Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BİLİM-DİN ETKİLEŞİMİNİN İNCELENMESİNDE EN TEMEL SORUN: TEFSİR TARİHİ...( Peygamberden günümüze kadar hiç değişikliğe uğramadn gelmiş bir metin değild)


DİPNOT

Önerilen İletiler

dakt304loly8.gif

Bilim-Din Etkileşiminin İncelenmesinde

En Temel Sorun: Tefsir Tarihi... (*1)

 

Kur'an metni, bize din derslerimizde öğretildiği gibi, Peygamberden günümüze kadar hiç değişikliğe uğramadan gelmiş kanonik bir metin değildir...

 

Bilim dinden türemiştir. Nedeni de dinin verdiği bilginin yetersiz ve güvenilmez olduğunun açıkça görülmüş olmasıdır. Ancak din-bilim geçişi çok, ama çok yavaş olmuş, insanlığın dinin dogmasından kurtulması süreci bugüne kadar uzanan, zaman zaman çok acılı bir uğraş halini almıştır. Bu uğurda pek çok bilim insanı hayatlarını verdikleri gibi, bazan, Fransız İhtilâli örneğinde olduğu gibi, pek çok din adamı da telef olmuştur. Din-bilim ilişkileri hakkında ne düşünülürse düşünülsün, tarih boyunca süregelmiş olan bu karşılıklı etkileşim, her bilim tarihçisini dini iyi bilmeğe mecbur bırakır. Din bilinmeden bilim tarihi yapılamaz. Ancak dini yüzeysel bilmek de yetmez. Hiçbir din tek bir "doğru dogmalar" toplamı olmadığı gibi, doğru kabul edilen dogmaların yorumundaki çeşitlilik de dinin uygulamalarına ve dolayısıyla bilimle olan etkileşmesine önemli tesirler yapagelmiştir. Dolayısıyla dinlerin kutsal kitaplarının tefsir tarihlerinin de bilim tarihçisince iyi bilinmesi gerekir. Bu nedenle jeolojinin tarihçesiyle ilgilenmeğe başladığım zamandan beri ben de hem dinler hem de dinlerin kutsal kitaplarının tefsir tarihleriyle ilgilenmeğe başlamıştım.

İslâm'da tefsir tarihinin büyük ismi kuşkusuz orientalizmin en önemli bilginlerinden olan Alman şarkiyatçısı Theodor Nöldeke'dir. Nöldeke'nin ondokuzuncu yüzyıl ortasında yazılmış olan Kur'an Tarihi bu konunun en büyük klâsiklerinden biridir. Daha sonra Fuat Sezgin Hoca'nın çok takdir ettiği, aynı zamanda iyi de bir bilim tarihçisi olduğunu söylediği İslamist Ignaz Goldziher gibi isimler aynı yoldan giderek Kur'anın tefsir tarihine büyük katkılar yapmışlardır.

 

Bu bilim adamları, Kur'an'ın Halife Osman zamanında tek bir metin haline getirilmesinden önce bile içeriği hakkında Peygamber Muhammed'in yakınları arasında çok önemli tartışmaların olduğunu belgelemişlerdir. Bu tartışmaların en basit olanları Arap yazısının karakterinden kaynaklanıyor ve değişik noktalama ile anlamları tamamen değiştirilebilen kelimeler üzerinde yoğunlaşıyordu. Başta noktalamasız yazılan surelerin anlamları bu nedenle muğlaktı. Örneğin Peygamber Musa ineğe tapan halkına faktulu anfusakum mu demişti, yoksa faakilu anfusakum mu demişti? Yani "birbirinizi (yani aranızdaki suçluları) öldürünüz" mü demişti, yoksa "olmuş olanı geri çevirin" mi demişti? veya 48. surede wa-tu'azziruhu mu denilmişti yoksa wa?tu'azzizuhu mu denilmişti? (yani Allah'a yardım edin mi, yoksa Allah'ı yüceltin mi). Surelerin "gerçek" olup olmadığına kadar varan çok daha ciddî tartışmalar ise örneğin yetmiş sureyi bizzat Peygamberin ağzından duyduğunu iddia eden Abdullah ibn Mes'ud ile Halife Osman'ın nihaî Kur'an metninin otoritesi kabul edilen Zaid ibn Sabit arasındaki düşmanlığa varan tartışmalarda görülür. Ignaz Goldziher bu tür tartışmaların hattâ politik motifleri olduğunu da belgelemiştir.

 

Dolayısıyla Kur'anın bugün elimizdeki metninin tartışmaya açık bir metin olması, Kur'an tefsirlerine bambaşka bir önem vermektedir. Bir diğer deyişle Kur'an metni, bize din derslerimizde öğretildiği gibi, Peygamberden günümüze kadar hiç değişikliğe uğramadan gelmiş kanonik bir metin değildir. Bazı ilâhiyatçılar bu sıkıntılı durumdan tüm variae lectiones'i ("değişik okumalar") vahyedilmiş kabul ederek kurtulmaya çalışmışlarsa da böyle bir yorum bizzat Allah'ın Kur'an'da dile geldiğine inanılan niyetlerini gölgelemekten başka bir işe yaramamıştır.

