdan bu iki hususu sürekli gözetmeye bakın.

 

Kural 5: Zamânımızın hâin entellerinin-dantellerinin neler konuştuğunu da iyi bilin ve onların görüş ve önerilerine destek çıkacak argümanlar geliştirin. Bu bakımdan özellikle de millî ekonomiye, millî kültüre ve millî devlete zarar verici propagandalarda kullanılacak ve millî birlik ve berâberliğimizi bozacak birtakım faaliyetlere katkı sağlayacak argümanlar geliştirmelisiniz. İmdi kaynak istiyorsanız: özellikle de hümanist etikçilerin yayınladıkları kitaplara bakın. Öte yandan nasıl bir argüman geliştirirseniz geliştirin mutlakâ hocanızın yayınladığı makâle veya kitaplara atıflarda bulunarak onu iyicene yüceltin. Nitekim hocanız da bu yolla (da) emeklerinin karşılığını almış olsun. Üstelik hocanızı yüceltmeniz sizin de lehinize olacaktır; nitekim o ne kadar yüceltilirse hem onun öğrencisi olarak anılıyor olmak size çok ciddî bir tatmin sağlayacaktır hem de sizin argümanlarınızı eleştirenlere karşı hocanız güzel bir kalkan olacaktır.

 

Kural 6: İmdi bu argümanları geliştirmekle uğraşırken, içinde yaşadığınız toplumun ve kültürün birtakım hassâsiyetlerini dikkate alarak geniş halk kitlelerini kızdırabilecek lâflar etmeyin. Öyle lâflar edin ki geniş halk kitleleri kendi hassâsiyetlerine ne kadar saygılı olduğunuza kanaat getirerek sizi taktir etsin; öte yandan bu lâflar küresel güç odaklarının, Batı ve Amerikan emperyalizminin ve siyonistlerin kendi çıkarlarını gerçekleştirmeye dönük yapıp etmelerine onsuz olunmaz bir katkı sağlasın.

 

Kural 7: İmdi bu yolla önce ulusal düzeyde görev yapan ve bu çevrelerin hizmetçisi konumunda bulunan sivil toplum örgütlerine üye olun, eğer bunların hangileri olduğunu bilmiyorsanız o da dert değil; ben söyleyeyim: Türk Demokrasi Vakfı, Türkiye Ekonomik ve Sosyâl Etüdler Vakfı, Türkiye Ekonomik ve Sosyâl Araştırmalar Vakfı, Türkiye Sosyâl Ekonomik Siyâsal Araştırmalar Vakfı, Türkiye Sosyâl Sorunları Araştırma Vakfı, Türkiye Sosyâl Sorunları Araştırma Merkezi, Türk Sosyâl Bilimler Derneği, Stratejik Araştırmalar Vakfı, Anadolu Stratejik Araştırmalar Vakfı, Târih Vakfı, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Târih Vakfı, İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Etik Komitesi, İnsan Hakları Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi ve ARI Derneği. Böylelikle zamanla adınız yurt çapında duyulsun, daha sonra da yine bu çevrelerin hizmetçisi konumunda bulunan; fakat uluslararası düzeyde görev yapan birtakım sivil toplum örgütlerine üye olun. Bu konuda da benim tavsiyem: Goethe Enstitüsü, Alman Kültür Merkezi, Heinrich Böll Vakfı, Klâsikçağ Araştırmaları Kurumu, Humboldt Bursiyerleri Derneği, Friederich Ebert Vakfı, Ebenhausen Bilim ve Politika Vakfı, Birleşmiş Milletler Türk Derneği, Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Açık Toplum Enstitüsüdür. Böylelikle çalışmalarınızı hem ulusal düzeyde çok daha etkili bir biçimde duyurma olanağına sâhip olacaksınız hem de birtakım uluslararası plâtformlarda hatırı sayılır bir îtîbâr kazanacaksınız.

 

İmdi efendim bu yedi altın kuralı gözeterek bu kuralları harfi harfine uyguladığınızda siz de zamânımızda büyük bir filozof olmayı başaracaksınız. E ne duruyorsunuz? Hadi önce LES’e hazırlanın da kapağı hümanist etikçilerin yuvalandığı akademilere atıverin, a bakın ama LES’ten yırtmanız için hiçbir yol yok. E nâpalım. Bu kadarcık bir zahmete katlanabilirsiniz. Ne de olsa zamânımızın büyük filozoflarından biri olacaksınız, varsın bunun diyeti de bu olsun. Zâten hakîki Türk milliyetçilerinin gözünü açmaya çalışıp da sizi bulunduğunuz o mevkîlerden indirmeye çalışacak benim gibi hakîki felsefeciler ve hakîki Türk milliyetçileri çıkmadıkça yeriniz sağlam olacaktır ve emperyalistler ve siyonistler tarafından akıllara zîyân ödüllere boğulacaksınızdır, varsın bu kadarcık bir sıkıntıya da katlanıverin. Öte yandan benim bunları nereden ve nasıl öğrendiğime gelince: efendim ben bu sistemin îmâlât hatâsıyım.

 

***

 

Gün Dönümü II; Felsefe ve Kapitalizm’den

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.