 

Dolayısıyla bilim tarihinde dinin bilim üzerindeki etkisini ve bilhassa 10. yüzyıldan itibaren (yani Hicretin 4. yüzyılından itibaren) süregelen akıl mı/vahiy mi tartışmalarında konu olan sureleri anlayabilmek için her birinin teker teker tarihlerinin bilinmesi büyük önemi haizdir. İslâm bilim tarihi ile uğraşacak bilim insanları Kur'an'ı çok sıkı bir metin ve kaynak eleştirisi yapmadan kullanmamalıdırlar. Bu ise son derece ciddî bir ilâhiyat araştırma kurumu gerektirir. Benim okuyabildiğim bilimsel Kur'an tefsir tarihlerinden anlayabildiğim, Halife Osman metnini veya herhangi bir Kur'an metnini kanonik metin olarak kabul ederek başlanan hiçbir araştırmanın sağlam temele oturmuş olamayacağıdır. Bu konuda bizim ilâhiyat fakültelerimizde de birçok araştırmalar yapılmaktadır...

_______

DİPNOT___________________________________

(*1) - Dr. A.M. Celal Şengör / Bilim Teknik 01.09.2006

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KUR'AN-I KERİM DEĞİŞMEDİ DEĞİŞTİRİLEMEZDE...!!

 

Dipnot'un bu alıntısına kesinlikla katılmıyorum..

Çok sığ bir iddia bu..

Ispatlanmış dediği hiç bir şeyinıspatını yazmamış..

Zamanında ibn-i sebecilerde aynı iddada bulunuyorlardı ve Kur'an-ı Kerim'i üç halifenin değiştirdiğini idda ediyorlardı..

Bu er devirde olan şeydir..

Her fikre bir ters fikir elbette olacaktır..

Kur'an-ı Kerim'in değişmediği ve değişmeyeceği hakkında ayetler...

 

"Rabbinin sözü doğruluk ve adaletle tamamlandı. Onun sözlerini [Kur’anı] değiştirebilecek [hiçbir şey, hiçbir kuvvet] yoktur." [Enam 115]

 

"Kur’anı biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız." [Hicr 9]

 

"Kulumuza [Resule] indirdiğimizden [Allah’tan geldiğinden] bir şüpheniz varsa, iddianızda doğru iseniz, Allah’tan gayri şahitlerinizi [bilginlerinizi] de yardıma çağırıp, haydi onun benzeri bir sure meydana getirin! Bunu yapamazsınız, asla yapamıyacaksınız da." [bakara 23, 24]

 

"De ki: Bu Kur’anın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler toplanıp, birbirine destek de olsalar, yemin olsun ki yine de benzerini ortaya koyamazlar." [İsra 88]

 

"Eğer Kur’an, Allah’tan başkasından gelmiş olsaydı, içinde pek çok tutarsızlık [tenakuz, çelişki] bulunurdu. Bunu düşünemiyor musunuz?" [Nisa 82]

 

"Eğer o [peygamber] bize atfen, [Kur’ana] bazı sözler katsaydı, biz onu kuvvetle yakalayıp şah damarını koparır, helak ederdik, hiçbiriniz de buna engel olamazdınız." [Hakka 44-47]

 

"Kur’an, eşi benzeri olmayan bir kitaptır. Ona önünden, ardından [hiçbir yönden, hiçbir şekilde] bâtıl gelemez [hiçbir ilave ve çıkarma yapılamaz. Çünkü] O, kâinatın hamd ettiği hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafından indirilmiştir." [Fussilet 41-42]

 

 

 

Saygılar-sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kur naı kerim de açık ayet var o kuranki kıyamete kadar değişmeyecektir diye

yani birileri bazı şeyleri(HAŞA)ALLAH C.C den daha iyimi biliyor..kendinizi tanrılaştırmyın kuran-ı kerim değişmedi harekelerin konması kuran-ı kerimin okunmasını kolaylaştırmak içindir,anlamını değiştirmek için

değil,siz kuran-ı kerimle uğraşacağınıza kendi din kitabınız olan das kapitali bir araştırsanıza baya saptınız çünkü komünizm yolundan..milliyetçi oldunuz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran Allah'ın Koruması Altındadır

 

Hiç şüphesiz, zikri (Kuran'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz. (Hicr Suresi, 9)

 

Kuran'ın en önemli özelliklerinden biri, günümüze kadar hiçbir değişikliğe uğramadan, Peygamberimiz (sav)'e vahyedildiği hali ile bizlere ulaşmış olmasıdır. Allah, bunu Kuran'da "Hiç şüphesiz, zikri (Kuran'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz" (Hicr Suresi, 9) ayetiyle vaat etmiştir.

 

Bilindiği gibi, Kuran'dan önceki hak kitaplar orijinal halleri ile korunamamışlar, bazı çevrelerce kasıtlı olarak veya cahillikle tahrif edilmişlerdir. Bu kitapların içlerine insanlar tarafından bazı eklemeler yapılmış, bazı bölümleri değiştirilmiş ya da tamamen çıkarılmıştır. Peygamberimiz (sav) ise, kendisine her vahiy geldiğinde, vahyi Allah'ın yardımı ile ezberlemiş ve hemen güvendiği kişilere yazdırmıştır. Böylece Kuran yazılı olarak muhafaza edilmiştir. Hz. Ebubekir (ra) zamanında Kuran tek bir nüsha haline getirilmiş, Hz. Osman (ra) döneminde ise Kuran nüshaları çoğaltılarak, önemli İslam kentlerine gönderilmiştir.

 

Peygamberimiz (sav)'in vahiy aldığında, Kuran ayetlerini aklında tutmak için nasıl çaba gösterdiği ve buna karşılık Allah'ın O'na nasıl yardım edeceği ayetlerde şöyle açıklanır:

 

Onu (Kuran'ı, kavrayıp belletmek için) aceleye kapılıp dilini onunla hareket ettirip- durma. Şüphesiz, onu (kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak Bize ait (bir iş)tir. Şu halde, Biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle. Sonra muhakkak onu açıklamak Bize ait (bir iş)tir. (Kıyamet Suresi, 16-19)

 

Ayetlerde de görüldüğü gibi, Peygamberimiz (sav)'in Kuran'ı aklında tutuşu, herhangi bir konunun ezberlenmesi gibi olmamış, Allah özel olarak Kuran ayetlerini Peygamberimiz (sav)'in hafızasına yerleştirmiştir. Bunun sonrasında ise, daha önce de belirttiğimiz gibi, Peygamber Efendimiz, hafızasındaki ayetleri güvendiği kişilere yazdırmıştır. Ve 1400 yıldır, Allah'ın vaadine uygun olarak, Kuran'ın tek bir harfi bile değişmemiş ve Allah'ın vahyi günümüze kadar korunarak gelmiştir.

 

Kuran'ın Allah'ın vahyi olduğunun ve vahye insan eliyle hiçbir şeyin eklenmediğinin delillerinden bir tanesi ise, Kuran'da hiçbir çelişki bulunmamasıdır. Kuran, hem kendi içinde, hem de tarihi gelişmelerle ve bilimsel buluşlarla tam bir uyum içindedir. Kuran'ın bu özelliği o kadar kesin ve açıktır ki, Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurmuştur:

 

Onlar hâlâ Kuran'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı." (Nisa Suresi, 82)

 

İnsanların yazdığı kitapların içinde birçok çelişki bulmak mümkün olabilir. Örneğin bilimsel bir kitapta başta verilen bir bilgi, sonlarda verilen bir bilgi ile tutarsız olabilmektedir. Kuran'ın ise her sözü birbiriyle uyumludur ve ayetlerde en küçük bir çelişki yoktur. Ayrıca Kuran'da toplumlar, yönetim şekilleri, askeri stratejiler gibi birçok konuda bilgi verilmekte, sadece geçmişten değil, gelecekten de çeşitli haberler aktarılmaktadır. Bu bilgilerin tamamı ise, tarihi gerçeklerle ve aynı zamanda Kuran'ın vahyinden sonra meydana gelen gelişmelerle yüzde yüz mutabıktır. Örneğin, Kuran'da gelecekle ilgili verilen haberlerden biri Rum Suresi'nin hemen başındaki ayetlerde yer alır. Bu ayetlerde Bizans İmparatorluğu'nun bir yenilgiye uğradığı, ama çok kısa bir zaman sonra tekrar galip geleceği şöyle bildirilmiştir:

 

Elif, Lam, Mim. Rum (orduları) yenilgiye uğradı. Dünyanın en alçak yerinde". Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Üç ile dokuz yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah'ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir. (Rum Suresi, 1-4)

 

Bu ayetler, Hıristiyan bir imparatorluk olan Bizanslıların, putperest Persler karşısında çok ağır bir yenilgiye uğramasından yaklaşık 7 sene sonra, MS 620 civarında indirilmiştir. Ve ayetlerde, "Rum" olarak tanımlanan Bizans'ın çok yakında galip geleceği haber verilmektedir. Oysa o sırada Bizans o kadar büyük kayıplara uğramıştır ki, değil tekrar galip gelmesi, ayakta kalması bile imkansız görünmektedir.

 

Kısacası, herkesin Bizans'ın yok olmasını beklediği bu dönemde, Rum Suresi'nin ilk ayetleri vahyedilmiş ve Bizans'ın dokuz yıl geçmeden yeniden galip geleceği haber verilmiştir.

 

Rum Suresi'nin ilk ayetlerinin indirilmesinden yaklaşık 7 yıl sonra, MS 627 yılının Aralık ayında, Bizans ve Pers İmparatorlukları arasında Ninova Harabeleri yakınında büyük bir savaş daha gerçekleşti. Ve bu kez Bizans ordusu, Persleri yenilgiye uğrattı. Birkaç ay sonra da Persler işgal ettikleri yerleri Bizans'a geri veren bir anlaşma imzalamak zorunda kaldılar.

 

Böylece, Kuran'da geleceğe dair verilen bu haber gerçekleşmiş oldu. Burada verilen bu örnek dahi, tek başına, Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunun ve insan eliyle yazılmadığının bir delilidir.

 

Kuran'ın bir başka özelliği de astronomi, biyoloji gibi konularda verdiği bilgilerin, o dönemin yetersiz bilim anlayışından ve batıl inanışlarından tümüyle farklı oluşudur. Örneğin, Kuran'ın vahyedildiği dönemde, Arap toplumunda gökyüzünü dağların ayakta tuttuğuna inanılmaktaydı. Dünyanın düz olduğu ve yeryüzünün her iki ucunda yer aldığı varsayılan yüksek dağların gökyüzüne dayanak teşkil ettiği zannediliyordu. Oysa Allah Kuran'da insanlara bu batıl inançlarının gerçek olmadığını bildirmiş ve şöyle demiştir:

 

Allah O'dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz... (Rad Suresi, 2)

 

Ayrıca Kuran'ın daha birçok ayetinde tarif edilen ya da haber verilen bilimsel gerçekler, 20 ve 21. yüzyıl bilimi tarafından henüz ulaşılan bilgilerle büyük bir paralellik göstermektedir. Bunlar Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunu gösteren delillerden bazılarıdır. (Detaylı bilgi için bkz. HY, Kuran Mucizeleri, Vural Yayıncılık, İstanbul, Ocak 2000)

 

Kuran'ın edebi yönü de son derece üstündür. Kuran indirildiği dönemde, Arap şairleri birbirleri ile yarışarak güzel söz üretiyor, etkileyici edebi eserler ortaya çıkarıyorlardı. Ancak onlar da Kuran'ın üslubunun güzelliğine hayran olmuşlar ve bu kutsal kitabın edebi harikalığını kabul etmişlerdir.

 

Bunun yanı sıra, Kuran'da kusursuz bir matematiksel şifre sistemi vardır. Örneğin bazı kelimeler Kuran'da anlamları ile bağlantılı sayılar kadar tekrarlanmaktadır. "Gün" kelimesi tüm Kuran'da 365 kez geçer. "Günler" 30 kez, "ay" kelimesi ise 12 kez geçmektedir. "Şeytan" ve "melek" kelimeleri 88'er kez, "dünya" ve "ahiret" kelimeleri 115'er, yaz-sıcak ve kış-soğuk kelimeleri ise 5'er kez tekrarlanmaktadır. Cezalandırma 117 kez geçerken, affetmek bunun iki katıdır: 234. Aynı şekilde zenginlik 26, fakirlik ise 13 kez kullanılmaktadır. (Detaylı bilgi için bkz. HY, Kuran Mucizeleri, Vural Yayıncılık, İstanbul, Ocak 2000)

 

Burada çok kısa bir biçimde özetlediğimiz tüm bu gerçekler, Kuran'ın bir insan sözü olamayacağını tasdik eden delillerdendir. Kuran, Allah'ın, Resulu Hz. Muhammed (sav)'e indirdiği vahyidir ve indiği günden itibaren hiç değişmeden bizlere ulaşmıştır.

 

Allah, Kuran'ın bu üstün özelliğini ayetlerinde şöyle belirtir:

 

Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kuran)'den şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın. Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının. (Bakara Suresi, 23-24)

 

De ki: "Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kuran'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, -onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile- onun bir benzerini getiremezler." (İsra Suresi, 88)

 

kuranda mucizeleri konuyu fazla uzatmak istemiyorum...gerçekler uzak değil..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Hadi diyelimki şarkiyatçılar asılsız iddalarda bulunuyorlar,islam dininin en güvenilir kaynakları olan hadis imamlarıda mı yalan söylüyor ?

 

Aşru radatin malümatin yuharrime. Hamsu radaatın malümatın.

 

1-“(bir kadın memesinden) belli olan on kez emme ( emişenlerin süt kardeşliklerinden dolayı evlenmelerini) haram kılar.” Sözü indirilen ayetlerdendi. Sonra “belli olan beş kez emme haram kılar” ayeti ile hükmü değiştirildi. Peygamber öldüğünde bu ayet kuran’dan bir parça olarak okunuyordu.

Müslim es-sahih , Kitabu’r Rada 24-25 Hadis : 1452

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK:

 

 

En belliğu Kavmena. En kad lakina Rabbena . Fe radiye anna ve radina anhu.2- “Toplumumuza bildirin ki ; biz Rabbimize kavuştuk. O bizden hoşnut oldu , biz ondan hoşnut olduk.” Bu ayet Bir’ru Maune’de savaşta öldürülen Müslümanların öldükten sonra neler dediğini anlatıyordu ve Kuran’dan bir parça olarak okunurdu.

Müslim : es-sahih , kitabu’l mesacid 297 hadis no : 677

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK

 

 

Ve alellezine yusallune’es sufufe’l evvele

3- sahabe Ebu yunus’un kızı anlatıyor. Babam 80 yaşında iken Aişenin Mushafında bana şunu okumuştu. ( ahzab 56. ayette geçen bir parça) “ ve birinci saflarda namaz kılanlara da (tanrı ve melekleri ) salat eder.

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hadi diyelimki şarkiyatçılar asılsız iddalarda bulunuyorlar,islam dininin en güvenilir kaynakları olan hadis imamlarıda mı yalan söylüyor ?

 

Aşru radatin malümatin yuharrime. Hamsu radaatın malümatın.

 

1-“(bir kadın memesinden) belli olan on kez emme ( emişenlerin süt kardeşliklerinden dolayı evlenmelerini) haram kılar.” Sözü indirilen ayetlerdendi. Sonra “belli olan beş kez emme haram kılar” ayeti ile hükmü değiştirildi. Peygamber öldüğünde bu ayet kuran’dan bir parça olarak okunuyordu.

Müslim es-sahih , Kitabu’r Rada 24-25 Hadis : 1452

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK:

En belliğu Kavmena. En kad lakina Rabbena . Fe radiye anna ve radina anhu.2- “Toplumumuza bildirin ki ; biz Rabbimize kavuştuk. O bizden hoşnut oldu , biz ondan hoşnut olduk.” Bu ayet Bir’ru Maune’de savaşta öldürülen Müslümanların öldükten sonra neler dediğini anlatıyordu ve Kuran’dan bir parça olarak okunurdu.

Müslim : es-sahih , kitabu’l mesacid 297 hadis no : 677

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK

Ve alellezine yusallune’es sufufe’l evvele

3- sahabe Ebu yunus’un kızı anlatıyor. Babam 80 yaşında iken Aişenin Mushafında bana şunu okumuştu. ( ahzab 56. ayette geçen bir parça) “ ve birinci saflarda namaz kılanlara da (tanrı ve melekleri ) salat eder.

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK

 

Malesef bağzı arkadaşlarımızın inançlarını araştırmadan, incelemeden, sorgulamadan ve akla ve mantığa uygunluğuna bile gerek duymadan olduğu gibi kabul etmelerini ben hiçbir zaman kabul edemedim...

Kaldı ki doğmatik bir inancın kalıcı ve yapıcı bir tarafı olmadığı gibi insanlara ve topluma da uyutmadan hiçbir yararı olmamıştır, olamazda...

Bu katkılarından dolayı sevgili haksöz arkadaşımıza yürekten teşekkürler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hadi diyelimki şarkiyatçılar asılsız iddalarda bulunuyorlar,islam dininin en güvenilir kaynakları olan hadis imamlarıda mı yalan söylüyor ?

 

Aşru radatin malümatin yuharrime. Hamsu radaatın malümatın.

 

1-“(bir kadın memesinden) belli olan on kez emme ( emişenlerin süt kardeşliklerinden dolayı evlenmelerini) haram kılar.” Sözü indirilen ayetlerdendi. Sonra “belli olan beş kez emme haram kılar” ayeti ile hükmü değiştirildi. Peygamber öldüğünde bu ayet kuran’dan bir parça olarak okunuyordu.

Müslim es-sahih , Kitabu’r Rada 24-25 Hadis : 1452

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK:

 

 

En belliğu Kavmena. En kad lakina Rabbena . Fe radiye anna ve radina anhu.2- “Toplumumuza bildirin ki ; biz Rabbimize kavuştuk. O bizden hoşnut oldu , biz ondan hoşnut olduk.” Bu ayet Bir’ru Maune’de savaşta öldürülen Müslümanların öldükten sonra neler dediğini anlatıyordu ve Kuran’dan bir parça olarak okunurdu.

Müslim : es-sahih , kitabu’l mesacid 297 hadis no : 677

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK

 

 

Ve alellezine yusallune’es sufufe’l evvele

3- sahabe Ebu yunus’un kızı anlatıyor. Babam 80 yaşında iken Aişenin Mushafında bana şunu okumuştu. ( ahzab 56. ayette geçen bir parça) “ ve birinci saflarda namaz kılanlara da (tanrı ve melekleri ) salat eder.

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK

 

 

 

yine cımbızlama tekniği ve şartlanma güdüleri devrede...

 

arkadaşım bu ayetler nesih mensuh bahsinde geçen ayetlerdendir ve ben sorularının yanlışlığını gözüne sokarcasına ispat etmeme rağmen tutup başka sayfalarda aynı soruları tekrar edip duruyorsun.

 

nesih meselesinde bazı durumlar vardır ki bahsi geçen mesele dipnotun anlattığına delil teşkil etmiyor zaten.

 

burda bildiğiniz halde çarpıttığınız şey şu neshte bazı ayetler tilavet(metin)olarak nesh edilir hüküm kalır...bazıları hüküm olarak nesh edilirken tilaveti(metni)kalır.

 

zaten meselenin bazı hadım edilmiş zihinlerde yanlış yerlere oturması veya oturtulmaya çalışılması bundandır...ki nesh meselesinde zamanın sahabileri olsun bizzat resulullah olsun bu işin takibi çok net yapılmıştır yani...

 

gelelim dipnotun okuyuş farklılıkları diye çarpıttığı ekleme çıkarma işine...

 

kuran 7 okuyuş üzerine indirildi...diye hadis var ve hz. ömerin bir adamın ardında namaz kılarken adamın değişik okuyuşu sebebiyle adamı yaka paça peygamber aleyhisselamın yanına getirip sorgulaması ve peygamber aleyhisselamında yukardaki 7 okuyuş üzre nazil oldu hadisini söylemesi meşhurdurki hz. ömer gibi müdakkik ve adil bir insan bunu anlamış ve kabul etmişken afedersiniz ama işin uzmanları dururken sonradan yetme birininki istediği kadar şarkiyatçı veya filolog olsun... haksız isnatlarını dikkate almak safdillik olur bence...mesle ortadır uzatmanın alemi yoktur...

 

saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşım bu ayetler nesih mensuh bahsinde geçen ayetlerdendir ve ben sorularının yanlışlığını gözüne sokarcasına ispat etmeme rağmen tutup başka sayfalarda aynı soruları tekrar edip duruyorsun.

 

nesih meselesinde bazı durumlar vardır ki bahsi geçen mesele dipnotun anlattığına delil teşkil etmiyor zaten.

 

burda bildiğiniz halde çarpıttığınız şey şu neshte bazı ayetler tilavet(metin)olarak nesh edilir hüküm kalır...bazıları hüküm olarak nesh edilirken tilaveti(metni)kalır.

 

zaten meselenin bazı hadım edilmiş zihinlerde yanlış yerlere oturması veya oturtulmaya çalışılması bundandır...ki nesh meselesinde zamanın sahabileri olsun bizzat resulullah olsun bu işin takibi çok net yapılmıştır yani...

 

Sen istediğin kadar, karın ağrıları ile öyle değildir gibi göstermeye çalışsan bile deliller apaçık ortada. Kuran değişmiştirilmiştir.İster nesh de ister başka bir kılıf bul aynı kapıya çıkar.

 

 

 

1561 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:

 

"Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- süb-t bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım."

 

Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418).

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Sen istediğin kadar, karın ağrıları ile öyle değildir gibi göstermeye çalışsan bile deliller apaçık ortada. Kuran değişmiştirilmiştir.İster nesh de ister başka bir kılıf bul aynı kapıya çıkar.

1561 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:

"Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- süb-t bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım."

Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418).

 

Şimdi ben burada haksözün yazdığı şeylerle kendisinin nasıl bir çıkmaz içinde olduğunu hem meseleleri nasıl bilerek çarpıttığını( defalarca yapmama ve onunda her seferinde karşıma çıkamasına rağmen)hepinize kuvvetli bir mantıkla göstereceğim;

Evvela haksöz kuranın değiştiğini iddia eden bir vatandaştır öyle değilimi …evet aynen öyle…ve şimdi hz.Ömerle ilgili naklettiği olaylada bu savına delil getirmeye çalıştı değimli…evet…

 

zaman bu olaya bir bakalım neymiş olayın özü;

 

1_hutbe irad eden hz Ömer bu hutbeyi işi bilen ve alim sahabilerin arasında bir çok insanın karşısında yapıyor(olay gizli saklı değil yani)

 

2_hz.Ömer ne diyor burada bakalım;

 

Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım.

 

Burada Allahın kitabına ne eklerdim demiş….kendi sözümü eklerdim demiyor…recm ayetini eklerdim demiş…ayette malum Allahın sözleri kelamı…

 

Ve defalarca anlatıldı bunlar recm ayeti metin olrak kaldırılıp hüküm olarak devam eden bir ayettir.

 

Ozaman dikkatle bakalım haksöz bu olayı nakletmekle benimi yalanladı yoksa kendisinimi yalanladı…elbette azıcık aklı mantığı olan olayı görecektir.dolayısıyla kurana bir ekleme bir beşer kelamı girmesi söz konusu değildir.burda unutulmasından korkulan bir hükmün unutulmaması için önüne geçme meselesi vardır.

 

Ayrıca eğer derseniz hz.Ömer peygamberin bile yapmadığı bir şeye nasıl teşebbüs eder…

 

Cevap:hz. Ömer olayı böyle keskin bir uslupla ifade ettiki mesele akıllarda kalsın …malumdurki keskin örnekler akılda kalıcıdır.uzatmaya gerek görmüyorum…ki itiraz edilecek bir konu değil olsaydı orada hazır olan ve temiz yürekli sahabeler buna engel olurlardı...

Meseleyi dikkatli okuyan herkes haksöz adlı batıl sözlü vatandaşın nasıl bir çarpıtma tekniğiyle karşıma çıktığını görecektir…ehhh ne diyelim haksız haksöz üzülme…bir başka bahara kaldı artık…ki ordada ben olmasam bile biri elbet çıkar senin karşına…

Vesselam

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O kadar laf oyunu yapacağına bana kuranda recm ayeti varmı onu göster.Hiç kimse sizin metodolojinizi kabul etmekz zorunda değil

 

lafa bakarmısnız ?

 

Ve defalarca anlatıldı bunlar recm ayeti metin olrak kaldırılıp hüküm olarak devam eden bir ayettir.

 

İster hükmünü kaldır ister tilavetini kaldır, , ister hoplat ister zıplat ister takla atttır ne taparsan yap.Kuranda recm ayeti yok. Demekki kuran değişmiş işte bu kadar basit

 

Önceden var olupta sonradan kuranda olmayan şey,iki kere ikini 4 ettiği gibi değişme anlamına gelir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O kadar laf oyunu yapacağına bana kuranda recm ayeti varmı onu göster.Hiç kimse sizin metodolojinizi kabul etmekz zorunda değil

 

lafa bakarmısnız ?

 

Ve defalarca anlatıldı bunlar recm ayeti metin olrak kaldırılıp hüküm olarak devam eden bir ayettir.

 

İster hükmünü kaldır ister tilavetini kaldır, , ister hoplat ister zıplat ister takla atttır ne taparsan yap.Kuranda recm ayeti yok. Demekki kuran değişmiş işte bu kadar basit

 

Önceden var olupta sonradan kuranda olmayan şey,iki kere ikini 4 ettiği gibi değişme anlamına gelir.

 

arkadaşım ;

 

senin yukarda nasıl bir çarpıtma metodu kullandığını ispat etmeme rağmen...hala söyleyecek bir sözünün olması beni endişelendiriyor...kasıtlı olarak yaptığına inanıyorum...ayrıca kitabından neyi çıkarıp neyi ekleyeceğini Rabbimiz bilir...nesh meselesi geniş bir konu , çok hikmetleri var defalarca yazdım.araştırmak isteyen arkadaşlar baksınlar.bu konu hakkında müstakil yazılan eserler var...bir şey daha ilave edeyim ; insan bir şeye görmek istediği şekilde bakarsa, ancak görmek istediğini görecektir...şartlanmış bir , sadece tenkit mantığıyla bakmak ne kadar doğru olur...

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

senin yukarda nasıl bir çarpıtma metodu kullandığını ispat etmeme rağmen...hala söyleyecek bir sözünün olması beni endişelendiriyor...kasıtlı olarak yaptığına inanıyorum...ayrıca kitabından neyi çıkarıp neyi ekleyeceğini Rabbimiz bilir...nesh meselesi geniş bir konu , çok hikmetleri var defalarca yazdım.araştırmak isteyen arkadaşlar baksınlar.bu konu hakkında müstakil yazılan eserler var...bir şey daha ilave edeyim ; insan bir şeye görmek istediği şekilde bakarsa, ancak görmek istediğini görecektir...şartlanmış bir , sadece tenkit mantığıyla bakmak ne kadar doğru olur...

 

saygılar...

 

İsbat ettğin tek bir şey yok.Sen nasıl kasıtlı olarak kılıf bulmaya çalışıyorsan, bende kasıtlı olarak gerçekleri göz önüne koyuyorum. Müsade edersen o eserleri bende biliyorum.Kuranın değiştirildiği gerçeğini örtbas edebilmek için, dini tekelinde tutan ruhban sınıfının binbir türlü hikmetler uydurduğunuda biliyorum.

 

Sen diyorsunki; bak biz böyle böyle kılıflar bulduk bunları mutlaka kabul etmek zorundasın

 

Ne mecburiyetim var ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

İsbat ettğin tek bir şey yok.Sen nasıl kasıtlı olarak kılıf bulmaya çalışıyorsan, bende kasıtlı olarak gerçekleri göz önüne koyuyorum. Müsade edersen o eserleri bende biliyorum.Kuranın değiştirildiği gerçeğini örtbas edebilmek için, dini tekelinde tutan ruhban sınıfının binbir türlü hikmetler uydurduğunuda biliyorum.

 

Sen diyorsunki; bak biz böyle böyle kılıflar bulduk bunları mutlaka kabul etmek zorundasın

 

Ne mecburiyetim var ?

 

Ben kasıtlı olarak kılıf bulmaya çalışıyorum öylemi.senin yukarda yaptığın saçma ve dolambaçlı taktiğin ortadadır.kılıfı kimin bulduğuda yazıyı okuyanlarca anlaşılacaktır.senin sorunun ne biliyormusun Allah senin kalp ve gözünü ve kulağını mühürlemiş hak senin beynine girmiyor drekten kornere giden şut gibi söylenenler sana değip gidiyor yazık sana ki ben sana sadece gülüyorum.

 

vesselam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben kasıtlı olarak kılıf bulmaya çalışıyorum öylemi.senin yukarda yaptığın saçma ve dolambaçlı taktiğin ortadadır.kılıfı kimin bulduğuda yazıyı okuyanlarca anlaşılacaktır.senin sorunun ne biliyormusun Allah senin kalp ve gözünü ve kulağını mühürlemiş hak senin beynine girmiyor drekten kornere giden şut gibi söylenenler sana değip gidiyor yazık sana ki ben sana sadece gülüyorum.

 

Bak arkadaş,

 

Sana tavsiyem benimle uğraşmaktan vaz geç.Sana öyle argümanlar getiririmki asla altından kalkamazsın.

 

Demişsinki;Allah senin kalp ve gözünü ve kulağını mühürlemiş hak senin beynine girmiyor

 

Allah benim kalbimi.gözümü,kulağımı mühürlemişse suç benimmi? Hani insanlar dünya hayatında imtihanda idi ve özgür irade vardı.Nerede görülmişki bir öğretmenin imtihan esnasında müdahele ettiği.Hem o çocukların anlamasını engelleyecksin hemde imtihan sonunda düşük not vereceksin.Bu adaletsizlik değilse başka daha nasıl bir adaletsizlik olabilir ki ?

 

Sizinki düşük not verse gene iyi, hem bana müdahele edecek bütün algılalama duygulama mühürleyecek hemde cayır cayır yakacak.

 

Ama bir yandan böyle dediğin iyi oldu, böylelikle insanlara makyajlamış olduğunuz islamın bir gerçeği daha ortay çıkmış oldu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hadi diyelimki şarkiyatçılar asılsız iddalarda bulunuyorlar,islam dininin en güvenilir kaynakları olan hadis imamlarıda mı yalan söylüyor ?

 

Aşru radatin malümatin yuharrime. Hamsu radaatın malümatın.

 

1-“(bir kadın memesinden) belli olan on kez emme ( emişenlerin süt kardeşliklerinden dolayı evlenmelerini) haram kılar.” Sözü indirilen ayetlerdendi. Sonra “belli olan beş kez emme haram kılar” ayeti ile hükmü değiştirildi. Peygamber öldüğünde bu ayet kuran’dan bir parça olarak okunuyordu.

Müslim es-sahih , Kitabu’r Rada 24-25 Hadis : 1452

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK:

En belliğu Kavmena. En kad lakina Rabbena . Fe radiye anna ve radina anhu.2- “Toplumumuza bildirin ki ; biz Rabbimize kavuştuk. O bizden hoşnut oldu , biz ondan hoşnut olduk.” Bu ayet Bir’ru Maune’de savaşta öldürülen Müslümanların öldükten sonra neler dediğini anlatıyordu ve Kuran’dan bir parça olarak okunurdu.

Müslim : es-sahih , kitabu’l mesacid 297 hadis no : 677

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK

Ve alellezine yusallune’es sufufe’l evvele

3- sahabe Ebu yunus’un kızı anlatıyor. Babam 80 yaşında iken Aişenin Mushafında bana şunu okumuştu. ( ahzab 56. ayette geçen bir parça) “ ve birinci saflarda namaz kılanlara da (tanrı ve melekleri ) salat eder.

Not : ELİMİZDEKİ KURAN’DA BÖYLE BİR AYET YOK

 

Sayın haksöz bu verdiğin hadis lerin kaynağı sakın bu site olmasın dayanak olarak vereceğin

kaynak müşteşrik,oryantalist,şarkiyatçı,ehli sünnet vel cemaat hepsinin de ötesinde hadis ve tefsir ilmi ile

uğraşanların umumunun kabul edeceği ve yahut gerçek ilim adamlarının kabul edeceği kaynak olması lazım

değilmi ne zaman dan beri bir internet sitesi ve(çarpıtarak yazan biri) kaynak oldu.

 

MUTA.

 

Çarpıtma değil doğru söz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DİPNOT Kuran değiştirilmemiştir..

 

Peygamber buna önlem olarak sahabelerine Kuranı ezberletmiştir..

Netice olarak binlerce HAFIZ var dünyada günümüze kadar gelen...

Buda demek oluyor ki siizn mesnetsiz iddilarınızı peygamber 14 asır önce düşünmüştür...

 

V peygamber ayetlerin içerigini sahabelerine bizzat kendisi anlatmiştir..

Nasıl oluyorda Hz. osman ve sahabeler ayetin içerigini bilmez bu nasıl tutarsızlıktır..

 

Tatlı su kurnazları sizi ne diyeyim ..

Bu gibi mesnetsiz tutarsız ifadeler zihinleri bulandırmak için kaleme alınıyor çeşitli zümreler tarafından kasıtlı olarak..

 

 

AYRICA DİPNOT BENDE BİR Ş'İ BELİRTEYİM LAİKLİK'İN TANIMI BİZE İNKİLAP DERSLERİNDE ÖĞRETİLDİĞİ GİBİ ATATÜRK DEN GÜNÜMÜZE KADAR HİÇ DEĞİŞİKLİĞE UĞRAMADAN GELMİŞ KRONİK BİR TANIM DEĞİLDİR..

 

-Atatürk Kuran'ı halkının ögrenmesi için anlaması için Hamdi yazır'a türkçe meali yazdırırken..

-Günümüz Atatürkçüleri Müfredattan DİN Kültürü ve Ahlak bilgiisi dersini kaldırılmasını talep ediyor..

''ATATÜRK LAİKLİKLE SİZLER GİBİ İSLAMI VE KURAN'I YOK ETMEYİ,KARALAMAYI HEDEFLEMEMİŞTİR..'''

 

NOT: Nasıl Ki islamı kendi menfi çıkarlarına alet edenler ve bu yönde Kuranı tefsir eden kişiler varsa...BilKİ DİPNOT Laikligide kendi menfi çıkarlarına alet edenler ve bu yönde Laikligin tanımını içerigini değiştirenlerde var..

 

SAyGıLAr..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Sizinki düşük not verse gene iyi, hem bana müdahele edecek bütün algılalama duygulama mühürleyecek hemde cayır cayır yakacak.

arkadaşım sizin bilgi eksikliğiniz çok bunu size samimiyetimle ifade ediyorum.bahsini ettiğiniz mesele kader meselesiyle ilgili olan ancak detayında hidayet ve inkar konularının iç içe girdiği konularıdır.hakkında toplayacağınız argümanlarıda tahmin edebiliyorum.ve iş sizin bildiğiniz kadar sığ değildir.ve hepsinin açıklaması vardır.şimdi siz bana summun bukmun...vb ayetlerden derleme yapıp ,bak mühür basılmış bana neden ceza verilsinki demeye getireceksiniz işi farkındayım.o ayetlerin tefsirlerine en ince detaylarına vakıf olmadan bu konuda atıp tutacaksanız buyurun argüman getirin kime ne faydası olacaksa.kabul etmeyeceğiniz konunun argümanları neden sizi bu kadar geriyor arkadaşım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.